@iesmaozer
|
Öncelikle kurguma hoş geldiniz. Bu kurguda geçen olaylar tamamen hayal ürünüdür. Sizden ricam şudur ki; kitabıma oy vermeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmamanız. Şimdiden yaptığınız için teşekkürler✒💌
instagram: @iesmaozer
Kutay bey, anlattıkça acılarımın dineceğini söylemişti halbuki o yaraların beni daha çok kanatacağından habersizdi. Patronuma 'hayır,anlatmak istemiyorum.' desem ne değişecekti ki? Anlatmazsam da buradan çıkamayacaktım ve patronumla-bir erkekle- tek başıma bir odada kalmak en son isteyeceğim dilek bile değildir. Anlatırsam beni yargılayacaktı, yargılanmaktan korkuyordum fakat burada işime yarayabilirdi yargılanmak. Eğer anlattıklarımdan sonra bana bakışı değişirse beni işten kovardı ve bende eski yaşamıma geri dönerdim. Yüzünü yüzüme yaklaştırması beni rahatsız etse de birşey diyemedim. "Cevabını bekliyorum." dedikten sonra geriye çekildi ve yüzlerimizin arasında mesafe olması beni rahatlattı fakat yine yakındık. Yakınlığı gerçekten beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Bu rahatsızlığımın Kutay bey'le ilgisi yoktu. Bunlar benim aşamadığım travmalarımdı. Ve ben bunların etkisinden çıkabileceğimi hiç sanmıyordum. Anlatmak ve buradan bir an önce çıkmak istiyordum fakat olmuyordu. O anları hatırlamak iyi gelmiyordu. Bir insan bir insanın iyiliğini neden düşünür ki? Kutay bey neden acılarımın dinmesini istiyordu? "Sana yaklaşmamdan rahatsız olduğunu görebiliyorum. Her halinle kendini açık ediyorsun." Gözlerimin derinlerine inmek istermiş gibi bakıyordu. Ben daha kendi derinliğine ulaşamayan o kızdım. "Sana yaklaştığımda gözlerin doluyor, dudakların titriyor, ellerini kanatıyorsun ve farkında değilsin ama titriyorsun." Net bir şekilde söyledikleri beni şoka uğratmıştı. Dedikleri doğruydu çünkü şuan her dediğini yaptığımı fark ettim. Bu adam iki dakikada nasıl bir insanı çözebilir ki! Ben bile kendimi daha çözemezken karşımdaki adamın beni çözmesine ne demeli? "Şey, yanlış anlamazsanı..." "Yanlış anlamazsanız lafı hariç hiçbir kelimeyi yanlış anlamayacağıma eminim." Şakaya vurduğu cümlelerde 'yanlış anlamazsanız' lafını kullanmamı istemiyordu fakat benden üst konumda biriyle başka türlü yanlış anlamaması için nasıl konuşacaktım ki? "Ama siz benden üst konumdasınız ve benim sizlere birşey anlattığımda yanlış anlamamanız için bu lafı kullanmam gerekiyor." Derken bile sanki sesim içimden çıkıyordu. Kutay bey'e sürekli yanıt vermemeliydim ya sinirlenirse? Allah'ım ben bu işi neden kabul ettim! Artık duygu tezatlıkları yaşamaya başlamıştım. "Sen bu lafı bırak ve cevabını ver? Son kez soruyorum; burada beraberce cevap verene kadar kalmak mı yoksa cevap verip işine devam etmen mi?" Bana yaklaştıktan sonra kafasını eğip yüzüme bakarak söyledikleri duraksamama neden oldu. Adam resmen 'ya anlatacaksın, ya anlatacaksın.' diyordu ve bu beni sinir ediyordu. Benim acılarım beni ilgilendirirdi. Hem o kimdi ki? Hayatımın hangi konumunda yer alıyordu? Kendini ne sanıyordu? Anlatmayacaktım. Bana ne yaparsa yapsın ve ne olursa olsun anlatmayacaktım. Benim acılarım beni ilgilendirirdi. Bir yer altı adamıyla derleşecek kadar yalnız değildim. Korksamda korkumu belli etmemeye çalıştım fakat ne kadar başarılı olabildim orası muamma... Ona baktığımda çok yakın olduğumuzu fark edip hemen ellerime baktım "Anlatamam... O acıları tekrar hatırlayıp kendimi mahvedemem." dedikten sonra ne tepki vereceğine baktım. Derin bir nefes verip odanın deri koltuklarında birine yayılırcasına oturdu ve "İyi, sen bilirsin fakat her kararın bir sonucu vardır unutma." rahatça dedikleri beni buradan çıkarmayacağını gösteriyordu. Ama saygı duyması lazımdı. Salak mısın kızım adam yer altı adamı ne saygısından bahsediyorsun? Doğru... "Tahminen buradan ne zaman çıkarız." Ürkekçe sorduğum soruya yarım ağız güldü. "Sen ne zaman anlatırsan." Bu adamdaki rahatlık şaka mı birde gülüyor? Peki ben anlatacak mıydım?
|
0% |