@ikliimaslan
|
🍷
"FIRATIN KATİLİNDEN" zarfı tam açıcağım sırada koridordan çığlıklar yükseldi bir sınıf çığlık atıyordu. Elimde zarfla ayağa fırladım. Asel koşarak sınıftan çıktı ne olduğuna bakmak için peşinden tüm sınıfça çıkmaya başladık. Koridorun ortasında kanlar içinde yatan bir kız vardı. Olduğum yere mıhlanmıştım elimdeki zarfa baktım bir ilgisi olabilir miydi? Bir kaç hoca kızın nabzına baktı, yaşıyordu kız bir kaç kişi ambulansı aramaya koyuldu. Sanki her şey ağır çekimde ilerliyormuş gibi insanlar telaşla bir şeyler yapıyordu kalabalık git gide artıyor hocalar kalabalığı dindirmeye çalısıyordu.
Kalabalıktan uzaklaşıp sınıfa girdim elimdeki zarfı açmam gerekiyordu. Zarfı açarken korkudan ellerim titriyordu zarfla bir ilgisi var mıydı kimdi bunu gönderen? "Bu sana küçük bir uyarı ayağını denk al yerinde dur yoksa sadece yaralamayla kalmam!" Zarfın içinde sadece bu yazıyordu. Çantama bunu kim ve ne zaman koydu, katil bura da mıydı? Korkudan bacaklarım titremeye başladı kimseye bir şey çaktırmamam gerekiyor aksi takdirde daha kötü şeyler olucak belli. Kendimden önce korumam gereken 2 kişi varken artık Aselle beraber 3 kişi olmuştu. Fıratın ölümünü herkes intihar sanıyordu.
Ambulansın siren sesleri duyulduğunda herkes kızın alınması için alan açmıştı. Kızın ailesine haber verilmiş olmalıydı ki ailesi de burdaydı. Bana bir şey olsa kime haber vericeklerdi acaba, şu an bunu düşünmemin zamanı değildi fakat aile bakımından buruk his hiç bırakmıyordu beni. Odaklanmam gereken bir katil var.
Zarfı ceketimin cebine koymaya yeltendiğinde cebimden siyah bir kağıt çıktı. "Etrafında beni arama göremiceğin kadar görünmezim sana"bir el geldi boğazımı sıkıyor gibi hissediyorum. Bu sefer cidden panik atak krizinin eşiğindeyim kimdi bu ve okulda mıydı? Zarfı ilk bulduğumda cebimde bir şey olmadığına eminim o kalabalığın içinde cebime bunu koymuş olmalı veya olmalılar. Bir kişi bunu yapabilir miydi? Aklım almıyor nasıl hissetmedim cebime koyulduğunu.
Arkamdan biri sınıfa girdi sabah gördüğüm çeteden biriydi, ciddi bir ifadeyle bana doğru geliyordu. "Kıvanç seni aşşağıda bekliyor"dedi. "sen kimsin, ayrıca kıvanç kim?" dedim tereddütle, ciddi ifadesinde mimik oynamıyordu sakince elini uzattı "ben Aybars Bozoğlu çetedenim, Kıvançta senin yanına oturan kişiydi" dedi, ve sakince yürümeye basladi peşinden gidiyordum. Ateş eren ve aselin nerede olduğuyla alakali hiç bir fikrim yoktu.
Aybars beni boş bir sınıfa getirdi "burada bekle kıvanç şimdi gelicek" diyip kapıyı kapattı amaçları neydi? Hem kendisi çağırtıyor hem de kendisi sonradan geliyor, Assolistler en son gelir hesabı mı yapıyor bu çocuk. Sınıfın kapısı bir anda açılınca yerimden sıçramıştım. Gelen kıvançtı öfkeden patlicak gibi görünüyordu ve git gide korkum daha da artmıştı.
Kıvanç yanıma doğru ciddi ifadeyle yürümeye basladı. "noldu neden çağırdın" dedim, cevap vermicek heralde diye düşünürken "o zarf neyin nesi-," bir anda elektirikler kesildi heryer kap karanlık oldu kıvançı göremiyordum. Korkarak bir adım attığım sırada kolumdan biri tuttu ve çekti, korkudan tiz bir çığlık attım. Kıvanç kulağıma fısıldayarak "sakin ol ve o zarfı bana ver" dedi. Nerden biliyordu zarfı? "Ne zarfı?" dedim, anlamaması gerekiyordu zarfı neden istiyordu. İçimde akıl almaz bir korku vardı. "Bana zarfı ver ceylin" diye tekrarladı zarfı istediğini, zarfı ona veremezdim tanımıyordum bile onu.
Kıvançı ittirip kapıya doğru koşmaya başladım, hedefim kapıydı ama duvara toslamıştım kıvançı göremiyordum. Ellerimle duvara dokunarak kapıya ilerlemeye çalıştım, kapıya uzandım kahretsin açılmıyor kilitlemiş.
Kapıyı biraz daha zorladığımda Kıvançın sesini duydum "zorlama kapıyı kilitledim açılmaz" dedi, neden kilitlemişti anlamıyorum, "neden kilitledin" diye sordum sesim korkudan titremişti "korkma benden yemem seni sadece zarfı merak ettim" şaka mı bu çocuk merak ettiğini daha önce niye söylemiyor korkudam altıma edicektim, "özel bir şey seni ilgilendirmiyor" diyip onu geçiştirdim, bir anda elektrikler gelmişti şükürler olsun. Kıvanç onu ittirdiğimde öğretmen sandalyesine düşmüş olmalıydı ya da belki kendi oraya oturmuştu, oturduğu yerden kalkıp ifadesiz surstıyla kapıya doğru geldi cebinden anahtar çıkardı ve kapıyı açtı, "sağol" diyerek hızlı hızlı oradan uzaklaştım üst kata çıktığımda herkes sınıflarındaydı.
Sınıfın kapısını açıp hocaya geç kaldığım için özür dilicektim ki hoca daha gelmemişti hızlıca kimseyle göz göze gelmeden sırama geçtim. Cebimden iki notu da çıkartıp çantamın en arkadas dosyalık bölümüne koydum ateş ve eren daha gelmemişlerdi Asel ise Aybars denilen çocukla sohbet ediyordu. Napıcaktım bu katilin kim olduğunu nasıl öğrenicektim, en önemlisi tek bana mı geliyordu bu notlar yoksa fıratın ailesine de geliyor muydu? Kafamda tonlarca soruyla hocanın gelmesini bekliyordum bir an önce okul bitsin eve gidip sakin kafayla düşünmem lazımdı. Sınıfa herkes gelmişti. Bir tek kıvanç yoktu ortalarda, on dakika olmuştu ben sınıfa geleli.
Sınıfa müdür geldi ve bu gün yaşanan olaydan ötürü evlerimize dağılmamız gerektiğini söyledi. Müdür sınıftan çıktıktan sonra herkes konusa konusa toparlanmaya başladı. Eşyalarımı toparlayıp erenlerin yanına gittim onlarda toparlanmıs sınıfın kapısında beni bekliyorlardı. Eren bana dönüp "bu gün nereye kayboldun sen?" dedi. Ne dicektim bir yalan bulmam lazım "kızlar tuvaletindeydim bir sorun mu oldu?" aşırı mantıklı yalanlarım var kesin yer eren bunu, "hiç seni merak ettik göremeyince" dedi. Erene yalan söylemek canımı sıksa da zarfı onlara diyemezdim.
Ateş beni evime bırakmıştı, erenle beraber onlara geçiceklerdi. İki saatir oturup düşünüyordum ama hiç bir sonuca varamamıştım derdimi birine anlatmam gerekiyordu. Kalkıp hazırlandım yazmamı da aldım hiç düşünmeden hareket ediyorum ayaklarım beni fıratın mezarına götürüyordu. Hiç iyi gelmicekti bana biliyordum ama çok özlemiştim. Mezarına sadece cenaze günü defnetmeye gitmiştik, ilk defa gidicektim.
Fıratın mezarına yaklaştıkça içim daha da acıyordu hava esiyordu o orda üşürdü biliyordum karanlıktan korkar mıydı benim cesaretli dostum. Hava kararmak üzereydi mezarlıkta olmak beni ürkütüyordu ama ayaklarım sanki zincirle buraya bağlanmış gibiydi. Saatler geçmişti fıratın mezarında saatlerce fıratla dertlesmiştim. Bazen onun sesi kulağıma geliyordu çok özlemiştim mezar taşını öpmek yerine ona kocaman sarılıp saçlarını karıştırıp onu sinir etmek için canımı verirdim. Abimdi o benim erkek kardesimdi herseyimdi tek ailemdi benim evimde bile ona ait bir dolap vardı çoğu zaman benimle kalırdı tek kaldığımda korkarım diye. Ben ise onu iki aydır tek bırakmıstım gelememistim yanına ve o korkmuştu, üşümüştü ama ben gelmemiştim gelememiştim korkmuştum inanmak istemiyordum öldüğünü kabullenemiyordum. Hâla bu mezarın içi bostur belki diye düşünüyorum ama değil bunu da biliyorum.
Uzaktan gelen sesler ile gözlerimi açtım yanı basımda siyah zarf vardı ben mi koymuştum dertleşirken? Birileri geliyordu adımı haykırarak. Alelacele zarfı aldım yeni bir nottu bu, bir kez daha adımı bağırdıklarında tanıdık sesler ile yabancı sesler vardı. Aselin ve ateşin sesini duymuştum ve bir kaç kişinin daha hepsi "Ceylin" diyerek sesleniyordu. Zarfı hızlıca cebime koyup "Burdayım Fıratın mezarının başında" diyerek seslendim. Etrafıma bakınarak kimin notu koyduğunu anlamaya çalışıyordum bir yandan ama çok karanlıktı.
Etrafıma boş boş bakındığım sırada biri gözüme fener tuttu gözlerim acımıştı. Feneri tutan kişi kendine çevirmişti ışığı kim olduğunu görmem için. Karşımdakinin kıvanç olduğunu görünce elim ayağım dolandı birbirine adeta ne işi vardı onun burda. Kıvanç arkasını dönüp "Buldum Ceylini geliyoruz" diyerek seslendi ardından Ateşin sesini duydum "Dikkatli olun!" dedi emreder gibi herhalde sinirli ve korkmuştu ses tonundan anladığım kadarıyla.
Kıvanç önden ben de arkasından yürüyordum. Mezarlığın çıkışına doğru vardığımız sırada arkamdan bir uğultu geldi hemen arkamı döndüm. Kıvanç arkamı döndüğümü farkedince bana dönüp ışığı bakmaya çalıştığım yere doğru tuttu. Kıvanç bana dönüp "Endişelenme köpektir, gecenin bu saatinde senden başka kimse mezarlığa girmez. Tabi deli olmadıkları sürece" dedi, iğneleyici bir tavırla haklıydı ama bana laf sokamazdı, onunla ağız dalaşına girmemek için gözlerimi devirdim sadece.
Mezarlığın çıkışına geldiğimde Asel bana hızlıca sarıldı ilk afallasamda hemen ona sıkıca sarılmıştım. Beni azarlamadığına şükür vallahi belki de hesabımı eve gidince keserdi biricik kuzenim. Aselle sakince birbirimizden ayrıldığımızda Ateş ve Eren yanıma geldiler ikisiyle de sarılmıştık yüzlerinde vatan gülüşü vardı adeta.
Kıvançlar bizim eve kadar ateşin arabasının arkasından gelerek bize eşlik etmişlerdi, Asel eve geldiğimizde mis gibi yemek hazırlamıştı hepimiz sessiz sakin yemeğimizi yiyorduk. Ortamda derin bir sessizlik vardı eğer bu sessizliği bozarsam bana sorgulayıcı sorularını fırlatmak için bekleyen üç kişiyle boğulucaktım eminim ki. Sessizliği bozan Eren olmuştu "ne işin vardı bu saate kadar mezarlıkta senin?" dedi gözlerini bana dikmişti hissediyordum ama kafamı kaldırmaya gücüm bile yoktu "erkek gitmiştim fıratı özledim sonra zamanın nasıl geçtiğini fark etmedim" dedim sakince. Eren anladım der gibi kafasını sakince sallamıştı.
Yemek sofrasını sessizce toparladıktan sonra odama geçmiştim. Ateş, eren ve aseli evlerine bırakıcağı için kimse kalmamıştı yanımda aslında tek kalmak daha iyiydi bu durumda. Bu gün mezarlıktaki not aklıma geldi hemen açıp okumam gerekiyordu bu sefer ne yazmıştı o alçak katil. Hızlıca askılığa ilerleyip ceketimi aldım, kahretsin ceketimin cepleri bomboş notu düşürmüş müydüm?
🍷
Yorum ve Vote atmayı unutmayin
Yorumlarda anlık tepkilerinizi yazabilirsinizz ;)
.
.
.
.
. |
0% |