Yeni Üyelik
3.
Bölüm

SİYAHA BÜRÜN

@ikliimaslan

•Yorumlara anlık tepkilerinizi yollayinn

•Vote atmayı unutmayınn

  

 

🍷

 

 

Kahretsin notlar yoktu, evin her bir köşesini tiril tiril arıyordum. Nereye düşürdüm ben bunları, Ateşin arabasına düşürdüysem mahvoldum demektir. Kafamdan kanlar akıyor gibi hissediyordum bulamadığım her saniye kanım daha çok akıyordu sanki. Eğer ateş bulursa ona ne dicektim nasıl açıklıcaktım, Fıratın katilinden notlar geldiğini en önemlisi de fıratın intihar etmediğini, öldürüldüğünü nasıl anlatıcaktım.

 

 

Telaşla her yere bakmaya devam ederken kapı çaldı. Ateş notu mu buldu acaba? Onun arabasında düşürmüş olamam dimi. Kapıda kim olduğuna bakmadan hızlıca kapıyı açtım. Karşımda tanımadığım bir kız vardı, kimdi bu kız? "bana bön bön bakmaya devam mı ediceksin?" sesi iğneleyiciydi "kimsin?" diye sordum tereddütle, acaba notları gönderen kişi miydi? Cidden kimdi bu kız?

 

 

Beni koluyla hafifçe ittirip oturma odasına yöneldi ve koltuğa oturdu hemen arkasından kapıyı kapatıp oturma odasına geçtim "kimsin dedim sana bir cevap vericek misin?" aşırı sinir olmuştum. Evime nasıl böyle girebilirdi.

Kız bana göz devirip ceketinin cebinden iki saatir tiril tiril aradığım zarfları çıkarttı. Zarfları görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı katil bu kız mıydı? Kızın yakasına yapışıp kimsin lan sen! Demek istiyordum şu an.

 

 

"Bunları mı arıyorsun?" diye sordu, "kimsin sen ve onları nerden buldun?" dedim kendimden emin bir ifadeyle, kız bana bakmaya devam etti ve sonunda konuşmaya başladı "evine gelenleri böle mi karşılıyorsun Ceylin? Eğer bu kadar merak ediyorsan söyleyeyim, bunları senin cebinden aldım ve sanırım fazlasıyla Kıvanç'ın cazibesi altında kalmıştın ki farketmedin" Bu kız kimdi ne anlatıyordu ve en önemlisi Kıvanç ile beni mi izliyordu?

 

 

Katil olsa birden evime zili çalarak girmez diye düşündüm ve çok şükür gizemli kızımız gelme amacını açıklamaya karar verdi.

 

 

"Ceylin sana zarfları vermeye geldim ve gideceğim, misafir perverliğin için teşekkür ederim hadi ben kaçtım" dedi ve gizemli kızımız zarfları avcumun içine sıkıştırıp bir hışımla yok oldu. Ben ise ardından kapanan kapıya sadece bakakaldım. Bu kadar kolayca bana zarfları vermesini beklemiyordum.

 

 

Bu kız zarfları ne amaçla benden almıştı ve neden geri getirmişti? Olan biteni anlamaya çalısıyordum ama beynimin algılama yetisi adeta kusuyordu. Olduğum yerde öylece kalakalmıştım, bir elimdeki zarflara bakıyor bir de kapıya bakıyordum ritimle ama yerimden hareket edemiyordum ki birden çalan telefon ile kendime geldim arayan "Aselim🫶🏻"di

 

 

Artık bu durumu asele anlatmam gerek çünkü onunla ancak çözerim bu işi ama şu an telefonda anlatamam bu yüzden aramasını açamazdım. Hemen elimdeki zarfları açtım bu gün mezarlıktaki zarfta "Ben her yerdeyim ıssız yerlerde olmasan iyi edersin Ceylo" yazıyordu.

 

 

Eski okulumdakiler bana Ceylo diye seslenirlerdi. Bu katil benim eski okulumdan mı? Fırat'ın katili 2 senemizi geçirdiğimiz okuldan mıydı? Kafam allak bullak oldu. Ateş ve Eren de bana Ceylo diye seslenirler ama onlardan şüphelenmem söz konusu bile olamaz.

 

 

Zarfları kimsenin bulamayacağı bir yere koymam gerekiyordu, odamdaki giysi dolabımda olan kasaya koymak en iyisiydi.

 

 

Hızlı adımlarla odama gittim, kasanın şifresini girdim hızlıca "127105" kasanın içerisinde ailemin bana güvenliğim için bıraktıkları silah vardı. Artık peşimde bir katil olduğundan silahı alıp, yatağımın yanındaki komodinin çekmecesine koydum.

 

 

Saat 01.45 olmuştu bu gün bir ton olaylar yaşamama rağmen nasıl bayılmadan durabildiğime hayret ediyorum açıkçası. Cidden nasıl panik atağın tutmadı ceylo. İçimdeki seste benimle aynı anda hayrete düşmüş belli.

 

  🍷

 

 

Sabah sabah zil sesiyle uyandırılmak aşırı güzel bir his, umarım bunu her gün yasamam. Uykulu uykulu dengede durmaya çalısarak kapıya doğru gittim. Kapıyı açtığımda süper enerjisiyle beni Asel karşıladı. Katil geldi sanmıştım ceylo. Asel aldığı simitlerle birlikte hızla mutfağa koştu. Arkasından "Yavaş ol düşme" diye seslenmeme rağmen dinlemedi, deli bu kız cidden. "Sana da hoşgeldin ve günaydın ceylin" dedi bağırarak. Bana daha gün aymamıştı ama olsun.

 

 

Aselin getirdiği simitlerle beraber güzel bir kahvaltı hazırladık . İkimizde kahvaltıya gömülmüş yiyorduk ki artık bazı seyleri biriyle paylaşmam gerek. Asele söylemeliyim her seyi.

 

 

"Asel uzun zamandır seninle bir sey konusmak istiyorum" anlatıcaklarıma karşılık tepkisinden oldukça korkuyorum ama sakinliğimi korumalıyım. "Dinliyorum canım" dedi ciddiyetle, Aselin bu ciddiyeti beni daha çok gersede anlatmak zorundaydım. "Öncelikle fırat vefat etti bunu biliyor musun bilmiyorum." kafasını onaylarcasına salladı, demek oluyor ki biliyor. "Sorun şurda herkes fıratın intihar ettiğini sanıyor ama fırat öldürüldü" Aselin gözleri bu dediğimle fal taşı gibi açılmıştı.

 

 

"Sakin ol ve beni dinle, Fırat öldükten sonra üzüntümle baş başa kaldım. Normal bir hayat geçiriyordum ama okula geldiğim günden beri hayatım aşırı derecede anormalleşti." Asel anlamayan gözlerle yüzüme bakıyordu şaşkınlık ve korkulu gözlerine anlamayan bakıslar da eklenmişti.

 

"Okula geldiğim gün çantamda bir not buldum tam notu açıcağım sırada okulda olay yaşandı, Sonrasında okuldaki olaydan uzaklaşıp sınıfa girdim nota bakıcaktım, notu okuduğumda cebimde bir kağıt buldum. Birazdan sana notları göstericem."

 

  

Asel şaşkınlık içinde "öncelikle fıratın bir katili var ve sana not gönderiyor sürekli dimi?" aseli onaylar sekilde kafamı aşşağı yukarı salladım. Asel iyice gerilmişti ve bende aşırı gerilmiştim.

 

Aselle birlikte odama geldik kasanın şifresini girdim ve notları aldım. "ceylin silah nerde neden kasada değil?" diye sordu. "Peşimde bir katil olduğu için komodinin çekmecesine koydum silahı bak orda. Asel ilerleyip komodinin çekmecesini açtı "Ee burda yok silah" dedi. "Ne? Ne demek silah yok orda olucaktı" hızlı adımlarla aselin yanına ilerledim.

 

Silah koyduğum yerde yoktu. "Dün gece kasadan çıkarıp buraya koydum silahı" kafamı mı oynatıyorum anlamıyorum.

 

Komodinin ikinci çekmecesini açtığımda şoka uğradım, adeta kafamdan kaynar sular döküldü. Siyah zarf vardı. Zarfı hızlıca açtım ve içinde "Silah taşımak Kraliçelere yakışmaz bence"

 

 

"Noluyor Ceylin, bu zarflar neyin nesi?" Aselin korkusu sesine yansımıştı, onun kadar bende korkuyordum. Silahımı nasıl alabilmişti. Gece baş ucuma kadar gelmiş miydi cidden? bana bu kadar yakınken ben nasıl uyanmadım.

 

 

Bir anda zilin çalmasıyla ikimiz de tiz bir çığlık attık. Sakince olduğumuz yerden kalkıp kapıya doğru yöneldik. Parmak uçlarımızda yürüyorduk adeta, zil ikinci defa çaldığında bu sefer Aselin bir adım önüne geçmeye karar verdim. Asele dönüp "arkamda kal" dedim sadece ve ardından çat diye kapıyı açtım.

 

 

Karşımda dün gece gelen kız vardı. Kızda katil potansiyeli vardı bu yüzen kıza her an vurabilicek şekilde durmaya özen gösteriyordum, Asel rahatlamış bir şekilde "Ya Irmak sen miydin?" dedi.

 

Tanışıyorlar mıydı, yoksa bana mı öyle geliyor? Asel kapıyı ırmağın girebiliceği sekilde açmıştı ve birbirlerine sarılmışlardı. Ne alaka bu kız ve benim kuzenim.

 

 

"Bir sorun mu var ikinizin de yüzü bembeyaz, Aybars ve Kıvanç aşağıda isterseniz çağırayım?" diye sordu. Bu kız Aybars ve Kıvançın nesi oluyordu ki, neyse beni ilgilendiren kısmı bu değil. Ses tonumu oldukça sakin çıkarmaya çalısarak "içeri gelsene" dedim.

 

 

Dün evime girmesinden dolayı sinir küpü olduğum kızı, şu an ben mi evime alıyordum. "Kıvançla, Aybarsı çağırıyım ben en iyisi"dedi ırmak, Aselle sakince birbirimize bakıp gözlermizle konuştuk adeta. "Neden geldin?" dedim.

 

 

"Sizi almaya geldik, aslında genelde okula giderken aseli alıyorduk ama bu gün sana geldiğini öğrendiğimizde seni de alalım dedik" Asele baktığımda sakin bir sekilde kafasını onaylayarak bana baktı. Irmak ellerini alkış yapar gibi birbirine vurarak "Bakışmanız bittiyse hazırlanın hadi okula geç kalıcaz" dedi.

 

 

"Tamam beş on dakikaya hazır oluruz sende in aşağıya en iyisi" dedi Asel aceleci bir ses tonuyla. Irmak sıcak bir gülümsemeyle "tamamdır bekliyorum" diyip kapıdan çıktı.

 

 

"Napıcaz Ceylin" Aselin sorusunu cevaplıcak hiç bir düşüncem yoktu. Polise gidersek olay daha farklı boyutlara taşınırdı ve rahat durmadığım için katil bizimkilere bir sey yapabilirdi. Daha dün gece burnumun dibine kadar geldiğini hissetmemiştim. "Bilmiyorum Asel" Aselle durup bakıstıktan sonra "hadi hazırlanalım" diyebildim sadece.

 

 

Odama gidip sakince her zaman yaptığım günlük makyajımı yapıp bitirdim. Ardından okul formamı giymiştim. Hazırdım neredeyse, Asel cantalarımızı almış kapının önünde beni bekliyordu.

 

 

"Hadi Ceylin" dedi yine. Ben hazırlanırken bunu kaç kere dediğini sayamadım çünkü her dakika başı hadi ceylin diyip duruyordu. Arada bir normal yaşantıdaymışım gibi hissediyorum. Hayatım normalmiş gibi ama saniyesinde o his tekrar uçup gidiyor.

 

 

Irmak evden çıkalı 20 dakika olmuştu. Kafam deli gibi dolu bir türlü susturamıyorum. Aselle beraber ayakkabılarımızı giyip aşşağıya inmiştik. Kıvançlar bu sefer motorla değillerdi. Siyah Range roverın şoför koltuğunda kıvanç onun yanında aybars denilen çocuk, arkada ırmak oturuyordu. Irmak "ne duruyorsunuz kızlar hadi gelin" dediği anda aselle beraber yavas yavas arabaya binmeye basladık.

 

 

 

Okula yaklasmıstık. Yol boyu eski okuluma dönmeyi düşündüm. Eğer oraya dönersem bir şeyler bulabilir miydim? Kafamın içinde bu soru dolanıp duruyordu. Eğer o okula dönersem kapısından içeri girdiğim anda fenalaşıcağımı biliyorum ama yine de orda olup katili aramak daha mantıklı geliyor, oraya dönersem katil bana daha da yakın olabilir. Bana yakın olduğu gibi Ateş ve erene de yakın olucaktı. Daha dün gece burnumun dibine kadar geldiğini hatırladıkca içimdeki korku büyüyordu. Ya benim yanıma böyle geldiği gibi Ateş'in Eren'in de yakınına böyle gelmiş midir? bu soru benim içimdeki korkuyu daha çok endişeye bırakıyordu.

 

 

 

Evden çıkmadan önce Ateşe mesaj atmıştım "Asel ile gelicez okula" diyerek o da tamam dikkat edin demişti sadece. Acaba okula geldiler mi?

 

 

ASLANIM🦁

 

 

okulda mısınız?

 

 

Birazdan okulda olucaz

bir şey mi oldu?

 

 

Bir şey olmadı ya öylesine

sordum.

 

 

Tamam nerdesiniz siz?

 

  

Birazdan okulda olucaz neyse

görüşürüz okuldaa.

 

 

Mesaj uygulamasından çıkıp instagrama girdim. Bir yeni istek vardı genelde takip isteklerini kabul etmiyordum. Bu sefer istek atan kişi değil kişiler vardı. Kıvanç ve ırmak istek atmıştı. İsteklerini onaylayıp geri takip yaptım.

 

 

Araba okulun kapısından girdiği anda tüm herkes bize doğru bakmaya başladı. Şuan arabadakiler bu kadar önemli miydi? Yoksa arabanın güzelliğine mi bakıyorlardı. Anlamıyorum anlamaya da vakit harcayamam.

 

 

Hepimiz teker teker arabadan inip sınıfa doğru yürüyemeye basladık. Herkes kendi aralarında konuşuyordu. Aselle aybars el eleydi, vay be benim güzeller güzeli kuzenime yakışır biriydi. Onların mutluluğu beni de fazlasıyla mutlu etmişti şu an bir tık keyfim yerine gelmiş, içimdeki endişe ve korku dinmişti, içimdeki duygu değişimin sebebi bu çiftin güzelliğiydi. Nazar değdirme ceylo🧿

 

 

Sınıfa gelmeden önce Kıvanç koridorda yanımızdan ayrılmıştı. Asel ve Aybars yerlerine geçerken Irmak ise ben ve Kıvançın oturduğu sıranın bir arkasına yerleşti. Bende yerime oturdum ve çantamdan fizik dersinin kitabını çıkartmak için çantama uzandığım sırada Umay hızlı ve gergin bir şekilde sırama kadar gelip başımda dikilmeye başladı, bakışlarındaki öfkeye anlam veremiyordum. "Hayırdır Umay bir sorun mu var?" diye sordum kendimden emin ve kararlı bir ses tonuyla. "Burası benim yerim kalk hemen" öfkeyle ciyakladı adeta, Umayın bu davranışının sebebi neydi anlamazken Umay bir anda çantamı alıp yere fırlattı, Asel ve Irmak aynı anda ayağa fırladı.

 

 

Asel burnundan soluyarak bir bana bir umaya baktı, ben anın sinir bozukluğuyla daha tepki veremezken. Asel umaya karşı atağa geçmek için hamle yapıcağını biliyordum ki öyle de oldu. Aselin hareketleneceğini anladığı sırada Aybars hemen Aselin belinden tuttu ve kendine çekti. Asel burnundan soluyordu adeta. Umay ise istifini bozmadan göz devirmeye devam etti. Şimdi gözlerini eline vericem bu kızın, Irmak umayın kolundan tutarak "Umay kendine gel ne bu sinir napıyorsun sen?" dedi Irmakta Asel kadar olmasa da sinirlenmişti.

 

 

Umay ağzındaki sakızı iğrenç şekilde çiğneyerek "Kıvançın yeri benim yanım o yüzden artık burada ceylin değil ben oturacağım be uzattı-." Umayın sözünü kesen tahtanın orda dikilen Kıvanç oldu. "Ne oluyor burda" diye gürledi adeta, sesinin içindeki sinir hepimizin dilini kesmişti resmen. Sanırım yanımızdan ayrıldığında pek güzel şeyler yaşamadı.

 

 

Umay ağzını ayırarak ve iğrenç bir şekilde sakızını şaşırdatmaya devam etti. Şımarık bir görünüşe büründü "ben senin yanına oturmak istedim ceyline baska yere geç dedim ama hemen bana saldırmaya basladılar" Kıvanç içi bunalmış gibi bir yüz ifadesi takındı ve bir Irmağa, bir Aybarsa baktı. Irmak ve Aybars onay vermeyen tarzda ufak bir kafa işareti yaptıktan sonra Aybars Aseli alıp kantine götürdü.

 

 

Irmak, ben, Kıvanç ve Umay kalmıştık sınıfta. Kıvanç gözleriyle beni yavaş yavaş süzdükten sonra umaya dönüp kafasını hafif şekilde sağa eğdi ve gözlerini açıp kapadı. Bu Umaya verdiği geç işaretiydi. Birden daldığım kıvançın gözlerinden gözlerimi çekip hızlıca yüz ifademi değiştirdim, yüzümü mü asmıştım ben??? öyle bir halt yedin ceylo. Gerçekten böyle bir şeye bozulmuş olamazdım dimi.

 

 

Irmak yerden çantamı bir hamleyle kapıp kendi yanına koydu. "hadi geç yanıma" dedi, Irmağı sevmeye baslıyorum galiba. Umaydan midem aşırı bulanmıştı ve hâla bulanmaya devam ediyordu. Irmak benim geçmem için elini uzattığı yerden sıranın arasına geçip oturdum.

 

 

Irmak belli belirsiz gülümseyip iyi olup olmadığımı sorarcasına bir bakış attı. "Umurumda değiller ırmak, ama yine de sorduğun için sağol" dedim ve önüme dönmek isterken ırmak birden kulağıma yaklaşıp fısıltı şeklinde benim bile zor duyabileceğim tonda konuştu "Kıvanç hiç bir şeyi sebepsiz yapmaz, yapıyorsa mantıklı bir açıklaması ve ya planı vardır unutma." Irmak geri çekilirken boğazını temizledi ve yüzüme bakmaya devam etti benden bir cevap bekliyordu.

 

 

Boğazımı temizledim ve ses tonumu biraz kısarak konuşmaya başladım "Irmak, Asel seni seviyor ve eve alıcak kadar güveniyor, şahsen ben de seni sevdim ilk tanışmamızdaki gerilime tatsızlığa rağmen ama gerçekten Kıvanç beni ilgilendirmiyor, mantıklı açıklaması veya planı ile ilgilenmiyorum, Aybars kuzenimin sevgilisi ve sende artık Aselle ortak arkadaşımızsın, Kıvanç bir şeyim değil hatta arkadasım bile değil yine de açıklaman için sağol."

 

 

Irmağın yüzünde sıcak bir gülümseme ortaya çıktı ve önüne döndü. Umay denilen kıza aşırı sinir oluyorum, tam önümde oturuyor kafasına bir vurucam görücek aptal şımarık embesil.

 

 

Umay arkasını dönüp "Herkes haddini bilmeli dimi Ceylincim" vallahi geberticem bu kızı. "Herkes haddini ve yerini bilmeli bence de o yüzden senin haddin değil bana sataşmak, ben hiç bir erkek için bir kızla bağırışmam bile" iğneleyici olabildiğim kadar oldum ve sırıtıp göz kırptım. Sırıtmama aşırı deli olmuştu.

 

 

 

Hızlıca arkasını döndü ve kafasını Kıvançın omzuna koymak için eğdi ki Kıvanç bir anda ayaklandı, "Ceylin kalk, Umay sende kalk" dedi Umayla aynı anda kalktık ırmakta hemen ayağa kalktı bizle beraber. "Herkes yerli yerinde olsun Ceylin geç yanıma, Umay sende geç Irmağın yanına hadi" Kıvançın bu dediğine aşırı şaşırmıştım. Umay "Ama Kıvanç" diyerek mızmızlanıcaktı ne kadar şımarık bir kız bu.

 

 

"Hadi hadi Umay" dedi ve beni kolumdan tutup yanına doğru çekiştirdi. "Napıyosun kıvanç?" diye sordum ciddi olmaya çalışarak. Sakince Kıvançın yerine oturdum Umay sa oflayarak ırmağın yanına geçmişti. Kendi kendime kısık sesle "Kıvanç kadar başınıza taş düşsün" dedim. Kıvanç bir anda yüzünü bana döndü, duydu mu ki ama kısık konuştum.

 

 

"Ben zaten taş gibiyim" kendini beğenmiş. Herkes teker teker sınıfa doluşuyordu. Asel ve Aybars kapıdan içeri girdiğinde Aselle göz göze geldik. Asel beni kıvançla yan yana gördüğü için mi bir anda sırıtmıştı anlamadım ama anlamıyım bir şey olmaz.

 

 

 

Dersin tamamı boş boş camdan dışarı bakmamla geçmişti. Dersi dinlemek harici her şeyi yapmıştım adeta, Kıvanç ise uyuyordu dersin başından beri. Hatta tek Kıvanç değil sınıfın tamamı uyumuştu. Bu okulun derslerinin blok ders olması beni verem ediyor. Önceki okulum yarım saat ders 10 dakika tenefüslerle geçerdi. Bir 10 dakika da hayatım değişti en değerlim gitmişti.

 

 

Aklıma gelen sorular yanıtsız kalıyordu o okula nakil aldırırsam katil birimize zara verebilirdi ama eğer o okula ziyarete gidersem kimse bir sey anlamazdı. Yarın Çarşamba günüydü sınav sözlü veya herhangi önemli bir şey olmadığına göre yarın okulu ekme günüydü.

 

 

Okula girdiğimde fenalaşacağım için biriyle gitmem lazım ama kimle gidebilirdim ki. En iyisi okulda hâla okumaya devam eden Defneye geliceğimi söylesem iyi olurdu. Defne, Fırat, ben, Ateş, Eren yakın arkadaştık ama Defne bizimle beraber bu okula geçiş yapmak istemedi. O kaçmaktan yana biri değildir. Kesin her gün okulda hocaların içinden geçiyordur.

 

 

"Ceylin, Ceylin zil çaldı" Asel yanıma kadar gelmiş bana sesleniyordu. Yarın nasıl okula gideceğimi düşünürken dalmıştım. Kıvançta zilin çaldığını duymamış olucak ki uyumaya devam ediyordu. "Kantine gidelim kalk hadi" dedi Asel. "Tamam sen git gelicem ben" Asel kafasıyla beni onaylayarak sınıfın kapısına doğru yürümeye başladı.

 

 

Yanımda uyuyan Kıvançın kalkması bana yol vermesi gerekiyordu. Uyandırınca sinirli olucaktı büyük ihtimalle gerçi herkes sinirli olurda bu çocuğun normal hali de sinirli. Kıvançın uyanması için omzuna dokundum ama tık yoktu. "Kıvanç uyanır mısın zil çaldı" bayıldı heralde. "Kıvanç kalksana" omzuna yavasca vurmaya basladım parmağımın ucuyla "Uyan ya teneffüs biticek kalk" Kıvanç bir anda kabustan uyanır gibi yerinden sıçrayınca, korkudan kıvançla beraber zıplamıştım adeta.

 

 

"Ne var ceylin bir susmadın" kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu hayret bağırınmadı.

"Kalkda geçiyim kantine gidicem" suratıma dik dik baktıktan sonra "canım kalkmak istemedi kalkamam" hay ben senin canına, "benim canım kalkıp bana yol vermeni istiyor napıcaz" bu dediğime gülüp önüne döndü. "omzundan hafif iterek "ya kalksana kantine gidicem" dedim olduğum yerde ayağa kalkmıştım "alt tarafı iki saniyelik ayağa kalkıp yerine oturacaksın" dedim, çok gıcık ediyor bu çocuk beni.

 

 

"Ya çok ısrar ettin bari kalkiyim" şükürler olsun ayağa kalkmıştı ama eksik işliyordu beyni bu çocuğun. Direk gibi önümde dikilmiş duruyordu mal galiba "izin ver de geçiyim Kıvanç" abi teneffüs bitti aç kalıcam şimdi.

 

 

"Ohoo sen de çok şey istiyosun" bu çocuk beni deli ediyor cidden. "Kıvanç sen bu üşengeçlikle kaslarını da kaybedersin haberin olsun" diyip karnından ittirdim artık geçmem için bir alanım vardı şükür. Sınıfın kapısına doğru giderken kıvanç arkamdan "merak etme ben hiç bir şey kaybetmem prenses" dedi. Bana prenses mi demişti, yanaklarımın yandığını hissediyorum galiba kızardım arkamı dönmeden "tabi tabi" diyip hızlıca sınıftan çıktım.

 

 

 

Zilin çalmasına az kalmıştı hızlıca merdivenleri inip kantine ulaştım. Asel, Irmak, Aybars ve Koray aynı masada yemeklerini yiyolardı. Irmak beni görüp "Ceylin yemeğini al gel buraya" yanındaki boş sandalyeyi işaret ediyordu. Bu kız bazen aşırı duygularını gizlerken bazen aşırı heyecanlıydı.

 

 

Yemeğimi alıp hemen Irmağın yanındaki boş sandalyeye oturdum, "Neden bu kadar geç geldin" Irmağın sorduğu soruya karşılık olarak senin dana arkadasın yüzünden demek isterdim ama kaba olmiyim "Kıvanç danası kalkmak bilmedi" bu daha usturuplu, dana dememe hepimiz gülmeye başlamıştık. "Asel ateş ve eren nerdeler?" sınıfta zil çaldığında yok olmuşlardı görmemiştim onları, "futbol sahasındalar koçla konuşuyolar" galiba burda da maçlara çıkıcaklar.

 

 

Önceki okulumuda Ateş futbol takım kaptanıydı, okulu maçlarda üst seviyeye çıkarıyordu aynı şekilde eren de, ikisi de şehrin en iyi alt yapı oyuncusuydu. Gurur duyuyordum ikisiylede, önceki okuldan ayrılırken spor koçu gitmememiz için ikna etmeye çalısmıştı. Benim voleybolda 3 yıllık lisansım vardı, okulumuzda benden iki üst sınıftan Ada kaptanımızdı o mezun olduğunda ise ben kaptanlığa geçiş yapıcaktım ama artık orda değilim.

 

 

"Ceylo" sesin geldiği yöne doğru baktığımda ateşin bana seslendiğini gördüm yanında okulun koçu vardı. Koçla beraber yanıma doğru geldikleri sırada yemeğimi bırakıp ayağa kalktım. "Hocam Ceylin önceki okulumuzda kaptan adayıydı, kaptan mezun olduktan sonra Ceylin kaptan olucaktı ama buraya geldiğimiz için olamadı" Ateş durumu çok net bir şekilde özetledi, Koç bana tanışmak amacıyla elini uzattığında hemen elimi uzattım, "merhaba ben yeni koçun Alp Tekeli" dedi, sesi çok içten ve samimiydi, "bende Ceylin Aslanoğlu hocam" dedim, umarım sesim titrememiştir.

 

 

"Ceylin arkadasların gibi senin de okul kayıtlarını açtığımızda 3 senelik lisansını gördük, okulumuzda daha yeni oluşturmakta olduğumuz bir voleybol takımımız var. Yarın seni odama bekliyorum bu kaptanlık konusunu bir konuşalım olur mu?" nee kaptan olabilir miyim yani ve yep yeni takımla "tabi koç yarın gelirim yanınıza" dedim heycanla "o zaman yarın 3. ders bekliyorum seni" diyip yanımızdan ayrılmıştı.

 

 

 

Tekrardan sandalyeme oturup yemeğimi yicektim ki zil çaldı. Neyse ki doydum yoksa derse falan girmezdim. Sınıfa çıkarken aklıma yarın eski okula gidiceğim geldi. Artık perşembe gününe kaldı o. Gittiğimde çatıya çıkıp siyah zarf var mı diye bakıcam, umarım orda vardır.

 

 

O okulda bir katil var ya da katilin yandaşçısı var buna eminim yoksa kim bilicek bizim okulun spor yerine çıkılan gizli merdiveni. Okuldaki koç, ben, ateş, eren, fırat ve defne biliyorduk.

 

 

Sınıfa geldiğimde hoca daha gelmemişti. Bir anda kapı açıldı içeriye nöbetçi öğrenci girdi "Arkadaşlar öğretmenler toplantısı var bu yüzden çıkışa kadar serbestsiniz okul içerisinde kalıcaksınız" bence mükemmel bir haberdi bu.

 

 

Herkes bir biriyle uğultu halinde konuşuyordu, bir anda Irmağın benim Aselin Kıvançın Aybarsın Ateşin ve Erenin telefonuna bildirim geldi, "Grup mu kurdunuz" diye sordum telefona bakmadan. Ekranlarımızda bir oyun açılmıştı. Adı Kara Kutu, bune şimdi?

 

 

KARA KUTU

 

SİZE VERİLEN GÖREVLERİ YERİNE GETİRMEZSENİZ KUTUNUZ AÇILIR HARCANIRSINIZ.

 

 

 

🍷

.

.

.

BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ??

.

.

VOTE ATMAYI UNUTMAYINN

.

.

.

.

.

.

.

.

Loading...
0%