Yeni Üyelik
4.
Bölüm

SONUN BAŞLANGICI

@ikliimaslan

YORUM YAPIP VOTE ATMAYI UNUTMAYİNNN💕💕

 

🍷

 

KARA KUTU

 

SİZE VERİLEN GÖREVLERİ YERİNE GETİRMEZSENİZ KUTUNUZ AÇILIR HARCANIRSINIZ.

 

 

Irmak "Bune şimdi"dedi sesi titremişti kimse bir sey anlamıyordu, ben ve asel hariç. Bu oyunun katille alası vardı bariz belliydi. Ama nasıl yapıldı bu nasıl oldu. Hepimizin telefonuna ulaşabilicek kadar güçlüyse bizim telefonlarımızı da dinleyebilir.

 

 

Hepimizin ekranına oyundan bildirim bir daha geldi:

 

 

KARA KUTU

 

Görev 1

 

KONUM📍

 

Bu konuma gidicek kişiler

-CEYLİN ASLANOĞLU

-KIVANÇ ARSLAN

-UMAY KILIÇ

 

 

İçime bir korku hissediyorum atılan konum bir ormanını gösteriyor, sağımda olan Kıvança dönüp "saat şu an 3.45 biz oraya gidene kadar 6 olur aksam karanlık olur orası" kıvanç beni onaylarcasına kafasını salladı, bakışları ifadesizdi beni bu olanların sorumlusu mu görüyor? "Umay nerde?" ırmağın sorduğu soruyla hepimiz etrafımıza bakındık ama umay yoktu.

 

 

 

Irmak telefonundan umayı aramasına rağmen Umay ısrarla red ediyordu. Neredeydi bu kız, Umay katille iş birliği yapıyor olabilir mi ceylo? Umay bu kadarına cesaret edebilicek birine benzemiyor bence, içimdeki sesle konusmaktan dısardakileri duyamıyorum. Kıvança dönüp. "bir sen arasana umayı belki açar"dediğimde kıvanç telefonunu cebinden çıkardı hızlıca bir numarayı tuşlayıp kulağına koydu.

 

 

"Alo, Umay"dedi. Umay karsı tarafta konusuyordu. "Umay senin ormanda ne işin var" ne yani ormana mı gitmişti? Tek basına ne ara gitti. Bize oyunda görev açıklanalı daha 20 dakika oldu. Umaya karşı içimde git gide şüphe oluşmaya baslıyor.

 

 

Telefonumun ekranını saate bakmak için açmaya çalısıyordum ama açılmıyodu, şarjım mı bitti acaba. "Asel saat kaç baksana" Asel de telefonunu açmaya çalıstı ama açılmadı sıra sıra hepimiz telefonlarımızı açmaya çalısıyorduk. "Alo, alo Umay" büyük ihtimalle Kıvanç'ın da telefonu kapanmıştı.

 

 

Bu nasıl bir uygulama telefonlarımıza aynı anda yüklenip, telefonlarımızı aynı anda kapatabiliyordu? Bu uygulamayı nasıl yükleyebildiler?

 

 

"Ceylin gidelim ormana, Umay ormana gitmiş". Görev verileli 20 dakika olmuştu. Nasıl oluyor da bizden önce gidebiliyor aklım almıyor, bizden önce nasıl haberi oldu. Umaya karşı kafamda belli belirsiz binlerce soru oluşmaya basladı. Kıvanç'ın askerleri andıran adımlarını takip ediyordum. Okulun otoparkına inip hızlıca arabaya yönelmiştik.

 

 

Kıvanç sürücü koltuğuna yerleşirken bende sağ koltuğa oturdum. "okuldan çıkabilicek miyiz?" Kıvanç sorduğun soruya bşr süre sessiz kaldı. "Çıkıcaz kapıdaki nöbetçi karşı gelmez bana" Kıvança karşı içimde sebepsizce güven duygusu olmusmaya baslıyor. Umarım bu duygu beni yanıltmaz.

 

 

Okuldan sorunsuzca çıkmıştık. Arabanın içinde derin bir sessizlik vardı. Kıvanç bu sessizliği bozmak ister gibi şarkı açtı.

 

 

Senin de hiç sevmediğin gibi

Bıçaklar, silahlar, kanlar ve yaralar

Havalarda uçuşurken

En sevdiğin gibi

Şaraplar, yataklar, öpüşler ve düşler

Havalarda uçuşurken

 

 

Açtığı şarkı geçen yazın akımı olan şarkıydı. Bu şarkının akımını Fıratla snapte yapmıştık en çok dalga geçip güldüğümüz akımdı, artık güldürmüyor göz dolduruyor.

 

 

Kırgınım sana ben

Yalnız beni değil

Kendini de kandırmışsın

Kırgınım sana ben

Üstelik bu ana dek

Hiç kırılmadığım gibi

 

"Şey şarkıyı değiştirsek mi?" sesimin titremesine engel olmaya çalıştım ama sesim düzgün çıksa gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Şarkı biraz daha devam ederse ağlıcaktım açıkçası.

 

 

Kıvanç yumuşak bir sesle "hemen değiştiriyim kusura bakma anısı var galiba şarkının bilmiyordum" dedi. Bu çocuktan nazik ses çıkabiliyor muydu ya hayretler olsun.

 

 

Tekrar sırtıma yaslanıp, camdan dışarı bakmaya başladım arabayı normal hızda sürüyordu ben olsam bu durumda biraz daha hızlı sürerdim. Yanımdaki hareketlilikten Kıvançın yeni bir şarkı açıcağı belliydi.

 

 

Kafam flu olsa bile gördüğüm her şey net

Kader bize çekti sil'e, my life har bi bad

Büyük film yaptı benim kafamdaki set

Kalbindeki kırıklığı derinde hisset

Tam "oldum" derken hayat bana vurdu sağlam bi'kroşe

On sekiz olmadan, alıcam, kız kardeşime bir Porsche

 

Tam da kıvançlık bir şarkıydı. Organize dinlemem ama tiktok' ta bu şarkıyla güzel videolar olduğunu hatırlıyorum. "Dualar ediyor annem beni en tepe de görücek" Kıvanç ezbere biliyor şarkıyı belli ki.

 

 

Bende hepinizi görücem, bi'

Akşam ölmeden önce

Getirdin bizi ne hale? (3tekrar)

Konuşur el âlem

Getirdin bizi ne hale? (4tekrar)

Konuşur el âlem

Getirdin bizi ne hale?

 

 

Şarkı eşliğinde yola dalmışken Kıvançla ikimizin telefonları aynı anda açıldı ve kutu emojisi çıktı. Kıvanç eline telefonu aldı ve hem yola hem telefonuna bakmaya başladı "Bune?" dedi anlamayarak. "Bilmiyorum". Kutunun üstünde bas yazıyordu. Kutuya bastığımızda görev çıktı tekrardan.

 

 

KARA KUTU

 

Görev 2

 

Orman girişinde arabayı bırakın.

VE

Kulübeyi bulun.

 

 

İkimizin de ekranında aynı görev çıkmıştı. Ormana yaklaşmamıza az kalmıştı bu nasıl bir oyundu konumumuzu bile biliyordu. İkimizin de telefonu kapanmıştı tekrardan. "Telefonlarımızı arabada mı bıraksak?" aklıma gelen plan bir yandan mantıklıydı ama katili git gide kızdırırsak bizlere bir şey yapabilirdi.

 

 

"Neden bırakalım" cidden anlamıyor muydu? "Kıvanç konumumuzu biliyor belki bizi dinliyor da olabilir, bu yüzden bırakalım diyorum" şarkının sesini git gide yükselttim telefonları haporlörin dibine koydum. Kıvanç anlamayan gözlerle bana bakıyordu. Ben ise şarkının sesini daha fazla açıyordum.

 

 

NELER SÖYLEDİĞİMİ BOŞVER, YALAN SÖYLEDİ GÖZLER

KURTULAMADIM Kİ SENDEN, HEP İZLEDİM ÜSTTEN

VAR MI Kİ KONUŞAN GERÇEK?

BANA BİR TANE GÖSTER

GÖRDÜM ÇEVREDE YILANLAR, AMA HEPSİ DE "DOST" DER

 

"Napıyosun Ceylin" biraz mallık var galiba.

"Sessiz ol, konuştuklarımızı duymasın diye böyle yapıyorum" kıvanç anlamayan gözlerle bana baktı. Fısıldamaya özen göstererek "notlardan haberin var zaten senin hepsini bilmesende" Yüzü yola dönüktü ama beni onayladığını anlayabiliyordum. "Dün gece kasadan silahımı çıkarıp komodinime koydum yanı başıma ama sabah yoktu almışlar" Bir anda şaşıran kara gözleriyle gözlerim buluştu.

 

 

 

"Nasıl dün gece yanına mı geldi?" Kıvançın söylediğini onaylamak için sakince kafamı salladım şükürler olsun anlamıştı beni.

 

 

Ormanın girişine geldik ama etrafta kimse yoktu böyle bir ormanda nasıl klübe bulucaktık anlamıyorum. Kıvançla yol boyu ne yapıcağımızı düşünmüştük ama benim planımı uygulamıcağımız kesin artık. Eğer benim planımı uygularsak yeni görevi göremeyiz ama uygulamazsak katilin himayesi altında olucaktık.

 

 

Kıvanç arabayı park edip arabadan indi bende arkasından inmiştim. Kıvançla beraber sakince ormana doğru yürümeye başladık "Burda klübeyi nasıl bulucaz" içim titriyordu havanın soğukluğundan.

 

 

"Güvendiğin insan sana silah doğrultsaydı, son cümlen ne olurdu?" Bakışları buz gibiydi. Tanıdıktı. Daha önce duygusuz bakışlarıyla karşı karşıya gelmiştim ama bu defa sorduğu sorudan dolayı içimde bir korku harlanmıştı.

Neyden bahsediyor bilmiyorum. "Ne?" şaşkınlıkla konuşarak bir adım geriledim. Sırtını bana dönüp tekrar yürümeye koyuldu. Peşinden gidip gitmemek arasında kararsızım ya bana bir şey yaparsa. Ona karşı içimde oluşan güven duygusu yerini şüpheye bırakmıştı.

 

 

Bu hayatta kimseye güvenmemem gerektiğini yaşadığım ikilemde öğrenmiştim.

 

 

Yaklaşık 1-2 saatir yürüyorduk ikimizde sessizdik. Sadece bastığımız dallardaki çatırtı sesleri bize eşlik ediyordu. Kıvançın sorusunu saatlerdir düşünüyorum ama ne bir cevap bulabildim ne de bu soruyu sorma amacını. Yaklaşık 1 saat önce bana güven veren bakışları tavırları sönüp gitmiş yerine içimdeki güveni söküp atmak isteyen Kıvanç gelmişti.

 

 

Ormanda düz yok yerine artık yokuş çıkıyorduk adeta. İleriden gelen dalga sesleri nerede olduğumuzun işaretiydi. Uçurumun kenarına gelmiştik. Kayalara çarpan dalga sesleri ve gecenin karanlığı bütünleşmişti. Ellerimizde ne fener ne de bir başka şey vardı. Yolumuzu sadece ay ışığıyla görmeye çalışıyorduk. Etrafımızdaki ağaçlar sık olmadığından az da olsa aydınlığımız vardı.

 

 

Ormanın çıkışı uçurum muydu?

 

 

L

 

Umay karanlık ormanın içinde koşmaya devam ediyordu arkasından gelen katil sadece Umayın elindeki silahı ve notları istiyordu.

Katilin oyununu bozabilirdi Umay ve katil bunu istemiyordu. Koşarken hem arkasına bakıyor hemde sendeleyip koşmaya devam ediyordu. Koştukça yönünü kaybediyor orman çıkışını bulamıyordu. Uzakta park halinde gördüğü araba kıvançın arabasıydı. Daha hızlı koştu arabaya yaklaşmaya basladı ama arabanın içi boştu.

 

Kafası kanıyor kolları yara bere olmasına rağmen bilinci yerindeydi. Kıvançın arabasını geçti. Koşmaya devam etti.

 

Artık orman yokuş çıkar gibiydi. Arkasına baktığında siyah maskeli katil yoktu.

 

🍷

 

Kıvançla uçurumun kenarındaydık. Yerlerde bir sürü siyah zarf vardı. "Neden senin gibi biri için buraya geldim." ne demek senin gibi biri anlamıyorum benim neyim var? "Seni ilgilendirmeyen zarfların peşine düşen sensin!" sesim yüksek çıkmıstı kıvançın beni öldürücek gibi bakışlarını es geçtim ve yerdeki zarflardan birini açtım. İçi boştu. Bizimle oyun oynanıyor açık açık kumar oynuyoruz.

 

 

KARA KUTU

 

BİNGOOO

Umay elimizde arkadasınıza neden sahip

çıkmıyorsunuz?

 

 

Gelen bildirimle olduğum yerde kalakaldım. "Ne diyor bu amınakoyim" Kıvanç sinirden deliye dönmüş bir şekilde teker teker zarfları yırtarak açmaya basladı. Bir boş, iki boş, üç boş, dört boş...

 

 

Doksan sekiz dolu. Zarfın içindeki katlanmış kağıdı hızlıca açtım. Kıvanç yanımda meraklı gözlerle bana bakıyordu. Zarfın içinde.

 

 

"Oyun iptal. Görev tamamlanamadı."

 

"Ne demek oyun iptal" Kıvanç yüzüme öyle bir bakmıştı ki bunun tanımı yoktu. Öfkeden deliye dönmüş bir haldeydi. Öfkesi umayı bulamamak mıydı? "Ceylin!" adımı söylediği anda içimdeki korku daha da harlandı, şu an istese beni uçurumun kenarından atabilirdi. "Ceylin bunların sebebi sen misin bak tek bir defa soruyorum doğruyu söyle" ben miyim bilmiyordum ki. Ben miydim yoksa Fırat mıydı? Neden seçilen fırattı? "bilmiyorum" sesimin titremesine engel olamamıştım. Kıvançın sinirden teni körüklenmiş ateş gibi yanıyordu.

 

 

Kıvanç bir anda ormana doğru hızlı adımlarla gitmeye basladı nereye gidiyor bu çocuk anlamıyorum. "Nereye gidiyorsun Kıvanç?" cevap vermedi arkasına bile bakmadı. Arkasından yürümeye basladım ama yetişemiyordum adımları o kadar büyük ve hızlıydı ki koşsam anca yetişirdim. "Söylesene nereye gidiyosun!" bu sefer sesim haddinden fazla çıkmıştı. Kıvanç arkasına dönmeden "Cehennemin dibine gidiyorum gelcen mi?" öyle bir bağırmıştı ki hiç onun sesini böyle duymamıstım ormanda yankılandı adeta.

 

 

"Geliyorum ya gerizekalı mısın?" hakaret mi ettim ben ona? Arkasından hızlı hızlı yürüyordum aramızdaki mesafe yok denilcek kadar azdı. Bir anda arkasını dönmesiyle ödüm koptu. Sert bedeniyle çarpıstım. "Az önce ne dedin bir daha tekrar et." yüksek çıkan sesi şimdi yılanın tıslaması gibiydi ürkütücüydü "geliyorum ya dedim ne demişim" sanki bir şey dedik buna gerizekalı dediğimi tekrar etsem acaba ne yapardı bana "ondan sonra bir şey dedin sen söyle söyle" idam kararıma gelinicek noktadayız bu karanlık ormanda beni bırakmazsa iyidir. "Hiç bir şey demedim" kafasını ben sana göstericeğim anlamında tehditkar şekilde aşağı yukarı salladı.

 

 

 

Arabaya varmıştık ama Umay'dan hâla ses seda yoktu ve kara kutu denilen oyundan. Ne denli bir psikopattı bu katil, bilmiyorum ama bize zarar vermesi an meselesiydi. Kıvanç arabaya bine binmez benim binmemi beklemeden gaza yüklenmişti. Arabanın kapısına uzanan elim havada kalmıştı...

 

 

 

GÜNÜMÜZ

 

"Türkiyenin kalbi istanbulu yönetenlerle artık tanışma vakti 3 büyük patronla artık tanışma vakti" Babamın söylediği şeyle herkes olduğu yerde dikleşmişti adeta. İşlerin başına geçmek ve gücü elime almak için nelerimi verdim. En büyük kaybım kendimdi. Bu hayat bana o gece zehir olmuştu.

 

Her sonun bir başlangıcı vardır derler de inanmazdım. Yer altı dünyasında babamın işlerini yönetebilicek bir cihan bir de ben varım. Adana benim yuvam ama istanbulda gücüm.

 

 

"Ceylin yarın masa toplanıcak ve masaya ilk kadın olarak sen oturucaksın!" Babamın bu ikazı bana değil beni korucak olan Doğu'yaydı.

 

 

Oysa bilmiyordu ki. Doğu benim için canını feda etmişti hemde defalarca. "Siz dert etmeyin ben Ceylin'i canım pahasına korurum" Doğu en iyi tetikçimizdir adanada pompacılar olarak bilinirler. Onların bölgesine ve bizim bölgemize adanada polis giremez.

 

 

Odama çıkıp hazırlamam gerekenleri hazırladım. Artık istanbula yerleşicektim. Tekrar gelicektim Türkiyenin kalbine. 5 yıl önce kaçarak gittiğim şehire. Kaçtıklarımın daha güçlülerini indirmeye geliyordum. Yıkılmayan çarkı kırmaya. Feda ettiklerimin intikamını misliyle almaya geliyorum.

 

 

Ben Ceylin Aslanoğlu. Babam Aslan Yakup'un koltuğuna oturmaya geliyorum.

 

 

"Doğu herhangi birinin evine o zarflar gelmeye devam ediyor mu?" Doğu arkamdan uçağa biniyordu ki sorduğum soruyla yerinde durdu. Düşündü, düşündü "Hayır neden sordun güvenlikle alakalı bir şüphen varsa sıklaştıralım güvenliği." Herhangi bir şüphem olmamasına rağmen içine bir kuşku oturmuştu birden bire. "Yok sıkıntı falan sadece merak ettim uzun zamandır bu konuyla ilgili ses çıkmıyor"

 

 

5 yıl önce beni orda bırakanlar bana sırtlarını dönenlere ben sırtımı dönmedim uzaktan izledim korudum her birini ve notları gönderen her bir aracıyı izledim izlettirdim bir gün bile durmadık izlemekten. Bekledik bekledik bekledik günlerimiz, aylarımız, yıllarımız geçti ama bulduk. Her bir aracının cesedini yaktım. Vurulduğum yerden vurdum hemde defalarca. Sıra çarkı döndürenlerde.

 

.

.

.

.

.

.

🍷

 

Kıvanç Ceylini ormanda neden bıraktı?

 

.

 

Ceylin ormanda ne yaşadı?

 

.

 

Umay hayatta mı?

 

.

 

Ceylin nasıl adanaya geldi?

.

.

.

.

.

.

.

.

Loading...
0%