Yeni Üyelik
4.
Bölüm
@ikraelse

İmparatorluk Yılı 1898,12 Nisan

Avaluna Sarayı ,Azure Salonu

Perseus Kyden Claire De Luna

Prens Perseus, Azure Salonu'nun duvarına kollarını birbirine bağlamış bir şekilde artık tartışmaları kendisinin ve kız kardeşlerinin hayatı için rutin hale gelmiş olan abilerini izliyordu. Evet, tartışıyorlardı ve üçüncü prens her zamanki gibi onları izliyordu. Hiçbir zaman Prens Perseus, onları sakinleştirme çabasına girmemişti; gerçi girse bile tartışan iki prensi sakinleştirebileceği tartışılırdı. Ona göre ise bu imkansızdı. Bu ikiliden biri veliaht prens Alaric Cassius Claire De Luna iken diğeri Empyrean Kraliyet Ordusu'nun başı, ikinci prens Dax Emilian Claire De Luna idi.

"Denge" kelimesi tamamıyla veliaht prens için var olmuş bir kelimeydi. Yaktığı kadar soğutan bir yapısı vardı, ancak ikinci prens Dax sadece yakmayı bilirdi. Onun içinde Empyrean Kraliyet Ordusu sadece fethetmek için kurulmuş bir orduydu. Fethedilen yerler ile ilgili tartışılan toplantılarda yer almazlardı; onların yerine dördüncü prenses Jia Marjorie'nin başında olduğu Frore Kraliyet Ordusu ilgilenirdi.

Prens Perseus artık bu manzarayı izlemekten bıkmış olduğundan yaslandığı yerden kalkmış yönünü salonda bulunan beyaz renkte altın varakla süslenmiş piyanoya yöneltti. Azure Salonunda her prens ile ilişkili bir eşya bulunurdu, Prens Perseus ile ilgili eşya ise piyano idi. Prens piyano koltuğuna oturup parmakları piyanonun tuşlarına gittiğinde gözü piyanonun sağ tarafında biraz uzağında bulunan koltuğa takıldı. O koltuk, imparatorluğun en küçük ve "önemsiz" rolüne sahip prensiyle alakalıydı; Prens Hannes Armand Claire De Luna.

O koltuk onunla alakalı eşya idi.

Azure Salonu, prenslere ait olan ve prenslerin birlikte vakit geçirebilmeleri için tasarlanmış bir salondu. Bu salon, İmparatorluğun kuruluşundan beri var oluyordu. Burada her prens kendine göre vakit geçirirdi. Veliaht prens, ikinci prens ile tartışmadığı zamanlarda - ki bu çok nadir olur - salonda bulunan tahta oturup kardeşlerinin neler yaptıklarını izlerdi. Adeta imparator olmanın bir provasını yapıyordu. Bu sırada ikinci prens Dax ise salonda bulunan dolapta olan silahları temizler ve cilalardı. Üçüncü prens Perseus ise piyanosuyla vakit geçirirdi. Dördüncü prens Hannes ise salonda olan koltuğa uzanmış bir şekilde kitap okur, ya da kitap okurken o koltukta uyuya kalırdı.

Prens Perseus, piyanosunu çalarken artık tartışma seslerinin gelmediğini fark ederek abilerinin olduğu tarafa döndüğünde ikisinin de kendisini izlediğini gördü. Nihayet tartışmayı bırakmışlardı; kendisi tartışmalardan nefret ederdi. Piyano çalmayı bırakıp salondaki masaya geçtiğinde diğer iki prens de onu takip edip masadaki yerlerini almışlardı. Salondaki kurallardan birisi ise şuydu: Eğer birisi masaya oturuyorsa, önemli bir konuyu ya konuşacaklardı ya da tartışacaklardı.

Prens Perseus işaret parmağını masaya vurarak konuşmaya başladı - daima konuşmaya böyle başlardı - "Obsidyen Kanatlardan mektup geldi, henüz okumadım ancak son konuştuğumuz konu ile alakalı olduğunu düşünüyorum." Veliaht Prens Alaric, "Ne zaman belirlediğimiz adı kullanacaksın, Perseus?" diye sordu. Prens Perseus sadece omuzlarını silkmekle yetindi. Bunu gören Prens Dax ise yüzünde bir sırıtma ile başını iki yana sallayarak, "Savaşa tamamen karşı olan ikiz kız kardeşim Doriane'den savaşa katılmasını bile beklerim, ancak Kyden'dan bu tür konularda anlayış asla beklemem." Veliaht Prens Alaric ise başıyla onayladı.

Bu konuşmanın başlamasıyla birlikte Azure Salonu asıl görevini yerine getirmeye başladı.

👑👑👑

Kont Osian Hendrix

Kont, mansiyonunda bulunan çalışma odasında bir ileri bir geri gidip duruyordu. Prens ile olan konuşmasında prensin cevabını bekleyeceğini söylemesine rağmen endişeli olmaktan kendini alamıyordu. Dışarıdan oldukça sakin ve aklı başında görünse de içten oldukça endişeliydi. Prensin kendisini ve devrim grubunu reddedeceğinden endişe ediyordu. Prens red etse bile amacından vazgeçmeyecekti; sadece prensin desteğiyle daha fazla şansları olacaktı ve daha çok kişiyi ikna edebilecekti. İmparatorlukta sadece bu kadar değillerdi, buna emindi kont.

İmparatorluğun bu değişime ihtiyacı vardı. Avaluna İmparatorluğu'nda herkes aynıydı; imparatorlukta "farklı" kelimesi hiç var olmamış gibiydi. Kont ise bu durumdan çocukluğundan beri rahatsızdı ve hep kendisi gibi olanları aramıştı. Ancak, bunda pek başarılı olduğu söylenemezdi; bulduğu kişiler ise korkularından dolayı onunla birlik olmayı kabul etmemişlerdi.

Şu an ise devrim için topladığı bir avuç soyluyla gençlik yıllarında başaramadığını, şimdi önemli insanlar aracılığıyla başarmayı planlıyordu. Prens Hannes'a söylediği gibi, imparatorlarını tahttan devirmek gibi bir isteği yoktu. Devrimin tek amacı, imparatorluğa "farklı" kavramını kazandırmaktı. İmparatorlukta farklı insanlar, farklı düşünceler, farklı duygular ve daha nice farklılıklar istiyordu.

"Fark edilememek" diye sessizce mırıldandı kont. Oldukça can yakıcı olmalıydı. Prens ise yıllardır fark edilmiyordu. Kendi bile tam olarak kabul edemese bile ona yardım etmek istiyordu, çünkü ona göre her insanın gülümsemesi fark edilmeliydi. Prens ise her şeye rağmen hep gerçek bir gülümsemeye sahipti. Kont bu yönden prense imrenmişti.

O gülümsemelerin hepsinin sahte olduğunu bilmeden.

Kont, odada daha fazla dolanmanın ona bir yararı olmayacağını anladığında sakin adımlarla çalışma masasına yöneldi. Neredeyse kimsenin bilmediği bu huyundan nefret ediyordu; ancak bu huyu için hâlâ bir çözüm bulamamıştı. Çalışma masasına geldiğinde ise kısaca masadaki kağıttan oluşan küçük yığına göz attı. Hem devrim hem de kontluğun işleri onu oldukça yormuştu; ancak hayalinin gerçekleşeceğine dair olan inancı sayesinde sorumluluklarını hâlâ yerine getirmeye devam ediyordu.

Sandalyeye tamamen ağırlığını vererek yaslandığında, kısa bir süre sürecek olsa da gözlerini dinlendirmek istemişti; zira devrim grubuyla yapacağı toplantı birazdan başlayacaktı. Toplantılar genellikle Kontun evinde olmakla beraber, şüphe çekmemek için devrim grubundaki soylularla bir kulüp kurmuşlardı. Toplantıların sonunda ise, bir kulüp nasıl vakit geçirirse öyle vakit geçirirlerdi.

Devrim grubunu kulüp kılığına sokma fikri ise kendisi gibi bir kont olan Basil Dumont'tan çıkmıştı. Kont ile çocukluğundan beri tanışık olmasına rağmen pek yakın oldukları söylenemezdi. Balolarda veya av yarışmalarında sadece birbirlerini selamlamaktan öteye gitmemişlerdi. Kont Dumont'un da kendisi gibi düşündüğünü öğrendiğinde şaşkınlığını gizleyememişti. Kendisi gibi farklı kişilerden olduğundan emin olsa ve kendisinden bununla alakalı bir liste yapılması istense, Kont Dumont bu listede asla yer almazdı.

Kafasında bu düşünceler yer edinirken çalışma odasının kapısı çalınmış ve kahyasından beklediği cümleleri duymuştu: "Lordum, kulüp üyelerinizin tamamı gelmiş durumdalar ve sizi bekleme salonunda bekliyorlar." Kont Osian Hendrix masasından kalkarken cevap verdi:

"Geliyorum."

Alaric Cassius Claire De Luna

- Avaluna İmparatorluğunun veliaht prensi

- Siyah saçlı ve mavi gözlü

- Sol gözünün biraz aşağısında bir yara izi vardır

- 25 yaşında

- Gereksiz konuşmalardan nefret eder

- Avlanmaya bayılır

Dax Emilian Claire De Luna

- Avaluna İmparatorluğunun ikinci prensi

- Siyah saçlı ve mavi gözlü

- 22 yaşında

- Doriane Luz adında ikiz kız kardeşi vardır

- İmparatorlukta bulunan Empyrean Kraliyet Ordusunun başı

- Boş vakitlerinde genellikle silahları ile ilgilenir

Perseus Kyden Claire De Luna

- İmparatorluğun üçüncü prensi

- Sarı saçlı ve mavi gözlü

- Hannes'ın yüz olarak en çok benzediği kişi

- 19 yaşında

- Umursamaz bir kişiliği vardır

- Sanatla ilgilenir en çok müzikle

- Piyano çalmayı ve ne kadar söylemese de kardeşlerini sinir etmeye bayılır

 

 

Loading...
0%