(Selvi Korkmaz'dan...)

Oyunlar...

Çok eğlenceli değil mi bazılarına? Sanki böyle eğer oyun oynanamazsa yapacak hiçbir şey kalmayacakmış, hayat duracakmış gibi. Yemeden içmeden saatlerce oyun oynayan insanlar gördüm. Bunları her ne kadar fayda amaçlı diyerek yapsalar da kendilerine ne kadar zarar kattıklarının farkında değiller.

Peki oyun dediğimiz şey sadece bu mu? Yani sadece kafamızı bir bilgisayara, bir tablete veya bir telefona gömüp insanların para kazanmak için ürettiği içerikler mi?

Hayır, oyun sadece bunlarsa küçük çocukların elinde neden telefon yok? Gerçi artık o da var. Aileler çocuklarından kurtulmanın yolunu ararken bu yöntemi geliştirdikleri için onları takdir ediyorum açıkçası. Çok büyük bir zarar veriyorlar da farkında değiller.

Büyüdükçe mi oyuncaklardan kopuyoruz yoksa nesil değiştikçe mi? Bunun cevabının ne olduğu tartışılır ama bence nesil değiştikçe. Ve bu tabiki sadece neslin değişmesiyle de bitmiyor. Arkadaş ortamı, yaşadığın yer, ailenin sana tanıdığı izinler, yaptığın hareketler, davranışların, hayata bakış açın...

Bunlar değiştikçe senin oyun oynama süren ya da telefonuna kafayı gömdüğün zaman değişebiliyor.

Ya sizinle oynamak kavramını incelesek? Bunun mastar ve bir o kadar kötü halini, böyle bir şey hoşunuza gider miydi? Hayatın aslında gerçek bir insan olduğunu ve gece olduğunda bizi oyuncak kutusuna topladığını düşünün.

Ona kolaylıklar dilerim çünkü çok fazla oyuncağı var.

Ve eğer hayatın oyuncakları bizsek, oyun oynamayı bilmiyor. Oyunlarda kalp kırılmaz diyeceğim ama çocukların saydırma yaparken bile büyüdüğünde kötü birisi olacağını söylemesi hiç hoş değil. Hani var ya;

O... portakalı soydum, baş ucuma koydum.

Ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum.

Kırmızı mum. Dolapta pekmez, yala yala bitmez.

Ayşecik. Cik cik cik. Fatmacık. Cık cık cık.

Sen... Bu... Oyundan... Çık...

İşte tam olarak bundan bahsediyorum. Bizim masum diye karşıladığımız saydırmanın bile beynimizin içine olumsuzluk kattığını ve elbet bir gün bunlarla karşılaşacağımızı daha bebekken kazıdığımızı söylüyorum.

Hem, ne demişler? "Oyun, sizi içine hapseden kaplanın pençeleridir..." Güzel demiş. Ama kim demiş ki bunu? Sebebi neymiş?

Yolun devamında öğrenelim mi? Çünkü bu korku dolu bir film olacak...