Yeni Üyelik
1.
Bölüm

KÖLE Mİ SAHİP Mİ?

@ilgaaa

Öncelikle bir konuya açıklık getirmek isterim. Biz, siz insanları büyük birer kedi olarak görmüyoruz. Bu büyük bir safsata! Zekamıza hakaret! Bu asla kabul edilemez!

Tamam, tamam! Sakinleşiyorum...

Baştan alalım.

Ben Sisi. Safkan Ankara kedisiyim. Upuzun beyaz bakımlı tüylerim, masmavi gözlerim var. İnsanların "Ay bu ne şapşal böyle, çok sevimli!" dediği değil de, baktıkça daha çok bakmak istedikleri, aşık oldukları türden bir kediyim.

Hemen arkamda koridor boyunca koşuşturan canlının ismi ise Susam. Susam turuncu bir kedi. Evet, fazla söz gerek yok. Eğer hayatınızda birkez dahi olsa turuncu bir kediyle aynı odada kaldıysanız ne kadar manyak olduklarını bilirsiniz. Tekirlerin ismi çıkmış! Asıl manyaklar turuncu kedilerdir!

"Yeter artık Susam! Başım dönüyor!"

"İçimde biriken enerjiyi boşaltmam lazım."

Neyse biz konumuza dönelim. Siz insanların bizimle alakalı çokça sorguladığı bir konuya değinmek istiyorum. Bizim özgür ve eyvallahı olmayan ruhumuzdan kaynaklı sizleri sahiplerimiz gibi değil de kölelerimiz gibi gördüğümüz iddiasındasınız. İtiraf etmem gerekirse, hiçbir kedinin bu konuyu derinlemesine irdelediğini düşünmüyorum. Tabii ki ben hariç...

Ben, beni bu eve getiren, karnımı doyuran, tuvaletimi temizleyen, hastayken başımda bekleyen ve bana sonsuz sevgi veren kadına anne demeyi uygun buluyorum.

"İnsan özentisi!" Susam, koşturmaktan nefes nefese kalmış bir halde düşüncelerimin ortasına dalmıştı. İnsana, anne dememi tasvip etmiyordu. Gerçi, turuncu bir kedinin takdirine de ihtiyacım yoktu.

"Sen işine baksana. Aaa, oradaki bir sinek mi?"

"Hani? Hani nerede?" Susam, bir anda fırlamış ve sağa sola bakmaya başlamıştı.

"Mutfağa doğru gidiyor. Koş, yakala onu!" Susam, cümlemin sonunu bile beklemeden fişek gibi salondan çıkmıştı. Turuncu kedilerin dikkatini dağıtmak böyle kolaydı işte...

Susam'dan kurtulduğumuza göre devam edebiliriz. Nerede kalmıştık?

Annem beni bir petshoptan aldı. Annemi ilk gördüğüm zamanı hatırlıyorum da... Çok hastaydım. Gerçek annemden vaktinden önce, daha sütten kesilmemişken koparılmıştım. Bu yüzden bünyem çok zayıftı ve daha katı mamaya alışmamıştım. Bulunduğum cam kafesten petshopun dışında köpek seven annemi görmüştüm. Köpek fazlasıyla aç olacak ki, annemin market poşetlerini didikliyordu. Annem, bir süre çevresine bakındıysa da istemeye istemeye köpek maması almak için bulunduğum petshopa girmişti. Annemin neden o gün bu kadar isteksiz olduğunu daha sonradan öğrenmiştim tabii. Annem özellikle kedi ve köpeklerin ticari gelir kapısı olarak kullanılmasına karşıdır. Kedi ve köpek satan petshoplardan da asla alışveriş yapmaz.

O gün, annemin köpek maması almak için dükkana girdiğinde bir düzine kedinin arasında beni görmesi büyük bir şanstı. Hemen kaşları çatılmış ve petshopun sahibiyle kavga etmeye başlamıştı. Benim hasta olduğumun ve gerekli tedaviyi almazsam öleceğimin farkındaydı. Ama petshopun sahibi benim tedavimle ilgilenmiyordu. Petshopun sahibinin istediği tek şey paraydı.

"Eğer o kediyi çok düşünüyorsan satın al ve git tedavi ettir!" Petshopun sahibinin söyledikleriyle birlikte annem çantasını çıkarmıştı. Az buz bir paraya satılmıyordum. Benim biricik annem parça parça her bir kartındaki kalan limitlerle alabilmişti beni. Bu yüzden Susam'ın ona "anne" dememi tasvip edip etmemesinin bir önemi benim için yok.

Susam'a göre annem sadece bir insan. Susam çok fazla olan biteni sorgulamaz. Annem, Susam'ın ihtiyaçlarını karşıladığı sürece Susam koşmaya, koltukları tırmalamaya ve perdeleri çekiştirmeye devam eder. Aynı şu anda da yaptığı gibi...

"Annem bize tırmalamamız için oyuncaklar aldı! Koltuğu tırmalamak zorunda değilsin!"

"Ama şuna bak Sisi... Dokusu, patimde bıraktığı his..." Diğer kediler gözlerini devirir mi, bilmem. Susam yapmaz. Ama annemin defalarca kez bunu yaptığını görmüştüm. Özellikle de patronuyla telefonda konuşurken...

Annem beni petshoptan aldıktan hemen sonra veteriner arkadaşına götürmüştü. Her kedinin veterineri sevmediği iddiası da gerçeği yansıtmıyor. Çünkü ben veteriner Sema ablayı gerçekten çok seviyorum. Sema abla, iki aya yakın süren pahalı bir tedavinin ardından annemden hiç para almadı. Ve ne zaman gitsem benim için daima çok lezzetli mamaları olur.

Susam'ın çok trajik bir hikayesi var. Bir akşam Sema ablaya, araba çarpan bir kedi ailesi getirilmişti. Bir anne kedi ve beş yavru... Sema abla, yalnızca Susam'ı kurtarabilmişti. Susam, veterinere geldiğinde ailesinin içindeki en küçük olanıydı. Sema ablanın anneme Susam'dan bahsettiği zamanı hatırlıyorum.

"... Kurtaramadım, Bilge. Bu susam kadar kediciğin tüm ailesi bir trafik magandası tarafından yok oldu. Cins kedi olmadığı için sahiplendirmek de zor olacak. Bu kadar işimin gücümün arasında ona nasıl bakacağım, bilmiyorum. Masrafları da cabası. Dükkanın kirasını bile ödemekte zorlanıyorum artık."

Annem gerçekten yufka yüreklidir. Susam'ı gördüğü anda aklından geçenleri hissedebiliyordum. "Sıkma canını Sema. Ona ben bakarım. Sisi'yle arkadaş olurlar." Yan yana küvezlerde yattığımız susam kadar olan turuncu baş belası da hayatımıza böyle girmişti. Çocukken çok kavga etsek de zaman için de birbirimizin alanlarına saygı duymaya başlamıştık. Hoş, Susam'ın saygı nedir bildiğinden emin değildim. O sanırım sadece benden pati yememek için bana bulaşmıyordu.

Biraz size annemden bahsedeyim. Annemin ismi Bilge. Annem işsiz bir yazardır. Ayrıca karakterlerini de resmeder. Yazılarını yazarken daima kucağında otururum. Gerçekten annemin değerini bilmiyorlar. Annem harika bir yazardır. İnsan yazılarını okuyamasam da annem yazı yazarken sesli düşünür. Bu yüzden ne kadar harika bir hayal gücü olduğunu biliyorum. Bundan bir sene önce annem yazdığı yazıların ona para getirmediğini anladığında hiç sevmediği bir işi yapmaya başladı. Yazmaya küstü. Eve her gün yorgun bir enerjiyle geliyor ve televizyon karşısında uyuya kalıyor. Artık bizimle saatlerce oyun oynayacak enerjisi bile yok. Annem için gerçekten endişeleniyorum. Bu yüzden ona zorluk çıkarmamak için elimden geleni yapıyorum.

İki oda bir salon olan evimiz annemin renkli kişiliğini yansıyor. Annem her bir duvarı farklı bir renkte keyifle boyamıştı. Duvarları da tablolarla süslemişti. Annem odalardan birini kendi yatak odası, diğerini de bize oda yapmıştı. Ama insanların anlamak istemediği bir şey varsa o da evin tüm odalarının bizim oluşuydu. Bize ekstra bir oda yapmasının bir anlamı yoktu. Canımız o anda nereyi çekerse oraya kıvrılırız. Annem çeşit çeşit yatak almışsa da ben daha çok salondaki camın önünü, Susam da yatak odasındaki tüylü halının ortasını veya banyo lavobosunu tercih eder.

Saat okumayı bilmiyorum ama kedilerin saat kavramı çok gelişmiştir. Annemin işten çıkış saatinin yakın olduğunu hissedebiliyordum. Bu yüzden her zaman yaptığım gibi kapının önünde biricik annemi beklemek için konum almıştım bile.

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%