@ilgaaa
|
Biraz önce yaşanan olay yüzünden yükselen adrenalin yerini korkuya bırakırken garajın yolunu tutmuştum. Garaj bizim yuvamızdı. Burada yaşıyor, arabalarımızı burada tamir ediyor, yarışlara burada hazırlanıyorduk. Her Allah'ın gününü dostlarımızla birlikte burada geçiriyorduk. Garaja geldiğimde dostlarımın da gelmiş olduğunu görmüştüm. "Lilya!" Cengiz beni görür görmez koşarak kollarının arasına almıştı. "İyisin değil mi?" "İyiyim teşekkür ederim arkadaşlar. Minik en çok sana..." Minik lakabının aksine Dwayne Johnson'un yerli çıkartması gibi bir adamdı. O da yanıma gelerek kollarının arasına almıştı beni. Minik'in devasa kollarının arasından kafamı kurtarmaya çalışıyordum. "Bırak beni koca adam yoksa öldürecek misin?" "Öldürse hiç de fena olmazdı!" Cengiz yine aşırı korumacı davranıyordu. "O kimdi be!" Kurt hepimizin kafasındaki soruyu sormuştu. Kurt'un sorusunu yanıtlamak üzere Sezi ayaklanmıştı. Sezi, parmaklarını klavyesinde gezdirmiş ve kaşlarını çatmıştı. "Siz gelinceye kadar biraz araştırma yaptım. Kendisi üç aydır kabusumuz olan adam." Sezi, ekibimizin bilişim işlerinden sorumluydu. Bilgisayar korsanıydı. Sızamayacağı sistem, öğrenemeyeceği bilgi yoktu. Elinden uçan kuş kurtulmazdı. "Anlayamadım. Ne dedin?" Şaşkınlıkla duyduklarımı anlamlandırmaya çalışıyordum. "Tanıştırayım, kendisi Motosikletli Polis Timlerinin başı, aylardır düzenimizin içine sıçan adam. Yekta Demir!" Sezi'nin görmemiz için bize çevirdiği bilgisayar ekranındaki adam bu gece sokak sokak beni kovalayan adamdı. Eğer dostlarım yetişmeseydi amacına da ulaşacaktı! "Hass... be!" Ekiptekiler şaşkınlık içinde fotoğrafı daha yakından incelemek için Sezi'nin etrafına toplanmıştı. "Ee, ben bu adamı masa başı görevde, göbekli, kelli felli bir adam sanıyordum!" "Oluum, o ne biçim motor kullanmak! Hayatımda böyle bir şov izlememiştim. Ah! Ne var be!" Cengiz, boş boğazlığıyla meşhur Damat'ın kafasına vurmuştu. Hani her grubun boş boğazı, uçan kaçan herkese yazanı vardır ya, hah bizim ekibin lakabından da anlaşılacağı üzere çapkın ve hafif çatlağı da Damat'tı. "Damat, o boş boğazına yumruğumu sokacağım şimdi kardeşim! O şov dediğin Domino'nun yakalanmaya ramak kaldığı andı." Cengiz ve Damat tartışırken benim elimde hala maskem vardı. Sanki hala tehlike geçmemiş gibi sıkı sıkıya tutuyordum. Karşımda duran adamlar benim dostumdu, ailemdi. İçinde bulunduğumuz fabrikadan bozma garaj dediğimiz yer ise evimizdi. Beş senedir itinayla, bin bir zorlukla inşa ettiğimiz dünyamız bu gece bu adam yüzünden yıkılabilirdi! "Lilya, geçti!" Cengiz, omzumdan tutup da ismimi seslenene kadar düşüncelerimle boğuşuyordum. "Yakışıklı adammış ha!" "Yiğidi öldür hakkını ver, adamın direksiyonu kuvvetli!" Hala Sezi'nin gösterdiği ekrana bakan ekip arkadaşlarım işin ciddiyetinde değildi. "Yeter! Kendinize gelin! İşin ne kadar ciddi olduğunu göremiyor musunuz?" Benim kükrememle birlikte muma dönmüşlerdi. "Bu gece bizi yakalamaya ramak kalmıştı. İşte bu kadar!" Hala boğazım parçalanırcasına bağırırken işaret parmağımla baş parmağımı birleştirmiş gözlerinin önünde sallıyordum. "Minik sen kaç senedir aranıyorsun?" "Yani ben..." Minik mahcup bir şekilde başını yere eğmişti. "Peki ya sen Pençe? Hı, Kurt? Hadisenize bir cevap verin!" "Domino..." "Kes!" İtiraz etmeye çalışan Damat'ı susturmuştum. "Bunu Domino olarak değil, Lilya olarak, dostunuz, kardeşiniz olarak söylüyorum. O ya da bu sebeple hepimiz yıllardır aranıyoruz. Bu gece bizi yakalamaya en çok yaklaştıkları andı." Çıldırmış gibi bağırıyor, bir sağa bir sola garajı arşınlıyordum. "Ben... Ben özür dilerim." Damat'ın süt dökmüş kedi gibi boynunu bükmesi vicdanımı sızlatmıştı. "Ben sadece korkuyorum." Sakinleşmiş Damat'ın yanına gitmiştim. Yüzünü ellerimin arasına alıp bana bakmaya zorlamıştım. "Korktuğum şey yakalanmak, hapse girmek değil, sizden ayrı kalmak." Damat'ı bırakıp daha sakin bir ses tonuyla devam etmiştim. "Artık daha temkinli davranacağız." O sırada Cengiz'le göz göze gelmiştik, bana ben sana demiştim, der gibi bakıyordu. "Bana öyle bakma!" Cengiz teslim olur gibi ellerini yukarı kaldırdığında devam ettim. "Bir süre pistlerden uzak kalacağız..." "Ama Lilya, zaten aylardır uzaktık." Pençe genç, delidoluydu. Heyecanlıydı. İşin ciddiyetini anlamakta zorlanıyordu. "Biliyorum, biliyorum. Fakat daha büyük işlerimiz var. Bu Yekta denen adamdan kurtulmamız gerekiyor önce." "Valla yollardan uzak kalmayacaksak ben her şeye varım." "Sezi, senden bu adam hakkındaki her şeyi araştırmanı istiyorum. Ne yer, ne içer? Kimdir, neyin nesidir? Kıçındaki sivilceye kadar bilmek istiyorum, duydun mu beni?" ............................................................................................................................................
Buraya kadar okuyanlar el kaldırabilir mi?
Konu sizi çekti mi?
|
0% |