@ilimavcisi
|
Selamun aleykum aziz kardeşim,
Onu cc tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu cc unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır.
(Asâ-yı Mûsa, Risale-i Nur)
sırrınca bu bölümde imanın şartlarını hatırlatmayı düşünüyorum. Ayrıca bu cümleden anlıyoruz ki mutluluk Allah'ı tanımak, inanmak ve ibadet etmekte saklı. O zaman dünya ahiret cennet isteyen varsa var gücüyle Allah'ı cc tanımaya, inanmaya ve itaat etmeye çalışsın demek isterdim önce durumu biraz daha izah edelim.
Evet, Allah'ı cc tanıma yolları bu üç temel kaynağa dayanır:
1. Kur'an-ı Kerim: Allah’ın cc vahyi olarak insanlara gönderilen Kur'an, Allah’ın varlığı ve sıfatları hakkında en doğrudan bilgiyi sağlar. Allah'ın emir ve yasaklarını, ahlaki değerleri, iman esaslarını ve diğer dini hükümleri içerir.
2. Kainat Kitabı: Allah’ın yaratılıştaki düzen ve güzellikleri, O’nun sıfatlarının birer yansımasıdır. Kainat, Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren bir kitaptır; bunda düşünenler için işaretler vardır. İbn-i Sina'nın “her şeyde Allah'ın bir ismi ve sıfatı vardır” sözü bu anlama gelir.
Üniversite de gördüğünüz ilimleri ve yaratılan canlı cansız her şeyi düşünüp tefekkür edebiliriz.
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır.
(Ali İmran Suresi, 190)
3. Peygamberler: Allah, peygamberler aracılığıyla insanlara mesajını iletmiş, onlara doğru yolu göstermiştir. Peygamberler, Allah’ı ve onun sıfatlarını tanıtmak, insanları iman ve ibadete davet etmekle görevlendirilmiş en seçkin kişilerdir.
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur;
Müminin hâli ne hoştur! Her hâli kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ise sabreder; bu da onun için hayır olur.
Müslim, Zühd, 64
MÜ'MİN: Allah'a ve emirlerine, kanunlarına iman eden. İnanan. Allah'a, âhirete, kitablarına, meleklerine, peygamberlerine ve kadere iman edip itaat eden kimse. * Emniyete kavuşan. * Korkulardan emniyet veren (Allah C.C.) (Bak: İman, Kâfir)
"Allah rahmeti yüz parça halinde yarattı. Doksan dokuzunu yanında tuttu. Yeryüzüne sadece bir parçasını indirdi. İşte bu bir parça rahmet iledir ki bütün varlıklar birbirine acımaktadır. At, (hayvan) yavrusuna basmamak endişesiyle ayağını bu sayede kaldırır."
HZ MUHAMMED
(sallallahu aleyhi ve sellem) (Buhâri, "Edeb", 19, "Rikâk", 19)
Başta üstadın dediği gibi Onu cc tanıyan zindanda dahi olsa saraydadır, iki cihan mutluluğuna ulaşmak için bu bakış açısına sahip olmalıyız. Ve bi hadis daha eklemek istiyorum; Rasûlullah şöyle buyurdu: CENNET SİZE, AYAKKABINIZIN BAĞINDAN DAHA YAKINDIR. CEHENNEM DE ÖYLEDİR. Buhârî, Rikak 29
Bu üç kaynak Allah’ı tanıma yolunda insana rehberlik eder ve O’nun sıfatlarını anlamamızda önemli bir rol oynar.
"(Ben) cinleri ve insanları, ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım!"
(Zariyat, 56) ayetinden biliyoruz ki yaratılış amacımız Allah'ı cc -bizi yoktan var edeni- tanımak, inanmak ve ibadet etmektir.
Şimdi tüm maddelerin yapı taşı atomdan bahsetmek istiyorum. Gördüğünüz göremediğiniz bütün gezegenlerden taa karıncalara her şeyin yapı taşı olan atomun meydana gelmesi için atom'un ilim, irade, kudret ve hayat sahibi olması gerekir. Maddenin yapı taşı olan atomda bu vasıflar bulunmadığına göre, vücudu mutlak (şüphesiz) var olan (vacibul vücud) Cenabı Hak da sonsuz derecede bu özellikler vardır.
Açıklamaya çalışayım, örneğin: Mimar Sinan'ın yaptığı ihtişamlı ve ustalık eserim dediği Selimiye camiisini düşünelim, bu camiyi akılsız ve cansız tuğlalar yapabilir mi hayır ya da ilmi olmayan ya da kör insanlar yapabilir mi hayır veya caminin plan kağıdı hayata geçip camiyi oluşturabilir mi? hayır. İşte böyle de saniye saniye hareket halinde olan hücrelere sahip biraz sudan meydana gelmiş insandan; uzay ölçeğinden kum tanesinin 10 da 1 i büyüklüğünde bile olmayan harika dünyamız gibi düzen içinde ilerleyen herşeyi yaratan Kayyum olan Allah'tır cc. Şöyle ki;
Allah’ın (c.c.) ilim, irade, kudret ve hayat sıfatları Kur'an’da açık bir şekilde zikredilen ve Allah’ın sıfatları olarak saygıyla anılan niteliklerdir.
1. İlim (Ya Âlim, Her Şeyi Bilmesi)
Allah’ın ilim sıfatı, her şeyi kuşatıcıdır. Allah, geçmişi, şu anı, geleceği ve gizli olan her şeyi eksiksiz bilir.
“O, olmuşu da olacağı da bilir. O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır.” (Tâ-Hâ 20:110)
“Gaybın anahtarları O'nun yanındadır. Onları O'ndan başkası bilmez.” (En’âm 6:59)
“Yerde ve gökte zerre kadar bir şey O'ndan gizli kalmaz.” (Sebe 34:3)
Bu ayetler, Allah’ın bilgisinin sınırsız ve her şeyi kapsayıcı olduğunu açıkça ifade eder.
2. İrade (Ya Murid, Dilemesi)
Allah’ın irade sıfatı, O’nun her şeyi dileyebileceğini ve iradesinin kesin ve mutlak olduğunu gösterir. Evren ve içindekiler Allah’ın iradesiyle var olmuş ve O’nun iradesiyle sürdürülmektedir.
“Allah dilediğini yapar.” (İbrahim 14:27)
“O, istediğini yaratır ve dilediğini seçer. Onların seçim hakkı yoktur.” (Kasas 28:68)
“Sizin Rabbiniz dilediğini yaratır ve seçer.” (Şûrâ 42:49)
Bu ayetler, Allah’ın iradesinin mutlak olduğunu ve her şeyin O’nun dilemesiyle gerçekleştiğini belirtir.
3. Kudret (Ya Kadir, Gücü)
Allah’ın kudret sıfatı, her şeyin üzerinde olan sınırsız gücü ve kudreti ifade eder. Allah’ın kudreti sınırsızdır ve hiçbir şey O’nun gücüne denk değildir.
“Allah her şeye kadirdir.” (Bakara 2:284)
“Göklerin ve yerin yaratılışı, insanların yaratılışından daha büyüktür; fakat insanların çoğu bunu bilmez.” (Ğâfir 40:57)
“O, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar ve güneşi ve ayı emri altına almıştır. Her biri belirli bir süreye kadar hareket eder. İşte bu, Rabbiniz Allah’tır; mülk O’nundur. O’ndan başka çağırdıklarınız ise bir çekirdek zarı kadar bile bir şeye sahip değildir.” (Fâtır 35:13)
Allah’ın gücünün her şeye yettiği ve evrendeki her şeyin Allah’ın kudretiyle idare edildiği bu ayetlerde açıkça ifade edilmiştir.
4. Hayat (Ya Hayy, Diri Olması)
Allah’ın hayat sıfatı, O’nun ezeli ve ebedi olarak diri olduğunu ifade eder. Allah ölümsüzdür ve daima vardır.
“Allah, O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, Hayy (diri) ve Kayyum (kâinatı ayakta tutan) olandır.” (Bakara 2:255)
“O, Hayy (diri) olandır; O'ndan başka ilah yoktur.” (Mü’min 40:65)
“Ölmeyen, daima diri olan Allah’a tevekkül et.” (Furkân 25:58)
Bu ayetler, Allah’ın daima diri olduğunu ve hiçbir varlığın O'nun hayat sıfatıyla kıyaslanamayacağını gösterir.
Peki bu Sıfatlar Başka Birinde Sonsuz Şekilde Var mı?
Bu dört sıfatın mükemmel ve sonsuz şekilde sadece Allah’ta var olduğunu Kur'an ve İslam’ın temel öğretisi açıkça vurgular. İnsanlar ve diğer varlıklar sınırlı bilgiye, sınırlı irade, sınırlı güce ve sınırlı bir hayata sahiptirler. Yaratılmış olan hiçbir varlık Allah’ın bu sıfatlarına sahip olamaz.
Kur'an'da Bu Sıfatların Yaratılmışlarda Bulunmadığına Dair Deliller
1. İlim: Allah’tan başkasının bilgisi sınırlıdır:
“Onlar Allah’ın ilminden, O’nun dilediği kadarından başkasını kavrayamazlar.” (Bakara 2:255)
2. İrade: İnsanların iradesi sınırlıdır ve Allah’ın dilemesi olmadan bir şey yapamazlar:
“Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz.” (İnsan 76:30)
3. Kudret: Hiçbir varlık Allah’ın kudretine ortak olamaz:
“Allah’tan başka, kendilerine bile bir fayda ve zarar vermeye gücü yetmeyen şeylere ibadet ediyorsunuz.” (Yunus 10:18)
4. Hayat: Yaratılmış olan her şey fanidir, sadece Allah ebedidir:
“Her şey yok olacak, sadece Rabb’inin Zatı baki kalacak.” (Rahman 55:26-27)
Sonuç
Allah’ın ilim, irade, kudret ve hayat sıfatları sonsuz ve mükemmel şekilde sadece Allah’a cc aittir. Yaratılmış hiçbir varlık bu sıfatlara sahip olamaz. Allah’ın bu sıfatlarının Kur'an’da geçtiği ayetler, O’nun mutlak ve ebedi varlığını, gücünü, bilgisini ve iradesini net bir şekilde ortaya koyar.
De ki: “O, Allah'tır, bir tektir.” 2. “Allah samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır, O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)” 3. “Ondan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (Kimsenin çocuğu değildir).” 4. “Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir.”
Şimdi bir olan Allah'ın gönderdiği ve Allah'ı tanıttıran Kur-an-ı Kerim'e iman hakkında devam edelim. Kur'an-ı Kerim de Allah cc Bakara suresi 23. ayetinde "Eğer kulumuz Muhammed'e indirdiğimiz Kur'an'ın Allah kelâmı olduğunda şüpheniz varsa, haydi onun bir sûresinin benzerini de siz getirin! Şayet iddianızda haklıysanız, Allah'tan başka bütün şâhitlerinizi yani dil ustalarını ve âlimleri de çağırın!' diye tüm dünyaya meydan okudu başaramayacaklarını anlayan bazı müşrikler onlarla savaştı.
Bazıları da eleştirdi şöyleki; Kur'an'a yönelik eleştiriler farklı inançlar ve dünya görüşlerinden gelse de, Kur'an bu tür eleştirilerin çoğuna doğrudan ya da dolaylı olarak cevap veren ayetler içerir. Aşağıda, Hristiyanlık, deizm, agnostisizm, ateizm, Hinduizm ve Budizm eleştirilerine karşılık olarak Kur'an'dan bazı ayetleri ve açıklamaları bulabilirsiniz:
1. Hristiyan Eleştirilerine Karşı
İsa'nın as Tanrısallığı: Hristiyanlar, İsa'nın as tanrısal olduğunu kabul ederken, Kur'an İsa'nın bir peygamber olduğunu vurgular:
Nisa 171: Ey Ehl-i kitap! Dininizde aşırı gidip taşkınlık yapmayın ve Allah hakkında doğru olandan başkasını söylemeyin! Şunu bilin ki, Meryem oğlu İsa Mesih ancak Allah'ın peygamberi, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve O'ndan bir ruhtur. O halde Allah'a ve peygamberlerine tam iman edin de “Allah üçtür” demeyin.
Teslis Doktrini: Kur'an, teslis inancını eleştirir ve Allah'ın birliği üzerinde durur:
"Andolsun, 'Allah üçün üçüncüsüdür' diyenler kafir olmuşlardır. Oysa tek bir ilah vardır." (Mâide 5:73)
Peygamberlerin Öğretileri: Hristiyanların eleştirilerine karşı, Kur'an, Allah'ın tüm peygamberlerinin aynı mesajı getirdiğini belirtir:
"Biz Nuh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a vahyettik." (Nisâ 4:163)
Dinler 3'e ayrılır; 1) Hak dinler; peygamberlerimize gönderilen dinlerdir. 2) Asılları değişmiş ve bozulmuş olan dinler; Hz Muhammed'den sav önceki peygamberlere gönderilen dinler bu gruba girer. 3) Batıl dinler; ateşe ya da ineğe tapanlar...
2. Deist Eleştirilerine Karşı
Vahiy ve Peygamberlik: Deistler, Allah'ın evrene müdahale etmeyeceğini savunur; Kur'an ise Allah'ın peygamberler aracılığıyla vahiy gönderdiğini açıklar:
"O, arzu ve hevadan konuşmaz. Onun söyledikleri, kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir." (Necm 53:3-4)
Allah’ın Varlığı ve Müdahalesi: Deistler Allah’ın evreni yarattıktan sonra müdahale etmeyeceğini savunurken, Kur'an, Allah’ın sürekli olarak evrene müdahale ettiğini belirtir:
"O, gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. Bir işin olmasını istediğinde, ona sadece 'ol' der, o da oluverir." (Bakara 2:117)
3. Agnostik Eleştirilerine Karşı
Kesin Bilgi: Agnostikler, metafizik gerçeklikler hakkında kesin bilgiye sahip olunamayacağını savunurlar. Kur'an ise Allah’ın bilgisine güvenmeyi öğütler:
"Gaybın anahtarları O’nun yanındadır, onları O'ndan başkası bilmez." (En'am 6:59)
Akıl ve Vahiy: Kur'an, aklı ve vahyi birlikte ele alır ve insanları düşünmeye teşvik eder:
"Onlar ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler..." (Âl-i İmrân 3:191)
4. Ateist Eleştirilerine Karşı
Allah'ın Varlığı: Ateistler, Allah'ın varlığını reddederken Kur'an, Allah’ın yaratma delillerine dikkat çeker:
"Eğer onlara, 'Gökleri ve yeri kim yarattı?' diye sorsan, 'Allah' derler..." (Lokman 31:25)
"Yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı ki, ondan önce yaşayanların sonunun nasıl olduğunu görsünler?" (Rum 30:42)
Bilimsel Uyumsuzluk: Ateistlerin bilimsel eleştirilerine karşılık Kur'an, doğayı incelemeyi ve araştırmayı teşvik eder:
"Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz onu genişleten biziz." (Zâriyât 51:47) – Bu ayet, evrenin genişlemesi bilimsel teorisiyle uyumlu kabul edilir.
Ahlaki Eleştiriler: Kur'an’ın ahlak kuralları, Allah’ın bilgeliğine dayanır ve insanın sınırlı bilgisine karşı Allah’ın adaletini vurgular:
"Biz sizi boşuna yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" (Müminûn 23:115)
5. Hinduizm Eleştirilerine Karşı
Tek Tanrıcılık: Hinduizm’in çok tanrılı inancına karşılık Kur'an, tek bir Allah’ın varlığını savunur:
"Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka tanrılar olsaydı, ikisinin de düzeni bozulurdu." (Enbiyâ 21:22)
İnsanlık için Evrensel Mesaj: Hinduizm, Kur'an’ın sadece Araplara hitap ettiğini öne sürerken, Kur'an evrensel bir mesaj olduğunu ifade eder:
"Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik." (Sebe 34:28)
6. Budizm Eleştirilerine Karşı
Ahiret ve Diriliş: Budist düşüncede ruhun tekrar doğduğu inancı vardır, ancak Kur'an’da diriliş açık bir şekilde ifade edilir:
"Sizi ilk defa yarattığımız gibi, yine bize döndünüz fakat size vadettiğimiz hesap gününün geleceğini sanmadınız."
Dünyanın Geçiciliği: Budist öğretisinde ıstırabın sona erdirilmesi varken, Kur'an dünya hayatının geçici ve bir imtihan olduğunu belirtir:
"Bu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Ahiret yurdu ise elbette asıl hayattır..." (Ankebût 29:64)
Bu ayetler, eleştirilerle doğrudan veya dolaylı olarak ilişkilendirilebilir ve şimdi de son olarak Kur'an’ın iddiasına karşı çıkmaya çalışan kimselere bakalım.
Müseylime, Ebû Tâhir el-Karmâtî, İbnü’r-Râvendî, Mirza Ali Muhammed (Bâb), Mirza Hüseyin Ali (Bahaullah) ve Khalifa Kur’an’ın ilahi kaynağını sorgulayan kişilerin görüşleri ile Kur’an’ın onlara cevaben sunduğu ayetleri inceleyelim:
1. Müseylime
Görüşleri: Müseylime, Hz. Muhammed’in sav peygamberliğine karşı çıkarak kendisinin de peygamber olduğunu iddia etmiştir. Kur’an’a benzer ayetler getirmeye çalışmış, fakat bu girişimleri halk arasında alay konusu olmuştur. Müseylime, "Fil" veya "Kurbağa" gibi Kur’an’ın üslubuna benzetmeye çalıştığı metinler yazsa da, bunlar oldukça basit ve anlamsız bulunmuştur.
2. Ebû Tâhir el-Karmâtî
Görüşleri: Karmatîler, Kur’an’ın insan ürünü olduğunu iddia etmiş ve İslam’ın kutsal değerlerine karşı gelmişlerdir. Bu mezhebin lideri Ebû Tâhir el-Karmâtî, İslam'ın inanç temellerine karşı çıkarak özellikle Kur'an'ın ilahi olduğunu reddetmiştir.
Kur’an’ın Cevabı: Allah, bu gibi iddialara Hud Suresi 13. ayette şöyle cevap verir:
> "Yoksa, 'Onu kendisi uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'Öyleyse siz de onun gibi uydurulmuş on sure getirin. Allah'tan başka, çağırabileceklerinizi de çağırın, eğer doğru söylüyorsanız!'"
Açıklama: Bu ayet, Allah’ın meydan okumasının büyüklüğünü vurgular; Yoksa "Onu Muhammed uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer iddianızda doğru iseniz, o zaman onun benzeri bir sûre de siz getirin bakalım; Allah'tan başka çağırabildiklerinizi de yardımınıza çağırın!" Görüyoruz ki insanlar değil on, bir sure bile getiremezler. Karmatîlerin bu gibi iddiaları da temelsiz kalmıştır.
3. İbnü’r-Râvendî
Görüşleri: İbnü’r-Râvendî, Kur’an’ın ilahi değil beşeri bir metin olduğunu iddia eden ve eleştirileriyle tanınan bir filozoftur. Kur’an’ın bazı kısımlarının çelişkili olduğunu öne sürmüş, İslam’ın değerlerine eleştiriler getirmiştir. Ancak bu eleştiriler, Kur’an’ın dilsel ve içeriksel üstünlüğüne karşılık olamamıştır.
Kur’an’ın Cevabı: Bu gibi eleştiriler için Nisa Suresi 82. ayet bir cevap niteliğindedir:
> "Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah'tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı, onda birçok tutarsızlık bulurlardı."
Açıklama: Ayet, Kur’an’daki tutarlılığın, onun ilahi bir kaynaktan geldiğine işaret ettiğini söyler. İbnü’r-Râvendî gibi kişiler bu eleştirilerinde mantıklı bir dayanak bulamamışlardır.
4. Mirza Ali Muhammed (Bâb)
Görüşleri: Bâbîlik hareketinin kurucusu olan Mirza Ali Muhammed, kendisinin peygamber olduğunu ve yeni bir vahiy getirdiğini iddia etmiştir. Kendi yazdığı metinlerde Kur’an’a benzer bir dil kullanmaya çalışmış, ancak halk tarafından kabul görmemiştir.
Kur’an’ın Cevabı: Kur’an, Allah’ın elçilerinin sonuncusunun Hz. Muhammed olduğunu ve ondan sonra peygamber gelmeyeceğini açıkça beyan eder. Ahzab Suresi 40. ayet:
> "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; fakat o, Allah’ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir."
Açıklama: Bu ayet, Hz. Muhammed’in son peygamber olduğunu belirterek Bâb gibi kişilerin iddialarını geçersiz kılar.
5. Mirza Hüseyin Ali (Bahaullah)
Görüşleri: Bahâîlik hareketinin lideri olan Mirza Hüseyin Ali, kendisini bir peygamber ve yeni bir vahiy getiren elçi olarak tanıtmıştır. O da Kur’an’ın ilahi değil insan ürünü olduğunu ileri sürmüştür.
Kur’an’ın Cevabı: Bu tür iddialar için Maide Suresi 3. ayet bir cevap sunar:
> "Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim."
Açıklama: Ayet, İslam’ın tamamlandığını ve yeni bir dine ihtiyaç olmadığını ifade eder. Bu, Bahaullah gibi kişilerin peygamberlik iddialarını geçersiz kılar.
6. Rashad Khalifa
20. yüzyılda yaşamış Mısırlı bir biyokimyacıydı ve kendisini "Kur’an’ın matematiksel mucizesini" keşfeden kişi olarak tanıtmıştır. 1974 yılında, Kur'an'ın 19 sayısına dayalı bir matematiksel kod içerdiğini iddia etmiştir. Ancak, zamanla bazı ayetlerin "uyumsuz" olduğunu öne sürmüş ve bu ayetlerin Kur’an’a sonradan eklenmiş olduğunu iddia ederek Kur’an’ın bazı ayetlerini reddetmiştir. Rashad Khalifa'nın görüşleri özetle şöyle sıralanabilir:
Rashad Khalifa’nın Görüşleri
1. Matematiksel Kod İddiası: Khalifa, Kur’an’ın 19 sayısı etrafında şekillenen bir matematiksel yapıya sahip olduğunu ve bu yapının Kur’an’ın ilahi olduğunu ispatladığını savundu.
Kur’an’ın Cevabı ve Eleştiriler
Rashad Khalifa’nın iddialarına karşı Kur’an’da birkaç temel ayet bulunur:
1. Kur’an’ın Eksiksiz Olduğu ve Değiştirilemeyeceği: Rashad Khalifa’nın bazı ayetleri sonradan eklenmiş olarak reddetmesi, Kur’an’ın bütünlüğüne ve değiştirilemezliğine aykırıdır. Allah, Kur’an’ın eksiksiz olduğunu ve koruma altında bulunduğunu şöyle bildirir:
Hicr Suresi 9. ayet:
> "Şüphesiz, o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz; onun koruyucusu da gerçekten biziz."
Kur'an'ın korunma yöntemlerini yazılması, ezberlenmesi ve peygamberimiz aracılığıyla kontrol edilmesinden biliyoruz, örneğin eski Kur'anlarla birebir aynı olan şuan ki Kur'anlar...
2. Hz. Muhammed’in Son Peygamber Olduğu: Rashad Khalifa’nın kendisini elçi olarak tanıtması, peygamberlik kavramına aykırıdır. Kur’an’da Hz. Muhammed’in son peygamber olduğu açıkça belirtilir:
Ahzab Suresi 40. ayet:
> "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; fakat o, Allah’ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur."
Peygamberlere İman
Allah, insanlara doğru yolu göstermek için peygamberler göndermiştir. Peygamberler Allah’ın elçileridir ve insanlara O’nun emirlerini iletmekle görevlidirler. Kur'an’da peygamberlere iman edenler övülmüş, iman etmeyenler ise uyarılmıştır. Bu iman esasını destekleyen ayetler şöyledir:
> "Kim Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe iman ederse, artık büyük bir kurtuluşa ermiştir."
(Nisa Suresi, 4:136)
“Biz Nuh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik…”
(Nisa Suresi, 4:163)
Ve ek olarak Hz. Musa’nın asayı yılan yapma mucizesi veya Hz. İsa’nın hastaları iyileştirmesi gibi örnekler, peygamberlerin Allah’ın elçileri olduğuna dair birer delildir.
(Rashad Khalifa'dan devam edelim)
3. Kur’an’ın Tamamlanmış Bir Kitap Olduğu: Allah, Kur’an’ın eksiksiz ve son vahiy olduğunu vurgulamıştır. Din tamamlanmış olduğu için yeni bir elçiye veya ilave bir açıklamaya gerek yoktur.
Maide Suresi 3. ayet:
> "Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim."
Bu kişilerin iddiaları ve öncesinde saydığımız eleştiriler, Kur’an’ın Allah kelamı olduğuna dair meydan okumaya gerçek anlamda karşılık verememiştir. Bu tür girişimler, zaman içinde dilsel ve içeriksel açıdan yetersiz kalmış ve halk tarafından ciddiye alınmamıştır. Kur’an’ın içerdiği üstünlük, onun Allah tarafından indirildiğine delil olarak kabul edilmiştir.
Görüyoruz ki bi atomun varolması için var olan ilim irade kudret hayat özelliklerinin sonsuz bi şekilde yalnız Allah'ta cc var olmasıyla mümkündür ve yine görüyoruz ki hak olan Kur'an'ı Kerim deki Allah'ın cc iddiasını kimse çürütememiş ve çürütemez.
Ve bu tür denemelere rağmen, İsra Suresi'nin 88. ayeti ve diğer ayetler bu meydan okumaya cevap niteliğindedir:
"De ki: Andolsun, bu Kur'an'ın benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirlerine arka çıksalar da onun benzerini ortaya koyamazlar."
Ve eğer kulumuza indirdiğimiz şeyden (Kur'ân'dan) şüphe içindeyseniz, o zaman o'nun mislinden bir sure getirin ve Allah'tan başka şahitlerinizi de davet edin, eğer siz sadıklarsanız.
Bakara 23
Bu arada Allah’ın Kitaplarına İman etmemiz gerekir şöyleki;
Kur’an, kitaplara iman edenlerin doğru yolu bulacağına işaret eder. Bu ayette Allah’a, meleklere, peygamberlere ve kitaplara iman edenler övülmüştür:
> "Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse, derin bir sapıklığa düşmüştür."
(Nisa Suresi, 4:136)
Meleklere İman
Melekler, Allah’ın nurdan yarattığı varlıklardır ve Allah’ın emri doğrultusunda hareket ederler. Mesela Cebrail (a.s.) vahyi getirmekle görevli bir melektir. Kur'an'da şöyle buyrulmuştur: "Onu Ruh’ul Emin (Cebrail) indirdi, senin kalbine..." (Şuara Suresi, 26:193-194).
> "Peygamber ve müminler, Rabbi'nden kendisine indirilene iman etti. Onların her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etmiştir…"
(Bakara Suresi, 2:285)
> "Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüştür."
(Nisa Suresi, 4:136)
Ahirete İman
Ahiret, bu dünya hayatından sonra başlayacak olan ebedi hayatı ifade eder. İnsanlar dünyadaki amellerinin karşılığını ahirette alacaklardır. Ahirete iman, insanı dünya hayatında iyiliğe ve sorumluluğa teşvik eder. Ahirete imanla ilgili ayetlerden bazıları şöyledir:
> "Sizi ilk defa yarattığımız gibi, yine bize döndünüz…"
(Kehf Suresi, 18:48)
> "Bu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Ahiret yurdu ise asıl hayattır, keşke bilselerdi!"
(Ankebut Suresi, 29:64)
"Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, onlara azap yoktur; onlar üzülecek de değillerdir."
(Bakara Suresi, 2:62)
Kadere ve Kazaya İman
Kadere iman, her şeyin Allah’ın ilmi, iradesi ve hikmetiyle belirlenmiş bir ölçüye göre yaratıldığına inanmayı ifade eder. Allah, ezelden ebede kadar olacak her şeyi, belirli bir plan ve hikmete göre takdir etmiştir. Buna göre, var olan her şey Allah’ın bilgisi ve kontrolü altındadır.
Meseleyi daha fazla tenvir için, Bediüzzaman Hazretlerinin bu mevzûda îrat ettiği bir misâli sunmak istiyorum. Diyor ki:
"Sen bir çocuğun isteğiyle, onu kucağına alsan; sonra sana dese ki; beni falan yere götür; sen de onu oraya götürsen; o da orada üşüyüp hastalansa, sana: 'Beni niye buraya getirdin?' diye itirazda bulunabilir mi? Tabii ki bulunamaz. Çünkü kendisi istedi. Üstelik ona: 'Sen istedin!..' diyerek iki de tokat vurursun."
Şimdi bu hususta çocuğun iradesi inkâr edilebilir mi? Elbette edilemez. Zira o talep etti ve istedi. Ama onu oraya götüren sensin... Hastalanmayı da çocuk kendisi yapmadı. Belki ondan sadece bir talep sâdır oldu. Binâenaleyh, burada hastalığı verenle oraya götüren ve bu işi talep eden birbirinden ayrılmış olur. Biz kadere ve insanın irâdesine bu mânâ ve bu anlayışla bakarız. Bize verilen cüzi irade ile güzel talepler doğrultusunda hareket etmeliyiz. Allah, adalet ve rahmet sahibidir; kullarına kaldıramayacakları yük yüklemez ve cüzi iradeyi doğru kullanma imkanı verir. Ve bakara son ayet mealinde Allah cc şöyle buyuruyor; Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz; lehinde olanı da kendi kazandığıdır, aleyhinde olanı da kendi kazandığıdır. Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi cezalandırma! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Üstesinden gelemeyeceğimiz şeyleri üzerimize yükleme! Bizi bağışla, ayıplarımızı ört ve bize rahmetinle muamele buyur! Sen bizim sahibimiz ve yardımcımızsın; artık inkârcı topluluğa karşı bize yardım et!
Kazaya iman ise bu ilahi takdirin, yani kaderde belirlenen olayların vakti geldiğinde gerçekleşmesi anlamına gelir. "Kaza", Allah’ın belirlediği bir olayın gerçekleşmesi; "kader" ise o olayın Allah tarafından önceden bilinip takdir edilmesidir. Yani, Allah her şeyi bir kader ile belirlemiş ve zamanı geldiğinde bu kader kazaya dönüşerek gerçekleşmiştir.
Kadere ve Kazaya İmanla İlgili Ayetler
Kur’an-ı Kerim’de kadere ve kazaya imanla ilgili birçok ayet yer alır:
> "Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır."
(Hadid Suresi, 57:22)
Bu ayet, her olayın Allah tarafından önceden belirlenmiş olduğunu ve O’nun ilmi dahilinde gerçekleştiğini ifade eder.
> "De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla isabet etmez. O, bizim mevlamızdır. Müminler yalnız Allah’a tevekkül etsinler."
(Tevbe Suresi, 9:51)
Bu ayet, kazaya imanla ilgilidir. İnsanların başına gelen her olay, Allah’ın takdiriyle gerçekleşir; dolayısıyla mümin, O’na güvenip teslim olmalıdır.
O halde şöyle de;
أمَنْتُ بِاللَّهِ وَمَلَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَبِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرْهِ مِنَ اللَّهِ تَعَالَى وَالْبَعَثُ بَعْدَ الْمَوْتِ حَقٌّ
أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلهَ إِلَّا اللَّهُ * وَاشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ *
Okunuşu
1. Amentü billahi ve meläiketihi ve kütübih ve rusülihi vel-yevmil-ähiri ve bil-kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teal vel ba'sú ba'del mevti hakkun.
2. Eşhedu enlä lähe illallah ve eşhedü ennemuhammeden abduhü ve rasülüh.
Anlamı
1. Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, Ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inandim. Öldükten sonra diriliş haktır.
2. Allah'tan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed'in sav O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim.
|
0% |