Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.ALEVLERİN ORTASINDA

@ilkaskimilkheyecan

Onlar herşeyimi kusurlu bulurken benim tek kusursuz şeyim, kalbimdi. Onların ise tek kusurlu şeyi.

 

~

 

"Oley be!" diyerek attığım kahkaha, duymaya değerdi.Yani en azından ben öyle düşünürdüm.

 

"Yine yendim sizi!"

 

Annem kocaman gülümseyerek bana bakıyordu.

 

Yine ve yine okeyde onları yenmiştim.Her seferinde ben yeniyordum.Benim yenmem için mi yapıyorlardı yoksa gerçekten yeniliyorlar mıydı bilmiyordum.

 

"Bilerek mi yapıyorsunuz?" diyerek 32 diş sırıttım.Babam bana gülümseyerek bakıyor, ikisi de tek kelime etmiyordu.

 

"Yoksa yenilmeyi mi seviyorsunuz?" diyerek bir soru daha yönelttim.

 

Babam gözlerini yumarak yavaşça başını iki yana salladı. "Hayır, yenilmeyi sevdiğimizden değil, senin gülümsemeni sevdiğimizden yeniliyoruz kızım." duyduğum şeyle gülerek önüme döndüm.

 

"Beni bu kadar çok sevdiğinizi biliyordum.Herkes bana bayılır." diyerek ayağa kalktığımda ikisinin de şen kahkahaları duyulmaya değerdi.

 

"Ben çay koyup geleceğim.Karşılıklı bir çay içeriz değil mi?"

 

"Tabiki, kızım yapınca daha lezzetli oluyor.Bunu bayıla bayıla içeceğime emin olabilirsin." diyerek gülen babama tebessüm ederek mutfağa doğru yürüdüm.

 

Kendimi severdim.Arkadaşlarıma bayılırdım.Ailemi de severdim fakat her şeyin önüne kendimi koyardım.

 

Belki de kendimi çok sevip bu şekilde şımartıyorumdur kendimi.

 

Herkes bana şımarık derdi fakat güzelliğim karşısında başka hakaret edemezlerdi.Yani ben daha önce hiç duymamıştım.

 

Ailemden önce bile kendim gelince bazen onları kırabiliyordum.

 

İyiliğimi istediklerini biliyor fakat kendi bildiğimi okurdum.

 

Arkadaşlarım ise benden sonra gelirlerdi.Ailemi neden arka plana atardım bilmiyordum fakat attığım o arka planda, canımı vermeye de hazırdım.

 

Her arkadaşıma çok değer verirdim.Çocukluk arkadaşlarım vardı.

 

Genelde herkes benimle arkadaş olmak isterdi, herkesle samimi olurdum fakat yakın olduğum tek kızlar, Elalardı.

 

Ela, Selin ve Duru.

 

Herkesten önce gelirlerdi benim için.

 

Hayatımda öyle yer etmişlerdi ki ailemden de önde olacak bir konuma yerleşmişlerdi.

 

Bu zordu.O köşeye yerleşmek zordu çünkü bilirlerdi.Herkes bilirdi, ailemi ne denli sevdiğimi herkes bilirdi.

 

Çayın olduğunu farkettiğimde çayları doldurdum ve çaydanlığı tezgaha koyarak içeri gittim.

 

"Çaylar hazır!" diyerek elimdeki çayı babama uzatmıştım ki elimdeki çay düşerek babamın elini yaktığında telaşla ne yapacağımı bilemedim.

 

"Özür dilerim." dedim elime aldığım bir bezi sıkı sıkı eline sararken. "Elin acımış olmalı değil mi baba? Bunu istemezdim."

 

Gözümün dolduğunu gören babam, başını eğerek bana baktı. " Benim elim değersiz." diyerek yanağıma uzanarak gözyaşlarımı sildi. "Sakın bir daha benim için ağlama.Sana ne demiştim ben? Her zaman, herkesten önce kendini sev güzel kızım çünkü gün gelecek, seni seven insanları bulamayacaksın fakat eğer sen kendini seversen, benliğinle hep orada kalacaksınız." diyerek kalbimi göstermesi refleksle elimin kalbime gitmesine yol açtı.

 

"Ne kadar güzel edebiyat yapıyorsun baba.Annemi böyle mi tavladın?" dediğimde gülümsedi.

 

"Hayır.Çok klasik fakat çok da güzel bir hikayesi var."

 

"Anlatır mısın baba?" dedim heyecanlı heyecanlı.Sanki şu an anlatmasa bir daha hiç anlatamayacak gibi hissediyordum.

 

"Bir ağacın altında."

 

Bakışları anneme doğru döndüğünde, gözlerindeki o aşkı, ışığı gördüm.Babam gerçekten annemi çok seviyordu.Bunu tüm kalbimle söyleyebilirdim çünkü onun evladı olsam bile aramızdan birini seçecek olsa, daima annemi seçeceğini biliyordum.

 

"Nasıl bir ağacın altında?"

 

Garipseyerek sorduğum bu soru, onu güldürdü.

 

Annem, babamın gülüşüne aşık olmuş olmalıydı veya yaptığı bu edebiyatlara.

 

Babamın gülüşü daima çok güzel olmuştur.Küçükken veya büyükken.Seveceğim tek erkeğin babam olacağını biliyor ve bundan gurur duyuyordum.

 

"Annen okulun en güzel ve yetenekli kızıydı.Ben ise okula gelmekten nefret eden, kendi yüzümden de nefret eden o çocuktum.Hatta bir keresinde naptım biliyor musun?" dediğinde söylediği şeylerle şaşkınlığımı gizleyemedim çünkü annemin okulun popüler kızı olmasını beklemiyordum.Bana bunu neden daha önce anlatmamıştı ki?

 

Merakla başımı iki yana salladım 'Ne?' dermiş gibi.

 

"Yine benimle dalga geçmişlerdi ve ben yine ağlıyordum.Öğretmenim beni öyle görmeye dayanamamış, neyim olduğunu sormak için yanıma gelmişti.Ben ise ona tek birşey söyledim." diyerek yüzüme baktı.

 

'Onlar her şeyimi kusurlu bulurken benim tek kusursuz şeyim kalbim.Onların ise tek kusurlu şeyleri öğretmenim.' dediğimde sadece 14 yaşındaydım.Seninle yaşıttım." dediğinde söylediği cümleyi aklıma kazıdım.Hiç çıkmasın istiyor gibi kalbime ve aklıma öyle bir kazıdım ki bu cümle bana hayatı anlatıyor gibi hissetmiştim.

 

"Gerçekten mi?" dediğimde kaşlarım yukarı doğru kalktı ve yüzüme bir hüzün çöktü.

 

"İşte o gün, kendimi bir ağacın altında buldum." diyen babamın yüzü de kedere boğulmuştu.Hissettiği tek şeyin geçmişin acısı olduğunu iyi biliyordum.

 

"Bir lavanta ağacının altında."

 

Babamın en sevdiği çiçekler hep lavantalar olmuştu.Bunun nedenini şimdi daha iyi anlıyordum.

 

"O lavanta ağacının altında 'erkekler ağlamaz.' sözlerini duymazdan gelerek hüngür hüngür ağlarken bana tek bunu söylemeyen annendi.Annen, yavaşça yanıma oturmuş, benimle hiç konuşmamıştı.Evet, benimle hiç konuşmamıştı fakat bir o kadar da konuşmuştu.O, beni yargılamayarak benimle konuşmuş, derdimi dinlemiş kadar olmuştu.O zaman anladım.Bir kişi de olsa, bu dünyada sevgisiz büyüyecek hiçbir insanın olmadığını." duyduğum sözler gülümsememi sağlıyorken bunlar artık hafızamdan hiç silinmeyecekti.Bunu hissedebiliyordum.

 

Gözleri dolan babam, telaşla saatine baktı ve hızla ayağa kalktı. "Ov! Fazla geç kalmışım.Patron beni kovsa yeridir." diyerek konuşmayı değiştirdiğinde ona hiçbir şey demedim.Konuyu değiştirdiğini biliyordum çünkü ne kadar bu olanlar onu mutlu etse de bir yandan da acıyı hissediyordu, canı yanıyordu.

 

Babam gittiğinde annem balkona çıkmıştı.Sanırım tekrardan hatırladıkları onu üzüyordu.

 

Gülümseyerek odama girmeden önce son kez anneme baktım.Seni seviyorum anne.

 

&

 

Gözlerimi yavaşça araladığımda önce burnuma bir yanık kokusu doluştu.Ardından oda fazla sıcak geldi.

 

Hızla yattığım yataktan kaldığımda tek hissettiğim şey sıcaklıktı.

 

Kapının puslu camından gördüğüm tek şey turuncu alevler olduğunda kalbim hızlandı.Öyle bir hızlandı ki çıkmak istiyordu.Göğüs kafesimi delip geçmek istiyordu.

 

Kapının kolunu hızla tuttuğumda elimin yandığını hissettim fakat geri adım atmadım.

 

Hızla açtığım kapının önünde gördüğüm alevler gözlerimin biraz daha dolmasını sağladı.Ev yanıyordu.Evimiz yanıyordu, biz yanıyorduk.

 

Karşımda gördüklerim annem ve babam olduğunda acıyla gülümsedim.

 

Annem, babamın boynuna kolunu atmıştı.Annemin baygın olduğunu fark ettim.Babam ise onu çıkarmak için uğraşıyordu. Peki ben?

 

O zaman hissettim kurtulacağımı.Bu hayatta tek kahramanım babamdı ve şimdi de onun olacağını düşünmüştüm.

 

"Baba!" diyerek bağırdım.

 

Adımları yavaşladığında ateş biraz daha alev aldı.

 

"Baba." dedim bir kez daha. "Yardım et baba.Yanıyoruz, evimiz yanıyor." Gözlerim dolu dolu ona bakarken söyledikleri, kalbimin kırılmasını sağladı.

 

Kırgınlık mıydı yoksa, acı mıydı?

 

"Sadece ikinizden birini.Sadece ikinizden birini kurarabilirim kızım." Pişmanlık vardı gözünde.

 

Demiştim, ne olursa olsun ilk seçeneği her zaman sevdiği kadın olurdu diye.

 

Kızmadım ona.Benim yerime annemi seçtiği için kızmadım çünkü onun yerinde ben olsaydım aynı şeyi yapardım.Fakat yine de üzülmeme engel olamadım.

 

"Bu sefer hiç birimiz yenmesek? Ben yenmesem, siz yenmeseniz? Beraber yensek? Birimizden birini kaybetmek zorunda mıyız?" dediğimde ömründen ömür gittiğini, babamın bunu yapmasının ne denli zor olduğunu biliyordum.

 

"Bazen seçebileceğin tek seçenek, kaybetmeye boyun eğmektir kızım.Yapamadım, sevdiğim kadını burada bırakamadım.Affet, beni affet çünkü ben sevdiğim kadını seçerek sadece seni kaybetmedim.Hem anneni hem seni, hem de kendimi kaybettim." Babamdan duyduğum son şey buyken kapıdan çıkıp gitmelerini öylece izledim.

 

Evin içindeki alevler odama da sıçradığında gözümün kapanmasına izin verdim..

 

Bazen seçeneklerin arasından kaybetmeyi de göze almak gerekir.Aynı zamanda ölmeyi de.

 

Babam beni bırakmayı seçtiğinde, benim de ölümü seçmem, küçük yaşta sorumluluk almamın göstergesiydi..

 

 

Loading...
0%