@ilkaskimilkheyecan
|
Haketmiyordum, hiçbir zamanda haketmeyecektim.Aşk bana yasaktı.Güzel olan herşey, bana 4 sene önce yasaklanmıştı. ~ Yavaşça sınıfa doğru ilerlerken kolumdan tutan kişilere irkilerek döndüğümde Ela ve Duru olduğunu fark ettim.
Ailemden öteye koyduğum en yakın arkadaşlarımın gerçek yüzünü anlamam biraz zaman almıştı.
İyi gün de herkes yanındadır.Önemli olan kötü gün de yanında olmaktır ve benim en yakın arkadaşlarım da gerçek yüzünü tam bu anda göstermişlerdi.
"Bizimle geliyorsun." diyen Duru'ya ifadesiz bir şekilde baktım.
Yüzüne öylece bakarken. "Değişen ne?" diye sordum.
"Değişen şeyin ne olduğunu Selin sana açıklar."
Tuvalete doğru ilerlediğimizde kapıya vurarak bağırdı. "Herkes dışarı! Çabuk hadi sallanmayın!" diye bağırmasıyla herkesin dışarı çıkması bir olmuştu.
Onlar okulun en sevilen kızlarıydı ve aynı liseye denk gelmemiz ise muamma.Gerçekten bazen bunun bir tesadüf olmadığını düşünürdüm.
Selin bana doğru yaklaştığında Ela'yla Duru arkamda duruyor, kollarımı tutuyorlardı.
Gerçekten bunu sadece zorbalık için mi yapıyorlar?
Selin yüzüme doğru yaklaşarak öylece baktığında gözü önce boynumdaki atkıya kaydı.Sonrasında ise yüzümdeki yanığa.Sedef hastalığımı biliyorlardı. En iyi de onlar bilirdi.
"Neyin değiştiğini sormuşsun." dediğinde en çok Selin'i sevmediğimi fark ettim.Fakat nefret etmiyordum.Bu zamana kadar grupta canımı en çok yakan Selin'di.Zaten her zaman kendini grupta bizden üstün görürdü.Her zaman da izin verirdik.Grubun başı olmasına izin verirdik çünkü neden olmasın?
"Sen değiştin." Nefretle bana baktı. "Bu kusurların seni değiştirdi ve biz bozuk ürünleri etrafımızda bulundurmayız.Bir itibarımız var ve bunu kirletemeyiz."
Gözlerimin dolmasına engel olduğumda gülümsedim. "Çocukluk arkadaşınızı sırf kusurları yüzünden bıraktınız.Bunları sırf kusurlarım yüzünden yapıyorsunuz ama bilmiyorsunuz." diyerek soluklandım ve tekrardan konuşmak için ağzımı araladım. "Kusurlu olan kendi kalbinizin olduğunu bilmiyorsunuz." dememle yüzüme tükürmesi bir olduğunda elimi yüzümü silmek için kaldırmak istedim fakat kolumu tutan kızlar yüzünden bunu yapamadım.
Selin, aynaya doğru baktı ve kahverengi saçlarını düzeltti. "Senin için üzülüyorum." diyerek yapmacık bir şekilde dudaklarını büzdü.
"Ailen seni o yangında bırakıp gitmişti değil mi?" dediğinde ondan duymayı beklemediğim bu sözler, kalbimin sızlamasını sağladı.
O gün ki şeyler tekrar gözümün önüne geldiğinde gözlerimi yumdum.
"Söylesene, Bigem." dediğinde dişlerimi sıktım.
"Sus. Sus, Selin."
"O çok sevdiğin baban seni yangının ortasında öylece bırakınca ne hissettin?"
Yumruklarımı sıktığımda gözlerimi araladım. "Daha fazla konuşmaya devam etme." Beni dinlemedi.Beni ne zaman dinlemişti ki?
Bana doğru döndü ve elini yüzümdeki yanıkta gezdirdi. "Babanın bıraktığı o yangında olmuştu değil mi? Babanla annen şimdi bir yerlerde sürtüyordur.Veya da ölülerdir ne dersi-" dediğinde kolumu sertçe çektiğim kızlar geriye doğru adımlarken Selin'in boğazından tutarak tuvalet duvarına yasladım.
"Bana yaptıkların için seninle kavga etmem ama aileme laf edersen bir gün kafandan tutarak okul koridorunda sürterim.Bir gün saç rengin hoşuma gitmez, bunu yaparım." dediğimde gözümün döndüğünü biliyordum.Uzun zamandır kimseyle kavga etmemiş kendimi tutmuştum fakat dayanamamıştım.Aileme söyledikleri şeyleri öylece geçiştiremedim.
Sertçe beni ittiğinde bağırdı. "Delirmiş bu! Açın şu kapıyı gitsin! Ha bir de." diyerek durduğunda ona doğru döndüm.
Boynumdaki atkıya bakarak gözleriyle Duru'yla Ela'ya işaret etti. "Boynundaki o atkıyı alın da bana bulaşmak ne demekmiş öğrensin." Elim hızla boynuma gittiğinde atkıyı sıkı sıkı kavradım.
"Hayır, herşey olur ama atkımı vermem.Bunu yapma." derken resmen yalvaracak konuma gelmiştim.Bana bunu yapmamalıydı.Bu kadar kötü olmamalıydı.
Duru'yla Ela boynumdaki atkıyı sertçe çekip alırken canım yandı. Elim hızla boynumdaki o şeye gidince gülüştüklerini duydum.
Atkımı almak için uzandım fakat elini geri çekerek atkıyı tuvaletin içine attı.
Gözlerim dolu dolu baktığım hırkayı alamayacağımı kabullenmiştim.
Kapının arkasından çekilen Duru kapıyı açtığında ona bakmadan dışarı çıktım.Ellerimin titrediğini biliyordum.Elim boynumdayken daha fazla dikkat çektiğini biliyordum fakat yapamadım.Elimi ordan çekemedim.
Yere bakarak hızlı hızlı yürürken birine çarptım.
Bu sefer düşeceğim kadar şiddetli değildi fakat omzum acımıştı.
Elim yavaşça boynumdan çekildiğinde göz göze geldik.
O çocuk, basketbol takımındaki o yıldızdı.Sadece kızların değil, okulun gözdesi olan bu çocuk bana çarpmıştı ve insanlar şimdi daha da dikkatli bakıyordu.
Gözleri yavaşça boynumdaki hastalığıma kaydığında kaşlarını çattı. "Sedef.." diyerek mırıldandığını duydum.
Hiç birşey demeyerek yanından gitmek isterken kolumdan tuttu. "Bekle." Yavaşça tekrardan ona döndüğümde çekingen bakışlarımı yüzünde gezdirdim.
Dudakları büyük, gözleri güzeldi.Yakışıklı biriydi ve basketçiydi.İnsanların neden Barlas'a ilgi duyduğu belliydi.
"O.." diyerek boynuma elleyeceği sırada arkadan gelen Oğuz'u gördüğümde, kalbimin hızlandığını hissettim.
Yanımıza yavaşça yaklaşırken gözleri gözlerime değdiğinde bunun tam bir saçmalık olduğunu anlayarak önüme döndüm.
Saçmaydı.O kadar saçmaydı ki, Oğuz'u gördüğümde böyle hissetmeme engel olamıyordum.Hep böyle oluyordu ve ben sevgiye aşka kapalı biriydim.Bunun olmaması gerekiyordu.Aşk, benim için kötü birşeydi.İmkansız birşeydi.
Gözleri önce boynuma kaydığında yüzünü buruşturduğunu farkettim.Sonrasında ise gözlerini benden ayırarak Barlas'a baktı.
"Her yerde seni aradım.Basketbol maçımız var koçum! Burada napıyorsun?" dediğinde Barlas gözlerini benden ayırarak Oğuz'a döndü.
"Pekala, geliyorum." Arkasını dönüp bir kez bile bakmayarak gittiklerinde öylece Oğuz'un arkasından izledim.
Önüme döndüğümde fısıldaşan insanları görebiliyordum.Bana bakarak gülüşen insanları.
Derin bir nefes alarak yürümeye başladım.Boynumdakini kapatmaya çalışmadım çünkü zaten görmüşlerdi.Yarın başka bir atkı takana kadar yapacağım bir şey yoktu.
"Barlasların maçı var! Hadi koş bahçeye!" diyerek merdivenlerden inen kızları farkettim.
Deminki maçtan bahsediyorlardı.Oğuz'un bahsettiği.
Ayaklarım istemsiz bir şekilde merdivenlere kaydığında kendime engel olamadım ve aşağıya indim.
Okul fazla büyüktü bu yüzden bahçenin arka tarafında kocaman bir basketbol sahası vardı.Kenarları ise çerçeveliydi.Tabiki sadece büyük olduğu için değil, Barlasların olduğu içindi.Babası zengin olan bu çocuk, okulun bahçesine basketbol sahası yaptırmıştı.
Basketbol sahasının etrafını çerçeveleyen insanlara doğru yürüdüğümde yavaşça basketbol sahasına yaklaştım ve herkes gibi bende dışarıdan izlemeye başladım.
Gözlerim Oğuz'a kaydığında üstündeki tişörtü çıkardığını fark ettim.Yüzümde istemsiz bir gülümseme olduğunda ne yaptığımı anlayarak, yüzümdeki gülümsemeyi sildim ve önüme döndüm.
Barlas'la Oğuz karşı karşıyaydı.Arkadaş olduklarını düşündüğüm için neden farklı takımlarda olduklarını anlamıyordum.
Gözüm yavaşça Barlas'a döndüğünde bana baktığını fark ettim.
Neden bana bakıyordu? Yüzümdeki ve boynumdaki izler o kadar mı iğrenç duruyordu?
Geriye doğru çekildim ve içeri girmek için merdivenlere adımladım.
Onlar kimdi ben kimdim? Oğuz'u izleyecek kadar bile denk değildik.Hiçbirşekilde denk olamazdık.
Okuldaki kızlarla denk olamazdım.Hiçbir şekilde olamazdım çünkü onlar güzeldi.
Kusurlu bir insanken Oğuz'a karşı küçük birşeyler bile hissetmem büyük hataydı.
Haketmiyordum, hiçbir zamanda haketmeyecektim.Aşk bana yasaktı.Güzel olan herşey, bana 4 sene önce yasaklanmıştı.
|
0% |