Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14.ALKOL

@ilkaskimilkheyecan

"Aksel?" dedim merakla.Merak ettiğim bir kaç soruyu ona sormak istiyordum.

Yüzüme baktı.Konuşmamı bekliyordu.

"Küçükken nasıl biriydin?"

"Bilmem"diye bir cevap çıktı dudaklarının arasından. "Küçüklüğümü yaşamama hiç izin verilmedi."

Duyduğum cevap kalbimi paramparça ederken, ona bu soruyu sormamış olmayı diledim.

Eminim bunun cevabını verirken fazlasıyla üzülmüştür.

Fakat bozuntuya vermedim.

"Olsun ya" dedim gülerek "biz de şimdi yaşarız çocukluğumuzu."

ona üzülme diyemedim.Yapma bunu kendine diyemedim.

çünkü ona yapacaklarını yapmışlardı.Çocukluğunu çalmışlardı.

Aksel'in kolundan tutarak onu oturduğumuz banktan kaldırdım.

Yanımızdan geçen pamuk şekerciyi durdurdum.

"Abi!Bize iki tane pamuk şeker verebilir misin?"

Adam 'tabi' der gibi başını salladıktan sonra 2 tane pamuk şeker verdi.

Banka geri oturduğumuzda pamuk sekeri yemeye başladım.Sanırım fazla vahşi yiyordum çünkü her tarafım pamuk şeker olmuştu.

Gülmekten hiçbir şey yapamazken Aksel'inde güldüğünü farkettim.Dudağımın yanındaki pamuk şekeri eliyle sildi.

Yüzüme bakıp o da gülmeye başladığında bir süre sonra gözünden bir damla yaş döküldü.

O ağlıyordu.

Gülerken ağlamaya başlamıştı.

"Aksel?" Sakince sorduğum soru daha da şiddetli ağlamasını sağladı.

Gözlerim dolduğunda gökyüzüne döndüm.

"Çok zor değil mi? Böyle yaşamak çok zor.Kendimizi mutlu etmeye çalışıyoruz fakat geçmiş buna izin vermiyor.Aklımıza o kadar kazınmış ki, buna izin vermiyor.Yaşayamadığımız çocukluğumuzu şimdi yaşamamıza izin vermiyor.Mutlu olmaya çalışıyorsun.Bunu görüyorum fakat yapamıyorsun.Geçmişinden kurtulamıyorsun"

Yanımda hüngür hüngür ağlarken onu ilk defa böyle görüyordum.

"Mesela ben, annemin beni yetimhaneye bırakmak istediğini öğrendiğimde kalbim o kadar çok kırıldı ki.Ama devam ettim.Annemin yüzüne gülümsemeye devam ettim.Onu annem gibi görmeye devam ettim.İstemediği bir çocuk olduğumu bile bile buna devam ettim."

Sadece ağlıyordu.Onun bir şey demeye gücü yoktu.

"Kalbin çok kırılıyor değil mi? Babamı gördükçe için paramparça oluyor.Onun sana vermeye çalıştığı sevgiyi görünce paramparça oluyorsun.Seni anlıyorum.Seni anlayabildiğim icin, seninde beni anlayabildiğin için özür dilerim."

Sevgi görmek isteyen çocuklardık.Sadece bunu istiyorduk fakat bize bir tek bu verilmemişti.Verilmek istenmemişti.

Aksel'in aile sevgisine aç olduğunu çok iyi biliyordum.

Umarım onun ailesi olabilirim..

Onu çok seviyordum.Evet çok seviyordum.Ona aile olmak isteyecek kadar çok seviyordum.

Aksel 7 yaşındayken:

"Anne!"diyerek bağırdı kolunu sıkı sıkı tutan annesine bakarak.

"Yapma lütfen yapma!"

Fakat annesi onu dinlemedi.

Aksel'in yüzüne attığı tokatla Aksel'in minik parmakları yüzüne doğru gitti.

Canı acımıştı, acıyordu.Annesi ona her böyle davrandığında canı biraz daha yanıyordu.

"Bıktım artık senden!"diyerek kükredi fazlasıyla sinirlenen kadın.

"Senin o iğrenç sesini duymaktan da senden de bıktım!" Söylediği şey Aksel'in kalbini kırıyordu.

Annesine sıkıca sarılmak istiyordu, ona bunları demesin istiyordu.

Çünkü Aksel'in kalbi kırılıyordu.Yedi yaşında bunları duymayı haketmiyordu.

"Anne.." dolu dolu gözlerle söyledikleri annesini yumuşatmadı.Bir kalpsiz gibi oğlunu kırmaya devam etti.

"Sen hiçbir şeye yaramazsın! Ben seni neden doğurdum ki! Senin yerine keşke taş doğursaydım! En azından o bir şeye yarardı!Senden nefret ediyorum"

Kendi oğlundan nefret ediyordu.

Bir taşı bile oğlundan çok sevecek kadar nefret ediyordu Aksel'den.

Aksel sustu.Konuşmadı.

Kadın daha fazla dayanamadı.

Aksel'in kolunu sıkıca kavrayarak yürümeye başladı.

Aksel gitmek istemiyordu.

"Anne nereye!Lütfen yapma!" dediği şeyler annesini durdurmadı.

Aksel yerde sürünüyordu.Onun minik dizleri asfaltta sürünüyor ve sıyrılıyordu.

Annesi kanamaya başlayan dizlerini umursamadı.Fakat o hüngür hüngür ağlıyordu.

Annesinin neden böyle biri olduğunu düşünüyordu.

Küçük yaşta bunları düşünüyordu.

Acaba yarın okulda ne öğreneceğim? diyerek düşünmek yerine o, annesinin neden böyle biri olduğunu düşünüyordu.

Yetimhanenin önüne geldiklerini gören küçük Aksel korkuyla annesinin elini tuttu.

Minik elleri vicdansız bir kadının elini sardığında kadın durdu.

Ne yaptığını anlamaya çalışıyordu.

Aksel hüngür hüngür ağlarken burnunu çekti.

"Anne.Lütfen..lütfen yapma!" kalbinden bir şeyler kopuyordu.O bunu hissedebiliyordu.Aksel bunu hissedebiliyordu.

"Yemin ederim hiç konuşmam." burnunu tekrardan çekti.

"Yemin ederim seni hiç üzmem.Ama lütfen anne.Lütfen beni bırakma.." Annesinin gözlerinin içine baktı.Onu bırakmasın istiyordu.Bunu yapmasın istiyordu çünkü onun annesine ihtiyacı vardı.

anne sevgisine bolca ihtiyacı vardı.

Babası onu dövmekten çekinmiyordu.Bu yüzden ondan sevgi beklemeyi bırakmıştı fakat annesinin farklı olduğunu düşünüyordu.Annesini değiştirebileceğini düşünüyordu.

Annesi Aksel'in yakalarından sıkıca tuttu ve alayla güldü "ben senin hiçbir zaman annen olmadım.Şimdi de değilim.Bunu o olmayan beynine sok.Sen kimsesizsin.Senin ananda yok babanda.Yalnız doğdun yalnız öleceksin.Hiçbir zaman seni bir kadın sevmeyecek, aşık olmak istemeyecek çünkü beynini tırmalayan birini kimse istemez.Sen fazlalıksın,çocuk değilsin.Bu yüzden yalnız kalmaya mahsussun." dediği şeyler Aksel'in dudağının titremesin sağlamıştı.

O gün koydu kafasına.Onu kimsenin sevmeyeceğine ikna olmuştu çünkü o fazlalık olduğuna inanmıştı.

Annesi onu bıraktığından beri hiç konuşmamıştı.

Annesi onu bırakıp, arkasına bile bakmadan gittiğinde kalbi çok kırılmıştı fakat onu ikna etmeye çalışacak kadar güçsüzdü.

​​​​​​Çünkü o fazlalıktı.Çocuk değildi..

Şimdiki Zaman:

Aksel'in aklına gelen şeyler onu bir kere daha kırdığında yüzünde mimik oynamadı.

Güneş'e doğru döndü. "Beni neden seviyorsun?"

Güneş sorduğu bu soruya şaşırmıştı.Birden bunu sormasını beklemiyordu.

"Sevilmeyeceğini düşünmekten ne zaman vazgeçeceksin?"dedi gözlerinden akan yaşları silerken.

Aksel önüne doğru döndüğünde burukça gülümsedi.Gülümsedi bile sayılmazdı.

"Çünkü fazlalığım ben.Sevilmeye layık değilim.Bir gün sende bunu farkedecek ve gideceksin."

Güneş, bunun onu kıracağını biliyordu fakat anlaması için bunu demek zorundaydı.

"Herkesi ailen gibi sanıyorsun değil mi?"

Aksel Güneş'e döndü.Cevap vermedi.

Zaten ne zaman cevap vermişti ki?

​​​"Sana hiç sevilmeyeceğini inandırmışlar."diyerek başını salladı.

"Ailen seni istememiş olabilir, sevmemiş olabilir ama.." sustuğumda bana döndü.

Ayağa kalkarak karşısında durdum.Elimi nazikçe ona doğru uzattım.

"Sana ailen olmayı vaadediyorum.Birbirimizin ailesi olalım mı?"

Aksel bir kaç saniye Güneş'in suratına öylece baktı, sonrasında ise titreyen elini yavaşça Güneş'in elinin içine bıraktı.

Güneş yavaşça gülümsedi.

Aksel'in elini tutarak nazikçe sıktı "sen.." gülümsüyordu.Mutluydu.Aksel Güneş'i çok mutlu ediyordu.

"Sen sevmeye kıyamayacağım kadar güzel bişeysin.Bunu unutma olur mu?"

söylediğim şey gözlerinin içini gülümsetti.

geldiği ilk gün gözlerindeki o soğuk bakışlar yoktu.Sımsıcak bakıyordu gözlerinin içi.

O, Güneş'e baktıkça parlıyordu.Gözlerinin için parlıyor.Hayatı renk alıyordu.

Siyah beyaz hayatındaki renkli tabloydu o.Güneş onun yaşam ışığıydı.

Cebindeki içkiyi yavaşça çıkardı.

Ona bakarken istemsizce yaptığı bu hareket Güneş'i gülümsetti.

"İçki içince kafayı bulmak, güzel bir şey değil mi?"

Aksel ayağa kalktı.

Güneş'in gözlerinin içine baktı.

"Kafayı bulmak için buna bile ihtiyaç olmuyormuş bazen.."

 

​​​​​

 

​​​​

​​​​

​​​​

 

 

 

 

Loading...
0%