@ilkaskimilkheyecan
|
Yavaşça sahneye doğru ilerledim. Gördüğüm kişiler, beni alkışlamaya başladığında gözüm tek bir kişi de takılmıştı. Aral.Aral Karen. Bana anlam veremediğim gözlerle bakıyor pür dikkat beni izliyordu. O, okulda nefret ettiğim sınırlı kişilerin baş sırasında yazan isimdi. Benimle uğraşmayı fazla seviyordu.Tek işi beni sinir etmekti.Alt katımda oturmaları da cabası. Dudaklarında bir tebessüm oluştu. "Hadi bakalım Rapunzel." Uzaktan söylediği şeyleri anlayabilmiştim çünkü dudak okuyabiliyordum.Sınırlı yeteneklerim arasında yer alıyordu. Tanıştığımızdan beri bana Rapunzel derdi.Saçlarımı asla kesmezdim çünkü.Ne kadar uzun olursa olsun kesmezdim fakat annem fazla uzadığını gördüğünde bana zorla kestirirdi.Şimdi ise saçlarım belime geliyordu.Hep böyleydi. Saçlarımı çok seviyordum.Uzun Saça ise bayılıyordum.Bana Rapunzel deme sebebi buydu. Kendi çapında eğleniyordu fakat bu beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Pislik bir insan olduğu kilometrelerce uzaktan belli olan çocuk, sahnedeyken sadece beni izliyordu. sahnede tek sen olduğun için olmasın Okyanus? Kaşlarımı çatarak ona baktığımı farkettiğimde önüme dönerek kaşlarımı düz bir çizgi haline getirdim. Kürsüye doğru yürüyerek elimi kürsünün üstüne koydum. Önüme koydukları kağıdı alıp kaldırdım. Herkes beni izlerken ne yapacağımı merak ediyorlardı. Önümde duran ne demem gerektiğini göstermek için koydukları kağıdı alarak büktüm ve buruş buruş bir hale getirdiğimde yere doğru attım. Gösterinin bir parçasıydı.Onların olmasa da, benim gösterimin bir parçasıydı. "Görüyorsunuz." dedim ayaklarımın altındaki kağıdı göstererek. Sonrasında ise gözlerim okul müdürüne, Asaf piçine kaydı. Büyük bir nefretle ona doğru bakarak bana bakan kişilere doğru döndüm. "Bu kağıdın içinde öldürülen kadınların kesinlikle hakettiği, adaletin yerini bulduğunu söyleyen şeyler yazıyor." dediğimde birbirine bakan kişileri görmüştüm.Sonrasında ise Asaf hocaya tekrar baktım. "Canım müdürümüz Asaf hocamız bu kağıdın içinde yazanları tek tek kendi yazdı.Bana bunları okumam gerektiğimi yoksa bu gösteriyi asla yapamayacağımı söyledi." Aralarında birşeyler mırıldanan insanlar yüzünden uğultu oluştuğunda güldüm.Gülüşüm onları durdurdu. "Dünya o kadar adaletli bir yer ki, kendi düşüncelerimi söylememe bile izin vermeyen bir yerdeyiz.Şu kağıttaki yazan şeyler önemsiz." diyerek ayağımla kağıdı biraz daha iteklediğimde Asaf hocanın önüne düştüğünü gördüm. "Bunca şey yaşadığımız bu ülkede, kendi kelimelerimizi seçerek dahi konuşamıyorsak çoktan kaybetmişiz demektir." Bir kaç kişi aralarında gülüştü.Bunlar okulun gözde öğrencileri, öğretmen çocuklarıydı. "İşte tam da bundan bahsediyorum." dedim sesimi yükselterek. "Sizin o ezdiğiniz kadınlar, bu yaptığım konuşmaya gülmeyecek kadar olgun.Benim ne demek istediğimi anlayacak kadar olgun.Siz burada gülerken onlar ne demek istediğimi çok iyi anlıyorlar.Ve ya da erkekler.O baş belası deyip okuldan atmaya çalıştığınız ağzı yüzü yara bere içinde olan çocukların hiçbiri söylediklerime gülmedi." Tek nefeste söylediklerim herkesin gülüşünü soldurdu. Bunları dememi beklemiyordu çünkü kağıtta yazan benim dediğimden çok farklıydı. "Taciz her türlü olur." dedim bu sefer farklı bir konu açarak.Aslında hepsi aynıydı fakat insanlar beni anlamayacak kadar beyinleri kapalıydı.Adalete kapalıydı. "Psikolojik taciz, Tecavüz, ve benzeri herşey olabilir.Çocuktur anlamaz onlar derler ailelerimiz.Ama onlardan önce ilk biz anladık kadınların halini. 'Erkek o.Tabiki taciz edecek' derdi bir komşu çocuğunun annesi fakat çocuğu kızdı.Onun da bir kızı vardı ve bunu gönül rahatlığıyla diyebiliyordu." Gözümün dolmasına engel olamadım. Alkış için değil, söylemek için değildi bu sözlerim. Gönlümden geliyordu.Birinin buna dur demesi gerekiyordu fakat kimse yapmıyordu. "Kısaca ülkenin halini bir beste söyleyerek anlatmak istiyorum." dediğimde Asaf hocanın attığı kin dolu bakışları gördüm fakat umursamadım.Gerçekten de umrumda değildi. Arkadan yavaşça müzik yükselmeye başladığında besteyi söylemeye başladım. "Ben de bu Ülkede doğdum pembe nüfus cüzdanıyla. İlk oyuncağım mavi gözlü bir bebekti. Erkek istemiş babam kısmet olmamış fakat. Aklım ermedi erkek olmak ne demekti? İlk dayağımı 15'imde yedim aşık olduğumda. Ablalarım gülüp geçti, annem izledi. Babam bak kızım dedi, rezil etme aileni. Faziletli bir kız ol, öldürtme kendini. Taciz etti bir yabancı 16'mın sonunda. Gün doğarken, karanlıkta okul yolunda. Olduğum yerde kaldığım bacaklarım titredi. öyle korktum öyle korktum ki kendimi kitledim. Evlendirdiler bu yüzden amcamın zoruyla. 17'ydim anlamadım neden bitti oyunlar. Uyandım her sabah yabancı bir koyunda. Çocuk doğurdum henüz kendim çocukken. Sonra dayak yedim her akşam yanımda kimse yoktu. Düşük yaptım tam 3 kez yanımda kimse yoktu. Cam kırıkları, kızgın yağ yanıkları,Darmadağın sofralar, intihar niyetlerim. Hakarete uğradığım yanımda kimse yoktu. Benliğimi yitirdim yanımda kimse yoktu. Yanımda kimse yoktu. Benliğimi yitirdim yanımda kimse yoktu. Kıyamet hаlа kopmаdıysа var bi bildiği tamam da, En güzel hikаyeler neden kаlır yarım? Üçüncü sayfаlаrdа cinаyet, tecаvüz ve şiddet. Mağdur hep kız çocuğu veya bir kadın. Bu yapay ortаçаğ kаrаnlığı düşmаnıysа beyninin. Hiç kaçırma keyfini panzehir hazır. Sen ki dertli bir annesin belki ellerin nаsır. Her yanım kahır. Sakın korkma, sakın susma sakın ha çekinme benden. Cehalet ürker öfkesine karşılık verenden. Şikâyet et ses çıkаr savun kendini. Mutlu bir kadın mutlu bir çocuk mutlu bir nesil temennim. Lütfen böyle bitmesin. Söyle dinlesinler. Vicdanını kaybedenler asıl kimsesizler. En nihаyetinde ben de bir canım. Gücüm yettiğince hep yanındayım. Mürekkebim bitmedikçe hep yanındayım. Bileklerim bükülmedikçe hep yanındayım. Damarlarımda kan aktıkça hep yanındayım. Bu dişlerim dökülmedikçe hep yanındayım. Mürekkebim bitmedikçe hep yanındayım. Bileklerim kesilmedikçe hep yanındayım. Damarlarımda kan aktıkça hep yanındayım. Ben yanındayım.." Beste bittiğinde herkesin alkışladığını duydum.Islık çalanlar, Asaf hoca infaz! diye bağırdıklarını bile duyuyordum.Son duyduğum şey gülmeme sebep ölüyorken Asaf hoca kıpkırmızı oldu ve hızla gittiğinde bir ses daha duydum. "Yürü be Rapunzel!" dediğinde ona döndüm. Yavaşça mikrofona yaklaştım. "Alkışlayın diye söylemiyorum bunları ama siz yine de alkışlayın.Alkışlayın ki, bir daha şu kağıt parçasını elime tutuşturacak cesaretleri olmasın." Son söylediğim şeyler daha çok ıslık çalmalarına alkışlamalarına sebep oluyorken gülümsedim. Bilerek beni seçmişlerdi. Böyle şeylerin üstüne fazla düşkün olduğumu biliyorlardı. Bana o kağıtta yazanları söyleteceklerdi ki içleri rahat etsin. Asaf müdür, o kadar kötü kalpliydi ki bazen içinde kimseye karşı sevgi bulundurmadığını düşünürdüm.Daha önce benim düşüncemin aksini söyleyen hiç olmadı. Saf kötü olmak, bu demek olsa gerek.
|
0% |