Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.İTİRAF

@ilkaskimilkheyecan

Elimdeki telefonu hızla kapattım ve kapıyı açarak aşağıya adımladığımda annemin sesini duydum.

"Kızım nereye gidiyorsun!?"

"Geleceğim anne!" Sesimi duyması için hafif bağırdım ve Aral'ın kapısının önünde durdum.

Kapı bir hışımla açıldığında tam konuşmaya başlayacaktım ki, kolumdan tutup beni içeriye çekmesiyle susmak zorunda kaldım.Ağzımdan küçük bir çığlık firar ettiğinde öfkeyle ona döndüm fakat o kapının deliğinden dışarı bakıyordu.

"Naptığını sanıyorsun!" dedim sinirle. Öküz gibi çekmek de neyin nesi!

Derin bir nefes vererek işaret parmağını dudaklarımın üstüne koydu. "Nebahat teyzenin bizi görmesini istemiyorsundur değil mi? Bence bağırmamalısın." Duyduğum şeyle hemen sustum.

Nebahat teyze bizim binanın dedikoducusuydu.Zaten sürekli 'kesin bu ikisi sevgililer.' diye anneme söyleyip duruyordu.Ne kadar bu durumun olmadığını anlatmaya çalışsam da kadın yine de aksini söylüyordu! Şimdi ise bizi karşı karşıya görse kim bilir kafasında kaç senaryo dönecekti.

Adım sesleri evin kapısına doğru yaklaştığında nefesimi tuttum.

Zilin çalmasıyla kalbim daha da hızlandı. Birde evin içinde mi görecek! Biteriz!

"Aral Kapıyı açar mısın yavrum kek getirdim." diyen sesi duyunca Aral'ın kolunu tutup ona doğru fısıldadım. "Gerizekalı aptal! Şimdi daha kötü bir durumdayız! Çabuk birşeyler yap!"

Eliyle mutfağı gösterdiğinde mutfağa doğru koşarak kapıyı kapattım.

Aral'ın kapıyı açtığını duyduğumda Nebahat teyzenin sesi de arkasından geldi.

"Ay yavrum bu merdivenleri çıkmak da ne zor! Ben bir mutfağa gideyim de şu keki koyayım."

Stresle önüme dönerek ne yapacağımı düşündüm.Nebahat teyzenin geleceği zamanı ben!

"Yok yok!" diyen Aral'ın sesini duyunca içim biraz da olsa rahatlamıştı.Umarım mutfağa girmesini engellerdi.

mal çocuk neden başka bir yere değilde mutfağa saklanmamı söylediyse!

"Peki yavrum şuraya bırakayım ben." Tabağın koyulma sesi geldiğinde masanın üstüne bıraktığını anladım. "Gel bakalım seninle bir dedikodu yapalım." Oldu olmadık herkesle dedikodu yapacak bir kadındı.

Kargocular bile artık onun evine kargo getirmeye korkuyordu.

Onların oturacağını düşündüğüm için mutfakta gezindim.

Mutfağın ilerisinde bir balkon vardı fakat kapı kapalıydı.

Gözüm masanın üstündeki resime kaydı.

Resimi elime aldım.Şimdiki halinden eser yoktu.Küçükken kapkaraydı.Yani bu resim öyle olduğunu gösteriyordu fakat fazla tatlı duruyordu.Şimdi ise fazla sinir bozucu!

Yanında ise bir kadın vardı.Annesiydi yüksek ihtimal.

Onun annesini hiç görmemiştim.Annemler öldüğünü söylüyorlardı fakat annesinin nerde olduğunu Aral'a hiç sormaya fırsatım olmamıştı.Zaten sorsam da söylemezdi çünkü aramızda o kadar bir samimiyet yoktu.

Allah korusun iyi ki de yoktu.

Masanın üstündeki telefonunu farkettim.Yüksek ihtimalle en son burada oturuyordu ve bana mesaj atmıştı.Fotoğrafı da o yüzden burada unutmuş olmalıydı.

​​​​​Telefonuna mesaj gelince merakıma yenik düşerek yandaki tuşa basarak kilit ekranını açtım.

Ekranda gördüğüm fotoğraf, elimde tuttuğum fotoğrafla aynıydı fakat burada bir çocuk daha vardı.Bir kız çocuğu.Kumral ve biraz da çilli.Bana çok benziyordu fakat bu fikrimden gülerek hemen vazgeçtim.

Onu küçükken tanımıyordum bile.Şuan 10. Sınıftım.Onlar ise babasıyla 9'ken gelmişlerdi.Annesi yine yoktu.

Telefondaki bildirimlere baktım.Hala gelmeye devam ediyordu.

Okulun popüler çocuğu böyle olmak demekti sanırım.

Sürekli telefonuna bildirim geliyordu.Çoğu kızlardandı ve benimle ilgili bildirimler de gelmeye başlamıştı.

Açılmayacağını bilsemde ekranı kaydırdım.Gözlerim kocaman açıldı çünkü telefon sifresizdi.Bunun gibi bir çocuk gerçekten telefonunu şifresiz mi kullaniyordu?

Benimle ilgili yazılan şeylere girdiğimde gördüğüm cevap kıkırdamamı sağladı.

Hem komikti hemde şaşırtıcıydı.

Benimle ilgili daha doğrusu ikimizi de ilgilendiren her mesaja 'siktirin gidin' yazmıştı.

"Telefon karıştırmanın ayıp olduğunu ailen öğretmedi mi sana?" Gelen sesle birlikte irkilerek telefonu kapadım ve masaya koydum.

"Karıştırmadım ki." Şen bir kahkaha patlattığında içeriye doğru baktım.Neye baktığımı anlamış olacak ki konuşmaya başladı.

"Nebahat abla gitti."

Aklıma gelen şeyle kollarımı birbirine bağladım. "Peki, söyle bakalım şimdi.O stroy ne öyle? İnsanlar bizi sevgili sanıyor.Bu yanlış anlaşılmayı okula gidince düzelt."

Omuz silkti. "Neden düzelteyim?" Söylediği şeylerle küplere binerken o kıkırdıyordu.Gerçekten fazla sinir bozucuydu!

"Sen öyle bir konusma yapınca dedim bu kız paylaşılmalı.O yüzden attım ama insanlar yanlış anladı."

"Neden acaba!" diyerek suratına bön bön baktım. "Popüler, okulun kötü çocuğu olduğundan olmasın!"

İki elimi de kaldırarak tırnak işareti yaptım.

Alayla dudağını büzdü. "Ne kötülüğümü gördün benim?"

"Daha bir hafta önce kafama sandalye fırlattın pislik!"

Aklıma gelen şeylerle alnıma sertçe vurdum.Bu çocuk beni deli ediyordu!

​​​​​​Bir hafta önce:

"Rapunzel!" diye bağıran Aral'a göz devirdim.

"Ne var Aral! Yine benimle uğraşacaksan eğer-" demiştim ki elindeki sandalyeyi yeni farketmemle sustum.

Yolun karşısında duruyordu ben ise diğer karşıda.

"Bu sandalyeyi neden dışarı çıkardın?" dedim sorgular bir şekilde.

"Bu mu?" diyerek tekrar inceledi elindeki sandalyeyi.

"Bilmem anlayamadım.Bence sen anlarsın.Yakala!" diyerek sandalyeyi bana doğru attığında bana doğru gelen sandalyeyle beraber hiçbirşey yapamadım.

Sandalyeyle beraber yere düştüğümde yumruklarımı sıktım.

"Aral seni öldüreceğim!"

şimdiki zaman:

işte Aral böyle bir pislikti ve ben bir senedir onunla böyle uğraşıyordum!

"Bir hafta öncesiydi o.Sen şimdiye bak."

"Şimdi de bir fark göremiyorum! Yine sinir bozucu o çocuksun!" Gözlerim elinde tuttuğu fotoğrafa kaydı.

Daha demin baktığım fotoğraftı.

Merakım bütün içimi kapladığında cevap vermeyeceğini bile bile sormak istedim.

"Oradaki annen değil mi? Neden burada yok?" Sorduğum soruyla bakışları fotografa dönerek yutkundu.

"Annem mi? Benim bir annem yok."

"Öldü mü?" dedim sorduğum şeyden anında pişman olarak.

"Benim için öldü." Net cevabı gözlerimi kaçırmamı sağladı.

"Neden?"

Gözlerimin içine baktı.Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu.Alaylı halinden eser yoktu.

"İki sene önce başka bir adamla evlendi.İki çocuğu var.Biri kız biri erkek.Baya mutlu.Yani anlayacağın bizi çoktan geri de bıraktı."

Söyledikleriyle ilk defa onun için üzülürken tırnaklarımla oynadım.

"Herkes anneni öldü biliyor.Okuldakiler dahil.Bana neden anlattın?"

Gözlerime baktı ardından yanağımdaki çillerime. "Sana anlatırken kötü hissetmedim çünkü.Okuldakileri siktir et." Ani söylediği bu itiraf ​​​​​​şaşırmamı sağladı.

En yakın dostu, Enes'e bile böyle anlatmışken bana neden doğrusunu söylemişti?

 

 

 

 

 

Loading...
0%