Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4.ŞALGAM

@ilkaskimilkheyecan

"Öküz!" dedim şaşırırcasına fakat sessiz söylediğim için duyması imkansızdı.

Yavaşça kapının içinden geçti ve Kutay'a seslendi. "Kutay kapıyı değiştirir misin?"

"Hemen abi." diyerek kapıyı biraz daha kırdı ve sırtlayıp dışarı çıktı.

Ağzım açık onları izlerken Uygar gülecek gibi oldu fakat gülmedi. "Kapa ağzını kapa.Sinek girecek."

"Bipolar mısın!" dedim şaşkınca.

Kaşları hızla çatıldı. "Bipolar derken?"

"Bipolar-" diyerek anlatmaya başlayacaktım ki beni durdurdu. "Bipoların ne demek olduğunu biliyorum Armağan."

"İşte sen ondansın sanırım.Kullandığım haplardan sana da vereyim birer tane.Rahatlarsın.Malum demin kendin kırdığın kapıyı hiçbirşey yaşanmamış gibi değistirmesi için Kutay'ı çağırdın ve o da hiçbirşey olmamış gibi kapıyı biraz daha kırıp sırtladı." Tek nefeste söylediklerim beni yormuştu.Derin bir nefes verdiğimde ne cevap vereceğini merak ettim ve beklemeye başladım.

"Merak etme bipolar değilim." tek söylediği şey bu olduğunda gözlerimi devirdim.

Elinde tuttuğu tepsiyi yeni farkediyordum.Oraya doğru baktığımda patates ekmek gibi şeylerin olduğunu farkettim.Bir de şalgam.

hayır ama! Her şeyi bilebilirdi fakat sabah kahvaltısında bile şalgam içtiğimi bilmemeliydi!

"Şalgamı neden koydun?" dedim utançla.Ne cevap vereceğini biliyordum fakat yine de kendimi sorarken bulmuştum.

Güldü.Yine gamzesi kendini belli ediyorken, bende neden yok diye sinirlendim.Çok güzel duruyorlardı!

"Garip bir kız olduğunu biliyordum ama kahvaltı da şalgam içecek kadar garip olduğunu da düşünmüyordum."

"Sanane!" dedim elindeki küçük şalgam şişesini alırken.

"O elindekini yemek yerken içeceksin."

oldu paşam başka bir dileğin varsa söyle hemen yapalım!

"Ben sabah kahvaltı etmeyi sevmem.Midem bulanıyor."

Kaşları çatıldı. "Ne?" dedim çirkef bir sekilde. "Hiç mi sabah kahvaltısı etmeyen kız görmedin?"

Karnımın guruldamasıyla sinirli bakışlarımı karnıma gönderdim.

Kendini daha iyi belli edemezdi gerçekten!

"Kahvaltı etmeyen kız gördüm ama kahvaltı edemiyorum deyip karnı guruldayanı ilk defa görüyorum." Benimle dalga geçtiği fazla barizdi.Onunla daha fazla atışmadım.Boğazımı temizleyerek tek hamlede elimdeki şalgam kapağını çıtlatarak açtığımda Uygar'ın gözü saniyelik elimdeki şalgama kaymıştı.

"Ne zaman evime gidiyorum?" dedim rahatça.Evime gideceğime fazlasıyla inanıyordum.Öylede olacaktı.

"Bilmem.Gidersin heralde." diyerek koltuktan kalktığında ayağa kalkıp kolunu tuttum.

"Heralde mi? Beni burada tutamazsın."

"Tutuyorum ama." dediğinde öfkeyle derin bir nefes aldım.

Kapıya doğru yürüdüğünde kapıyı kapatmadan önce bana doğru döndü. "Ha bu arada." Diyerek göz kırptı. "Ruh hastası, öküz gibi kelimeler sana hiç yakışmıyor." diye sırıttığında kapıyı kapattı.

Öfkeyle arkasından bağırdım. "Görüceksin! Senin bu süper korumalı evinden kaçacağım!"

Elimdeki şalgamı yudumlayacağım sırada aklıma gelen şeyle sırıtarak durdum ve şalgamın kapağını kapattım.

Bu, bugün fazlasıyla işime yarayacaktı.

Kapıyı açarak arkasından indim.

O çoktan aşağı inmiş koltuğuna oturmuş telefona bakıyordu.

Gözlerimi kısarak ona bakarken birine çarptım.

Bu Kutay'dı.Elinde gördüğüm suyu Uygar'a götürüyor olmalıydı.

Elinden hızla aldım. "Ben götürürüm." diye sırıttığımda şaşırmıştı fakat 'peki' der gibi başını salladı.

Elimdeki bardaktaki suyu yere döktüm. "Ay!" dediğimde ikisi de bana döndü.Uygar önce yerdeki suya sonra ise bana bakmıştı. "Ben suyu tazeliyeyim." diyerek arkamı döndüm ve mutfağa girdim.

Tekrardan su doldurduğumda elime tuzluğu alarak bardağın içine bocaladım.

Cam olmayan bir bardak almıştım ki belli olmasın.Görsün bakalım o benimle uğraşmak ne demekmiş.

Uygar'ın yanına gittiğimde gülümsedim. "Yarasın." dediğimde önce bardağa baktı sonra bana.Elimdeki suyu aldığında dudaklarında bir tebessüm belirdi.

"Kutay gelir misin!" diyerek ona seslendiğinde pür dikkat ne yapacağını izliyordum.

​​​​​​"Bunu bizim köpeğin kabına dök.Malum susamışlardır." Söylediği şeylerle gözlerim kocaman açıldı.Nasıl yani planımı anlamış mıydı!

küçük bir plan olabilirdi fakat çok güzel sonlanacağını düşünmüştüm.

Kutay, elindeki suyu alacağı sırada hızla elinden aldım ve kafama diktim.

Bir bardak suyu tek dikişte içtiğimde öksürdüm.

Köpeklerin bunu içisini izleyemezdim!

kendin içmek zorunda da değildin aptal!

İç sesim susabilir misin? O an onu uygun gördüm.

Öksürmeye devam ederken belimi bir çift kol sardı.Bacaklarım yerden kesildiğinde midemin ağrıdığını hissettim.Keşke kafama dikmeden önce bir kere daha düşünseydim.Karnıma krampların girdiğini hissettim.

"Kutay su getir." diye emir verdikten sonra yukarı merdivenleri çıktı.İtiraz edemedim.Salak gibi kafama dikmeseydim herşey daha iyi olacaktı!

Kutay vakit geçirmeden suyu getirdiğinde Uygar, yavaşça boynumu tuttu ve suyu uzattı.Suya uzanıp içtim.

Bu kramplar umarım birazdan geçerdi.

"Tansiyonun çıkacak!" diye bana kızdığında ona öylece baktım. "Ne diye diktin ki kafana tuzlu suyu?"

Öksürürken Uygar'a döndüm. "Tuzlu su olduğunu nerden anladın? Ayrıca köpeklere verme diye dikmiştim kafama." Bir kere daha öksürdüm.

"Beni hafife alıyorsun.Sadece tuzlu suyu değil Armağan, ben herşeyi anlıyorum."

"Zeki mafya tavırları taslama bana." dediğimde güldü ve diz çöktü.Elini yavaşça kaldırarak yanağıma dokundu.

Niye böyle birşey yaptığını anlayamadım fakat bir süre hareket etmedim.

Eliyle yanağımı okşadı. "Kardeşinin sana neden armağan dediğini biliyor musun?" diye fısıldadı. Kafamı yavaşça hayır anlamında salladım.

"Bilmiyorum ama sen kesin biliyorsundur." dediğimde gülüşünü gizlemedi.Gamzesinin çukuruna parmağımı koymak istedim fakat bunu yapmadım.

"Çünkü o seni başına gelen bir hediye olarak görüyor." dediğinde öğrendiğim bu gerçek gülümsememe sebep oldu.

Ona yıllarca adımın İzel olduğunu söylüyordum fakat ısrarla bana armağan diyordu.Demek bu yüzden böyle diyordu.

Yüzümdeki buruk gülümsemeyle Yağmur'u yeni yeni anladım.

Kimsesi yokken ben vardım ve benim için söylediği bu güzel şeyi görmeyecek kadar kördüm ben.

Onu görmek, 'asıl sen benim armağanımsın' demek istedim.

Düşüncelerim içinde boğulurken kapı hızla açıldı.

İçeriye Kutay girdiğinde Uygar'ın yanağımda olan elini hızla ittim ve ayağa kalktım.

Uygar sinirli bakışlarını Kutay'a gönderdi. "Zamanını sikeyim senin!" dediğinde Kutay yutkundu.Ne kadar yakını olursa olsun ondan korkuyor gibi görünüyordu.

"Abi çıkayım istersen?" dedi korkuyla Kutay.

Uygar hiçbirşey demeden odadan çıktığında tam zamanı olduğunu düşünerek elime şalgamı alarak kapağını açtım.

Uygar'ın arkasından bakan Kutay'a döndüm. "Pişt!" Bana doğru dönmesiyle elimdeki şalgamı yüzüne fışkırtmam bir oldu.

Acı içinde bağırdı. "Hay sikeyim!" diyerek tısladı. "Acı lan bu!" Aşağıya doğru koştuğumda hızla merdivenlerden iniyordum ki ayağımın takılmasıyla son adımlarımı merdivenden koşarak değilde zıplayarak gerçekleştirmiştim.

Yere çakılacağımı düşünürken bedenimi bir el sardı.

Yavaşça yutkundum.Kızacağını düşünüyordum fakat hiçbirşey soylemedi.

Yavaşça yere indiğimde gözündeki şalgamı silmeye çalışan Kutay hızlı adımlarla merdivenden indi. "Abi! Gözüm yandı! Bu kız var ya bu kız! Gözüme şalgam fışkırttı!" Diye beni şikayet ettiğinde Uygar'ın bakışları bana döndü fakat ben, utançla bakışlarımı kaçırdım.

ne yapsaydım yani? Kaçmak için en yararlı çözüm buydu.

tabi takılıp merdivenlerden düşmeseydim.

Uygar'a doğru döndüm. "Elimden kaydı." dediğimde Kutay "Elinden mi kaydı!" diyerek bana yükselmişti ki Uygar önüme geçerek onu durdurdu.

"Ses tonuna dikkat et Kutay!" diyerek onu uyardı.

Yavaşça arkamı döndüm.Bence ikisi konuşurken gidebilirdim.

tam kapıya yaklaşmıştım ki duyduğum sesle durmak zorunda kaldım. "Nereye gittiğini sorabilir miyim?"

"Evime!" dedim bağırarak. "Burda benim bir yerim yok anlamıyor musun!" dediğimde yanıma geldi. "Anlamıyorum Armağan." diyerek mutfaktaki masayı gösterdi. "Şalgamı Kutay'ın gözüne sıktığına göre kahvaltı yapmak zorundasın." diyerek konuyu değiştirdiğinde kendimi çok değişik hissettim.

"Bilerek acılı seçtin bence." diyerek Kutay'ı gösterdim.

"Şansını zorlama bence Armağan" diyerek sofrayı göstermeye devam etti. "Konuyu degiştirmeye çalıştığını anlayabiliyorum."

"Anlamasan şaşardım zaten!" diyerek bağırdığımda yüzünü buruşturdu.Sanırım yine bağırmamdan rahatsız olmuştu.

Kutay'a ters bir bakış attığımda aynı bakışı o da bana attı.

bence çok ileri gittin.

ileri falan gitmedim.Madem sinirleniyorlar beni bıraksınlar da gideyim.

Bir katil ve bir de şalgam avcısıyla kalmak çok kötü!

Sofraya oturmadan önce söylediğim şey Kutay'ı çıldırtırken Uygar'ı bıyık altından güldürmüştü.

"Bir şişe şalgam var mı? Acılı olursa sevinirim."

Loading...
0%