@ilkimsudeysu
|
"Çok soğuk.Sende hissediyor musun?" Bir an kafamı kaldırıp yanımdaki arkadaşıma baktım. Elimdeki sıcak kahve, biraz olsun içimi ısıttı fakat havanın bu denli soğuk olması da beni biraz ürpertiyordu. Başımla onaylayarak bir yudum daha aldım kahvemden.
“İçeri geçiyorum, ben işlere devam edeceğim,” dedim.
Duymamazlıktan mı geldi, bilmiyorum ama sesini çıkarmadı. Botlarım o kadar çok ses yaptı ki, bir an benim de dikkatim yanlarındaki o sert demirlerine takıldı. Sırtımdaki yükler bitmiş gibi, ayağımdaki o inanılmaz ağırlığı hissetmek bedenimi çok yoruyordu.
Yavaşça otomatik kapı açıldı. İçerdeki komiserlere selam vererek odama doğru yöneldim. Yeni bir vaka gelmişti; çözmem gerekiyordu. Aslında “çözmemiz” diyebilirim. Kocaman odada dört arkadaş bir kağıda odaklanmış tartışıyorlardı. Ben gelince hepsi bir anda ayağa kalktı.
“Çok zor, bilmiyoruz inanın. Bu nasıl desem…"
Size ne diyeceğim?
“Zor durumda kaldığımızda o çıkmaz an olur ya, bir anda soluğunuz kesilir ve hissiz kalırsınız ama bir yandan da o hisleriniz sizi yer bitirir; acınası hale düşersiniz. Başarmışlık hissi yok olur çünkü elde başarı yoktur. Bunu da bilirsiniz ama dile getirmeye çekinirsiniz. Tam o noktadayız; o nokta her cümlenin sonuna koyulur ama biz daha yeni başlıyorduk.”
“Anlıyorum ve biliyorum. Oturun, rahat edin ama şu an biraz ara vermenizi istiyorum. Sadece ara vermekte değil, biraz rahatlamanızı istiyorum. Siz gidin, biraz dinlenin. Ben tek başıma biraz kendim araştıracağım.”
“Emredersiniz,” diyerek odadan herkes çıktı. Elimde kalan tek şey Thomas’ın kalan fotoğrafıydı.
Gece saat 3.20. Evdeki Lily, su içmeye kalmıştı. Işıklar genelde kapalı kalırdı çünkü kocasının ışığa hassasiyeti vardı ve gece yatarken açmazlardı; çünkü bilirdi ki her defasında kapatmasını söylerdi ve Lily bundan bıkmıştı. Yavaş adımlarla koridordaki lambaları tek tek açtı. Önü zifiri karanlıktı ama şunu bilirdi ki Thomas’ın her zaman bir gece lambası olurdu ve o ışık her zaman açık olmalıydı. Babasına göre Thomas, ışıkla uyumayı severdi.
Mutfağın yanındaki odasına doğru yürüdü çünkü ışık kapalıydı. Normalde açık kalırdı; hatta kesinlikle diyebiliriz, imkânı yoktu kapalı kalmasının, diye düşündü. İçeri girdi, ışığı açtı ve yatağın boş olduğunu gördü. Bu nasıl bir kabustur ki? Açıp tekrar kapattı. Belki de yanlış görüyordu çünkü evde kaybolamazdı. Ama camda açıktı; bu nasıl mümkün olabilirdi? Müstakil evlerinde güvenlik üst düzey olsa bile bu ihtimal sıfırdı, diye düşünüyordu.
Saat 3.37. “Thomas!” Evde hızlı hızlı hareket ediyordu, bağırıyor, ağlayarak feryat ediyordu. Ne olduğunu anlayamıyordu; bu gerçek olamazdı.
Babası Ethan, koşarak Lily’nin yanına geldi. “Neler oluyor böyle, Allah aşkına Lily?” O an kala kalmıştı çünkü Lily hiç iyi değildi. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. “Thomas!” Bu bağırış, her şeyin başlangıcıydı; aslında son gibi gelen her olay, cehennemin kapılarını aralıyordu.
|
0% |