@ilydacinar
|
Hermione bir kaç saniye gözlerime bakıp gülümsedi ve kendi yatağına gitti. Bende günlüğümü ve süpürgemi kaldırıp yattım... ~ "Heey bu tarafa Malfoy!" Diyip çocukça bir kahkaha attım. "Çok hızlı uçuyorsun! Biraz yavaşla!" Diye bağırdı Malfoy arkamdan. Ona dönüp konuştum. "Bana yetişemediğin için beni kıskanıyorsun itiraf et hadii!" Diye bağırdım Malfoy'a. "Dikkat et!" Malfoy'un parmağıyla gösterdiği yere yani önüme baktığımda onu gördüm. Lord Voldemort. Voldemort: "Avada Kedavra!" Büyünün etkisiyle dengemi kaybedip süpürgemden düşmeye başladım. Öldüren lanet yemiştim ama ölmemiştim. Bedenimi hareket ettiremiyordum. Sadece görüyordum, izliyordum.. "HAYIIIRR!" Diye bir çığlık duydum. Bu Malfoy'un sesiydi. Sanki her şey ağır çekimde oluyordu. Düşmeye devam ederken gözümden bir damla yaş süzüldü. Bu benim hayata dair verdiğim son yaşamsal tepkiydi... ~ Yataktan sıçrayarak uyandığımda kanter içindeydim. İlk başta neler olduğunu anlayamamıştım. Boş gözlerle etrafıma bakarken Hermione'nin yatağının yanındaki ışığın açıldığını gördüm. "Y/N iyi misin?" Diye sordu uykulu bir şekilde "Evet, evet sadece kabus gördüm.." dedim sakinleşmeye çalışarak. "Yanına gelmemi ister misin?" "Hayır gerek yok.. Hadi uyu sen.." Hermione endişeli bir şekilde bakmaya devam etti ama daha sonra yapabileceği bir şey olmadığı için uykuya geri döndü. Bende nefesim biraz daha düzene girince yattım.. Sabah saat 8 de uyanıp duş aldım ve hazırlanmak için odama geri döndüm. Bu sırada Hermione yeni uyanıyordu. "Bu bir rüya mı yoksa Y/N benden önce mi uyanmış?" "Y/N gece hiç uyuyabilmiş mi acaba.." diye söylendim kendi kendime "Bişey mi dedin?" Dedi Hermione yorganı üzerinden atarken "Yoo, sadece önce kütüphaneye mi yoksa Hogsmeade'e mi gitsem diyordum" "Hogsmeade'de ne yapacaksın ki?" Dedi Hermione hâlâ yatağında otururken "3 gün sonra Cadılar Bayramı ya kendime bir şeyler bakayım diyordum. Birde parşömen almam gerekiyor, biliyorsun Snape'in ödevlerine parşömen yetmiyor" "Bilmez miyim" diyip devam etti "Ee Cadılar Bayramı'nda olmak istediğin kişiyi seçtin mi?" "Henüz aklımda biri yok. Bu gün biraz bakıp sonra karar veririm" "İstersen bende seninle gelebilirim " "Gerek yok Herm, hem zaten biraz yalnız gezmek istiyorum" "Tamam o zaman. Hadi hazırlanıp kahvaltıya inelim" dedi Hermione tatlı tatlı gülümseyerek "Ben pek aç değilim ya, üstümü giyip hemen Hogsmeade'e gitmek istiyorum" dedim ve fazla uzatmadan üstümü giyip saçımı kurulamaya başladım. Yaklaşık yarım saat sonra hazırdım. 1 saat sonra da Hogsmeade'deydim. Önce Cadılar Bayramı için bir kaç dükkan gezdim ama kafama yatan bir kostüm yoktu. Zaten pek fazla seçenekte yoktu. Hangi kostümü alırsam alayım illaki başkaları da o kostümden alacaktı. Ben hâlâ kostümlere baktığımda burnum tanıdık bir koku almıştı. Başımı kaldırıp etrafıma baktığımda Malfoy'u gördüm. Hemen yanımda duruyor beni izliyordu. Göz göze geldiğimizde yanıma gelmeye başladı. "Burda ne arıyorsun Black?" Diye sordu Malfoy Elimdeki peri kostümünü incelerken ona bakmadan konuştum "Seni ilgilendirmez Malfoy" "Neyin var Black? Neden bir anda bana tekrar düşman kesildin?" Kafamı kaldırıdıp Malfoy'a baktım. Üzgün görünüyordu ama umrumda değildi. Belki de rol yapıyordu, ona güvenemez ya da onunla üzülemezdim. "Biz hep düşmandık Malfoy" dedim ve istemsizce gülümsedim. "Düşman olduğumuz için mi gönderdiğim süpürgeyi ve elbiseyi kabul ettin?" "Sırf senin süpürgeni ve aldığın elbiseyi kabul ettim diye arkadaş olduğumuzu düşündüysen aptallık etmişsin Malfoy" dedim. Malfoy'un bana astronomi dersinde söylediği sözlerin aynısını şimdi ben ona söylüyordum. "Karma mı yaşadım ben şimdi?" "Eh biraz öyle oldu" Uzun bir sessizlikten sonra Malfoy tekrar konuştu. "Kostüm mü bakıyorsun?" Bir, elimdeki peri kostümüne bir Malfoy'a baktım. "Pazartesi derste bunu giyim diyordum. Hem değişiklik olurdu bana da" dedim dalga geçerek. Malfoy bana yaklaşıp elimdeki kostümü aldı ve üstüme tutup konuştu. "Aslında bu renk seni açmış. Eminim Profesör McGonagall'da buna bayılacaktır" dedi alay ederek. Göz devirip yan askıda ki kadın vampir kostümünü aldım ve üstüme tutarak aynaya baktım. Malfoy ise elindeki peri kostümünü rastgele bir askıya astıktan sonra aynı vampir kostümünün erkek versiyonunu alıp yanıma gelerek kostümü üstüne tutup aynaya baktı. "Ne yapıyorsun?" Dedim aynadan ona bakarak "Kostüm deniyorum" dedi aynada kendine bakmaya devam ederken. Kısa bir sessizlikten sonra Malfoy konuşmaya başladı. "Ne dersin Black, bence vampir olmak bana yakıştı" dedi sırıtarak. "Senin yerinde olsam kostüm almakla zaman harcamazdım Malfoy" "Neden?" "Sen kendin zaten bir canavarsın da ondan" dedim elimdeki kostümü yerine asıp çantamı ve montumu elime alırken. "Heey nereye?" Dedi Malfoy ve kostümü askılardan birine fırlatıp kolumu tuttu. "Merlin aşkına Malfoy! Ne zaman benim kolumdan tutsan sonu berbat bitiyor, o yüzden bırak şu kolumu!" Dedim kolumu kendime doğru hızla çekerken Malfoy ellerini havaya kaldırıp konuştu. "Tamam tamam, sadece kostüm bulamıyorum ve bana yardım edeceğini umuyordum.." dedi Malfoy "Benimde kostüm bakmam gerekiyor Malfoy" "Hadi ama, en azından bir fikir versen. Gerçekten ne olmak istediğime dair hiç bir şey düşünmedim ve Cadılar Bayramı çok yaklaştı" Derin bir nefes verip konuştum. "Off peki" dedim ve Malfoy'u incelemeye başladım. Ona neyin yakışacağını bulmaya çalışıyordum. Bembeyaz bir ten, sarı saçlar, uzun boy, kemikli eller, masmavi gözler... Malfoy'a en yakışan kostüm ne olabilirdi ki? Sanırım bunun cevabını biliyordum. "Neden Dracula olmuyorsun Malfoy? Beyaz bir tenin ve mükemmel bir gülümsemen var- yani şey dişlerin güzel- demek istediğim Dracula'ya uygun dişler ve-" kesik kesik ve batmış bir cümleyi toplamaya çalışarak konuşuyordum ki Malfoy elini omzuma koyup konuştu. "Sakin ol Black, ne demek istediğini anladım" dedi gülümseyerek. Biraz daha sakinleştiğimde konuşmaya devam ettim "Dracula tam sana göre bir canavar Malfoy. Hem isminle de uyumlu. Üstelik ikinizde aptal birer kan emicisiniz" dedim hiç düşünmeden "Aptal kan emici mi!?" Ne söylediğimi şimdi anlamış gibi bir ifadeyle Malfoy'a döndüm. İki üç saniyelik bir bakışmadan sonra koşarak çıkışa yöneldim ve arkama bile bakmadan Malfoy'dan kaçtım. Arkamdan seslenmişti ama tabiki canımı sevdiğim için koşmaya devam etmiştim. "Ahhh neden öyle dedim ki!? Aptalsın sen Y/N APTAAAAL!" Diye kendi kendime söylenerek hızla ilerliyordum Parşömen almak için dükkanlardan birine girene kadar durmamıştım. "Merhaba Efendim. 10 parşömen alabilir miyim lütfen?" Dedim "Sanırım sende Snape'in öğrencisisin" dedi üzülerek bana bakarken. Bir yandan da parşömenleri torba poşetlere koyuyordu. "Evet.." Parşömenleri alıp ücreti ödedikten sonra Üç Süpürge'ye gitmeye karar verdim. Yolumu kısaltmak için ara sokaklardan ilerliyordum. Domuz Kafası'nın önünden geçerken tanıdık bir ses duydum. Kafamı kapıya çevirdiğimde onu gördüm. Peter Pettigrew. Her ne kadar yüzünü gizlemeye çalışsa da o olduğunu anlamıştım. Yanındaysa daha önce görmediğim yakışıklı sayılabilecek bir adam vardı. İkisi beraber Domuz Kafası'ndan çıkıp kimsenin kullanmadığı ara sokaklara doğru gidiyorlardı. Hiç beklemeden onların peşinden gittim. Beni görmemeleri gerekiyordu ama yanımda Harry'nin pelerini yoktu. Bu yüzden kendime bir büyü mırıldandım. Y/N: "Disillusioned" (Bir çeşit gizlenme büyüsü. Kişinin bulunduğu ortama göre renk veya desen değiştirmesi. Tıpkı bukalemun gibi) Dar sokaklarda ilerlerken Peter sessizce konuşmaya başladı. "Zamanımız daralıyor Crouch! Karanlık Lord sinirlenmeye başlayacak!" Crouch mu!? Bu USİD Başkanının oğlu Barty Crouch muydu!? Barty Peter'ın yakasını tutup hızla duvara ittirdi ve sinirle konuştu. "Kapa çeneni aptal! Kimliklerimizi ifşa mı etmek istiyorsun!?" Dedi ve hızla etrafına baktı. Benim olduğum yere bir kaç saniye fazla baktı. Nefesimi tutmuş onları izliyordum. Barty Peter'ı serbest bırakıp sessizce konuştu. Galiba beni fark etmemişti "Bu planda hatayâ yer yok Pettigrew! Anlıyor musun!? Biri bizi görür ya da duyarsa onu anında öldürmemiz gerekecek ve biz dikkat çekmek istemiyoruz, henüz değil" dediğinde nefesimi verdim ve bir iki adım geri gittim ama ayağımın altındaki ufak taşlar biraz ses çıkarmıştı. Barty göz ucuyla benim olduğum yere baktı ve elini yavaşça cebine götürdükten sonra konuştu. "Ama eğer şurdaki aptal çocuğu öldürmezsek her şey mahfolacak!" Dediği anda benim olduğum yere bir lanet gönderdi. Barty: "Crucio!" Hiç beklemediğim anda üstüme affedilmez bir lanet gönderilmişti. Asamı kaldırmaya vakit bile bulamamıştım. Sadece refleks olarak kollarımla yüzümü kapatmış lanetin bana çarpmasını bekliyordum. ?: "Expellıarmus!" Lanetin bana çarpmasına saliseler kala arkamdaki birinin beni korumak için karşı bir büyü yolladığını duydum. Tam beni koruyan kişinin kim olduğuna bakmak üzereydim ki o beni uyardı. "Dikkat et!" Kafamı Peter'a çevirdiğimde asasını bana doğrulttuğunu gördüm. Bende hızla asamı çektim. Birbirimize aynı anda lanetler yolladık. Peter: "Crucio!" Y/N: "Diffindo!" Lanetlerimiz ortada buluştuğunda ikimizde üstün gelmeye çalışıyorduk. Büyüm Peter'ı nerdeyse yenmek üzereyken Peter bir anda ortadan kayboldu. Cisimlenmişti. Hızla etrafıma baktığımda arkamda tekrar belirdiğini son anda fark edebildim. Peter: "İmperio!" Y/N: "Protego!" Peter tekrar cisimlendi. Çok dikkatli olmalıydım, gözlerimi dört açmalıydım. En ufak bir hatada canımdan olabilirdim. Peter'ı her engellediğimde ortadan kayboluyor ve bazen sağımda bazen solumda bazen ise arkamda tekrar belirip bana lanetler atmaya devam ediyordu. Barty ve, beni kurtaran kişi ise hâlâ savaşıyor olmalılardı. Arada bir seslerini duyuyordum ama dikkatimi kaybetmemek için o tarafa bakamıyordum. Peter tekrar ortaya çıktı. Peter: "Avada Kedavra!" Y/N: "Expellıarmus!" Asamı iki elimle tutup tüm gücümle laneti engellemeye çalışıyordum. Ta ki arkamdan gelen tanıdık bir ses duyana kadar. "Y/N!?" Bu Malfoy'un sesiydi. Bir saniyeliğine Malfoy'a baktığımda Peter ortadan kaybolmuş ve Malfoy'un arkasında tekrar belirmişti. Peter: "Crucio!" Büyü Malfoy'u vurmuştu. Tepki vermek için geç kalmıştım. Malfoy yerde acılar içinde kıvranırken asamı kaldırıp hiç düşünmeden Peter'a bir lanet gönderdim. Y/N: "Crucio!" Laneti atarken bir saniye bile düşünmemiştim. Lanetim Peter'a çarptı. Şimdi acılar içinde kıvrılan kişi oydu. Bir kaç saniye Peter'ın çığlıklarını dinledim. Kendimi kaybetmiş gibiydim. Daha sonra ne yaptığımın farkına varıp durdum. Barty Peter'ın vurulduğunu gördüğü anda cisimlendi ve onu da alıp ortadan kayboldu. Hızla Malfoy'un yanına gittim. Gözünden yaşlar geliyordu ama sesi çıkmıyordu. "Draco! İyi misin!? Cevap ver!" Diye bağırdım. Gözlerim dolmuştu. Malfoy'un saçları terden alnına yapışmıştı. Gözümden düşen bir damla yaşı umursamayıp titreyen ellerimle saçlarını geriye ittim ve ne yapacağımı bilemeyip ellerimle yüzünü okşamaya başladım. "Y-Y/N.." dedi Malfoy sesi o kadar kısıktı ki neredeyse anlaşılmıyordu "Burdayım Draco, yanındayım..." Dedim tireyen ve oldukça kısılan sesimle. Malfoy elini kaldırmaya çalıştı ama çok güçsüzdü. İki elimle onun sol elini kavrayıp dudaklarıma götürüp küçük bir öpücük kondurdum eline. "Hadi, onu burdan götürmeliyiz" dedi beni koruyan yabancı elini omzuma koyarken. Buğulu gözlerle kafamı kaldırıp yabancıya baktım. Çok tanıdık geliyordu ama kim olduğunu çözememiştim. Yavaşça kafamı salladım ve geri çekildim. Yabancı, Malfoy'u kucağına aldı ve güvenli bir yere gitmek için kimseye görünmeden ki zaten oldukça tenha bir yoldu bu yüzden birine görünme olasılığımız oldukça azdı, yürümeye başladık. Nereye gittiğimizi ancak durduğumuzda kafamı kaldırıp gördüğüm tabeladan öğrendim. İçeri girdik... Selam aşklarım umarım bölüm hoşunuza gitmiştir. Beğenip yorum yapmayı unutmayın. 65 beğeni sonra yeni bölüm gelecek sizi seviyorum 💖💖
|
0% |