Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm

@ilydacinar

"Tamam şakaydı" diyip güldüm ve birbirimize iyi geceler dedikten sonra ikimiz de uykuya daldık..

"Baksana nefes alıyor mu?"

Hermione üstüme eğilip yanağını burnuma tuttu. Nefes alıp almadığımı kontrol ediyordu.

"Alıyor"

"Peki neden uyanmıyor?"

"Bilmiyorum Ginny, normalde de uykusu derindir ama bu defa-"

"Belkide bayılmıştır Herm, olamaz mı?"

"Ortada bayılmasını gerektirecek bir durum bile yokken neden bayılsın ki?"

"Tekrar kontrol etsene, nefes alıyor mu diye"

Hermione tekrar üstüme eğildiğinde burnumu gıdıklayan saçları yüzünden uyanmak zorunda kalmıştım.

"Napıyorsunuz siz?"

"Merlin'e şükür Y/N! Sonunda uyandın!" Dedi Hermione geri çekilirken

Yatağımda doğrulurken bir yandan da gözlerimi ovuşturuyordum. Önüme gelen saçlarımı da geriye attıktan sonra anlamaz gözlerle kızlara baktım.

"Hermione nerdeyse öldüğünü düşünmek üzereydi Y/N" diye bir açıklama yaptı Ginny. İkisi de başımda bekliyordu.

"Neyi bekliyorsunuz?" Dedim hâlâ anlam veremeyerek

"Seni o kadar sarsmamıza rağmen nasıl uyanmadığını merak ediyoruz Y/N!" diyen kişi kollarını göğsünde katlayan Hermione'ydi. Bana, arkadaşlarımın ailelerinden gördüğüm kadarıyla çocuklarından hesap soran anneler gibi davranıyordu. Acaba annem hayatta olsaydı o da bana böyle davranır mıydı diye düşünmeden edemedim.

Ayaklarım soğuk zeminle buluşurken bir yandan da saçımı topluyordum. Ayağa kalkarken Hermione'nin sorusunu cevapladım.

"Sakin ol Herm, gece uyuyamadığım için kendime bir uyku tılsımı yaptım"

"Uyku tılsımı mı? Bunu nerden öğrendin?" Ortada endişelenecek bir şey yoktu ama Hermione yinede biraz endişelenmişti.

"Kütüphaneye giden tek kişi sen değilsin Herm" dediğimde odadan çıkıp banyoya gitmiştim. Sıcak bir duş beni kendime getirdiğinde fazla oyalanmadan havluma sarınıp buğulu aynalardan birini elimle silmiş kendime bakıyordum.

Dişlerimi fırçaladıktan sonra macunun kapağını kapatırken sol omzumun arka tarafı kaşınmaya başlamıştı. Dün savaştan sonra da böyle olduğu aklıma gelince aynada omzuma bakmaya başladım.

Bir tür yara gibi bir şey olmuştu. Garip olansa hiç kanamamasıydı. Sanki yıllar önce yaralanmışım da şimdi hâlâ izi geçmeyen bir yara olarak kalmış gibi görünüyordu. Açıkçası biraz endişelenmiştim, ama fazla üstünde durmadım. Daha sonra araştırırım diyip kahvaltı için hazırlanmaya başladım.

Yaklaşık 1 saat sonra kahvaltıya indiğimde Hermione Ron ve Harry'yi bulmam uzun sürmemişti.

Onların yanına gidip oturduğumda Harry konuştu.

"Cadılar Bayramı kostümünü aldın mı
Y/N?"

"Aahh tabi ya kostüm!" Dedim panikle

"Daha almadın mı yoksa?" Dedi Ron ağzına yeni bir lokma atarken.

"Hayır, unuttum" dedim

"İyi de Cadılar Bayramı salı günü Y/N, nasıl 2 gün içinde bir kostüm bulacaksın? Üstelik daha ne olmak istediğine bile karar veremedin" dedi Hermione elindeki gelecek postasını katlarken

"Off, artık yarın gider bir şeyler bakarım" dediğim sırada Ginny büyük salona girmişti.

"Hermione, istediğin kitabı buldum" dedi Ginny elindeki kitabı sallayarak yanımıza gelirken.

Harry, Ginny'nin sesine döndüğünde birden ayağa kalktı. Hermione Ginny ve ben kısa bir süre anlamayarak birbirimize baktık. Daha sonra Ginny elindeki kitabı Hermione'ye verip gitti.

O gittikten sonra Herm ve ben Harry'e ima dolu bir bakış attık.

"Ne? Ne bakıyorsunuz? Yüzümde bir şey mi var?"

"Yüzünde bir şey yok Harry" dedi Hermione

"Neden bakıyorsunuz o zaman?"

"Hiiiç öylesine" dedim sırıtarak önüme döndüğümde.

Yaklaşık yarım saat sonra kahvaltım bitmiş kütüphaneye doğru yürüyordum. Snape'in ödevinin bir kısmını yapmıştım, şimdi de kalanını bitirmem gerekiyordu. O da zaten yarım saatte bitmişti.

Ödevim bitince biraz tılsım çalışacaktım ama ondan önce omzumdaki yarayı araştırmaya karar verdim.

"Sanırım ilk önce şifa kitaplarına bakmalıyım" dedim kendi kendime. Şifa bölümünde yaklaşık 1 saatlik bir araştırmanın sonucunda hiç bir şey bulamamıştım.

"Belki de KSKS Büyülerinin Yan Etkileri kitabına bakmalıyımdır" dedim kitabın olduğu bölüme giderken. Burda da epey uzun bir süre oyalandıktan sonra hiç bir şey bulamadım.

"Off düşün Y/N düşün! Bu yara nasıl çıkmış olabilir?" Diye sordum kendi kendime. "Savaşta yara almadım-" dediğimde düşünceli bir şekilde yürüyordum. "Omzumu bir yere de vurmadım" dedikten sonra elimdeki KSKS Büyülerinin Yan Etkileri kitabını rafa koyup başka kitaplara bakmaya başladım.

Elim kitap kapaklarının üstünde gezinirken gözüme yeşil renkli bir kitap ilişti.

"Affedilmez Lanetlerin Sonuçları ve Yan Etkileri" kitabın kapağını okuduktan sonra kitabı elime aldım ve sayfalarını karıştırmaya başladım "Sanırım aradığım kitap bu" diyip gülümsedim ve okuyarak yürümeye başladım.

"Cruciatus Lanetini- Ah afedersiniz- Malfoy?" Bulduğum kitabı okuyarak yürürken Malfoy'la çarpışmıştım.

"Burda ne işin var Black?"

Elimdeki kitabı arkama saklayıp hızlıca konuştum

"Şey, iksir ödevini yapıyordum da. Peki senin ne işin var?"

Malfoy arkamda sakladığım kitabı görmek için yan tarafa eğildiğinde bende onunla aynı tarafa eğildim. Malfoy bana kısa bir bakış attıktan sonra diğer tarafa eğildi ama ben yine ona engel olmak için onunla yanı tarafa eğildim. Kaşlarını çatıp dikleştiğinde konuştu.

"Arkanda ne saklıyorsun Black?"

"Hiç, hiç bişey, sadece önemsiz bir kitap" diyip stresli bir şekilde gülümsedim

Malfoy bana inanmayarak kitabı almak için hızlı bir hamle yaptığında geri çekilmek istedim ama arkamdaki kitaplık buna engel oldu. Malfoy beni, kendisi ve kitaplık arasında sıkıştırdığında olabildiğince kitaplığa yapışmıştım.

Yan taraftan kaçmak için bir adım attığımda Malfoy kolunu kitaplığa koydu, diğer tarafa doğru bir hamle yaptığımda aynısını diğer koluyla yapmıştı. Şimdi gerçekten köşeye sıkışmıştım.

"Çekil yolumdan" dedim sessiz bir şekilde

"Kitabı bana ver" dedi yüzlerimizin aynı hizaya gelmesi için eğilerek.

"Sana söyledim önemsiz bir kitap neden bu kadar merak ediyorsun?"

"Önemsiz bir kitapsa neden bana vermiyorsun?"

"Kitabı sana vermicem, şimdi çek şu kollarını da geçim"

Malfoy bir kaç saniye gözlerime baktıktan sonra hafifçe gülümseyip kollarını indirdi. Bende beni tekrar hapsetmesinden korkup hızlıca ilerlemeye başlamıştım ki Malfoy ben daha ne olduğunu bile anlayamadan elimdeki kitabı aldı ve tek eliyle benim iki elimi de tutup beni rafa yasladı ve ellerimi yukarda kilitleyip bedeniyle beni köşeye sıkıştırdı.

"N-napıyorsun!?" Dediğimde sesim panikle biraz yüksek çıkmıştı. Malfoy kulağıma eğilip fısıltıyla konuştu.

"Sessiz ol, sana söylediğimde kitabı verseydin bunlar yaşanmicaktı" dedi ve geri çekilip kitabı incelemeye başladı.

"Neden Affedilmez Lanetler'le ilgili bir kitap okuyorsun Black?"

Ellerimi kurtarmaya çalışarak konuştum.

"Seni ilgilendirmez Malfoy! Kitabı bana geri ver!"

"Ig ıg ıg, önce soruma cevap ver"

"Kitabımı geri ver!" Diyip ellerimi kurtarıp Malfoy'un yukarda tuttuğu kitabı almaya çalışıyordum, boyum yetmediği için zıplıyordum ama yinede uzanamıyordum.

"Y/N dur, düşücez!" Dedi eli havada geri geri giderken

Onu dinlemeyip zıplamaya devam ettim. Ama Malfoy yerdeki bir kağıt parçasına basınca ayağı kaydı ve ikimizde yere düştük. Neyseki Malfoy'un üstüne düştüğüm için canım acımamıştı ama aynısını onun için söyleyemeyeceğim.

Hâlâ Malfoy'un üstündeyken elimi uzatıp kitabı almaya çalıştım ama Malfoy hızlı davranıp bir anda beni altına aldı, kitabı yere koyup iki kolumdan tuttu ve yüzünü benimkine yaklaştırıp fısıltıyla konuştu.

"Neden bu kadar inatçısın ki?"

"Kalk üstümden!" Dedim fazla ses çıkarmamaya çalışarak. Neyseki bizim olduğumuz bölümde kimse yoktu ama yinede kimseyi başımıza toplamak istemiyordum.

"Sorduğum sorunun cevabını alana kadar kılımı bile kıpırdatmicam"

"Aklını mı kaçırdın Malfoy! Birileri görecek!"

"Görsünler umurumda değil" Malfoy o kadar sakin konuşuyordu ki çıldırmamak için kendimi zor tutuyordum.

Malfoy'u böyle kandıramayacağımı anladığımda taktik değiştirdim.

"Canım acıyor"

"Hayır acımıyor"

"Nefes alamıyorum"

"Uydurma Black, alabiliyorsun"

"Ayağıma kramp girdi"

"O halde kıpırdamadan durmam gerekiyor, tıpkı şu anda olduğu gibi"

"Acıktım"

"Kahvaltı 3 saat önceydi"

"Harry beni merak etmiştir hemen onun yanına gitmem lazım"

"Potter seni, nefes aldığın her saniye merak ediyor"

"Merlin aşkına Malfoy sadece beni serbest bırak!"

"Asla olmaz"

Biz konuştuğumuz sırada kitaplıkların arasından iki kişinin sesi gelmişti. Sanırım bizim olduğumuz tarafa doğru geliyorlardı. Panikle Malfoy'a fısıldadım.

"Draco lütfen bırak beni birileri geliyor"

"Soruma cevap verecek misin?"

"Hayır!"

"O halde gelen kişilere yapman gereken bir açıklama var"

Sesler giderek yakınlaşıyordu. Tek seçeneğin Malfoy'a her şeyi anlatmak olduğunu anladığımda konuştum.

"Tamam Allah'ın cezası kalk anlatıcam!" Dedim sinirli bir şekilde

Malfoy zaferle gülümseyip üstümden kalktı ve benim de kalkmam için elini uzattı. Uzattığı eli görmezden gelip kendim kalktım ve hızlıca kitaplığın diğer tarafına geçtim.

İki Ravenclaw öğrencisi önümüzden geçtiğinde Malfoy yanıma geldi.

"Seni dinliyorum?"

"Burda anlatamam, öğleden sonra saat 5.30'da Kara Göl'ün yanındaki banka gel"

"Senin gelip gelmiceni nerden bilicem?"

"İstersen gelme benim için hava hoş"

Malfoy bir kaç saniye düşündükten sonra konuştu.

"İyi senin dediğin gibi olsun, ama bir dakika bile gecikirsen sonuçlarına katlanırsın" dedi ve beni kütüphanede yalnız bıraktı.

Derin bir oh çekip kimsenin olmadığı masalardan birine geçtim ve kitabı okumaya başladım. Yaklaşık 10 dakika sonra istediğim bilginin olduğu sayfayı bulmuştum.

"...ve bu yüzden 17 yaşından küçük olan büyücülerin Affedilmez Lanetler'lerden herhangi birini kullanmasıyla vücutlarında 'Karanlık Yara' denilen bir tür iz belirir, bu izler sayesinde Affedilmez Lanetler'i yaşı tutmayan kişilerden kimlerin kullandığını öğrenebilir ve..." İstediğim bilgiye ulaşmıştım bu yüzden bunun devamındaki yazılar benim için önemli değildi.

Panikle ayağa kalktığımda oturduğum sandalye geriye düşmüştü. Demek omzumdaki yara sıradan bir yara değildi. Bu karanlık yarayı kimsenin görmemesi gerekiyordu. Özellikle de Sirius ve Lupin'in.. Çünkü emindim ki onlar bu yarayı görür görmez bunun bir karanlık yara olduğunu anlayacaklardı.

Kitabı aldığım yere geri koyduktan sonra eşyalarımı toplayıp kütüphaneden çıktım ve odama gitmeye başladım. Her yerde ev cinleri vardı. Yaklaşan Cadılar Bayramı için hazırlık yapıyorlardı.

Odama geldiğimde akşam Malfoy'a ne yalan uyduracağımı düşünmeye başlamıştım. Ona Cruciatus Lanetini kullandığımı söyleyemezdim, tabi eğer 2 saat sonra kendimi Azkaban'da bulmak istiyorsam orası ayrı...

Ben odada dört dönerken Hermione ve Ginny gülerek içeri girdi. Kaç saatimi odada geçirdim bilmiyordum bile... İkisi beni telaşla odayı turlarken görünce gülüşleri soldu.

"Y/N iyi misin?" Diyen kişi Ginny'di.

Gözlerimi yere sabitleyip tırnaklarımı yerken konuştum.

"İyiyim Ginny, sen nasılsın?"

Hermione ve Ginny birbirine bakıp yanıma geldiler.

"İyi olduğuna emin misin Y/N?"

"Tabiki eminim Hermione, neden öyle söyledin ki?" Dediğimde hâlâ yere bakıp tırnaklarımı yiyordum

"Sen sadece aşırı stresli olduğunda tırnaklarını yersin de ondan" dedi Hermione elimi tutup ağzımdan uzaklaştırırken. Daha sonra Ginny omuzlarımdan tutup beni yatağıma götürdü ve oturmamı sağladı.

Hermione bacaklarını kalçasının altına almış ellerini de bacaklarının üzerine koyup otururken Ginny yatağın ortalarına geçip bağdaş kurmuştu bense sırtımı yatak başlığına dayayıp bacaklarımı kendime çekmiş ve kollarımla bacaklarımı sarmıştım.

Bir süre öylece oturduk ama Ginny daha fazla dayanamayıp konuştu.

"Y/N neyin var? Hiç iyi görünmüyorsun" dedi biraz korkmuş biraz da üzgün bir şekilde.

Konuşmuyordum. Çünkü ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Hermione elimi tutup beni cesaretlendirmek istercesine sıkmıştı.

"Bize anlatabilirsin Y/N, biz senin dostlarınız"

Acaba Cruciatus Lanetini yaptığımı öğrendikten sonra da dostum olmayı kabul edebilecek misiniz Hermione?

Hâlâ konuşmuyordum. Düşündükçe ne kadar yanlış bir şey yaptığımı anlıyordum. Yaptığım şeyin yeni yeni farkına varıyordum. Dün bile bu kadar umursamazken bir anda kendimi berbat hissetmemin başka bir açıklaması olamazdı çünkü.

Ginny ve Hermione birbirlerine korku dolu bir bakış atmadan hemen önce gözümden bir damla yaş akmıştı.

Hermione'de Ginny'de hiç bir şey söylemeden bana sarıldılar. Onlara minnettardım çünkü beni, ne olduğunu anlatmam için darlamıyorlardı.

Bir süre kızlara sarılarak ağladıktan sonra onlardan ayrıldım.

"Ne olduğunu bize anlatman için seni zorlamicam, ama sende her şeyi yalnız atlatmak zorunda olmadığını bil. Biz senin arkadaşlarınız ve ne olursa olsun sana hep destek olacağız tamam mı?" Dedi Hermione sol elimi sıkıca kavrayarak.

Sağ elimle gözümden akan yaşı sildiğimde titreyen sesimle konuştum.

"Teşekkür ederim, her zaman yanımda olduğunuz için gerçekten teşekkür ederim..." Dedim, daha fazla şey söylemek istiyordum ama kelimler boğazımda düğümlenmişti.

Üçümüzde birbirimize buruk bir gülümsemeyle bakıyorduk. Bir kaç saniye sonra ayağa kalktığımda Hermione ve Ginny de kalkmıştı.

"Nereye?"

"Biraz yalnız dolaşmak istiyorum Herm" dedim botlarımı giyerken.

"Emin misin? Biz de seninle gelelim istersen, hem aklımız da sende kalmaz"

"Hayır Herm gerçekten, sadece biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var. Fazla gecikmem" dedim odadan çıkarken.

Hermione arkamdan gelmek için bir adım atmıştı ki Ginny onu durdurdu.

"Bırakalım da biraz kafasını dinlesin" Hermione sıkıntılı bir nefes verdikten sonra kafasını salladı ve Ginny ile beraber ortak salona geçtiler...

Saat öğleden sonra 5.08'di. Kara Göle erken gidip biraz kafamı dinlemek istiyordum.

Banka gelip oturduğumda düşünmeye başladım. Malfoy'a ne söyleyecektim?

Sıkıntılı bir şekilde düşünürken yanağım gıdıklanmıştı. Elimi yüzüme götürdüğümde parmağıma bir ıslaklık gelmişti. Neydi bu şimdi, tekrar mı ağlıyordum!? Neden ağlıyordum ki!? Kılkuyruk bunu hak etmişti, artık kendimi üzmeyi bırakmalıydım.

"Heey birileri erken gelmiş" diyen kişi tabiki gülerek yanıma gelen Malfoy'du.

Onun beni ağlarken görmesini istemediğim için hızlıca göz yaşlarımı sildim ve buruk bir gülümsemeyle ona baktım.

Malfoy yanıma oturduğunda gülüşü solmuştu. Bana endişeyle bakıyordu.

"Sen ağladın mı?"

"Ben mi? Ah hayır neden ağlayayım ki? Ortada ağlanılacak bir şey yok sonuçta" dediğimde hâlâ gülmeye çalışıyordum ama göz yaşım bana ihanet edip yanağımdan süzülmeye başlamıştı bile.

"Y/N?"

Kendimi daha fazla tutamayıp ellerimle yüzümü kapatmış ağlıyordum.

"Ben çok korkunç bir şey yaptım Draco.."

Malfoy ne yapacağını bilemez bir şekilde beni izliyordu.

"Ben bir canavarım, kimsenin arkadaşlığını hak etmiyorum!"

"Y/N, öyle söyleme sen tanıdığım-"

"Hayır! Beni tanımıyorsun Draco! Ne yaptığımı bilmiyorsun, zaten bilseydin yanımda olmazdın-"

Ben daha lafımı bile bitirmeden Draco beni kollarının arasına aldı ve sıkıca sarıldı. Ondan böyle bir şey beklemediğim için şok olmuştum.

"Ne- napıyorsun?"

"Çeneni kapa ve beni dinle Y/N! Her ne yaptıysan umrumda değil! Sen yaptıysan haklı bir nedenin vardır tamam mı!"

"Ama-"

"Artık kendini suçlamayı bırak!"

"Draco anlamıyorsun-"

"Sen yanlış bir şey yapmadın-"

"Affedilmez Lanetlerden birini yaptım!"

Malfoy'un saçımı okşayan eli dondu. Sanırım böyle bir şey duymayı beklemiyordu. Yavaşça benden ayrıldı ve gözlerini gözlerime dikti. Üzgün görünüyordu.

"Ne yaptın?"

"B-ben Cruciatus lanetini kullandım.."

"Ne zaman? Nerde? Kimin üstünde?"

Söyleyip söylememek arasında kararsız kalmıştım. Ama zaten her türlü öğreneceği için şimdi söylemeye karar verdim.

"Kılkuyruk'tan seni kurtarmak için yaptım.. Ben üzgünüm Draco gerçekten, lütfen bunu kimseye söyleme okuldan atılmak istemiyorum ve-"

Malfoy lafımı bitirmeden bana tekrar sarıldı. Bu defa ona karşılık verdim ve bende sıkıca sarıldım. Aslında bu çok iyi gelmişti, üzerimdeki yük biraz olsun hafiflemişti ama yinede ağlamamı durdurmaya yetmemişti. Bir kaç ay önce biri bana Malfoy'a sarılarak ağlayacaksın dese ona asla inanmazdım ama, işte oluyordu şu anda tamda bunu yapıyorduk..

"Kendini suçlama Y/N, o bunu hak etti, onun için üzülmeye değmez" dedi hâlâ bana sarılırken.

Ondan ayrılıp göz yaşlarımı sildim ve konuşmaya başladım.

"Sadece o da değil Draco.. Bende Karanlık Yara var.. Yani eğer onu biri görürse Azkaban'a gitmem an meselesi olur.."

"Karanlık Yara mı? Görebilir miyim?"

Bir an tereddüt ettim, ya Malfoy bana oyun oynuyorsa? Ya beni kandırıp her şeyi ona anlattıktan sonra birilerine söylerse, üstelik yarayı gösterirsem elinde kanıtı da olacaktı. Draco'nun samimiyetine inanmalı mıydım? Ona yarayı göstermeli miydim? Hatta daha da fazlası ona güvenmeli miydim..?

Selam aşklarım işte bölüm sonu.
Siz ne düşünüyorsunuz?
Sizce Y/N Draco'ya güvenmiş midir yoksa güvenmemiş midir?
Yorumlara yazar mısınız?
Vote sınırı 80
Bölüm 4 gün sonra gelecek sizi seviyorummmmm 💖💖

 

Loading...
0%