@ilydacinar
|
Bir kaç saniye durdular ama sonra peşimden gelmeye başladılar. Cüppemin kapşonunu kafama geçirip saçlarımı kapattım. Odama gidene kadar da Harry'lere yakın durmamaya çalıştım... Saat sabah 8.30'u gösterdiğinde Herm Ginny ve ben çoktan ayaktaydık. Bayram tatili olarak 3 günlüğüne evimize dönüyorduk. Buna hafta sonları da eklenince 5 gün oluyordu. Üçümüzde neredeyse hazırdık. "Hazırsanız ortak salona, Harry'lerin yanına inelim" dedi Hermione çantasını omzuna takarken. "Ben hazırım" dedi Ginny Şimdi ikisi de bana bakıyordu. Ben ise aynanın karşındaydım, saçlarıma yapmadığım büyü kalmamıştı. "Y/N? Sabahtan beri ne yapıyorsun orda?" "Hermione, saçlarım! Bir türlü eski haline dönmüyor!" "Nasıl dönmüyor?" "Bayâ! Baksana uyandığımdan beri en az 20 tane büyü demişimdir ama hâlâ sarılar!" Hermione çantasını yatağa bırakıp yanıma geldi. Ginny de gelmişti. "Tamam sakin ol, bir de ben deneyeyim" Hermione'ye döndüm ve büyüyü yapmasını bekledim. Hermione: "Colovaria" (Herhangi bir şeyin rengini değiştirmeye yarayan büyüdür) Hızla aynaya döndüğümde değişen hiç bir şey olmadığını gördüm. "Başka bir büyü daha biliyorum" Hermione: "Lapiforse Totalcolor" (Renkleri değiştirmeye yarayan başka bir büyü) Aynaya baktım, yine değişen bir şey olmamıştı. Panikleyerek tekrar kızlara döndüğümde konuştum. "Ne yapacam şimdi ben!?" "Dur hemen panikleme, Profesör McGonagall'a gidelim. O ne yapacağını bilir" dedi Ginny "İyi de Profesör okulda değil ki!" "O zaman eve gidene kadar bekle, Tonks, Lupin ya da Sirius bunu düzeltebilir" dedi Hermione "Peki nasıl gidicem? Astoria beni böyle görürse dünkü kişinin ben olduğumu anlar.." "Benim beremi kullanabilirsin" dedi Hermione. Çantasından bir bere çıkartıp bana uzattı. "Bere takmaktan nefret ederim.." "Yapacak bir şey yok, tanınmak istemiyorsan takmak zorundasın" "Off" Bereyi alıp saçlarımı aşağıdan gevşek bir şekilde toplayıp topuz yaptım ve tüm saçımı kapatacak şekilde bereyi taktım. "Saçlarım görünüyor mu?" "Hayır, tek bir tel bile belli olmuyor" "Berbat görünüyorum değil mi?" "Hayıırr, harika görünüyorsun" dedi Hermione. "Yalan söylüyorsun" "Ben ne zaman sana yalan söyledim?" "Tam şu an?" "Off her neyse hadi gidelim artık, yoksa treni kaçıracağız" dedi Hermione lafı kestirip atarken Oflayarak aşağı ortak salona indiğimizde Harry ve Ron çoktan hazır bir şekilde bizi bekliyorlardı. "Nerde kaldınız? Ve Y/N neden bere takıyor?" Diye sordu Harry, Hermione'ye. Daha sonra bana dönüp ekledi "Bu arada çok kötü duruyor" "Hermione!" "Hayır hayır! Çok güzel duruyor! Harry sadece şaka yapıyor, değil mi Harry!?" Hermione Harry'e öyle bir baktı ki Harry bir anlığına korkup ne diyeceğini bilemedi. "Evet, evet şakaydı" "Ya off! Ben gelmiyorum, siz bensiz gidin. Ömrümün sonuna kadar odamdan çıkmicam!" Dedim ve tekrar odama dönmek için arkamı döndüm ama Ginny beni durdurdu. "Y/N gerçekten güzel görünüyor, hem Harry modadan ne anlar" dedi ve sonraki laflarını fısıltıyla söyledi "ayrıca şunun haline baksana, yolda görsem dilenci sanarım" Kendimi tutamayıp Ginny ile beraber gülmeye başladım. "Hey, siz ikiniz neye gülüyorsunuz?" Dedi Harry merakla "Ee, kızsalar şeyler" diye cevap verdi Ginny "Çocuklar hemen şimdi trene gitmezsek gerçekten tatilimizi Hogwarts'ta geçiricez" diye uyardı Hermione. Saat 8.52'yi gösteriyordu ve tren 9.15 te kalkacaktı. Aceleyle tren garına geldiğimizde çoğu öğrenci yerlerini almıştı. Bizde hızlıca boş bir kompartıman bulup oturduk. Ginny burda bizden ayrılıp kendi sınıf arkadaşlarıyla oturmak istemişti. "Sizce Sirius çok kızar mı?" Dedim Hermione'nin omzuna yatarken "Bence seni eve bile almaz" dedi Harry beni kızdırmak için Kafamdaki bereyi çıkartıp Harry'nin yüzüne fırlattım. Ben sinirle Harry'e bakarken o gülmeye başlamıştı. Hermione "Harry! Y/N ile uğraşmayı bırak!" Diye azarladı.. Yolculuğun ilk 1 saati sorunsuz geçmişti. Ron ve ben yer değiştirmiştik. Güya Ron, Hermione'ye dersle alâkalı bir şeyler soracakmış. Bizim Ron, kağıdın üzerindeki siyah şeylerin yazı olduğunu yeni öğrenen Ron. Bence bu ikisinin arasında kesin bir şeyler vardı ama ikisi de bir şey anlatmadığı için sadece tahmin yürütebiliyordum.. Ron ve Hermione ellerindeki kitaptan bir şeyler okuyor arada bir Hermione Ron'a açıklamalar yapıyordu. Harry ve bende vakit geçsin diye oyun oynuyorduk. Parmak savaşı, el kızartmaca, ocak şubat, taş kağıt makas... Oynamadığımız el oyunu kalmamıştı. "Harry, yine hile yaptın!" "Hiçte bile" "Hayır gördüm, makas yapacaktın benim taş yaptığımı görünce kağıt yaptın" "Yanlış görmüşsün Y/N" "Harry! 5 eldir aynı şeyleri söylüyorsun!" "Demekki 5 eldir yanlış görüyorsun Y/N" "Seni-!" Diyip Harry'e vurmak üzereydim ki Harry beni kafamdan tutup göğsüne çekti ve ceketiyle kafamı kapattı. "Harry! Çıkar beni!" Diye bağırıp çırpınıyordum ama nafile. Beni öyle sıkı tutuyordu ki nefes almakta zorlanıyordum. Sonunda Harry beni bıraktığında yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Saçım başım dağılmış derin nefesler alıyordum. "AKLINI MI KAÇIRDIN!? NERDEYSE BOĞULUYORDUM!" "Hey seni kurtarıyorum ve sen bana böyle mi teşekkür ediyorsun?" "Neyden bahsediyorsun!?" "Az önce Malfoy kompartımanın önünden geçti. Seni böyle görseydi dünkü kızın sen olduğunu anlardı" "Ne yani bizi böyle sarmaş dolaş mı gördü!? Ya yanlış anlarsa!?" Dedim ani bir panikle, neden böyle söyledim ki!? "Yanlış anlarsa ne olur?" Harry'nin sorduğu soruyla Hermione ve Ron'da merakla bana bakmaya başlamıştı. "Hiç, yani hiç bişey. Ben yani, eee, okulda dedikodu çıkarmasın diye.." Tanrım neden böyle bişey dedim ki!? Hızlı hızlı, kesik ve anlamsız cümleler kurduğum için üçüde artık bana şüpheyle bakıyordu. Bir kaç saniye o bakışlara maruz kaldıktan sonra Hermione ayağa kalkıp bana elini uzattı. "Y/N, lavaboya gidelim mi?" Hiç beklemeden elini tutup ayağa kalktım ve beremi takıp Hermione ile kompartımandan dışarı çıktık. Harry'lerden yeterince uzaklaşınca Hermione uzun dar koridorda beni durdurdu. "O da neydi öyle!?" "Ne neydi?" Diye sordum huzursuzca ama tabiki de neyden bahsettiğini biliyordum... Hermione baş ve işaret parmaklarını iki kaşının ortasına koydu ve bezmiş bir ifadeyle konuştu. "Ahh, bak Y/N, neler olduğunu biliyorum ve seni daha önce uyarmıştım, Malfoy'a karşı dikkatli olman gerektiğini söylemiştim ve sende yeterince dikkatliyim demiştin" "Evet, ve hâlâ da dikkatli-" "Hayır değilsin! Ondan hoşlandığını görebiliyorum Y/N-" "Hayır! Bunu da nerden çıkardın!? O benim düşmanım, ondan nasıl hoşlanabilirim!?" "Bak, ben sadece gördüğümü söylüyorum" dedi ve sözlerine ellerimi tutup devam etti "Y/N lütfen, sadece ondan uzak dur tamam mı, o sana göre biri değil..." "Hermione, b-ben zaten ondan uzak duruyorum. Sen ondan hoşlandığımı nerden çıkardın?" "Yapma Y/N, Harry ve Ron bile nerdeyse anlayacaktı" "Hayır Herm sen yapma! Sana onu sevmediğimi söyledim, onun kadar kaba ve zorba birini sevdiğimi nasıl düşünürsün!? Bize neler yaptığını hatırlamadığımı mı sanıyorsun!?" "Y/N, ben-" "Hayır Hermione yeter! Bundan sonra Draco ile ilgili tek bir kelime bile duymak istemiyorum!" Dedim ve sinirle Harry'lerin yanına gitmeye başladım ama sonra içeri girdiğimde tekrar soru yağmuruna tutulacağımı fark edip yönümü Ginny'ye çevirdim. Kompartımanın camını tıklatıp içeri girdim. "Selam çocuklar, acaba Ginny'i bir kaç dakikalağına kaçırsam sorun olur mu?" Arkadaşları sorun etmeyeceklerini söyleyip Ginny'i yanlarından gönderdiler. O ve ben koridorda ilerlemeye başladık. "İyi misin Y/N?" Dedi Ginny endişeyle "Bilmiyorum Ginny.." Ginny ve ben boş bir yer bulduğumuzda sürgülü kapıyı kapatıp oturduk. "Sorun ne?" "Sorun Hermione" Ginny şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Onu daha fazla meraklandırmadan Hermione ile yaptığımız konuşmayı anlattım. Konuşmam bittiğinde Ginny bir süre sessiz kaldıktan sonra elini koluma koyup konuşmaya başladı. "Hermione'nin bunları kötü bir niyetle söylemediğine eminim Y/N, o sadece arkadaşının incinmesinden korkuyor" "Ama ona söyledim Ginny, Draco'dan hoşlanmadığımı söyledim, hemde defalarca" "Peki bunda ciddi miydin Y/N?" "Tabiki ciddiydim!" Ginny kolumu bırakıp ellerimi tuttu ve tekrar sordu. "Peki bundan emin misin?" "B-ben..." Ginny derin bir nefes verdi ve konuşmaya devam etti. "Bak Y/N, bazen kalbimize söz geçiremeyiz. Karşındaki ne kadar kötü biri olursa olsun yinede ona karşı bir şeyler hissedebilirsin, bu çok normal" "Ama ben-" "Seni anlıyorum, onunla çok fazla vakit geçirdiğin için ona alışmış olmalısın. Ben sana onu asla sevemezsin demiyorum, sadece eğer kendinden eminsen ve onu değiştirebileceğini düşünüyorsan belkide ikinize bir şans vermeliyizdir" "Hayır! Hayır ben onu sevmiyorum! Bana şunu söylemeyi bırakın!" Diye sinirle bağırıp ayağa kalktım. Ginny'de ayağa kalktı ve konuştu. "Duygularını bastırmaya çalışma İçerde tek başıma kaldığımda nasıl hissedeceğimi bilemez bir haldeydim. Kollarımı sarıp yavaşça yerime oturdum ve dışarıyı izlemeye başladım. Neden anlamıyorlar ki? Ben Draco'dan hoşlanmıyorum, o zorba biri, bunu herkes biliyor. Kim zorba birini sever ki? Uzunca bir süreyi tek başıma dışarıyı izleyerek geçirmiştim. Öyle ki sonunda Londra'ya geldiğimizi Ginny beni almaya gelene kadar anlamamıştım bile. Trenden inip bizimkilerin yanına gittik. "Y/N, nerdeydin?" Dedi Harry "Ben-" "Benimleydi, Londra'ya gelene kadar beraberdik" dedi Ginny sözümü keserek. Aslında iyiki bunu yapmıştı, beni açıklama yapmaktan kurtarmıştı... Ron, Ginny ve Hermione'den ayrıldıktan sonra Harry ve ben Grimmauld Meydanı'na gitmeye başlamıştık. Normalde Remus'un bizi alması gerekiyordu ama dünkü dolunaydan sonra dinlenmesini isteyip bir mektup gönderdik. Harry ve benim tek başımıza gelebileceğimizi yazmıştık. "Evden kovulmaya hazır mısın?" Diye gülüp kaçan Harry'e kolumdaki çantayı fırlattım. Kafasına çarpan çantamla durdu. "Çantamı geri getir!" "Tekrar atmicaksan getiririm" "Çantamı getir!" "Atmicana söz ver" "Harry Potter! Çantamı hemen buraya getir!" Ben Harry ile bağırışırken Sirius'un evi bir oluğun arkasından beliriyordu. Önce tek boyutta beliriyor, iki boyut ile devam ediyor ve basamaklar dışarı doğru çıkıp pencere oluşurken üçüncü boyuta kavuşuyordu. Sirius sesimizi duyup bizi kapıda karşılamıştı. Harry ve ben aynı anda Sirius'a doğru koştuk. Tam ona sarılacaktım ki Harry beni ittirip ufak bir çığlık eşliğinde yere düşürdü ve kendisi sarıldı. "Heeey!?" "Harry?" Diye bağırdı Sirius. Beni ittirdiği için kızmıştı ama aslında o da gülmemek için kendini zor tutuyordu. Sirius, Harry'e sarıldıktan sonra yanıma gelip bana elini uzattı ve kalkmama yardım etti. Kalkar kalkmaz Sirius'un boynuna atladım. "Seni çok özledim!" "Hey hey! Yavaş ol, yoksa boğulucam" Harry gülerek yanımıza geldiğinde konuştu. "Demek Sirius seni öldürmeden sen onu öldürmeye karar verdin Y/N. Çok akıllıca" dedi gülmeye devam ederken "Çeneni kapa da çantalarımı getir Harry!" Dedim ve Sirius'un kolunun altında içeri girdim. İçeri girdiğimizde mutfağa geçtik. Remus ve Tonks da ordaydı. Gidip onlara da sarıldığım sırada Harry kolları çanta dolu bir şekilde mutfağa geldi. "Sanırım Harry, Y/N'yi kızdırmış" dedi Tonks Remus'a ve güldü Sirius Kreacher'ı çağırıp Harry'nin ellerindekileri almasını söyledi ama ev cini beni görünce ilk önce benim yanıma gelip hafif bir tebessümle konuştu. "Efendi Black, evinize hoş geldiniz" Kreacher Sirius'u sevmese de babamı sevdiği için beni de seviyordu. Sanırım. Çünkü bana diğerlerine göre daha iyi davranıyordu. Gülümseyip cevap verdim. "Merhaba Kreacher" "Kreacher! Sana Harry'nin ellerindekileri almanı söylemiştim!" Ev cini homurdanarak söyleneni yaptı ve eşyalarımızı odalarımıza yerleştirdi. Geleli nerdeyse 30 dakika olmuştu ve ben terlememe rağmen beremi çıkartmamıştım. Sirius bunu fark ettiğinde yemeğimizi bitirmiş salona geçiyorduk. "Y/N, neden hâlâ bere takıyorsun?" Beremi tutup tedirgin bir şekilde konuştum. "Şey, ben bu bereyi çok seviyorum da" Sirius söylediğime inanmıştı, ta ki Remus konuşana kadar. "İyi de sen bere takmaktan nefret edersin" Sirius'a baktığımda biraz üzülmüş gibi görünüyordu, nedenini anlamamıştım ama sonrasında korktuğum soruyu sordu. "O zaman neden takıyorsun?" "Hadi Y/N, söyle onlara" dedi Harry. Elindeki pekmezli turtayı yerken oldukça eğleniyordu. Sirius, Remus ve Tonks merakla bana bakıyordu. Zaten eninde sonunda öğreneceklerdi bu yüzden şimdi göstermeye karar verdim. Yutkundum ve bereyi yavaşça çıkardım. Sirius ve Remus şok içinde bana bakarken Harry ve Tonks kahkahalarla gülüyordu "Sen saçını mı boyadın!? Hemde sarıya!" "Sirius, şimdi şöyle, eee, yanlışlıkla oldu" "Nasıl yanlışlıkla saçını sarı yapabilirsin!? Resmen Malfoy'lara benzemişsin!" "Ama mecburdum.." "Ne demek mecburdum?" "Tahmin et Y/N Cadılar Bayramı'nda ne oldu" dedi Harry hâlâ gülerken "Sakın bana-" "Slytherin'li bir öğrenci kılığına girip Malfoy ve Astoria'ya zorbalık yaptı" işte bunu söylerken daha da çok gülmeye başlamıştı "Sen iki Slytherin öğrencisine zorbalık mı yaptın!?" Dedi Remus "Sen, iki Slytherin öğrencisine zorbalık mı yaptın!?" Dedi Sirius İkisi de aynı cümleyi farklı şekillerde söylemişlerdi. Remus bana kızarken Sirius daha çok gurur duyar gibi konuşmuştu. "Sirius!?" Diye kızdı Remus "Oh, şey evet, Y/N! Slytherin'lere nasıl zorbalık yaparsın!?" Diye sahte bir şekilde kızdı "Tanrı aşkına Y/N! Neden böyle bir şey yaptın!?" "Çünkü onlarda herkese zorbalık yapıyordu, artık birinin dur demesi gerekiyordu!" "Neden Profesörlerden birine söylemedin!?" "Zorbalık görenler söyledide ne oldu? Yine aynı şekilde devam ettiler" Remus sinirden bir şey söyleyemeyince üzgün bir şekilde başımı hafifçe eğip Sirius'a baktım. Remus bakmıyorken Sirius bana gizlice göz kırptı. Ona hafifçe tebessüm edip Remus'a döndüm. "Saçımı tekrar eski haline çevirebilir misin?" Bana cevap vermedi, hatta yüzüme bile bakmadı. Sanırım onu gerçekten hayal kırıklığına uğratmıştım. Ayağa kalkıp Remus'un yanına gittim ve oturdum. İki elimi bacağına koyup yavaşça sarsmaya başladım. "Bana kızgın mısın?" Cevap yoktu "Hadi ama Remus, özür dilerim. Affet beni" hâlâ bana bakmıyordu. Ellerimi bacağından çekip yanaklarına koydum ve kafasını sağa sola oynatmaya başladım "Reeemusss, ben senin vaftiz kızınım, benimle küsemezsiiinnn" Remus bu zamana kadar tüm ciddiyetini korumayı başarmıştı, tâ ki benimle göz göze gelene kadar. İşte o zaman kendini tutamayıp gülmeye başlamıştı. Bende onunla beraber gülüyordum. Gülmemiz bittiğinde konuştum. "Lütfen saçımı eski haline çevir, lütfeeeennn" "İyi peki, cıvıma hemen. Geç karşıma" Sevinçle el çırpıp Remus'un karşına geçtim ve yere oturdum. Remus asasını çıkartırken sordu. "Hangi büyüyü yapmıştın?" "Colovaria" "Tamam, kıpırdama" Remus ufak bir asa hareketiyle büyülü sözleri söyledi Remus: "Lapiforse Totalcolor" (Renkleri değiştirir) Remus büyüyü yaptı ama aynı Hermione'de olduğu gibi bir şey olmamıştı. "Neden olmadı?" "Bilmiyorum, işe yaraması gerekirdi.." dedi Remus düşünceli bir şekilde "Offf" "Üzülme Y/N, en azından sarı sana yakışmış" dedi Tonks gülerek "Sağol ya, artık daha iyi hissediyorum" Sirius ayağa kalkıp önümde diz çöktü. "Sen 'Colovaria' büyüsünü yaptığına emin misin? Belki başka bir büyü yapmışsındır?" "Hayır Sirius, eminim başka bir büyü yapmadım" "Belki büyüyü yanlış yapmışsındır?" "Buna imkan yok, büyüyü çok iyi biliyorum. Bakın" dedim ve asamı çıkartıp Harry'e doğrulttum. Y/N: "Colovaria" Büyüm Harry'nin saçlarıyla buluştuğunda yavaşça maviye dönmeye başladı Harry ellerini korkuyla saçlarına götürdü. "Heeey!? Bunu beden yaptın!?" "Off ağlama hemen, düzelticem" Y/N: "Colovaria" diye mırıldandığımda Harry'nin saçları tekrar eski rengine döndü Harry hızla ayağa kalkıp salondaki aynaya baktı ve derin bir nefes verdi. Tekrar Remus ve Sirius'a döndüğümde ikisi de birbirine bakıyordu. "Belkide-" Remus "Evet bencede" diye Sirius'un sözünü kesti Bencede ne? Neden böyle durumlarda insanı merak içinde bırakıyorlardı ki!? "Ama emin olmadan yapamayız, eğer öyle değilse büyü ters etki yaratabilir" "Bunun için zamanımız yok. 15 saat dolmadan yapmalıyız yoksa kalıcı olur" Ya bana da söylesenize! Niye öyle konuşuyorsunuz? Açıklama umuduyla bir Sirius'a bir Remus'a bakıyordum ama söylemiyorlardı. Gören de devlet sırrı saklıyorlar sanar! Sonunda bakışmaları bittiğinde Remus bana baktı ve sabit durmamı söyledi. Kendisi de asasını kaldırıp büyüyü söyledi... Selam aşklarım umarım bölümü beğenmişsinizdir
|
0% |