Yeni Üyelik
28.
Bölüm

28. Bölüm

@ilydacinar

Şöyle bi içimden geldi paylaşım dedim djehdushiw

Harry'nin dudaklarından o isim döküldüğü anda herkes şok içinde bir kaç adım geri gitti...

Final maçının üstünden tam bir buçuk hafta geçmişti. Bu gün 24 Haziran'dı. Yani Cedric'in geleceği gün. Herkes gibi bizde hazırlanıp avluya indik. Kaç dakika orda öylece bekledik bilmiyorum ama Profesör Dumbledore ve Cedric geldiğinde öğle vaktini biraz geçmişti ama yinede güneş kavurucu sıcaklığıyla tepede duruyordu. Neyseki okulun devasa duvarları avlunun büyük bir kısmını gölgede bırakıyordu.

Bütün bu kalabalık, bina ayırmaksızın, herkes büyük bir coşkuyla Cedric'i alkışlıyordu. Üç Büyücü Turnuvası'nı birincilikle bitirmişti.

Etrafı o kadar kalabalıktı ki bırakın yanına yaklaşmayı onu göremiyordum bile. Herkes Büyük Salona gidene ve kalabalık azalana kadar bekledim. Bu ortamda ona asla ulaşamazdım. Sonunda Büyük Salonda onu kendi masasında otururken gördüğümde hızla ona doğru koşmaya başladım. Cedric beni görünce gülümseyip ayağa kalktı ve kollarını açtı. Hiç çekinmeden kendimi onun üzerine attım. Cedric beni kaldırıp etrafında döndürdü. Sonunda ayrıldığımızda Harry'ler de yanımıza gelmişti.

"Kazanacağından hiç şüphem yoktu!" Dedim saçlarını karıştırken. Boyu benden uzun olduğu için parmak uçlarımda yükselmem gerekmişti.

"Yalancı" diyip güldü Cedric, hemen ardından Harry'nin uzattığı eli sıkıp sarıldılar. Tebrik faslını geçtikten sonra Cedric yeniden bana döndü ve beni kolunun altına alıp çıkışa doğru yürümeye başladı.

"Quidditch maçını kazandığını duydum" dedi gurur duyduğunu gizlemeden

O gün yaşananları hatırlayınca yüzüm düşmüştü. Voldemort'un dönmesine ayrı, ölümden dönmemize ayrı, kimsenin bize inanmayışına apayrı üzülüyordum. Malfoy'un beni arkamdan vurmasını ise saymıyordum bile, ama galiba içlerinden en çokta buna üzülmüştüm. Cedric yanlış bir şey söylediğini fark edip konuştu.

"Özür dilerim Y/N, seni üzmek istememiştim"

"Önemli değil.."

Aramızda tuhaf bir sessizlik oluşmuştu. Cedric derin bir nefes alınca anlamıştım ki ağzındaki baklayı çıkarmaya karar vermişti.

"Y/N, ben, bazı dedikodular duydum. Doğrusunu senden duyana kadar bunun hakkında konuşmak istemedim-" elimi kaldırıp Cedric'in susmasını sağladım ve ben konuşmaya başladım.

"Tam olarak ne duydun bilmiyorum ama Harry ve benim deli olduğumuz kısmı tamamen yalan. Önce o konuya bir açıklık getirelim"

Cedric küçük bir kahkaha attı ve konuştu. "Bunu duyduğum iyi oldu"

Cedric'in pazısına sertçe yumruk attım. Cedric ise buna daha çok gülüp beni kollarıyla sarmaladı. Ve ekledi

"Ayrıca günün birinde delirirsen de seni sevmeye devam ederdim"

"Yalancı"

"Hiçte yalan söylemiyorum ve söz veriyorum. Bir gün delirirsen seni en çok sevecek kişi ben olacağım" dedi. Cedric bana hiç sahip olmadığım abim gibi davranıyordu ve bu benim çok hoşuma gidiyordu

"Khm-khm. Rahatsız etmiyorum ya?"

Kafamı Cedric'in kollarından kurtarıp bu tanıdık sesin sahibine çevirdim. Malfoy'u karşımda gördüğüm anda kendimi Cedric'ten iterek uzaklaştırdım. Sanki yanlış bir şey yaparken annesine yakalanmış bir çocuk gibi hissediyordum kendimi.

"Bir şey mi isteyecektin Malfoy?" Diyen kişi soğukkanlılığını koruyan Cedric olmuştu.

"Sadece seni tebrik edecektim" diyip elini uzattı Malfoy.

Bu söylediğine Cedric'te bende şaşırmıştık. Bunu gerçekten hiç beklemiyorduk. Cedric afallamıştı ama fazla uzun sürmeden kendine gelerek Malfoy'un uzattığı eli sıktı.

"Teşekkür ederim" dedi Cedric hâlâ şaşkın bir şekilde. Malfoy ise sadece kafasıyla onaylayıp bana kaçamak bir bakış attıktan sonra uzaklaşmaya başlamıştı.

Bakışı saniyelikti ama hissettirdiği öfke ve kıskançlık her bir hücreme işlemişti.

O günden beri Malfoy'la konuşmamıştık. Hatta yüz yüze bile gelmemiştik. Evet onu seviyordum. Bunu kabul etmiştim ama aptal gibi yaptıklarını hiçe sayıp kollarına koşacak değildim. O kötüydü ve kötü olan kötüdür, ondan daha iyisini beklemek delilik değil aptallıktır.*¹*

"Y/N?" Diyip gözlerimin önünde parmak şıklatan Cedric'e döndüm

"Hı?"

"Nereye daldın böyle?"

Okyanustan bile daha derin, gökyüzünden bile daha mavi olan o gözlere tabiki..

"Hiiç" dedim Cedric'in koluna girip yürümeye başladığım sırada..

~

"Umarım hazırsındır Y/N" diyen kişi telaşla koşuşturan Hermione'den başkası değildi.

Bu gün okulun son günüydü ve Hermione, Ginny ve benim hazır olduğumuzdan emin olmaya çalışıyordu.

"Son kez söylüyorum Herm, hazırım" eğer bu soruyu bir kez daha sorarsa zıvanadan çıkıp topladığım tüm eşyalarımı dağıtacaktım ve o bunu son cümlemdeki ses tonumdan gayet iyi anlamıştı.

"O zaman aşağı inelim. Harry'ler bizi bekliyordur" diyip hızla odadan çıktı. Ginny ve ben sabır dileyerek birbirimize bakıp Hermione'nin peşinden gittik.

~

Trene bineceğimiz sırada kalabalıktan Harry'leri kaybetmiştim ve bende ortalığın biraz durulmasını bekledim zaten hangi kompartımanda olduklarını tahmin etmek zor değildi. Beklerken elimdeki bir kaç okuma kitabını omzumdaki çantaya sığdırmaya çalışıyordum. Bir yandan yürüyor bir yandan da çantamın içini düzenlemek için bir kaç bişey çıkartıp tekrar yerleştirmeye çalışıyordum. Trenin koridorunda elimde eski, bu yıl bitirdiğim günlük, daha dün aldığım günlük ve bir kaç kitapla yürürken aniden önüme çıkıp sert bir şekilde çarptığım kişi yüzünden elimdekilerle beraber yere düşmüştüm.

Kafamı kaldırıp baktığımda bunların kendi aralarında şakalaşan 6. Sınıflar olduğunu gördüm. Normalde durup onlarla kavga ederdim ama bu gün hiç havamda değildim. Etrafa dağılan kitaplarımı hızla toplayıp Harry'lerin yanına gittim.

Londra'ya ulaştığımızda kendimi Hermione'nin kucağından kalkmaya zorladım. Tüm yol boyunca uyumuştum. Uykunun verdiği uyuşuklukla yavaşça toparlanırken Harry'ler çoktan trenden inmiş beni bekliyorlardı. Bende trenden inip onları ararken arkamdan adımın söylenmesiyle o tarafa dönmüştüm. Beni çağıran kişi Malfoy'du. Kalabalığın arasından zorla sıyrılarak yanıma gelmeye çalışıyordu.

Paniklemiştim. Gitmeli mi yoksa kalmalı mıydım bilmiyordum. Bu düşünme sürecinde hâlâ yerimden kıpırdamamıştım bu da aslında kalmak istediğimi gösteriyordu. Sonuçta gitmek isteseydim yürüyerekte düşünebilirdim.

Malfoy bana oldukça yaklaşmıştı. Elimden geldiğince umursamaz ve öfkeli bir tavır takınmıştım. Onu sevdiğimi anlamalıydı. Duruşumu dikleştirip başımı kaldırdım ve donuk bir sesle konuşmaya başladım.

"Ne istiyorsun Malfoy?"

"Ben sana bir şey verecek-"

"Y/N?" Harry'nin sesiyle dehşet içinde arkamı döndüm. Koşar adım bana gelip önüme geçmişti.

"Senin, Y/N'nin yanında ne işin var!?" Diye bağırıp Malfoy'un omzundan ittirdi onu.

Harry, Malfoy'un bana yaptıklarına benden daha çok öfkelenmişti. Bu aslında benim için daha iyiydi, çünkü Malfoy'u benden uzak tutabilecek tek kişi Harry'di.

Malfoy, Harry'nin bu ani çıkışına sessiz kalarak hepimizin şaşırmasına neden olurken Harry'i daha da sinirlendirmişti. Hepimiz bir kavga çıkacağının farkındaydık. Neyseki Hermione durumu kurtarıp Harry'i ve beni ordan uzaklaştırdı. Gitmeden önce son bir kez arkama baktığımda Malfoy'la göz göze gelmiştik. Bu kısa bakışma bile hemen yumuşamama neden olduysa konuşmaya başlasaydı kim bilir neler olurdu..

"Nasıl hâlâ seninle konuşmaya çalışıyor!?" Diye yükseldi Harry oturduğu banklarda dikleşerek.

"Harry, tamam artık sakinleş biraz. 10 dakikadır söyleniyorsun" dedim şakaklarımı tutarak.

"Peki sen Y/N, sen neden durup onu bekliyorsun!?"

"Harry, lütfen. Başım ağrıyor zaten, birde sen beni sorguya çekipte daha da ağrıtma" dediğimde çoktan oturduğum banktan kalkmıştım.

~

"Merlin aşkına! Kafayı yemek üzereyim!" Diye bağırdım milyon kere döküp her yerini didik didik aradığım bavuluma bir tekme attığım sırada.

Kapı eşiğinden bana bakan Sirius'u gördüğümde onu umursamadan yatağa attım kendimi.

"Yüce Merlin, Kreacher seni öldürecek" diyerek yerdeki kıyafetlerime basmamaya çalışarak yanıma gelip oturdu Sirius. Bu gün buraya gelişimin üçüncü günüydü ve günlüğümü hiç bir yerde bulamıyordum.

"Hiç komik değil Sirius" dedim onun şakasına ilk defa gülmeyerek.

"Güzelim, biliyorum bu günlük senin için çok önemli ama üç gündür kendini çok yıprattın. Hem bir şeyi ne kadar bulmak istersen o kadar saklanırmış, bırak sen onu değil, o seni bulsun" dedi ve dizlerinin üstündeki ellerine dehşetle bakıp devam etti "Tanrım tıpkı babam gibi konuştum"

Sirius'un bu sözlerine karşı gülümsemeden edemedim. Beni gülerken gören Sirius hızla konuşmaya başladı.

"Ah demek babama benzemem sana komik geldi? Bakalım onun kurallarını uygulamaya başlayınca da böyle gülebilecek misin?"

Gülerek yataktan kalkıp giysi dolabımı da dağıtmaya giderken konuştum.

"Teşekkür ederim amcacığım ama ben hiç o toplara girmeyeyim"

Sirius'ta gülerek yanıma gelip saçlarıma bir öpücük kondurdu ve "Ben aşağıda olacağım, bir şeye ihtiyacın olursa seslenirsin" diyip odadan çıktı.

Şimdi tek başıma artık sayamadığım kez dağıttığım dolabımı yeniden arıyordum. Bir süre sonra yorulup yatak ucumdaki koltuğa bıraktım kendimi.

"Hadi Y/N, düşün biraz, en son nerde gördün günlüğü?" Kendi kendime sorduğum soruyu yine kendi kendime cevaplamıştım.

"Trene binerken elimdeydi. O çocuklar bana çarptığında da günlüğü elime aldığıma eminim" dedim ve biraz duraksayıp yeniden konuştum "yoksa değil miyim?" Büyük bir hışımla yatağımdan kalkıp odamda volta atmaya başladım.

"Kitaplar elimden düştü, sonra ben onları topladım. Peki günlüğüm o sırada elimde miydi? Hayır-" olduğum yerde bir anda durdum "Siktir!" Aklıma gelen yeni görüntülerle büyük bir dehşete kapılmıştım.

Günlüğümü elime aldığımı sandığım şey aslında yeni günlüğümdü. Yani boş olan günlük. Eski günlüğüm hâlâ trende olmalıydı. Sonra zihnimde biraz daha ileriye gittim.

"Kocaman bir siktir daha!"

Malfoy'un koşarak yanıma gelişi ve yarım kalan cümlesi aklıma geldi. Malfoy bana bir şey verecekti ama Harry bir anda yanımızda bittiği için cümlesi yarım kalmıştı. Panikle Kreacher'a seslendim.

"Kreacher!" Saniyeler içinde yanımda beliren cin odamın halini görünce üzüntüyle baktı bana.

"Hanımım, odasını yeniden mi toplamı istiyor?"

"Bırak şimdi odayı falan, beni acilen Malfoy'ların malikanesine götürmen gerek!"

"Ama efendim, bu imkansız, Kreacher'ın orda hizmet ettiği hiç kimse yok, bu yüzden Kreacher oraya giremez"

Stresle tırnaklarımı yemeye başlamıştım. Eğer Kreacher'da bana yardım etmezse beni oraya kim götürecekti. Aklıma gelen harika bir fikirle ayağa kalktım ve gülümseyerek Kreacher'a baktım.

"Aslında orda hizmet ettiğin biri var"

Kreacher bana anlamayan gözlerle bakınca konuştum.

"Narcissa Malfoy, yani eski ismiyle Narcissa Black"

~

Kendimi Malfoy'un odasında bulduğumda Kreacher'a ihtiyacım olduğunda geri çağırmak üzere eve dönmesini söylemiştim.

"Nerde bu!?" Aramadığım yer kalmamıştı ve Malfoy'un devasa odası bana hiç yardımcı olmuyordu.

Holden gelen ayak seslerini duyunca far görmüş tavşana dönmüştüm. Hızla kendime gelip saklanabileceğim bir yer aramaya başladım. Kapı nerdeyse açılmak üzereydi. Bende bana en yakın olan yere yani Malfoy'un dolabına saklandım ve kapısını kapattım. Bununla eş zamanlı olarak odanın kapısı açılmıştı.

"Sana istemediğimi söyledim baba!"

"Bana sesini yükseltme Draco! Anlamıyor musun başka şansın yok!"

"Yaşımın henüz küçük olduğunu söylemeye ne dersin!?"

"Draco-!"

"Bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum! Sana iyi geceler!" Diyip hızla kapıyı çarptı.

Dolap kapağının arasından olanları izlemeye çalışıyordum. Malfoy görüş açıma girdiğinde sinirle tek hamlede üstünü çıkarıp bir köşeye fırlattı. Daha sonra çalışma masasının önüne gelip ellerini masaya dayadı. Sinirden deliye döndüğü her halinden belli oluyordu. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı, neye bu kadar sinirlenmişti ki? Bir anda, hiç beklemediğim bir anda yumruğunu masaya çarpınca dudaklarımdan korku dolu bir çığlık dökülmüştü. Hızla elimle ağzımı kapatsam da pek bir işe yaramamıştı açıkçası.

Malfoy hızla benim saklandığım dolaba döndüğünde kalbim ağzımda atıyordu. Masanın üstündeki asasını alıp yavaş adımlarla dolaba yürümeye başlamıştı. Korkudan olduğum yere mıhlanmıştım resmen.

Malfoy yavaşça dolabın kulpunu kavrayıp hızla kapağı açtığında refleksle kollarımla yüzümü kapatmıştım.

"Y/N!?" Malfoy şaşkınlıkla bana bakarken korkum bedenimi terk etmeye başlamıştı. Oturduğum yerden kalkıp dolaptan çıktım ve onun asasını işaret ve orta parmağının tersiyle ittirdim.

"Elinden bir kaza çıkmadan asanı indirir misin lütfen" dedim beni köşeye sıkıştıramaması için yataktan tarafa doğru giderken.

"Ne işin var senin burda? Ve benim odama girmeyi nasıl başardın?" Dedi Malfoy asasını masanın üstüne koyarken.

"Ben, biraz gezintiye çıkmak istemiştim" diye saçmalığın daniskası olan bir yalan attım ortaya. Malfoy kaşlarını kaldırıp konuştu.

"Benim odamda mı?"

Malfoy'un yatağına oturup konuşmaya devam ettiğim sırada gözüm sürekli vücuduna kayıyordu. Bu da dikkatimi toplamamda hiç yardımcı olmuyordu.

"Hıhı" dedim öküz gibi onun vücuduna bakarken.

"Buraya nasıl girdin peki?"

"Bilmem" Tanrım gerçekten! Topla şu dikkatini Y/N!

"Bilmem mi? Odama nasıl girdiğini bilmiyor musun Y/N?"

Bu sorusunu cevapsız bırakmıştım çünkü Malfoy'un karın kasları tüm aklımı uçurmuştu.

"Hey, göz temasına ne dersin?"

Bu sorusuyla yerin dibine girmiştim resmen. Hemen gözlerimi kaçırıp yere bakmaya başladım. Malfoy bir kaç adımda yanıma gelmişti bile.

"Tekrar soruyorum Y/N, odama nasıl girdin ve burda ne arıyorsun?"

"Cisimlenerek"

"Senden daha iyi bir yalan beklerdim"

Kahretsin! Benim cisimlenmeye iznim yok ki! Yaşım daha cisimlenmek için uygun değil!

"Ev cinimden beni buraya getirmesini istedim. Yani cisimlendiğim bir yalan değil Malfoy"

"Peki burda ne arıyorsun?"

"Günlüğümü, şimdi onu bana verirsen hemen burayı terk etmek istiyorum"

Malfoy tam ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada odasının kapısı çaldı. İkimizde panikle birbirimize baktık. Sonra Malfoy hızla ayağa kalkıp battaniyesini açtı ve beni içine soktu. Hemen ardından o da yatağa girip battaniyesini boğazına kadar çekti. Fark edilmemek için Malfoy'a öyle sıkı sokulmuştum ki..

"Girin"

"Draco?" Bu Narcissa'nın sesiydi.

"Bir şey mi oldu anne?"

"Babanla kavganı duydum"

"Önemli bir şey değildi"

Narcissa'nın adım sesleri giderek yaklaşıyordu. Sonunda durduğunda yatağın yanındaki sandalyeye oturduğunu anlamıştım.

"Önemli olmayan bir şey için mi günlerdir kavga ediyorsunuz?"

"Babamın kararlarıma saygı duymayı öğrenmesi gerekiyor"

"Baban senin daha bir çok şeye karar verebilecek kadar uzun yaşamanı istiyor Draco"

"Umrumda değil, bir kere bu yola girersem hayatım boyunca bundan kurtulamam anne anlamıyor musun!?"

"Bebeğim, baban sadece senin hayatını kurtarmaya çalışıyor, eğer Ka-"

"Sakın! Bunun hakkında tek bir kelime bile duymak istemiyorum!"

Malfoy o kadar sert bir çıkış yapmıştı ki bu benin irkilmeme neden oldu. Narcissa bile oğlundan böyle bir tepki beklemiyor olacak ki suspus olmuştu. Malfoy daha fazla dayanamayıp konuştu.

"Üzgünüm anne, sana bağırmak istememiştim"

Narcissa yavaşça ayaklanıp oğlunun üzerine eğildi ve saçlarına küçük bir öpücük bıraktı.

"Önemli değil, hizmetçilere söyledim, ballı sütün çoktan hazır olmuştur, birazdan getiririm" dedi arkasını dönüp gitmeye başladı.

"Anne ben artık çocuk değilim!"

"Ama daha geçen gün sütünü bir kaç dakika geç getirdim diye kızmamış mıydın?"

"Hayır, öyle bişey yaşanmadı. Süt falan istemiyorum ben"

"Emin misin?"

"Eminim"

Malfoy'un bu sözü üzerine Narcissa bir süre oğluna baktı. Daha sonra odadan çıkmak için arkasını dönüp yürümeye başladı.

Elimle ağzımı sıkıca kapattım ama kendimi tutamamıştım. Küçük bir kıkırtı dudaklarımın arasından kaçmıştı. Malfoy battaniyenin altındaki eliyle susmam için kolumu cimcikledi. Ben acıyla kıvranırken battaniyeyi birazcık kaldırıp Malfoy'un yüzüne baktım. Halinden gayet memnun bir şekilde gülümsüyordu.

'Şimdi görürsün sen!' diye geçirdim içimden. Saniyeler içinde hiç düşünmeden Malfoy'un karnına dişlerimi geçirdim.

"Ahh!" Diye bağırdı.

Narcissa odanın kapısında durup oğluna anlamsız gözlerle bakıp konuştu.

"Noldu?"

Malfoy durumu toparlamak için var gücüyle düşünüyordu.

"Ahh, nerdeyse unutuyordum" diyiverdi birden.

"Neyi unutuyordun?"

"Fikrimi değiştirdiğimi söylemeyi. Sütümü getirebilirsin"

Narcissa oğluna ufak bir gülücük attıktan sonra odadan çıktı. Onun çıkışıyla benim yataktan fırlayışım bir oldu.

"Aklını mı kaçırdın sen!? Nerdeyse yakalanıyorduk!"

"Eğer beni cimciklemeseydin bende seni ısırmazdım!"

"Durduk yere yapmadık heralde!"

Daha fazla tartışmak istemediğim için gözlerimi devirip yatağın bir ucuna oturdum.

"Her neyse, oturupta koca bir bebekle tartışacak değilim" diyip sinsice kıkırdadım.

"Eğer bunun hakkında tek bir kişiye bile bir şey söylersen-!"

"Naparsın koca bebek? Bana emziğini mi fırlatırsın?"

"Seni-!" Diyip bir anda üstüme gelen Draco'dan kaçmaya fırsat bulamamıştım.

Malfoy bir anda tüm ağırlığıyla üstüme çıkınca çaresizce elimle tutunabileceğim bir şeyler aramaya başladım. Yatağın dört bir yanında asılı olan yatak perdelerinin tuttuğu ipi yanlışlıkla çözünce yatağın uç kısmı ve yan tarafındaki kalın perdeler açılıp etrafımızı örtmüştü.

"İn üstümde-!"

Malfoy bir anda eliyle ağımızı kapatıp sessiz olmamı söyledi. Bir kaç saniye sonra da kapının açılma sesi geldi

"Sütünü getirdi- Draco?"

"Yanındaki komodine bırakabilirsin anne"

"Napıyorsun orda?"

"Ee, üstümü değiştiriyordum"

"Taamam? Bir şeye ihtiyacın olursa ben aşağıdayım" diyip elindeki bardağı komodinin üstüne koydu Narcissa.

"İyi geceler anne"

"İyi geceler" diyip kapıyı kapatıp gitti.

Bunca zamandır Malfoy'un altında kımıldamadan duruyordum. Yüzlerimizin birbirine çok yakın durduğunu ise daha yeni fark etmiştim.

Draco ve ben sanki zaman durmuş gibi birbirimize bakıyorduk. Hayır birbirimizi görüyorduk. Ben onun gözlerindeki pişmanlık ve çaresizliği o ise benim gözlerimdeki kırgınlık ve güvensizliği görüyordu.

Draco'nun gözleri yavaşça dudaklarıma kaydı. Daha sonra çok yavaş bir şekilde dudaklarıma eğilmeye başladı.

Heyecandan kalbim öyle hızlı atıyordu ki.. Tüm ruhumla onu arzuluyordum âdeta.. Ama hayır, bunu yapamazdım. Eğer onun beni öpmesine izin verirsem kendime olan öz saygımı ve gururumu ayaklar altına almış olacaktım. Kalbimin tüm çabasına rağmen elimi Draco'nun dudaklarına koydum.

"Yapma..."

"Neden..?"

"Çünkü.. Çünkü senin bana hissettiklerini ben sana hissetmiyorum.." İşte o an tüm beynimde yankılanan ses beni nerdeyse öldürecekti. 'Yalan!' diyordu ses. 'Yalan söylüyorsun!'

Malfoy hüzünle bana bakıyordu. Ne diyeceğini ya da ne yapacağını bilmiyormuş gibi.

"Bana öyle bakma Malfoy"

"Draco, benim adım Draco, Y/N. Bana Malfoy demeyi kes"

"Neden? Biz seninle neyiz ki? Arkadaş mıyız? Sevgili miyiz? Neyiz biz? Hiç birşey, o halde neden sana isminle hitap edeyim?"

"Yapma. Geri dönüşü olmayan şeyler söyleme Y/N-"

"Black! Bana Black diceksin Malfoy, tıpkı benim sana yaptığım gibi, sende bana soy adımla sesleneceksin!"

Bu kelimelerin her biri ağzımdan çıkar çıkmaz kendimden nefret etmiştim. Midem bulanmıştı. Onu bu denli severken bunları söylemek ölüm gibi bir şeydi âdeta..

Malfoy'un gururunu incitmiştim. Bunu hissedebiliyordum.

O üstümden kalkıp yastığının altındaki günlüğümü çıkardı ve yüzüme bile bakmadan bana uzattı. Aslında bunun için minnettardım çünkü eğer yüzüme baksaydı gözlerimde tutmak için bin türlü savaş verdiğim göz yaşlarım yerlerini terk edecekti.

Günlüğümü alıp bende onun gibi ayağa kalktım ve Kreacher'ı çağırdım. O gelmeden bir kaç saniyemiz daha vardı. Bende aklımdaki soruyu sormaya karar verdim.

"Okudun mu?" Okuduğunu biliyordum çünkü ancak günlüğümü okuyan biri bana bu kadar yaklaşmaya cüret ederdi.

Cevap vermek yerine yavaşça kafasını salladı. Hayır demesini beklemiştim. Okuduğundan emin olsam bile yalan söylemesini istemiştim. Ama yapmadı. O doğruyu söyledi.

Kreacher yanımda belirirken son kez Malfoy'a bakıp konuştum.

"Üzgünüm" daha sonra ona konuşma fırsatı vermeden cisimlendik.

Günlüğümü okuyan oydu ama özür dileyen bendim. Ne tuhaf değil mi? Bunun için ona deli gibi kızgın olmam gerekiyordu ama ben tam aksine rahatlamıştım. Ona olan duygularımı öğrenmesi beni rahatlatmıştı.

Gözlerimi açtığımda kendimi gayet düzgün bir odada bulmuştum. Ben gittikten sonra Kreacher odamı toplamıştı. Daha fazla ayakta duramayacağımı anlayıp kendimi yumuşacık yatağıma bıraktım. Sadece saniyeler sonra gıdıklanan yanağım sayesinde ağladığımı anlamıştım. Kendimi tutma gereği hissetmeden ağlamaya başladım. Ben tam bir aptaldım. Neden böyle davranmıştım ki!? Neden!? Neden sadece bir kez olsun gururumu hiçe sayamamıştım!?

Milyonlarca soru kafamı doldururken sadece tek bir tanesi hepsinin önüne geçiyordu. Ben ne ara Draco'yu bu kadar sevmiştim?..

Bu sorumunda yanıtsız kalmasını umursamayarak kendimi uykunun kollarına teslim ettim..

*¹* - Lordlar ve Varisler kitabından alıntıdır

Nasılsınız aşklarımmm?
Vote sınırı 120
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Sizi seviyorumm♡♡

 

Loading...
0%