@ilydacinar
|
Bölüme başlamadan önce beğenmeyi unutmayın. https://open.spotify.com/playlist/2IGSx0bLl5tBiOQ6hvBAnU?si=Ouiocg0WTjCDFzIW_3TfGw Spotify adım: ilyada<3 Bundan sonraki bölümleri okurken dinleyebileceğiniz playlist "Y/N ben artık seninle görüşmek istemiyorum" Kaşlarımı çatıp salak gibi ona baktım. Söylediği şeyi idrak etmem epey uzun sürmüştü. Sonunda konuşmaya başladığımda gülerek şunları söylemiştim. "Ne saçmalıyorsun sen Malfoy?" Komik olduğunu düşündüğüm için değil, sinirlerim bozulduğu için gülüyordum. "Beni duydun" "Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Dedim histerik bir şekilde gülmeye devam ettiğim sırada. "Hayır" dedi Malfoy. Geldiğinden beri yüzü hiç değişmemiş, ciddiyetini hiç bozmamıştı. Malfoy'un üzerine yürüdüm ve tüm gücümle ittirdim onu. "Oyun mu oynuyorsun Malfoy!" "Y/N, oturup sakince konu-" "Neden sürekli bana bunu yaşatıyorsun!?" Diye bağırdım onu tekrar ittirdiğimde. "Özür dile-" "Neden önce beni kendine bağlayıp sonra terk ediyorsun!?" Diye bağırdımda yeniden ittirmeye çalışmıştım ama bu kez Malfoy ellerimi havada yakalamıştı. "Y/N, lütfen sakinleş biraz, bu şekilde konuşamayız" "Nasıl sakin kalmamı bekliyorsun!? Bana neler yaşattığını görmüyor musun!?" "Üzgünüm, ben işlerin bu şekilde ilerleyeceğini düşünmemiştim" "Neden?" Diyebildim sadece. Üzerime çöken ani bir yorgunlukla ayakta zor durabilmiştim. Kendimi bıraksam kesin bayılırdım ama zorluyordum işte.. "Bilmiyorum, ben bir anda artık sana karşı bir şeyler hissedemediğimi fark ettim" Yalan söylüyordu. "Bu kadar mı? Tüm söyleyebileceklerin bunlar mıydı?" Malfoy yavaşça kafasını salladı ve ne tepki vereceğimin merakıyla beni izlemeye başladı. Oldukça sakin bir şekilde ona bir adım daha yaklaştım ve gözlerinin içine bakmaya başladım. Sonra hiç beklemediği bir anda elimi kaldırıp oldukça sert bir tokat attım ona. Tokatın etkisiyle başı yana yatmıştı. Ellerini yumruk yapmış olabildiğince sıkıyordu yumruklarını. Öyleki artık elleri bembeyaz olmuştu. Ona arkamı dönüp konuştum. "Git burdan, ve bir daha sakın buraya adımını atma!" Malfoy bir süre hiç kıpırdamadan bekledi. Seslerinden banka yaklaşıp bir şey bıraktığını anlamıştım. Onu göremiyordum, sonunda gitmeye başladığını duyduğumda uzaklaşmasını bekledim ve yeterince uzaklaştığında daha fazla dayanamayıp kendimi banka bıraktım. Banka koyduğu şey haritammış. Onun beni artık sevmediğine inanmamıştım, bir şeyler oluyordu ve ben bunu çözecektim ama göz yaşlarımın akmasına da engel olamıyordum. Bu yüzden daha mantıklı düşünebileceğim bir zamana bırakmıştım bunu. Şimdi sadece ağlamak istiyordum.. Luna bana biraz zaman tanıdıktan sonra yavaşça yanıma yaklaşıp dizimin üzerine koyup başımı yasladığım kollarımın arasından kafasını soktu ve yüzüme bakmaya başladı. Kafamı kaldırıp ona baktığımda onunda benimle beraber ne kadar üzüldüğünü görmüştüm. Malfoy'dan hoşlanmadığını biliyordum ama artık konuşmamamıza da ne kadar üzüldüğü belliydi. Onu kucağıma alıp sarıldığımda ağlamaya devam ediyordum.. ~ "Hadi Y/N kahvaltıya iniyoruz" dedi Hermione hazırlanmasını bitirip yatağımın kenarına otururken. Battaniyemi kafama kadar çekip hiçte nazik olmayan bir şekilde mırıldandım. "Hadi ama Y/N bak kahvaltıyı kaçırıcaz" "Ben aç değilim Herm, siz gidin" dedim uykulu bir şekilde "Ama okul başladığından beri günlerdir doğru düzgün bir şey yemedin" dedi Hermione endişeli bir tonda "Bari bırakta hafta sonumu yatakta geçirim. Tüm hafta sabahın köründe kalktım zaten" Hermione'nin bakışlarını görmesemde hayal edebiliyordum. Onun yatağımdan kalktığını hissettiğimde ayak ve kapı sesinden odadan çıktığını anlamıştım. Sonunda yalnız kaldığımı düşünerek kafamı açtım. Karşımda Ginny'i görünce irkilmiştim ama bunu ona çaktırmadım. "Berbat görünüyorsun" dedi Ginny kolları göğsünün üstünde katlanmış bir vaziyette beni izlerken. Yataktan kalkıp odanın içindeki lavaboda yüzümü yıkadım ve tekrar yatağıma dönüp oturdum. "O sana geri dönene kadar böyle mi yaşamayı düşünüyorsun?" "Yaşıyormuş gibi mi görünüyorum?" "Hayır sadece nefes alıyormuş gibi görünüyorsun" dedi iç çekip yanıma oturduktan sonra devam etti. "Y/N bak bu böyle devam edemez, Harry sürekli sana ne olduğunu sorup duruyor artık yalan söyleyemiyorum. Bundan şikayetçi değilim ama söyleyecek yalan bulamıyorum artık" "Harry'nin ne düşündüğü umurumda değil Ginny, bu haldeyken başkalarının ne düşündüğünü önemseyecek değilim" "Hayır beni yanlış anladın, o bir şeyler sakladığından şüphelendiği için sormuyor, gerçekten seni merak ettiği için soruyor" Bu sözler neden bilmiyorum ama içimi ısıtmıştı. Birilerinin beni sevip merak etmesi oldukça güzel bir duyguydu ve ben bu duyguyu çok seviyordum. Ginny benim hafifte olsa gülümsediğimi gördüğünde hemen konuşmaya başladı. "Hadi, Harry'leri daha fazla meraklandırmadan kahvaltıya inelim" Biraz düşündükten sonra yavaşça kafa salladım ve yataktan kalkıp giyindim. ~ Haftalar geçmişti, takıntım yüzünden ne uyuyabiliyor ne yemek yiyebiliyordum. Derslerden çıktığım gibi koşarak odama gidiyor, yatağıma girip haritamı açıyor ve saatlerce Draco'nun nereye gittiğini izliyordum. Bazen yorgun düşüyor harita açık bir şekilde uyuyakalıyordum. Bunun yüzünden Ginny ile defalarca kavga etmiştik. Hermione de bir şeylerin ters gittiğini anlıyordu ama gelip soramıyordu. Harry benim doğru düzgün yemek yemememe daha fazla dayanamayıp beni Sirius'a şikayet etmişti. Sirius geçen sene yaptığı gibi gecenin bir yarısı ortak salondaki külleri kullanarak konuşmuştu benimle. Yine, hangi gün olduğunu bilmediğim bir gün, haritama bakarken cebimdeki sıcaklığı hissedip paramı çıkardım ve komodinin üzerine koydum. Bir kaç dakika sonra odanın kapısı açılmıştı ama kimin geldiğine bakmaya bile tenezzül etmemiştim. Yanıma gelip bir süre beni izledikten sonra bir anda hızla komodinin üzerindeki parayı alıp cebine koydu ve konuşmaya başladı Hermione. "Y/N, paranı bu şekilde ortalığa koyamazsın! Biri görürse neler olabileceğini tahmin edebiliyor musun!?" "Sakin ol Herm, sen ben ve Ginny'den başkası bu odaya girmiyor" "Ama bu girmice anlamına gelmiyor! Hermione kısa bir süre cevap vermemi bekledi ama ben bir şey söylemedim. Derin bir nefes verip konuşmaya devam etti. "Hadi hazırlan, ihtiyaç odasına gidiyoruz" "Siz bensiz gidin, benim yapacak işlerim var" dedim kafamı bir kez olsun kaldırıp ona bakmadan. Hermione elini haritanın üzerine koyup baktığım şeyi engelleyince ona döndüm. "Tanrı aşkına Y/N bırak şunu! Tek yaptığın tek şey sabahtan akşama kadar şu lanet haritayı seyretmek!" "Daha önce de söyledim Hermione ben sizin arkanızı kolluyorum! Umbridge'in kurduğu ekip tarafından takip edilmediğinizden emin olmamız gerekiyor!" Diye daha önce söylediğim bir yalanı tekrarladım "Kimsenin takip edildiği falan yok Y/N!" "Ama bu takip edilmicemiz anlamına gelmiyor!" Dedim onun sözlerini kendine karşı kullanarak "Herkes senin aksine oldukça dikkatli davra-" "Noluyo burda? Sesiniz merdivenlerden duyuluyo" dedi Ginny odaya girerek Hermione sinirle ellerini saçlarından geçirip derin bir nefes verdi "Ben gidiyorum, 15 dakika içinde ikinizde ihtiyaç odasında olsanız iyi olur!" Dedi ve odadan ayrıldı "Nasıl her konuşmanızda onu delirtebiliyorsun?" Dedi Ginny yanıma gelirken "Her zamanki şeyler işte, boşver" "Hadi, hazırlan da gidelim artık, Harry bu gün yeni bir büyü öğreteceğini söyledi" "Ne büyüsü?" "Bilmiyorum, sürpriz dedi" Gitsem mi diye düşünmeye başlamıştım, Ginny göğsünde katladığı kollarını çözüp kolumdan tuttu ve beni çekiştirmeye başladı "Hadi Y/N, eğlenceli olacak. Sonuçta sonsuza kadar o yatakta kalamazsın değil mi?" Ona hafifçe gülümseyip üzerimdeki battaniyeyi çektim ve kalkıp hazırlanmaya başladım. ~ "Hadi Harry, meraktan ölüyoruz söyle artık" dedi Seamus Harry gülümseyip bir adım öne çıktı ve konuşmaya başladı. "Bu gün Patronus büyüsü yapacağız" Yaklaşık 20 dakikada Harry büyünün nasıl yapılacağını anlatmıştı. Sıra uygulamalı olarak göstermeye geldiğinde beni yanına çağırdı. "Y/N ve ben büyünün nasıl yapıldığını göstereceğiz" "Ben mi? Belkide sadece sen göstermelisin Harry, sonuçta senin büyün benimkinden çok daha güçlü" dedim sessizce "Hadi ama Y/N, diğerlerine de moral olur, sonuçta bu zor bir büyü" dedi aynı sessizlikte ve daha yüksek bir sesle konuştu "Hanımlar önden" diyip kenara çekildi. Şimdi herkes bana bakıyordu. Harry'e son bir kez bakıp sertçe yutkundum ve asamı kaldırdım. "Expecto Patronum" Asamdan çıkan küçük mavi kıvılcımlar dışında hiçbir şey olmamıştı. Yavaşça Harry'e dönüp baktığımda kaşları çatık bir şekilde beni izlediğini gördüm. Tekrar önüme döndüm ve bir kez daha sertçe yutkunarak tekrar denedim. "Expecto Patronum!" Yine bir şey olmamıştı. Tekrar denedim "Expecto Patronum!" "Tamam, Y/N. Bu kadar yeter" dedi Harry sağa sola savurup durduğum kolumu tutup endişeyle bana baktığı sırada Hermione Harry'nin beni sakinleştirmeye çalıştığını görünce önümüze geçip kalabalığa döndü ve konuştu. "Y/N bu aralar kendini pek iyi hissetmediği için büyüyü yapamadı, ama eminki iyileşir iyileşmez size kendi Patronus'unu gösterecektir" Harry kollarımı bırakmadan önce son bir kez daha endişeyle bana bakıp diğerlerine döndü ve büyüyü yaptı. "Expecto Patronum" Harry'nin asasının ucundan çıkan çatal boynuzlu geyik herkesin arasından geçti. Bazılarının etrafında döndü ve bazılarının da içlerinden geçti, en sonunda ise koşarak havaya yükseldi ve kayboldu. Odadaki herkes hayran hayran ve gülüşerek izlemişti bunu. ~ (Hermione'nin ağzından) "Ginny, biraz konuşabilir miyiz?" Diye sordum kimsenin duymaması için kısık bir sesle "Elbette Herm, bir şey mi oldu?" "Y/N" dedim kısaca Ginny kafasını sallayıp daha sakin bir yere yürümeye başladı. "Sorun ne?" "Sorun Y/N'nin artık beni sevmemesi" "Ne? Bunu da nerden çıkardın?" Dedi Ginny. Şaşkın görünüyordu. "Nerden mi çıkardım? Farkında değil misin Ginny son zamanlarda Y/N'yle sürekli kavga ediyoruz, beni asla dinlemiyor" Ginny güldü. Anlam veremeyerek onu izliyordum. Bunun neresi komikti ki? "Gerçekten seni sevmediği için mi kavga ettiğinizi düşünüyorsun Herm?" Dedi gülümseyerek "Başka ne için kagva çıkartsın ki? Eskiden böyle değildik tamam kavgalarımız olurdu ama bu kadar fazla değil" "Öncelikle şunu belirtmek istiyorum, Y/N'nin seni sevmediğini düşünmeyi bırakmalısın. Öyle bir şey yok. Kagva ediyorsunuz çünkü onunla nasıl konuşman gerektiğini bilmiyorsun" "Ne demek istiyorsun?" "Demek istediğim, Y/N'nin nasıl biri olduğunu biliyorsun, onunla emrivaki bir dille konuşursan bu senin zararına olur, biliyorum bazı davranışlarını sevmiyorsun ve ona zarar verdiğini düşünüyorsun, bende öyle düşünüyorum, ama bunu gidipte sinirli bir şekilde bağırıp çağırarak düzeltemezsin" Kaşlarım çatık bir şekilde pür dikkat onu dinliyordum. "Eğer ona istediğin şeyi yaptırmak istiyorsan tatlı dille söyleyeceksin. Yani bi nevi onu kandıracaksın" Biraz düşündükten sonra bunun en mantıklı seçim olduğuna karar verdim. "Teşekkür ederim Ginny!" Dedim ve onun yanından ayrılıp Y/N'nin yanına gittim. ~ Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama diğerlerine yardımcı olmaktan yorulmuş, bir koltukta otururken bulmuştum kendimi. Asamı elimde çeviriyor, ne düşündüğümü bile bilmeden yere bakarak bir şeyler düşünüyordum. Görüş açıma giren bir çift ayakkabıyla kafamı kaldırdığımda Hermione'yi görmüştüm. "Zor bir gündü, değil mi?" Yavaşça kafamı salladığımda Hermione yanıma oturdu ve benimle göz teması kurmadan konuşmaya başladı. "Ben, bu gün sana bağırdığım için özür dilerim Y/N" "Sorun değil Herm, senin bir suçun yoktu. Aslında özür dilemesi gereken kişi benim, sana orda öyle yükselmemeliydim, üzgünüm.." Hermione'nin bana bir anda sarılmasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım. Bunu gerçekten hiç beklemiyordum. ~ Bir kaç gündür Patronus büyüsü üzerinde çalışıyorduk. Henüz kimse büyüyü yapamamıştı ama Harry bunu dert etmiyordu. Sonuçta bu çok ileri düzey bir büyüydü. Dert ettiği şey benim büyüyü yapamamamdı. Her fırsatta bana yardım etmeye çalışıyordu ama olmuyordu. Neyseki bunun için bana ne kızıyor ne de üstüme geliyordu. Sadece gerçekten yardım etmeye çalışıyordu. Yatma saatini çoktan geçmişti ama benim hiç uykum yoktu ve bu defa kafamı haritaya gömmeyecektim bu yüzden dışarı çıkmaya karar verdim. Kimseye görünmeden okuldan çıktım ve Kara Gölün yanındaki banka gittim. Ben banka oturur oturmaz Luna varlığımı hissetmiş gibi ağaçların arkasından çıkıp yanıma geldi. "Bir kaç gündür seni görmeye gelmediğim için üzgünüm Luna" "Ama inan bana geçerli sebeplerim vardı" "Hayır bu sebepleri sana söyleyemem" "Ve bilmeni isterim ki bunun Draco'yla hiç mi hiç ilgisi yoktu" "Hey öyle bakmayı kes, tamam belki çok az onunla ilgili olabilir" "Belki birazcık daha fazla.." "Pekâlâ tamam her şey onunla ilgiliydi, rahatladın mı?" "Delirdiğimi düşünüyorsun değil mi? Sonuçta kim gecenin bir yarısı oturup bir kediyle konuşur ki?" Luna'ya baktım. Bana gerçekten delirmişim gibi bakıyordu. "Sencede burası bir anda soğumadı mı?" Dedim kollarımla kendimi ısıtmaya çalışırken. Hem soğumuş hemde üzerime bir umutsuzluk bir korku çökmüştü ve bu giderek artıyordu. İçimdeki bir dürtüyle bir anda arkama baktığımda onları gördüm. Ruh emicileri. Luna üstümden atlayınca hemen ayağa kalktım ve asamı çıkardım. Ellerim titriyordu ve çok korkuyordum. Daha önce hiç yedi tanesiyle birden savaşmamıştım ve üstelik artık Patronus büyüsü de yapamıyordum. "Hemen git burdan Luna! Git ve Harry'e haber ver!" Diye bağırdım. Luna bir saniye bile durmadan kaçmıştı. "Expecto Patronum!" Belki bir umut başarabilirim diye denemiştim bunu. Ama olmamıştı. Bana giderek yaklaşıyorlardı, yavaş adımlarla geriye doğru yürüyordum. Farklı bir zemine geçmemle neredeyse düşmek üzereydim kısa bir bakışla nereye bastığıma baktığımda iskeleye çıktığımı gördüm. Tekrar Ruh Emicilere döndüğümde geri geri yürümeye devam ediyordum. Sonunda gidecek yerim kalmamıştı. Ruh Emicilerden biri doğrudan üzerime uçarak ruhumdan bir parça çekmişti. Daha sonra diğerleri de onu takip etmişti. Ayakta duramamış, iskelenin üzerine düşmüştüm. Üçüncü sınıfta hissettiğimden çok daha büyük bir acı hissediyordum. Yine bir göl kenarı ve yine bir sürü Ruh Emici. Ama bu defa yanımda ne Harry ne de Sirius vardı. Yalnız, yapayalnızdım... Gözümden akan yaşların ardı arkası kesilmiyordu. Artık dayanabileceğimi de sanmıyorum zaten. Ama son gücümle kendimi sürüyerekte olsa iskelenin ucuna gelebilmiştim. Aklımdan geçen tek şey bu acıyla ölmektense boğularak ölmeyi tercih etmemdi. Daha fazla beklemeden kendimi suyun içine bıraktım ve yavaşça suyun derinliklerine çekilmeye başladım. Gözlerim kapanmadan önce son gördüğüm şeyler suyun dışındaki inanılmaz derecede parlayan mavi bir ışık, hemen ardından ise suya atlayan birinin silüeti ve ciğerlerimdeki son havayla suyun altında söylediğim isimle beraber kapanan zihnim olmuştu. "Harry..." Nasılsınız aşklarımmm?
|
0% |