@ilydacinar
|
Vote sınırı 130 Dur biraz ne diyorum ben. Daldığım gözlerden çıkıp hızla kendime geldim ve Malfoy'u ittirip yürümeye devam ettim. O bir süre daha arkamdan baktıktan sonra tekrar peşimden gelmeye başladı. Bense kollarıma sarılıp kafamı eğmiş ve az önceki saçmalığı düşünerek önden gidiyordum. ~ "Acaba Hagrid'den yardım mı isteseydik? Ne de olsa bir Acromantula dostu vardı" "Bunu ormanın ortasına gelmeden önce söyleyemez miydin?" Malfoy ve ben asalarımızı ışıldatmış karanlık ormanda yan yana yürüyorduk. Umarım bu ceza kimse ölmeden biter. "Ne, şimdi aklıma geldi. Olamaz mı?" "Yok canım olabilir tabiki. Öldükten sonra da gelebilirdi" "Susacak mısın artık?" Dedim hızlanıp önden yürümeye başlayınca Bir süre daha ormanın içinde ilerledikten sonra çokta uzaktan gelmeyen bir sesle hızla Malfoy'un yanına gittim. "O neydi?" "Ne neydi?" "O ses. Duymadın mı şurdan geldi" "Ben ses falan duymadım" dedi ve gözlerini kısıp bana alayla baktı "Sen korktun mu yoksa?" "Ne korkucam be. Sen korkmuşsundur diye geldim ben. İyilikte yaramıyo ki" "Hım, tamam o zaman neden ayrılmıyoruz. Hem işimiz daha hızlı biter" "Kesinlikle ayrılırsak işimiz daha biter! Örümceklere yem olmak mı istiyorsun?" Dedim. Ne istiyorsun yani daha hızlı ölmek mi!? "Hayır, hem şu işi çabucak bitirip bi an önce burdan gitmek isteyen sen değil miydin?" "Evet" "O zaman sızlamayı bırakta aramaya devam et" dedi Malfoy hızlanıp önüme geçerken "Beni bekle!" Diyip arkasından koştum. Tanrım ne ara bu kadar çekilmez hâle gelmişti bu çocuk? "Yoruldum. Daha ne kadar yüricez?" "Y/N, daha 5 dakika bile geçmedi" Malfoy etrafa bakarken arkasını dönmeden cevapladı "Ama bu benim yorulduğum gerçeğini değiştirmez" "Ne yapmamı istiyorsun? Seni kucağıma mı alim?" "Çok hevesli gibisin Malfoy" "Hayır demediğine göre sende baya hevesli duruyorsun" "Ha-ha" sahte bir kahkahadan sonra devam ettim "Doğruyu söyle ne zamandan beri bu anı bekliyorsun?" Malfoy tam bir cevap vermek üzereydi ki birkaç dakika önce duyduğum ses yeniden ortaya çıkmıştı. İkimizde olduğumuz yerde kalıp korkuyla etrafa bakmaya başladık "Draco-?" "Bu sefer duydum" "Ses nerden geldi?" Dedim Malfoy'a biraz daha yaklaşarak Yüce Merlin neler oluyor bana? Ben böyle şeylerden korkan biri değildim. Neden bir anda içimi bir korku kaplamıştı? Sonuçta ben bir sürü Ölüm Yiyen ve Ruh Emici'yle savaştım, bunların bana eğlenceli gelmesi gerekirdi. "Şu taraftan. Gidip bir bakalım" dedi ve yürümeye başladı. Derin bir nefes alıp Malfoy'un peşinden gittim. Yani zaten iki kişiydik ve okuldaki bir çok kişiden daha iyiydik. En fazla ne olabilirdi ki? -10 dakika sonra- "SENİN YÜZÜNDEN ORMANIN ORTASINDA, KİMSENİN BULAMAYACAĞI BİR YERDE ÖLÜP GİDİCEZ!" Diye bağırdım yavru örümceklerden birini zorlukla atlatırken "MERLİN AŞKINA! BİR KEREDE KENDİNİ SUÇLASAN OLMUYOR DEĞİL Mİ!?" Diye karşılık verdi Malfoy kendine doğru hızla gelen bir yavruyu dondurarak "OLMUYOR!" Dedim ve Malfoy'un yanına koşup devam ettim "Merlin aşkına Draco, boşver zehri! Okula geri dönelim!" "A öyle mi? Dur bi düşünim. Devasa bir örümceğe yem olmak mı yoksa Snape'in gazabına uğramak mı? Düşündüm burda kalmayı tercih ediyorum!" Aslında şöyle bi düşününce gayet mantıklı geldi. Malfoy ve ben sırt sırta vermiş üzerimize doğru gelen tüm yavru örümcekleri donduruyorduk. Yanlışlıkla birine zarar versek burdan asla çıkamazdık bu yüzden bundan başka büyü yapmıyorduk. "Aa, Y/N" "Şu anda birazcık meşgulüm Malfoy, sözlerini unutma da burdan sağ çıkarsak söylersin!" Dedim ona bakmadan "Tam karşımda duran anneleri bizi yedikten sonra sağ çıkabileceğimizi pek sanmıyorum!" Hızla Malfoy'un baktığı yere baktım. Bebek örümcekler bir anda annelerinin yanına çekilmeye başlamıştı. Sesli bir şekilde yutkundum. "Buraya neden geldiniz?" Dedi anneleri Yeniden sesli bir şekilde yutkunduktan sonra bir adım öne çıktım "Biz tamda gidiyorduk zaten. Dimi Malfoy" dedim onu kolundan çekiştirirken Malfoy kulağıma eğilip fısıldadı "Y/N, zehri almadan gidersek okulda ölürüz!" Aynı fısıltıyla cevap verdim "Ormanın ortasında ölmekten iyidir!" "Y/N!" "Aman iyi be!" Dedim ve tekrar örümceğe dönüp gülümsemeye çalışarak konuştum "Şey bayan Acromantula hanım, acaba varsa biraz zehrinizden alabilir miyiz?" Konuşmamdan hemen sonra Malfoy kulağıma eğilip tekrar fısıldadı "Napıyorsun sen? Zehir öyle mi istenir!?" "Çok biliyorsan sen isteseydin!" "Kenara çekil" dedi, beni arkasına alıp kendi öne çıktı ve konuşmaya başladı "Efendim, bizi Profesör Snape gönderdi. Yanlışlıkla elinde bulunan zehri dökünce ufak bir şişe de olsa sizden o zehri almamızı istedi. Bize yardım etmeniz mümkün mü acaba?" Tamam kabul, bu benimkinden daha iyi bir konuşmaydı. Ama bakalım bu sözlerle zehri alabilecek misin Malfoy Örümcek bir anda hem benim hemde Malfoy'un ayağına ağ attı "Çocuklarım açken neden size zehrimden verip geri göndereyim ki?" Malfoy önce ayağına sonra bana sonra da örümceğe bakıp sakin bir şekilde konuşmaya devam etti "Yerinizde olsam bunu yapmazdım" "Sizin gibi iki küçük çocuk beni nasıl durdurabilir ki?" Örümcek resmen bizimle dalga geçiyordu "Bunu öğrenmek istediğinize emin misiniz?" Dedi Malfoy. Onunla aynı ses tonunda konuşuyordu ve bu örümceği git gide sinirlendiriyordu "Şimdi sen böyle söyleyince daha bi merak ettim" dedi ve üzerimize doğru yürümeye başladı. Hemen şimdi bir şey yapmazsam kesinlikle yem olacaktık. Ve sonunda. Aklıma harika bir fikir gelmişti bile "Hagrid!" Diye bağırdım bir anda. Acromantula bana döndüğünde konuşmaya devam ettim "Biz Hagrid'in dostlarıyız. Sende şey olmalısın" dedim ve duraksadım Hagrid biz 2. Sınıftayken ne demişti senin adına? "Aragog?" Şansımı bu isimde denedim ve beklemeye başladım. Lütfen doğru olsun lütfen doğru olsun.. Devasa örümcek bana doğru gelmeye başladı. Tam yüzümün önünde durduğunda kendimi biraz geri çekmek zorunda kalmıştım. Göz ucuyla Malfoy'a baktığımda asasını sıkıca tuttuğunu ve tetikte beklediğini gördüm. "Demek Hagrid'in dostlarısınız?" Kafamı salladım. Tanrım, sen hiç dişlerini fırçalamaz mısın!? Acromantula kahkahalar eşliğinde geri çekildi ve konuşmaya başladı "Neden daha önce söylemediniz?" Dedi gülmeye devam ettiği sırada. Malfoy'a baktım. Biraz gevşemiş görünüyordu. Tekrar örümceğe döndüğümde stresli bir şekilde onun gülüşüne katıldım "Hagrid'in dostu benimde dostumdur" dedi ve devam etti "Size zehrimi seve seve veririm" dedi Rahatlamanın verdiği mutlulukla derin bir nefes verdim. Malfoy çoktan kendi ayağının dibindeki ağları yakmış ve benim yanıma gelmişti. Benimkileri de yaktıktan sonra Aragog'un yanına gidip cebimdeki şişeyi çıkarttım... ~ Malfoy ve ben sonunda okula döndüğümüzde ikimizde yorgunluktan ölüyorduk ama zehri vermek için Profesör Snape'in ofisine gitmek zorundaydık. Kapıyı çalıp bitkin bir şekilde içeri girdik. Elimdeki zehir dolu şişeyi Profesöre uzattım. Zehri alırken bize bakan Snape konuşmaya başladı "Ne oldu size?" "Ne mi oldu?" Dedim, şaka mı yapıyorsunuz Profesör? "Bizi Acromantula zehri almamız için Yasak Orman'a gönderiyorsunuz ve 'ne oldu size' diye mi soruyorsunuz?" "Onunla savaşmak gibi bir aptallık yapmadınız heralde?" Diye sordu bu defa da "Komşudan bir fincan şeker istemiyoruz heralde" dedim sinirle. Bu adam bizimle dalga mı geçiyordu? "Gerçekten savaştınız yani. Hagrid'in ismini vermek aklınıza gelmedi mi?" Bunu biz zehri getirdikten sonra mı söylüyorsunuz yani? "Geldi tabiki. Geldi, onlara yem olmadan 15 saniye kadar önce geldi!" "Yani kendi aptallığınız yüzünden bu hâle geldiniz" Sinirle ağzımı açmak üzereydim ki Malfoy ellerini omuzlarıma koydu ve beni dışarı sürüklemeye başladı "Zehri getirdiğimize göre biz artık çıkalım, değil mi Black?" Dedikten sonra dışarı çıktık "Söyliceklerim daha bitmemişti!" Dedim sınıftan da çıkar çıkmaz "Bitseydi ordan çıkamazdın zaten" "O senin vaftiz baban değil mi!? Neden böyle bir ceza verdi ki bize!?" Dedim omzumu ondan kurtarırken "Zehrini döktüğümüz için olabilir mi?" Sinirle Malfoy'un üzerine yürüyüp işaret parmağımla göğsüne vurararak konuştum. "Bu zamana kadar başıma ne geldiyse senin yüzünden geldi! Artık ölümüm de senin ellerinden olucak diye korkuyoru-" Malfoy bir anda ona vurduğum kolumu tutup çatık kaşlarla baktı ve konuşmaya başladı "Yaralanmışsın" Kolumu sinirle çekip konuştum "Ne bekliyordun ki!? O da senin yüzünden oldu!" Malfoy tekrar kolumu tutup kendine çekti ve asasını çıkartıp üzerinde gezdirmeye başladı "Napıyorsun!?" "Çekiştirme de bi işe yarasın! Ayrıca kulağımın dibinde bağırıpta durma sağar olucam senin yüzünden!" "Keşke ben sağar olsamda duymasam artık şu sesini!" Dedim ama cümlemi beğenmeyip tekarar konuştum "Ya da bi dakka ya niye ben sağar oluyorum!? Sen dilsiz ol!" Malfoy derin nefes alıp verdikten sonra "Sabır" dedi ve kolumu bırakıp yüzüme bakarak konuştu "Biraz olsun dinlemeyi öğrensen hiç fena olmaz" dedikten sonra ellerini cebine koyup arkasını döndü ve gitmeye başladı "Dinlemeyi biliyorum zaten!" Diye bağırdım arkasından. Sonra da temizlenmek için odama gitmeye başladım. Gözüm koluma kaydığında merdivenlerden yukarı çıkıyordum. Yürürken kolumu kaldırıp bakmaya başladım. Malfoy çizikler içinde olan kolumu iyileştirmişti. Ona söylediğim onca şeyden sonra bile hâlâ benim iyiliğimi istiyordu... ~ Uzun bir banyonun ardından üstümü giyip yatağa girmiştim. Uyumaya çalışıyordum ama olmuyordu. Kafam karmakarışıktı. Sanki bir şeyler yanlışmış gibi geliyordu. Düşünüyordum ama yanlış olan bişey de yok gibiydi.. Uyuyamayınca üzerime küçük bir örtü alıp ortak salona gitmeye karar verdim. Saat 00.23'ü gösteriyordu. Herkes çoktan uyumuştu bu yüzden salonda kimse yoktu. Yani ben öyle sanıyordum. "Harry?" Harry büyük koltuklardan birinde yatıyordu. Cevap vermeyince uyuduğunu anlamıştım. Yanına gidip koltuğun önünde diz çöktüm Harry'e baktıktan sonra hafifçe kıkırdadım. Çok tatlı uyuyordu. Yüzüne düşen saçları çekerken gülümsemem yerini yavaşça hüzne bırakıyordu. Neden o gün sana öyle bağırmıştım ki? Yani ben öyle olmasını istememiştim. Düşündükçe bu yaptığım şeyde en ufak hir mantık bulamıyordum. Sanırım bu aralar gerçekten sinirlerim bozulmaya başlamıştı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra ayağa kalktım ve üstümdeki örtüyü Harry'nin üzerine örtüp tekrar odama dönmeye başladım. Belki biraz kitap okursam uykum gelir diye düşünmüştüm.. ~ -Hermione'nin ağzından- "Dün gece mi?" Diye sordum Harry'e kahvaltı sırasında "Evet. Ron beni uyandırıp yatağıma götürmeye geldiğinde üzerimde onun battaniyesi vardı. Ben uyurken gelip üstüme örtmüş olmalı" "Geçen seferki kavgadan sonra neden böyle bir şey yapsın ki?" Harry sadece omuz silkti. Ne ben ne de o Y/N'nin bu tutarsız davranışlarına anlam veremiyorduk. Düşüncelerimi bir kenara itip kapının olduğu tarafa döndüğümde kapıdan bize bakan Y/N ile göz göze gelmiştik. Tek başındaydı ve emin değilim ama sanırım stresli görünüyordu. Bir kaç saniyelik bakışmanın ardından iki eliyle sıkıca tuttuğu çapraz okul çantasının kolunu bırakmadan yanımıza gelmeye başladı. O gerçektende stresliydi. "Günaydın.." dedi hiç birimizin gözlerine bile bakamadan Harry arkasını dönüp çatık kaşlarla ona bakarak konuştu "Günaydın?" "McLaggen'ın olmadan tek bir adım bile atamadığını sanıyordum?" Dedi Ginny ona dönerek Y/N bu ismi duyduğunda gözleri büyümüş bariz bir şekilde irkilmişti. Ama neden? Susması için Ginny'e bakarak boğazımı temizleyip konuşmaya başladım "Bizimle kahvaltı etmek ister misin?" Belli ki konuşmak istediği bir şey vardı ama bir türlü lafa giremiyordu "Ben," hâlâ çantasının kolunu sıkıca tutuyordu "benim sizinle konuşmam gerekiyo-" "Geciktiğim için özür dilerim sevgilim. Kahvaltıdan önce halletmem gereken bir şey vardı da" McLaggen bir anda kolunu Y/N'nin omzuna dolayıp onun lafını kesti sonra da bizi yeni görmüş gibi bize döndü. "Günaydın Potter, size de günaydın hanımlar" Üçümüzde kafalarımızı hafifçe salladık. Y/N'nin sözünü böyle bölmesi sinirimi bozmuştu. Ve eminim ki sadece benimkini de değil, Harry ve Ginny'ninkini de bozmuştu. Ters bir şekilde McLaggen'a kısa bir bakış attıktan sonra Y/N'ye dönüp konuştum. "Seni dinliyoruz Y/N?" Hâlâ gözlerimize bakmıyordu. Oysaki o her zaman konuşurken gözlerimizin içine içine bakardı.. "Ben," dedi ve gözlerini yumdu. Kısa bir sessizliğin ardından devam etti "Boş verin, önemli bir şey değildi zaten" dedi ve arkasını dönüp Büyük Salon'un kapısına ilerlemeye başladı. Gözlerimi ondan alıp çatık kaşlarla McLaggen'a döndüm. Hâlâ olduğu yerde duruyordu. Bana döndüğünde ona nasıl baktığımı gördü ve aceleyle konuştu "İzninizle, Y/N'nin yanına gitmeliyim" dedi ve koşar adım onun peşinden gitti Bu da neydi şimdi? -Y/N'nin Ağzından- "Y/N, beni bekle" McLaggen arkamdan seslenip bana yetişti ve kolunu omzuma dolayıp benimle beraber yürümeye başladı. "Ee, ne konuşuyodunuz?" Bahçeye çıkan merdivenleri geçmiştik. McLaggen'ın sorusunu görmezden gelip konuşmaya başladım. "McLaggen ben, ben çok tuhaf hissediyorum" "Nasıl yani tuhaf?" İkimizde bahçenin ortasında durmuştuk. McLaggen önüme geçip bana bakmaya başladı "Yani, yanlış hissediyorum. Bişeyler yanlışmış gibi geliyor, anlıyor musun?" "Hayır? Şu anda hiç bir şey anlamıyorum" "Ya, doğru değil işte" dedim isyan eder gibi. Ellerimi şakaklarıma koydum ve biraz ilerdeki banka oturana kadar da çekmedim McLaggen peşimden gelip yanıma oturdu. "Sevgilim ne demek istediğini anlamıyorum. Yanlış olan ne?" "Bilmiyorum, bilmiyorum sorunda o zaten" dedim ellerimi sıkıp dizlerime koyduğum sırada. Devam ettim "Üstelik Harry'lerle de aram bozuk.." "Sevgilim, biz birbirimize yeteriz. Boşver sen onları. Sonuçta onlar o kadar da önemli değil" McLaggen sıktığım yumruğumun üzerine elini koyup öpmek için bana doğru eğildi ama ben ani bir refleksle kendimi geri çektim. Sanki şimdi doğru bişey yapmışım gibi gelmişti. "İyi misin güzelim?" Ayağa fırlayıp hızlı hızlı ileri geri yürümeye başladım. "Değilim. Çok gerginim, bişey canımı sıkıyor ama ben ne olduğunu bulamıyorum. Yanlış, çok yanlış!" Titreyen ellerimle saç köklerimi kavradım. Kafayı yemek üzereydim ve ben neden olduğunu bile bilmiyordum. Kalbim sıkışıyordu ve ben boğazımdaki yumru yüzünden nefes alamıyordum. Dizlerimin üzerine çöktüm, bir elimle yerden destek alırken diğeriyle gömleğimin kalbimin üstündeki kısmını sıkıyordum. McLaggen'a doğrudan bakmasam da ayaklarından yanıma geldiğini görmüştüm. Benimle beraber yere eğilip elindeki şişenin kapağını açtı ve bana uzattı. "Biraz su iç, kendine gelirsin" dedi endişeli bir sesle Yere koyduğum elimle suyu aldım. Ellerim o kadar çok titriyordu ki suyu dökmemem için McLaggen şişenin altından destekliyordu. Suyun yarısına kadar içtikten sonra şişeyi McLaggen'a bıraktım ve derin nefesler almaya başladım. Yaklaşık bir dakika sonra az önceki halimden eser kalmamıştı. "İyi misin?" Sadece kafamı salladım. Cormac ayağa kalkıp bana elini uzattı. Elini tuttuktan sonra da beni kaldırdı. İşte şimdi her şey doğru geliyordu. "Hadi, derse yetişmemiz gerekiyor" dedi ve banktan ikimizinde çantalarını alıp tekrar okula doğru yürümeye başladı. Koşarak onun yanına gittiğimde kolunu kaldırıp kendime sardım ve ona gülümsedim. Cormac ise yürümeye devam ettiği sırada kısa bir öpücük bahşetti bana.. ~ "Y/N, sen sabah bizimle bir şey konuşmak istediğini söylememiş miydin?" Hermione, Ginny ve Harry yanıma gelmişti. Bazılarının son ders saati olduğu için ortak salonda pek fazla kişi yoktu. Bende Cormac'ın dersinin bitmesini beklerken masanın üzerinde duran bir dergiyi alıp karıştırmaya başlamıştım. Kafamı kaldırıp onlara bakarak konuşmaya başladım. "Ne konuşması?" "Sabah kahvaltıda, McLaggen gelmeden önce bize bir şey söylemek üzereydin ya" dedi Hermione Hatırlamam için biraz düşünmem gerekmişti. Merlin, bu aralar ne kadar unutkanlaşmıştım. "Şey, Harry'den battaniyemi isticektim" dedim. Gerçekten bunu mu isticektim acaba? "Battaniyeni mi?" Dedi Harry "Evet, o benim en sevdiklerimden biriydi. Her neyse sen sonra Hermione'ye verirsin benim şimdi çıkmam lazım" dedim ve Cormac'ın sınıfının olduğu binaya gitmek için ayaklandım.. İki gün sonra Slughorn'un Noel partisi için hazırlanıyordum. 10 dakika sonra McLaggen'la Şişman Kadın portresinin önünde buluşacaktık. Aynanın önünde son kez kendime bakarken aniden başımın dönmesiyle bana en yakın olan Ginny'nin yatağına attım kendimi Bunlar Hermione kapıdan çıkmak üzereyken olduğu için görmüştü beni "Y/N, iyi misin?" "İyiyim, sadece biraz başım döndü" "Bunu bu aralar çok sık yaşamaya başladın. Hastane kanadına gittin mi?" Dedi bana doğru gelip ellerini dizlerine koyup eğildiğinde "Bi ara uğrarım. Neyse partiye geç kalacağız" dedim onu savuşturmak için. Daha sonra ayağa kalkıp Hermione'yi arkamda bırakarak çıkışa yöneldim. Yaklaşık yarım saattir partide boş boş vakit geçiriyorduk. Harry ve Hermione arkadaş olarak katılmıştı ve çok eğlendikleri ortadaydı. Etrafıma baktım. McLaggen bize içecek bir şeyler almak için gitmişti. Anlık bir kararla Harry'nin yanına gitmeye başlamıştım. McLaggen'ın bizi görmesini istemediğim için hızlıca Harry'i kolundan tutup perdelerin arkasına çekmiştim. "Hey, napıyorsun?" "Konuşmamız gerek" dedim etrafa bakarak "Şimdi, burda mı?" "Evet" dedim hâlâ McLaggen geliyor mu diye kontrol ederken "Y/N sen birinden mi saklanıyorsun?" Dedi Harry bir anda yüzünü gözlerimin önüne getirerek "Harry, beni iyi dinlemen gerekiyor. Bende tuhaf bişeyler var ama ne olduğunu anlamıyorum" "Tuhaf bişeyler olduğunu biz de fark ettik" dedi çatılmış kaşlarla. Daha sonra devam etti "McLaggen ile ilgili mi?" "Bilmiyorum, hiç bişey bilmiyorum. Sadece çok tuhaf hatta yabancı hissediyorum-" lafımı henüz tamamlanmamıştım ki McLaggen'ın buraya geldiğini gördüm "McLaggen geliyor. Gitmem gerek" dedim ve tam o perdenin arkasına geçerken bende diğer taraftan çıktım. Hızlı hızlı ordan uzaklaşırken çarptığım biri yüzünden nerdeyse yere düşüyordum. "Profesör Snape?" "Artık önünüzdeki şeyleri bile göremiyor musunuz Bayan Black?" "Özür dilerim Profesör, dalgın ânıma denk geldiniz" dedim ve gitmek için bir kaç adım attım ama Profesör beni durdurdu "Zambak.." "Zambak?" Dediğinden hiç bişey anlamamıştım Profesör tekrar bir şey söyleyecek oldu ama arkadan gelen Harry ve McLaggen'ın sesini duyunca o tarafa döndü. Belli ki Harry'i arıyordu. Gitmeden hemen önce tekrar bana dönüp son sözlerini söyledi "Yarın sabah son dersten sonra ofisime gelin Bayan Black" Bu da neydi şimdi? -Harry'nin Ağzından- "Hey, Y/N nereye gitti?" Dedi McLaggen "Aa şey, burnunu pudralamaya gitti" diye bir yalan uyduruverdim Kısa bir sessizliğin ardından McLaggen konuşmaya başladı "Granger ve senin çıktığınızı bilmiyordum Potter" "Çıkmıyoruz, arkadaş olarak geldik" Lafımı bitirdikten sonra bir garson perdeyi açıp bize bişeyler ikram etti "Ejderha Tartar?" McLaggen bir iki tane alıp yemeye başlamıştı. Garson bana da uzattığında kafamı salladım "Hayır teşekkürler" "İyi fikir, kim ejderha yumurtası yiyip ağzını kokutmak ister ki?" Diyip uzaklaştı garson. Ondan hemen sonra ise Profesör Snape gelmişti. Perdeyi açar açmaz McLaggen kusmaya başlamıştı. "Bir ay gözetim altına alınacaksın McLaggen" Fırsattan istifade gizlice sıvışmaya çalışmıştım ama Profesör tekrar konuşmaya başladı "O kadar hızlı değil Potter" sonra bana döndü "Efendim partiye geri dönmeliyim. Refakatçim-" "Bayan Granger iki dakika sensiz idare edebilir diye düşünüyorum" dedi ve devam etti "Sadece bir mesaj ileteceğim" "Mesaj mı?" "Profesör Dumbledore'dan. Sana selamlarını iletti ve Noel'ini kutladı. Profesör bir geziye gitti ve yeni dönem başlamadan önce dönmeyecek" "Nereye gitti?" Profesör sorumu görmezden gelerek uzaklaşmaya başladı. Saniyeler sonra ise kapı gürültülü bir şekilde açıldı ve Filch, Malfoy'u sürükleyerek içeri soktu. "Çek ellerini üzerimden, iğrenç kofti!" -Y/N'nin Ağzından- "Çek ellerini üzerimden, iğrenç kofti!" Malfoy? Senin burda ne işin var? "Profesör Slughorn, Efendim. Bu çocuğu koridorda gezinirken yakaladım. Partinize davetliymiş" dedi Filch Kimseden ses çıkmıyordu. Belli ki Malfoy yalan söylemişti. Bir saniye bile düşünmeden öne çıkıp konuşmaya başladım "Onu ben davet etmiştim" herkes bana dönmüştü. Neden böyle bişey söylemiştim ki? Malfoy çatık kaşlarla bana bakarken devam ettim. "Gelmek istemediğini söylemiştin. Bu yüzden bende başka biriyle geldim. Bakıyorum da fikrini değiştirmişsin" En azından şimdi ceza almaktan kurtulmuştu. "Başkasıyla geleceğini söyleseydin hiç bu kadar zahmete girmezdim Black" Uzun bir sessizlik başlamıştı. Profesör Snape Malfoy'a doğru yürüyüp onu Filch'ten aldı "Ben onu geri götürürüm " "Elbette Profesör" İkisi bir partiden ayrılırken onları takip etmek için bende usul usul kapıya yanaştım... "Benden istenilen emirleri kendimce yerine getiriyorum. Bell'in lanetlenmesi planımda var mıydı sanıyorsun!?" Bell'i sen mi lanetledin!? Profesör, Malfoy'u ittirip duvara yapıştırdı ve üzerine eğilip tehtitkar bir şekilde konuşmaya başladı "Seni korumaya yemin ettim. Bozulmaz Yemin'i ettim!" "Korunmaya ihtiyacım yok! Bu görev için beni seçti. Yapmam gerekenleri başkasının yaptığını öğrenirse bana ve korumam gerekenlere neler yapacağını hiç düşündün mü!?" Dedi ve ekledi "Görevi tamamlayacağım. Tamamlamak zorundayım!" "Korkuyorsun Draco. Bunu gizlemeye çalışıyorsun ama çok belli. Bırak sana yardım edeyim" "Korkuyorum evet, ama kendim için değil! Ayrıca yardımını kabul edemem, bunu başarırsam kendi zaferim olacak. O zaman ondan, bizi artık rahat bırakmasını isteyebilirim!" "Benim önceliğim seni korumak-" "Benim önceliğim de-!" "Kapa çeneni!" Beni korumak, değil mi Malfoy?.. ~ Pazartesi, yani üç gün sonra Noel tatili için bir çok kişi evlerine gidecekti. Bu gün ise son ders günüydü. Dün geceki partiden sonra uyanmam zor olmuştu ama kalkıp derse gitmiştim. Tek sorun ise odaklanamamamdı. Profesör Snape'in dün geceki hallerinden ve Malfoy ile olan konuşmasından sonra başka bir şey düşünmem imkansızdı. Bir an önce dersler bitse de gitsem diye düşünüyordum. Sonunda beklediğim an geldiğinde koşar adım sınıftan çıkıp Profesörün ofisine gitmeye başladım. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde onu masasında oturmuş bir yığın kağıtla ilgilenirken bulmuştum. Ben içeri girdiğimde ayağa kalkmıştı. Profesör tamda yanıma doğru geliyordu ki birden kapı açıldı. Gelen Malfoy'du İkimizde çatık kaşlarla birbirimize bakıyorduk. En sonunda Malfoy kapıyı arkasından kapatıp içeri girdi. "Harika, ikiniz de geldiğinize göre-" kapı tekrar hızla açıldığında üçümüzde oraya dönmüştük "Profesör, acilen Slytherin binasına gelmeniz gerekiyor! Jack yine nefes alamıyor!" "İkiniz beni burda bekleyin, hemen dönerim" diyen Profesör koşar adım ofisten çıktı Bir süre Malfoy'la bakıştıktan sonra, o arkasını dönüp raflardaki içi dolu şişelerle ilgilenmeye başlamıştı. Yani aslında ilgileniyormuş gibi yapıyordu. "Dün gece neden öyle bişey söyledin?" "Bilmiyorum. Bir anda ağzımdan çıktı, bende devam ettirdim" Siktir! Ellerim mi titremeye başlıyor!? "Gecenin sonunda sevgilinle büyük bir kavga etmişsinizdir şimdi" "Dün geceden beri konuşacak vaktimiz olmadı" "Benim yüzümden Potter'larla da başın belaya girmiştir o zaman" tüm sözlerini bana bakmadan söylüyordu "Harry'le de konuşacak fırsatım olmadı. Kızlar da zaten uzun zaman önce bıraktılar beni sorgulamayı" Siktir, şimdi de dizlerim titriyor! "Draco, Snape'le dünkü konuşmanız-" "Duydun demek" "Senin önceliğin, ben miyim?" Bir süreliğine elindeki küçük şişeyle oynamayı kessede sonrasında konuşmaya başladığında oynamaya devam etmişti "Ne fark eder ki? Sen artık başka biriyle görüşüyorsun" Dizlerim o kadar şiddetli titriyordu ki ayakta kalabilmek için yanımdaki masadan destek almak zorunda kalmıştım "Draco, ben-" "Hayır hayır, açıklama yapmana gerek yok. Kendin söyledin bu senin hayatın ve ben artık bunun bir parçası değilim" "Aslında söylemek istediğim-" "Söylemek istediğin 'hayatımdan uzak dur Malfoy' biliyorum" Nefes düzenim bozulmuştu ve zar zor nefes alıyordum. Ayrıca başım da dönmeye başlamıştı "Beni dinlemiyorsun-" "Ne kadar ironik değil mi? Eskiden seni korumak için yaptığım şeyleri şimdi sen bana yapıyorsun. Ama merak ediyorum, ben sana zarar gelmesin diye seni kendimden uzaklaştırırken sen neden şimdi beni uzaklaştırıyorsun? Ona gerçekten aşık mı oldun yoksa bana acı çektirmek mi istiyorsun?" Acıyla kalbimin üstündeki gömleğimi tutup sıkmaya başladım. Nefes alamıyordum, gözlerim kararıyordu "Draco nefes alamıyorum.." dedim sesim fazla çıkmamasına rağmen Draco saniyeler sonra bana döndüğünde ben çoktan yere düşmüştüm. O koşarak yanıma geldiğinde ne kadar korktuğunu görebiliyordum "Ne oldu!? S-sen-" "Nefes alamıyorum" "N-napıcam!?" Konuşacak gücüm kalmamıştı. Draco bir anda ayağa fırlayıp bir şeyler aramaya başlamıştı. Her yeri dağıtıyor ama aradığı şeyi bulamıyordu. Rafları bırakıp çekmecelere yöneldiğinde çok geçmeden elinde küçük bir kutuyla tekrar yanıma gelmişti. Kutudan taşa benzeyen bir şey çıkartıp ağzıma koydu ve beni biraz kaldırdı "Yut şunu!" Dediğini yapıp yutmaya çalışırken ofisin kapısı açılmıştı. Gelen kişi Profesör Snape'ti "Noluyor burda!?" "Bilmiyorum, bir anda nefessiz kalıp yere düştü!" "Ona ne verdin?" Dedi Profesör endişeyle "Bezir. Zehirlenmiş olabilir diye düşündüm!" Profesör masanın üzerindeki su dolu bardağı alıp bana içirmeye başladı. Bezir büyük olduğu için boğazıma takılmıştı. Sonunda onu yuttuğumda bir kaç saniye Draco'nun kucağında öylece nefesimi düzeltmeye çalışmıştım. "İyi misin?" Dedi Draco terden alnıma yapışan saçları yüzümden çekerken Kafamı salladığımda bir tarafımdan Profesör diğer tarafımdan Draco tutmuş beni kaldırıp sandalyeye oturtmuşlardı "Ne oldu bana?" Draco bilmiyorum der gibi kafasını sallayınca ikimiz de Profesöre dönmüştük "Aşk iksiri" dedi Kendimi toparladıktan sonra "Aşk iksiri mi?" Diye sorabilmiştim "Hemde en kuvvetlisinden. Belli ki vücudun buna çok uzun süre maruz kalmış. Bende zaten bunun için sizi buraya çağırmıştım. Neyseki ben fark ettim, yoksa bu şey devam etseydi ölümcül sonuçları bile olabilirdi" "Nasıl anladınız?" Dedim. Hâlâ üstümdeki şoku atlatabilmiş değildim Bu sorum cevapsız kalırken Draco sinirle ayağa kalkmıştı. Yumruklarını öyle bir sıkıyordu ki.. "Draco?" "O piç bunun hesabını verecek!" Diye tıslayıp çıkışa yöneldi Hızla ayağa kalkıp Draco'nun önüne geçtim "Aklından bile geçirme!" "Sakın bana onu savunma-" "Ona bunu ödetecek olan kişi benim!" Dedim ve koşar adım sınıftan çıktım. McLaggen'ın nerde olduğunu tahmin edebiliyordum bu yüzden doğruca bahçeye gidiyordum. Malfoy ise arkamdan geliyordu. Tamda tahmin ettiğim gibi, arkadaşlarıyla bahçede oturuyordu. McLaggen beni fark ettiğinde ayağa kalkıp kollarını açarak bana doğru yürümeye başladı. Bense sinirle yürüyordum. Sonunda onun önüne geldiğimde bana sarılmak için öne atılmıştı ama ben bir anda yüzüne sert bir yumruk indirince dengesini kaybedip yere düşmüştü. "DEMEK AŞK İKSİRİ HA!?" Bahçedeki herkes bize bakıyordu. Malfoy ise hemen arkamdaydı Yeniden ayağa kalkmaya çalışırken konuşmaya başlamıştı. "Y/N, sen-" McLaggen'ı ittirip bağırmaya devam ettim "BEN NE!? ÖĞRENEMEYECEĞİMİ Mİ SANMIŞTIN!?" "Y/N? Noluyor?" Harry Ginny ve Hermione de gelmişti. Ginny'nin sorusunu görmezden gelirken etraftan biri onlara durumu açıklamıştı. McLaggen'a bağırmaya devam ettim "SENİN YÜZÜNDEN ÖLEBİLİRDİM!" McLaggen'ın arkadaşları üzerime doğru gelecek olmuşlardı ama Draco onların önüne geçip durdurmuştu "Sakın!" Onun sözleri soğuk bir tehtit gibi etrafa yayılmış, herkesin bir adım gerilemesine neden olmuştu McLaggen'ın yüzüne bir kez daha yumruk attığımda sendeleyerek bu defa Harry'nin olduğu yere gitmişti. Harry onu kendine çevirip güçlü bir yumruk attığında ise yüz üstü yere yapışmıştı. "Noluyor burda!?" Profesör McGonagall'ın sesi bahçenin girişinden duyulmuştu Hızla yerde yatan McLaggen'a gidip kafasının yanında tek dizimi yere koyup eğildim ve saçlarından tutup kafasını kaldırdım. "Eğer bir kez daha benim karşıma çıkacak olursan sana öyle şeyler yaparım ki ölmek için bana yalvarırsın!" Dedim fısıltıyla. Sonra da kafasını yere çarptırıp ayağa kalktım ve ondan uzaklaştım Profesör kalabalığın arasından geçip yerde, yüzü kanlar içinde yatan McLaggen'a bakarak konuşmaya başladı. "Bay McLaggen ne oldu size!?" Ama o cevap veremeyecek kadar hırpalanmıştı... ~ "Y/N geliyor musun?" Noel Tatili için bir haftalığına eve dönüyorduk. Trene bindiğimizde Hermione ve Ginny beni yanlarına çağırmıştı. Harry ve Ron'a bakıp kızların yanına giderken konuştum "Üzgünüm bu sefer kızlarla gitmem gerek" Hermione ve Ron hâlâ konuşmuyordu bu yüzden üçümüz başka kompartımana geçmiştik. Harry ve ben Weasley'lerin evine gidecektik. Remus'un yazdığı mektuba göre o da oraya gelecekmiş. Sonunda yeniden onunla görüşebilecektik.. Nasılsınız aşklarımmm?
|
0% |