Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@ilydacinar

Aşklarım hikayeye geçmeden önce bölümü beğenmeyi unutmayın sizi seviyorum 😻😻

"Sirius!?"

"Sessiz ol Y/N" dedi Harry kısık sesle

Hızlıca şöminenin önüne gelip diz çöktüm.

"Seni çok özledim Sirius" dedim heyecanla ve elimi onun yüzüne yani kızgın kömürlere uzatıp dokundum.

"Aaağh! Ah! Ah! Ah!"

Acıyla elimi geri çekerken ne kadar aptal olduğumu sorguladım

Harry uzun bir iç çekip yanındaki su dolu bardağı uzattı.

"Tanrım, nasıl bu kadar aptal olabiliyorsun Y/N?"

Acıyla Harry'e baktım.

"Üzülme Y/N az önce o da aynısı yapmak üzereydi" dedi Sirius gülerek.

"Heey bunu söylemek zorunda mıydın!?"

"Üzgünüm Harry" dedi ve gülümsemeye devam etti. Daha fazla dayanamayıp Harry ve bende güldük.

"4 gün sonra Quidditch maçım var Sirius. Geleceksin değil mi?" Dedim umutla

"Bilmiyorum Y/N bu çok tehlikeli olabilir. Bakanlık hâlâ beni arıyor biliyorsun"

"Hadi ama Sirius bu Slytherin ile olan ikinci maçım ilkine gelememiştin bari ikincisine gel. Üstelik biz kazanırsak direkt finale kalıyoruz. Slytherin ikinciliğe düşüyor ve Hufflepuff'la Ravenclaw'u yenip finale kalamazsa bir daha onlarla maç yapamicaz. Malfoy'u nasıl yeneceğimi görmek istemiyor musun?" Dedim ikna edici olmaya çalışarak.

"Elbette istiyorum Y/N ama-"

"O zaman beni izlemeye gel Sirius" dedim ısrar ederek. Harry araya girdi.

"Israr etme Y/N Sirius'un yakalanıp tekrar Azkaban'a gitmesini mi istiyorsun?"

"Tabiki istemiyorum Harry. Sadece onu çok özledim ve burda bir bahane bulup onunla görüşmek istiyorum" diyip arkamdaki kanepeye oturdum.

"Özür dilerim Y/N. Sirius'u bende özledim ama sabırlı olmalıyız. Ara tatilde zaten onun yanında kalacağız ve sadece yakalanmasını istemiyorum" dedi yanıma gelip saçımı okşarken.

Yaşarmaya başlayan gözlerimle Harry'e bakıp hafifçe gülümsedim.

"Hey ben hâlâ burdayım çocuklar" dedi Sirius dikkatimizi üstüne çekerek.

Sirius ile biraz daha konuştuktan sonra gitmesi gerektiğini söyleyip Harry ve beni ortak salonda baş başa bıraktı. İkimizde tekrar kanepeye oturup bir süre öylece yeri izledik.

"Biliyor musun Harry, uzun zamandır baş başa kalıp o sıkıcı konuşmalardan yapmamıştık" dedim birden

"Ah demek sıkıcı öyle mi?" Dedi Harry beni gıdıklamaya hazırlanırken.

"Hayır! Hayır sadece şakaydı!" Dedim kanepede geri geri giderken.

"Üzgünüm Y/N artık çok geç. Söz ağızdan bir kere çıkar" diyip beni gıdıklamaya başladı.

Harry ile 1. Sınıftan beri yakın arkadaştık ama geçen seneki olaylardan sonra daha da yakınlaşmıştık. Benim amcam onun vaftiz babası olduğu için geçen yazı üçümüz beraber geçirmiştik ve itiraf etmeliyim ki inanılmazdı. Çok uzun zamandır Lupin'den başka kimsem yokken bir anda Sirius ortaya çıkınca inanılmaz bir şekilde mutlu olmuştum. İki en sevdiğim insan ile yan yana olmak tarif edilemez bir duyguydu.

Artık nefes alamicak duruma geldiğimde Harry beni gıdıklamayı bıraktı. Ama ikimizde hâlâ gülmeye devam ediyorduk. Sonunda nefes nefese kendime geldiğimde birden kendimi Harry'nin kucağına bıraktım. Yani aslında dizine yattım desem daha doğru olur. Harry saçlarımla oynayarak konuşmaya başladı.

"Y/N sormaya korkuyorum ama"

"Merak etme Harry süpürgeni yatağına bıraktım"

"Umarım tek parça halindedir"

"Biliyorum inanması güç ama tek bir çizik bile yok Harry"

"Görmeden inanmam Y/N" dedi Harry gülerek.

Bir kaç dakikadır sessizdik. Harry kanepeye yaşlanmış saçlarımı okşarken bende onun dizinde yarı uyur biçimde yatıyordum. İkimizde çok yorgun olduğumuz için uykuya dalmamız an meselesi olabilirdi.

Saat gece 10 olduğunda bir hareketlilik hissettim. Harry beni yatağıma taşıyordu sanırım. Yarı uyanık bir şekilde onu izliyordum. Gözlerim zor açılıyordu bu yüzden kendim kalkıp yürüyemiyordum. Merdivenlere kadar herşey normaldi ama Harry bir kaç basamak çıkmaya başladığında ikimizde yere yapıştık.

Hızlıca gözlerimi açtığımda Harry ile üst üsteydik.

"Harry ne yapıyorsun!?"

"Seni yatağına götürmeye çalışıyordum
Y/N ama merdivenler birden yok oldu" dedi üstümden kalkarken

"Tanrım! Ne bekliyordun ki!? Kızlar yatakhanesinin merdivenlerinin büyülü olduğunu bilmiyor muydun!?"

"Hayır tabiki bilmiyordum" Dedi Harry

Biz yerde oturarak konuştuğumuz sırada Hermione merdivenlerin başından konuştu

"Ne oluyor burda!? Ve siz ikiniz neden yerdesiniz!?"

"Gördüğün gibi düştük Hermione" dedi Harry

"Dur tahmin edeyim Harry, kızlar yatakhanesine mi girmeye çalıştın?"

"Sadece Y/N'yi yatağına götürüyordum"

"Merdivenlerin büyülü olduğunu bilmiyor musun?" Dedi Hermione

"Artık biliyorum" dedi Harry saçını geriye atarken

Hermione merdivenlerden inip yanımıza geldi. Elini uzatıp kalkmama yardım etti. Daha sonra ikimiz birlikte Harry'nin kalkmasına yardım ettik.

"Lütfen bundan kimseye bahsetmeyin" dedi Harry.

"Merak etme Harry sırrın bizimle güvende" dedim kıkırdayarak.

"Ciddiyim Y/N, Ron'a bile söylemeyin yoksa ömrümün sonuna kadar benimle dalga geçer" dedi Harry.

"Tamam tamam kimseye söylemeyiz" dedim Harry'nin yeni düzlediği saçlarını karıştırarak...

-Ertesi Sabah-

Saat 10.30 olduğunda Hermione beni uyandırma çalışmalarına başlamıştı.

"Hadi Y/N unuttun mu bu gün Oliver ile buluşacaktınız"

"Birazdan kalkarım Herm" dedim yorganı üzerime çekerken.

"Yine geç kalacaksın Y/N" dedi Hermione kendi yatağını toplarken.

Yaklaşık yarım saat sonra Hermione tekrar beni uyandırmak için gelmişti.

"Hadi Y/N saat 11 hemen kalkıp kahvaltıya gitmezsek Ron bize yiyecek bir şey bırakmaz" yorganı hızlıca kafamdan attım.

"Ron'u tamamen unuttum" dedim yatağımdan kalkıp lavaboya koşarken

Hızlıca hazırlanıp kahvaltıya indiğimizde Malfoy'u gördüm. Yemeğini yerken Gelecek Postasını okuyordu. Ona bakarken yürümeye devam ettiğim için Gryffindor masasına çarpmıştım. Malfoy gürültüye kafasını kaldırdığında göz göze geldik. Ben bacağımı tutarak yerime geçerken onunda hafifçe gülümsediğini gördüm.

"İyi misin Y/N?" Dedi Hermione

"Bu aralar çok sakarlaştın Y/N" dedi Harry

"Evt Y/N ck skarlaştın" dedi Ron ağzı dolu bir şekilde

"Yavaş ye Ron boğulacaksın" dedi Hermione.

Hızlıca kahvaltımı yapıp Hogsmeade'e gitmek için kalktım. Refleks olarak Slytherin masasına baktığımda bu defa Malfoy'u görememiştim. Fazla umursamayıp yola koyuldum.

Saat tam 11.58 olduğunda buluşma noktasına gelmiştim. Gecikmemek için koşmuştum ve köprünün üstüne oturup biraz soluklamaya başladım. 2 dakika sonra Oliver'ı gördüğümde gayet sakin bir şekilde köprünün diğer tarafından geliyordu.

"Bekletmedim ya Oliver" dedim yeni düzene soktuğum her halinden belli olan nefesimle.

"Hayır Y/N ben zaten erken gelmiştim. O yüzden Üç Süpürge de beklemeye karar verdim" dedi ve devam etti.

"Her neyse artık geldiğine göre seni o harika yere götürebilirim" dedi gülümseyerek.

Yürümeye başladık. Oliver önde ben bir iki adım arkasında yürüyordum. Oliver sonunda bir dükkanın önünde durduğunda gözlerime inanamadım.

"Şaka yapıyorsun!" Dedim sevinçle

"Hayır, şaka yapmıyorum. Hadi içeri girelim" dedi gülümseyerek.

Oliver beni bir süpürge dükkanına getirmişti. İçeri girerken konuştum.

"Dur biraz biz hangi parayla süpürge alacağız? Benim hiç param yokta"

"Profesör McGonagall sana süpürge almam için bana biraz para verdi" dedi Oliver

O sırada ben çoktan süpürgelere bakmaya başlamıştım bile.

"Ne kadar paramız var?" Diye sordum Oliver'a

"150 galleon"

"Yani Nimbus 2000 alabiliriz değil mi?" Dedim heyecanla.

Malfoy ve Harry'nin süpürgesinden daha yavaştı ama kesinlikle iş görürdü. Zaten bir Ateşoku 500 galleon iken Profesörden daha fazlasını beklemek bencillik olurdu.

"Evet Nimbus 2000 alabiliyoruz, ve unutma Profesör senin kazanacağından emin olmasaydı bu süpürgeyi sana almazdı. Bu yüzden lütfen Profesörün yüzünü kara çıkarma" dedi Oliver

"Merak etme kaptan. Malfoy'un Snitch'i yakalamasını izin vermeyeceğim" dedim samimi bir şekilde.

Süpürgenin ödemesini yaptıktan sonra okula postalamalarını söyleyip dükkandan çıktık. Daha sonra bir şeyler içmek için Madam Rosmerta'nın yerine gittik. 1 saat kadar bir şeyler içip gelecek maç hakkında konuştuktan sonra kalktık.

Biraz yürüdükten sonra Oliver sessizce konuştu.

"Hey Malfoy ile geleceğini bilmiyordum"

"Malfoy mu? İyide ben onunla gelmedim ki" dedim anlam veremeyerek.

"Ama seninle buluştuğumuzdan beri nereye gitsek onu görüyorum"

Kafamı çevirip arkama baktığımda Malfoy kitapçı dükkanının vitrinini inceliyordu. Ona bakmaya devam ederken Malfoy da kafasını çevirince göz göze geldik. Biraz sonra yanımıza gelmeye başladı.

"Ooo kimleri görüyorum. Black ve Wood yan yana. Aranızda bir şey olduğunu bilmiyordum" dedi Malfoy

"Bilmemen çok normal Malfoy çünkü aramızda bir şey yok" dedim

"Ah öyle mi? Peki neden sabahtan beri baş başa geziyorsunuz?" Dedi Oliver'a tuhaf bir şekilde bakarken.

"Bu neden seni ilgilendirsin ki?"

"Çünkü benimle gezmeni istiyorum" dedi birden

"Ne?"

"Yani ben buraya alışveriş yapmaya geldim ve aldıklarımı birinin taşıması gerekiyor"

"Peki bundan bana ne Malfoy" dedim anlamayarak.

"Senin taşımanı istiyorum Black"

Oliver ve ben anlamayan gözlerle birbirimize baktık. Daha sonra Oliver konuştu.

"Korumaların nerde Malfoy? Neden onlara taşıtmıyorsun?"

"Bu seni ilgilendirmez Wood" dedi Malfoy

"Aslında ilgilendirir. Bu benim oyuncum ve şu anda maç için bir şeyler almaya gelmiştik yani onu kafana göre alıp gidemezsin" dedi Oliver. Sinirlenmeye başlamıştı.

"Aslında alabilirim" dedi Malfoy

"Nasıl olacakmış o?" Dedi Oliver

"Unuttun mu Black iddiayı ben kazandım ve ben şu anda benimle gelmeni istiyorum"

"Ne iddiası Y/N?"

Oliver'a dönüp konuştum.

"Üzgünüm Oliver ama onunla gitmek zorundayım" dedim.

"Gitmek zorunda değilsin" dedi Oliver

"İddiaya girmiştik ve o kazandı. Yani evet zorundayım" dedim Malfoy'un yanına geçerken.

Oliver bir kaç saniye olduğu yerde kaldı ve hiç bir şey yapamayacağını anlayınca sinirle gitti.

"Mutlu musun?"

"Evet"

"Hadi ne alacaksan hemen alalım da okula dönelim. Hafta içi seni yeterince gördüğüm yetmiyormuş gibi birde hafta sonumu seninle geçirmek istemiyorum Malfoy" dedim sinirle

"Bunu duyduğuma üzüleceğimi felan sanıyorsan yanılıyorsun" dedi ve Madam Malkin'in dükkanına girdi. Oflayarak peşinden gittim.

20 dakikadır dükkandaydık ve Malfoy sürekli bir şeyler giyip çıkartıyordu. Bende sıkılmamak için kendime göre kıyafetler bakıyordum.

"Peki bu nasıl olmuş?" Dedi üstündeki siyah takımı göstererek.

"Berbat görünüyorsun Malfoy" dedim Malfoy'a bakmadan elimdeki elbiseyi üstüme tutarak.

"Harika o halde bunu da alıyorum" dedi deneme kabininin içine girerken.

Gözlerimi devirip ofladım. Malfoy tekrar perdenin arkasından çıktığında elinde 4 tane takım vardı.

"Bunların hepsini almayı düşünmüyorsun heralde?" Dedim. Gözüm korkmuştu çünkü bunları Hogwarts'a kadar ben taşıyacaktım ve biz alışverişe daha yeni başlamıştık.

"Hepsini alacağım" dedi gülümseyerek.

Kasaya doğru ilerlemeye başlamıştık ki Malfoy elindeki takımları bana verdi.

"Sen kasaya geç ben ceketimi unutmuşum" dedi. Gerçekten de üstünde sadece gömleği vardı. Ceketi kabinde kalmış olmalıydı.

Aldıklarımızı kasaya bıraktığımda Malfoy da elinde ceketiyle geri gelmişti.

Ben dışarı çıkıp Malfoy'u beklemeye başladım. Yaklaşık 4 dakika sonra elindeki poşetlerle yanıma gelmişti ve poşetleri bana vermişti.

"Dün sana söylediğim lafı geri alıyorum" dedim poşetleri tutmaya çalışırken.

"Hangi laf?" Dedi Malfoy

"Düştüğümde bana elini uzatmıştın ve ben sana ne kadar da centilmensin demiştim ya, işte o lafı" dedim sinirle

Malfoy ceketinin kollarını düzeltirken hafifçe gülmüştü.

"Hadi gidelim" dedi

"Nereye?"

"Bir yere daha uğramam gerekiyor. Sonra Hogwarts'a dönebiliriz"

Hızlıca bir yere daha girdiğimizde burasının bir parfüm dükkanı olduğunu anladım.

Malfoy hızlıca kasadaki kadının yanına gitti.

"Siparişim hazır mı Madam?" Diye sordu.

"Evet Bay Malfoy, hemen getiriyorum" diyip arka tarafa gitti.

Geldiğinde elinde bir şişe parfüm vardı. Malfoy parfümü eline alıp havaya sıktı ve kokladı. Bu Malfoy'un kokusuydu. Taze odun ve yeşil elmanın gevrek karışımı. Parfümü bile özel üretimdi bu çocuğun. Bunları düşünürken kendime kızmıştım. Ben bu kokuyu nerden biliyordum ki!?

Dükkandan çıktığımızda Malfoy parmağını şıklattı ve yanımıza bir ev cini geldi.

"Winky bunları benim odama götür" dedi Malfoy.

(Dobby özgür olduğu için Winky'yi Malfoy'ların ev cini olarak gösterdim)

Winky elimdeki poşetleri alıp Malfoy'un odasına cisimlendi.

"Madem bunları ev cinine taşıtacaktın neden beni peşinden sürükledin!?"

"Çünkü canım öyle istedi Black" dedi Malfoy gülümseyerek.

Sinirle arkamı dönüp yürümeye başladım. Malfoy da peşimden geliyordu.

Hogwarts'a kadar beraber yürüdük. Okulun kapısından girdiğimizde Malfoy konuştu.

"Hey o kadar sinirlenme Black. Bu gün o kadar da kötü değildi üstelik sende kazançlısın" dedi

Onu dinlemek istemediğim için hemen odama çıktım.

Hermione kendi yatağında kitap okuyordu. Beni gördüğünde gülümseyip konuştu.

"Yatağındaki şey inanılmaz güzel Y/N"

"Yatağımdaki ne inanılmaz güzel Herm?" Dedim

"Gitte kendin bak Y/N" dedi Hermione.

Yatağıma baktığımda Malfoy'u beklerken baktığım elbiseyi gördüm..

Selam aşklarım umarım bölüm hoşunuza gitmiştir. Beğenip yorum yapmayı unutmayın. 15 beğeni sonra yeni bölüm gelecek sizi seviyorum ❤️‍🔥❤️‍🔥

 

Loading...
0%