Yeni Üyelik
3.
Bölüm

|2.BÖLÜM|

@imerafera_0

Sabah uyandığımda bir yatakta yatıyordum,ama bu yatak benim yatağım değildi. Hemen doğruldum ve etrafıma bakındım. Çift kişilik bir yatakta yatıyordum. Sol tarafımda küçük bir komodin vardı,üstünde ise bir tane gece lambası. Hemen ayağa kalktım üstümde elbisem vardı ama eldivenleri çıkarılmıştı.

 

Ayağa kaltığımda ayağım sızlamıştı. Hatırladığım kadarıyla dün gece ayağımı burkmuştum. Odada yalın ayak ilerlemeye başladım. Yatağın ucuna geldiğimde sol tarafımda büyük bir giyinme odası;sağ tarafımda ise banyo ve kapı vardı.

 

Sol tarafıma dönerek biraz inceledim. Normal bir erkek dolabıydı ama farklı birşey vardı.

Askerî üniforma...

 

Üniformadan nerde olduğumu anlamıştım. Hemen arkamı dönüp kapıya ilerledim ve kapıyı açarak odadan dışarı çıktım. Odadan çıktığımda önümde bir koridor vardı. İleriye doğru yürümeye başladım. Duvarlar boştu, ne bir tablo ne de başka birşey vardı.

 

Koridoru bitirmeme iki,üç adım kala durdum. Sol taraftaki odadan su sesi ve bir erkeğin telefon konuşma sesi geliyordu. Kapıya yavaş bir şekilde yaklaştım. Ama yaklaşır yaklaşmaz bir bedenle burun buruna geldim. Kafamı biraz yukarı kaldırıp yüzüne baktım. O'ydu. Alparslan.

 

"Efnan uyandın m‐" diyecekti diyemedi. Kulağında telefon tutan eliyle durdu.

 

Sonunda Alparslan konuştu. Hâla çok yakın bir pozisyonda duruyorduk.Mavilikleri yakından ayrı bir güzel oluyordu onu fark etmiştim."Günaydın." Dedi tebessüm ederek.

 

Ben çok yakın olduğumuzu idrak edince bir adım geriledim ve tebessüm ederek konuştum:"Günaydın Alparslan."

 

"Bekle veriyorum telefonu." Dedi telefondaki kişiye ve telefonu kulağından çekerek bana uzattı. Telefonu aldım ve kulağıma götürdüm. "Alo?" dedim soru sorar gibi.

 

"Nana,nerdesin sen? Telefonlarınıda açmıyorsun. Dünden beri öldüm meraktan." telefondaki kişinin kim olduğunu anlayınca surat ifadem gevşedi.

 

"Latif bir sakin ol uyuya kalmışım." dedim sakin bir sesle. Alparslan'da bu sırada arkasını dönerek içeri girmişti.

 

"Sakin mi olayım? Nana sen delirdin herhalde,aklıma bin bir türlü şey geldi. ACABA 39 KERE BIÇAKLAYIP,GÖZLERİNİ KAŞIKLA ÇIKARIP,SURATINA KIZGIN YAĞ DÖKÜP SONRADA GELİNLİK GİYDİRİP ORMANA ATTILAR MI ACABA DİYE DÜŞÜNDÜM BİLİYOR MUSUN?" diye tek nefeste konuştu Recep İvedik misâli.

 

Şaşkın bir şekilde Latif'i dinledim."Yuh ama Latif abart istersen." dedim en şaşkın sesimle. "Beni çok merak ettiysen dün yanımdan ayrılmasaydın. Ha bunu hatırladığım iyi oldu nereye kayboldunuz acaba Latif bey?"diye sordum sesimde biraz sinir biraz da imâ vardı.

 

"Bir yere gitmedim,bir arkadaşlaydım."dedi ama kesin birşey saklıyordu.

 

"Haa öylemi,Latif sen beni salak mı sandın?" diye bir soru yönelttim.

 

"Estağfurullah nana olur mu öyle şey. Ben yüz yüze söylemeyi tercih ederim canım nana'm. Neyse iyiymişsin hadi ben kapatıyorum öptüm." dedi ve telefonu kapattı.

 

Telefonu kapattığımda telefonun benim telefonum olduğunu anladım. Kilit ekranıma baktığımda Latif'ten gelen 30 aramayı ve 99+ mesajı gördüm de ağzımdan ufak bir ​yuh çıktı. Geri telefonumu kapatarak mutfağa Alparslan'ın yanına ilerledim.

 

Alparslan'ın arkası dönük tezgahta salatalık doğruyordu. Telefonumu duvar kenarındaki masaya bırakarak yanına ilerledim.

 

"Benim yapabileceğim birşey varmı?"diye sordum.

 

Alparslan omzunun üstünden bana baktı ve konuştu:"Aslında çayları doldursan iyi olur." Dedi ve önüne döndü.

 

Kafamı sallayarak yan taraftaki ocaktan çaydanlığı alarak masanın üzerindeki bardaklara doldurdum. Masaya ufak bir göz gezdirdim. Güzel bir masa hazırlanmıştı.

 

Ben masaya bakarken Alparslan geldi ve elindeki domates,salatalık tabağını masaya bıraktı. "Efnan, otursana." Dedi ve o da yerine oturdu.

 

Kafamı sallayarak Alparslan'ın çarprazındaki sandalyeye oturdum.

 

"Keşke zahmet etmeseydin bu kadar. Ben eve gidince atıştırırdım birşeyler." Dedim mahçup olmuş bir sesle.

 

"Birşey olmaz. Afiyet olsun." Dedi yemeğini yerken.

 

"Beni niye buraya getirdin? Evimin adresini biliyordun."diye sordum tabağıma peynir aldım ve bakışlarımı ona çevirdim. O da bana baktı.

 

"Evin çok uzakta." dedi. Evet sadece bunu dedi. Bu adam beni deli edecekti. Adam beş kelimeden fazla konuşmuyordu ya.

 

"Anladım." Dedim ve sustum. Belli ki ne sorsam doğru düzgün cevaplamayacaktı.

 

Yemek yerken telefonuma bir bildirim geldi. Tabii ki de bu bildirim Latif'ten idi. Hemde sesli bir mesaj.

 

Telefonumun sesini biraz kısarak mesajı açtım.

 

Sesli mesaj:

 

Nana ne zaman eve geçeceksin? Acil seninle konuşmam lazım!

 

:Bilmiyorum kahvaltı ediyorum şuanda,bitirince geçerim. Hayırdır n'oldu?

 

Mesajı gönderip telefonumu kapattım ve masanın üzerine koyarak kahvaltımı etmeye devam ettim.

 

O sırada Alparslan konuştu:"Latif sana neden nana diyor? Nana lazca anne demek." Diye sordu tek kaşı havalanmıştı. Haklıydı adam Trabzon'luydu.

 

"Latif'e doğduğundan beri hep ben baktım. Anne diyordu küçükken ama büyüdükçe çevresi tarafından söylenen sözlere dayanamadı herhalde. Bir yerden araştırıp öğrenmiş nana'yı sekiz yaşından beri bana nana diyor." Diye bir açıklamada bulundum.

 

"Sen niye baktın annen nerdeydi?" Diye haklı olarak bir soru daha yöneltti.

 

"Annem Latif doğduktan 4 ay sonra ekmek bıçağıyla intihar etti." Dedim ve bakışlarımı tabağıma eğdim. Bu durumdan utanmıyordum;üzülüyordum.

 

"Çok affedersin ama neden?" Diye sordu. Bu adam da sormaz sormaz çenesi açıldı herhalde.

 

"Orası muamma,kimse bilmiyor."dedim,gerçekten de bilmiyordum.

 

"Baban falan da mı bilmiyor.Kimse sorgulamamış mı?" dedi sesinde merak vardı.

 

"Babam da bilmiyordu. Bilseydi kesin bana söylerdi zaten."dedim.

 

"Baban nerde şuan?"diye sordu. Sorusunu duyar duymaz kalbime bıçak saplandı. Gerçekten onu çok özlüyordum,ona çok ihtiyacım vardı. Anneme değilde babam'a çok ihtiyacım vardı...

 

"7 sene önce bir trafik kazasında vefat etti."dedim çaresizce. Sesim titremişti bunu söylerken.

 

"Çok afedersin,dank diye sordum."dedi.

 

"Sorun değil."dedim ve ekledim:"Senin ailen nerde? Sanırım burda yaşamıyorlar."

 

"Benim babamda 7 sene önce öldürüldü. Annem ise Tranzon'da anneannem ve dedemle yaşıyor."dedi. Onunda babası ölmüştü ama o öldü dememişti,öldürüldü dedi...

 

"Öldürüldü derken?"diye sordum anlamayarak.

 

"7 sene önce babamı en yakın dostu öldürdü. Babamı silahla vurdu."dedi ve maviliklerini;kızıla yakın gözlerimden çekip önüne döndü.

 

"Gerçekten mi?"dedim şaşkınlıla.

 

"Evet."dedi sadece ve çayından bir yudum aldı.

 

"Peki babanı vuran kişi ceza almadımı?"diye sordum.

 

"Hayır almadı. Daha doğrusu alamadı. Babamı vurduktan sonra evine giderken kaza geçirmiş ve ölmüş o gün."dedi ve kahvaltısını etmeye devam etti.

 

"Anladım. Başın sağolsun."dedim. O da başını sallamakla yetindi.

 

Kahvaltımızı yaptık ben kalkıp odaya döndüm. Eldivenlerimi ve çantamı alarak Alparslan'ın yanına salona gittim. Alparslan koltuğa oturmuş tavanı seyrediyordu. Benim geldiğimi fark etmiş olmalı ki kafasını indirip bana baktı. Bende çarprazındaki koltuğa oturdum.

 

"Gidiyor musun hemen?"diye sordu tek kaşı havanlamıştı.

 

"Gitmeyim mi?"diye bende ona sordum tek kaşımı kaldırarak.

 

​​​​​"Gitme..."dedi ve duraksadı,maviliklerini gözlerime dikmişti."Yani... sen nasıl istersen. Evine bırakabilirim istersen"diye devam etti.

 

"Olur"dedim. O da kafasını sallayarak ayağıya kalktı ve odasına doğru yürüdü. Sanırım üstünü değiştirecekti.

 

Bende Alparslan'ı beklerken telefonumu çıkartıp Gözde'ye yazdım.

 

:Gözdeciğim nerelerdesiniz ya?

 

Gözdem♡:Oo Efnan hanım siz bizi hatırladınızmı? DÜN GECE ERKENDEN GİTMİŞSİN BİDE ARKANA ALPARSLAN'I SÜRÜKLEMİŞSİN

 

:Senin o kardeşin bana içki içirdi çünkü sarhoştum uykum geldi ne yapabilirim. Hem ben Alparslan'ı peşimde sürüklemedim kibarca rica ettim o da sağolsun bana yatacak bir yer verdi.

 

Gözdem♡:Nasıl yani Alparslan seni evine götürmedi mi?

 

:Ben dün ayağımı burkmuştum o da beni kendi evine getirmiş.

 

Gözdem♡:NEE ŞAKA YAPIYORSUN DEĞİL Mİ?

 

:Sakin ol kızım adam zaten salonda koltukta yatmış benim yüzümden.

 

Gözdem♡:Ha yanında yatsaydı razıydın🤭

 

:Gözde saçmalama istersen.

 

Ben Gözde'yle mesajlaşırken Alparslan geldi. Bende eldivenlerimi ve çantamı alarak yanına gittim.

 

Aşağıya indik ve Alparslan'ın siyah Audi R8'ine bindik. Arabası gerçekten çok güzeldi.

 

Arabay bindik ve emniyet kemerlerimizi taktık. Alparslan arabayı çalıştırdı bu sefer şarkı çalmamıştı. Bunu garipseyerek Alparslan'a döndüm ve konuştum: "Bu sefer niye şarkı çalmadı?"diye sordum gülerek.

 

"İstersen açabilirim."dedi o da tebessüm ederek.

 

"Olur."dedim.

 

Alparslan elini önümüzde ki ekrana uzattı ve -şarkıların olduğu kısım olduğunu düşündüğüm-düğmeye bastı. Ve arabanın içini Barış Manço-Alla Beni Pulla Beni fon müziği kapladı.

 

"Aa en sevdiğim şarkı."dedim Alparslan'a dönerek. O da elini ses yükseltme düğmesine götürerek şarkının sesini yükseltti.

 

"O zaman tadını çıkar."dedi ve göz kırparak önüne döndü.

 

Alla beni, pulla beni, al koynuna, yâr

Gözüm senden başkasını görmez oldu, yâr

Gönlüm senden bir şey ister, nasıl desem, yâr?

Alla beni, pulla beni, al koynuna, yâr

 

Kısık sesle eşlik etmeye başladım. Alparslan ise Barış Manço'nun söylediği kısmı kısık sesle ama benim duyabileceğim bir konumda söylemeye başlamıştı.

 

Senin için dağları deler, yol açarım, yâr

Senin için denizleri kuruturum, yâr

Senin için gök kubbeyi yerlere çalarım, yâr

Canım' iste, canım bile sana kurban, yâr

 

Onun söylemesini tebessümle izleyerek ben söylemeye başladım:

 

Dağlar, taşlar, uçan kuşlar senin olsun, yâr

Deniz, derya, gökler hep yerinde dursun, yâr

Gönlüm senden bir şey ister, nasıl desem, yâr?

Alla beni, pulla beni, al koynuna, yâr...

 

Yol boyu böyle devam etti. Yarım saat sonra evime vardım. Alparslan'a teşekkür edip vedalaşarak apartmana doğru yürüdüm ve kapıyı açarak asansörlere yürüdüm. Asansöre binerek evimin katını tuşladım. Asansör evimin olduğu katta durduğunda kapı açıldı ve ben karşımda biriyle karşılaştım. Latif'le.

 

Bu çocuk beni delirtecekti gerçekten!

 

"Ay Latif ödümü kopardın."dedim ve baş parmağımı damağıma götürerek yukarı doğru ittirdim.

 

"Özür dilerim ama dayanamadım. Hadi aç şu kapıyıda."dedi gerçekten birşeyler vardı bunda.

 

Asansörden çıkarak evimin kapısına doğru yürüdüm-Latif'te arkadamdan geliyordu-ve amahtarı kapının deliğine sokarak açtım. İçeri girdim arkamdan ise hemen Latif girmişti.

 

Koşar adımlarla salona geçti bende üstümü değiştirmek için odama doğru yürüdüm.

 

Dolabımdan civcivli pijamalarımı alarak giydim. Sonrada tekrar Latif'in yanına yani salona geçtim.

 

"Evett anlat bakalım Latif efendi neymiş bu kadar önemli olan şey?"diye sordum. Bir iki saniye duraksadı ve hemen konuştu:"NANA BEN AŞIK OLDUM!"diye yüksek sesle konuştu. Hatta konuşmak ne kelime bağırdı.

 

Latif'in kurduğu cümleyle ağzım açık kaldı ve sadece "ne?"diyebildim.

 

"Evet nana aşık oldum. Çok güzel birine."dedi resmen boncuk mavisi gözleri parlıyordu.

 

"Ne diyorsun kimee?!"diye sordum hemen.

 

"Hazır mısın?"diye sordu heyecan katmak ister gibi.

 

"Evet,evet kimm?!"diye sordum heyecanlı bir biçimde.

 

"Gözde ablanın kardeşi​​​​​ Zülal'e"

 

🔥🪽

 

DEVAM EDECEK...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%