@imerafera_0
|
Korkuyla uyandım ve doğruldum. Terden anlıma yapışmış olan saçlarımı arkaya attım. Annemin öldüğü günü görmüştüm rüyamda ama her zaman olduğu gibi yine mutfağa gittiği andan itibarını hatırlamıyordum. Bunun için psikolojik destek bile görmüştüm ve doktorum,'Zamanla hatırlayacağımı,bende travma yarattığı için unuttuğumu'söylemişti. Daha ne kadar zaman gerekiyordu üzerinden on yedi yıl geçmişti.
Biraz nefeslendikten sonra ayağıya kalktım ve mutfağa doğru yürüdüm. Dolaptan soğuk suyu aldım ve bir bardağa doldurarak içtim. Beş-on dakika geçtikten sonra kendime gelmiştim. Tekrar odama yürüdüm ve yatağıma oturarak telefonu elime aldım.
Latif'ten +4,Gözde'den ise +9 mesaj gelmişti. Saate baktığımda 04.12 idi. Altıda Trabzon'a gitmek için yola çıkcaktık ve yol on saat sürüyordu. ÇILDIRMALIKTI!
...
Gözde,Metehan ve Alparslan beni almaya geliyorlardı. Bende herşeyimi salona taşımış koltukta uyukluyordum ta ki kapının alacaklı gibi çalınıncaya kadar.
"Tövbe bismillah!"diye bir telaşla açtım gözlerimi sonra koşar adımlarla kapıya yürüdüm. Açar açmaz kapının önünde el ele tutuşmuş Gözde ve Metehan'ı arkalarında ise, Alparslan'ı görene kadar.
"Çok şükür açtın, Efnan,"dedi çok bilmiş Metehan.
"Sadece bir kere çaldın kapıyı,Metehan."dedim hemen savunma moduna geçerek.
"Ay! Sakın yine başlamayın."dedi Gözde bıkkınca.
"Yani belki kulağa çok çılgınca gelecek ama diyorum içeriye mi geçsek?"diye sordu bıkkınca Alparslan.
"Komutanım doğru söylüyor, Efnan kapının önünden çıkta içeri girelim."dedi Metehan ve benim kenara çekilmemi beklemeden yanımdan geçerek içeri geçti.
Gözde, Metehan'ın elini bırakarak yanıma geldi, "Ben bunu yolarım,"diye mırıldandım Gözde'ye. Gözde, ise sadece göz devirmekle yetindi ve salona doğru yürüdü. Ardından Alparslan içeri girdi ardından bana tebessüm ederek o da salona doğru yürüdü.
Bende içeriye geçtiğimde, Gözde ve Metehan yan yana koltukta;Alparslan'da tek kişilik koltukta oturuyordu.
"Efnan,"dedi Metehan, onaylayan bir mırıltı çıkardım. "Sen Tranzon'a yerleşmeyi falan mı düşünüyorsun?"diye sordu eşyalarıma bakarak.
"Hayır, neden sordun?"diye sordum ne dediğini anlamayarak.
"Kız o zaman bu kadar eşyayı ne diye götürüyorsun?!"diye sordu ona da karışmıştı, gerçekten her an yolabilirdim bu adamı.
"Metehan, hayırdır, sana batan ne koçum?"diyerek ortama giriş yaptı,Alparslan.
Afallamıştı Metehan, komutanından böyle bir atak beklemiyordu belli ki, şahsen bende beklemiyordum.
"Yok, komutanım ben şeyden dolayı şey etmiştim,"diye ağızında geveledi bir şeyler.
"Neyden dolayı şey ettin, Metehan?"diye sordu ortam uyice gerilmeye başlamıştı ki araya Gözde, girdi.
"Bence biz şey edelim mesela, yola çıkalım malum yolumuz uzun. Ne demiş atalarımız; su akar, yatağını bulur."diye en saçma şekilde sundu fikrini süper zeka arkadaşım,Gözde.
"O atasözünün anlamı farklı ama yinede sen bilirsin,Gözdeciğim."dedim Gözde'ye doğru.
"Aman neyse işte, haydin kalkın! Oturmaya mı geldik? Daha kaç saat yol gidecez."dedi Gözde ve ayağa kalkarak Metehan'ı da kolundan tutarak kaldırdı.
Gözde ve Metehan salonun çıkışına doğru yürürken, Alparslan'ın sesiyle durdular, "Koçari, sen dur. Nereye gideysun boyle kıçına motor takılmış gibu?"diye sordu oturduğu yerden şivesi kaymıştı yine.
"Yok, komutanım ben arabaya gidiyordum kapının önüne getireyim dedim."dedi Metehan, titreyen sesiyle. Gülmemek için zor duruyordum,bakışlarımı yere eğip ağızımı kapatmak zorunda kaldım.
Alparslan, ayağıya kalktı ve Metehan'a doğru iki adım attı. "Gel ula buraya! Al şu eşyalardan."diye sesini yükseltti. Metehan'ın bakışları titredi,"Emredersiniz komutanım!"dedi titreyen sesiyle ve Gözde'nin elini hızla bıraktı ardından koltuğun yanında duran eşyalarımı hızla topladı kollarının arasına aldı.
Metehan, hızla evden çıkarken Gözde'de arkasından çıktı. Salonda bi'tek ayakta duran Alparslan, ve ben kalmıştık. Ben gülmemek için zor duruyor, Alparslan ise kaşları çatık bir halde önüne bakıyordu. Birden bana dönünce gülüşüm yarıda kesildi ve hızla ayağıya kalktım.
Minik bir öksürükle boğazımı temizledim ve konuştum:"Sen önden çık, bende kalan eşyaları alıp çıkayım."
Alparslan'ın kaşları gevşedi, "Ben alırım kalanları sen git."dedi ve daha benim konuşmama fırsat vermeden arkasını dönerek koltuğa yürüdü.
Bende kapıya doğru yürüdüm vestiyerden kabanımı aldım ve giydim. O sırada da Alparslan'da eşyalarımı alıp gelmişti, "Ceketimi alabilir misin?"diye sordu kafamı salladım hızla.
Kapıyı açıp çıkmasına yardımcı oldum. O ayakkabısını giyerken bende onun ceketini aldım vestiyerden ve alır almaz burnuma kokusu geldi. Birbirine zıt iki koku. Vanilya ve Barut.
Birden kendime geldim ve hızla ayakkabımı alarak giyindim ardından dışarıya çıkarak kapıyı kilitledim. Alparslan, asansörü çağırmış yüzünü asansörün kapısına doğru dönmüştü. Koşar adımlarla yanına gittiğimde asansörün kapısı açıldı ve o önde olmak üzere asansör kabinine girdik.
Zemin kata geldiğimizde yine o önde ben bi'adım arkasında dışarıya çıktık. Dışarıda hafif bir yağmur çiseleniyordu.
Alparslan'ın arabası apartmanın önünde duruyordu. Biz dışarı çıkar çıkmaz Metehan, hızlıca şoför koltuğundan indi ve koşarak Alparslan'ın elindeki eşyaları alarak bagaja yerleştirdi.
Alparslan şoför koltuğuna, Metehan ön koltuğa;ben ve Gözde'de arka koltukta oturuyorduk.
...
10 saatlik yolculuğumuzun, 5. Saatindeydik.
"Allah rızası için bir benzilikte duralım yoksa kusura bakmayın ama idrar kesem patlayacak."diye çıkıştı, Gözde. Haklıydı bende aynı durumdaydım ve aşırı midem bulanıyordu. Ne diye uçakla gitmediysek?!
"100 metre ilerde bir benzinlik var dururuz."dedi Alparslan gözünü yoldan ayırmadan.
Benzinlikte durduğumuzda ben ve Gözde hızla tuvalete koştuk. Ellerimizi yıkayarak çıktık tuvaletten.
Metehan, benzinliğin marketinde birşeyler alıyordu, Gözde'de onun yanına gitti. Bende arabaya döndüm, Alparslan kafasını koltuğun başlığına yaslamış, gökyüzüne bakıyordu. Bana bakmadan konuştu:"Mide bulantın geçti mi?" Şaşırmıştım çünkü, midemin bulantısını kimseye dememiştim. "Biraz, geçti, de sen bunu nerden biliyorsun?"diye şaşkınca sordum. yine gözlerime bakmadan,"Yüzün bembeyaz olmuştu."dedi sakince. "Gerçekten mi? Çok mu beyaz?"diye teleşla koltuğun ortasına kaydım ve dikiz aynasından kendime baktım. Alparslan'da gözlerini dikiz aynasına indirdi ve kafasını biraz yana eğdi, aynada göz göze gelmiştik. Maviliklerinde gördüğüm bir yorgunluk vardı. Ya uykusuzluk, ya da mental yorgunluktu bu. Bakışmamızı bölen, Alparslan telefon zil sesi oldu. Bakışlarını kaçırdı ve cebinden telefonunu çıkardı. Kimin aradığını görmemiştim.
Telefonu kulağına koydu ve konuştu:"Efendim, anne?" Kısa bir süre dinledi, "Mola verdik biraz duruyoruz öyle sen?" Yine dinledi ve sıkıntılı bir nefes verdi, "Ana, sakun!" Mavilikleri dikiz aynasından 1 saniye bana değdi fakat, hemen bakışlarını kaçırdı. "Ana, lutfen. Zamanu gelduğunde ben anlatacağum zaten, ama sen şimdi lutfen birşey dema, lutfen."dedi ne konuştukları hakkında hiçbir fikrim yoktu. "Tamam tamam gelsunler diyeceğum. Görüşürüz şimdi."dedi ve telefonu kapattım tam o sırada da Metehan ve Gözde geldiler arabaya. "Komutanım, isterseniz siz biraz dinlenin ben kullanayım arabayı?"dedi şoför koltuğunun kapısını açmış. Gözde'de yanıma oturdu, bende hemen sağ tarafa pencerenin yanına doğru kaydım. Gözde'de aldığı yiyecekleri ortamıza yığdı.
"Çok iyi olur, Metehan."dedi, Alparslan ve hızla koltuktan indi ve arabanın önünden dolaşarak ön koltuğa bindi. Metehan'da şoför koltuğun oturarak arabayı çalıştırdı.
Alparslan, yine kafasını koltuğun başlığına yasladı ve bu sefer gözlerini kapattı. "Unutmadan söyleyeyim annem bizi yemeğe çağırdı ve gitmezsek dedi ki, "Ha soyle o uşaklara celmezlarsa hepsinu tufekle kovalarum."dedi ve sustu sanırım uyumuştu. Gözde ile birbirimize baktık; sonra dikiz aynasına Metehan'a baktık. Ben kafamı 'Ne oluyor?' der derecesinde salladım, Metehan ise sadece dudağını büzdü.
...
Çok şükür Tranzon'a gelmiştik. Ve bir sonraki yolumuz, Alparslan'ın annesinin eviydi. Alparslan, yolu tarif ediyor, Metehan ise sürekli bilmişlik tasladığı için Alparslan'dan azar işitiyordu.
"Ula! Şurdan dönecesun got kafali!" Diye sinirleniyordu, Metehan ise "Ama komutanım oranın yolları çok çukurlu." Diye sakince cevaplıyordu. Gözde telefonuyla ilgilenirken bende bir yandan arabada çalan şarkıyı mırıldanıyor bir yandan da pencereden dışarıya bakarak hayatı sorguluyordum.
"Topraktan bedene can veren, Allah; banada yaşama hevesini ver."diye mırıldanarak efkarlanıyordum.Sakin ol Efnan çilirgin sofrasında değilsin. "Valla içim kıyıldı hep arabesk hep arabesk. Efnan'ın kafa gitti şuan eline bir duble rakı ver hiç sırıtmaz mesela."diye çıkıştı Gözde, bende yayıldığım koltukta doğruldum. "Değiştiriyorum güzelim."dedi hemen Metehan. "Ay! Bunda dur Efnan ve ben bu şarkıya bayılıyoruz." Hangi şarkıdan bahsettiğini anlamamıştım. Ama fon müziği çalmaya başlayınca omuzlarım düştü. Hayır, neden bu şarkıydı, Gözde. Sen beni ağlatmak mı istiyorsun? Kenan Doğu-Ara Beni Lütfen
Gözde koltukta kayarak yanıma geldi ve kolunu omzuma atarak kendine çekti beni. Bende sol elimi beline doladım ve her zaman ki gibi yapıştık birbirimize.
"İnsan sevdiğine böyle yapar mı?" diye mırıldandı ve dudaklarımda hemen o derin tebessüm oluştu. "Umduğun dağlara karlar mı yağdı? İçınde bu kadar öfke mi vardı?" Diye de ben mırıldandım. Gözde ile gülüştük ve şarkı bitene kadar hiç ayrılmadık.
Şarkı bittikten sonra müstakil, ne eski ne yeni denilebilecek bir evin önünde durduk. Arabadan aşağı indiğimde gördüğüm manzara karşısında ağzım açık kaldı. Ömrümün sonuna kadar izleyebilirdim bu manzarayı. Şuanda gözlerimden kalp çıkıyor😍.
Alparslan önden giderek zile bastı. Ve kapıya ellili yaşlarında bir kadın çıktı. Kadın yaşlı olmasına rağmen çok güzeldi.
Kadın, Alparslan'a,"Anne'm!" Büyük bir özlemle sarıldı. "Oy! Aslan oğlum."diye geri çekildi ve Alparslan'ın yüzünü avuçlarının arasına alarak iki yanağından öptü. "Ana, bi'dur da milletun içinda."diye tatlı bir şekilde sinirlendi, Alparslan. "Ama ben seni ne kadar özledim haberin var mı? Yok tabii! O yüzden geç içeriye benim asabımı bozma."diye anneside ona sinirlendi. Onların bu hallerini görünce dudaklarımda bir tebessüm belirdi. Alparslan geri çekildi ve Metehan'a döndü,"Ula gelsene anamın elini öp."
"Geleyim tabii komutanım."dedi ve hızla Alparslan'ın annesinin önünde bitti Metehan. Hemen kadının elini öptü ve sarıldılar. Metehan ayrılır ayrılmaz Gözde'yi tanıttı kadına. Gözde'yle de sarıldıktan sonra kadının bakışları bende durdu. Hemen gülümseyerek yanına gittim.
"Merhaba, efendim bende Gözde'nin en yakın arkadaşı, Efnan."dedim kadına doğru. Kadının gözlerinde anlamdıramadığım bir duygu belirdi. Alparslan'ın annesini dürtmesiyle kadın kendine geldi,"Merhaba, kızım bende Aleda, hoşgeldin."
🔥🪽
|
0% |