2. Bölüm

2. Bölüm

İmran kaplan
imrankaplan

Artık ne kadar baygın halde kaldığımı bende bilmiyorum gözümü açtığımda bambaşka yerdeyim bembeyaz bir odanın içinde beyaz bir kıyafetler vardı üzerimde

Ayağımda pranga vardı uzuncada zinciri..

Bir an irkildim ayağa kalktım başladım bağırmaya.

" Ben neredeyim ?

Ne yaptınız bana ?

hey kimse yok mu?

Diye , diye bitap düştüm. Cevap yokdu sanırım endişe çare degil kafamı bir oyana bir buyana çevirdim odanın içinde.

Beyaz fayansla dizayn edilmiş komple içine bir yatak bir klozet konulmuştu.

Dışardakilerin konuşması dikkatimi çekmişti.

"Yazık lan kıza daha önce böyle genç böyle güzel bir kız düşmemişti buraya."

-" Bizene olum biz görevimizi yaparsak yeter.".

- " Sende harbi kalbin kaskatı kesilmiş lan buraya gelipde sağlam çıkan gördünmü hiç şuncacık güzele yapılır mı bee.

"-Şşt karşı kameraya bak bizi izliyorlar bizden tarafa dönüyor başımız belaya giricek merhametin yüzünden".

Epey bi böyle konuştular kimini duydum kimini duyamadım duyduklarımı da anlamadım çünkü garip bir ses düzeyleri vardı gıjırtı gibi normal senin benim ses tonu gibi degil ikisinkide öyle garip.

Saatler geçti oda da birbaşıma ne gelen var, ne giden hiçbirşey hatırlamıyorum buraya bir anda ışınlanmış gibiydim.

Sonunda kapı kilitlerinin sesi geliyor galiba birisi içeri giriyor.

Siz kimsiniz?

Cevap yok

Size diyorum.

-"Bizimle konuşmayin kıyafetlerinizi bayan hizmetçiler değiştirdi. Şimdi ayağınızdakini çıkartıcaz kaçmaya calışmayın aksi takdirde odanızı kademe olarak yükseltiriz oda size bu odayı aratır.

Gözümü siyah bandajla kapatıp koluma girdiler ilkin biraz yürüdük sonra asonsör gibi birşeye bindik sanırım büyük bir tesise benziyor asonsörle bile epey çıktık. Sonrasında yine yürüdük durduk

Askerlerden birisi diğerine;

- "219 numara "

Dedi

Oda kapıyı açtı

Beni içeri itip kapıyı uzerime kapattılar direk gözümdeki bandajı çıkarttım.

Karşımda bir sürü insan hepsi bana bakıyor ve birbirlerine

-Aman tanrım bu bir kız

-hey şuna bak

-en sonki misafir kadın mış diyerek birbirlerine beni göstertiyorlardı.

Sanırım hepsi erkekdı kadın göremedim bide şaşkın bakışlarından da belliydi.

Sonra dağılıp gittiler birisi bana yönelip

-" birşey hatırlıyor musun "

- hayır hic birşey yok beynimin içi bomboş

" peki adını "

- hayır

" tamam üzülme hepimizin başından geçti zamanla adını hatırlarsın sonrada varsa aileni bu ise biza bırakılan tek şey başkada birşey hatırlamassın şansın varsa buraya nasıl geldigini belki hatırlarsın."

" peki senin ismin ne yani sen hatırlıyor musun" diye sordum

" Benim adım harvey ben aslen buralı değilim sadece sizin dilinizi iyi konuşuyorum o kadar"

Yukarıdan bir yerden anons gelmeye başladi

"Adanmışların dikkatine lütfen hemen sıraya geçin "diyordu

10 ,9,8,7,6,5,4,3,2,1, geri sayımlar başladı

Sonrada alarmlar

" Bana bak şimdi seçilmişleri alıp götürücekler seni görmelerini istemiyorum şuradaki kamerayı görüyor musun onunla 24 saat izleniyoruz ben o kameranın dikkatini uzerime alıcağım sende o sırada şu kulübeye gir"

"Vakit yok. Şimdi hadiii "

Dediginide yaptı ben hemen kulübeye girip saklandım bir gözümü de kıstırıp olup biteni izledim harvey gerçekden de kameraların dikkatini çekmeyi başarmıştı ama sonu umduğum gibi olmadı.

Askerler harveyi ve bikaç adamı alıp gittiler.sesiz sesiz hayır , hayır gotürmeyin diyebiliyordum sadece harvey benim saklandığım bölgeye bakıp sorun yok işareti yapıp gitmişti.

 

Sorun yok desede sorun var dı biliyorum.

 

O kalabalıkdan kalabalık da değil aslında 50 kişi var yada yok birini gözümü kestirip

- hey harveyi nereye götürüyorlar

 

" bence bilmek istemessin".zavallı harvey

 

Kapalı kapılar tekrar açilmıstı yine askerler içeriye giriyordu bu seferki hedefleri bendim gözüme siyah bandaj takıp koluma girdiler ve yine aynı yol mesafesinde yuruttuler zannediyorum benide harveyin götürüldüğü yere gotürüyo olabilirler mi ?

 

Yok hayır beni ilk koydukları beyaz odaya getirmişlerdi.

Yalnızca beyaz renk ile donanmış oda da birkaç gunümü daha geçirmiştim

Git gide zaman kavramını kaybettim günlerin hesabını tutamadım içeriye beyaz giyili iki adamdan başka giren çıkan yokdu. Çoğu saatimi uyku ile geçiriyordum. Çunkü yapacak birşey kalmamıştı.

Yine bir an donuk vaziyette duvarı izlerken adımın ayende olduğunu artık hatırlıyordum hatta yavaş yavaş ailemi.

 

Odanın kamerasından bir ses belirdi

"Sevgili ayende nasılsın"

Hiç bir şey söylemedim.

"Konuşmak istemiyorsun demek"

" Yalvarıyorum beni buradan çıkartın kimseye bir şey söylemem en azından bir hava temiz hava alayım"

" Bir süre bizim misafirimiz olucaksın kaçmaya çalişma yok, askerleri zor durumda bırakma yok, getirilen karışım içeceklerini içmeme hakķın yok, aksi takdirde misafirlik süreni uzatırız."

Yüzünü bilmem ama itici alâlede bir sesi vardı korku salıyordu.

" Şey bakın babam iş adamı beni serbest bırakırsanız karşılığı misliyle olur"

Kahkaha atarak

"Senin baban bana ne verebilir"ki

olmuştu son cümleleri.

Hapörler kesilmişti.

Bilmem kaçıncı günümdü artık zaman kavramı gitmişti onüme bırakılan bir parça ekmek ve içerigi ne olduğu belli olmayan bir tas çorbadan başka bir şey yokdu. Kendi kendime şarkılar söylüyorum hikayeler anlatıyorum yatağımın hemen yanıda küçük bir fare ile dost oldum. ( bende herkes gibi korkardım farelerden)

Bana bırakılan ekmeğin çok az parçasını fareye veriyordum bidaha ki sefere küçük ailesini de almış gelmiş şoyle bir bakarsan o fareden fedakarlık dersi bile alabilirsin.

Görmek ile bakmanın farkı...

Dışardaki nöbetçiler konuşuyor sanırım bir hayli gün sesleri kesilmişti

" Kızın durumu ne"

" Bilmiyorum efendim biz bize verilen görev dışında size dahi bilgi vermeyiz "

Askerin iki yakasından tutarak

" Bana bak seni şuracıkda öldürürüm ve bu benim umrumda bile olmaz şimdi cevap ver"

" Efendim kız iyi fakat yemek yetersizliğinden ve susuzlukdan bitkin ara ara kendi kendine konuşuyor ve sanırım artık hafiza sı yerine gelmiş.

"Efendim birdee" birde mirza deyip duruyor "

" Ara ara gelip bu kız hakkında bilgi alacagım son olarak da elem verene yem olmak istemiyorsanız azulaya bundan bahsetmessiniz."tamam mı?

"Nasıl isterseniz efendim"

"Güzeel"

Dedi ve gitti.

Ben ise arkadaşlarim ile vakit geçirmeye çalışıyorum. Evet arkadaşim fare ile

"Al bakalım tansu bu senin hakkın ben kendimkini yedim buda senin sen mi yersin ailene mi götürürsün bilemem artık bu kadarcık yemek bizi öldürmez ama yaşatmazda.

O halde de uyuya kalmışım.

Zannediyordum ki gözümü yine tansunun yanında açarım öyle olmadı bu sefer yaşlı ,saçı başı dağılmış ve ağarmış ,üstü başı yırtık ,kir pas içinde bir adam tamda yanı başımda

İrkildim ve iteledim haliyle çünkü adam dik dik durmuş karsimda oturup beni izliyor gozlerini bile kırpmıyor sadece dişlerini gıcırtatıyor.

"Senn sende kimsin "

"Hoşgeldin küçük hanım "

Burası beyaz odanın aksine kapkaranlık dı resmen işkenceyi biçimleştirmişler nasıl bir kalbi asileşmiş hayvan oğlu zulmu kademeleştiri ki. Kapkaranlık bir odanın içinde iki tane yatak heryer beton suvak böcek ve farelerle kaplı ve su sesi.. su sesinden kasıt bir bayırdan akan şelale su seslerı sanılmasın bayağı kulağa acı veren şıp şıp su sesi ..

" Dur benden korkma sakın zararım olmaz bende senin gibi mahkumum sadece aylardir buradayım ve artık beynimi ve uzuvlarımı kullanamıyorum

Önce ismini söyle sana oyle hitap edeyim"

" AYENDE benim adım"

" benim adım da HAŞİM...

 

 

Bölüm : 06.12.2024 15:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
İmran kaplan / Bir ayende / 2. Bölüm
İmran kaplan
Bir ayende

9 Okunma

3 Oy

0 Takip
2
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...