@inci_kayaa266
|
Alev düğüne geç kaldık ya " diyerek bağırıyordu kuzenim alya kafamı duvar saatine çevirdim henüz 8.25 geçiyordu Ayağa kalktım ve dolabıma doğru yürüdüm ve kırmızı saten askılı elbisemi aldım ve giyindim makyajım ve saçım zaten tamamdı Kırmızı bir topuklu ayakkabı giyindim ve odamdan çıktım Kuzenim kapının önünde beni bekliyordu "hele şükür geldin " sitem etmeye başlamıştı bile alyanın üzerinde gri tonlarında bir elbise vardı Dş kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı açıp çıktım ardından alyada çıktı "Ben açıkçası gelin ile damatı yakıştıramadım zaten damat mafya la nasıl evlenilir mafya adamla " alya dedikodu çok severdi "nerden bileyim alya mafya sevgilim mi var sanki " diyerek binanın kapısını açıp alya geçsin diye bekledim düğün özel bir mülkteydi ayrıca şehir dışında bir yerdeydi "ayy alev bir bakmışsın buluruz birini nasıl fikir " alya bu dediği de ciddi duruyordu "Saçmalama alya " Düğünün olacağı mülke benim arabam ile gidicektik ama alya ile anlaşmıştık bu defa o sürücekti arabayı Arabanın anahtarını alyaya verdim ve arabanın kapısını açarak yolcu koltuğuna oturdum Alya müzik açıp eğlensede ben yol boyu uyumuştum Mülke gelmiştik ama aynı saray gibiydi büyüktü hemde ne büyük alya ile ilerleyerek bir masaya kurulduk Biz gelmiştik ama düğün başlamıştı Çapraz masada damadın kardeşi barış Barlas Akyol vardı ve bana bakıyordu gözleri beni süzüyordu Ve göz göze geldik bal rengi gözleri gözlerime kenetlenmişti ardından yanındaki adama birşey söyledi gözlerime bakarakBal rengi gözleri benim yeşil gözlerimden ayrıldı ve ayağa kalktı üzerinde siyah jilet gibi takım vardı siyahtı simsiyah gömleğide dahil
sonrasında yanına bir adam geldi ve hızlıca bir şeyler söylemeye başladı barış barlas bir şeyler diyerek kapıya yöneldi ve gitti ne olmuştu ki bu adam hemen gittmişti birde kardeşinin düğününden
sormak suçtu bu adam ünlü mafyaydı kim bilir neler dönüyordu bu işlerde
ben bunları düşünürken alya bir anda "alev sade gökmen hanım karşıdaki adam size bakıyor neler düşünüyorsunuz " ses tınısında alay vardı ama ciddi görünmeye çalışıyordu ellerini mikrofon gibi yapmış spiker görüntüsü vermeye çalışıyordu "mal mal hareketler yapma alya gökmen " kafamı gösterdiği yere çevirdim asıl bana değil ona bakıyordu ayrıca adam bana göre değildi yirmi beş yaşlarında mavi gözlü kumral bir adamdı "alya burdan ilk çıkışımızda seni bir hastaneye götürelim "
ciddi ciddi yüzüme bakıyordu salak "niye bir yerime bir şey mi olmuş" bu kız harbi maldı ya
" gerizekalılık belirtileri var sende belki beynine bir şey olmuştur diye söyledim " bu sefer benim sesimde alay vardı
biz böyle şakalaşırken arkası dönük bir adama değdi gözlerim ensesinde takılı kaldı ok işareti dövmesi vardı aklıma dedemin dedikleri geldi dedem ihlas gökmen de bir mafyaydı aslınd a biim bu düğüne gelmemizin sebebi damadın dedesinin mafya olması ve benim dedem ile geçmişleri olmasıydı dedem ihlas gökmen artık ölüm ile burun buruna olduğu için ben ile alya gelmiştik onun yerine
dedem ben henüz on beş yaşındayken tüm torunlarını toplayıp
güzel torunlarım şimdi size bir şey anlatıcam beni kulaklarınızı açıp iyi dinleyin gözleri bana değmişti bilirsiniz ben büyük ilerle uğraşırım nasıl işler diye sormuştu en küçük kuzenim göktuğ dedem ona uzun uzun bakıp şimdi yaşınız kavramaz korkarsınız bunu bir bulmaca gibi düşünün her neyse şimdi hayatınız boyunca oynayacağınız bir oyun var siz iyi taraf olucaksınız ama bir de kötü taraf var çocuklar kötü taraflı adamları tanımak için size bir ip ucu vericem ense kısımlarında ok işareti var eğer yavrucaklarım ensesinde ok işareti olan insanlar ile karşılaşırsanız sağ çıkamazsınız bu oyundan yani elenirsiniz bana bakmıştı
dedemin söyledikleri ile bir tedirgin olmuştum gözlerimi hemen alyaya çevirdim ve kısık ses ile " alya şu adamın ensesine bak " diyerek adamı gösterdim alya gösterdiğim adamı gördü ve hışımla bana çevirdi gözlerini " olamaz napıcaz ay ben ölmek istemiyorum kaçalım" sesinde korku vardı " alya bu fikri aklından çıkar anlarlar ayrıca bu kadar insanı bırakamayız üç yüze yakın insan var " ne yapmamız gerektiğini düşünürken aklıma bir fikir gelmişti
"buldum napıcamızı benimle gel diyerek ayağa kalktım alyada ayağa kalmış beni takip ediyordu tuvaleti bulup içeri daldım şanslıydım içeride kimse yoktu cantamdan telefonumu çıkardım ve annemi aradım "ne yapıyosun alev" diyerek bir soru yöneltti alya tedirginlikle
annem ikinci çalışta açmıştı telefonunu " efendim kız-" demesine kalmadan "anne çok kötü bir şey oldu düğündeki bazı kişilerin ensesinde ok işareti dövmesi var napıcaz anne " açıkcası tedirgindmi ama korkmamıştım
annemin birşey demesine kalmadan tuvaletin kapısı pat diye açıldı ama iki kapı vardı kimse ilk kapıyı açmıştı "aalev" alya artık titriyordu " tuvalet kabinine girelim " dedim ve tuvalet kabinine girdim ayla hemen yanıma geldi kapıyı kapatık ve kitledik " alya sakin ol bu kabin bizi korumaz kilidine bir kurşun sıkar ve açılır hemen " doğru ya annem hattaydı telefonu kulağıma aldım " anne dedeme söyle " diyerek telefonu kapattım ve telefonu duvara vrarak kırdım sonra alyanın çantasına elimi attım ve telefonunu çıkardım ve ses kayıt uygulamasını başlattım "ne yapıyorsun-" alya tam konuşucakken tuvalet kapısı açıldı biz kabindeydik elimi çantama attım ve silahımı çıkardım alya fal taşı gibi açılmış gözleri ile bana bakıyordu elimle sus işareti yaptım ve diğer elimdeki telefonu kontrol ettim
diğer kabinler açılıyordu biz soldakindeydik diğer iki kabin açılmıştı sıra bizdekindeydi telefonu yere eğilip diğer kabine koydum ve aynı şekilde yere eğilip altaki boşluktan baktım bir adam bizim oldumuz kabinin tam önündeydi elimdeki silah ile ayağına nişan aldım o an aklıma başka birşey geldi tekrar ayağa kalktım ve duvara yaslandım ve alya da benim gibi yaptı sonrasında kilide bir ateş edildi ve kapı açıldı
karşımda beyaz bir takım içinde bir adam vardı
"oo kızlar" adam bizle dalga geçiyordu "hiç yakışıyor mu ama kızlar hiç beklemezdim tuvalete kaçmanızı şimdi uslu uslu gelin benimle"
silah doğrultmuştu
ikimizde gram hareket etmemiştik
"hadi ama kızlar canınızı yakmak istemem" dalga geçiyordu Karşımdaki adam bana bakmayı sürdürürken gözleri elimdeki silaha kaydı "yavaşça bana ver silahı yoksa kuzeninin kafası uçar" Ne istiyordu bizden elimdeki silahı bırakmaya hiç niyetli olmasamda adam ciddiye benziyordu o yüzden yavaşça falan değil direk ters gözler ile uzattım " şükür yola geldin " gözleri öyle bir bakıyorduki ve dudağındaki gülüş insanı korkutacak derecedeydi gözlerimi yanıma çevirdim alya korkusuzca davranıyordu o böyleydi düşmana göstermezdi korktuğunu
"Ne istiyorsun sen ne yaptığının farkındamısın elinde sonunda ölürsün zaten " soğuk sesim mesafeli ve biraz alaylı çıkmıştı
"Ölmek korktuğum bir şey olsaydı bu işi yapmazdım " arkasını dönmüş dolaşıyordu "doğru ama şunu düşününce üzülmüyormusun " soru sormuştum sesim sakin ve bir katil gibi soğuk kanlıydı
"Neyi" sesi boştu "Sen ölürsün" elimi silah gibi yaparak ona doğrulttum " yerine başka bir koruma alırlar düşünmezler ölmeni falan tasmanı tutan kişiler ama sence ben öyle birimiyim düşün bi dünyada ünvanım var peki sen boşsun ölsen ne ölmesen ne dünyada biraz yer kaplıyorsun o kadar değilmi" hala arkasını dönüktü "peki alev dünyada ünvanın olabilir dediklerinde haklısın peki ben sana bir soru sorsam" Ne diyordu bu adam be
"Sor dicem ama sen hiç zahmet etme biz biliyoruz "
Alya dikkat ile dinliyordu
" neymiş diyeceğim alev sade gökmen " basit ama işlevsiz planda yaptığı
" bence senin anlamadığımızı sanman büyük aptalıktı koray ahmet güngör " şaşkınlık gözlerinde geçmişti alya ilk defa konuşarak " evet bizi iki aydır takip etmen aptalıktı ayrıca farktmediğimizi sanman ayrı bir aptalık " aylanın söylediğiyle adam daha çok şaşırmıştı iki aydır bizi takip eden biri vardı ilk günden anlamış adamı araştırmıştık 32 yaşında izmirde doğmuş 9 yaşında babası tarafından yetimhaneye verilmiş baba alkolik anne doğumda ölmüş iki kardeşi var ama ölümü yaşıyormu belli değil on iki yaşında yetimhanede kaçmış ve sokakta yaşamaya başlamış bu olaydan dedemin haberi yoktu
" sen şimdi o geceden vuracaksın bizi ama sen okçu değilsinki korkalım senden sen onlarınarasına girmiş ajansın şimdi çık git burdan bizde yolumuza bakalım yoksa öterim herkese herşeyi kelleni alırlar "bana döndü baktı baktı ve arkasını dönüp çıktı
"OHA alev"
"Alkışla beni şimdi dedemden bunun öcüsünü alalım"
"Alalım ama konuşucaz sonra seninle " sesinde ufaktan kırgınlık vardı aslında herşeyi en başında biliyordum ve ona anlatmamış Aksine kızı korktmuştum
tuvalet kabinine ilerleyip kalbindeki telefonu aldım herşeyi kaydetmişti dedeme herşeyi en başından anlatmak ile uğraşamazdım bu yüzden ses kaydı yolladım
Anında görüldü oldu ve telefon çalmaya başladı
Aramayı cevaplandırarak " evet " yine tatlı bir azarlama yapacaktı telefon hopörlördeydi çünkü annem ve yengem kızım diye bağrıyordu
" Alev sen ne yaptığını soruyosun "
" Ne yapmışım dede anlatsana" alyaya döndüm ve kapıyı işaret ettim
"Bak hala dalga geçiyor siz salak mısınız ya "
" dede kırılıyoruz ama ya bak alyada yanımda hem ben anlatmakla yorulmamak için ses kaydı aldım neyse biz çıkıyoruz bu düğün denen yerden bak dede dua etsinler düğünü bozmak istemedim yoksa arkama bakmasan kaçar giderdim haberin ola ha bu arada telefonum kırıldı bana telefon alırsın artık "
Alya atlayıp "dede banada al ya nolur" elimin tersiyle çarparım vardı
"Para sıçıyoruz zaten bokumuz falanda altındı ya " alyaya döndüm salak gibi hala telefon istiyordu
" zaten sıçmıyormuyuz alev" gözlerini bana çevirmiş bakıyordu " alya zana burdan bir çarparım görürsün "
"Kavga etmeyin ve acil eve gelin konuşucaz " gelirdim gelirdim ama "telefon alıcaksan neden olmasın " benim bu işten kar etmem gerekiyordu
" ALEV EVE GELİN DEDİM "
Sanırım biraz kızmıştı hayatımda ailem her şeyi üzerime yıkmıştı küçüklüğümden beri her şeye ben yetişiyim ben yapıyım istiyordu dedem ama bir süre sonra insan çok bunalıyordu taşıyamıyordu zor geliyordu bir şeyler ama en zoruda insanın yapmak istemeyerek yapmasıydı bir işi ve istemeyerek yaptığımız şeylerinde istediğimiz şekilde olmamasıydı yapamamamızdı
küçüklük insanın kişiliğini karakterini belirleyen ana unsurdur küçüklüğünde nasılsan şimdide öylesindir çünkü düşünce aynı kişi aynı kişi değişmez daha doğrusu istesede değişemez
zaten kimse bir başkası için değişme gereği duymaz
neden istesin ki değil mi
kendisini değiştiriceğine değişmesini isteyen kişiyi değiştirirler
benim için hayat hep zordu çok zordu bir kişinin arkasında ailesi olmadığı sürece o kişi hayata bir sıfır yenik başlamıştır zaten her ne kadar ailem diyebileceğim insanlar olsada ben ruhen yanlızdım kim tamamlıyacaktı benim bu yanlızlığımın ilacı olucaktı ki
" alev guzum uyan annem " ses çok yakınımdan geliyordu "guzum ya uyuya kalı vermiş uyan annesinin gulu " bu annemdi ses annemden geliyordu
annem denizli de doğmuş yaşamış biriydi memleketi orasıydı şiveside biraz tavas ilçesinde yaşamış biri olduğu için şive sorunları vardı
gözlerimi yavaşca araladım düğünden çıktıktan sonra arabayı alya kullanmıştı bende o sırada cama bakarak biraz kestirmiştim
karşımda annem vardı ve bana bakıyordu boncuk deniz gibi mavi gözleri ile üzerinde uzun dizlerine kadar gelen bir siyah bir gömlek ve krem rengi keten bir pantolon vardı sarı saçlarınıda topuz yapmıştı
kemerimi çözüp ayağa kalktım "alev sen naptığını sanıyosun kızım ya beni delimi ediceksin" sinirle söylemişti ama benim sinirim ona değil dedemeydi çünkü zaten herşeyi en başından biliyordu bilerek hasta numarası yapıp bizi göndermişti dedem böyle bir insandı hep bir planı vardı " kızım içeri g,t deden seni ve alyayı salonda bekliyor " sesi hala sinirliydi annem arkasına bile bakmadan gitmişti haklıydı kızmakta
önüme dönüp bahçeden kapısı olan salona doğru ilerledim bir anda yanımda bir gölge belirdi kafamı yanıma çevirdim gelen alyaydı sırıtarak bana bakıyordu "alya kendini hazırla ikinci bi şok geliyor senin için " adımlarımı hızlandırdım arkamdan alyanın sesi geliyordu kafamı arkaya çevirip baktığımda alya koşarak yanıma geliyordu salondan içeri bir hışımla girdim tam karşımda dedem vardı arkamdan ayak sesleri gelmişti sanırım gelen alyaydı
"neden söylemedin dede " başlamıştım bile öfkemi kusmaya iliklerime kadar sinir hissediyordum söylememişti hiçbir şey aklım almıyordu "sade otur konuşalım bi" dedem bağırdığım için sinirleniyora benziyordu iyi o zaman devem edebilirdi sinirlenmeye "ya bir de bilmiyomuş gibi yapıyosun ya en sevdiğim huyun bu" devam edicektim konuşmaya
"ne ne dede sen biliyomuydun herşeyi" alyanın şaşkın sesi aramıza girmişti "alya takip edildiğimizi bile biliyodu kısaca herşeyi biliyo ama söylemiyor" diyerek ortamı dahada şenlendirdim alya tam yanıma gelip kızgın ve şaşkınlıkla " dede sen ailedeki backstabbermişsinde haperimiz yokmuş vay be " bu sefer şaşırma sırası dedemdeydi "ney ney ney belekstafır mı o nasıl bir şeydir " gülesim gelmişti arkadan kıkırtı sesleri gelmişti " hepimizi ayakta uyutan kişiye bak hain demek" sinirim hala geçmemişti dedeme karşı
"çocuklar oturun misafirlerimizle tanışın ve bana kızmayı bırakın her şeyi anlatıcam ama ilk misafirlerimizle ve beim can dostum ve kankamla tanışı verin" ne salonda misafirmi vardı bilseydim o kadar bağırmazdım arkamı döndüm dedeme diğer tarafın baş tarafında dedem yaşında bir adam vardı yani dedemin kankası sağ tarafta ikli koltukta oturan ali yıldırım akyol düğündeki damat yanında barış barlas akyol vardı
barış barlas akyol neden içimi kıpır kıpır etmiştiYaşam insana işkencedir mutlu olduğun ana kadar huzur bulamazsın hem doğarken ağladı insan değilmi
Yaşam çok garip bir şey her insanın farklı acısı var dışarı çıktığında gördüğün insanların farklı acıları farklı yaşamları var herkes sen olmuyor insanlar aldatıcıdır üzülmenin bir faydası yoktur
Olsa neye yarar kimse sen üzüldün diye geri gelmez sırf biri için yıkıldığında kimse sana yardım etmeden toparlandıysan bir daha kimseye gerek yoktur
Sonuçta dünya küçük yaşadıklarımız büyük
Hayat bana bu yaşıma kadar bir çok şey yaşatmıştı
Arkamı döndüğüm de beni film gibi izleyen insanlar görmek beni sinirlendirmişti zaten burnumdan soluyordum en azından insan bi misafir var derdi
Aman neyse benim derdim onlarla değildi zaten işime çubuk sokup beni deli etmedikleri sürece sorun yoktu kafamı çevirip alyaya baktığımda tedirgin yüz ifadesiyle karşılaşmıştım birine bakıyordu baktığı kişiye kafamı çevirdim ve beni de şoka uğratacak bir görüntü ile karşılaştım
En köşeye sinmiş bir adet karam Akyol vardı
Bizi o gece köşeden izleyen kişiydi o biz o adamı öldürdüğünüz görmüştü
Yeşil gözleri hissetmiş gibi bana döndü dudağının sol kısmı yavaşca kıvrıldı anlamıştı
Annem bu halimi görüp "kızım noldu bembeyaz kesildiniz alya kuzum " yumuşak sesi beni kendime getirmişti tüm gözler üstümüzdeydi
Kafamı çevirip yanimdaki alyaya baktım dönmüş gibiydi "alya kendine gel" kulağına fısıldamıştım yuvasından çıkacakmış gibi olan gözleri bana döndü
Gözlerindeki burukluğu hissetmiştim o gece benim yüzümden bulaşmıştı bu olaya " Yok bir şey anne" diyerek dikkatleri üstümüzden atmaya çalıştım ama lakin herkes pür dikkat bize bakıyordu "alya kendine gel" beni duymuştu
"Öylemi kendime geliyim alev ben bu yüke senin yüzünden bulaştım Allah belanı versin " sözleri içimde bir yeri kırmıştı
"Bunlar burda konuşulacak şeyler değil " alya salak gibi belli edicekti her haltı " KENDİNE GEL " sesim beklediğimden daha sesli çıkmıştı "kendime geleyim dimi ya ben gece korkumdan uyuyamıyorum " diyerek isyan bayrağını kaldırmıştı
"Alya ne anlatıyorsun sen yatağında uyurken ben bu lanet şeyle uğraşıyordum " yorulmuştum artık zorlanıyorum ilk defa
"Bi zahmet uğraş sen yapmadınmı zaten lan hapse giriyoduk gençliğimizin baharında niye senin yüzünden" sınırıma oynuyordu sakin kalmakta zorlanıyordum yeşil gözleri sinir ile dolmuş gibiydi
"Siz ne yaptınız sanıyorsunuz yine ne haltlar karıştırdınız alya burda kal sade odama gel " dedem ortama en gerekli uyarıyı sunmuştu ve üst kata çıkmıştı kabak gene benim başıma kalmıştı
Salonun kapısına doğru ilerlerken arkamdan " büyük olay şok şok şok" diyen birini duymuştum
******** Salonda herkes buz kesmişti az önce yaşanan şeyden dolayı ilk ağzını açan alevin annesi oldu "kusura bakmayın lütfen isterseniz yemeğe geçelim"onunda mutsuz olduğu belliydi ama ortamı toparlamaya çalışıyordu " tabi tabi geçelim ama keşke onlarıda bekleseydik " köşede oturan sena Akyol söylemişti barış Barlas ve ali yıldırımın annesiydi "Yok geçelim biz " ayağa kalkmıştı "kader kızım servise başlayın " evin hizmetcisine bağırarak servis istemişti kendisi masanın etrafından dolanıp oturmuştu sanki hiç bir şey olmamış gibi bekliyordu yemeği
Herkes masaya oturmuştu gece boyunca ilk defa açtı ağzını baran Akyol altmış yedi yaşında mafya babasıydı " kızım ne yaptınızda öyle büyüdü olay" soru yöneltmişti yukarıdan bağırışma sesleri geliyordu "Yok bir şey önemli değil " bu sözü daha çok kendine söylüyor gibiydi "Anladım kızım" demişti ama merak ettiği acıktı
Yukarıdan sesler gelmeye devam ederken alya hızla ayağa kalktı kalktığı an sandalyesi yere düşmüştü "yeter alya otur yerine bir adım daha atma kızmak istemiyorum ama sabrımı zorlama otur oturduğun yerde" sesi oldukça sinirliydi sonrasında oda ayağa kalkmış üst kata gitmişti
Ortalama beş dakika sonra sesler kesilmişti
ihlas bey görünmüştü kapıdan bile bıkmıştı artık bu olaylardan bir de misafirlerinin yanında olmuştu belli etmesede sinirliydi hemde fazlasıyla
Ardından alev göründü yüz ifadesi bu geceye yeterdi
Ali yıldırım şaşkındı ihlas bey onlar ile yemek yemek istemişti açıkça bu kadar gerilim beklemiyor olduğu açıktı
Barış barlas şaşkın değildi çünkü biliyordu alev bilmesede onu tanıyordu gözleri aleve döndü yeşil gözlerinden alevler çıkıyordu yüz ifadesi her şeyi açıklıyordu onun için
Yemekler gelmişti yemekte et ve pilav vardı ama herkes bu gece yeterince doymuştu Zaten sonrasında masadan ilk alya kalkmıştı
Alya kendine kızgındı her şeyi alevin üzerine yakmıştır sanki sadece o suçluymuş gibi
Alev ayağa kalkmış elinde kumanda ile koltuğa oturmuştu ve haber kanalına vermişti
Ama salondaki herkesi şoka uğrattı haber dedesi ve kankasının birlik olduğu uyuşturucu sevkiyatı sınırda polis tarafından yakalanmıştı açıkcası alevin umrunda değildi "hayırlı uğurlu olsun " dedi ve ayağa kalktı komikti açıkcası "napıcaz" diyen Ali yıldırımın sesini duydu "bence bundan sonra sorguda vereceğiz ifadeyi düşünün" alevin alaylı söylediği şey ihlas beyi içten içe sinirlendirmişti
Alevin kafasını dağıtması gerekiyordu o yüzden dışarı çıkma kararı aldı
Dedesinin evinde ki odasına girmiş kendine elbise seçıyordu altına siyah kumaş bir pantolon üstüne beyaz bir gömlek ve siyah çizgili bir gömlek giyindi gözünede gözlüğünü aldı ve dışarı çıktı
Elinde telefonu çıkan haberlere bakıyordu
Durum beterdi neyse bu onun sorunu uydu hayır diğildi arabasına ilerlerken sesler duymaya başladı
Silah sesleri
Gözleri eve döndü annesi camın önündeydi bağırdı " anne eğil" dedi ama fayda etmedi
Bir kurşun Şermin hanımın karnından içeri girdi "anne" kısık çıkmıştı sesi alevin
Etraf dondu heryer herşey siyah beyaz oldu alev için aklına günler önce annesiyle yaptığı konuşma gelmişti Şermin hanım içinde kötü bir his olduğundan bahsetmişti
Alevin gözünden bir damla yaş düştü kısık sesiyle "anne " diyebildi sadece İnsan yarın ne yaşayacağını bilemiyor her yolun sonunda ölüm var beş dakika sonra ne yaşarız yaradan hariç kimse bilemez
Bunları düşünerek yaşamalıymış insan
Tecrübe ile öğrendim ben zormuş bilmeden yaşamak saniyeler sonra ne olucak bilmeden yaşamak belirsizliktir
Belirsizlikler insanı deli eder belki günlerce haftalarca aylarca bir sonuca varmak ister insan yeter ki bir sonuca varsınlar
Bakışlarım kanlar içindeki anneme döndü nolduğunu anlayamamıştım elimdeki gözlüğü yere atıp koşmaya başladım annem bu hayattaki en değerlimdi onu kaybedemezdim
İçeri girip ikinci kattaki annemin odasına ilerliyordum
İkinci kata geldiğimde alyanın teyze diyen çığlıklarını duydum terdirgindim ya anneme bir şey olduysa o zaman bu evi herkese dar ederdim özellikle dedeme odaya daldım yere eğilmiş alya ve çalışanlar vardı ne yapıcağımı bilmiyordum tek umudum anneme bir şey olmamasıydı
Yerde baygın yatan annemin yanına dedemin doktoru geldi
Eliyle annemin nabzına baktı
Sonrasında hayatımda asla unutamıyacağım bir şey yaptı
Eliyle annemin gözlerini kapattı "başınız sağ olsun " diyerek ayağa kalktı "şaka dimi yaşıyor annem yaşıyor benim" her şey birbirine girmişti neler oluyordu
Gözlerimin önünde bir karaltı bellirdi "iyimisin kendine gel" ses barışındı kolumda elini hissettim destek olmaya çalışıyordu "çıkmak istiyorum burdan çıkar beni barış" çıkmak gitmek istiyordum burdan "alev tamam çıkalım " diyerek koluma girdi ve beni yürütmeye başladı
Çok şey yaşamıştım bu gece kendim de değil gibiydim barış elimi yüzümü yıkamak için beni tuvalete getirmişti
Musluğun su sesini duydum
Ardından yüzüme değen ellerini karnımda garip bir şekilde kelebekler uçuşuyordu sanki
Neler oluyordu karnım da
Ben bunları düşünürken barış yüzümü kurulamıştı "daha iyisindir umarım alev" daha iyi nasıl olabilirdim kötüydüm çok kötü kavrayamamıştım olayı tam ama
Bu gün benim annem ölmüştü
Yıllarımı geçirdiğim hayatımın en değerlisi ölmüştü benim nasıl iyi olabilirdim
Ölen biri geri getirilemezmiydi
"İyi nasıl olabilirim" ben fark etmesemde gözümden yaşlar kalbimden alevler akıyordu Duvar dibindeydim o ise hemen önümde fazla yakındık geri çekilip kapıya ilerlemeye çalıştığımda kolumdan tuttu "nereye" kaba bir ses tonu vardı "cehennemin dibine gelcen mi tam senlik yer" sinir ve üzüntü beynimi yönetiyordu
Gözleri güzeldi sadece güzel sakalları vardı nedensiz yere dokunmak istiyordum sebebi neydi bu hissin ?
Güldü gülünce gözleri kısılıyordu ve yanaklarında hafif gamzeler belirginleşiyordu
"Gerekirse gelirim"
Kalbim hızlanmaya başlamıştı bu böyle pat diye söylenirmiydi
Derdim şuan annemdi artık bir toprak olarak devam edeceğini algılayamamıştım ama benim annem ölmüştü ölüm bu kadar basitmiydi ?
Önümden çekildi ve kolumu bıraktı kapıya doğru gitti "gelirsin" ardından kapının sesi geldi kulağıma
Ölüm neydi nasıl bir şeydi ölen biri geri gelmez miydi bu kadar kolaymıydı ölüm yoksa yaşayanamı zordu bunu öğrenebilmek için yaşamak mıdır gerekli olan
Hayatımda ilk defa bu kadar zorlanıyordum sanki ölen annem değil gibi hissediyordum ama ölen annemdi daha fazla kendimi tutamadım ve gözlerimden yaşlar akmaya başladı ıslaklığı hissediyordum "neden ya neden " bağırıyordum artık dayanamıyacak kadar acıyordu içim
Bır gün geçermiydi
Geçerdi belkide kim bilir
İKİ HAFTA SONRA
Odamda oturmuş bataniyeye sarılı şekilde gökyüzünden yağan yağmuru izliyordum iki hafta geçmişti o günden ne yapılır bilmiyordum ama bu günden sonra yapabileceğim tek şey annemin mezarına çiçek ekmek olurdu barış ve ailesi hala gitmemişti evden gitmeyide düşünmüyorlardı zaten
Benim derdim başımdan aşkındı zaten bir de onlarla uğraşamazdım
Eve silahlı saldırı dedem yüzünden olmuştu düşmanı olduğu mafyanın adamları yapmıştı
Silahlı saldırı yapan adam dedem tarafından bir depoda tutuluyordu
O an aklıma bir şey geldi neden dedemden gizli depoya gidip neden intikamımı almıyordum
aklıma delice düşen fikirle yataktan kalktım ve banyoya girip kapıyı kapatıp kilitledim yapmam gereken tek şey deponun anahtarını bulup gitmekti ama anahtar nerdeydi ben bunu düşünmemiştim
Suyu açıp sıcak tarafa verdim bence duşun tadı ilk başta sıcak su ile yıkanıp sonra soğuk suya vererek çıkıyordu
Üzerimdekileri çıkarıp bir köşeye attım ve duş başlığının altına girdim
Deniz gibi ferah kokan duş jelimi aldım elime mükemmel ve ferahlatıcı kokuyordu
İşim bittiğinde suyu kapattım ve bornozumu alıp giyindim anahtar sanırsam bir dedemde bir de o barış denen adamdaydı dedem odasında evrakları inceliyordu gitsem bir şey yaptığımı anlardı o riski göze alamazdım tek bir yol kalıyordu oda barıştı odasına girsem ve alsam ama oda odasındaydı ama ya yalan söyleyerek onu odadan çıkarmayı barırsam mutfak çalışanlarından ufak bir yardım alıcaktım ah bu zekam bir gün başıma bela olucaktı
Hemen dolabıma ilerleyip siyah kumaş pantolon üstüne beyaz bir gömlek aldım kumaş pantolon vazgeçilmezimdi her şeyden vazgeçerdim ama ondan asla
Üzerime giyindim ve aynanın karşısına geçtim son iki haftada fazlasıyla kilo vermiştim iştahım kapanmıştı yemek yiyemiyordum boğazımdan bir lokma geçmiyordu alya bu günlerde odasından hiç çıkmamıştı bende yanına gitmemiştim alyanın annesı yanı ayla yengem alya daha bir aylıkken halil amcam ve alyayı terk etmişti bir dahada asla geri gelmemişti
Safran çiçeği kokulu parfümüde sıkıp tamamladım kendimi
Saçlarımı dalga dalga yapıp açık bırakmıştım
Şimdi tek bir şey kalmıştı anahtar odamın kapısını açıp alt kattaki mutfak için merdivenleri inmeye başlamıştım umarım planım işe yarardı mutfaktan içeri girdiğimde tüm çalışanların gözü bana döndü aralarında kısa boylu kırklılarında bir kadın öne çıkıp "buyrun alev hanım bir şeymi arzularsınız" tatlı dilli bir kadındı insanlarla anlaşan kaynaşan biriydi dertten anlardı bekardı eskiden bir evliliği olmuştu ama boşanmıştı güllü hanım ismi güllüydü ilk duyduğumda değişik gelmişti kulağima ama güzeldi ismi güllü
"İki saniye benimle gelirmisin güllü abla" tüm çalışanların arasında söyleyemezdim derdimi gibip öterlerdi güvenemezdim kimseye güllü abla hariç
"Geleyim tabi alevim" ellerini bezle kurulayarak yanıma geldi mutfağın dışına etrafta kimse yoktu "güllü abla bak dediklerimi kimseye söyleme söylersen bozuşuruz haberin olsun" sessizce dinledi ve kafasını salladı tatlıydı " bak şimdi hani bu üst kattaki misafir barış barlas denen adam var ya şimdi sen onun yanına gidiyorsun mutfaktaki su borusu patlamış galiba bir bakarmısınız diyorsun sen gerisini bana bırak güllü abla yardımına ihtiyacım var " yardım etmesse plan suya düşerdi ama güllü abla kıyamazdı halden her türlü anlardı cok yardım etmişti bana sorgulamadan hemde
"Alevim sen yeterki iste ama eğer sana bir şey olucaksa bu işi unut ne yapacan bilmiyorum ama dikkat edesin " dedi ve arkasını bakmadan üst kata çıktı şimdi işin zor tarafı vardı umarım yakalanmazdım
Bende o sırada üst kata çıktımben çıktığım sırada barış yanında güllü ablayla aşağı iniyordu hızlanmaya başladım odası koridorun ortasında benim odamın çaprazındaydı hemen odasına daldım dağınıktı hemde fazlası ile iğrenç ve miğde bulandırıcıydı ne yapmıştı bu odaya pislik adam resman amazon ormanındaki hayvanların yaşam alanı gibiydi kıyafetler yerde su içilmiş bardak yerde gözlerim etrafı tararken masa gibi bir şeyin üzerinde ki anahtar bana göz kırpıyordu koşarak o yöne ilerledim anahtarı alıp çantamın içine atmıştım ki arkamdan bir ses "ne yapıyorsun burda " ben böyle olmasını beklemiyordum nasıl iki dakikada gelmişti ya bu pislik barış arkamı dönrdüğümde göz göze geldik "hiççç ne yapıcam ben bu odada ya odama geçiyordum odanı gördüm acıdım camı açıyım dedim " iyi yalandı bence tabi yerse "eminsin yani cam açmak için" yüzünde yerli yersiz bir gülüş vardı ne sanıyordu bu adam kendini "ay evet öyle " tek çare kaçmaktı ilerleyip tam çıkıcaktım ki
" nereye "diyen sesini duydum kolumu tutuyordu bir kez daha tutmuştu alışkanlık etmişti herhalde "bak ikide bir kolumu tutuyorsun bir kez daha tutarsan kırarım o elini pislik adam " yüzünde yersiz bir sırıtış belrdi tek amacım anahtarı alıp dışarı çıkmaktı "sen benim bu numarayı yiyeceğimi mi sandın " ne diyebilirdim ki tek kelime ile
"Evet senin bir tahtan eksik falan değilki senin taktan yok be adam başıma bela oldun" bıkmıştım ama zaten odada durulmuyordu kokudan
Barış kahkaha attı ve " demek öyle madem ki depoya gidiceksin birlikte gidelim " ben bu hayvanla gitmezdim hiçbir yere ama tek şansımdı mecburen kabul ettimi sancaktı bende yalan dolan bitmezdi " iyi tamam bekliyorum " yerdi tabi bu aptal adam
Kafasıyla onaylayarak banyoya girdi bende kendimi dışarı attım ve merdivenlerden koşar adımlarla indim o beklicem sanıyordu ama ben beklermiydim
Kesinlikle hayır
Sonuçta anahtar bendeydi yeride biliyordum o duştan çıkana kadar ben varmış olurdum
Arabama bindim ve annemin katiliyle yüzleşmek için yola çıktım acaba beni ne bekliyordu ?
. |
0% |