@inciniz
|
Dünden sonra yoğun bir iş içindeydim. Şirkette bir oraya bir buraya koşturmak beni çok yormuştu. Ama biraz da iyi gelmişti sürekli Emre'yi düşünmek beynimi ve kalbimi yoruyordu. Öğle arasına girmiştik yemekhaneye indiğimde çok aç olmadığım için kendime bir kase çorba aldım. Kendime boş bir masa bulup geçtim. O sırada bizim katta ki sekreter kız beni görmüş yanıma gelmişti. "Afiyet olsun elif hanım, siz neden burda yemek yiyorsunuz?" Dediğinde şaşırmıştım. Burda yemek yemem doğru değilimiydi. "Burası yemek yemek için ayrılan bölüm değil mi?"dedim çorbamdan bir kaşık almıştım. Tadı çok güzeldi annemin yaptıklarına benziyordu. "Öyle tabi elif hanım sadece şaşırdım. Sizin kattaki çalışanlar genelde odalarına özel sipariş veriyorlar pek kimseyi görmediğim için burda o yüzden şaşırdım."dediğinde gülümsedim. "Kendine yemek al ve gel burada beraber yiyelim, ben burada yemekten gayet memnunum." Karşımda ki kız gülümseyerek başını salladı ve kendisi için yemek almaya gitti. Çorba o kadar güzeldi ki hepsini bitirmeye karar verdim. Çok aç değildim ama bu çorba açmışım gibi hissettirdi. Utanmasam bir kase daha çorba alacaktım. yemeğini alıp karşıma oturan kız bana gülümseyerek "Benim adım burcu." Dedi onunla bizim katta olmasına rağmen tanışmamıştım. Ama o benim adımı biliyordu. "Memnun oldum burcu, ben bildiğin gibi elif." Dedim karşılıklı gülüşken burcu birden şaşkın şaşkın ilerisine bakıyordu. Arkamı dönüp neye baktığını anlamaya çalışıyordum ama karşıda Kerem bey dışında kimse yoktu. "Kerem bey, oda mı burada yiyecek?" Dedi bize doğru yaklaşan Kerem'e bakmıyordum. "Afiyet olsun hanımlar." "teşekkür ederiz Kerem bey buyurmazmısınız." Dedim burcu hala şaşkın tavşan gibi bakıyordu. "tabi çok isterim, kendime bir tabak hazırlayayım geliyorum." Dedi kendisi için yemek almaya ileride ki bölüme doğru ilerledi. "Kerem beyi ilk kez burda görüyorum." "nasıl yani?" dedim cidden burda yemek yemediklerini anlamıyordum. Diğer çalışanlardan farklı olduklarını düşündükleri yüksek olduklarını düşündükleri için burda yemek yememelerini anlayamıyordum. Burcu'nun da bu konuda bu kadar tepki vermesini de anlamıyordum. "Dedim ya elif hanım sizin bölümde yani üst düzey yöneticilerin olduğu bölümde üstelik müdür yardımcısı yani yemekhane yemek yemezler." "Diğer arkadaşlardan bir farkımız olduğunu düşünmüyorum, kerem beyde böyle düşünmüş olsa gerek oda burada." Dedim çorbamdan bir kaşık daha alırken. Gözüm kerem beydeydi. Karşısında ki ablaya karşı çok nazik konuştuğunu hareketlerinden görebiliyordum. Sohbet halindeydiler. "Bende ona şaşırdım, siz neyse de kerem beyi burada görmem daha şaşırmama sebep oldu." Dediğinde önünde ki pilavdan bir kaşık aldı, ardından salatasından da ve son ağzını eliyle kapatıp. "Neden sadece çorba aldınız elif hanım, pilav ve köfte de çok lezzetli." Dedi ağzına bir tane köfte de atmıştı. Bu kadar çok yemek yemesine rağmen fiziği harika görünüyordu. "Çok aç değildim."dedim bir gözüm kerem beydeydi. Sohbeti bitmiş bize dönmüş buraya doğru geliyordu. sol tarafıma geçip oturduğunda burcu ağzını peçete ile silip"Kerem bey sizi burada görmek ne hoş." Dedi. Kerem bey gülümseyerek "Bende burda olmaktan memnunum, değişiklik bazen iyidir sürekli odama yemek söylemekten sıkılmıştım." Dedi ardından Kerem beye dönerek "Siz ilk kez mi burada yemek yiyorsunuz.?" Dedim. "Burada yemek yemek için inmeme sebeb bir arkadaşım hiç olmadı, artık bir arkadaşım var ve severek buraya inmeye hazırım." Dediğinde o kişinin ben olduğumu anlamam çok zor olmadı. Bunu burcu da anlamıştı. Suyundan içip "Sanırım o şanslı arkadaş elif hanım." Dedi ardından gülümseyerek yemeğini yemeye devam etti. yemek boyunca genel olarak sohbet ettik işlerden günlük hayatımızdan kısaca sıradan bir yemek sohbeti yapmıştık. Burcu yemeğini bitirip aramızdan ayrılmıştı. Aslında benimde çorbam bitmişti ama Kerem beyin sohbeti çok güzeldi bırakıp kalkmak istemedim. "Neden sadece çorba içtin elif." Dedi
"Pek aç değildim." "Çalışırken anlamıyor insan acıktığını lütfen kendine dikkat et yoğunluk var diye yemek yemeyi ihmal etme." "merak etmeyin etmem." Dedim ardından artık işimin başına gitmem gerektiğini hatırladım. Ve kerem beye dönerek"Size afiyet olsun ben artık kalkayım." Dedim "Tamam kolay gelsin akşam görüşürüz çıkışta beraber gideceğiz değil mi?" dedi ardından gülümseyerek devam etti. "Aynı sitede oturuyoruz bence benimle gitmen senin için daha mantıklı." Dediğinde gülümsedim"Peki, çıkışta görüşürüz." Dedim ve asansörlerin oraya doğru yürüdüm. odama geldiğimde masamda bir kaç evrak vardı onları bilgisayara işledim. Bir kaç liste düzenlemesi bir kaç ufak işler derken akşam olmuştu bile. Elimde kalan son işleri de bitirmiştim bilgisayarda işim bitmişti. Gözüm camdan dışarıya kaydı dışarıda ki trafiğe baktım bir süre boş boş. Odam caddeyi görüyordu herkesin bir telaşı yetişmeye çalıştığı bir yeri vardı. Kimisi el ele yürüyordu. O an aklıma Emre gelmişti onu görmeyeli çok olmuştu. Görmeye hazır değildim belkide hazırdım. Bilmiyordum, bir yanım onun kokusunu sesini deli gibi özlüyordu. Bir yanımsa çok kızgındı. O sırada kapım çalmıştı gel dememi beklemeden kapı açılınca kerem beyi karşımda gördüm. "Hazırmısın.?" Diyordu. Yerimden kalkıp çantamı aldım. "Hazırım."
Az önce baktığım trafiğe girmiştik. kırmızı ışıkta bekliyorduk rando'da Cem adrian ben seni çok sevdim şarkısı başlamıştı. Gözlerim dolmuştu çünkü Emre ile bu şarkıyı ayrılmadan bir ay önce dinlemiştik. Onunla yaşadıklarım gözümün önünde canlanmıştı. Yanağımdan aşağıya süzülen yaşın farkında bile değildim Kerem bey silene kadar. "Seni böyle sessizce ağlatan her ne bilmiyorum fakat ağlamak sana hiç yakışmıyor elif lütfen ağlama." Başım kerem beye döndü diğer gözümden akan yaşı elimin tersi ile sildim. "Bu şarkı.." dedim yutkundum. Dilim tutulmuştu sanki. "Anısı vardı da." Dedim yeniden dışarıya dönüp yolu izlemeye devam ettim. Yeşil yanmıştı ve hareket etmiştik. "Bazı şarkıların anıları can yakar, ama geçmeyen acı unutulmayan anlar yoktur." Dedi karşımda ne yaşadığımı nasıl duygular içinde Emre'ye veda ettiğimi bilmeyen adam. Yol boyunca hiç kelime etmemiştim daha fazla. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Emre içimden çıkmıyordu unutamıyordum. Gözlerini ellerinin yumuşaklığını, ondan sonra hiç yiyemediğim en son beraber yediğimiz un kurabiyesini hiç unutamıyordum. Yol bitmişti evimizin olduğu siteye giriş yapmış otoparka arabayı bırakıp asansöre yönelmiştik. Kerem kendi binasının bne kendi binamın asansörüne gitmiştik. Gitmeden önce "seni ilk ve son üzgün gördüğüm an olsun, bir daha gözlerinden o yaşları akıtma olur mu.?" Demişti. Hiç bir şey diyememiş asansöre gitmek için yanından ayrılmıştım. Gözlerimden o yaşlar hiç gitmeyecek gibi gelıyordu, içimde ki bu acı bu sızı bitmeyecek gibi geliyordu. Emre'nin aşkı kalbimden hiç gitmeyecek gibi geliyordu. Asansöre bindiğimde yeniden yanaklarımdan yaşlar akmıştı. Ama elimin tersi ile silmiştim onun dabeni düşünüp gözleri dolmuşmuydu? Hiç merak etmiişmiydi. Sesimi özlemişmiydi? Kafamda cevapsız sorular ile eve girmiştim. Kendimi hızla bir duşa atıp sıcak suyun altında ağlamaya devam ettim. Bir gün içimde ki bu sızının ileşmesini o kadar çok istiyordum ki, bir yandan da korkuyordum onu unutmaktan onun yerine başkasına aşık olmaktan...
bölüm sonu🦋 |
0% |