Yeni Üyelik
15.
Bölüm
@ineffable3107

‘’Bana ne oldu?’’ Diye sordum çatallı sesimle. O kadar silik silikti ki hafızam. En son sahildeydim. Bir ara Araf’ı gördüm ama bu evde değildim. ‘’Özgür’ün evinde ne işin vardı?’’ Beynimden vurulmuştum. ‘’Nasıl?’’

Yüzü sertti. ‘’Uğramam gereken bir yer var dedin, Özgür’ün yanı mıydı?’’ Bunu sorması bile o kadar saçmaydı ki. Yattığım yerde biraz doğrulduğumda ona dönmedim. ‘’En son sahildeydim. Yanıma geldiğinde bir şeylerden konuştuk. Sonrasını hatırlamıyorum gerçekten.’’

‘’Ben seni zorluyor muyum?’’ Aniden ona dönerek kafamı salladım. ‘’Hayır. Nerden çıkardın?’’ Omuz silkti. ‘’Ona öyle söylemişsin. Zorla birlikte olduğumuzu, seni tehdit etmiş olabileceğimi.’’ Tamamen ona dönerek yatakta oturdum. ‘’Saçmalamış. Ben böyle bir şey söylemedim gerçekten.’’

Sadece dinledi. Yüzü o kadar soğuktu ki bakışları altında ezildiğimi hissettim. ‘’İnanmadın değil mi?’’ Korkuyla sordum. ‘’Bak tamam düzgün bir tanışmamız olmadı ama ben bunu söyleyecek biri değilim. Hele ki Özgür gibi bir insana söylemem yani bunu.’’ Alayla güldü. ‘’Nerden bilebilirim? Eski sevgilin sonuçta.’’

Yutkundum. Bana inanmıyordu. ‘’Araf.’’

‘’Gerçekten hatırlamıyorum. Ben o sersemlikle bile seni gördüğümü hatırlıyorum. Bana seni hatırlatan şeyler varken neden böyle bir şey söyleyeyim?’’

Ona doğru yaklaşıp elimi yanağına koydum. ‘’Nasıl göründüğünü biliyorum ama açıklamam yok. Bugün benim için çok kötüydü. Sadece biraz yalnız kalmam gerekliydi ve onun geleceğini bilemezdim. Hasta olduğumun bile farkında değildim ki.’’ Lütfen bir şey söyle. ‘’Sana ne söyledi?’’

‘’Seni kendi odasına kilitlemiş, Ecmel.’’ Derince yutkundum. Bu gerçekten Özgür müydü? Benim dostum olan Özgür.

‘’O halde gördükten sonra beni tahmin edebilir misin?’’ Elimi yanağından çekti. ‘’Eski sevgilinin yatağındaydın. O an onu öldürebilirdim biliyor musun? Ama yapamadım. Seni ordan aldıktan sonra sana dokunmaya korktum.’’ Bunları söyleyen Araf mıydı? O da benim kadar yorgundu. Bu halini bir tek benim yanımda gösteriyordu sanırım. Onu ne zaman görsem soğuk ve keskindi. Fırtına gibiydi. ‘’Tuana söylediğinde bile beynimden vurulmuşa döndüm.’’

Hayal meyal Tuana’nın dediklerini de hatırlıyordum. Üstümü değiştirdiği sıra annemden ve kendi endişesinden söz etmişti ama cevaplayacak gücü kendimde bulamamıştım. Ağlıyordu üstelik. ‘’Özür dilerim.’’ Gözümden bir yaş geldiğinde çeneme akana kadar silmedim. ‘’Ne için?’’

Bugünün tarihi aklıma geldi. Bugün lanetliydi benim için. ‘’Bugün için.’’ Burnumu çektim. ‘’Sabah konuşmuştuk ya hani. Bana sordun sakladığın bir şey mi var diye?’’ Cevaplamadı. ‘’Herkesten saklamak zorunda olduğum bir şey var.’’ En azından bilmeliydi ki güvenini kırmak istemiyordum. ‘’Bunu sadece bil ama sorgulama lütfen.’’

İsterse tek araştırmasında öğrenebilirdi. Bu umurumda değildi ama en azından ben kendi ağzımdan çıkmasını istemiyordum. ‘’Ben sandığın kadar masum ya da iyi birisi değilim.’’ Bana cevap vermesini istiyordum. ‘’Olmaya çalışıyorum sadece. Bunu senden saklayamam çünkü bana güvenmeni istiyorum.’’

O da benim gibi doğrulduğunda ondan bakışlarımı çekemedim. Mümkün değildi. Belimden tutup kendine yaklaştırdığında yutkundum. Koskoca yatakta sadece ona yakın olabiliyordum. ‘’Seni zorlamam. Hiçbir zaman.’’ Kafamı salladım. Bir eli hala belimdeyken birini yanağıma koydu. ‘’Biliyorum.’’

Acaba Özgür’ün dediklerini mi çok kafasına takmıştı? ‘’Sen beni zorlamazsın. Senin teklifini kabul eden benim.’’ Dizlerimin üstünde yükselip ona yaklaştım. ‘’Aramızda olanlar bizim aramızda. Kimseyi dinlemezsek olur biter değil mi?’’ Bu hoşuna gitti, farkındayım. ‘’Normalde insanlar tanışıp sevgili olurlar. Bizimki tersi olabilir.’’

‘’Hasta olunca çenen de açıldı.’’ Gülerek kollarımı ona doladım. ‘’Kapatabilirim istersen.’’ Eli boynuma indiğinde gülmemi kesmedim. Yapacağı şeyi anladığımda vücudumu bir heyecan kapladı. Bakışları dudaklarıma kaydı. Ani hareketle beni öptüğünde tüm bedenim gevşedi. Naif olduğu kadar sertti de. Bugün bu iki olmuştu. Biz şimdiden böyleysek ileriyi düşünemiyordum. Beni bırakmayacaktı. Buna emin olmuştum.

Belimdeki eli bir hamleyle çekildiğinde dizlerine oturdum. Bacağım iki yana açılırken iyice kucağına yerleşmiştim. Nefesim tükenene kadar öpüştüğümüzde geri çekildim. Hastaydım. ‘’Hastayım. Ya sana geçerse?’’ Korkuyla karışık nefes nefese konuştuğumda güldü. ‘’Sence bu beni hasta eder mi?’’ Ben hala endişeliydim. Konu dağılsın diye başka bir şey sordum. ‘’Benim üstümü kim değiştirdi?’’

Tuana olduğunu biliyordum ama şuan değildi. ‘’Tuana.’’

Beni yanıltmadı. ‘’Öyle bir adam değilim. Senin rızan olmadan senin teninin bir milimine dokunmam mümkün değil.’’

‘’Hm.’’

‘’Düşüncelisin.’’ Dudağını öptüm. Ona karşı duvarım yoktu. Sanki o yıllardır içimdeydi. Bu sanki bir sürelik değil bir ömürlüktü.

Ellerim ensesinde gezindi. ‘’Kötü bir adam olduğunu söylediler.’’ Yine öptüm.

Kafam yana eğildiğinde sadece gözlerine baktım. ‘’Söylesene bu tavırların sadece bana mı? Yoksa çok mu iyi oyuncusun?’’

Karnıma baskı uygulayan sertlik ile aslında onu ne kadar kötü etkilediğimi farkettim. ‘’Ecmel.’’ Zorlandığının farkındaydım. ‘’Yapma.’’ Gülümsedim. Aklımda ve düşüncelerimde olmayan şeyleri yaptığımı biliyordum. Bedeni de kasıldı. ‘’Ne yaptım?’’

Vücudumu oynattığında o sertliğin üstüne oturduğumu anlamamla derince yutkundum. ‘’Sen ne yaptığını gayet iyi biliyorsun.’’ Hiç iyi değildi bu. ‘’Beni zorlama.’’ Şuan tek zorlanan o değildi. ‘’Şimdi uyusak iyi olur.’’ Gerginleşti. ‘’Yoksa bir kaza çıkacak.’’ Bu haline güldüğümde bana karşı vücudunun çok dirençsiz olduğunu anladım. ‘’Uyuyalım.’’

Yerimde kıpırdandığımda bu sefer farkında olmamıştım. Elini yatağa bastırmasıyla gözlerini sıkıca yumdu. Kucağından indiğimde yatağa oturdum. Gördüğüm manzara dehşet vericiydi. Bu kadar olduğunu tahmin edemezdim. ‘’Geleceğim ben.’’

Yataktan kalkıp lavaboya girdiğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Bir süre sonra geldiğinde hiçbir şey olmamış gibiydi. ‘’Uyu artık.’’ Tek dediği şey ile güldüm. ‘’Uykum yok ama. Çok uyudum bugün.’’

‘’Benim var.’’ Yanıma yattı. ‘’Seni arayan bendim canım sen değil.’’

‘’Hm.’’ Mırıltı çıkararak ona sokuldum. ‘’Çok mu aradın sen beni?’’ Belimden sarıldı. Böyle yapması çok hoşuma gidiyordu. Yastıkta yukarı çekilip yüzlerimizi hizaladım. ‘’Beni hep böyle bulacak mısın?’’

‘’Hayatımda olduğun sürece evet.’’ Elimi yanağına koydum. ‘’Hayatında olmasam peki? İlerde.’’ Yüzü değişmedi. ‘’Hayatımda ol, olma. Ben seni hep bulurum. Nereye gidersen git.’’ Boynumu öptü. ‘’Bana bebeğim dediğini duydum.’’ İnkar etmedi. ‘’Eğer gidersem, hep öyle kalayım tamam mı?’’

‘’Kısa sürede dönmeye çalışırım.’’ Bu imkansızdı. Sadece içimi rahatlatıyordum. ‘’Ben hayatıma zor birini alırım. Döndüğümde seni bulursam bırakamam.’’ Cevap vermesini istemedim. Dudağına minik bir öpücük kondurduktan sonra gözlerimi kapattım. Onu öpmek istemem suç değildi.

Benim uyumamı beklediğini biliyordum.

‘’Benim küçük kızım.’’ Dedi.

‘’Bu gitme mevzusunu aklından nasıl çıkaracağım bilmiyorum ama bugünden sonra seni bırakacağımı düşünmene izin vermem.’’ Dudağımın kenarını öptü. ‘’Sen benimsin. Banasın. Bana aitsin.’’ Sende öylesin, Araf.

*****

Zerrin giyeceğim kıyafeti getirdiğinde sabırsızca giydim. Sabah kahvaltıya yetişip annemle aramı düzeltmiştim. Çok meraklıydı. Sonra buz patenindeki gösteri için provaya gittikten sonra akşamda manken ajansına gelmiştim. ‘’Sen ne fenasın!’’ Yaptığım imayı anladığında alttan güldü. ‘’Ne yapmışım?’’

‘’Ölçülerimi bilerek aldın değil mi? Onun için.’’ Hevesle kafasını salladığında güldüm. ‘’Başta atölyeyi aradığında sesi o kadar katıydı ki yapmazsak öldürecek gibiydi sanki.’’ Kıkırdadığımda makyajımı tamamlamaya devam etti. ‘’Öyle o biraz.’’

‘’Ama yakışırsınız he. İkinizde kumralsınız.’’ Aslında saçlarım sarıydı fakat ablama benzememek için kahverengiye boyatmıştım. ‘’Haberi var mı bu geceden?’’ Olumsuz anlamda kaşlarımı kaldırdım. ‘’Bilmiyor. Bu sefer kimse bilmiyor ya.’’

‘’Hep birileri peşime takılıyormuş gibi hissediyorum böyle işlerde.’’ Anlamış gibi başını salladı. ‘’En iyisi tatlım boşver.’’

‘’Topuz yapacağız değil mi?’’ Hassas noktam oydu benim için. ‘’Evet. Perçemlerini de biraz kısaltıp önüne atarız ki belli olsun.’’ Kendimi tekrar ona bıraktığımda işini en iyi şekilde yaptı. Yan taraflarımda da bir sürü kız vardı ama ben tek Zerrin ile konuşmuştum. O da sadece benimle ilgilenmişti.

Perçemlerimi de düzelttiğinde artık hazırdım. ‘’Ay çok güzel oldun. Dur fotoğrafını çekeyim.’’ Aynaya bakarken poz vermemi istediğinde her açıdan çekmişti neredeyse. ‘’Bana da atsana! Paylaşırım.’’ Çok kullanmazdım zaten. Genelde sahne fotoğraflarım ve öne çıkaranlardaki kendi fotoğraflarım olurdu. Aktif değildim.

‘’Hızlı ol da çıkacaksın şimdi. Allahım her iş geliyor bunun elinden de.’’ O da hukuk mezunu olduğumu bilirdi. Ona güldüğümde telefonumdan paylaştım. ‘’Annem bu sefer çırpı bacaklarımı kıracak.’’ Annem genelde bana çırpı bacak derdi ve bunu insan içinde gülerek söylemekten de çekinmezdi. Hoş bende alınmazdım. ‘’Eylemciğim her şeyin en doğrusunu bilir.’’

‘’SON 5’’ diye seslenildiğinde herkes ayaklanmıştı. Sanırım ben en son çıkacaktım. Benim yerime çıkacak olan kız bacağını kırmış ve genelde o en son çıkıyormuş. ‘’Ay Zerrin videomu çek tamam mı?’’ Bin kere tembihlemiştim resmen. ‘’Dernek grubuna atmam yok mu peki?’’ Korkuyla gözlerimi açtım. ‘’Sakın!’’

Güldüğünde merakla bekledik. Niye her şeye deneyimim vardı gerçekten?

Kızlar tek tek yürüyüşlerini yaptığında bana az kalmıştı. Yüzümdeki ciddiyeti bozmadan yerimi aldığımda sadece kendime odaklandım. Son kişinin sırası geldiğinde üstümdeki elbiseye son kez göz attım. Siyah ve asildi. Boynumdaki kuğu kolyesini bir geceliğine çıkarmıştım. Başka kolye taktığım içinde onu arabada bırakmıştım. Burada kaybolabilirdi. ‘’Sera.’’

Nihayet ben çıktığımda en iyi şekilde yürüyerek kimseye bakmadım ama tüm gözler bendeydi. Bunu biliyordum.

Yürüyüşüm bittiğinde tekrar odaya geçtik. ‘’Ay kızlar hepiniz çok güzelsiniz!’’ Ajansın başı kadın geldiğinde tek tek konuştu kızlarla. En son yanıma geldiğinde gözleri parladı. ‘’Sera. Sana bayıldım hayatım! Harcanıyorsun sen resmen.’’ Mahçupça güldüm. ‘’Teşekkür ederim.’’ Güzelce beni süzdü. ‘’Fizik desek var, güzellik desek var. Seçilmiş kişisin resmen.’’ Kadının bana olan hayranlığı hoşuma gitmişti. Bunu beklemiyordum. ‘’Bir daha olursa mutlaka çağıracağım tamam mı?’’

Zaten çok yoğun bir hayatım yoktu. ‘’Nasıl derseniz.’’ Sarılıp vedalaştıktan sonra diğer kızlarla da sohbet etme fırsatım olmuştu. Hepsi çok güzel ve uyumlulardı. Daha fazla kalmamak için eşyalarımı ve çantamı alarak oradan çıktım. Arabamı beklerken yanımda iki kadının konuşmasına şahit olmuştum. Seyirci olduklarına emindim sadece. Gayet güzel giyimlilerdi. Bazen onları anlamıyordum. Her gün topuklu giymek ölüm gibi gelebilirdi. Tuana’ya bile hayret ederdim her zaman.

‘’Özlemiş misin buraları?’’

‘’Özlemez olur muyum?’’ İç çekti. ‘’En çok da onu özledim ama biliyor musun?’’

‘’Yanına gidecek misin peki?’’

‘’Gideceğim tabi ama sevgilisi varmış bir süredir. Nasıl karşılanacağımı bilmiyorum.’’

‘’Olsun. Belki seni görünce özlediğini anlar. Hem sen gittin, o değil.’’

‘’Reha, onu tanımıyormuş gibi konuşma. O kimseyi özlemez. Beni bile hiç aramadı gittiğimde.’’

‘’Defneciğim görmekle konuşmak bir mi? Senin gibi birini nasıl özlemesin hem, bırak o kızı düşünmeyi.’’

Defne denince aklıma biri geldi ama sonuçta tek o değildi. Sırf bunun için dinlemeye devam ettim. Umarım arabam geç gelirdi. Zaten vale anca getiriyordu.

‘’Hayatına birini almış, Reha. Ya gerçekten onu seviyorsa? Nasıl dayanırım ben onları görmeye?’’

‘’Defne. Adam yakışıklı ve peşinde bir sürü kız geziyordur zaten emin ol. Bu da onlardan biridir. Sıkma canını. Ayırmasını bilirsin sen arkadaşım.’’

Ne kadar kötü bir zihniyetteydi bu kız?

‘’Bugün gidelim mi? Hem geldiğimi de görmüş olur.’’

‘’Gidelim hayatım.’’

Dinlemeye devam edecekken telefonum çalmıştı. Araf arıyordu. Heyecanla telefonu açtım. ‘’Selam!’’

‘’Bu sesi duyacağımı bilseydim baştan arardım.’’ Güldüğümde bir şey demesini bekledim. ‘’Nerdesin?’’

‘’Şimdi çıktım. Eve geçeceğim muhtemelen. Sen şirkette misin?’’

‘’Ben de mekana geçeceğim. Orada olduğumu bil diye aradım.’’ Sorgular gibiydim sanki. ‘’Birileri yanına gelmemi istiyor herhalde.’’ Gülüşü tüm kulağıma geldi. ‘’Farketmiyor.’’

‘’Eve uğramalıyım önce. Sonra gelebilirim belki.’’ Önce bi düzelmem lazımdı. ‘’Sen bilirsin. İstersen çocuklar alsın seni.’’ Alayla güldüm. O esnada da araba gelmişti. ‘’Araba kullanabiliyorum canım. Teklifin için sağol.’’

Sonrasında vedalaşıp telefonu kapattığımızda eve doğru sürdüm. Arabamı parkedip içeri geçtiğimde annemle karşılaştım. ‘’Tatlım hoş geldin.’’ Telefonunu bıraktığında onu öpüp yanına oturdum. ‘’Hoş buldum canım. Napıyorsun tek başına buralarda?’’ Omuz silkerek kendi havasına girdi. ‘’Sizi bekledim.’’

Telefonumu açarak Zerrin’in bana atmış olduğu fotoğrafları ve videoları gösterdim. ‘’Bak. Kızın neler yapıyor.’’ Telefonu elimden çekip dikkatlice incelediğinde oldukça şaşkındı. ‘’Ay ne güzel doğurmuşum. Aferin bana.’’ Yüzümü buruşturdum.

‘’Sera çok güzelsin anneciğim. Hep böyle kal olur mu?’’ Ona sarıldığımda saçımı sevdi. ‘’Hep böyle kalacağım anne, söz.’’

Babamında gelmesiyle onunla da konuşup yemeğe oturmuştuk. ‘’Dikkatli çalışıyorsun değil mi?’’ Babamın dediği ile yemeğimi yutup ona kafa salladım. ‘’Evet baba. Oldukça dikkatliyim merak etmeyin.’’ Normal gelmediği için endişelerinde haklılardı. ‘’Evde misin bugün?’’ Annemin sorusuyla ona döndüm. ‘’Bir işim yok. Evdeyim şuanlık.’’ İkisi de Araf ile olan ilişkimi sormuyorlardı. Onlar için gerçekti sonuçta. Bu işime gelirdi. ‘’Gürkanlara gideceğiz. Gelmek istersen gelebilirsin.’’ Omuz silktim. ‘’Siz keyfinize bakın babacığım. Bugün yorgunum biraz. İlk günüm diyedir muhtemelen.’’

İkisi de beni onayladıklarında çok geçmeden gitmişlerdi. Odama çekildiğimde biraz üşüdüğümü farkettim. Sanırım hala hastaydım. Pijamalarımı giyip yorganın içine sokulduktan sonra bilgisayarımı açıp görebileceğim bir şekilde yatağa koydum. Dizimde kaldığım yeri başlattığımda kafamı yastığa koyup izledim.

Birkaç bölüm izledikten sonra telefonumun çalmasıyla diziyi durdurdum. Buğra arıyordu bu beni şaşırtmıştı. Açtığımda kulağıma yasladım. ‘’Buğra İlhan.’’

‘’Sera Sayar.’’

‘’Hayrola tatlım? Sen beni arar mıydın?’’ Güldü. ‘’Sıkıcı arkadaşlarımın toplantısı çıktı da. Gelsene mekana.’’

‘’Hiç evden çıkasım yok biliyor musun? Bugün çok prova yaptım yorgunum.’’ Sesi üzgün gelmeye başladı. ‘’Kıracak mısın beni? Beni beni, Buğranı.’’ Kıkırdadım. ‘’Pijamalıyım ama ya!’’

‘’Kız gel ne olacak? Uzun sürer zaten bunların işi. Ben işsizim. Yengeler bugünler için var.’’ Olabilirdi. ‘’İyi geliyorum. Bana içkimden hazırlatırsın umarım.’’

‘’Gelene kadar yüz kere hazırlatırım.’’ Hızla dolabıma yöneldiğimde şort ve üstüne sweat giydim. Kapalı bir şey giyesim yoktu bugünlük. Makyajım biraz olduğu için şanslıydım çünkü yapmaya üşenirdim. Evden çıktığımda direkt olarak mekana sürmüştüm. Akşamın bu saatinde trafik olmadığı için mutluydum. Çok geçmeden geldiğimde adamlar beni artık tanıyorlardı.

‘’Sera!’’ Buğra’nın bana seslenmesiyle heyacanla yanına yürüdüm. ‘’Selam!’’

‘’Hoş geldin!’’ Hafif kayıktı sanırım. ‘’Hoş buldum canım. Niye tek kaldın sen?’’ Omuz silkti. ‘’Hiç keyfim yok bugün. Tüm gün oturup içmek istiyorum.’’ Yanına oturup arkama yaslandım. ‘’Al benden de o kadar.’’ Görevli adam ikimize de içecek bir şey getirdiğinde Buğra bardağını alıp bana döndü. ‘’Derdimize o zaman.’’ Gülerek bardağımı ona tokuşturduğumda bardağındaki viskiyi tek yudumda içti. ‘’Delirdin mi sen?’’

‘’Yok gayet iyiyim. Bugün terkedilişimin yıl dönümü.’’ Burukça ona baktım. ‘’Dün de benim işi bırakalı bir yılım oldu biliyor musun? Ben de ona içeyim bari.’’ Bardağımı ben de onun gibi yaparak tek yudumda içmeye çalıştığımda ben zorlanmıştım. ‘’Manyak!’’

Birkaç bardak böyle devam ettiğinde bedenimin uyuştuğunu hissettim. Alkol tüm damarlarımda geziyordu. ‘’Buğra, biliyor musun benim kimsem yok.’’ Üzgünce ona baktım. Benden daha dirençli gözüküyordu. ‘’Nasıl?’’ Omuz silkerek güldüm. ‘’Yok işte. Mesela bak.’’ Ona dönüp bağdaş kurarak oturdum. ‘’Annem var, babama sahip. Ablam beni sevmez, ama hem kocası var hem de kardeşi. O İrem yellozunu kardeşi olarak görüyor.’’ Omuzlarım indi. ‘’Öyle işte. Hayatımdaki herkes birine sahip ama ben değilim.’’ Yavaşça omzuma vurdu. ‘’Kuzey?’’

Sarhoştum. Ne dediğimi hatırlayacak halde değildim. ‘’Aman. İlişkimiz sahte.’’ Kaşları çatıldığında ciddi bir ifadeyle bana baktı. ‘’Anlaşma yaptık sadece. Bir süre sonra gideceğim. Babamlar istemiyor diye benimle sevgili rolü oynuyor. O bile gerçek değil.’’ Burnumu çekip bardağıma uzanıp onu da bitirdim. ‘’Benimde yok o zaman.’’ Gülümsedim. ‘’Aslında sen çok iyi birisin biliyor musun? İlk günden beri bana soğuk olmayan tek kişisin.’’

‘’Ay kıyamam sana ben.’’ Kolunu omzuma koyduğunda bana sarıldı. ‘’Ben varım bundan sonra kız. Kimse yoksa bile ben varım. Sikmişim Kuzey’i de diğerlerini de!’’ Buna kahkahayı patlattığımda kafamı hareket ettirmemle başım döndü. ‘’O zaman bu gece kardeşliğimizi kutlayalım!’’

Bir süre daha öyle kaldık. Artık her yer dönüyordu benim için.

Birden oturduğum yerde ayaklandığımda Buğra bana döndü. Elimdeki bardağı havaya kaldırıp bağırdım. ‘’BUĞRA MEZDEKE AÇTIR. OYNAYACAĞIZ BU GECE!’’

‘’GELİYOR!’’ O da benim gibi bağırmıştı. Mekanda bir biz varmış gibi bağırıyorduk ama fena rezil oluyorduk. Araf ağzımıza sıçacaktı ama yapalım o da toplantıya gitmeseymiş. İçkimden bir yudum daha alıp müziği bekledim. Beklediğim ses tüm mekanda yükseldiğinde heyecanla oynayarak yürüdüm. Bir elimde de bardağım hala duruyordu. Alkol kesinlikle iyi değildi bana göre. ‘’ALLAH ALLAHHH!’’ Buğra da yanıma geldiğinde o da bana uymuştu. Rezalet görünüyorduk. Koskoca mafya benimle mezdeke oynuyordu. Diyecek bulamamıştım. Birden omzuma vurduğunda anlam veremedim. ‘’DÜZGÜN OYNA KIZ!’’ Ses o kadar yüksekti ki oynamaya devam ettim.

Başka bir şarkı çaldığında mezdeke devam ediyordu. ‘’CEKETİNİ VER!’’ Kafasını sallayıp ceketini getirdiğinde belime bağlayıp oynamaya devam ettim. İyice aşmıştık kendimizi bu gece. Buğra da maşallah o fizikle çok güzel oynuyordu. Kimin arkadaşıydı be!

‘’VURRAAAAA!’’ Şarkının hızlı kısmı geldiğinde Buğra ile sırt sırta verip kıvırtmaya devam ettik. Mekan bizimdi sonuçta. Buğra sanki elinde para varmış gibi üstüme saçmaya başlayınca gülmekten ölecektim. ‘’BUNU TEKRARLAYALIM.’’ Ben hala kıvırtmaya devam ettiğimde o da bana eşlik ediyordu. ‘’ARAF İZİN VERİRSE TEKRARLARIZ HAYATIM!’’

Görevlinin biri geçerken tepsisindeki iki bardağı alıp birini Buğra’ya verdim. ‘’VER HAYATIM! BİZE İÇMELER YAKIŞIR.’’

Dans etmeye devam ederken bir yandan da içiyorduk. Buğra başka bir yöne kilitlendiğinde ben de o yöne baktım. İki kadın vardı. Kimdi ki onlar? ‘’Onlar kim?’’

‘’Önemli değil ya. Tanımıyoruz.’’ Üstelemediğimde kendim zıplamaya devam ettim.

Birden müzik kesildiğinde arkamdan da biriyle çarpışmıştım. Oraya dönüp bakacakken Araf olduğunu görmemle gülümsedim. ‘’Hoş geldiiiiin!’’ Boynuna atladığımda beklediğim karşılığı alamadım. Boynumdaki kollarımı çektiğinde üzüldüm. ‘’Bu halin ne senin?’’ Omuz silktim. ‘’Ne var halimde?’’ Elimden sıkıca tuttuğunda biraz fazla sıkmıştı galiba. ‘’Acıyor ama.’’ Ellerimizi gevşettiğinde kafasını iki yana salladı. ‘’Sabır.’’ Beni yürüttüğünde az önce kalktığım koltuğa geri oturttuğunu farkettim. Önüme eğildiğinde ona baktım. ‘’Bugün ayrı bir yakışıklısın sanki.’’

Sinirden güldüğünü anladığımda ben de güldüm. ‘’Ben gülmüyorum. Derdiniz ne lan sizin!’’ Sesi biraz yükseldiğinde korkmadık. ‘’Bağırma bana! Yeterince başım dönüyor zaten.’’ Köşe tarafta oturan Buğra’ya doğru kaydım. ‘’Bu bana bağırıyor.’’ Diye sızlandığımda o da bana güldü. ‘’Bağırmıyor. Sen öyle algılıyorsun sadece. Alkoldendir.’’ Şaşkınlıkla ona baktım. ‘’Seninde sarhoş olman gerekir. Sen benden daha çok içtin!’’ Kolumdan tutacakken onu da ittirdim. ‘’Kandırdın beni.’’ Ağlar gibi olacakken kafamı masaya gömdüm. ‘’Kız ağlama. Güçlüdür benim vücudum. Öyle iki alkole sarhoş mu olayım? Sen yalnız kalma diye sana eşlik ettim.’’

Kafamı kaldırdığımda ondan uzaklaşıp kollarımı göğsümde bağladım. ‘’Ne diye kıza içirdin o zaman göt?’’ Araf’ın sorusuyla alttan sinirli bir şekilde baktı. ‘’Seninle sonra görüşeceğiz.’’ Kaşlarını kaldırdığında o da anlamadı ben de. Araf yanıma oturduğunda kolunu omzuma attı. Sessizce ona doğru sokularak konuştum. ‘’Seni tehdit etti ya. Kızmayacak mısın?’’ Güldüğünde cevabını bekledim. Buğra da bizi duyuyordu kesinlikle. ‘’Kardeşim o benim. Kızmam.’’ Buğra’ya dönüp gülümsedim. ‘’Ucuz atlattın tatlım!’’ Ona doğru eğilerek konuştum. ‘’Eğer seni sıkıştırırsa falan söyle ben koruyacağım seni tamam mı?’’

Bana kardeşi gibi bakıp güldüğünde saçlarımı karıştırdı. ‘’Tamam söyleyeceğim.’’

‘’Ama bu gece sana küs kalsam olur mu? Çünkü beni kandırdın.’’

Tekrardan Araf’a baktığımda bizi dinliyordu sadece. Beni kıskanmadığı tek kişi olabilirdi. Önüme bir kahve getirdiklerinde hiç beklemeden içtim. Beynimin ayılmaya ihtiyacı vardı. Onlar bir şeyler konuştuğunda ben hiç oralı olmayarak elimi alnıma koyarak gözlerimi kapattım. Bir ara Uğur ve Ayaz da dahil olmuştu masamıza. İkinci kahveyi de içtikten sonra biraz olsun kafam gelmişti. Hala başım ağrısa da kendimi hissedebiliyordum. ‘’Neyse bekarlığa vedanızda dansöz açığını kapatmış olduk.’’

Çok komiklerdi. Gülmekten ölecektim. ‘’Dansöz mü getiriyorsunuz?’’ Safça sordum. Buğra bile güldüğünde anlamamıştım çok. ‘’Sen dinleme onları.’’ Araf beni kendine yasladığında hala anlamamıştım. Araf’ döndüm. ‘’Susadım ben.’’ Kafasını salladıktan sonra çocuklardan birini çağırıp su istedi. ‘’Niye geldiğini haber vermedin? İçmişsin bir de.’’

‘’Buğra aradı. Tek kaldığını söylediğinde geldim işte. Toplantıdaymışsın. Normalde çok içmem ama bugün niye böyle oldu anlamadım.’’ Gülümsedi. Sadece bana. ‘’Hm.’’

Sadece bizim duyacağımız şekilde konuşuyorduk sanırım. Benim için öyleydi. Masumca ona baktım. ‘’Kızdın mı?’’ Usulca yanağımı öptüğünde eridim. Yalnız değildik ve arkadaşları vardı. ‘’Sana kızmam mümkün mü? Ama yapma bir daha böyle şeyler tamam mı?’’ Kafamı salladım. Biraz alkol vardı hala içimde. ‘’Babamlar size geldiler. Oraya gidecek misin?’’ Sorgular gibi baktı. Haberi yok gibiydi. ‘’Sen gitmediysen benim ne işim var?’’

Bir şey diyecekken onun dikkati dağılmıştı. İki tane kadın masaya gelmişlerdi. Sanırım onları bir yerden tanıyordum. Evet, bunlar onlardı. Kapıda konuşan kızlar. Yani Defne. Araf’ın eski sevgilisi. Yanında da bizi ayırmak isteyen kız vardı. ‘’Merhaba.’’

Masada sessizlik oluştuğunda onları bir ben tanımıyordum sanırım. Yanındaki kız gözlerini bana dikti. Daha çok Araf ile olan yakınlığıma. ‘’Sen bugünkü kız değil misin? Kuzey artık mankenlerle mi takılıyor?’’ Yutkunduğumda cevap veremedim. ‘’Düzgün konuş onunla.’’ Bunu diyen Buğraydı. Araf hala sesini çıkarmamıştım. ‘’Anladım ikiniz dönüyorsunuz kızı yani?’’ Ne? ‘’Yavaş gel. Ağzından çıkanı bil.’’

‘’Bir şey demeyecek misin?’’ Defne’nin sorusu Araf’a yönelikti. O ise rahattı. İkimizde onun diyeceği şeyi bekliyorduk. ‘’Buğra gerekeni yapmış.’’ Omuz silktiğinde geriye yaslandı. Pardon ne bu rahatlıktı? ‘’Sakin olsanıza.’’ Ayaz’ın dediği ile ona baktım. Uğur onlara döndü. ‘’Otursanıza.’’ Aynen ya oturun. Bir bu eksikti. ‘’Saçmalamayı kesin. Kimse masamıza oturmuyor.’’ Araf konuştuğunda herkes ona döndü. Ben hala bana bakmasını bekledim. Bakmadı. ‘’Bizim oturmamızın ne zararı olabilir?’’ Defne konuştuğunda daha fazla orada kalmamak için hızla masadan kalktım. ‘’Hay sikeyim ya!’’ Araf’ın demesiyle ilerlemeye devam ettim. ‘’Gönderin şunları.’’

Peşimden geldiğinde ona dönmedim ama her an ağlayabilirdim. ‘’Dur, Ecmel.’’ Alayla kafamı salladığımda arabama ilerledim. Kolumdan yakalayıp arabaya yasladığında dolan gözlerimle ona baktım. ‘’Ne var?’’ Kolumu ondan çekip iki yana bıraktım. ‘’Nereye gidiyorsun?’’

‘’Sanane! Git eski sevgilinin yanına.’’ Sesim biraz yüksek çıksa da önemli değildi. ‘’Saçmalama. Sen varken başkasını napayım ben?’’ Güldüm. ‘’O yüzden mi beni korumadın?’’ Omzuna vurdum. ‘’Beni sen korumalısın Buğra değil! Resmen bana oros-‘’ Dudaklarıma kapanan dudakları beni susturmuştu. Karşılık vermediğimde geri çekildi. ‘’Kimse sana öyle bir şey diyemez. Hesabını da sorarım zaten.’’ Düzgünce nefes aldım. ‘’Sustun. Onu görünce bana bakmadın.’’ Gözümden bir yaş geldiğinde yaş akmadan yanağımı öptü. ‘’Bakmadım değil bakamadım. Karşılaşmanızı neden isteyeyim? Ben senden başkasını görmek istemiyorum etrafımda. Onların dediklerini neden umursayayım?’’

‘’O kız bizi ayırmak istiyor.’’ Dedim ağlayarak. Şaşırarak baktı. ‘’Ne?’’

Kolumla gözümdeki yaşı sildim. ‘’Bugün bir yerde mankenlik yaptım. Bu yüzden geç açtım telefonunu. Çıkışta da onları konuşurken dinledim. O yüzden sana dedi mankenlerle mi takılıyorsun diye.’’ Anlamıyordu sanırım dediklerimi. ‘’Başta anlam veremedim tanıdığım için ama şimdi karşımdalar. O kızın çok kötü düşünceleri var tamam mı? Gerekirse onları ayırırız üzülme dedi.’’ İçeriği tam hatırlamıyorum ama böyleydi. ‘’Bebeğim sen dün demedin mi? Aramızdakiler bizi ilgilendirir diye.’’ Kafamı salladım. ‘’Bizi ilgilendirir sadece.’’ İkisinin de dışarı çıktığını görünce bakışlarımı değdirmedim. ‘’Beni öpsene.’’

Anlamadı. ‘’Öp.’’

Bizi zor görürlerdi ama bu olmalıydı. Benim o kızla savaşmaya gücüm yoktu. Benim yerime Araf yapabilirdi. Yanaklarıma elini koyup öptüğünde ona yine karşılık vermedim. Geri çekildiğinde amacıma ulaşmıştım ben. ‘’Derdin ne?’’

‘’Hiç.’’ Kafasını iki yana sallayarak güldüğünde ikisini farketti. ‘’Saçmalama.’’ Tekrar bana döndüğünde tepki vermedim. ‘’Bilerek mi yaptın?’’ Mimiğim oynamadı. ‘’Niye bilerek yapacakmışım? Yoksa eski sevgilinin karşısında beni öpmekten mi çekinirsin?’’ En saçma şeyi söylemişim gibi bana baktı. ‘’Yanımda olman yeterli. Kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değilim ben. Bir daha da yaptırma.’’ İkisi de gittiğinde ondan uzaklaştım. ‘’Söylesene özledin mi onu?’’

‘’Sus bence.’’ Kollarımı göğsümde birleştirdim. ‘’Ben susayım öyle mi? Tabi susarım. Özgür’ün yatağındayım diye kıyameti koparan sen ol ama konu bana gelince sus değil mi?’’ Kaskatı kesildi. ‘’O yüzden mi geri çekildin beni öperken?’’ Güldüm. ‘’Onu farkettiğin için. Kırılmasın diye herhalde.’’

Sadece bakıyordu. Arabaya binecekken kapıyı sertçe kapatıp üstüme eğildi. Sakin değildi. Sinirliydi. ‘’Bana bak.’’

Ona baktığımda gözlerindeki alevi gördüm. İlk defa bu bakışlarını yakalıyordum. ‘’Eğer seni öptüğümde karşılık vermeyeceksen seni öpmem anladın mı? Bir daha da sakın bana Özgür’ün sana yaptığı piçlikten söz etme.’’ Altta kalmadım. ‘’Bu sertliğini neden o masada gösteremedin?’’

‘’Siktir et şu masayı. Benim derdim sensin.’’ Yutkundum. ‘’Aynı yerdeysek, senin oturmadığın bir masada benim işim yok. O ikisi de zerre sikimde değil.’’ Sinirlendiğinde küfürleri de ağzına yer yapıyordu.

Bıkkınlıkla omuzlarım indi. ‘’Bana bulaşırsa benim gücüm olamaz ona karşı. Sadece sana sesim çıkabilir. Bugün dediklerinde duymalıydın.’’ Bakışları yumuşadı. ‘’Kim sana bulaşabilir? Ben izin verir miyim sanıyorsun?’’ Vermezdi.

‘’Yorgunum.’’

‘’Eve götüreyim mi seni?’’ Olumsuz anlamda kafamı salladım. ‘’Giderim ben. Sen geri dön.’’ Saçmalamışım gibi baktı. ‘’Bırakayım.’’

‘’Araf gerçekten gerek yok. Hem sizin konuşacaklarınız vardır. Benimde dinlenmem lazım.’’ Anlayışla kafasını salladı. ‘’Dikkat et.’’ Yanağımı öptüğünde gülümsedim. Ben ise dudağını öptüğümde karşılık vermedi. Ufacık geri çekildim. ‘’Pisliklik yapma.’’ Sırıttığında onu tekrar öptüm. Bu sefer karşılık verdiğinde ellerim yüzüne ulaştı. Bir eli boynuma kaydığında elektrik çarpmış gibi geri çekildi. ‘’Kolyen nerde?’’ Siktir gerçekten. Sweatime rağmen nasıl anlamıştı bu? ‘’Çıkardın mı?’’

‘’Hayır hayır. Yanımda.’’ Arabanın etrafında dolanıp ön koltuktaki kutuyu aldım. ‘’Bugün başka bir kolye takmak zorundaydım. O yüzden çıkarmıştım kaybolmasın diye.’’

‘’Öyle olsun bakalım.’’ Kolyeyi çıkartıp onun takmasını sağladığımda gülümsedim. ‘’Hep böyle birbirimizi dinleyelim olur mu?’’ Kafasını salladı. ‘’İyi geceler o zaman.’’

‘’İyi geceler.’’

Ben gidene kadar beklediğinde gözden kaybolmuştum. Umarım bir daha o kızı görmezdik.

*****

‘’Ne konuşacaksın, Buğra?’’ Yerine geçerken direkt olarak ona döndü. Uğur ve Ayaz’ın olmaması işine gelirdi çünkü onlara anlatmak sakıncalı olabilirdi. Özellikle Uğur, Sera’yı bu kadar sevmezken. ‘’Kızı zorluyormuşsun.’’

İçeceğinden sertçe yudum aldı. ‘’Öyle miymiş?’’ Ağır ağır kafasını salladı. ‘’Sen de sarhoşsun anlaşılan. Bir kahve sanada yaptıralım.’’ Alayla güldü Buğra. ‘’Dalga geçmiyorum. Kendisi söyledi az önce.’’ Ona dönmedi ama siniri tüm vücudunu kapladı. Bu duyduğu iki olmuştu. Önce Özgür, şimdi Buğra. ‘’Ne dedi?’’

‘’Kimsem yok dedi. Ağladı. Seninle ilişkisinin sahte olduğundan.’’

Bu kadarı da fazla değil miydi? Sonuçta teklif ettikten sonra onu zorlamamıştı. Kendi kabul etmişti. ‘’Böyle bir şeyin imkanı var mı sence?’’ Arkadaşını sevse de buna hak verdi. ‘’Yok mu?’’ Eğilerek arkadaşına baktı. ‘’O gün ses kaydı olayında bile çok soğuktun, Girdap. Seni tanımıyormuşum gibi konuşma.’’ Sinirle ona baktı. ‘’Tanımıyorsun demek ki. Saçmalamış işte.’’

‘’Onu üzme. Görmüyor musun ne kadar kırılgan oğlum? Yapamıyorsan git ayrıl.’’ Dumura uğradı. Bunu demesini beklemiyordu elbette. ‘’Aşık olduğu çocuk sensin. O gün anlattığı, bizim kafe çıkışı gördüğümüz kız.’’ Oydu.

‘’Saçları sarıydı onun. Şimdiki haline hiç benzemiyor.’’ Hiç unutmamıştı ki o kızı. Yurtdışında okuduğu için onu tanımak ve bilmek istememişti. Ama hep aklının köşesindeydi. Bir gün o kızı tekrar bulacaktı. Soracaktı gerçekten savcı oldun mu diye, belki o da ona soracaktı en iyi basketbolcu oldun mu diye. Hoş, ikisi de olmamıştı. Biri balerin bir diğeri ise yeraltının en karanlık adamıydı. Ondan çekinirlerdi. Kimse onu tanımazdı. Ondandı bu rahatlığı. Bir ağırlığı, bir ismi vardı. Girdap.

‘’Değiştirmiş işte. Az önce izledim sizi amına koyayım ya! Ona bir şey hissetmeme imkanın yok.’’ Seslice nefes verdi. ‘’Bak. Biliyorum hiçbirimizi dinlemezsin ama onu bu hayatı yaşatma. Belli ki bir şeylerden kaçmış da savcılığı bırakmış. Hala anlamıyor musun?’’

‘’Ya bırakmak istemiyorsam? Beni neden kimse anlamıyor?’’ İlk defa bu soruyu sordu.

‘’Çünkü sen unutursun. O unutamaz.’’ Alayla gülerek tekrar ona baktı. ‘’Sen unuttun mu? Her gece uyumadan arayıp sesini duymuyor musun? En ufak şeyinde onu gözlemiyor musun?’’

‘’Bize göre değiller. Anla işte.’’ Daha fazla söylemesini istemedi. Dayanamazdı. ‘’Tamam. Halledeceğim.’’

Buğra gelenleri görünce bir kez daha üzüldü kıza. ‘’Sanırım bir darbede bu taraftan yiyecek.’’ Ayaz hayrola der gibi göz kırptı. ‘’Tuana’ya evlenme teklifi ettiğini biliyor mu?’’ Yüzü ciddileşti. ‘’Hayır. Tuana bir süre bilmesini istemiyor.’’

‘’Neden?’’ Bunu soran Araftı. Onun konularına dahil olmak istiyordu. ‘’Mutlu olduğumu görürse gider dedi. Gitmesini istemiyor.’’ Ayaz da aslında kızı sevmişti ama kendi yapısından dolayı çok ciddi kalmak zorundaydı. Buğra gibi değildi. Buğra bir zamanlar çok katıydı, ta ki o kızla tanışana kadar. O kız onu olabildiğince yumuşatmıştı. Ayrılmaları büyük bir etki yaratmıştı ikisinden de. O gittiğinden beri kimseyi de almamıştı hayatına. ‘’Bencillik.’’ Diye içinden geçirdi Buğra. ‘’Bencillik ya da başka bir şey. O demeden ben nasıl kıza söyleyeyim? Yüzüne zor bakıyorum zaten.’’

Zaman biraz daha akıp gittiğinde herkes dağıldı. Bugün toplanma yoktu.

Mutfağa girdi Araf. Aklına öpüştükleri an geldi. İlk hamleyi o yaptırmıştı. Zordu. İkisi de zordu. Birisi çok çocuk ruhluydu birisi çok olgundu. Denge yoktu.

Odaya çıktı. Bir kere bile ayrı yatmadılar. Vurulduğunda bile ondan uzak yatmıştı ama aynı yerdelerdi. Dün tam ortada ona sarılarak uyumuştu. O varken bu eve daha çok gelir olmuştu. Bundan önce uyuduğu anlar bile sayılırdı. Şimdi de öyle olacaktı. Uyumayacaktı. Çalışma odasına girip güvendiği birini aradı. Açtığı an sadece tek kelime söyledi. ‘’Girdap.’’

Şifre oydu. ‘’Buyur abi?’’ Diye bir ses geldi hemen. ‘’Bu gece senden birini araştırmanı istiyorum. Ecmel Sera Sayar. Tam adı bu. Saklanan saklanmayan her şeyini her detayını bilmek istiyorum.’’

‘’Emredersin abi.’’

Telefon kapandığında öylece bahçedeki basketbol sahasını izledi. Onu ilk gördüğü an oydu. Bahçeyi gezseydi belki anlar mıydı? Koskoca evde sadece kendi odasında durmuştu genelde. Hiç dışarı çıkmamıştı. Giyinme odasına yöneldiğinde onun kıyafetlerini gördü. Sanırım biraz zor olacaktı. Her yerde bir şeyi vardı bu evin içinde. Sadece evinde değil, mekanında, arabasında. Aile evinde bile vardı. Basket oynamak için giyindiğinde tekrar aşağıya indi. Verdiği sözü tutmamıştı. Dedesi yüzünden erken yaşta silahla tanışmıştı. Bu onun için çok zordu. Her şeyin en iyisi ondaydı. Yatlar, katlar, evler, adalar.. Aklına gelmeyecek kadar çok varlığa sahipti ama en kötüsüydü. Dedesinin ona öğrettiği şeydi. Sadece acımasız ol. Gerisi çok kolay olacak.

Öyle de oldu. Onu tanımayan yoktu bu alemde. Kuzey olarak değildi belki de ama Girdap çok tehlikeliydi. Araf da öyleydi. Böyle olmamıştı. Böyle olmak zorundaydı.

15.Bölüm Sonu

Oy vermeyi unutmayın.

Loading...
0%