Yeni Üyelik
18.
Bölüm
@ineffable3107

Sabah uyandığımızda Tuana ile kahvaltıya indik. Gece hiçbir şey belli etmemeye çalışsam da anlamıştı bir şeyler. Birlikte masaya oturduğumuzda annem bize gülümsemişti hemen. ‘’Günaydın kızlar!’’ Biz de ona gülümseyerek karşılık verdik. ‘’Günaydın.’’

Sadece üç tabak görünce anneme döndüm. ‘’Babam yok mu?’’ Yok anlamında başını oynattı. ‘’Ay yok o. Sabah erkenden çıktı işi varmış Bursa’da.’’ Gülümseyerek Tuana’ya döndü. ‘’Evleniyorsun kız sen de. Elimizde büyüdün vallahi.’’ Tuana da güldüğünde kafasını kaldırarak ona baktı. ‘’Hepimizin bir sırası var işte Eylem teyzeciğim.’’ Eliyle sırtıma dokundu. ‘’Sıra onda artık.’’

‘’Ay hadi inşallah!’’ Şaşkın gözlerle anneme döndüm. ‘’Hayrola? Evlenmemi çok istiyorsunuz galiba.’’ İkisi de gülüştüklerinde kahvemden yudum alıp göz devirdim. ‘’Yakındır yakın.’’ Konuyu değiştirmeye çalıştım. ‘’İki gün sonra büyük gün. Hazır mısınız?’’

‘’Bu soruyu sana sormamız gerekmiyor mu?’’ Tuana’nın sorusu ile güldüm. Hazır olması gereken bendim evet. ‘’Ben çoktan hazırım.’’ Annem tedirgindi. ‘’Bir şey olmayacağına eminsin değil mi?’’ Kafamı salladım. ‘’Ya yapamazsan-‘’

‘’Yapamam diye bir şey yok anne. Yapacağım diyorsam yaparım. Bunu en iyi senden öğrendim. Bilirsin.’’ Göz kırptığımda yerimden kalkmak için yeltendim. ‘’Hadi kalkalım.’’ Ben demeye kalmadan Tuana çoktan kalktığında annem bizi geçirmeye kapıya gelmişti. ‘’Dikkat edin.’’

Tuana ile benim arabama bindiğimizde onu kendi şirketlerine bırakacaktım. ‘’Ah keşke her gün senin gibi eşofman, tayt gezsem.’’ Kıkırdadığımda bahçeden çıkmak için arabayı döndürdüm. ‘’Etek, pantolon giymek daralttı.’’ Tek elimle kullanırken dirseğimi orta yere yasladım. ‘’Rahatlık işte.’’

‘’Senin işin hepimizden zor ama, farkındasın değil mi?’’ Usulca kafamı salladım. ‘’Sera haftasonu gerçekten dikkat et tamam mı?’’ Tekrar kafamı salladığımda bıkkınlıkla nefesimi verdim. ‘’Bunu duyacağım sürekli sanırım.’’ Yavaşça omzuma vurduğunda gülmeden edemedim. ‘’Kıyafet bakalım akşam. Nişan için diktiririm de isteme için almamız lazım.’’ Aklıma geldiğinde ne giyeceğimi de hiç bilmiyordum. ‘’Birkaç mağazadan randevu alayım. Rahatça bakarız.’’ Onaylar gibi bir mırıltı çıkardım. Çok trafiğe kalmadan şirkete geldiğimizde onu bıraktım. ‘’Gelsene yukarı. Kahve yapayım ofisimde sana.’’

Gülerek onu yanıtladım. ‘’Çok isterdim ama geç bile kaldım aşkım. Akşam içeriz birlikte.’’

O gittiğinde ben de önce kendi işlerimi halletmek için merkeze girdim. Annemin favori mağazasına geldiğimde içeri girdim. Haftasonu için giyeceğim kıyafete uygun eldiven de diktirmem gerekiyordu. Kostümüm siyah ve taş ağırlıklıydı. Aynı şekilde siyah taşlı bir eldiven dikilmesini söylediğimde annemin adını verdim. Eve getireceklerini söylediklerinde oradan ayrılıp pistin olduğu alana döndüm. Son iki günümdü ve çok çalışmam gerektiğini hissediyordum. Çalışırken bir kere bile düşmemiştim. Dönme sürem bile hızlıydı artık. Küçüklükten eğitimim olduğu içinde şanslı hissediyordum. Yoksa bir hafta içinde yapılacak şey değildi. Hayatım boyunca hep aktivitesel şeyler yapmıştım. İsteğimle yaptığım tek şey hukuk okumaktı. Ondan da son zaman vazgeçip konservatuar okumak istemiştim bu kadar emeğin üzerine ama onu söylediğim gün de babamla kavga etmiştik. Çok düşük bir ihtimaldi zaten ama yine de onların fikirlerini merak etmiştim. Sonuç hüsrandı. Babam ne kadar iyi de olsa bazı yönleriyle kötüydü. Çok fevriydi. Bazen ne dediğini bilmez, dedikleri içinde sık sık pişman olabilen biriydi. Bu düşüncelerle prova yaptığımda bir yandan da buradaki hocalar izliyordu.

Bir kez denk geldiğimizde ne kadar iyi olduğumdan bahsetmişlerdi. Ara verdiğimizde odaya girip rahat bir nefes aldım. Telefonuma uzandığımda birinin aramamış olmasını görüp ayrı rahatladım. Arama kısmından Araf’ı aradığımda ikinci çalışında açılmıştı. ‘’Efendim?’’

‘’Müsait misin?’’ Bunu mu soruyorsun gerçekten Ecmel? ‘’Hayır ama senin için evet.’’ Gülmek istedim ama onun hakkında şüphelerim vardı. ‘’Bir şey mi diyecektin?’’

‘’Aslında evet.’’ Oturup alnımı sıvazladım. ‘’Seninle konuşmam gereken bir konu var. Daha doğrusu bir şey göstermeliyim yani.’’ Şüpheci sesi geldi. ‘’Bir sorun mu var?’’ Kafamı salladım ama görmesi mümkün değildi elbette. ‘’Şimdi toplantıdayım. Akşam eve gel.’’ Olabilirdi. ‘’Peki.’’ Beklemeden telefonu kapattığımızda dünkü videoyu bir daha izledim. Her izlememde canım ayrı yanıyordu. Biliyorum geçmişti ama bana böyle söylememişti. Basketçi olduğunu bile bilmiyordum. Elbette söylemeyebilirdi, netice de benimde ona söylemediğim şeyler vardı. Onun gibi gün yüzüne çıkmıyordum sadece.

Hava kararana kadar çalıştığımda Tuana ile buluşacağım için toparlandığımda birlikte onun ayarladığı mağazanın önüne geldim. ‘’Hoş geldin.’’ Yanağını öpüp karşısına geçtim. ‘’Hoş buldum canım. Hadi girelim.’’ Beraber içeri geçtiğimizde çalışanlar bizimle gayet güzel ilgilenmişlerdi. Özel tasarım bir yer olduğu için her modelden bir tane ancak vardı. ‘’Sera bu nasıl?’’ Üstüne bir elbise tuttuğunda ona baktım. ‘’Ay çok güzelmiş! Tam baktıklarımız gibi değil mi?’’ Hevesle kafasını salladı. ‘’E hadi git dene.’’ O gittiğinde ben de kendime bir şeyler bakmıştım. İsteme için siyah bir elbise bulduğumda aynadan üstüme tuttum. Çok güzeldi. Tuana’nın seslenmesiyle onun yanına ilerlerken elbiseyi de bırakmadım. ‘’Nasıl?’’

Ona baktığımda dolan gözlerime engel olamadım. En yakınım, kardeşim evleniyordu. Ablamın düğününde bile bu kadar mutlu hissetmemiştim. ‘’Çok güzelsin.’’

‘’Yapma! Beni de ağlatacaksın.’’ Hızla gözlerimi silip kafamı salladım. ‘’Çok güzel.’’ Elimdeki elbiseyi ona da gösterdim. ‘’Bak bunu buldum ben de.’’ Üstüme baktığında beğendiğini dile getiren bir mırıltı çıkardı. ‘’Tam senlik bir elbise he. Bayıldım aşkım.’’ Mutlulukla gülümsedim. ‘’Bunu da beğendim ben ya.’’ Aynaya dönüp kendine baktı. ‘’İsteme zaten öyle abartıya kaçmak istemiyorum. Bunu alacağım. Sadece biraz daralması lazım ama.’’ Yanımızdaki kız hemen onunda ölçülerini aldığında benimki ile birlikte onu da götürdü. Oradan çıktığımızda saat bayağı da geçmişti. ‘’Cidden bu kadar mı kaldık? İnanmıyorum.’’

Zaman zaten hızlı geçiyordu bana göre. Bir anda sabah bir anda akşam oluyordu hep. Birlikte kahve içmek için oturduğumuzda organizasyon işini konuşmuştuk. Neredeyse kapanana kadar oturduğumuzda çoğu şeyi sipariş etmiştik bile. Beraber vedalaşıp kalktığımızda ben Araf’ın evine doğru sürmüştüm. Bahçenin kapıları açıldığında evdeydi. Arabasının yanına park ettiğimde iner inmez köpeği gelmişti yine. Eğilip onu sevdiğimde kapı açılmasıyla o tarafa döndüm. Köpek bu sefer eve doğru yürüdüğünde ben de onunla birlikte yürüdüm. ‘’Hoş geldin. Niye geciktin?’’

‘’Söylemeyi unutmuşum. Tuana ile elbise bakmaya gittik.’’ Kafasını salladığında kapının kenarına geçmişti. İçeri geçtiğimde belimden tutup sarılmıştı. Sadece omuzlarına dokunduğumda onu uzaklaştırdım. ‘’Noluyor lan?’’

‘’Konuşmaya geldim ben sadece.’’ Sabır dilercesine önümden ilerlediğinde salona geçti. ‘’Gel anlat bakalım. Derdin neymiş.’’ Koltuğa oturduğunda yanına oturdum. Telefonumu çıkarıp videoyu açtığımda ona uzattım. Bir telefona bir bana bakıyordu. Nefesini vererek telefonu aldığında normalce izlemişti. Rahattı. ‘’Eski bir video yüzünden mi bu tavrın?’’ Telefonu bana geri uzatıp önüne döndü.

Zaten geceden beri doluydum ve kırıktım. ‘’Bana kimse için basketbol oynamam demiştin.’’ Acı içinde yutkunarak gözlerimi kırptım. Bana dönmedi. ‘’Bana atılan o videoda,’’ gözlerimi kaçırdım ‘’Attığın basketi ona hediye etmişsin.’’

‘’Doğru.’’ Hangisi? ‘’Kimse için oynamam. Oynamadım da.’’

‘’Seninle onun hakkında konuşmak istemiyorum.’’ Kırılmıştım, neden?

‘’Peki o zaman.’’ Niye hala bu evdesin? Gitsene. ‘’Eve gidiyorum ben. Burada kalmak istemiyorum daha fazla.’’ Bana baktığında ifadesini algılayamadım. Benimle konuşmak istemiyordu. Onun yatağında da uyuyamazdım. ‘’Öyle değil.’’ Önüne döndü. ‘’Sen özelsin. Evet seninle onun hakkında konuşmak istemiyorum çünkü kızımı tanıyorum.’’ Kızı ben oluyordum.

Elimden tutup dizine oturmamı sağladığında elleri belimi buldu. ‘’Öyle biri hayatımdan gideli çok oldu. Sen varsın artık. Bak Ecmel,’’ İsmimi söylediğinde ciddi bir şey söyleyeceği aşikardı. ‘’Bu eve senden başka kimse girmedi. Annem ve Simge bile birkaç kez anca gelmiştir. Ben öyle oyun oynayacak, oyunlara gelecek bir adam değilim. Bu evde sen varsın. Yatağımda olan, kollarımda olan sensin. O değil, sensin. Olman gereken yer burası. Sen de olman gereken yerdesin.’’

Olmam gereken yerdeydim. Olmam gereken onun yanıydı. Bazı şeyler vardı. Mümkün değildi. Mümkün kılamayacağım şeylerdi. Uzanıp dudağını öptüğümde gözümden bir yaş aktı bile. Şimdi o da olması gereken yerdeydi. Usulca geri çekildiğimde dudaklarımı birbirine bastırdım. ‘’Güzelim neden ağlıyorsun?’’

Kafamı iki yana salladım. ‘’Bilmiyorum. Geceden beri düşünüyordum sadece.’’ Alnını alnıma yasladığında elini yanağıma yerleştirdi. ‘’Düşünme. Gel bana söyle. Kafana takınca daha mı iyi oluyor? Gözünden akacak yaş için herkesi yakmaz mıyım ben?’’ Gülerek kafamı salladım. ‘’Kalacak mısın bugün burada?’’

‘’Hayır. Niye her gün birlikte kalalım ki?’’ Beni iyice kucağına bastırdığında yutkundum. ‘’Niye kalmayalım ki? Sevgililer birlikte yatar.’’ Bunu demesine güldüğümde ona yaslanarak ellerimi boynuna doladım. ‘’Ne o? Benimle uyumayı çok sevdin herhalde.’’ Kafasını salladı. ‘’Çok.’’

Dudaklarımız tekrar buluştuğunda saçımdaki tokayı çözmüştü. İki yana ayrılan saçlarımla oynadığında belli belirsiz gülümsedim. ‘’Saçlarını bir daha toplama. En azından benim yanımdayken.’’ Kafamı salladığımda tekrar onu öpmek için yeltendim. Bilmiyordum ama içimden bir şey beni ona çekiyordu. Ondan kopasım asla gelmiyordu. Tüm gün bile onun yanına gelmek için saatleri gözlemiştim. En azından konuşalım diye. Telefonu çaldığında ondan ayrıldım. ‘’Siktir!’’

Homurdanarak telefonu aldığında arayanı göremedim. Her kimse güldüğünde telefonu açarak kulağına koydu. ‘’Efendim Engin amca?’’ Bunu demesiyle gözlerim baltası gibi açılmıştı. Tek Engin elbette benim babam değildi ama aramızdaki bağlantı oydu. ‘’Abimin haberi yok muydu?’’

Konuşulanları çok duyamadığımdan kucağından kalkacaktım ki tek eliyle bile beni durdurmaya yeterdi. Bunu o istemişti. Ellerim boynunda gezdiğinde ona bakmadım ama yutkunduğunu da gördüm. ‘’Evet.’’ Dedi. Sessiz şekilde yanağına ve boynuna öpücükler kondurduğumda onu ne kadar zora soktuğumun farkındaydım. Sadece dinliyordu. Bir eliyle de saçımı sevmeyi bırakmıyordu. Dudaklarım sadece boynunda gezindiğinde kafasını geriye attı. ‘’İnceledim ben onu, merak etme sen. Bir sıkıntı çıkmayacak.’’

Tabi canım öyledir. En büyük sıkıntıyı sen çekiyorsun şuan. Bana hiç bakmıyordu ama yaptıklarım hoşuna gidiyordu. ‘’Tamam.’’ Telefonu kapatacağını anladığımda ellerimi göğsünde birleştirip çenemi koydum. ‘’Niye rahat durmuyorsun?’’ Telefonu kapatır kapatmaz bunu sormasına güldüm. ‘’Ne yaptım ki?’’

‘’Beni zora sokmaktan başka bir şey yapmıyorsun ki.’’ Bir eli yanağımı buldu. ‘’Seni zora mı sokuyorum?’’ Bu halime gülerek kafa salladığında ona bakmayı sürdürdüm. ‘’Şu an bile.’’

‘’Uykum geldi biliyor musun?’’ İçimden esnediğimde göğsüne yattım. ‘’Evimi otel gibi kullandığının farkında mısın? Geceleri gelip uyuyorsun, sabah bir anda gitmiş oluyorsun. Ulan geçen sabah 6’da kalkmışsın çocuklar bile şaşırmış. Hanımefendi şafak operasyonuna mı gidiyor, dediler.’’ Kahkaha attığımda ona bakmadım. ‘’Çok işim var ama ne yapayım. Spor yapmaya anca o vakit kalkabiliyorum.’’

‘’Sabah sabah?’’ Sorguladığında kafamı salladım. Bir de saçımı okşadıkça daha çok uykumu getiriyordu. ‘’Uyu bebeğim, uyu.’’ Uykumun gelmesini istemiyordum. Onun yanında ona bakıp konuşmak istiyordum sadece. ‘’Küçükken bale yaptığımda düşerdim hep. Dönmeyi çok yapamazdım.’’ Gözlerimi araladım. ‘’Şimdi en iyi ve hızlı dönebilen balerinim.’’

‘’En iyi olduğuna şüphem yok.’’ Kıkırdadım. ‘’Geleceksin değil mi?’’ Doğrulduğumda yüzüne bakabildim. ‘’Binlerce kişi arasında seni göremezsem çok üzülürüm.’’ Beni izlemesini istiyordum. Beni görmesini istiyordum. ‘’Geleceğim. Yalnız bırakır mıyım seni?’’ Usulca dudağımı öptü. ‘’Gel yatırayım seni.’’

‘’Ya hayır!’’ Sızlanarak ona sarıldım. ‘’Sen varken konuşmak istiyorum.’’ Saçlarımı önümden çekti. ‘’Ama uykun var çiçeğim. Gözünden uyku akıyor.’’ Omuz silktim. Beni çocuğu gibi kucakladığında odaya çıkarmıştı. ‘’Nerede yanlış yaptım acaba?’’ Tedirgince sordum. ‘’Pişman mısın ki?’’ Ona bir şeyler hissetmeye yakındım. ‘’Asla.’’

‘’Bir gün birlikte spor yapalım mı?’’ Yanıma yattığında ona döndüm. ‘’O niye?’’ Kısa kollu tişörtünden belli olan kollarında dokundum. ‘’Bilmem öyle. Yapalım işte, seni izlemek istiyorum belki de.’’ Güldüğünde belimden tutup sarıldı. ‘’Yaparız.’’ Yanağımı öptüğünde gözlerimi kapattım.

***** 

Sabah erkenden eve döndüğümde ablam geleceği için bugünkü provayı iptal etmiştim. Yarın sondu zaten. Eve girmeden tatlı bir şeyler aldığımda bir de eczaneye uğramıştım. Annemin istediği kremleri de alıp nihayet eve girmiştim. Mutfağa bıraktığımda salonun girişinde annemle karşılaştık. ‘’Elindeki ne?’’

‘’Hiç. Kas gevşetici, şu her zaman kullandığım var ya.’’ Kafasını salladığında poşeti öbür elime aldım. ‘’Bitmemişti sanki ama o.’’ Hatırlamış gibi yaptım. ‘’Bitmemişti de tarihi mi ne geçmiş. Evde kalsın diye aldım işte. Bir de ablamın sevdiği minik pastalardan aldım.’’ Bir şey demesini dinlemeden odama çıktım. Aldığım şeyi kullanıp kilitli çekmeceye koyduğumda üstümü değiştirdim. Yaptığım şeyden nefret ediyordum. Her yaptığımda bir sefer daha kendimden nefret ediyordum. Odam temizleneceği için her zamanki gibi bırakıp aşağıya indim.

Kahvaltıya oturduğumda zaten kapı çalmıştı. Annem kapıya gittiğinde ben kalkmak istememiştim. Ona yeterince kırgındım zaten. Masaya geldiğinde sadece ‘’Hoş geldin.’’ dedim. Gülümsedi. ‘’Hoş buldum. Naber?’’

‘’İyi.’’ Kafamı tabaktan kaldırmadan konuştum. Cansel abla kahveleri doldurduğunda ona döndüm. ‘’Meyve suyu istiyorum ben.’’ Başıyla onayladığında ablam konuşmuştu. ‘’Aa şey, ben gelmeden nar suyu aldım sen seversin diye.’’ Bu tavrına şaşırdığımda sadece kafamı salladım. ‘’Getiriyorum hemen.’’

Ben ona hep yapardım ama o yapınca garipsiyordum hala. Uzun yıllar beni görmediği için şimdi bunu yapmasını samimi bulamıyordum. Hiç abla kardeş ilişkimiz yoktu. Olmasını da çok beklememiştim, sadece biraz olsun onun sevgisini görmek istemiştim. Cansel abla bana meyve suyu getirdiğinde bir tabağa da benim aldığım şeyleri koyarak getirmişti. ‘’Ay çok severim!’’

‘’Sera almış senin için bu sabah.’’ Annem de konuşmaya dahil olduğunda ablam bana döndü. ‘’Teşekkür ederim.’’ Kolumu sıvazladığında ona bakıp yarım gülüş attım. ‘’Görünce de canım çekti.’’ Tabaktan bir tane alıp yediğinde onu izledim. ‘’Bebek nasıl?’’ Annemin sorusuyla ona döndü. ‘’İyi.’’

Ben çok dahil olmak istememiştim. Ablam kalktığında çantasını almıştı. Çantadan mektup çıkardığında bana uzattı. ‘’O gün telefonumu açsaydın seni çağıracaktım aslında ama provadayım deyince üsteleyemedim.’’ Burukça gülümseyip mektubu aldığımda ona döndüm. ‘’O gün gerçekten açamadım yani telefonum odada kalmış. Eve geldiğimde arayacaktım da annem geleceğinizi söyleyince o zaman konuşuruz diye üstelemedim.’’ Bu doğruydu. ‘’Olsun ben yine de vereyim. Sen de bil.’’

Mektuba bakıp ona döndüm. ‘’Sen gerçekten bilmiyor musun?’’

Sabırsızca kafasını salladı. ‘’İnanın ki bilmiyorum. İrem de çok ısrar etti söylemek için ama duymak istemiyorum.’’

‘’Ay ben de çok heyecanlıyım. Ne giysek Sera?’’ Annem bana döndüğünde hiç düşünmemiştim. ‘’Beyaz giyinin. Ben beyaz giyeceğim.’’ Çok sıkıntılı bir renkti o gün için ama. ‘’Herkes mi öyle giyinecek yoksa bize özel mi?’’ Sorduğum soruyla bana döndü. ‘’Bize özel. Fotoğrafçı ve organizasyon da hazır. Anımız olur birlikte.’’

Şimdi anlıyordum ki o kırılan fotoğraf yüzünden bunu istiyordu. ‘’Giyinelim bakalım.’’

‘’Sizin evde mi olacak yoksa İzellerin orada mı?’’ Annem ona dönerek sordu. Benim aklım hala mektuptaydı. ‘’Başta bizim evde olacaktı da sonradan orası olsun dedik.’’ Annem anlayışla kafasını salladıktan sonra bana döndü. ‘’Niye bir şey yemiyorsun? Sadece meyve suyuyla mı duracaksın?’’ Farkında bile değildim. ‘’Yiyorum.’’ Tabaktan bir tane tatlı da ben aldığımda aslında canımın hiç çekmediğini farkettim. ‘’Zayıflamış biraz sanki. Vitamin ayarlayayım ben sana.’’

Cevap vermediğimde biraz daha oturup bir şeyler yemeye zorlandım. Toktum içten içe. İçeri geçtiğimizde ablam bana döndü. ‘’Senin nasıl gidiyor Kuzey ile?’’ İyi anlamında kafamı salladım. ‘’Güzel. Her ilişki gibiyiz işte.’’ Gülümsedi. Elime uzandığında garipsedim. ‘’Bana anlatabilirsin, Sera. Ne de olsa ablanım ve sana her zaman destek olurum.’’

Alayla güldüğümde elimi geri çektim. ‘’Biliyorum abla. Merak etme söylerim bir şey olursa.’’

Akşama kadar oturduğumuzda sohbet edip televizyona bakmıştık. Genel olarak onlar konuşmuştu ben sadece dinlemiştim. Başar abi de geldiğinde sadece gelmeyen babam kalmıştı. Mutfağa anneme bakmaya girdiğimde beni dürttü. ‘’Kız sende Kuzey’i çağırsana. Çocuk hiç tek gelmedi.’’ Ben onu çağırırdım da o gelir miydi? ‘’Gerek yok anne ya.’’

‘’Çağır sen.’’ Bıkkınlıkla ondan uzaklaştığımda telefonumu alıp bahçeye çıktım. Onu aradığımda yine bekletmeden açmıştı. O konuşmadan hemen konuştum. ‘’Selam!’’ Biraz gerilmiştim gibi. ‘’Bir şey mi oldu?’’

‘’Ay yok. İyiyim ben gayet.’’ Konuşmamı beklediğinde susmuştu. ‘’Akşam yemeğe bize gelmek ister misin? Ablamlar bizde de annem seninde gelmeni istedi.’’ Bir cevap beklediğimde üstelemedim. ‘’İşin varsa gerek yok gerçekten. Annemi idare edebilirim.’’

‘’Gelirim.’’ Sadece bunu söylemişti. Hevesle gülümsedim. ‘’Tamam ben söylüyorum o zaman.’’

‘’Söyle bakalım.’’ Telefonu kapattığımızda mutlulukla içeri geçtim. Annem hemen sormuştu. ‘’Geliyor mu?’’ Hızla kafamı salladım. ‘’Evet. Ben hazırlanıyorum yukarda.’’ Annem arkamdan güldüğünde ablam sormuştu. ‘’Kim?’’ Ben çoktan odaya çıkmıştım bile. Eşofmanlı kalırdım aslında ama o geliyordu sonuçta.

Daha düzgün giyindiğimde hafif bir de makyaj yapmıştım. Odayı bozmadan çıktığımda ablamın vermiş olduğu mektubu inceledim, çekmeceye bırakıp aşağıya indim. Salonun kapısından babamın sesini duyduğumda onun da geldiğini anladım. Kapı çaldığında salondan önce ben kapıya koştum. ‘’Ben bakarım!’’ Görevlilerin de gelmemesi için bağırdığımda kapıyı açtım. Benimki karşımdaydı. ‘’Hoş geldin.’’

‘’Hoş buldum.’’ Belimden sarılıp eğildiğinde yanağımı öptü. ‘’Ne güzelsin.’’ Gülümsediğimde geri çekildim. ‘’Teşekkür ederim. Gel hadi.’’ Kapıyı kapattığımda birlikte içeri geçtik. Annem hemen bize dönmüştü. ‘’Kuzey hoş geldin.’’ Kafasını salladığında babam da konuşmuştu. ‘’Hoş geldin oğlum.’’

‘’Hoş buldum.’’ Dediğinde ben tekli koltuğa otururken o babamın tarafına oturmuştu. ‘’Hoş geldin.’’ Ablam ve Başar abi de ona hoş geldin dediğinde aynı şekilde karşılık verdi. Babamın bana dönmesiyle bir şey diyeceği için ona döndüm. ‘’Seracığım pijamaların nerde canım?’’

‘’Ne pijaması baba?’’ Rezaletti yani saol babacığım. ‘’Ne zaman benim yemeklere pijamayla oturduğumu gördün?’’ Başar abi konuştu. ‘’Valla ne zaman gelsek pijamaylasın be Sera.’’ Ablam kıkırdadığında ikisine de bakmadan Kuzey’e döndüm. Gülmedi ama halinden belliydi gülmek istediği. ‘’Uğraşmayın kızımla. Bugün değişiklik yapmak istemiş demek ki.’’

Annem beni kurtardığında gülümseyerek ona baktım. ‘’Tabi canım.’’ Ablamın dediği ile yine ona dönmedim. ‘’Hadi oturalım o zaman.’’ Babam ayaklandığında hepimiz salondaki masaya doğru kalktık. Araf yürürken elime dokunduğunda anlamamıştım. O oturunca ben de onun yanına oturdum.

Hala aç hissedemediğim için çok az şey almıştım. Araf salata tabağını kenarıma çektiğinde tabağıma almam için baktı. Ondan da aldığımda annem bize imalı şekilde baktığını gördüm. ‘’Toplantı nasıldı?’’ Araf babama iyi anlamında kafasını salladı. ‘’Her zamanki gibi.’’

Hafif güldü. ‘’Çınar çok konuşmuş herhalde.’’ Yüzünü buruşturdu. ‘’Hiç sevmiyorum onu da.’’ Babam kafasını salladı. ‘’Hiçbirini sevmiyorsun ki sen.’’ Başar abi de ona katıldı. ‘’Sayılı kişiler.’’

‘’Öğrendin mi cinsiyeti?’’ Ablamın bana sorusuyla bana bakılmıştı. Usulca kafamı salladım. ‘’Neymiş?’’ Babam galiba hemen ona söyleyeceğimizi sandı. ‘’Söylemem.’’ Araf masanın altından elime dokunduğunda ona bakmadan elini tuttum. ‘’Doydun mu?’’ Sadece benim duyacağım şekilde sorduğunda ona dönerek kafamı salladım. ‘’Senin yemeğin gibi değildi ama.’’

Babam ablamlarla konuştuğu için bizi duymasına imkan yoktu. Annem de zaten dinlemiyordu. Gülümsedi. Yemek bittiğinde hepimiz tekrar salona dönmüştük. Bu sefer Araf’ın yanına oturdum. Tek bırakmış gibi hissediyordum. Ailesi ile normaldi ama şuan gergin gibiydi de. Ya da bana öyle geliyordu.

Annemle Araf bir şeyler konuştuğunda ben çok katılmamıştım ama bu da hoşuma gitmişti. Kalkma vakti geldiğinde onlar salonla vedalaştığında ben onunla dışarıya kadar yürüdüm. ‘’Geldiğin için teşekkür ederim.’’

‘’Bir dahakine pijamalarınla in.’’ Göz devirdiğimde omzuna vurdum. ‘’Çok kötüsün ya.’’ Güldüğünde hemen toparladım. ‘’Öyle bir şey yok bu arada.’’ Kafasını salladığında ona baktım. ‘’Eve mi gideceksin?’’ Geçenki olaydan dolayı bir tedirginliğim vardı elbet. ‘’Babamla konuşmam gerek, oraya uğrayacağım.’’

Kafamı salladım. ‘’Dikkat et tamam mı?’’

‘’Ederim.’’ Sarıldığımızda boynumu öperek ayrıldı. Gidene kadar beklediğimde kapıdan çıkmasıyla içeri geçtim. Onu görmem iyi gelmişti bana. Ablamların da kalktığını gördüğümde oturmama gerek kalmamıştı. Başar abi arabaya gittiğinde ikimiz tek kalmıştık. ‘’Abla.’’

‘’Efendim?’’ Tepkisizce ona baktım. ‘’Ben sanırım gelmeyi düşünmüyorum.’’ Tedirgince bana baktı. ‘’Neden? Beğenmediğin bir şey falan mı oldu?’’ Hayır anlamında kafamı salladım. ‘’Yok ondan değil. Öğrendim de zaten yani seninle durumumuz belli, o yüzden gelen insanları sevindirmek istemiyorum. Çünkü senin bana bakışların canımı yakıyor artık.’’

Şimdi farklı olduğunu biliyordum, anlıyordum. Ama ablamı da tanıyordum. O bu değildi. ‘’Gel, lütfen. Asıl gelmediğinde insanları sevindirmiş olursun.’’ Cevap vermedim. ‘’Onun teyzesine de ihtiyacı var.’’ Anlık gülümseyip yüzüm solduğunda benden uzaklaştı. ‘’İyi geceler.’’

Elimi kaldırdığımda yavaş adımlarla merdivenlerden inip arabaya yöneldi. Başar abi de bana el salladığında ona da aynı karşılık verdim. İçeri geçtiğimde salona annemlerin yanına oturdum. ‘’Yine biz bize kaldık canım ailem.’’

‘’Öyle.’’ Babam telefonundan bir şeylere baktığında kafasını kaldırmadan cevapladı. ‘’Ay iyi oldu ama akşam yemeğimiz. İki damadımız da burdaydı.’’ Anneme uyarıcı bakışlar attığımda babamı gösterdim. Omuz silkti. ‘’Gösteriye gelecek mi?’’ Kafamı salladım. ‘’Gelmez olur mu? İşlerini bile iptal etti.’’

‘’Nasıl?’’ Babama döndüğümde telefonu bırakmadan devam etti. ‘’Başka bir yerde olması gerekiyordu normalde. Iptal etti yani senin için.’’ İşte bu istemediğim bir şeydi. ‘’Düşünceli işte.’’ Anneme hiç katılmamıştım. Her ne kadar yanımda olmasını istesem de gitmesi gerekiyorsa gitmeliydi tabi. ‘’Ben çalışma odasındayım.’’

Babam kalktığında annemle kalmıştık. ‘’Sanki içimde kötü bir his var, Sera.’’ Saçma bir şekilde anneme baktım. ‘’Ne gibi?’’

‘’Bilmiyorum ama sanki bir şey olacakmış gibi hissediyorum.’’ Onu rahatlatmak amacıyla konuştum. ‘’Ne olacak canım? Hepimiz iyiyiz işte. Babamla iyisiniz, ablam iyi, ben iyiyim.’’ Gülümsese de buruk olduğu belliydi. ‘’Dernekle alakalı bir sorun mu var, bilmediğimiz?’’ Yok anlamında kafasını salladı. ‘’Hayır. Onunla hiç alakası yok.’’

‘’Rahat tut içini canım. Ne olacak?’’ Bana döndüğünde konuyu değiştirmeye çalıştı. ‘’Yan yana da pek güzeldiniz he.’’

‘’Gelmiş modun yerine belli.’’ İkimizde güldük. ‘’İkiniz de mutlu olun. Ben başka bir şey istemem. Ablan da sen de her zaman iyilerle karşılaşın.’’ Aman ne iyi anne. Geçen gün sevgilimin amcasına silah çeken ben değildim sanki. ‘’Ablama da söyledim. Sana da söylemek istiyorum.’’

Merakla kaşlarını kaldırdığında konuştum. ‘’Şöyle ki, ben partisine gitmek istemiyorum. Hemen tepki verme ama yani içimden gelmiyor. Bunca zaman yüzüme bakmadı ve iki gün iyi olduk diye kendimi göstermek istemiyorum yani. Hormonlarından böyle davranıyor belli, onu tanıyorum normalde böyle davranmaz.’’

‘’Saçmalama annecim. O bizim aile günümüz. İkimiz orda olmalıyız ki bizi görmeliler.’’

‘’Anne bugüne kadar yanında olduğumda sırf haber yapmasınlar diye tanınmamaya çalışıyordum. Şimdi tanısalar ne olacak? İrem’i tanımıyormuş gibi de konuşma. En ünlü magazincileri getirir o.’’ Emindim buna. ‘’Olmaz. Orada olmalıyız.’’

Bu bir gerçekti ki ben Sayar olmama rağmen babam tarafından gizlenirdim. Kimse onun kızı olduğumu bilmezdi. Tek Sayar o olmadığı içinde aratıldığımda aile kısmım boş kalırdı hep. ‘’Hiç anlamıyorsunuz beni. Madem bu kadar insan içine çıkacaktım niye en baştan açıklamadınız? Böyle bir hayat yaşadığımızı bilmiyor musunuz?’’

Hiç anlamamıştım neden gizli olduğumu. Annemin en büyük emriydi bu. Ben kesinlikle tanınmayacakmışım da neymiş. ‘’Sera bu yıllardır böyle, şimdi ne oldu da gün yüzüne çıkıyor?’’

‘’Yıllardır böyleyse bundan sonra ne davetlere gelirim ne de sizin o aptal partilerinize katılırım tamam mı?’’ Sesim yüksek çıktığında buna şaşırmıştı. Hızla salondan çıktığımda odama girdim sadece. ‘’Yıllardır böyleymiş!’’ Kendi kendime söyleniyordum. ‘’Ne diye doğduysam bu evde. Başka bir ailem olsaydı daha mutlu olurdum!’’

Onların tek kızı Ece Sayar. Doktor Ece Sayar. Varis Ece Sayar. Benim vasfım sadece balerin olmaktı. Babam davetlerde sorulmasın diye yanaşmıyordu bile bana. Annem desen sadece arkadaşlarıyla ilgileniyordu. Ben tabii ki de tanınmazdım. Kimdim ki ben?

Üstümü değiştirip yatağa geçtiğimde ışıkları kapattım. Uykum yoktu ama zorla uyuyacaktım.

*****

Kuliste vaktimi beklerken heyecandan kalbim yerinden çıkacaktı. Annemle aramız limoniydi. Konuşmak istiyordu ama ben hep ondan kaçıyordum. Bugüne kadar beni o getirdiyse sonucuna da katlanmalıydı. Beni dışarıya göstermek istemiyorsa sonuna kadar bunu yapacaktı ve ben çevremizi tanıyordum.

Aniden kapı açıldığında kafamı kaldırıp o yöne baktım. Araf gelmişti. Heyecanla ona doğru ilerleyip sarıldım. ‘’Hoş geldin.’’ Ellerini belimde hissettiğimde öyle kalmak istedim. ‘’Hoş buldum da niye titriyorsun sen?’’

‘’Heyecandan ya.’’ Ayrıldığımda beni bırakmamıştı. ‘’İnanayım mı?’’ Kafamı sallayarak kollarımı ona doladım. ‘’İnanmalısın. Seni gördüm diye hepsi.’’ Gülümsediğimde yanağımı öptü. ‘’Dün yoğundum, göremedim seni.’’

‘’Biliyorum ve o konuda kızgınım sana. Gitmen gereken yerler varmış, sen iptal etmişsin.’’ Şaşırdı. ‘’Nerden biliyorsun diyeceğim ama baban tabi.’’ Kafamı salladım. Aklıma başka bir şey geldiğinde tekrar ona sarıldım. ‘’İyi ki geldin.’’ Sırtımı ve saçımı okşadığında boynunu öptüm. ‘’Bilmediğim bir şey mi var?’’

‘’Yok.’’ Geri çekildiğimde yüzüne baktım. ‘’Hm.’’ Dudaklarını dudağıma yasladığında biri gelir mi korkusu oluşmadı. O varken kimse gelmezdi. Karşılık verdiğimde gülümsedim. Uzun öpüşünün ardından geri çekildi. ‘’Özlemişsin.’’ Kafamı salladım. ‘’Nerden anladın?’’

‘’Anlarım ben.’’ Güldüm. ‘’Sen de özlemişsin.’’

‘’Sen de mi anlarsın?’’ Başımla onayladım. ‘’Hıhı.’’ Geri çekildiğinde gideceğini anladım. ‘’Dikkat et tamam mı? Gözüm üzerinde.’’ Bir baba gibi konuştuğunda gülmeme engel olamadım. ‘’Emredersiniz efendim.’’

‘’Sana emretmem.’’ Ciddileştiğinde onu izledim. ‘’Gidiyorum.’’ Çocuk gibi el salladığımda odadan çıkana kadar bakışlarımı çekmedim. O gittiğinde yüz ifadem bozulup oturduğum yere geri döndüm. Çok gergindim. Heyecanlıydım. Tir tir titriyordum resmen. Tekrar kapı açıldığında yine geldiğini sandım. ‘’Noldu?’’

Ama o değildi. Tanıdığım da değildi. Defne’nin yanındaki kızdı. İsmini bilmiyordum ya da hatırlamıyordum. ‘’Kime baktınız?’’ Kabaca konuşmadım. ‘’Sana baktım canım. Sanırım biraz konuşmamız gerekiyor.’’

‘’Ne hakkında?’’ Oturduğum yerden kalkmadan onu dinleyecektim. ‘’Defne. Yani en yakın arkadaşım.’’ Kafamı salladım. ‘’Anladım da muhattabın ben değilim sanırım.’’ Yapmacık şekilde gülümsedi. ‘’Yani sahteden sevgili olduğunuzu bu kadar belli edemezdin.’’ Kaşlarım havalandı. ‘’O hiç kimseyi sevmez. Defne’den başka.’’

‘’Anlıyorum.’’

‘’Demek istediğim aralarından çekil.’’ Tekrar kafamı salladım. ‘’Emredersin tatlım başka bir isteğin var mı?’’ Güldü. ‘’Bak ben ona benzemem, eğer sana gıcık olduysam uğraşırım.’’ Öyle mi dercesinde ona baktım. ‘’Sanki sen onun eski sevgilisisin gibi konuşuyorsun ama. Hayrola sen mi ona aşıksın da bu havalar ne böyle?’’

‘’Laflarını bil.’’ Dişlerini sıktığında ona baktım. ‘’Ben biliyorum gayet. Sevgilimin eski sevgilisinin arkadaşı olarak benimle konuşma haddini bulan sensin. Bizim bir ilişkimiz var ve bunun üstüne gelip bunları söylemen de ayrı ironik.’’ Gülümsedi. ‘’Seni kim tanıyor? Kıytırık bir balerinsin sadece. Onunla ilişkini kim biliyor he, söylesene! Ya da ailenden biri olduğunu kim biliyor? Koskoca Sayar’lar seni neden saklıyor mesela? Büyük bir soru işareti.’’

‘’Çık dışarı.’’ Bu tavrımı beğenmişti çünkü istediği buydu. ‘’Yol yakınken vazgeç. Zararlı çıkan sen olma.’’ Hızla ona yürüdüğümde kolundan tutup kapıyı açtım. ‘’Sana dışarı çık dedim değil mi? Çık o zaman.’’ Cevabını dinlemeden kapıyı kapatıp kilitlediğimde tüm sinir kat sayım artmıştı. Gerginliğim yükselmişti. Bu gerginlikle oturup ağlayacaktım.

Sahneye geç kaldığımda her yerim titriyordu. Bu sefer heyecandan değil sinirdendi. Anneme anlatmak istediğim hep buydu. İnsanlar bana böyle bakıyordu. Üstümdeki cekete baktım. Üzerinde kocaman harfler vardı. ESS. Ecmel Sera Sayar.

Beni belli eden tek şey buydu. Her şeyim sahteydi ama tek gerçeğim buydu. Odadan çıkıp stadyumun köşesine geçtiğimde yüksek sesliydi her taraf. Patenler ayağımdayken yürümek biraz zordu elbet ama yapardım. Ben buydum. Yapabileceklerimin sınırı yoktu. Ben istiyorsam yapardım. Tek sorun eldivenlerim neredeydi? Annemdeydi tabi ve annem karşı taraftaydı. Kimseyi seçemiyordum.

Sinirim yüzümden okunuyordu. Benimle ilgilenen hocam yanıma gelmişti. ‘’Canım iyi misin?’’

Gülümsemeye çalışarak kafamı salladım. ‘’Bugüne kadar onu balerin olarak tanıdınız!’’ Sunucu benden bahsettiğinde odağım onu buldu. ‘’Belki de kariyerinin en iyi dansını yapmak için burada.’’ Nefesimi tuttum. ‘’Karşınızda, Sera Sayar.’’ Stadyumda büyük bir alkış koptuğunda sadece pistin beyaz ışıkları vardı. Buza adımımı attığım an tüm her şeyi unuttum. Üzerimdeki ceketle kaldığımda bir yandan yürüyerek karşıya ilerledim. Bana el sallayanlara gülerek karşılık verdiğimde karşıya ulaştım. Umay teyzeyi görmemle hızla anneme baktım. ‘’Eldivenlerim.’’

‘’Dikkat et bak lütfen, Sera.’’ Anneme bakmadığımda taşlı eldivenleri hırsla elimde geçirdim. Hala sahne sırası değildi bu nedenle sorun yoktu. ‘’Bir şey mi oldu?’’ Anneme bakışlarımı değdirmediğimde üzerimdeki ceketi çıkardım. Askılı ve siyah taşlı bir elbise denebilirdi. Gözlerim Tuana’ya kaydığında bakışlarımdan bir şey çıkarmıştı yine. Ne oldu dercesine baktığımda yanındakileri görmeyi beklemedim. Ayaz, Buğra ve Araf vardı. ‘’Beni duyuyor musun?’’

‘’Duymuyorum anne.’’ Sertçe söylenerek ondan uzaklaştım. Büyük sahnenin ortasına geçtiğimde şarkıyı bekledim. O sırada sunucu hala konuşup duruyordu. Bir de büyük ekranda benim balerin serüvenim vardı. Ne mutlu. Araf’a baktığımda bakışları sertti. Ne oluyor dercesine baktı ama cevaplayamazdım.

Dumanlar ve ateşler çıktığında nihayet başlamıştı lanet gösteri. Şarkının başlaması beni daha da germişti. Her hareketim o kadar alkış alıyordu ki tüm sinirimi almıştı. Dönme hareketi geldiğinde gergin olmadım. En iyisini yapmam lazımdı. Havalanıp döndüğümde bir bacağım havada kalacak şekilde yere bıraktım kendimi. Bir kere daha tekrarladığımda büyük bir alkış kopmuştu. En zoru bu değildi ki.

Takla atacağım sıra Umay teyze bunu anlamış gibi bakıp kafasını iki yana salladı. Sahnede yaptıklarını burada yapma diyordu. Hepsi riskliydi. Annem hepsinden tedirgindi zaten. Taklayı da bitirdiğimde atmıştım. Sorunsuz bitmişti. Şarkı da sona ereceği sıra sahnenin ortasına tekrar döndüğümde bitiş hareketimi de yaparak dansımı sonlandırdım. Gösteri bitmişti.

18. Bölüm Sonu.

Oy vermeyi unutmayın.

Loading...
0%