@ineffable3107
|
‘’Derdi ne? Kendini sakatlayacak.’’ Umay, Eylem’e döndü. ‘’Bilmiyorum.’’ ‘’Bir şey yapacak kendine.’’ Ece annesine dönerek konuştu. ‘’Kavga falan mı ettiniz noluyor?’’ Sadece kızını izliyordu. Hareketleri o kadar sertti ki balerin gibi dans etmiyordu. ‘’Susun bir hepiniz!’’ Eylem sinirle yerine oturduğunda gerginlikten dizlerini sıvazladı. Buğra Tuana’ya eğildi. ‘’Noldu?’’ ‘’Bilmiyorum. Sera da bir şeyler var. İyi değil gibi.’’ Hepsi ona odaklandı. ‘’Normalde de bu kadar riskli mi dans ediyor?’’ Ayaz’ın sorusuyla hayır anlamında kafasını salladı. ‘’Sen biliyor musun bir şey?’’ Kuzey’e sordular ama o hiç oralı olmadan onlara bakmadı. Tek o kıza bakıyordu. ‘’Hayır.’’ Az önce konuştuklarında iyiydi. ‘’Bitiyor.’’ Ece söylediğinde rahatlamıştı çünkü herkesi korkutmuştu. Bittiğinde tüm ışıklar yanmış, Sera nefes nefese kalmıştı. Ailesinin yanına ilerlediğinde küçük kapıyı açtılar. ‘’Sana takla atma demedim mi?’’ Diye çıkıştı Umay. ‘’Ben de sana atacağımı söyledim. Ne zamandan beri eksik koreografiyle çıktım ki?’’ Sinirle annesinin yanına oturdu. Bir yanında Tuana bir yanında Ece ve annesi vardı. ‘’Düşebilirdin!’’ Kafasını kaldırarak Umay’a döndü. ‘’Ama düşmedim. Noluyor bugün ya? Hangi hareketimle düştüğümü gördün?’’ ‘’Ahmet mi ayarladı koreografini? Benim sana ayarladığımda bu yoktu Sera, çok iyi biliyorsun!’’ Alayla güldü. ‘’Bitti işte bakın sapasağlamım. Düşmeyi ben de çok isterdim ama maalesef olmadı. Kimseyi sevindirecek halim yok!’’ Sinirle ayaklandığında ceketini alıp yürüyebileceği şekilde hızlıca stadyumun köşesinden kulise girdi. ‘’Tuana git bak şuna.’’ Eylem yanındaki kıza döndüğünde o yanında gitmişti. Kuzey hiçbir şey dememişti. Onunla yalnız konuşacağına emindi. ‘’Bir şey yapmayacak mısın?’’ Kübra, Eylem’e sorduğunda bilmiyorum anlamında kafasını salladı. ‘’Sakin ol, Eylem.’’ ‘’Anne bir sakin ol gerçekten. Noluyor size ya?’’ ***** Sinirle odaya girip ceketi fırlattığımda arkamdan gelenin kim olduğuna bakmadım. ‘’Canım ne oluyor?’’ Ellerimi masaya dayadığımda düzgünce nefes almaya çalıştım. ‘’Sera bana bak!’’ Tuana başımı kaldırdığında ondan geri çekildim. ‘’İyiyim ben.’’ Üstümdekilerden kurtulmaya çalıştığımda onun karşısında üstümü değiştirmeye utanmadım. ‘’Reha mı reva mı nedir. O geldi. Aptal saptal konuştu bana. Gerizekalı tüm sinirimi bozdu. Yeterince fotoğrafım ve röportajım alınmıştı. ‘’Ne? Ne alaka, nasıl girmiş?’’ Bilmiyorum dercesine omuz silktim. Beyaz eşofmanlarımı giyerek eşyalarımı topladım. ‘’Neymiş biz sahteymişiz. Ben kimmişim. Ulan mal, asıl sen kimsin?’’ ‘’Sakin ol bir.’’ Sertçe ona baktım. ‘’Nasıl sakin olayım Tuana? Şu halime bak. Sahnede ne kadar zorlandım biliyor musun sen?’’ Kafasını salladı. ‘’Hayatım biliyorum. Bak çıkışta bir yere gidelim düzgünce konuşalım olur mu? Şimdi annenin yanına gidip iyi olduğunu görsün.’’ Onu kırmayıp kafamı salladım. Odadan çıktığımızda Tuana elimi hiç bırakmamıştı. Tekrar onların yanına geldiğimizde Buğra beni görüp gülümsedi. Aynı şekilde ona karşılık verdiğimde annemle Kübra teyzenin arasına oturdum. Bir diğer tarafta da ablam vardı. ‘’İyi misin?’’ Annem’e kafa salladığımda ablam bana su uzatmıştı. Elindeki suyu alıp içerken elimin titrediğininde farkında değildim. Umay teyze geldiğinde de mahçupça ona baktım. ‘’Gel buraya.’’ Elimden tutup kaldırdığında bana sarıldı. ‘’Korktum deli.’’ Aynı şekil ona da karşılık verdiğimde geri çekilip yanağıma elini koydu. ‘’En iyisi olduğunu biliyoruz. Sert hareket yaparsan düşersin.’’ Biliyormuşçasına kafamı salladım. ‘’Dikkat ederim.’’ Tekrar yerime oturduğumda annem sadece bana bakıyordu. Ona döndüm. ‘’Biz birlikte evde konuşalım tamam mı? Sen şimdi git Kübra teyze ile.’’ Olumsuz anlamda kafasını salladı. ‘’Seni bırakmam Sera. Ne olduğunu söyle.’’ Hızla kafamı salladım. ‘’Söz evde anlatacağım. Şimdi git sadece.’’ Kameralar vardı ve hep bize odaklılardı. Babamda buradaydı ama locadalardı onlar. ‘’Tamam.’’ Ablama döndü. ‘’Ona dikkat et.’’ Ablam şaşırtıcı şekilde kafasını salladı. Annemin gözleri birine daha kaydığında bunu hiç beklememiştim. Araf’a baktı ve ne anlaştılarsa Araf anlayışla kafasını salladı. Ne dönüyordu burada? ‘’Sera.’’ Ablama döndüğümde bacağımdaki elimi tuttu. ‘’Titriyorsun. Noldu?’’ ‘’Bir şey yok.’’ Daha çok yanaştığında sadece ikimiz duyabiliyorduk. ‘’Sakatlanabilirdin. Çok korktum senin için.’’ Güldüğümde elimi çektim. ‘’Sen ve benim için korkmak. Güldürme beni Ece Sayar.’’ O ise benden uzaklaşmayarak yakınımda durdu. ‘’İnanmasan da öyle. Senin için her şeyi yapabilirim.’’ Şaşırarak kafamı salladığımda Buğra yanıma geldi. ‘’Tebrik ederim şekerim. Çok iyiydin.’’ Ona sarıldığımda beni kolunun altına aldı. ‘’Teşekkür ederim.’’ Ablam bize imrenerek bakmasını esirgemedi. Sahi en son ne zaman sarılmıştık onunla? ‘’Takma sen kimseyi canım. Sen bir numaraydın. Sert oynayan kazanır.’’ Bu demesine güldüğümde o da benimle gülüp omzumu sıvazladı. Ayaz da yanımıza geldi. Tuana ile el ele tutuştular. Kötü kötü onlara baktım. ‘’Tebrik ederim.’’ ‘’Teşekkür ederim.’’ Gülümsedim. ‘’Geldiğin için de ayrıca teşekkür ederim.’’ Tuana bana gülümsedi. ‘’Tabi gelecek. Ben nereye o oraya.’’ İkisine de güldüğümde konuşmadığım tek bir kişi kaldı. Buğra’nın kolundan çıktığımda bizi izleyen Araf’ın yanına ilerledim. Yanına oturduğumda bana dönmedi. ‘’Noldu?’’ ‘’Evde konuşuruz.’’ Onu da onayladım. ‘’Güzel miydim?’’ Kafasını salladı. ‘’Söyledim ya zaten. Her zaman.’’ ‘’Nereye bakıyorsun?’’ Baktığı yerde kimseyi seçemediğimde bana döndü. ‘’Kimseye. Gel.’’ Elimden tuttuğunda bizimkilerin yanına geldik. ‘’Senin işin bitti mi?’’ Kafamı salladım. ‘’Siz gelmeden her şeyi hallettik zaten. Gösteri sonrası boş olsun diye.’’ Beni onayladı. ‘’Ablamı biz bırakalım mı? Şoförü var ama tek kalsın istemiyorum.’’ ‘’Bizimle gelebilir aslında. Buğra mekana geçelim demişti.’’ Düşündüm ama olmazdı sanırım. ‘’Biz onu evine bırakalım. Başar abi de yok ya şimdi. İçime sinmez.’’ Kafasını salladı. Saçlarımı öptüğünde anlam veremedim. ‘’Arabada çöz saçını.’’ Bu haline güldüm. Onlar erkek erkeğe konuşurken ben ablamın yanına gittim. ‘’Seni biz eve bırakalım olur mu?’’ ‘’Şoförüm burada merak etme sen beni.’’ Elini tutmak istedim. ‘’Gel sen işte bizimle abla. Tek kalmanı istemiyorum akşam akşam.’’ Kafasını salladığında birlikte ilerledik. ‘’Siz gidin biz geleceğiz.’’ Araf onlara dönük konuştuğunda Tuana noldu dercesinde baktı. Göz ucuyla ablamı işaret ettiğimde bana gülümseyerek kafasını salladı. Biz bindiğimizde ablam nerede olduğunu söylemişti. ‘’Şoförüm vardı aslında ama.’’ ‘’Arabana ne oldu?’’ Ona bakmaya çalıştım. Ablam araba kullanmayı severdi her zaman. ‘’Başar’ın takıntıları işte. Hamile olduğumu öğrendiğimizden beri böyle.’’ Çantasından bir kağıt çıkarıp bana uzattı. ‘’Bunları al. Dün dediğim şeyler.’’ Kafamı salladığımda elindeki kağıdı aldım. Vitamin ve birkaç ilaçtı. ‘’Alırım.’’ Araf göz ucuyla baktığında ondan gizleme gereği duymadım. Eve geldiğimizde ablam ile beraber indim. ‘’Dikkat et.’’ Onu uyardığımda gülümseyerek kafasını salladı. Araf’a bakıp teşekkür ettiğinde kafasını sallamıştı. Eve girene kadar onu beklediğimde girmesiyle arabaya geri bindim. ‘’Teşekkür ederim.’’ Bana döndüğünde anlamadım. ‘’Onu seviyorsun.’’ Saçma bir şey demiş gibi kafamı salladım. ‘’Herhalde. Ablam sonuçta.’’ Saçımdaki tokaya uzandığında kancasını açıp kucağıma bıraktı. ‘’Açık kalmasına alışık değilim.’’ İki elimle düzelttiğimde önüme döndüm. ‘’Tekrardan teşekkür ederim. Onu bıraktığın için.’’ Hayır dese de anlardım ama bunu yapmamıştı. Yanağını öpüp geri çekildim. ‘’Senin dediğin her şeyi yaparım.’’ Gülümsedim. Arabayı tekrar sürmeye başladı. ‘’Neden öyle bir şey yaptın?’’ Gösteriyi kastediyordu. ‘’Hareketlerinin farkında mıydın?’’ Cevaplamadım. ‘’Bana verilen oydu.’’ ‘’Sana hayır demişler, Ecmel.’’ Sesi sertti. ‘’Sana bir şey olsaydı sakin kalır mıydım sanıyorsun?’’ Kafamı salladım. ‘’Hep beni izledin zaten.’’ Başka seçeneği yoktu. ‘’Bu konu hakkında kimseyle tartışmak istemiyorum gerçekten. Herkesin yapması gereken şeyler var. Bu da benim yapmam gereken bir şeydi.’’ Sinirle direksiyonu sıktı. ‘’Sinirlenme, lütfen.’’ ‘’Ben senin için kimse miyim?’’ Afalladım. ‘’Cidden bunu mu anladın? Bana verilen koreografi oydu ve o taklayı, yere düşmeden dönmeyi yapabildim. Benden başkası yapamazdı, ben bile zor yaptım. Bir haftadır boşuna mı provaya gidiyorum ben? İstesem hiç prova yapmadan çıkardım.’’ Direksiyondaki elini tuttum. ‘’Sen kimse değilsin. Sadece bu tartışmamız gereken bir konu değil, bari sen beni anla.’’ Bunu dememle eli gevşedi. Cidden kimsenin beni anladığını sanmıyordum. Mekanın önüne geldiğimizde arabadan inmedik. ‘’Verdiği vitaminleri kullan.’’ Arabadan indiğinde ben inemeden gelip kapımı açmıştı. Ani hareketleri vardı ve şaşırıyordum. ‘’Sakinsin değil mi?’’ ‘’Sakinim, Ecmel. Hadi.’’ İnene kadar ona baktım. ‘’Bakma bana.’’ Bakışlarımı ondan çekmedim. ‘’Neden?’’ Omuz silkti. ‘’Sana bakacağım ben.’’ Elinden tuttuğumda yürütebildiğim kadar onu kendime çektim. ‘’Anlaşmamızı unuttun mu? Daha sana aşık olmadım.’’ ‘’Öyledir.’’ Güldüğümde içeri tarafa geçtik. Öncesinde Tuana ile konuşmam lazımdı. Ondan bir şey saklamadığım için hemen söylemiştim. Onların olduğu masaya oturduğumuzda Tuana hemen yanına çekmişti beni. ‘’Canım!’’ Yanağımdan öptüğünde ona bakıp gülümsedim. ‘’Cici kız hoş geldin!’’ ‘’Hoş buldum canım.’’ Buğra’ya gülümsediğimde Araf ağzının içinden bir şeyler homurdanmıştı. ‘’Kıskanma. Yemedim sevgilini.’’ Güldüğümüzde Araf ona baktı. ‘’Zevzekleşme.’’ Araf beni yanına çektiğinde ona dönmedim. Masanın altından telefonumdan Tuana’ya mesaj yazdım. Ecmel Sera Sayar: Kimseye söyleme. Ben halledeceğim. Telefonu tekrar masaya bıraktığımda Tuana’ya baktım. Ne oldu dercesine baktığında gözlerimle telefonunu işaret ettim. ‘’Masada ayrı mı konuşuyorsunuz? Çok ayıp kızlar yakıştıramadım size.’’ Tuana eline telefonu alırken Buğra’ya güldüm. Bildirim sesi geldiğinde parlaklığı kısarak baktım. Araf olduğu için biraz temkinliydim. Tuana Vardar: Bensiz mi? Hayatta izin vermem. Telefonu bıraktığımda uyarıcı bakışlarımı ona attım. Hiç oralı olmamıştı. Sabır dilercesine önüme döndüm. ‘’Noldu?’’ Araf’a baktım. ‘’Bir şey yok. Aramızda bir mevzuydu.’’ Kafasını salladı. Bir şey diyecekken bir davetsiz misafirimiz gelmişti. ‘’Selam!’’ ‘’Bıktım bundan.’’ Buğra’nın mırıltısı ile ona bakıp güldüm. ‘’Biz piste geçseydik keşke ya. Sıkıcı burası.’’ Buğra’ya konuştuğumda bana doğru eğilmişti. ‘’Al benden de o kadar şekerim. Hep aynı adamları görmekten sıkıldım. Sen daha eğlencelisin.’’ Tuana hemen dahil olmuştu. ‘’Noluyor orada? Ne kaynatıyorsunuz siz?’’ ‘’Bir kıskanç da bu işte.’’ Beni kolunun altına aldığında gülmeden edemedim. Kapıdaki iki kişiyi görmemle yüzüm solmuştu. ‘’Bunların ne işi var ya?’’ Bunu dememle Araf o yöne bakıp derin bir nefes verdi. ‘’Sıkıldım uğraşmaktan.’’ İçkisinden bir yudum aldığında ona bakıyordum. Bana baktığında ne oldu dercesine göz kırptı. Buğra’nın kolunu omzumda gördüğü için kıskanmıştı. ‘’Uzak durun şu kızdan.’’ Beni tekrar yanına çektiğinde bumerang gibi bir o yana bir bu yana çekiliyordum. ‘’Ay bırakın beni!’’ İkisinin de ortasına oturduğumda sorun çözülmüştü. ‘’Şunlar kim?’’ Tuana’nın sorusuyla o yöne baktık. ‘’Durmadan buraya bakıyorlar. Sinirim bozuldu.’’ Kaşlarım havalandığında derince nefes verdim. ‘’Al benden de o kadar.’’ ‘’Eski arkadaşlarımız sayılır.’’ Bu Uğur’un derdini hiç anlayamamıştım. ‘’Ne arkadaş ne arkadaş.’’ Diye mırıldandığımda Buğra gülmüştü. ‘’Bu ortamda bir seni seviyorum, Sera.’’ Ayaz’a bakıp burun kıvırdı. ‘’Şunu bile sevmiyorum artık.’’ Ayaz ona öyle mi dercesine baktı. ‘’Şu mu olduk şimdi?’’ ‘’Evet canım. Bak şu haline. Evli barklı adam sayılırsın artık. Gelmezsin de buralara.’’ Güldüğümüzde konu dağılmıştı. ‘’Bu da aynı.’’ Araf’ı kastediyordu. ‘’Mekan onun. İstese gece gündüz gelmez mi?’’ Kaşlarım çatılarak ona döndüm. ‘’Pardon? Gece gündüz derken? Gece falan gelemez.’’ Masadakiler tekrar güldüğünde Araf gülmemişti. Ona baktığımda sorgularcasına kaşımı kaldırdım. Bana bakma dercesine yüzünü ekşitti. ‘’Şu kızları da mı çağırsak? Madem eski arkadaşınız?’’ Sinirle Tuana’ya baktım. Kim olduklarını anlamıştı ve bilerek yapıyordu. ‘’Tuana saçmalama istersen.’’ Buğra’ya hak verdim. ‘’Ne olcak ki?’’ Bana imalı baktığında yapmak istediğini anladım. ‘’Eski dediniz. Sorun olmaz sandım.’’ Ayaz ona bir şeyler söyledi ama o yine tınlamadı. Biz anlamazken onlar çoktan gelmişti. Araf’tan uzaklaştığımda Buğra’nın yanına kaydım. Araf elimden tuttuğunda yine keneine çekti. ‘’Yapma.’’ Sadece benim duyacağım şekilde konuştu. ‘’Lütfen.’’ ‘’Neyse ki gece birlikte uyuyacağız.’’ Tekrar yanına oturduğumda bana bakmayı kesmedi. O ikisi Uğur ve Tuana arasında dönüyordu muhabbet. ‘’Kalkalım mı? Masadakiler umurumda değil. Sen rahatsızsan burada durmamın anlamı yok.’’ Hayır anlamında kafamı salladım. ‘’Değilim.’’ ‘’Ecmel.’’ Diye fısıldadığında ona bakmadım. ‘’Sen bugün gösterisi olan o kız değil misin?’’ Gözlerim Reha’ya çevrilmişti. Bilmiyormuş gibi davranması da ayrı komikti. ‘’Ben seni anlamadım ya manken misin balerin misin?’’ Cevaplamadım. ‘’Napıcaksın?’’ Benden önce Tuana konuştu. ‘’Sanane.’’ Defne sonunda konuştuğunda ona döndüm. ‘’Ya ben anlamadım hanginiz eski sevgilisiniz? Hadi seni anlarım.’’ Defne’yi gösterdim. Tekrar Reha’ya baktım. ‘’Sana ne oluyor?’’ ‘’Bana bak.’’ Reha konuştuğunda Tuana ona döndü. ‘’Bakıyoruz canım zaten sen konuş.’’ ‘’Salope! (Sürtük!)’’ Fransızca konuştu ama bizim bildiğimizi bilmiyordu sanırım. Sertçe ona baktım. ‘’Parler correctement. (Düzgün konuş.)’’ Masadaki bakışlar bana döndüğünde hiçbirine bakmadım. ‘’Fransız lisesinde okudum. Seni anlayabiliyorum.’’ Şaşırdı. Bunu beklemiyordu. ‘’Gelinime bakın ya her şeyi de biliyor.’’ Buğra’nın demesiyle gülmemeye çalıştım. Araf elimden tutup masadan kaldırdığında bıkkınlıkla nefesimi verdim. ‘’Napıyorsun ya?’’ Arabaya ilerleyene kadar beni cevaplamadı. ‘’Cevap versene! Zorla götürdüğünde senin yanında olacağımı mı sanıyorsun?’’ ‘’Zorla bir şey yapmak istemiyorum ama sen zorluyorsun. Oturmak istemediğim bir yerdesin.’’ Alayla güldüm. ‘’Ben oturmak istiyorum belki de. Konuşmak istiyorum.’’ Bana baktığında üstüme yürüdü. ‘’Özgürle konuştuğumuzda beni ortamdan ayıran kimdi acaba?’’ Sinirle konuştuğunda bunu düşünememiştim. Siniri geçsin diye ellerimi yanağına koydum. ‘’Bağırmayalım tamam.’’ ‘’Bağırmıyorum.’’ Dedi ama farkında değildi. ‘’Bunu derken bile bağırıyorsun.’’ ‘’Reha’nın orada olduğunu biliyorum. Ne dedi sana?’’ Sorusuyla yutkunduğumda geri çekildim. ‘’Hiçbir şey.’’ İnanmadı tabii ki. ‘’Söyle.’’ ‘’Klasik şey işte ya of. Neymiş ilişkimiz sahteymiş, birbirimizi sevmiyormuşuz, ayrılmalıymışız.’’ ‘’Değil miyiz?’’ Bu soruyu beklemiyordum. Cevabı bende de yoktu. ‘’Anlaşma yapmış olabiliriz ama bunu sana başta da söyledim. Birinin lafıyla hareket edecek değilim. İlişkimiz bizim aramızda olan bir şey. Şimdi böyleysen evde aynı olmak zorunda değilsin.’’ Kafasını salladığında cevap vermedi. ‘’Eve bırakabilirsin şimdi.’’ Ondan iyice uzaklaştığımda arabaya binip sesimi çıkarmadım. Biz gerçek değildik. Bu gerçek bir kez daha yüzüme vurulmuştu. Ama hiçbir şey için geç değildi değil mi? *** Sessiz yolculuğumuzun ardından evin önüne gelmiştik. Tek kelime dahi etmemiş, arayan olduysa da kapatmıştı. Bir şey demesini bekledim ama dememişti. ‘’Araf.’’ ‘’Onlar yüzünden sana sinirlendiğimin farkında mısın? Onların istediği bu çünkü.’’ Önüme baktım sadece. ‘’Yapma. Sana istemediğim bir şekilde davranmamı sağlama.’’ ‘’Tamam.’’ ‘’Susma.’’ Ona döndüğümde anlamadım. ‘’Ya da ne farkeder?’’ Beni kendine çektiğinde hedefi dudaklarımdı. Önüme gelen saçlarımı arkaya çekerken belimden tutmuştu. Karşılık verdiğimde yerimde yükselip ellerimi boynuna götürdüm. Nefesim yetmediğinde usulca geri çekildim. ‘’Her sinirlendiğimde şurada soluklanmak istiyorum.’’ ‘’Hm.’’ Mırıltım ona ulaştığında dudaklarımı birbirine bastırdım. ‘’Uzak kalma bana.’’ Kucağını oturmamı sağladığında bakışlarımı ondan çekmedim. ‘’Konuş.’’ ‘’Saçlarım güzel mi?’’ Onun yanında hep topuz yapmıştım, son birkaç gündür açık geziyordum. O istiyordu. ‘’Güzel. Hep böyle kalsın.’’ Mutlu bir şekilde ona sarıldım. ‘’Kokun da çok güzel.’’ Geri çekilip onu öptüm. ‘’İlk defa böyle bir şey duyuyorum.’’ Sanırım kimse bana böyle bir şey dememişti. Dudaklarımız tekrardan birleştiğinde elleri sırtımda gezindi. Benim ellerimse onun yanağındaydı. Geri çekildiğimde önüme düşen saçları çekti. ‘’Seni eve götürmeyen aklımı sikeyim!’’ Boğuk sesi beni güldürdü. ‘’Eve gir, Ecmel.’’ ‘’Gelecek misin?’’ Aynı şey olsun istemiyordum. ‘’Şu an gelirsem o sesini kısarak konuşmana izin vermem.’’ Kafamı salladım. ‘’Öyle olsun bakalım.’’ Kendi yerime geçtim. ‘’Gidiyorum ben.’’ Annemle konuşacak olmak beni geriyordu. Ben gidene kadar beklediğinde bahçeye girmemle uzaklaşmaya başlamıştı. Evin ışıkları hala yanıyordu. Kapı açıldığında görevlilere kafa sallayıp içeri yürüdüm. ‘’Hoş geldin.’’ ‘’Hoş buldum baba.’’ Kolunu kaldırdığında yanına gidip oturdum. Saçlarımı öptüğünde ona sarıldım. ‘’Harikaydın canım. Tebrik ederim.’’ Gülümsedim. ‘’Locadaymışsın. Göremedim seni.’’ Kafasını salladığını hissettim. ‘’Tanıdığımız ordaydı, bizi davet edince kırmadık yukarda oturduk.’’ Başımla onayladım. ‘’İyi olmuş. Bir sürü kamera vardı zaten.’’ ‘’Tembihledim hepsini merak etme.’’ Annem salona geldiğinde gelmeme şaşırmış gibiydi. ‘’Hoş geldin.’’ Koltuğun uzağına oturduğunda ona bakıp gülümsedim. ‘’Hoş buldum.’’ ‘’Yorgun musun? Kahve yapsınlar mı?’’ Kafamı sallayarak doğruldum. ‘’Birlikte içeceksek olur.’’ Güldü. ‘’Engin, sen?’’ O da kafasını salladı. ‘’E içelim madem.’’ Annem kızlara seslenip üç kahve istediğinde aramızda normal bir muhabbet dönmüştü. ‘’Anneanne ve dede olacaksınız. Ay bence çok heyecanlı. Ben de teyze olacağım.’’ Gereksiz bir sevinç doluştu içime. ‘’Yavrucuğum dünyaya gelen büyüyor işte. Seninde o günlerin gelecek.’’ Babam konuştuğunda kahvelerimizde gelmişti. ‘’Göreceğiz.’’ Annem kahvesinden bir yudum aldı. Babamın bize çok dahil olmadığı muhabbette annemle konuşup aramızdaki sorunu çözmüştük. Son zaman hep bu oluyordu. ‘’İstemeden sonra elbise bakacağım. Beyaz bir şey bulmalıyım.’’ Annem kafasını salladı. ‘’Ay hiç gezemeyeceğim, Sera. Göndertirim eve.’’ ‘’Sen bilirsin şekerim. Taze anneanne.’’ Omzuma vurduğunda güldüm. Eli de ağırdı hanımefendinin. Bu konuda ona çekmişim galiba. ‘’Sen de teyze oluyorsun. Söylesene neymiş cinsiyeti?’’ Kafamı salladım. Ablama söz vermiştim. ‘’No. Sen de herkesle öğren.’’ O güne özel kafamda bir kombin vardı. Yapabilirsem bence gayet güzel olacaktı. Esnediğimde saatin geç olmasının da etkisi vardı. Bir de gösteri dolayısıyla yorgundum da. ‘’Hadi yatağa küçük hanım. Büyük gün geliyor!’’ Bunu demesiyle heyecanlandım. Tuana’nın istemesi vardı. Çok ani olsa da heyecanlıydı. ‘’Yarın onlarda kalacağım he. Hayatımdaki gelişmelere yetişemiyorum resmen!’’ ‘’Deli.’’ Anneme gülerek yukarı çıktığımda üstümü değiştirdim. Yatağa geçmeden giyeceklerimi elbise poşetine koyduğumda bir kenara da onları hazırladım. Zaten eve kuaför gelecekti. Ev içinde olacağından sade bir elbise seçmiştim. Nişan için daha bakmamıştım. Tuana diğerleriyle gideceği için benimle gelmeyecekti. Kendim bakabilirdim. ***** ‘’Tuana bir sakin mi olsan hayatım?’’ O kadar gergindi ki beni de geriyordu. Makyaj ve kuaför ekibi geç kalmıştı ve bizimde az vaktimiz kalmıştı. ‘’Sakinim.’’ Bunu demesinden bir saniye geçmedi. ‘’ANNE BİR DAHA ARASANA ŞUNLARI NEREDE?’’ Bıkkınlıkla nefesimi verdim. ‘’Kız bir dur. Deli danalar gibisin.’’ Sandalyesine geri oturdu. ‘’Geldiler!’’ Derin bir oh çektiğimde kapı açıldığında bir sürü kişi bir anda odaya doluştu. ‘’Çok özür dileriz efendim.’’ Tuana cevap bile vermeden yerine geçti. ‘’Başlayalım lütfen.’’ Gerginliğinden çatlayacaktı deli. ‘’Ablanlar geliyor mu? Annenler nerede kaldı?’’ ‘’Geliyorlar hayatım.’’ Kafasını salladı. ‘’Sakin ol canım gerçekten yetişecek her şey.’’ Bir yandan annesi bir yandan ben hem içeriyi hem bahçeyi hazırlıyorduk. ‘’Yavrucum hadi sen de hazırlan.’’ Annesine kafa salladım. Tekrar yukarı çıktım. ‘’Ben sade bir şeyler istiyorum. Topuz olsa yeter.’’ Bir yandan saçım bir yandan makyajım yapılırken annemler de gelmişti şükür. ‘’Nasıl oldum?’’ Göz ucuyla Tuana’ya baktığımda gülümsedim. ‘’Çok güzelsin canım. Üstünü de giyin hadi vakit geliyor.’’ Hevesle kafasını salladığında hızla yanımdan çekildi. Ben zaten giyinmiştim. Elbisemin üstüne bir sabahlık geçirerek üstüme bir şeyler dökülmesini de engellemiştim. ‘’SERA KİMSE GELMEDEN FOTOĞRAF ÇEKİLİR MİYİZ?’’ Gülmeme engel olamadığımda makyajımı yapan kız da gülmüştü. ‘’Çekiliriz.’’ Makyajım da bittiğinde aynada kendime baktım. Sade ve güzeldim. Çok abartıya da gerek yoktu ki zaten benim günüm değildi. Nişanda abartılı giyinebilirdim. ‘’Açılın tatlım, gelinin kız kardeşi geliyor!’’ Aşağıya indiğimizde herkeste bir koşuşturma bir telaş vardı. Sadece ablam vardı. Başar abi de muhtemelen onlarla gelecekti. ‘’Hoş geldin.’’ Gülümsedi. Ablam bana gülümsedi. Çok şaşırtıcıydı. ‘’Hoş buldum. Ne kadar güzel olmuşsun.’’ Ben de ona gülümsedim. ‘’Teşekkür ederim. Fotoğraf çekileceğiz, istiyorsan gelebilirsin.’’ ‘’Yok siz gidin. Fazla ayakta kalmasam iyidir benim için.’’ Üstelemeden kafamı salladığımda dışarı çıktım. Tuana da bir yandan dışarıdaki hazırlıklara bakıyordu. ‘’Gel çekilelim.’’ Elbisesi çok guzeldi. Pudra pembesiydi ve organizasyonda gelen çiçekler ile de uyumluydu. ‘’Ay çok güzelsin. Ağlayacağım şimdi.’’ ‘’Sus sus. Sen mi ben mi?’’ Bahçedeki bir kısma geçtiğimizde bir sürü fotoğrafını çektim. ‘’Ben de seni çekeyim! Anı kalsın.’’ Hiç istemiyordum. ‘’Gelinin kız kardeşi ne takacaksın bana?’’ Bu soruya kahkahayı patlattığımda o bir yandan fotoğrafımı da çekiyordu. ‘’Nişanda vereceğim ben takımı. Şimdi bana verecekler. Makas ben de sonuçta.’’ ‘’Kız bana bak, çok şey yapma tamam mı?’’ Ben bilmem şeklinde elimi kaldırdığımda güldüm. Bugün en mutlu günümüzdü ve gülecektik. ‘’Kız hemen makası verme!’’ Annem ve Sevil teyze gülerek bana bağırdığında onlara dönerek onları onayladım. ‘’O iş ben de kızlar!’’ ‘’Kız deden nerede?’’ Bir yandan da sandalyelere bakıyorduk. ‘’Onlar terastalar. İnerler birazdan. Gelecekler zaten şimdi.’’ Kafamı salladım. ‘’Kız geldiler!’’ ‘’AY!’’ Tuana’nın bu haline güldüğümde gözümün önünden kayboldu. ‘’Yavaş! Allahım kaçıyor sanki çocuk.’’ Kız tarafı olan herkes kapıya dizildiğinde kameraman içinde yer açılmıştı. ‘’Kapı içinde ayrı para alıyor muyuz?’’ Sorduğum soruya herkes güldüğünde ben gülmedim. Kimseye makas parası vermeyecektim. Büyük kapı açıldığında önde Ayaz ve arkasında aile büyükleri girmişti. Ben benimkini görene kadar herkese başımla selam vermiştim. Ne kadar kalabalıklardı be! Görmek istediğim kişiyi görünce gülümsemem büyüdü. Konuşamadığımız için yanımdan geçerken göz kırpmıştı. Buğra da bana gülümsediğinde aynı şekilde ona gülümsedim. Uğur normal şekilde girmişti. Tanımadığım birkaç kişi daha girmişti. Bu kadar olduklarını tahmin edemezdim. Selamlaşma faslı bittiğinde hazırlanan büyük bahçeye geçilmişti. Ablamla yan yana oturmuştuk. Önce büyükler kendi aralarında konuşuyorlardı tabii. Tuana’yı kahve yapması için gönderdiklerinde elime dokunmuştu. Onu yalnız bırakmamak için ben de kalktığımda birkaç kişi daha ayaklanmıştı. Mutfağa girdiğimizde Tuana bize döndü. ‘’Ay tuz atmasak mı?’’ ‘’Tabi canım. İstersen çikolata da atalım.’’ Kahveyi yaptıktan sonra hemen götüreceğini sanıyordu. ‘’Dur kız.’’ Kuzeni araya girmişti. ‘’Olmaz öyle.’’ Kafamı salladım. ‘’Bence de.’’ Kahvesine tuz atıldıktan sonra ben çaktırmadan suyuna da atmıştım. Kimse görmediği için mesuttum. ‘’Neyse su içer bir şey olmaz kahveden.’’ Tuana gergince içeri geçecekken önce bizi geçirmişlerdi. Araf ile göz göze geldiğimizde gülümsedim. Bugün ayrı bir yakışıklıydı. Buğra’ya baktım. Bir şeyler söylemeye çalışıyordu. ‘’Tuz attınız mı?’’ Onu onayladığımda Ayaz gariban gibi bakıyordu. Ablamın yanına tekrar oturdum. ‘’Attınız mı tuz.’’ Kafamı salladım. ‘’Bol bol.’’ Annem arkadan bizi dürttü. ‘’Kız çocuğu komaya mı sokacaksınız?’’ Gülüştük. ‘’Nolcak? Sen babama bal mı döktün ne yaptın?’’ Benime baş edemeyeceğini anladığında susmuştu. Tuana geldiğinde o da yerine oturmuştu. Zevkle kahveyi içmesini bekledim. Benim amacım suya gelmesiydi. Ayaz yüzünü buruşturarak içtiğinde gülmemek için zor durduk. ‘’Suyunu iç.’’ Biri seslendiğinde o suyuna yöneldi. Suyu içer içmez daha çok kıpkırmızı olmuştu. Aman canım bu da pek tatlı bir damat çıktı. Tuana hızla bana baktığında etraftakiler gülüşmeye başladı. Bana kafasını salladığında güldüm. Benim yaptığımı anlamıştı. Gözüm Araf’a kaydı. Hep bana bakıyordu. Yanındaki Buğra ‘’Aferin kız.’’ Diye fısıldadığında iyi yaptım dercesinde baktım. Ayaz tarafından büyükler konuşmaya başladığında birkaç dua ve söz etmişlerdi. ‘’Allah’ın emri, peygamberin kavliyle kızımız Tuana’yı oğlumuz Ayaz’a istiyoruz.’’ Şu ana kadar gülmüştüm ama şimdi dank etmişti. Gerçekten evleniyordu. Gözlerim dolduğunda akan bir yaşa engel olamadım. Tuana’nın babası ve dedesi de kendi aralarında bakışıp anlaştılar. Onlarda konuştuklarında ben akan gözlerimi silmekle meşguldüm. Makyajım bozulmamalıydı. Alkış koptuğunda verildiğini anladım. Büyüklerinin eli öpüldüğünde tekrar yerlerine geçtiler. Tuana bana gel gel yaptığı için düzgünce yerimde kalkıp tepsinin başına gittim. Makası tepsinin altına yapıştırmıştım. Istediğim miktar gelmezse ucunu bile göremezlerdi. ‘’Suya sen mi kattın lan tuzu?’’ Ayaz’ın fısıldamasıyla ona baktım. ‘’Ne münasebet enişte. Herhalde sen kız almayı kolay sandın.’’ Güldü. ‘’Seni de isteyeceğiz merak etme sen. Bakalım Kuzey’e atacak mısın?’’ Hafifçe öksürdüm. Bu kısmı hiç düşünmemiştim. ‘’Kalırsın işte böyle.’’ Büyüklerin biri gelip yüzükleri taktığında makası aradı tabi. ‘’Makas yok.’’ Dememle birkaç kişi gelip para koymuştu. Aman ne para. Benim isteklerim farklıydı. ‘’Makas hala yok ama.’’ Uğur hemen gelip olaya el attı. Kendisi bir tomar koyduğunda yüzümü buruşturdum. Bana baktığında kaşlarımı kaldırdım. Sabır çekerek uzaklaştı. Buğra geldiğinde kendisi de bir tomar koymuştu. ‘’Gözün doysun lan!’’ Hala kafamı salladığımda fısıldayarak söylemişti. Bir tomar daha koyuldu. Ay ben bu işi çok sevdim! Benimki geldiğinde gülümsememek için zor durdum. Kendisi de tomarlar koydu. ‘’Neyse yeterli bu kadar.’’ Herkes güldüğünde anlamıştı. ‘’Herkes kendine gelene kadar işte.’’ Buğra imalı şekilde güldüğünde Araf da sırıtmıştı. Makası yerinden çıkarmaya çalışıyordum. ‘’Şey…Makas gerçekten yok sanırım.’’ Bu sefer herkes güldüğünde tepsiyi kaldırıp makası çıkarmaya çalıştım. Tuana heyecanla bakıyordu sadece garibim. Makası dedeye verdiğimde yine birkaç söz ile kesmişti. Herkes alkışladığında tepsiyi bir kenara koyup ben de alkışladım. Ay çok mutluydum. Misafirler içinde kahveler geldiğinde herkes tekrar yerini almıştı. Tek sorun ben telefonumu bulamıyordum. Bu kalabalıkta kaybedemezdim çünkü o lanet kimlik arkasındaydı. Büyüklerin bir kısmı içeri geçtiğinde ben de tepsiyi ve diğer birkaç şeyi odaya bıraktığımda aşağıya indim. Sevil teyze dışarı çıkacakken beni durdurdu. ‘’Kız gel bir.’’ Yanına mutfağa girdiğimde bana iki su uzattı. ‘’Bunlar nedir şekerim? İçecek miyim?’’ Güldü hemen. ‘’Tuana ile Ayaz’a götür diyecektim. Kızlar hep dolu ben de çıkamıyorum şimdi.’’ Anladım dercesinde kafamı salladım. Tuana ve Ayaz’ı diğerleri ile konuşurken görünce oraya ilerledim. Bir şeye gülüşüyorlardı. ‘’Anneleriniz gönderdi.’’ İkisine de suyu uzattığımda Ayaz boka bakar gibi bakıyordu. ‘’Hayrola damat ne oldu?’’ Bir yudum içti. ‘’Neyse temiz. Ulan hadi kahve tamam. Suyumdan ne istediniz?’’ Homurdanarak Araf’ın yanına oturdum. ‘’Buna kalsa tuz bile atmıyordu.’’ Tuana’yı işaret ettiğimde güldüler. ‘’Sömürdün bizi lan! Parayı bölüşmezsek bozuşuruz bak.’’ ‘’Hiç bile. Onlar benim hakkım!’’ Buğra’ya karşı geldim hemen. Benim alın terimdi. ‘’Nişanda sen tutma lütfen.’’ Uğur’un demesiyle gülümsedim. ‘’Şansınıza küsün. Yine ben tutacağım.’’ Uğur hemen ellerini kaldırdı. ‘’Valla bende bitti. Sevgilin halletsin bundan sonrasını.’’ Güldüğümde Araf’a baktım. Kolunu omzuma koyduğunda ona yaslıydım. Tanımadıklarımdan biri konuşmuştu. ‘’Yenge girişte fotoğrafının olduğu bir kız vardı. Sarı saçlı falan. Kim o?’’ Tuana’ya döndüğümüzde anlamaya çalıştı. ‘’Hangisi?’’ Aklına gelmiş gibi gülümsedi. ‘’Hee sen şeyi diyorsun. E o burda direkt!’’ Beni gösterdi. ‘’Ben miyim?’’ Beklememiştim. Çok fotoğrafımız vardı, kim bilir hangisiydi? ‘’Kız bunun saçları sarı mı?’’ Buğra’nın demesiyle ona baktım. ‘’Eskiden öyleydi ya. Boya şimdi.’’ Saçım bile sahteydi be! ‘’Sera telefonun çalıyor!’’ Ablamın seslenmesi ile o yöne döndüm. ‘’Geliyorum.’’ Neyse ki birisi bulmuştu. Ablamdan sorun çıkmazdı. Oradan kalkıp telefonumun yanına gittiğimde yurt dışı numarası olduğunu görmemle bedenimi bir gerginlik kapladı. Şu an sırası değildi gerçekten. Telefonu meşgule atıp tekrar onların yanına döndüm. ‘’Kim?’’ Araf’ın sorusu ile önemli değil anlamında kafamı salladım. ‘’Ne kadar sıkıcı bir isteme bu böyle?’’ Buğra’nın sızlanması ile ona hak verdim. ‘’Dansöz mü tutsaydık?’’ Uğur’a kötü kötü baktı. ‘’Dansöze ne gerek var? Biz yeteriz.’’ Buğra bana baktığında güldüm. ‘’Ay evet!’’ Araf hemen geri çekmişti beni. ‘’Gelen kişilere söyleyin sakın mezdeke çalmasınlar.’’ Araf uyarıcı şekilde Ayaz’a konuştu. Tuana hemen bana döndü. ‘’Bensiz mi? Kırıldım.’’ Buna daha da güldüm. ‘’Nişanda oynarsın bol bol.’’ Aklına gelmiş gibi bunu onayladı. ‘’Ay sana bir sürprizim var.’’ Ne anlamında baktım. ‘’Bele takılan zincir getirecekmiş.’’ Buğra’ya güldüğümde ellerimizi çarptık. Tam benim kafadandı. ‘’Cekette olur aslında neden olmasın?’’ Araf bıkkınlıkla sabır diledi. ‘’Birdi iki oldu başıma. Ne günah işledim acaba ben?’’ Uğur gülerek bize baktı. ‘’Sevap işledim mi diye sorman gerekmez mi oğlum?’’ Bu da ona doğru gelmiş gibi kafa salladı. ‘’O da doğru.’’ Telefonuma bir bildirim düştüğünde ekranı açtım. Mesaj olmadığından saklama gereği duymadım. Araf görebilirdi. Gideceğim otellerin programından iki tanesi iptal olmuş. Allah Allah’tı. Normalde böyle şeyler olmazdı. Biraz modum düştüğünde Araf eğilerek sordu. ‘’Önemli bir şey mi?’’ Telefonu kapatıp ona döndüm. ‘’Yok ya. Programımda iki tanesi iptal oldu da, şaşırdım sadece.’’ Yüzü garip bir hal aldı. ‘’Mazeret neymiş?’’ Boşver dercesinde kafa salladım. ‘’Napacağız mazereti? Yapacak bir şey yok, çok önemli değil.’’ Tuana’ya döndüğümde noldu dercesinde baktı. Sonra anlatırdım ona da. Modum düşmüştü şu an. ‘’Sen kalacak mısın bugün?’’ Hayır anlamında kafamı salladım. ‘’Eve gitmeliyim. Yarın bir de elbise bakacağım işim yokmuş gibi.’’ ‘’Niye?’’ Bıkkınca baktım. ‘’Ablamın şeyi için işte. Cinsiyet.’’ Kafasını anladım dercesine salladı. ‘’Öğrendin mi bari?’’ Onu onayladım. ‘’Beklenmedik hamleler.’’ Resmen aramızda şifreli konuşuyorduk. ‘’Değil mi? Ben de şaşkınım.’’ Vakit geçtiğinde herkesin kalkma vakti gelmişti. Ben kendi arabamla geldiğim için şükrettim. Herkesle vedalaştıktan sonra Araf’ın yanına ilerledim. Kalabalıktan düzgün konuşamamıştık. ‘’Gidiyor musun?’’ Onu onayladığımda beni yanına çekti. ‘’Moralin bozulduysa senin için görüşebilirim.’’ Hızla kafamı salladım. ‘’Hayır nerden çıkardın? Bozulmadı moralim.’’ Ne ara anlamıştı gerçekten? Kimse görmeden yanağımı öptüğünde gülümsedim. Buğra’ya da sarıldığımda topuzumla uğraştı. ‘’Çakma seni! Dikkatli git.’’ Gülerek kafamı salladım. ‘’Görüşürüz.’’ Onlar mekanına geçeceklerdi büyük ihtimal. Babamın inmesiyle oradan uzaklaştım. Tekrar onlara el salladığımda Araf gülümsedi. Kendi arabama ilerlediğimde babamların çıkmasını bekledim. Kapıda konuşuyorlardı bir de! Kimsenin bana baktığını görmediğimde çaktırmadan kılıfımın arkasına baktım. Herkesten şüphelenebilirdim. Kartım yerindeydi. Tekrar kılıfı kapattım. Babam beni gördüğünde uyardı. ‘’Hızlı kullanma!’’ Yüzümü buruşturdum. Yalandı tabii. Tekrar Araf’ baktığımda gitmemi bekliyor gibiydi. Arabaya bindiğimde geri geri gelip arabanın yönünü çevirdim. Tekrar sola döndüğümde Buğra bana seslenmişti. ‘’Babanı dinle!’’ Bunu gülerek söylediğinde Araf konuşarak onu uyarmıştı. Ben ise hiçbirini dinlemeyerek hızlıca oradan çıktım. Arabanın tadı böyle çıkardı! ****** Reyonların arasında gezerken hiç beğendiğim bir şey olmamıştı. Yanımdan geçenlerin bana garipçe baktıklarını gördüğümde anlam verememiştim. Bok mu vardı? Birkaç kişiden sonra yine rahatsız olduğumda mağazadan çıktım. ‘’Bu o değil mi?’’ Birinin bunu dediğini duyduğumda anlamamıştım. Ne halt dönüyordu? Telefonumu çıkardığımda herkesin bir yandan aradığını gördüm. Ne oluyordu? Bildirim düştüğünde tüm aramaları kapattım. Haberleri açıp ekranı okuduğumda bunu sesli dile getirmeye gücümün olmadığını hissettim. Yazılan şey o kadar iğrençti ki midemi bulandırmıştı. Çok kırılmıştım. Hayatım bitmişti. En çok da ben bitmiştim. Öyle hissettirmişti. ‘’Geçtiğimiz günlerde büyük bir gösteri ile ekrana getirdiğimiz ünlü balerin Sera Sayar’ın aslında Engin Sayar’ın gayrimeşru kızı olduğunu öğrendik. Eylem Sayar ise metresinin kızını en önden izledi. Gösteri öncesi kavga eden ikili sonrası Eylem Sayar’ın gitmesi beklenirken yanında kendi kızı olan Ece Sayar da vardı. İkili oldukça gergince izlediğinde görenleri hayrete çevirdiler. Engin Sayar’ın kendisi ise yasak meyve olan kızını en büyük locadan izledi. Kızın kendi annesinin olmaması da dikkatleri çekmedi değil.’’ 19.Bölüm Sonu. Oy vermeyi unutmayınn. |
0% |