@ineffable3107
|
İki gündür evinden çıkmamıştı Sera. Kahvaltı ve yemeklere de inmiyordu. Odasına gelen yiyecekleri bile geri çeviriyor sadece yatıyordu. Pijamalarının üstüne sabahlığını giyip kitabını eline aldı. Ayakkabılarını giymeden sadece çoraplarıyla aşağıya doğru ilerledi. ‘’Sera.’’ Annesi ona baktığında ne kadar kötü olduğunu bir kez daha gördü. ‘’İyi misin? Bir yerin falan mı ağrıyor?’’ Usulca kafasını salladı. ‘’İstediğin bir şey var mı canım? Bak günlerdir bir şey yemedin, yapayım mı ben sana bir şeyler?’’ Aklına ilk gelen şeyi söyledi. ‘’Pankek. Pankek istiyorum.’’ Eylem gülümsedi. Aradan geçen kaç günden sonra ilk defa konuşuyorlardı. ‘’Ben yaparım hemen.’’ Yine kafasını salladı. ‘’Bahçedeyim.’’ Çimenlerin üstüne oturduktan sonra her yaptığı kitabını okumaya devam etti. Hali içler acısıydı. Bir hafta olacaktı neredeyse haber yayılalı. Çoktan unutulmuştur diye düşünse de onun acısı başkaydı. Eylem kızının isteği üzerine kendisi yapıyordu. Kapı çalınca dikkati dağılmıştı. Görevlilerden biri kapıya gittiğinde mutfaktan çıkmadı. Sonuçta onun elinden yemek istiyordu. ‘’Eylem Hanım.’’ ‘’Kim?’’ O sormadan sorduğunda kıza döndü. ‘’Kuzey Bey geldiler.’’ Şaşkınlığını gizlemediğinde elindekileri bıraktı. ‘’Siz devam edin. Getirirsiniz salona. Süt koyun bir de, sever o.’’ Mutfaktan ayrıldığında girişteki koridorda Kuzey’i görmeyi beklemiyordu. ‘’Kuzey.’’ Ona döndüğünde gülümsedi. ‘’Oğlum hoş geldin.’’ ‘’Hoş buldum. Nasılsınız?’’ Nezaketle başını salladı. ‘’İyiyim sen nasılsın?’’ ‘’İyiyim.’’ Uzatmadığında Eylem anlamıştı. ‘’Onu görmeye mi geldin?’’ Yüzü ile bile belli oluyordu. ‘’İki gündür odasından çıkmadı, şimdi bahçede ama konuşur mu sanmıyorum. Hiçbirimizle konuşmuyor.’’ Kadının haline de üzüldü. Haber onu da ilgilendiriyordu sonuçta. Ama onun takıldığı farklı noktaydı. ‘’Hiç çıkmadı mı evden?’’ ‘’Evden çıkmasa yine iyi be oğlum. Odasından dışarı adım atmadı. Yemiyor, içmiyor. Gördüğüm kadarıyla telefonlarını da açmıyor. Tuana arıyor her gün o da sağolsun. Endişe ediyorum artık ama kendine de yaklaştırmıyor. Ne yapacağımı bilemiyorum.’’ Mahçupça başını salladı. ‘’Ablası?’’ ‘’O da burdaydı ama onunla da konuşmadı. Bilmiyorum bundan sonra ne olacağını. Herkes özür için arıyor ama benim için gram önemli değil. Ben onu düşünüyorum.’’ ‘’Ben konuşsam?’’ Eylem sorgulamadan onu onayladı. ‘’Bahçede oturuyor. Sen git yanına.’’ Onun yanından ayrıldığında kadına tekrar döndü. ‘’Siz onun başına gelecek en iyi annesiniz. Sizde üzülüyorsunuz görüyorum. Daha fazla yıpratmayın kendinizi.’’ Daha da bir şey söylemeden bahçenin kapısına yöneldi. ***** Bir sonraki sayfayı çevirdiğimde bahçe kapısının açıldığını duydum. Akşam olmak üzereydi neredeyse. Babam gelirdi. Ondan önce yukarı çıkardım. Sadece hava almak istemiştim. Kimseye bakacak gücüm yoktu. İlk zaman atlatırım sanmıştım ama şimdi çok kırıktım. Eskisi gibi değildim. Yanımda bir hareketlilik hissettiğimde soluduğum kokudan annemin olmadığını anlamam mümkündü. Oydu. Kafamda onun içinde vereceğim kararlar dönüyordu elbette. Yan tarafıma bıraktığım ayracı sayfanın arasına koyduğumda kitabımı kapattım. ‘’Bu halin ne?’’ ‘’Hoş geldin.’’ Dedim kısılmış sesimle. Konuştukça batıyordu boğazım. Ona dönemiyordum. Korkuyordum. ‘’Noldu? Yanımdayken iyiydin. Ne değişti?’’ Kafamı iki yana salladım. ‘’Atlatamıyorum.’’ ‘’Atlatırız.’’ Hala bana destek olmaya çalışıyordu. ‘’Odandan çıkmıyormuşsun. Bu kadar canının yandığını bilemedim.’’ Tepki veremedim. ‘’Birinin görmesini istemedim. Ne yaptıysam kendime zaten.’’ Biri daha geldiğinde annem önümüze bir tepsi bırakmıştı. Pankek ve süt vardı. Canım istemiyordu artık. ‘’Ye tamam mı? Ben içerideyim.’’ Araf’a baktığında ne konuştuklarını tahmin etmek zor değildi. Annem gittiğinde arkasından mırıldandım. ‘’Canım istemiyor.’’ ‘’Seviyor musun?’’ Ona döndüğümde gözlerine baktım. ‘’Küçüklükten beri en sevdiğim şey. Annem hep yapar.’’ Yaptığı pankeklere döndüm. ‘’İstediğin bir şey var mı diye sorunca da aklıma bu geldi. Yoksa istediğimden değil.’’ O ise beklemediğim bir şey yaparak bıçak ile pankeki yiyebileceğim kadar kestiğinde dudaklarıma uzattı. ‘’Ben istiyorum şuan.’’ Çatalı aldığımda pankeki çiğnemeye başladım. Kuvvet yoktu bedenimde. Mideme giren ilk şeydi resmen. ‘’Çok aradın mı? Telefonum kapalı çünkü.’’ Yüzü değişti. ‘’Aslında hayır. Aklımda bir şeyler vardı ama aramama engel değildi. Hiçbirini de açmadın. Ben de buraya geldim.’’ Lokmamı yuttuğumda ona döndüm. ‘’Ne gibi şeyler?’’ ‘’Bunu yapanlarla uğraştım. Seni bu hale getirenlerle.’’ Başımla onayladım. ‘’Gerek yoktu. Gördüğün gibi yeterince dipteyim zaten.’’ Bana doğru geldi. ‘’Şimdi de seni o dipten çıkarmaya geldim.’’ Gülmeye çalıştım. ‘’Aç mısın?’’ Onun için de ben kesmiştim. ‘’Annem çok güzel yapar. Ben de öyle.’’ Uzattığım parçayı yediğinde tepkisini merak ettim. İki elime bardağı sıkıştırdığımda annemin koymuş olduğu sütü içtim. ‘’İçmek ister misin diye sormayacağım. Sabah akşam viski içen birine bunu sormak yanlış olur.’’ Onu güldürdüğümde ben de gülümsedim. ‘’Sevdiğimden değil. Alışkanlık.’’ ‘’İşin yok mu? Benim yanımdasın.’’ Hayır anlamında kaşlarını kaldırdı. ‘’Kendimi kötü hissediyorum. Yarın ablamın partisi var. Haftasonu nişan var. Ben hiç hazır değilim.’’ Ablam iptal etmek istemişti ama ben anneme bunun doğru olmadığına ikna ettirmiştim. Benim yüzümden gerek yoktu. ‘’Gidecek misin?’’ ‘’Gitmeme gerek yok. Cinsiyetini biliyorum.’’ Umarım sağlıkla gelirdi. ‘’Ama gitmeliyim. Ne de olsa ablam. Onu yalnız bırakamam.’’ Kafasını salladı. ‘’Araf.’’ İsmini söylediğimde yüzünü yüzümden çekmedi. ‘’Sanırım en çok seni özledim. Çünkü senleyken sadece sen varsın. Yanımda ve aklımda.’’ ‘’Gelebilirdin yanıma. Çağırsan tüm işimi bırakıp gelmez miydim?’’ Güldüm. ‘’Gelirdin muhtemelen ama biraz buna ihtiyacım vardı. Aslında hala var ama hayat devam ediyor. Benimki devam etmese de ediyor.’’ Aklına bir şey gelmiş gibi düşündü. ‘’Yarın eve gidecek misin?’’ ‘’Sen gelecek misin?’’ Eve gitmesini bana bağlaması, bu kadarını düşünemezdim. ‘’Evet. Uyuyamıyorum.’’ Elini tuttum. ‘’Sanırım ben de.’’ Bunu demesini beklemezdim ama belliydi. ‘’Bana bu kadar bağlı olma. Ölürsem çok üzülecekmişsin gibi.’’ Ben güldüğümde o gülmemişti. ‘’Merak etme ölmeyeceğim. Öyle bir şey olsa izin vermezsin herhalde.’’ ‘’Vermem.’’ Dedi keskin bir tonla. ‘’Saçma şeyler düşünme sen de. Gidiyorum şimdi. O telefonunu aç.’’ Ayaklandığında benimde kalkmam için yardım etti. ‘’Biraz öküzlük var, evet.’’ Anlamadım dercesine baktığında gülümsedim. ‘’Yok bir şey. Eşlik edeyim ben sana.’’ Birlikte içeri yürüdüğümüzde annemde mutfaktan çıkıyordu. ‘’Gidiyor musun?’’ Başını salladı. ‘’Gideyim artık. Onu görmem yeterli oldu.’’ ‘’Yemeğe kalsaydın. Engin gelirdi de birazdan.’’ Yok anlamında ona baktı. ‘’Eve uğrayacağım. Teşekkür ederim yine de.’’ İkisi de vedalaşınca gülümsememe engel olamadım. Annem onu sevmişti. Arkamızdan baktığını hissettiğimde bir süre sonra geri içeriye girdi. ‘’Geldiğin için teşekkür ederim.’’ ‘’Daha önce gelmeliydim. Bu hale gelmeden.’’ Yaşamam gerekiyordu demek ki. İki elini de tuttum. ‘’Sanırım artık iyiyim. Ve evet daha önce gelmeliydin.’’ Gülümsediğinde saçlarımı öptü. ‘’Dikkat et kendine tamam mı?’’ Kafamı salladım. ‘’Merak etmek istemiyorum seni bir daha.’’ Dudağımı öpüp çekildiğinde yanağımı sevdi. ‘’Bırakmam.’’ Gitmeden sarıldığımda o da bana sarıldı. Çocuk kalıyordum onun yanında. Gidene kadar izlediğimde bahçeden çıkmasıyla kapıyı kapattım. Bir anda enerjim geri geldiğinde içeri doğru ilerledim. ‘’Bilseydim çocuğu önceden çağırırdım.’’ Annem arkamdan söylendiğinde bahçeye çıkıp eşyalarımı topladım. Tepsiyi mutfağa bıraktığımda odama geri çıktım. Elimi yüzümü toparlayıp hazırlandığımda aşağıya tekrar indim. Saat hala erkendi. ‘’Eylem Hanım hazırsanız çıkalım.’’ ‘’Nereye?’’ Şaşkınlıkla sorduğunda halime anlam veremedi. ‘’Elbise bakacağız birlikte. Sayarların partisi var yarın.’’ Gülümsetebildiğimde göz kıptım. ‘’Bekliyorum arabada.’’ Evden çıktığımda kuzenim Metin’i aradım. Metin bilgisayar işlerinde iyiydi ve istediğimi de yapabileceğini sanıyordum. ‘’Sera.’’ ‘’Nasılsın?’’ Aramama şaşırmış olmalıydı. ‘’Ben iyiyim de asıl sen nasılsın? Haberleri duydum da aramaya vaktim olmadı canım kusura bakma.’’ Gülümsedim. ‘’Hafta sonu görüşeceğiz zaten ama ben önceden bir şey isteyecektim senden.’’ ‘’İste bakalım.’’ Arabaya bindiğimde sesi arabaya gelmişti. ‘’Haberi yayanı bulabilir misin? Haberi yazan değil bu fotoğrafları falan bulan kişiden bahsediyorum.’’ Yapacağım şey belliydi. ‘’Babamlar falan uğraştı elbet ama o kişiyi benden saklayacaklarına eminim. O yüzden senden yardım istiyorum.’’ ‘’Bulabilirim tabi canım. İstemen yeterli.’’ Gülümsediğimde annem gelmişti. ‘’Tamam o zaman. Haber bekliyorum senden.’’ Telefonu kapattığımızda bir yandan da arabayı çalıştırdım. ‘’Kim?’’ Bahçeden çıktığımızda ona dönmeden konuştum. ‘’Metin ya. Konuştuk öyle.’’ ‘’İyi iyi. Teyzen de gelebilirse gelecekmiş yarın.’’ Kafamı salladığımda merkeze doğru sürdüm. ‘’Merkeze mi gidiyoruz?’’ ‘’Evet. Noldu ki?’’ Yandan ona baktığımda telefonuna bakıyordu. ‘’Kübra ve Simge de ordalardı. Görürüz birkaç dakika.’’ Onu onayladım. Fazla düşünceliydi. ‘’Herşey ortaya çıktı zaten anne. Düşünme sen de daha fazla.’’ Bir şey demediğinde eline uzandım. ‘’Lütfen.’’ Elimi sıkıca tuttuğunda bırakmak istemedim. Otoparka geldiğimizde vale almıştı arabayı. İçeri girdiğimizde mağazaların arasında dolaştık. İnsanların bize baktığını hissedebiliyordum. Bok vardı herhalde. ‘’Bu nasıl?’’ Beğendiğim bir elbiseyi üstüme tuttuğumda anneme baktım. ‘’Beğenmedim. Rahibe Teresa gibi.’’ Göz devirdim. Yerine bıraktığımda başka bir beyaz elbiseyi gösterdim. Bu ondan daha güzeldi. ‘’Ay bayıldım buna! Anne.’’ Buna olumlu baktığında aynı mağazada ayakkabı ve çanta da baktım. Tam istediklerimi bulmuştum. Yanımızda dolaşan koruma poşetleri aldığında ilk defa bunu yaşıyordum. ‘’Siz her zaman böyle mi geziyorsunuz?’’ Kafasını salladığında bu soruya gülmüştü. Ben o kadar rahattım ki hiçbir zaman böyle gezmemiştim çünkü tanınmıyordum. Kendi ünüm o kadar da zararlı değilmiş anlaşılan. Birkaç bir şey daha aldığımızda nihayet bitmişti. Gezinirken Kübra teyze ve Simge’yi görmemizle onların yanına da uğradık. Bade de yanındaydı. Bana sarıldığında onu kucakladım. ‘’Bade!’’ ‘’Nasılsın?’’ Bana gülümsediğinde yanağımı öptü. ‘’İyiyim. Seni gördüm daha da iyi oldum.’’ Birkaç kere denk gelişimiz bizi daha da yakınlaştırmıştı. Onu ayrı seviyordum çünkü çok masumdu. Çocukları severdim. Kübra teyze ve Simge ile de sarılıp öpüştüğümüzde de kucağımdan inmemişti. Küçüktü ve ağırlığı yok sayılırdı. (Burada bir dipnot eklemek istiyorum. Bade çok küçük değil ama tam konuşamıyor, nasıl konuşacağını yazabileceğimi sanmıyorum. Bu nedenle düz bir şekilde yazıyorum ama okurken çocuk ağzı ile okuyorum. Teşekkürler :) ) ‘’Hadi bir yere oturalım.’’ Kübra teyzenin söylemiyle birlikte bir kafeye oturmuştuk. ‘’Nasılsınız?’’ Güler yüzle onlara döndüğümde ikisi de gülümsedi. Simge hemen bana döndü. ‘’İyiyiz canım. Sen nasılsın? Nasıl gidiyor?’’ Kafamı salladım. ‘’İyi. Gördüğün gibiyim işte.’’ ‘’Güçlü kalman çok güzel.’’ Elimi tuttuğunda ben de aynı şekilde karşılık verdim. Ardından Bade de elini elimizin üstüne koyduğunda güldük. O onunla ilgilendiğinde Kübra teyzeye döndüm. ‘’Siz nasılsınız?’’ ‘’İyiyim kızım. Gördüğün gibi.’’ Başımla onayladım. Annemle ikisi dernek muhabbetine daldıklarında bizde Simge ile konuştuk. ‘’Kuzey ile nasıl gidiyor?’’ Çayımdan bir yudum aldım. ‘’İyi gidiyor.’’ Bade hemen dahil olmuştu. ‘’Kuzey mi? Burada mı o?’’ Güldüğümüzde saçlarını sevdim. ‘’Amcanı çok seviyorsun anlaşılan.’’ Hemen kafasını salladı. ‘’Kuzeyimm!’’ İlk günde böyle bir sahne yaşanmıştı hatırlıyordum. ‘’Fotoğrafınızı çekeyim, yan yana durun.’’ Simge bize bakıp gülümsediğinde ikimizde poz vermiştik. En sonunda Bade boynuma sarıldığında gülmeme engel olamadım. Birine attığını anlayabiliyordum. Yazarken gülüyordu. ‘’Kuzey’e attım.’’ Telefonuma bir bildirim düştüğünde yine bir magazin sayfasıydı. Haberi açmadan mırıldandım. ‘’Ay bunlarda bir şeyi haber yapmasalar şaşardım.’’ Simge ile haberi okuduğumuzda gülüp geçtik. ‘’Eylem Sayar’ın haberi yalanlaması üzerine anne kız bugün kameralarımıza yakalandılar. İki aile dostu kafede birlikte vakit geçirdiler.’’ Devamında Yıldırımlardan da söz ediliyordu ama fazla okumamıştık. ‘’Bunlara da gündem olsun anca. Ötmüşlerdir yine birileri. Para için yapamayacakları şey yok.’’ Ona hak verdiğimde telefonu masaya geri bıraktım. ‘’Herkes neyin ne olduğunu biliyor zaten.’’ Gözlerim tekrardan Bade’ye kaydı. ‘’Heyecanlı mısın? Dönem gösterisi olacak yakında.’’ Hızla kafasını salladı. ‘’Evet!’’ Gülümsedim. ‘’Sen de olacak mısın?’’ ‘’Seyirci kısmında evet. Sahne almayacağım bu yıl.’’ Burukça baktı. O da farkındaydı. ‘’Olsun. Değişiklik olur senin için de.’’ Konu dağıldığında farklı şeylerden konuşmuştuk. Kafeden kalkıp yürüdüğümüzde onlarla da gezdik. Telefonum çaldığında gördüğüm kişi ile onlardan uzaklaştım. ‘’Efendim.’’ ‘’Çıkmışsın dışarı.’’ Gülümsediğimde ilerledim. ‘’Evet.’’ ‘’Güzelsin.’’ Ağır ağır kafamı salladım. ‘’Teşekkür ederim. Sen gelmeseydin belki de evde yatmaya devam ederdim.’’ Öyle olacaktı çünkü. Bade gülerek yanıma koştuğunda güldüm. ‘’Bak yanımda kim var.’’ Sesini duyduğu belliydi. ‘’Gördüm.’’ ‘’Kim?’’ Bade’nin sorusuyla ona eğildim. ‘’Senin Kuzey. Konuşmak ister misin?’’ Telefonu ona uzattığımda heyecanla kulağına koydu. ‘’Kuzey! Seni çok özledim.’’ Her ne dediyse onu güldürmüştü. ‘’Babam söyledi. İşlerin varmış. Gel ama olur mu?’’ Kafasını salladı. ‘’Tamam.’’ Amcasının yüzüne kapattığında kahkaha attım. Bu çocuk bir alemdi. Telefonumu uzattığında eğildim. Yanağıma bir öpücük kondurduğunda şaşırarak ona baktım. ‘’Bu ne içindi?’’ Beklememiştim. ‘’Kuzey söyledi. Seni öpecekmişim.’’ Anlamıştım tabi. Güldüm. ‘’Biliyor musun gösteride pembe renk giyecekmişiz. Sence bana yakışır değil mi?’’ ‘’Yakışır tabi. En güzelleri sen olacaksın eminim.’’ Gülümsediğinde yerine zıpladı. ‘’Oley!’’ Tekrar elimi tuttu. ‘’Senin gibi olur muyum peki? Herkes konuşuyor senin ne kadar güzel olduğunu. Ben de konuşulur muyum?’’ Bana gerçekten hayrandı. Kafamı salladım. ‘’Benden bile güzel olacaksın.’’ Bade annesinin yanına koştuğunda karşıma bir bebek mağazası çıkmıştı. Aklıma ablamın bebeği geldiğinde ilk hediyesi benden olsun istemiştim. Alan olmuştur elbette ama benim ilk hediyem olacaktı. İsmi koyulsaydı özel bir şey yaptırabilirdim fakat vaktim de yoktu. Cinsiyetine uygun bir bebek seti aldığımda hediye paketine koydurduğumda çerçeve gözüme çarpmıştı. Her yanıyla tasarım gibi duruyordu. Onu da aldığımda ilk fotoğrafımızı koyarım diye düşünmüştüm. Ordan çıktığımızda poşetin içinden aldığım ayıcığı Bade’ye verdim. ‘’Bu da senin için.’’ ‘’Çok teşekkür ederim.’’ Ayıcığa sarılıp etrafında döndüğünde ben de mutlu oldum. ‘’Canım ne gerek vardı? Teşekkür ederiz.’’ Simge’ye de ayrı gülümsedim. Kübra teyze bana döndü. ‘’Çocukları seviyorsun.’’ Kafamı salladım. ‘’Bu dünya için fazla masumlar.’’ Bade ve Simge’ye baktığımda gülümsedim. Sarılıyorlardı. ‘’Eğer bir gün çocuğum olursa onu her şeyden korumak isterim.’’ ‘’İnşallah kızım.’’ Onunla Araf hakkında hiç konuşmamıştık. Benim hakkımda ne düşündüğünü bilmiyordum. Arkadaşının kızıydım ama aynı zamanda da oğluyla bir ilişkim vardı. Annem koluma girdiğinde vedalaşma vakti gelmişti. İkisiyle de sarıldıktan sonra yanlarından ayrıldık. ‘’Hiç benim hakkımda konuşuyor musunuz?’’ ‘’Ne gibi canım?’’ Bagaja poşeti koyduktan sonra anneme döndüm. ‘’Kübra teyze ile.’’ Nasıl söylenirdi ki. ‘’Bizim hakkımızda işte. Elbet bir şeyler düşünüyorsunuzdur.’’ ‘’Yani tabi. İkinizinde iyiliğinizi istiyoruz da çok konuşmaya şeyimiz olmadı. Konuşmak istersen özel olarak da konuşabilirsin kızım. Kübra bunu normal karşılar.’’ Kafamı salladığımda arabayla oradan ayrıldık. ‘’Bakalım yarın nasıl geçecek?’’ Mırıldandığımda yolda bir de çevirmeye denk gelmiştim. Telefonumun arkasındaki kimliği çıkarttığımda polis saygıyla bakmıştı. ‘’Savcım, iyi günler.’’ Gülümseyerek kafamı salladığımda yola devam ettik. ‘’Savcım mı?’’ ‘’Avukat değilim.’’ Bunu ilk defa anneme söylediğimde şaşırmıştı. Kimliğimi ona da uzattım. Gizli kalacaktı. ‘’Nasıl göreve gitmiyorsun? Hadi avukatlar serbest ama yani bu nasıl mümkün?’’ Başımla onayladım. ‘’Mümkün değil ama tanıdıklarım var adliyede. Adıma çalışılıyor veya hiç dosya alınmıyor.’’ ‘’Neden bıraktığımı merak etmiyor musun?’’ Kafasını salladı. ‘’Anlatmayacağını biliyorum.’’ ‘’Babamın bana küstüğü zamanı hatırlıyor musun?’’ Yüzü garip bir hal aldı. ‘’Avukatı olarak seni istediği halde yapmamıştın.’’ Hayır böyle değildi. ‘’Değildim. Eğer babamın dosyaları gerçek olsaydı onu içeri attıran savcı olarak beni göstereceklerdi. Kızı attırdı diye. Sonra da ilk seneden açığa alınacaktım. Bu nedenle yapmak istemedim. Sonra bir kereliğe mahsus avukatlık yaptım. Bana uygun değildi hiçbir zaman. O zaman bile bale yapardım hatırlarsın. O daha benlikti.’’ ‘’Ben bu kadarını beklememiştim. Bilirsin seni hiç suçlamadım ama merak etmiyor da değildim. Sonra zaman geçince unuttum gitti.’’ Kafamı salladım. ‘’Aslında babam hiçbir şey bilmiyor. İstemediğim için bıraktığımı sanıyor, ama hayır. Babam içeri girmesin diye bıraktım. Çünkü ilk senem sayılırdı ve hepsi üstüme gelmişti. Bunu anladığım için geri çekildim.’’ ‘’Söyleyecek misin?’’ Onu onayladım. ‘’Zamanı geldiğinde evet. Bedenim her zaman bale yapmaya müsait olmayacak. Elbette bir çocuk oyuncağı değil ama düşünmem gerekiyor.’’ ‘’Baban bunu bilseydi emin ol çok üzülürdü. Bırakmana sebep olduğunu öğrense bu şekilde davranmazdı sana belki de. Onu da anlayamıyorum.’’ Bir şey diyemedim. Eve girdiğimizde eşyaları odama çıkarıp üsümdekileri değiştirdim. Aşağıya indiğimde babamın geldiğini farkettim. ‘’Hoş geldin baba.’’ ‘’Hoş buldum.’’ Salona geçtiğimizde babam şaşkındı. Anneme bir şeyler fısıldadığına emindim. ‘’Yemek ne zaman hazır olur? Çok acıktım.’’ Tekli koltuğa geçip televizyonu açtığımda gayet rahattım. ‘’Sen ve acıkmak? Hangi dağda kurt öldü?’’ Güldüm. ‘’Öldüren sen oluyorsun genelde babacım. O senin işin.’’ Annem kıkırdadığında babam hala şaşkındı. Yanıma gelip alnıma elini koydu. ‘’İyisin.’’ Kafamı salladım. ‘’Kötü olmamı isteyen bir halin var sanki baba.’’ ‘’Yok canım.’’ Bir yandan masa hazırlanma sesi geldiğinde o yöne baktım. ‘’Yemek vakti!’’ Birlikte masaya geçtiğimizde babam inanmıyormuş gibi saçma sorular yöneltiyordu bana. Her seferinde de dalga geçer gibi cevap veriyordum. Yemek bitiminde geç vakte kadar annemle oturup dernek hakkında da dedikodularını dinlemiştim. Birkaç saatlik muhabbette bile anlamıştım çoğu şeyi. Odama çıkıp uyuyacakken bir de Araf ile telefonda konuşmuştum. Araya Buğra da girdiğinde yine beni güldürmeyi başarmıştı. Güzelce uyuduktan sonra huzurlu hissetmiştim. ****** Sabahın erken saati spora gidip geldiğimde hızlıca duş alıp hazırlandım. Elbisemi giyinip saçlarımı yaptığımda aynadaki görüntüm hoşuma gitmişti. Mecburen giydiğim topuklularla çantamı da aldığımda aşağıya indim. Annem çoktan bekliyordu. ‘’Ay çok güzel olmuşsun. Ayakkabıların ve çantan sanki belli ediyor gibi.’’ Güldüğümde kafamı iki yana salladım. ‘’Ters köşe de olabilir ama değil mi?’’ Birlikte arabaya ilerlediğimizde hediyeyi zaten hiç indirmediğimi farkettim. Evlerine gittiğimizde bizden biraz uzaktı. Önce merkeze uğrayıp annemin yaptırdığı çiçeği de almıştık. Erken bir vakit olduğu için daha kimsenin geleceğini tahmin etmiyordum. ‘’Herkes gelir mi?’’ ‘’İzel tüm derneği çağırmıştır. İlk torunu ya. Sevinç naraları atıyordur şimdi.’’ Annem imalı konuştuğunda güldüm. ‘’Seninde ilk torunun.’’ ‘’Farklıyız biz hayatım.’’ Kafamı iki yana salladım. Bana göre hepsi aynıydı. ‘’Akşam deden de gelecek. Buraya.’’ Şaşırdığımda bir süre bir şey demedim. ‘’Tüm erkekler de mi gelecek?’’ Muhtemelen kafa salladı çünkü onaylayan da bir mırıltı çıkarmıştı. Bir bu eksikti gerçekten. ‘’Başar akşam vakti herkesi davet etmiş. Dedeni de özellikle çağırmış. Döndüğünü duyunca.’’ Bahçenin kapıları açıldığında sohbetimiz yarıda kesilmişti. Bahçe bile süslenmişti. Arabadan indiğimde bagajdaki hediyemi çıkardım. Ablam bizim için kapıya geldiğinde güler yüzle karşılamıştı. O kadar alışık değildim ki sanki karşımdaki ablam değil bir yabancıydı. ‘’Hoş geldiniz.’’ ‘’Hoş bulduk.’’ Annemle ikimizi bahçeye çıkardığında etrafı gösterdi. Çok güzeldi. Ablam zaten böyle işleri seven bir insandı. Çok güzel hazırlanmıştı buna da. ‘’Ay Ece çok güzel olmuş canım.’’ Annemle ikisi sarıldığında etrafı incelemeye devam ettim. Büyük masada herkesin ismi yazıyordu. Ablam en baştaydı. Sağ tarafında ben ve annem, sol tarafında da İrem ve İzel teyze vardı. Diğerleri de devam ediyordu tabi. Saymadığım ve tanımadığım isimlerde bulunuyordu. Ablamın arkadaşları da vardı. Bizim geldiğimizi gören İzel teyze bahçeye indi. ‘’Hoş geldiniz.’’ İkimizi de öptüğünde annemle ayrı konuştular. İrem’i görmediğim vakit ablamın yanına gittim. ‘’Bu sana.’’ Elimdeki poşete baktığında eline aldı. ‘’Ne gerek vardı? Şimdiden yeterince eşyası oldu zaten.’’ Gülerek söylendiğinde gülümsemeye çalıştım. ‘’Göremem diye almak istedim. Teyzesinin ilk hediyesi. Ama kutlamadan sonra açarsan iyi olur.’’ Kafasını salladığında bana sarılıp öpmesini hiç beklemiyordum. Geri çekilen ben olduğumda Tuana’nın sesini duydum. ‘’Parti varmış!’’ İrem ve Tuana. İkisi de buradaydı. Umarım günümüz iyi geçerdi. Ablamla sarıldıklarında biz farklı tarafa ilerlemiştik. ‘’Hayatım! Daha iyi gördüm sanki seni.’’ Gülümseyerek birbirimize sarıldık. ‘’Çok iyiyim. Eskisinden daha iyiyim hem de.’’ Ne oldu dercesine baktığında bir şey olmadığını belli ettim. ‘’Fotoğraf çekilelim hadi kimse gelmeden!’’ ‘’Üstündekiler sanki cinsiyeti belli ediyor gibi.’’ Güldüğümde yanıldığını belli edercesine baktım. Kendisi de tek omuz beyaz bir elbise giymişti. Güzeldi, her zamanki gibi. İkimizde birbirimizin fotoğrafını çektiğimizde ayrı ayrı paylaşmaya karar verdik. ‘’Sen aktif kullanmazdın? Şaşırtıyorsun beni.’’ ‘’Güzel çıktım ama baksana. Herkes görmeli bence.’’ Gülüşerek bahçeye geri döndüğümüzde İrem’i gördük. Yapmacık gülümsemesiyle bizim yanımıza yanaştı. ‘’Siz de hoş geldiniz kızlar. Görüşmeyeli baya oldu değil mi?’’ Tuana’nın siniri hemen geldiğinde ben konuştum. ‘’Ya ya İrem. Oldu baya.’’ ‘’Sen ayrıca hoş geldin Tuana. Seni evimde ağırlamak güzel.’’ Arkadan Simge ve Kübra teyzeyi gördüğünde yapmacıklıkla onlara ilerledi. ‘’Hoş geldiniz!’’ İkimizde arkasından bakmadık. ‘’Gerizekalı.’’ Tuana göz devirdiğinde güldüm. ‘’Mal.’’ Bunu dememe güldüğünde dikkatimiz dağılmıştı. Simge bizim yanımıza geldiğinde onunla da selamlaştık. ‘’Sizi görmek ne kadar da güzel kızlar!’’ ‘’Seni de öyle.’’ Daha dün görüşmemişiz gibi sarıldık. Beni görünce Kübra teyzenin elini bırakıp koşan Bade’yi görünce ayrı mutlu oldum. ‘’Sera!’’ Elbisem izin verdiğince eğilip ona sarıldım. ‘’Sen de hoş geldin canım.’’ Annesi hemen bize bakmıştı. ‘’Ama çok ayıp anneciğim. Abla denir kendinden büyüklere.’’ Sorun yok dercesine ona baktım. Bade elimi tuttuğunda birlikte ilerdeki koltuğa oturduk. ‘’Ne yaptın bakalım?’’ Düşünüyormuş gibi yaptı. ‘’Eve gittim. Uyudum. Sabah uyandım. Annem beni hazırladı ve buraya geldik.’’ Her cümlesinde ayrı gülüyordum. Annemle ablamın gözü bize kaydığında annemin gülümsediğini gördüm. Masalarımıza geçtiğimizde o annesinin yanına gitmişti. Başar abi de geldiğinde ikisi birlikte ortaya geçmişlerdi. Bir şeyler söyledikten sonra heyecanla saymaya başladılar. Renkli dumanlar ortaya çıktığında herkesi mutlu eden o haber açığa çıkmıştı. Etraf mavilerle kaplandığında gülümsedim. Ablamın bebeği erkekti. ****** Geç vakte kadar eğlendiğimizde akşam olmuştu. Bizim Tuana ile çok eğlendiğimiz söylenemezdi tabi. İrem ve arkadaşlarının çenesi yettiği için full onların sesi vardı. Sonrasına Simge abla da bize katıldığında kendi aramızda konuşuyorduk. Erkeklerin çoğu geldiğinde Araf gelmemişti. Zaten beklemiyordum ama konuşmamıştık da. Babamla konuştuktan sonra ben biraz onlardan çekilmiştim. Onu aradığımda bekletmeden açmıştı. ‘’Selam.’’ Benim enerjim ve onun tepkisizliği arasında kaldığımızda konuşmaya devam ettim. ‘’Gelmemişsin. Ben gelirsin sanıyordum.’’ ‘’Toplantım vardı. Hiç benlik şeyler değil bir de o yüzden Başarla konuştum telefonda.’’ Kafamı salladım. ‘’Şirkette misin? Sesin biraz garip geliyor.’’ Boğazını temizledi. ‘’Eve gideceğim. Geleceğini söyledin.’’ Unutmuştum ki tamamen. ‘’Evet.’’ ‘’Bekliyorum.’’ Şu an kalkmam mümkün değildi. Telefonu kapattığımızda sesindeki gariplik aklıma takılmıştı. İşi olabilirdi. Biraz daha oturduğumda anneme Tuana’nın yanına geçeceğimi söyledim. O çoktan gitmişti zaten. İrem’den yeterince rahatsız olduğu için kalmak istememişti. Ablam için gelmişti netice de. Ablamla da vedalaştığımda yanlarından ayrıldım. Yanına gitmeden onun için pasta almak istediğimde hep geldiğim yere uğradım. Ben seversem o da sever diye düşünerek küçük bir pasta aldım. Az yiyeceğimi hesap ederek almıştım bir de. Arabaya yürüdüğümde Özgür’ü görmeyi beklemiyordum. ‘’Özgür.’’ Hali perişandı ama elleri de cebinde gayet rahat yürüyordu. ‘’Ne bu halin?’’ Güldü. Gülerken de canı yandı. ‘’Sevgilinin eseri.’’ Bunu beklememiştim. O yapmazdı değil mi? ‘’Ne oldu ki bir anda?’’ Bana yaptıklarını biliyordum ama o mesele orada kapanmıştı. O günden sonra da Özgür’ü hem görmemiş hem de aramalarını yanıtlamamıştım. ‘’Bilmem. Ben yaptığım şey için çok pişmanım Sera. Bize bir şans ver lütfen.’’ Hala bunu nasıl söylerdi? ‘’O seni hiç haketmiyor. Adamın sinirden gözü hiçbir şeyi görmüyor baksana şu halime. Bana bunu yapan sana neler yapmaz.’’ O böyle biri değildi. ‘’Özgür lütfen bir daha karşıma çıkma. Ben seni böyle tanımadım. Tanımak da istemiyorum.’’ Ondan uzaklaştığımda sertçe kolumu tuttu. ‘’O adam seni sevmiyor bile.’’ ‘’Bu seni ilgilendirmez!’’ Arkamdan güldü. ‘’Biricik sevgilin dediklerime inanmış mı peki? Hiç söyledi mi?’’ Ne? ‘’Ne söyledin ona?’’ Alayla gülmeye devam etti. ‘’Git sor. Elbet bana döneceksin.’’ Sinirle yanından ayrıldığımda elimdeki pastayı yan koltuğa bıraktım. Ne yapacağımı bilemez olmuştum. Tek istediğim onun bunu yapmamış olmasıydı. Evin önüne geldiğimde elimdeki pastayla içeriye ilerledim. Kapıyı çaldığımda yine bekletmemişti. ‘’Hoş geldin.’’ Gülümsemeye çalıştığımda ona baktım. ‘’Hoş buldum.’’ Kabı girişe bıraktığımda belimden tutup sarılmıştı. Yanağımdan öptüğünde geri çekilip bana baktı. ‘’Çok güzel olmuşsun.’’ ‘’Teşekkür ederim.’’ Tepkisizliğimi farkettiğinde yüzüme eğildi. ‘’Bir şey mi var?’’ Kafamı iki yana salladım. ‘’Yakın zamanda Özgür ile konuştun mu?’’ Yüzü değiştiğinde benden uzaklaştı. ‘’Karşına mı çıktı?’’ Usulca başımla onayladım. ‘’Ne dedi?’’ ‘’Az önce konuştum.’’ Sinirlendiğini hissettim. ‘’Saçmaladı zaten ama aklıma şey takıldı. Sana bir şeyler söylemiş. İnandı dedi.’’ Korkuyla sordum. ‘’Ne dedi?’’ ‘’Seni ilgilendirmez.’’ Benden uzaklaştığında peşinden gittim. ‘’Benim hakkımda olan şey beni nasıl ilgilendirmez?’’ Mutfağa girdiğinde yine peşinden gittim. ‘’Bir şey söylesene!’’ Susması sinirimi bozuyordu. ‘’Seni ilgilendirmez dedim. Bana söylediği ben de kaldı. Ağzının payını da aldı.’’ Alayla güldüm. ‘’Almış olduğu kesin! Bana söylediklerinde de haklı!’’ Ondan uzaklaşacağımda kolumu tuttu. ‘’Ne söyledi?’’ Hızla kolumu ondan çektim. ‘’Sinirden gözünün hiçbir şey görmediğini! Ona bunu yapan bana neler yapmazmış!’’ Onu gösterdim. ‘’Şu haline bakacak olursak haksız sayılmaz.’’ Mutfaktan çıktığımda peşimden geldi. Beni kendine çevirip duvara yasladığında yüzüne baktım. ‘’Bırak!’’ ‘’Söyleyeyim mi ne dediğini?’’ Bağırdığında yutkundum. Alaycı bir tavırla güldü. ‘’Senden bahsetti. Yatakta nasıl olduğundan bahsetti.’’ Beynimden vurulmuştum. Ne dediğinin farkında mıydı? Sesi biraz daha kısıldı. ‘’Seninle nasıl seviştiğinden bahsetti. Daha sayayım mı?’’ Gözlerimi yumduğumda sinirden yumruğumu sıktım. ‘’Çok merak ediyorsan da inanmadım.’’ Kollarımı bıraktığında bir şey diyecek gibi oldu. Vazgeçti. Benden uzaklaştığında ona bakmadım. Gerçekten beklemiyordum. Böyle bir şey olmamıştı. Ben Özgür’ü yanağından bile öpmemiştim. Zamanında arkadaştık evet ama her zaman bir sınırım vardı. Köşeye bıraktığım pastayı mutfağa bırakıp bahçeye çıktım. ‘’Araf.’’ Yanına gittiğimde yaktığı sigarasını söndürdü. Yüzüme baktı ama beni yanıtlamadı. ‘’Olmadı.’’ Diye mırıldandım. Yutkunamadım. O kadar ağırdı ki üstümdekiler, artık birine daha dayanmak istemiyordum. ‘’Birilerine artık bir şey kanıtlamaktan çok yoruldum.’’ Sinirden yumruğunu sıktığında elini tuttum. ‘’Kimse umurumda değil.’’ Bir elim yanağına gitti. ‘’Konu sen olduğunda her şey farklı oluyor benim için.’’ ‘’Sinirim sana değil. O piçin rahatça bunları söyleyebilmesine!’’ Anlıyordum onu da. ‘’Bugün bana yarın başkasına. İnsanları tanımıyorsun, Ecmel. Bu dünyadan çok farklısın.’’ Bir şey demedim. ‘’Seni burada değil kendi dünyamda istiyorum. Herkesin çenesini kapatmam gerekiyorsa da bunu seve seve yaparım.’’ Dudaklarına uzandığımda onu kendime çektim. Bu hamleme şaşırdığında karşılık vermesi geç olmuştu. O kadar farkındaydım ki her şeyin. Onun, benim, ikimizin. ‘’Yapma.’’ Nefes nefese kaldım. ‘’Ne yapma?’’ Dudaklarımda nefes aldı. ‘’O seni düşünemez.’’ Öpüşü sertti. İlk defa böyleydi. ‘’Bana onları söylediği halde yaşadığına dua etsin.’’ (Burdan sonrası biraz +18 kaçabilir. İsteyen atlayabilir.) Uzun bir süre dudaklarımız ayrılmadığında kendimi kucağında buldum. Bacaklarım beline dolanırken hissettiğim sertlik hiç iyi şeyler olmayacağının belirtisiydi. Her şey çok aniydi. Bahçeden çıkışımız, beni odaya götürmesi, nefesimi bile onun dudaklarında alıyordum. Sırtım yatak ile buluştuğunda hiç ağırlığını hissetmeden üstüme eğildi. Gözlerimin içine baktı. Saçlarımı bir kenara çektiğinde onu öptüm. Çok kez. Bir yandan üstündeki tişörtü sıyırdığımda ellerim titredi. Dokunuşları yakıyordu. Boynuma indiğinde gözlerim kapandı. Elbisemin ön dekoltesinde kalan her yeri gezdi. İzi kaldı tenimde. ‘’Beyazı sadece yanımda mı giysen?’’ Bedenim benden bağımsızdı. Elbisemin fermuarını indirirken zorlandı. ‘’Hay sikeyim!’’ Homurtusuna güldüğümde bir kopma sesi geldi. Deli elbisemin fermuarını kopartmıştı! ‘’Naptın?’’ Fırsattan istifade öptüğünde ellerim boynuna dolandı. ‘’Alırım yenisini. İstediğini. Her şeyi.’’ Tekrar dudaklarıma yöneldi. Eşofmanından belli olan sertlik kasıklarıma çarptığında inledim. Buradan dönülmezdi. Onu istedim. O beni istedi. Elbisem belime kadar sıyrıldığında elleri bedenimde gezindi. Dudağımdan da ayrılmıyordu. Geri çekildiğinde dudakları boynumda ve aşağısında gezindi. Zaten altımdaki sızı yetmiyormuş gibi dudağının çarptığı tenimde aynı etkiyi gösteriyordu. ‘’Buradan sonrası ne olur bilmiyorum.’’ Ben de. Sutyenime rağmen göğsümün üst kısımlarında bile izi vardı. Daha da aşağıya indiğimde bedenim kasıldı. Titredim. Elbisem artık yoktu. Elleri belimi tuttuğunda daha da aşağıya indi. Tam şu an ölebilirdim. ‘’Siktir!’’ Boğuk sesi kulağımı doldurduğunda kafam geriye attı. Duraksadı. Parmakları karnımın üstünde gezdi. ‘’Bu ne?’’ Ona açıklayamazdım o izleri. ‘’Vurmuşumdur bir yere bilmiyorum.’’ Nefes nefese konuşuyordum. Sırası mıydı gerçekten? Tekrar dudaklarıma ulaştığında ellerim eşofmanının ipine gitti. Ellerimin titremesi bana hiçbir şey yaptırmıyordu. Eşofmanı da olmadığında derince yutkundum. Sutyenimi de çıkarıp attı. Hareketleri sertti. Dudakları bir süre orada gezindi. Sertleşen göğüs ucumu ağzına aldığında inledim. ‘’Araf!’’ Bir eli de diğerinde olduğu için inlemeyi bırakamıyordum. ‘’Söyle. Adımı söyle.’’ Zaten bu oluyordu. Dilimden başka hiçbir isim çıkmıyordu. En aşağıya indi. Gidebildiği kadar gitti. Dudak darbeleri beni bitiriyordu. Çamaşırım bacağımdan sıyrıldığında dudaklarının kadınlığıma değmesi bedenimi titretti. Hareketleri devam etti. ‘’Araf!’’ Kaçıncı oldu sayamadım. Sadece ismi vardı. Bacaklarım aralandığında dil darbeleri beni yakacak cinstendi. Ordan ayrılıp bana baktı. Sertçe beni öptüğünde bedenim ona alışıkmış gibi her yaptığına karşılık veriyordu. Boxerı da sıyrıldığında ikimizin de bedenleri birleşikti. Ağzının içinde inledim. ‘’Eğer bu geceden sonra.’’ Öptü. ‘’Bu dudaklarından.’’ Yine öptü. Ellerim boş durmayıp sırtında ve göğsünde geziyordu. Bununla kalmayıp çizildiğine emindim. ‘’Gitmeyi çıkarırsan.’’ Ağzımın içinde mırıldandım. ‘’Seni öyle bir sustururum ki. Konuşacak halin kalmaz.’’ Zaten beni öyle bir sustuyordu ki şu an konuşacak halim yoktu. ‘’Buradan dönemeyiz.’’ Diyebildim. Kafasını salladı. Kadınlığımın girişinde olan sertlik beni daha da mahvetti. ‘’Ecmel.’’ İsmimi söyledi. İçime girdiğinde seslice inledim. En yüksek sesim buydu. Benimle birlikte onunda sesini duydum. ‘’Acıyor mu?’’ Hızla kafamı salladım. Eğer çıkarsa daha çok acırdı. ‘’Durma.’’ Durdukça da acıyordu. Kahretsindi! Git gel yaptığında ağzımdan çıkabildiğince inledim. Dudaklarını dudağıma yasladığında artık acı değil zevk almıştı yerini. Gece devam etti. Benimle konuştu. Ağlamama engel oldu. O gece çok şey oldu ama sadece biz vardık. İkimizdik. Odasındaydık. Buradan çıkamazdık. Çıkılmazdı. Dönüşü olmayan yoldu. Onunla ilgili verdiğim kararda buydu. Her şey onunlaydı. Gerçekti. Şeffaftı. Bu kadardı. 21.Bölüm Sonu Oy vermeyi unutmayınn. Not: Soyle bir not geceyim istiyorum. +18 hikaye geregi yazmam gerekli oldugunu dusundum ve baska yazdigim yazilarda da cok kullandigim bir sey degil. Elbette ilk degil ama yeterince acik yazamadigimdan bu sekilde oldu ancak. İlerleyen zamanda duzelirse baska sahnelerimizde gorusmek dilegiylee🖤 |
0% |