Yeni Üyelik
36.
Bölüm
@ineffable3107

Normalde bunu paylaşmam ama bu bölümü yazarken sadece bir şarkı dinledim.

Billie Eilish - watch

Kendi hayatımda da hep Billie hayranıyımdır ve en en çok dinlediğim şarkısı da budur. Belki okurken dinlemek isteriniz diye söylemek istedim. Şimdiden iyi okumalar <3 Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn.

************

Evde bir şenlik havası vardı çünkü bugün ablamı istemeye geleceklerdi. Hiç mutlu değildim. Üstelik yarın önemli bir sınavım varken sırf ablam mutlu olsun diye onunla ilgilenmeliydim. Çünkü onu seviyordum ve onun yanında olmak istiyordum. ‘’Sera!’

Annemin seslenmesi ile bahçeye ilerledim. ‘’Efendim?’’

‘’Dedeni aradın mı?’’ Ben mi arayacaktım bir de? ‘’Nerede kalmış bir sor bakayım anneciğim.’’ Cevap vermeden arka cebimden telefonumu aldığımda büyükbabamı aradım. ‘’Sayar!’’

‘’Büyükbaba, neredesin? Hepimiz seni bekliyoruz.’’ Dedim tavırlı bir sesle. ‘’Geliyorum canım. Trafik var biraz.’’ Onu onaylayıp telefonumu kapattım. Öylece bakınıyordum. Kapı çaldığında Cansel abla açmıştı. ‘’Eylem Hanım!’’

‘’Geldim!’’ Annem telaşla içeri koşuşturduğunda gelenlerin elinde büyük çantalar vardı. ‘’Bebeğim gel buraya.’’ Annem beni çağırdığında oturduğum yerden kalktım. ‘’Küçük kızım, Sera. Benimle birlikte onu da hazırlayacaksınız.’’

Ablam her zamanki gibi arkadaşı İrem ile hazırlandığında evde tek kalmıştım. Sabahtan beri annemin dediklerini yapıyordum. Sesimi çıkarmadan kafamı salladığımda iki kız benimle odama geldiler. ‘’Ay ne kadar güzelsin sen.’’

‘’Teşekkür ederim.’’

Onlar kendi aralarında muhabbet ederken ben bir yandan Tuana ile mesajlaşıyordum. Keşke o da olsaydı ama ablamın tepkisinden korktuğum için çağırmak istememiştim. Onun yanında bana bağırıp rezil olmaktansa çağırmamam daha iyiydi. Yaşım yeterince büyük olmadığından sade bir makyaj ve her zamanki gibi topuz yaptırmıştım. Elbisemi de giyerek tekrardan aşağıya indim.

Bir yandan telefonumdaki ders notlarımdan ezber yapmaya çalışıyordum. İlk sınavlarım olduğu için yüksek almalıydım. ‘’Çocuğum gözlerin bozulacak. Zaten derslerin iyi, ayrıl şu telefondan.’’

Babamın dediklerini duymazdan gelerek salondaki yerime oturdum. Babam yanındaki arkadaşıyla bir şeyler konuşurken arada bir de bana bakıyordu. Adamı tanıştırmıştı ama hatırlamıyordum adını. Zaten birkaç güne unutulurdum. Nihayetinde ablam içeri gelmişti. Herkes ona ne kadar güzel olduğu hakkında övgüler yağdırırken ben öylece izliyordum. Yanına gitsem kovardı zaten.

Halam ve teyzemlerin gelişinin ardından onlarla sadece sarılmıştık. En sevdiğim aile üyesi büyükbabam geldiğinde yanıma oturmuştu hemen. ‘’Canımın içi, napıyorsun bakayım?’’ Telefonumun ekranını ona uzattım. ‘’Misafirler gelene kadar notlarımı okuyorum.’’ Büyükbaba derslerime ne kadar önem verdiğimi bilirdi, bazen anlamadığım yerleri bile öğrettiği oluyordu.

‘’Yarın sınavın olduğunu söylemedin mi?’’

Bunu söylemiştim ama bunu söylememin ardından annem ve ablam tartışmıştı. Günün sonunda yine özür dileyen ben olmuştum. ‘’Sorun değil, büyükbaba.’’

‘’Anne fotoğrafçılar geldi!’’

Ablamın seslenmesiyle annem bir bana bir de gelen fotoğrafçılara bakıyordu. Niye baktığını anlamamıştım. ‘’Gel biz seninle bahçeye çıkalım.’’ Büyükbaba beni kaldırdığında peşinden gitmekten başka çarem kalmamıştı. ‘’Ama fotoğraf-‘’

‘’Sayar!’’ Diye seslendiğinde susmuştum. ‘Bizi çağıracaklardır.’’ Kafamı salladığımda ön bahçeye çıktık. Kimsenin olmaması iyiydi. ‘’Okul nasıl gidiyor?’’ Öylesine kafamı salladım. ‘’İyi.’’ Ardından ona döndüm. ‘’Sen neler yapıyorsun, ihtiyar?’’ Onu süzdüğümde kıkırdadım. ‘’Bastonun yok yine.’’

‘’Bu ihtiyar ne zaman bastonla gezmiş?’’ Gülüştüğümüzde konu dağılmıştı. Telefonumu ona uzattım. ‘’Benim fotoğrafımı çeker misin?’’ Yanımda başka biri yoktu ve güzel olduğumu hissediyordum. Çekebilirdi. ‘’Nereden anlarım kız ben?’’ Telefonumun kamerasını açıp açıyı ayarladım. ‘’Ben şimdi burada duracağım, sen de ortadaki düğmeye basacaksın tamam mı?’’

Bir kez boş yeri çektiğimde bunu anlamıştı. Ayarladığım yere geçtiğimde kendimi ona çektirmiştim. Bir sürü poz verdikten sonra kapıdan gelen annemi gördüm. ‘’Ben de geliyorum!’’ Elbisesinin eteklerini toparlayıp yanıma geldiğinde gülmüştüm. Hali çok komikti. ‘’Geç kızım, geç.’’ Dedem sabır dilercesine annemle beni de defalarca çekmişti. ‘’Anne şimdi sen beni ihtiyarımla çek.’’ İmayla büyükbabama baktım. ‘’Bu ihtiyarla bir fotoğrafımız kalsın.’’

‘’Gel baba.’’ Annem yanımda ayrılıp dedemin yerine geçtiğinde dedemle de bir sürü çekilmiştim. Üstüne bir de babam çıkmıştı kapıdan. ‘’Bensiz mi?’’ Önce dedemle üçümüz çekilip ardından tek babamla çekilmiştim. ‘’Ben de! Aile fotoğrafı!’’ Annem de geldiğimde dedem bu sefer bıkmıştı bizden. Üçümüz çekildiğimizde nihayet bitmişti. ‘’Cansel!’’

Dedem, Cansel ablayı çağırdığında anlamaz gözlerle bize bakmıştı. ‘’Gel bizi bir çek!’’

Hepimiz güldüğümüzde dördümüz çekilmiştik. Ablam yoktu. Onun resimlerinde de ben yoktum. İçeri geçtiğimizde onunla çekilmeme bozulsam da bunu belli etmek istemedim. ‘’Nerede kaldınız? Çoktan bitti fotoğraflar!’’ Ablam konuştuğunda beni hiç umursamamıştı. Dedem ise kolunu uzatıp girmemi sağladı. ‘’Gel, çiçeğim. Biz oturalım.’’

‘’Tabii.’’ Koluna girip ilerlediğimizde büyük salona oturduk. ‘’Şimdi bak.’’ Ceketinin iç cebinden telefonunu çıkardığında ona döndüm. ‘’O fotoğrafların birini bu ekrana koy bakayım.’’ Telefonu ondan aldım. ‘’Hangisini? Dördümüzün olduğunu mu üçümüzün olduğunu mu?’’

‘’Kız ben napayım koca insanları! İkimizin olduğunu koy.’’ Havalı bir şekilde konuştu. ‘’Şöyle mekanlara gittiğimde telefonumu masama koyunca desinler Sadık Sayar’ın güzeller güzeli torunu diye.’’ Kıkırdadığımda benim telefonumda olan fotoğraflardan birini seçip ona gönderdim. Ardından iki ekranına da koyduktan sonra ona gösterdim. ‘’Nasıl olmuş?’’

‘’Heh şöyle!’’

Bahçeye ulaşan korna seslerinin ardından ayaklanmıştık. Annemlerin yanında durmam gerekirken teyzemlerin yanında durmamı istemişti ablam. Nedenini anlamasam da en köşede duran kuzenim Metin’in yanına geçtim. ‘’Kız ne tatlı olmuşsun.’’ Ona gülümsediğimde içimdeki duyguları gizledim. ‘’Teşekkür ederim.’’

Teyzem yanağımı sevdiğinde ona da gülümseyip önüme döndüm.

İçeri geçildiğinde büyük salona oturulmuştu. Babam beni yanına oturttuğunda ağlamamak için zor duruyordum. Ellerimi dizimin altına yerleştirdiğimde dizlerimi sıkıyordum ki gözlerim akmamalıydı. İrem dahil ablamın arkadaşları mutfağa yöneldiğinde benim gelmemi istememişti. Oysaki İrem onun görümcesiydi. Gitmesi normal miydi, ben varken?

Boş boş bakınırken annemle göz göze gelmiştik. Bana gülümsediğinde ona gülümsemeden yönümü çevirdim. Buna bozulmuştu. Yüzü asıldığında babam aramızdaki bakışmayı anlamıştı. ‘’Sorun ne bebeğim?’’ Kafamı iki yana salladım. ‘’Bir şey yok.’’ Aslında çok şey vardı. Küçük olabilirdim ama ablamın bana yaptığı muameleyi anlayabiliyordum.

Onlar neşeyle kahveleri getirirken hiçbiriyle göz göze gelmedim. Aralarında geçen hiçbir muhabbeti de dinlemedim. Çok kalkmak istiyordum ama dedemin bakışları o yönde değildi. İyiliğim için yaptığını biliyordum, onu yanlış anlamak aklıma bile gelmemişti. Dedemin ablamı verdiğine dair sözüyle herkes ayaklanıp alkışlamıştı. Büyüklerin elini öptüklerinde bahçeye geçmişlerdi. Yüzük keseceklerdi. Ben bir umut ablamın beni çağırmasını beklemiştim. ‘’İrem! Gel tepsiyi tut.’’

Yutkunduğumda bahçeye çıkmadan köşeden onları izledim. Benim bu ailede gerçekten yerim yoktu. Annem etrafına bakındığında beni aradığını anladım. Görmemesi için perdenin arkasına saklandığımda zaten yüzükler kesilmişti. Alkış sesi bitene kadar çıkmadım olduğum yerden. Canım yanıyordu. İrem ve ablam içeri geçtiğinde perdenin arkasından çıktım. ‘’Abla!’’

Ona seslendiğimde İrem gülerek yukarı çıkmıştı. ‘’Ne var?’’

‘’Tepsiyi kız kardeşler tutmaz mı? Neden bana tutturmadın?’’ Diye sordum sadece. Sormam gereken çok şey vardı ama aklıma geleni buydu. Cevap vermediğinde ellerini göğsünde bağladı. Bakışları sinirliydi. ‘’Bunu hakediyor musun sence?’’ Kırgın gözlerle ona baktım. ‘’Neden sevmiyorsun beni? Daha çok küçüğüm abla, neden benden nefret ediyorsun? Bunu hakedecek ne yaptım?’’

Bunu söylemekten hiç çekinmemişti. ‘’Doğdun.’’

Dudaklarım ve çenem titrediğinde kafamı salladım. ‘’Ya ölürsem bir gün? Bu seni mutlu mu edecek abla?’’

‘’Seni görmemek bile beni mutlu ediyor, Sera. Şimdi oyuncağı elinden alınmış çocuk gibi zırlama karşımda. Seni hiç sevmeyeceğim, ölsen de ölmesen de değişmeyecek bu.’’ Kollarını çözüp benden uzaklaştığında İrem’in yanına çıktı. İrem ile yaşıt sayılırdık ve onu sevmiyordu. Beni sevmemişti. Ablam beni sevmemişti, sevmeyecekti. Bu gerçek canımı yaktığında kimseye farkettirmeden odama çıktım.

Üstümdeki elbiseden kurtulduğumda tayt ve sweatimi giydim. Okul çantamın içine birkaç bir şey koyduktan sonra evin ön kapısından çıktım. Dışardaki korumaları atlatamayacağımdan büyükbabamın arabasına yöneldim. Şoförüne rica ettiğimde benim için kapılarını açmıştı. Büyükbaba benim nerede olduğumu kimseye söylemezdi.

Camların siyah olmasını fırsat bilerek ağlamaya devam ettim. Aynı zamanda da okul çantamdan tabletimi ve defterimi çıkardım. Ders özeti bir video açtığımda buğulu gözlerle izlemeye başladım. Bir yandan da ezber yapabilmek için not alıyordum. Çok geçmeden büyükbabam evden çıktığında babamla vedalaştıklarını gördüm. Şoförü haber vermiş olmalıydı yoksa büyükbabam evden erken ayrılmazdı.

Büyükbabam kafasını iki yana sallayarak arabaya yöneldiğinde beni gördüğüne şaşırmamıştı bile. ‘’Yolun üstündeki restoranta gidelim, Toprak.’’

Dikiz aynasından büyükbabama bakmıştı. ‘’Efendim orası kapanmıştır bu saatte.’’

‘’Açtır, Toprak. Torunum ve ben açız.’’ Bana dönüp gülümsedi. ‘’Aç aç ders çalışamazsın küçük hanım.’’ Olayları anlamışçasına hiç belli etmediğinde gülümsedim. Eşyalarımı çantama geri koyduğumda Tuana’nın saatler önceki mesajına yeni cevap verdim. Merak etmişti yazmayınca. Gece görüntülü olarak ders çalışmak için sözleşmiştik.

Dedemle hep geldiğimiz yere oturduğumuzda gerçekten bizim için açmışlardı. Tüm modum yerine geldiğinde benim için gelen yemeklerden tabağıma azar azar aldım. ‘’Yavaş ye çocuğum, boğulacaksın!’’ Tabağıma uzanıp yemeyi düşündüğüm etlerden birini aldı. ‘’Büyükbaba!’’

Önümüzde bir sürü tabak vardı ve o benim tabağımdan almıştı. ‘’Senin tabağından alınca tadı daha güzel oluyor çiçeğim.’’ Güldüğümde onun tabağına uzanıp tavuğunun birini aldım. Bir ısırık alıp çatalı tabağıma geri bıraktım. ‘’Senin tabağından alınca da daha güzel oluyormuş, büyükbaba.’’

Bana gülümsediğinde ikimizde yemeklerimize dönmüştük. Telefonum titrediğinde annemin aramasını açmak istemedim. Sadece sessize aldığımda kapatmıştı. Ardından dedemin telefonu çalmıştı. ‘’Eylem.’’ Annemin adını söylediğinde onu aradığını anladım. ‘’Evet, benimle.’’

‘’Sınavı varmış çocuğun. Ben istedim benimle gelmesini.’’ Beni yine kurtardığında bıkkınlıkla nefes verdi. ‘’Tamam kızım. Yarın eve gelir zaten.’’ Dinlemiyormuş gibi yaparak yemeğimle ilgilendim. Tam konuşacakken yine telefonu çaldığında arayan kişiye şaşırmıştı. ‘’Furkan!’’

Kimdi acaba? ‘’Napıyorsun ciğerim?’’ Bir yandan yemeğini yiyordu. Genç adam gibiydi aynı. Bu yaşında bile kırışığı hiç olmamıştı. ‘’Ne tesadüf! Ben de torunumlayım.’’

‘’Yok ciğerim, küçük olan. Ailemin nadide parçası.’’ Beni tanıtmasına gülmüştüm. ‘’Onun da selamı var. Gelince görüşürüz.’’ Telefonu kapattığında merakla sordum. ‘’O kimdi büyükbaba?’’

‘’Askerlik arkadaşım, Furkan.’’ Tanımasam da kafamı salladım. ‘’Almanya da yaşıyor kendisi, Berlin’in bir yeriydi ama hiç hatırlamıyorum.’’ Güldü. ‘’O da torunuyla basketbol oynuyormuş.’’ Yine onaylayarak kafamı salladım. ‘’Ne kadar genç arkadaşların var ihtiyar!’’

‘’Ben gencim zaten!’’ Uyardığında gülmeme engel olamadım. ‘’Benim için hep ihtiyar olarak kalacaksın canım.’’ Bu aramızdaki bir samimiyetti ve hiçbir zaman saygısızlık boyutuna gelmemişti. Ailedeki herkes bunu bilirdi. Telefonuma mesaj geldiğinde üstten okudum sadece.

Annem: Sınavın iyi geçsin bebeğim, başarılar. (Seninle ilgilenemediğim için üzgünüm ama istersen yarın çıkışta ben alabilirim, en sevdiğimiz kafeye gidip alışveriş yapabiliriz.)

Parantez içinde yazdığı nota gülümsediğimde telefonu elime alıp ona bu teklifini onayladığıma dair mesaj attım. Ardından dedemle muhabbet ettiğimizde hala bale yapıp yapmadığım hakkında konuşmuştuk. Kursa hala devam ediyordum. Hukuk okumak istememin yanı sıra konservatuara hazırlanıp dans üzerine ilerlemek istiyordum ama dedem bir savcı olmam konusundaki idealini kabul ettirmeye devam ediyordu.

Konuyu bitirdiğimizde kalkmıştık. Şehrin çıkışındaki evine geldiğimizde buradaki odama geçmiştim. Dolabımdan pijama çıkardığımda okul çantama sıkıştırdığım formalarımı oradan çıkardım. Burada çalışan görevlilere verdiğimde ütülemek için almışlardı. Sabah geri alırdım zaten. Dedem çalışma odasına girdiğinde benimle ilgilenmiş olduğu için ona kahve yapmak istemiştim. Yapmayı bilmiyordum.

Çalışanlar bana yardım ettiğinde ben götürmüştüm. ‘’Büyükbaba!’’

Benim girmemle telefonunu kapattığında masadaki içki olduğunu düşündüğüm bardağı alt tarafa kaldırmıştı. ‘’Sana kahve yaptım.’’ Tepsiyi masaya koyduğumda ona doğru uzattım. ‘’Ah küçük kızım. Teşekkür ederim.’’

‘’Rica ederim.’’ Yanağımı öptüğünde tekrar kapıya yöneldim. ‘’Ben ders çalışacağım. Sana iyi geceler.’’ Gülümseyerek odasından çıktığımda kendi odama yöneldim. Tuana’nın aramasını açtıktan sonra masanın bir yerine yasladım. ‘’Aşkım! Çok güzel görünüyorsun.’’

‘’Teşekkür ederim!’’ Dedim neşeli bir sesle.’’ Şimdi sabaha kadar ders mi çalışacağız?’’ Bıkkınlıkla nefes verdiğimde onu onayladım. ‘’Maalesef.’’

İkimizde ders çalışmaya başladığımızda gecenin bir vaktine kadar ayaktaydık. Bir süre sonra ikimizinde gözleri gittiğinde kapatmaya karar verdik. Eşyalarımı toparlayıp yatağımı açtım. Halim olmasa bile lavaboya ilerleyip makyajımı temizledim. Odamın ışığını kapatarak yatağıma girdim. En son hatırladığım ihtiyarın gelip üstümü örtmesiydi.

***********

‘’Bir kaşık daha verirseniz her yere kusarım!’’

Sabahtan beri annem ve Kübra teyze bana tadı kötü bir çorba içiriyorlardı. Nimetti ama gerçekten çok kötüydü. ‘’Çocuğum içmen gerekiyor.’’

Üstelik Kübra teyze annemden daha katıydı!

Müstakbel kaynanam diye demiyorum ama annemden daha çok benimle ilgilenmişti. İlk gelen çorbaya da aynı muameleyi yaptığımda çenemi zorla tutup içirmişlerdi en son. ‘’Kübra bir dahakine ellerini bağlamak lazım. Bu anca öyle içecek bunları.’’

‘’Afedersiniz ama bir tadına bakarsanız anlayacaksınız bok gibi olduğunu!’’ İkisi de kınarcasına bana baktı. ‘’Çok ayıp Sera!’’ Annem son kaşığı bana uzattığında içmemek için direndim. Kübra teyze yine hamlesini yapıp çenemi tuttu. ‘’İç kız şu çorbayı.’’

‘’Kusacağım!’’ Diye bağırdım odanın içinde. Hayır odaya kimse de girmiyordu, kurtulamıyordum ikisinin elinden. ‘’Al şimdi kus.’’ Tepsiyi önümden çektiklerinde şükrettim. ‘’Mümkünse siz gelmeyin bir daha. İç savaş çıkardınız resmen yemek yiyeceğim diye!’’ İkisi de birbirine bakıp güldüler. Sinirle elimi alnıma vurdum.

‘’Biri üstüme yemek fırlatsın!’’ Diye yakındım. İçtiğim ikinci çorbaydı ve katı bir şeyler yemek istiyordum. Odanın kapısı açıldığında hızla o yöne döndüm. Şükür birileri sesimi duyup gelmişti. Simge abla ve Bade’yi görünce gülümsedim. ‘’Bade!’’

Üstüme koşacakken annem onu yakalayıp kucağına almıştı. ‘’Kız yavaş! Ciğerlerini çıkaracaksın kızımın.’’ İkisi gülüştüğünde annem iki yanağını da öptü. ‘’Sera abla!’’ Annem onu yanıma oturttuğunda birden sarılması canımı yakmıştı. Acıyla inlediğimde hepsi başıma gelmişti. ‘’İyi misin?’’

‘’Annecim yavaş! Dedim sana ablanın karnı ağrıyor diye.’’ Hepsine sorun yok anlamında baktım. Bana mahçup gözlerle bakarak geri çekilmişti. ‘’Çok acıdı mı canın? Özür dilerim. Ben seni görünce heyecanlandım birden.’’ Gülümseyerek ona baktığında yanağını sevdim. ‘’Bebeğim benim. Acımadı canım merak etme.’’

‘’Geçmiş olsun.’’ Dedi peltek sesiyle. İki yanağını da ısırmak istemiştim. ‘’Annem karnının çok ağrıdığını söyledi.’’ Sadece yaptıklarını izliyordum. Yaptığı şey beni oldukça şaşırtmıştı. Küçük elini karnıma götürdüğünde örtünün üstünde okşamıştı. ‘’Benim ne zaman karnım ağrısa annem böyle yapar.’’ Dolan gözlerimle ona baktım. ‘’Ben de sana yapsam geçer değil mi?’’

Annemin çoktan gözleri dolduğunda gözlerimi görmemesi için sarılabildiğim kadar ona sarıldım. Annem odadan çıktığında gözlerimi silmiştim. ‘’Geçer tabi, bebeğim. Sen dokunursun da geçmez mi?’’

‘’Sana bir şey çizdim!’’ Dedi heyecanla. Yanımdan kalktığında annesine doğru yürüdü. ‘’Anne çizdiğim resmi gösterebilir miyiz?’’ Simge abla gülerek kafasını salladığında onunda gözleri dolmuştu. Çantasından çıkardığı kağıdı yanıma getirdiğinde tekrar aynı yere oturmuştu. ‘’Kuzey bana seni sevdiğini söyledi.’’

Bunu birden söylemesi hepimizi güldürmüştü. ‘’Ben de seni bizim ailemize dahil ettim, bak!’’

Elindeki kağıdı açarak bana gösterdiğinde gördüğüm şeyle o kadar ağlamak istedim ki susmak istemedim. Bade’nin çizdiği resimde onlar vardı. Gürkan amca ve Kübra teyze, Simge abla ve Doğu abi, ortalarında da Bade vardı. Yan taraflarında da Arafla beni çizmişti. Aklıma hiç dahil olamadığım aile fotoğrafları gelmişti. ‘’Çok teşekkür ederim.’’

Bir yandan akan gözlerimi sildiğimde içimde bir ağlama isteği vardı. Aklıma gelen şey ablamın istemesinde benimle fotoğraf çekilmedikleri için bahçede dedemle çekildiğimiz fotoğraflardı. ‘’Bu benim olsun mu?’’

‘’Olsun. Bize geldiğinde Kuzey’in odasına koyarız.’’ Dediği şeye gülümseyerek kafamı salladım. ‘’Hadi şimdi çıkalım bebeğim. Okuldan sonra geliriz tamam mı?’’ Annesini onayladığında bana döndü. ‘’Eğilir misin?’’ Dediğini yaparak ona doğru eğildim. Yanağıma bir öpücük kondurduktan sonra yanımdan kalkmıştı. ‘’Ben gelirim yine canım.’’

Hiç gerek bile yoktu ama herkes gelmek istiyordu. Bir şey diyememiştim. Kafamı salladığımda Kübra teyze ile kalmıştık. ‘’Güzel kızım. Neden ağlıyorsun?’’

Yanıma geldiğinde beni göğsüne yaslamıştı. Bir şey diyemiyordum ona karşı. ‘’Öyle resmi görünce duygulandım.’’

Saçlarımı sevdiğinde daha çok ağlamak istemiştim. ‘’Annen bana her şeyi anlatıyor.’’ Kafamı kaldırdığında ellerini yanağıma yerleştirdi. ‘’Ağlama kuzucuğum. Yakışıyor mu hiç o güzel gözlerine.’’ Baş parmakları gözlerime ulaştığında yaşları silmişti. ‘’Ben de ağlarım sen ağlarsan. Sonra oğlum kızar ama benden söylemesi.’’ Ona güldüğümde gözlerimi kendim sildim. ‘’Hem bak biz bir aileyiz. Annen neyse ben de senin için öyleyim artık.’’

Usulca kafamı salladım. Bana olan ilginin altında eziliyordum. ‘’İyi ki sizinle tanışmışım Kübra teyze. Özellikle annemin yanında olduğunuz için teşekkür ederim.’’ Annem bu hayatta her şeyimdi. Ona iyi gelen her şeyi severdim. ‘’Asıl ben annene teşekkür ederim, senin gibi bir kızı bizimle tanıştırdığı için.’’

Her dediği kelime ağlama isteğimi daha çok arttırıyordu. ‘’Ve oğlumun karşısına çıkardığı için.’’

Bunu eklemesiyle yüzüne baktım. Onunla hep normal şeylerden bahsetmiştik. Aramızdaki ilişki hiç konu olmamıştı. Yani hatırlamalarım bu yöndeydi. Kapı aralandığında hemşirenin gelmesiyle gözlerini silip yanımdan kalktı. ‘’Buyur oğlum?’’

Kendi annemden farklı davranmıyordu bana. ‘’Sera Hanım’ı yürütmemiz gerekiyor bugün.’’ Kafasını salladığında bana gülümseyip odadan çıktı. Ayaklanmaya hazır değildim sanırım. ‘’Max!’’ Onu tanıdığımda bana gülümsemişti. Arkadaş olduğumuz dönemlerde benim için Türkçe öğrenmişti. ‘’Sera!’’

‘’Eskisinden daha iyi konuşuyorsun!’’ Dedim hevesle. Onu çok iyi anlıyordum ve seviyordum. Hastalığımın ilk zamanları bana çok destek olmuştu. ‘’Ana dilim gibi değil mi?’’ Gülerek kafamı salladım. Yanıma ulaştığında halime baktı. ‘’Hiç ayağa kalktın mı?’’ Kafamı iki yana salladım. Beni yavaşça kaldırıp oturttuğunda kenarda duran terlikleri önüme koydu. Çoraplarım olduğu için şanslıydım çünkü terlikler yok gibiydi neredeyse!

Koluna girdiğimde ayağa kalkmamla bacaklarımın titremesi bir olmuştu. Bir diğer tarafında da serumlarım vardı. Çok korkunç bir görüntüydü. Titreyen bacaklarıma rağmen yürüdüğümde yavaş adımlarım odanın kapısına anca gelmişti. Kapıyı açar açmaz karşımda Araf’ı görmem korkmama neden olmuştu. Ona ev gitmesini söylemiştim ama dinlememişti. Kıyafetleri hala aynıydı. Max’ın kolunu sıkıca tuttuğumda gözleri oraya kaydı. Bir bu eksikti!

‘’Ben yardım ederim.’’ Sinirle konuştuğunda Max önce bana baktı. Kafamı salladığımda benden uzaklaştı ama kolumu bırakmadı. Araf’ın koluna girene kadar tuttuğunda sinirden elini kıracak gibiydi. ‘’Sakin ol, lütfen.’’ Bir kriz daha yaşamak istemiyordum mümkünse. Bizden başkası olmadığı için mutluydum. ‘’Sakinim ben, önüne bak.’’

Max yine de yanımızda yürüdüğünde bunu yapması gerekiyordu sonuç olarak. ‘’Neden eve gitmedin?’’ Diye sinirle soludum. ‘’Sen eve gitmediysen benim ne işim var?’’ Bana bakmıyordu ama sinirini her şekilde anlayabiliyordum. ‘’İyiyim ama hayatım. Seni böyle görünce kendimi kötü hissediyorum.’’

‘’Ne varmış halimde?’’ Duraksadığımızda doğrudan yüzüme baktı. ‘’Çok yakışıklısın.’’ Diye mırıldandım. Bana gülümsediğinde önüne döndü. ‘’Şimdi git en azından. Akşam gelirsin.’’ Cevap vermedi. ‘’Nefesini harcama. Gitmeyeceğim.’’

‘’Gitmelisin. Benim için kıyafet getirmelisin.’’ Bana dünyanın en saçma şeyini söylemişim gibi yüzünü buruşturdu. ‘’Bir telefonumla sana tonlarca kıyafet getirecek mağaza var.’’ Bıkkınlıkla nefesimi verdim. ‘’Ben senin evindekileri istiyorum.’’ Yüzüne döndüm. ‘’Yani bizim evimizdekileri istiyorum, senden istiyorum.’’

‘’Hm.’’ Mırıltısının altından gülümsediğinde tekrar odaya gelene kadar bir şey söylemedi. ‘’Bu arada sizi tanıştırmadım.’’ Kaşları havalandığında bunu istemediği belliydi. ‘’Bu Max. Hem arkadaşım hem de benimle ilgilenen hemşire.’’ Max’e döndüm. ‘’Bu da benim erkek arkadaşım, Kuzey.’’ Ona bir tek ben Araf diyebilirmişim gibi öyle tanıtmak istedim.

Max gülümsediğinde Araf hiç oralı olmadı. Kapının önünde Tuana telaşlı bir haldeydi. ‘’Noldu?’’

‘’Aklımı çıkardın!’’ Ayaküstü hemen sarıldığında direkt olarak çekilmişti. ‘’Yatağında göremeyince korktum.’’ Hızlı nefes alıp verdiğinde rahatlatmak amaçlı elini tuttum. ‘’Buradayım hayatım. Yürümem gerekiyormuş.’’ Tip tip Araf’a baktım. ‘’Sevgilim sağolsun çok yardımcı oldu.’’

‘’Gelirim ben birazdan.’’ Eğilip yanağımı öptüğünde kulağıma fısıldadı. ‘’Sana yaklaşmasına izin verme. Bu onun iyiliği için.’’ Gergince geri çekildiğinde yüzüme bakmadan gitmişti. Sıkıntıyla nefesimi verdim. Yine iki dakikada aramızı dağıtacak şey çıkmıştı ortaya. ‘’Hadi şimdi yatman gerekli.’’

Araf’ın gitmesiyle Tuana bana yardım ettiğinde yatağıma kadar elimi bırakmamıştı. Tekrar uzandığımda örtüyü üstüme çektim. Hastanenin klimalarından bacaklarım üşümüştü biraz. ‘’Nasılsın çiçeğim? Sabah gördüm gerçi de uyuyordun. Eve uğrayıp geri geldim hemen.’’ Sorun yok anlamında ona baktım.

‘’İyiyim. Şu verdiğiniz çorbaları içmesem daha iyi olacağım.’’ Diye homurdandım. Hayır et desem et değildi, sebze desem sebze değildi. Garip bir tadı vardı. ‘’Bana pankek yapsın biri lütfen!’’

‘’Çıkınca en güzelini yaparım ben bebeğim.’’ Yüzüm hemen düşmüştü. Kendimi aç hissediyordum. Kapı açıldığında o yöne döndük. Büyükbaba gelmişti. Tuana kalkacakken hemen onu engellemişti. ‘’Otur kızım, otur.’’

‘’Büyükbaba!’’ Dedim sevinçle. ‘’Hoşgeldin.’’ Onu görmek iyi gelmişti. ‘’Hoşbuldum canımın içi, nasılsın bakayım?’’ Yatağın köşesinde duran koltuğa oturduğunda ona döndüm. ‘’Daha iyiyim büyükbaba. Sen nerelerdeydin?’’

‘’Aşağıdaydım.’’ Hemen konuştum. ‘’Dışarısı soğuktur ama büyükbaba. Hasta olma sen de lütfen!’’ Güldü. ‘’Yok çiçeğim, dışarda değildim. Çocuklarla takılıyorduk.’’ Kaşlarım havalandığında soruyu anladı. ‘’Buğra, Ayaz falan işte. İhtiyarlıktan isimleri aklıma gelmiyor, bilirsin.’’ Tuana ile gülüştüğümüzde bize gülümsemişti. ‘’Ablan nerede?’’

Yüzüm düştüğünde bunu ona belli etmedim. ‘’Gelmesini istemedim büyükbaba. Hem şimdi hamile falan.’’ Yalanın da böylesi yani. Ama o benim gözlerimden anlamıştı. ‘’Yalan söylemeyi beceremiyorsun, Sera.’’ Gözlerimi devirerek önüme döndüm. ‘’Sen de hiç enerjini kaybetmiyorsun, İhtiyar.’’

‘’Bana İhtiyar diyecek birileri lazım. Enerjik olmalıyım hep.’’

Yine elinde bastonu yoktu. ‘’Bastonun nerede, ihtiyar?’’

‘’Bastona ihtiyacım yok çok şükür.’’ Güldüm. ‘’O bastonun dili olsa da konuşsa. Bana yaptıklarını bir bir anlatsa.’’ Hemen homurdanma moduna geçti. ‘’Ne yapmış benim bastonum?’’ Tam o sırada babamla Gürkan amca gelmişti. ‘’Savcı olmam için bacaklarımı kıracaktın!’’

‘’Karşılığında ülkenin en ünlü balerini oldun.’’ Bir nevi doğruydu ama hemen yelkenleri suya indirmedim. ‘’Atış yapmadığım için pointlerimi yakmaya kalktın!’’ Rahat tavrına devam ettiğinde babam sorguyla bizi dinliyor, Gürkan amca bundan keyif alıyordu. ‘’Sana yeni buz pateni aldım! Özel seri yaptırdım hem de.’’

‘’Ah gençlik. Değerim asla bilinmiyor.’’ Gürkan amcaya döndü. ‘’Görüyorsun değil mi? Besle kargayı oysun gözünü, en ufak şeyde yaptıklarını yüzüne vurur hemen!’’ Ağzım açık bir şekilde onu dinledim. Bir dakika içinde beni gömmüştü. ‘’Ah baba, ah! Ben de bu kime çekti diyorum?’’ Sen de mi baba?

Tuana sabırla bizi dinliyordu. Bundan eğlenmediğini de söyleyemezdim. Telefonu çaldığında odadan çıkacakken kafamı salladım. ‘’Nasılsın kızım?’’ Babamın sorusuyla gülümsedim. ‘’İyiyim babacığım. Bugün daha iyiyim yani.’’ Ara sıra sızlayan karın kısmım hariç iyiydim. Sanki hiç vurulmamış gibiydim. Dinlendiğim günler buna fayda sağlamıştı. ‘’Çok şükür.’’

‘’Bizden istediğin bir şey varsa hemen söyle canım. Gürkan amcan hemen yapar senin için.’’ Gülerek ona baktım. ‘’Pankek yapabilir misiniz bana?’’ Bu onu şaşırtmıştı. ‘’Katı şeyler yemen yasak, Sera.’’ Babam hemen uyardığında yüzümü buruşturup önüme döndüm. ‘’Ne vardı pankek yesem? Söyle kat kat çilekleri olsaydı.’’

Şimdiden canım çekmişti. Gürkan amca düşünceli şekilde bana baktı. Umarım yapardı çünkü bu kadar canım çekmişti yani. Onun için koca bir tepsi içli köfte yapmıştım! ‘’Ben halledeceğim güzel kızım.’’

Sevinçle yerimde kıpırdandığımda babamın bakışlarına maruz kalmamak için yatağıma yerleştim. ‘’Uyumalıyım beyler, sizi gördüğüme sevindim ama bu bünyenin uykuya ihtiyacı var.’’ Hepsi gülüştüğünde yastığa kafamı koydum. ‘’Baba sen geliyor musun?’’

‘’Siz gidin, ben daha buradayım.’’ Dedemin sesinden sonra gözlerimi kapattığımda gerçekten uyumak istedim.

En son hatırladığım odamda oturan ihtiyarın üstümdeki örtüyü düzeltip saçlarımı okşadığıydı.

34. Bölüm Sonu

Oy vermeyi unutmayınn.

Bu aradaa hiç söylemediğimi farkettim. Bana ulaşmak isteyen birkaç kişinin özelden yazdığını görünce burada toplu söylemek istedim

Tiktok : Ineffable3107

Bu hesaptan bana ulaşabilirsiniz. Ig hesabı henüz düşünmüyorum ama buraya attığım videolarda ilerdeki ve şuan olan bölümlerin bazı kesitleri var. Spoi istemezseniz bakmanızı önermem ama öbür türlü bana buradan ulaşabilirsiniz 🤍

 

Loading...
0%