@ineffable3107
|
Sabaha karşı telefonum çaldığında uykulu bir sesle açmıştım. Azra'nın sesi geldiğinde başka birisi olmadığı için rahatlamıştım. "Niye bu saatte arıyorsun kızım?" diye sinirli konuştuğumda gözlerim hala kapalıydı. "Önemli olmasa aramam biliyorsun." dediğinde onunda sesi uykuluydu. Gözlerimi açıp yatakta doğruldum. Doruk uyuduğu için balkona çıkıp kapıyı kapattım. "Dinliyorum hayatım." dedim. "Bir firma onlar için bomba imha kodlaması istiyor." dediğinde şaşırmıştım. "İyi de ben sadece yazılımcıyım yani. Neden benden istiyorlar?" diye sordum. "Kızım ne bileyim işte. Sitenin mesajlarını okurken yöneticiye ulaştırılması için haber bırakmışlar. Ben de sana sormadan cevap vermedim. İsim gizliliği olduğu için anonim cevap vericem merak etme." dediğinde biraz düşündüm. "İsmim gizli olduğu sürece istediklerini yaparım." dedim. "Tamam canım. Şimdi rahatça uyuyabiliriz." dediğinde gülerek telefonu kapattım. Daha güneş doğmamıştı! Tekrardan içeri girip yatağa girdim. Doruk'a sarılma ihtiyacı duyduğum için kollarımı ona sardım. "Şafak operasyonundan mı karıcığım?" diye sorduğunda güldüm. "Uyandırdım mı?" diye masumca sordum. Bana döndüğünde ona baktım. "Yanımda olmayınca uyandım zaten." dediğinde yanağını öptüm. "Azra ile konuşuyordum da." dedim geçiştirmek ister gibi. "Gecenin bu vaktinde mi?" dediğinde "Dedikodu bu hayatım. Gece, gündüz farketmez." dedim aklıma gelen ilk yalanla. "Çok zormuş işiniz." dedi dalga geçer gibi. Elimi tutup baktı. "Acıyor mu hala?" dediğinde kafamı hayır anlamında salladım. "Geçti çoktan." dediğimde elimi öptü. Buna karşılık ben de yanağını öptüm. "Hadi uyuyalım. Seni de uyandırdım boşuna." dediğimde çoktan gözlerimi kapatmıştım. Uykum vardı. *** Sabah hazırlanıp aşağıya indiğimde sofrada sessizlik hakimdi. Doruk inmek istemediğini söyleyince ısrar etmemiştim. Nermin hanım ve kızınında sesi çıkmamıştı. Nihat baba gittikten sonra biz de çok geçmeden kalkmıştık. Elçin anne bugün Doruk'un anneannesi ve teyzelerinin geleceğini söylemişti. Didemin odasına gittiğimde onunla sohbet ettik. "Ay sana neler anlatıcam." dediğinde meraklı gözlerle ona döndüm. "Ne anlatıcakmışsın?" dedim. Okul hayatına da hakim olduğum için onunla alakalı bir şey sanmıştım. "Sabah abim halamla kavga etti. Baya bağırdı çağırdı. Halam sesini bile çıkarmadan tamam dedi sadece." dediğinde şaşırmıştım. Benim için mi yapmıştı bunları. "Oh iyi oldu." dediğinde gülerek ona baktım. "Sevmiyor musun onları?" diye sordum. Omuz silkti. "Aman Maral abla. Baba tarafını kim sever?" dediğinde anlamıştım. "Anneannenler geleceklermiş bugün. Lütfen bana onlar gibi olmadığını söyle." dedim öyle olmasını ister gibi. "Ay yok. Anneannem pamuk gibidir. Teyzelerimde öyledir. Birinin çocuğu var ama biri bekar." diyip onları tanıttı. "Ayrıca anneannem abim için değil kesin senin için geliyor." dediğinde 'ne alaka' dercesine ona baktım. "Abim biraz soğuktur herkese karşı. Anneannemde hep dalga geçerdi onunla. Hayatın şirketten ibaret sen evde kalacaksın diye falan." dediğinde gülmeden edemedim. Ben hiç görmemiştim soğuk halini. "Anladım." dediğimde aklıma bir şey gelmişti. "Peki Özge?" dediğimde bana baktı. "Onu seviyorlar mıydı yani? Ne de olsa uzun ilişkileri varmış." dediğimde yüzünü buruşturdu. "Onu bir tek halam sever zaten. Teyzem zaten nefret eder ondan. Onu kim sevsin ya!" diye isyan eder gibi konuştu. Neyse ki sevilmiyordu evde. Aşağıdan sesler geldiğinde Didem kapıyı açıp baktı. "Kim gelmiş?" diye merakla sorup ayaklandım. "İti an çomağı hazırla derler." dediğinde anlamamıştım. "Özge gelmiş." dedi. "Ne yüzle geliyor buraya ya?" diye yükseldiğimde beni durdurdu. "Anlarız şimdi aşağıya inip. Çok şey yapmayalım da bir de bunun için laf atmasın." dediğinde ona hak verdim. Zaten en ufak şeyime laf söylüyorlardı. Birlikte aşağı indiğimizde Nermin hanım, Şermin ve Özge bir koltukta oturuyordu. Karşılarında da Elçin anne somurtarak oturuyordu. Onunda bu kızdan hoşlanmadığı belliydi. Bizi görünce yüzü gülmüştü. "Gelin kızım oturun." diyip yanına çağırdığında onun tarafına oturmuştuk. Gözüm masadaki çiçeğe çarptığında o çiçeği Özge'nin kafasında parçalamak istemiştim. Hiçbir şey olmamış gibi buraya geliyordu bir de. "Özgeciğim senin ne işin var burada?" diye sorduğumda Özge cevaplayamadan halası girmişti. "Doruk'u görmeye gelmiş. Hem gelene neden geldin diye mi sorulur. Çok ayıp." dediğinde Didem çoktan göz devirmişti. "Hastaneye gelecektim ama kat kapalı olduğu için çıkamadım." dedi üzgün bir sesle. Korumalara özellikle bu kızı almamaları için tembihlemiştim. Sağı solu belli olmazdı. Babaannesi "Bize gelseydin ya kızım." dediğinde Özge bir şeyler demişti ama duymamazlıktan gelmiştim. Ardından hizmetli ablanın birini çağırdı. "Canım hadi sen bu çiçekleri vazoya koy. Değerlidir onlar." dediğinde Özge gülümsemişti. Böyle bir şey tabii ki de mümkün değildi. Kız gittiğinde "Ben bir su alayım." diyip yanlarından kalktım. Mutfağa girdiğimde kız çiçeği koymadan konuştum. "Siz onları çöpe atın lütfen. Onlar oraya layık." dediğimde kız anlamamıştı. "Ama efendim." dediğinde onu durdurdum. "Siz benim dediğimi yapın. Hem Doruk'un onlara alerjisi var. Yazık çocuğa koklamasın bir de. Geberir falan." dediğimde tezgahta bir şeyle uğraşan kadınlar gülmüştü. Biliyorlardı çünkü. Kız gerçekten çöpe attığında gülerek mutfaktan çıktım. Merdivendeki Doruk'u görmemle hızla yanına gittim. "Hayatım neden çıktın odandan?" diye sordum. İçeri girmemeliydi. "Sıkıldım ya. Sen de gelmedin zaten." dediğinde bir şey dememe kalmadan halası bizi görmüştü. "Halacığım. İnmişsin sonunda aşağıya. Hadi gel misafirimiz var." dediğinde çoktan koluna girip onu sürüklemişti. Doruk'u öldürecektim. Arkalarından girdiğimde Doruk tekli koltuğa oturmuştu. Özge gözleri parlayarak Doruk'a baktığında öldürücü bakışlarımı Doruk'a çevirdim. Ne olduğunu anlamadığı için mal mal bakıyordu. Hizmetli abla kahve getirdiğinde halası hemen sormuştu. "Keşke çiçekleri de getirseydin. Doruk görseydi." dediğinde kadını zor durumda bırakmamak için ben atladım. "Ben kaldırmalarını söyledim. Doruk'un onlara alerjisi var." dediğimde Elçin anne kıkırdamıştı. "Neye alerjim var?" dediğinde hızla ona döndüm. Mal Doruk. Bakışlarımdan anlamış olacaktı ki "Evet benim çiçeğe alerjim var hala. Kaldırmaları iyi olmuş." dediğinde gülümsedim. Neye uğradığını şaşırmıştı. "Nasıl oldun Doruk?" diye sordu Özge. Doruk başta bana baksa da "İyiyim." demişti sadece. Neyse ki muhattap olmuyorlardı. Eteğimin cebinden telefonumu çıkarıp ona mesaj attım. "5 dakika içinde odaya çıkmazsan öbür kemiklerini de ben kıracağım." Yolladıktan sonra gülerek ona baktım. Eşofmanının cebinden telefonunu çıkardığında mesajımı okuyordu. "O niye?" diye yazdığında sinirleniyordum. "Bir ay boyunca tek başına yatmak istemiyorsan defol git odana." yazıp telefonu kapattım. Bu korku ona yeterdi. Mesajı okuduğunda öksürük numarası yapıp ayağa kalktı. "Ben artık yukarı çıkayım." dediğinde halası hemen konuştu. "Oturuyorduk oğlum." dedi. "Yorgunum hala. Dinlenmeliyim." dediğinde Özge atladı. "Kendine iyi bak Dorukcuğum." dedi. "Dorukcuğuna sıçayım." diye fısıldadığımda sadece Didem duymuştu. Güldüğünde izin isteyip odasına çıkmıştı. "Karıcığım sen de benimle gelir misin?" diye sorduğunda ona baktım. "Geleyim." diyip Özge'ye gülümsedim. Bozulmuş gibiydi. Mal Özge. Doruk elimden tutup odaya çıkardığında odaya girince elini bırakmıştım. "Ne diye aşağı iniyorsun sen?" diye sorguladım. "Hayatım ben nerden bileyim onun geldiğini?" dediğinde hak verdim. Bana doğru yaklaşıp belimden tuttu. "Hem 1 ay yanımda yatmamak ne ya?" diye sorduğunda güldüm. Kollarımı boynuna dolayıp konuştum. "O sadece yukarı çıkman içindi." dedim. "Hm." diye tepki verdiğinde "Öyle miymiş?" dediğinde kafamı salladım. Bana daha çok yaklaştığında "Öyleymiş." dedim. Tam beni öpecekken kapı çalmıştı. Hızla ondan uzaklaşırken "Sikeceğim şu işi." diye homurdandı. "Anneannemler geldi. Sizi bekliyorlar." diyen Didem'e sordum hemen. "O kız aşağıda mı hala?" diye sordum. "Maalesef." dediğinde sinirlenmiştim. "Tamam." dediğimde gittiğini hissetmiştim. Doruk'a dönüp konuştum. "Bana bak! Ben çağırmadan sakın aşağıya inmiyorsun. Yoksa tek yatarsın ona göre." dediğimde güldü. Odadan çıkmadan makyaj aynasından kendime baktım. Güzel karıydım her zamanki gibi. "Güzelsin güzel." dedikten sonra saçlarımı savurdum. "Her zaman." diyip odadan çıktım. Kuduruk kocam kudurabilirdi. Aşağıya indiğimde koridorda 3 tane kadın vardı. Anneannesi olduğunu düşündüğüm kadın bana bakıp gülümsüyordu. Elçin anneye döndüğünde Elçin anne gülerek kafasını sallamıştı. Kadın bana baktığında ne olduğunu anlamamıştım. Elini alnıma koyduğunda gerginlikten ne yapacağımı bilememiştim. "E bu kız çok güzel." dediğinde gülümsedim. Didem'in dediği şey aklıma gelmişti. "Hoş geldiniz." dedim. "Hoş buldum güzel kız." diyip bana sarıldığında şaşırmıştım. Ben de ona sarılıp geri çekildik. Yanında da iki kadın vardı. Birisi Elçin anneye çok benziyordu. "Siz de hoş geldiniz." dedim gülümsememi bozmadan. Birisinin yanında 5-6 yaşlarında bir çocuk vardı. "Sen de hoş geldin yakışıklı." diyip saçlarını karıştırdım. Çok tatlı çocuktu. "Doruk abiyi bırakıp benimle evlensene sen." dediğinde kahkaha atmadan duramadım. Annesi de gülmesine rağmen "Oğlum, çok ayıp." demişti. "Özlem ben." diyip bana sarılmıştı. "Memnun oldum Özlem hanım." dedim nezaketen. "Yavrum ne hanımı? Biz de teyzeniz senin." dediğinde kafamı salladım sadece. "Elif ben de." diyip öbür teyzesi de bana sarılmıştı. "Tekrardan hoş geldiniz." dedim gülerek. Çok samimi insanlardı. Bir Şermin'e bak bir de bunlara bak. İçeri geçildiğinde baba tarafının yüzü beş karıştı tabi. Özge de içlerinde oturuyordu. Herkes selamlaştığında oturulmuştu. Anneannesi "Doruk nerede? Beni görmeye inmedi mi?" diye sorduğumda gözler bana dönmüştü. "Yukarda uyuyor. Yazıktır uyandırmadım ben de." dediğimde Elçin anne anlamış gibi gülmüştü. Babaannesi yerinde kımıldadığında "İnseydi keşke." dediğinde bir şey demedim. O kadınla yüz yüze gelmesini istemiyordum. "Yemek vakti iner." dedim sadece. Bu kadında gitsindi bir zahmet. Halası "Özgeciğim yemeğe kalırsın değil mi?" dediğinde sinirle ona baktım. Özge beni görmüştü. "Kalırım tabii ki." dediğinde sinirden kuduracaktım. "Gelin hanım bir şey mi diyecektin?" diyen babaannesiydi. "Yok." diyip çenemi kapatma kararı aldım. Herkes kendi arasında konuşurken telefonuma gelen mesajla elime aldım. Doruk yazmıştı. "Çok sıkıldım artık odada. Maç izlemekten bayıldım. İneyim mi artık?" diye yazdığında güldüm. Yapacak bir şey yoktu. "İn kocam ama çok konuşma." diyip telefonu eteğimin cebine koydum. Çok geçmeden Doruk indiğinde ailesine sarıldıktan sonra yanıma oturmuştu. Özge kötü kötü bize bakarken anneannesi "Kırk yıl düşünsem torunumun evleneceği aklıma gelmezdi." dediğinde güldüm. "Biz de çok şaşırdık valla. Yangından mal kaçırır gibi ne nişan ne düğün." diye homurdandı babaannesi. İlk defa hak vermiştim. Evleneli 4-5 ayı geçmişti gerçi ama. "Düğün istemedik." dedi sadece Doruk. "Ne zaman tanıştınız?" diye sormuştu teyzesi. Önce Doruk'a baktım. Özge dikkatle dinlerken diyeceği cevabı merak ediyordum. "Yurtdışında tanıştık. Sonra burada karşılaştık. Öyle birkaç kez görüşünce sevdiğimi anladım. Evlendik." demişti. Hepsi yalandı tabii ki de. Özge bir şey diyecekti ki içeriden hizmetli abla gelip "Elçin hanım sofrayı hazırladık." diye haber verdiğinde herkes ayaklanmıştı. Nihat baba da tam zamanında geldiğinde herkes sofradaki yerini almıştı. Aç olmadığım için tabağıma çok bir şey almamıştım. Doruk sürekli bir şey koyuyordu ama çoğuna dokunmamıştım bile. Belki o yer diye önümdeki tatlının birini ona uzattım. Bir şey diyecekken Özge atlamıştı. "Fıstığa alerjisi var onun. Yemez." dediğinde masada ölüm sessizliği oluştu. Bilmiyordum çünkü. "Unutmuşum." diyip elimdekini bıraktım. Bu çok ağrıma gitmişti. "Fındıklı olanı ver onu sever." diyip gülümsediğinde ona baktım. "Çok istiyorsan sen ye." dedim. Didem gülse de komik bir şey yoktu ortada. Doruk kulağıma eğilip "Abartmasan mı?" dediğinde sinirden ölecektim. Kız rahatça konuşuyor ama abartan ben oluyordum. "Ben mi abartıyorum?" diye fısıldadım. Masa tekrar eski haline döndüğünde kimse bize bakmıyordu. Doruk soruma cevap vermediği için daha da sinirleniyordum. "O kız yüzünden boşanacaktık hatırlatırım. Abarttığımı düşünüyorsan git onunla ol." diye fısıldadım. Didem duymuştu bunu. "Ne?" diye bağırdığında gerçekten müthişti. "Boşanıyor musunuz?" diye sorduğunda gözler bize çevrilmişti. Nihat baba bile bize döndüğünde ne diyeceğimi bilmiyordum. "Yok öyle bir şey. Herkes yemeğine baksın." demişti Doruk. Daha fazla burada durmak istemiyordum. "İzninizle." diyip masadan kalkıp odaya çıktım. O kız girdiği her ortamı mahvediyordu. Doruk odaya girer girmez "Beğendin mi yaptığını?" dediğinde şok içinde ona baktım. "Ben ne yapmışım?" dedim direkt. Suçlu ben değildim. "Ne vardı odada konuşsak? Masada ne diye diyorsun?" dediğinde "Ne bileyim ben duyulacağını. Ben bile zor duydum sesimi." dedim. "Ayrıca ne bu tavır ya? Bak misafirliğe geldi diye bir şey demiyorum ama bu kadarı fazla anladın mı?" diye devam ettim. Bağıramadığım için mutsuzdum. "1-2 saat idare etseydin. Çok mu?" dediğinde dalga geçtiğini düşünüyordum ama geçmiyordu. "Doruk ne yapmamı bekliyorsun ya? Kız alerjine kadar biliyor. Ona bile ses çıkarmadım." dedim. "Sen istedin diye inmedim aşağıya. Ama abartıyorsun artık." dediğinde sinirden güldüm. "Cidden saçmalıyorsun artık. Sana diyorum ki o kız yüzünden boşanıyorduk. Bu kısmı hala algılayamadın mı sen?" diye sordum. Cidden eksikti beyni. "Biliyor musun? Çok da yanlış bir karar değilmiş." dediğinde ona baktım. Bunu demiş miydi gerçekten? "Ne?" diye fısıldadım. Gözlerini kaçırdı benden. "Ciddi olamazsın değil mi?" dediğimde bana bakmadı. Ciddiydi. "Sen ciddisin." dedim. Nefes almaya çalıştım. "İnanmıyorum sana. Gerçekten inanamıyorum." dediğimde onun üstüne yürüdüm. "Bu sefer gerçekten bitti anladın mı? Sen bitirdin." diyip kestirip attım. Banyoya girdiğimde kapıyı kilitledim. Odadan çıktığını anladığımda sessizce ağlamaya başladım. Gerçekten bitmiştik. Tekrar odaya girdiğimde bomboştu. Yatağın üstüne geçip tekrar ağladım. Biri gelmediği için rahatça ağlayabilirdim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ben onun için nelere katlanırken o ne düşünüyordu. Odanın kapısı çaldığında kendimi toparladım. "Evet." demiştim sadece. Elçin anneyi gördüğümde gözlerimi silmiştim. "Gelebilir miyim kızım?" dediğinde kafamı salladım. "Tabii ki gelin." dedim. Yanıma yatağa oturduğunda elimi tutmuştu. "Kızım böyle bir şey gerçekten var mı?" dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. "Yok." diyip derin bir nefes aldım. "Yani bilmiyorum. Tartıştık sadece. Aramızda olan bir şeydi zaten." dedim. Kafasını salladı sadece. "Biz de böyleydik." dediğinde ona baktım. Dinlemek istemiştim. "Nihat ile başta hep inişli çıkışlı ilişkimiz vardı. Çoğu kavgamız annesi yüzünden oluyordu zaten de o bunu sonradan anladı. Çok uğraşırdı benimle. Beni hiç sevmezdi. Hoş hala sevmiyordur bence ama." dediğinde kırgın gibiydi. "Şu an neden anlattığımı da bilmiyorum ama yani. Ben oğlumu iyi tanıyorum kızım. O seni seviyor." dediğinde düşünmeden "Ben de onu seviyorum zaten ama bazen yetmiyormuş demek ki." dedim. Gülümsedi. "Bunu diyorsan başka şeye gerek kalmaz zaten kızım." dedi. "Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum ki. O olmadığında kendimi çok yalnız hissediyorum." dedim umutsuzca. Eliyle yanağımı okşadı. "O nasıl söz öyle kızım. Biz de senin aileniz artık. Ben seninde annenim. Annem bile çok sevmiş seni." dediğinde güldüm. "Kısa zamanda biz bile sana alıştıysak Doruk da öyledir." dediğinde biraz daha konuştuktan sonra çıkmıştı. Tekrardan yatağa yattığımda üstümü örtme gereği bile duymadım. 11.Bölüm Sonu.
|
0% |