Yeni Üyelik
34.
Bölüm

34.Bölüm

@ineffable3107

Sabah gözlerim yanağımı yalamaya çalışan küçük köpeğimle açtım. ''Gel bakayım sen buraya!''

Onunla biraz oynadıktan sonra kalkıp duş aldım. Rutin şeylerimi de yaptıktan sonra kıyafet seçip makyaj masama oturdum. Her zamanki gibi giderken beni uyandırmayan kocamı arayıp masaya bıraktım. Bekletmişti bu sefer. Tam kapatmaya karar vermişken açılmıştı. Sinirli olduğunu belli eden bir ses tonuyla ''Efendim Maral?'' Dedi.

''Yanlış bir zamanda mı aradım?'' Bir yandan da çekinmiştim bunu sorarken. Sesi cidden normal gelmiyordu. ''Söyle.''

''Öylesine aramıştım yani sabah uyandırmamışsın.'' Dudaklarımı dişledim. ''Bunun için mi aradın gerçekten?'' İşte şimdi damarıma basmıştı. ''Derdin ne senin be sabah sabah?''

''Yok bir şey.'' Diyip yüzüme kapattığında iyice delirdim. Yine kendi kafasına göre sinirlenip köpürmüştü. Ne hali varsa görebilirdi. Aramayacaktım bile onu. Sinirimi bir kenara bırakıp hazırlandığımda sıktığım parfüm çok midemi bulandırmıştı. Öğürerek lavaboya girdim. Çok anormaldi bu sabah sabah. Her zaman sıktığım parfüm şimdi midemi bulandırmıştı. Öncesinde bulanmadığına emindim. Bu aklımda şüphe uyandırsa da boşverip köpeğimi de alıp evden çıktım. Arabanın içindeki koku da bir tuhaftı. ''Noluyor be!''

Lütfen düşündüğüm şey olmasındı. Olmasına imkan yoktu ki. Şirkete gitmeden eczaneye uğradım. Emin olmalıydım. Bir tane ile kalmayıp birkaç tane almıştım. Hızlıca şirkete geldiğimde önce halletmem gereken işleri hallettim. Toplantım olduğu için testleri odamda bırakıp toplantıya girdim. Kısa sürdüğüne şükredip odama girdiğimde elindeki poşetle bana bakan Azra'yı görmeyi beklemiyordum. ''Bunlar ne?''

''Hiiiç!'' Elindeki poşeti alıp çekmeceye soktum. ''Hamile misin sen?''

Ondan saklamak istemiyordum. ''Bilmiyorum.'' Dedim bıkkınlıkla. ''Sabahtan beri olur olmadık midem bulanıyor. Toplantıda su içerken bile suyu içmek istemedim.''

Mutlulukla yanıma ulaşıp çekmeceden testleri alıp elime tutuşturdu. ''Hadi dene! Ay iyice meraklandım. Teyze olacağım!''

''Ne teyzesi kızım unuttun herhalde. Olmuyor ya benim çocuğum.'' Gözlerini devirerek baktı. ''Tatlım yanılma olabilir. Herkes yanılır. Ayrıca bir kan testinden görüldüğü ne malum?'' Koluma girip odadan çıktığımızda bir şey söylememe fırsat vermeden tuvalete sokmuştu beni. ''Yapmadan çıkmıyorsun!''

Mecbur tüm testleri yaptığımda oturup beklemeye başladım. Bir yandan da gözüm kayıyordu ama heyecansız sayılmazdım. Gerçekten olabilir miydim?

*****

Kilidi açar açmaz Azra'nın odağı direkt testler oldu. Yaptığım 5 teste bakmamayı sürdürüyorum hala. Sonucu görmek istediğimden emin değildim. ''Sonuç ne?''

''Bakmadın mı daha sen?'' Kafamı hayır anlamında salladım. ''Görmek istemiyorum sonucu.''

Şaşkınlıkla bana döndüğünde gözlerimi testlere değdirmeden ona baktım. ''Bence görmelisin.''

Yutkunarak baktığımda kafamı testlere eğdim. Hepsi çift çizgiydi. Yanılma yoktu. Hepsi aynıydı. Ne hissetmeliydim şimdi? Mutlu muydum? Üzgün müydüm? Gözlerim dolduğunda bir şey diyemedim. ''Hamilesin.''

''Hamileyim.'' Çenem titriyordu. Elim istemsiz karnıma gittiğinde aynadaki kendime baktım. ''Hamileyim.''

''Hamilesin!'' Diye sevinçle cırladı Azra. Yerinde duramayarak bana sarıldığında sarsılmıştım haliyle. ''Teyze oluyorum!'' Şu an dank etmişti sanırım. Gülümseyerek sarılmasına karşılık verdim. ''Ben senden daha çok heyecanlandım bu ne böyle! Sevin biraz. Bebek geliyor!''

Gözlerimi silip ona baktım. İçten içe mutlu olduğumu hissediyordum. ''Bebek geliyor gerçekten de.''

''Ay şimdi senin karnında bebek mi var?'' Diye karnımı işaret ettiğinde gülmeden edemedim. Gerçekten vardı sanırım. ''Galiba.''

Testleri de alıp çıktığımızda içime sığmayan sevinçle odaya girdim. ''Doruk'a nasıl söyleyeceksin?'' Azra'nın sorusu tam yerinde gelmişti. Hiçbir fikrim yoktu bu konuda. ''Söylerim bir ara. Sabah tartıştık gibi oldu da burnu sürtsün biraz.''

Kıkırdadığında hala testlerdeydi odağım. Doktora gitmeliydim herhalde. ''Şimdi ben gidiyorum cici anne. Ama geleceğim.'' Karnıma eğilip konuştuğunda göz devirdim. ''Geleceğim.''

Bu konuyu askıya alarak testlerin sadece bir tanesini bırakarak gerisini sakladım. Testi de çantama koydum. Tekrardan masama geçip çalıştığımda saatlerdir bir şey yemediğimden yakınıyordum. Eğer bu içimdeki şimdiden itibaren yememi ve içmemi kesecekse onu istemekten vazgeçerdim. Karnıma doğru konuştum. ''Eğer orda biri varsa midemi bulandırma tamam mı? Yoksa sana atta deriz.''

Kafayı mı yemiştim acaba? ''Allahım ne diyorum ben?'' Başımı ellerimin arasına aldım. Düzgün düşünmeliydim. Tekrardan yazıya odaklandığımda telefonum çalmıştı. Arayan Doruktu. Üstümdeki gerginlikle birlikte ilk aramasını meşgule attım. Çok geçmeden tekrar aradığında açmıştım. Onun konuşmasını bekledim. ''Nerdeydin?''

Sesi daha yumuşaktı sabaha nazaran. ''Şey ya.'' Elimle alnımı ovuşturup yalan aradım. ''Toplantıdaydım. Görüşmem vardı.''

''Anladım.'' Sesli bir nefes verdiğinde diyeceği şeyi bekledim. ''Sabah için özür dilerim. Sinirliydim, sana patlamamak için telefonu kapatmak zorunda kaldım.''

''Sorun değil.'' Bir yandan da yazı yazmaya devam ediyordum ama onun sesini duydukça bu pek mümkün olmuyordu. ''Akşam geç gelirim. İşim var.'' Hayır işi olmamalıydı. ''Neden yani? İlla bugün mü olmak zorunda?''

Dediğim şey ile kendime şaşırıp hemen toparladım. ''Yani olabilir canım tamam.''

''İyi misin sen?'' Diye sorduğunda sanki görüyormuş gibi omuz silktim. ''İyiyim, neden iyi olmayayım?''

''Sesin bir garipti de neyse, sen nasıl dersen karım.'' Daha fazla konuşmamalıydık yoksa pimi çekilmiş bomba gibi bağıracaktım şimdi. ''Şimdi kapatmalıyım. Yemek yiyeceğim.''

Cevabını beklemeden kapattığımda sinirlendiğine emindim ama şu an yeri değildi. Ceketimle çantamı alıp çıkarken koridorda Azra ile karşılaştım. ''Nereye taze anne?''

''Ağzına vuracağım şimdi bir tane.'' İçimden geçeni söylediğimde gülmüştü. Aramızda alınma yoktu. ''Her yerde söyleme şunu. Kesin değil daha. Yarın doktora gidip emin olmalıyım.''

''Git bebeğim.'' Diyerek beni onayladığında gülümsedim. ''Şimdi bu cici anne yemek yemeli. İstiyorsa teyzesine de ısmarlayabilirmiş.'' Derken ikimizde gülmüştük. Umarım ki gerçekten hamileydim yoksa bu kadar ümit boşa olacaktı. ''Çantamı alıp geliyorum.''

Birlikte şirketten çıkıp yakındaki bir yere geldiğimizde kokmayacak bir şey söylemeye çalıştım. Midem bulansın istemiyordum. Yemeğimizi yerken bir yandan da sohbet ediyorduk. Çalan telefon ikimizinde dikkatini dağıttığında uzanıp arayana baktım. Fatihti. Hayırdır acaba yani gündüz gündüz niyeydi ki? Telefonu Azra'ya doğru döndürdüğümde bilmediğini vurgulayarak omuzlarını kaldırıp indirdi. Telefonu açıp kulağıma götürdüm. ''Fatih.''

Benim öküzlük seviyesi nirvanaydı sanırım. ''Nasılsın kumam? Görüşmeyeli baya oldu sanırım?''

Sorusunu gülerek yanıtladım. ''İyiyim canım seninkiyle yemek yiyorum.'' Sesi değiştiğinde daha ciddi geliyordu. Ah bu erkekler! ''Afiyet olsun hanımlar.'' Gülüştüğümüzde hala bir şey demesini bekliyordum. ''Neyse, konuya gireyim.''

''Akşam bir şirkete gizlice girip belge almam gerekiyor.'' Demesiyle yemeği bırakıp heyecanla dinlemeye başladım. ''Belgenin kopyası olduğuna eminim ama olmasa bile bakmam gerekir tabi, ve bil bakalım tanıdığım en iyi bilgisayarcı kim?''

''Ben!'' Diye cırladım heyecandan. Azra bu tavrıma kıkırdadığında onu es geçerek telefona odaklıydım. ''Konum ve saat bekliyorum şekerim.''

''Şöyle bir sorunumuz var.'' Diye sıkılarak söylediğinde durdurmadan söylemesini bekledim. ''Sevgili kocan Doruk da bize eşlik edecek.'' İşte şimdi eğlenceydi benim için. ''Olsun ne olacak?''

''Alacağımız belge onun ve şuan bunu sana söylediğimden haberi yok.'' Bu beni keyiflendirirdi. ''Hala varım Fatih. Hatta Azra da gelir.'' Azra hemen hayır demeye çalışsa da elimle onu susturdum. Fatih hemen oltaya gelip ''Olur.'' Dedi.

Telefonu kapattığımda Azra sorguyalan gözlerle bakıyordu. ''Akşam eğlence var!'' Diyerek yemeğime döndüm. ''Hamile olduğunu unuttun herhalde, ne eğlencesi şimdi?'' Daha şimdiden böyleysek benim ayakta durmamam gerekiyordu. ''Orda biri varsa korurum ben onu zaten.''

Bu dediğime güldüğünde daha fazla bu konuyu uzatmayarak yemeklerimize döndük. Biraz daha oyalandıktan sonra Fatih'in attığı yere geldiğimizde her yer siyah araba doluydu. Kendimi filmlerdeki mafya sahnelerinde hissetmiştim. ''Neresi burası böyle?''

''Hiç iyi şeyler dönmüyor bence ama.'' Diye mırıldandı Azra. Banada öyle geliyordu. İkimizde arabadan indiğimizde kendimi içimdekinden dolayı gergin hissediyordum. ''Bunun hesabını Fatih'e sormazsam ben!''

Bu dediğine gülmüştüm. Karşımdaki üçlüyü gördüğümde asıl eğlence şimdi başlıyordu. Kocam beni gördüğüne hiç sevinmemişti. Yüzünden belliydi. Ben ise gerginlikten ölecektim. ''Fatih senin yapacağın işi sikeyim!''

''Ne işin var senin burada?'' Kocama masumca baktım. ''Ben de bu soruyu sana sormalıyım bence, bu mu senin işin?'' Sinirli bakışları Fatih'e döndüğünde Azra ile ikisi halinden memnun gibilerdi. ''Getirdiğin kişi umarım karım değildir.''

''En iyisini istiyordun, liderimin sözüne itaat ederim her zaman.'' Dediğinde lider kelimesine takılsam da sorgulamadım. ''Şüphen mi var?'' Sorgularcasına Doruk'a döndüm. ''Evet Doruk, şüphen mi var?'' Oğuz iki eli cebinde gayet keyifli bir şekilde ''Benim yok.''

Gururlanarak ''Tabi yoktur tatlım. Benden iyisini sadece ben doğururum.'' Dedim. Azra bu dediğimi anlamış gibi gülmüştü. ''Doğurur.''

Doruk sabır çekip bana döndü. ''Ben doğrayacağım hepinizi. Ve sen.'' Beni odağına aldığında yutkunmamı gizleyerek ona döndüm. Bu aralar çok agresifti ama çekiciliğinden ölecektim. ''Hiçbir işe o küçük burnunu sokmuyorsun.''

Fatih gülerek araya girdi. ''Estetikli burnu.'' Oğuz ve Azra buna güldüğünde sinirle omzuna vurdum. ''Acıdı! Kilo mu aldın sen?'' Sorduğu soruların kalitesi beni benden alıyordu. ''Sen kilo almışsın, davar herif!''

Umarım kilo almazdım. ''Beni neden buraya çağırdığını söyle artık.'' Diyerek konuyu değişmeye çalıştım. ''Hiçbir şey için çağırmadı.'' Doruk ile ilgilenmiyordum şuan. Sorry kocam. İç cebinden bir kart çıkardığında ben alamadan Doruk uzanmıştı. ''Size hayır diyorum!'' Fatih ciddileşmişti artık. ''Başka şansın mı var Doruk? 2 dakika içinde güveneceğin birini bulursan buyur kardeşim.'' Sinirle soluyup kartı bana verdi. ''Bu iş bittiğinde ben de seni bitireceğim.''

''Hay hay!'' Doruk tavırlı bir şekilde gittiğinde arkasından üzgünce bakakaldım. ''Beni dinle estetikli.'' Göz devirerek ona döndüğümde Oğuz gülmüştü. ''Size iyi eğlenceler hanımlar, benim ilgilenmem gereken bir oğlum var.'' Bu beni şaşırtmıştı. ''Oğlun mu var?''

''Bu kız bu saflıkla hiçbir şey olamaz, kocandan bahsediyor.'' Fatih'in açıklamasıyla Oğuz, Doruk'un girmiş olduğu yere doğru gitti. Ayrıyetten burda ne döndüğünü öğrenmem lazımdı. ''Kartı hem asansörde hem odanın girişinde kullanacaksın. Kapıda İsa Orhan yazıyor. Bilgisayarı açık konumda ama şifresi bilinmiyor, sen yaparsın diye umut ediyorum. Kameraların hepsi 1 saatliğine çevrimdışı olacak.'' Cebinden çıkardığı belleği uzattı. ''Aldığın bilgileri buna kaydedip yok et. Güveniyorum sana.'' Anlattığı şeyler benim için çocuk oyuncağıydı.

''Ben ne yapacağım?'' Fatih Azra'ya döndüğünde hemen gülümsemişti. ''Sen yanımda olabilirsin ama asansörün yanında beklemelisin. Giren çıkan olmaz ama emin olmak lazım yine de.''

İkisi cilveleştikten sonra hormonlarımdan dolayı öğürecektim ama zoraki gülümsedim. Yanından ayrılacakken ''Unutuyordum hanımlar,'' bize iki kulaklık uzattığında amacını anlamıştım. ''Takmalısınız ki size ulaşabilelim. Sadece üçümüz duyacağız, toplantıda çok konuşamayız ama yine de deneyeceğim.''

Sadece kafamı salladım. Kulaklığın birini taktım. Ultra gergin hissediyordum. ''Duyuyor musun?''

''Ses deneme. Fatih'in ağzına edeceğim buradan çıkınca.'' Diye mırıldandım kulaklığa. Oğuz'un kıkırtısını işittiğimde hepsinin duyduğundan emindim. Lakin duymak isteyeceğim tek biri vardı. O da konuşmamayı tercih ediyordu. Asansörün önüne geldiğimizde burada Azra ile yollarım ayrılıyordu. ''Dikkat et tamam mı?'' Odağı ben değil karnımdı. Her şey daha yeniydi.

Yukarı çıktığımda hemen odayı bulup girdim. Odanın içi çok ağır parfüm kokuyordu. İçimdekilere hakim olamayıp konuştum. ''Bu nasıl koku amina koyayım. Pezevenk parfümü resmen.'' Bilgisayar görüş açıma girdiğinde direkt başına geçtim. ''Kusacağım şimdi.''

''Doruk duyuyor, Maral.'' Gelen ses Oğuzundu. Napabilirdim şu an. ''Benim yerimde olup koklasaydınız bana hak verirdiniz.''

Neyse ki şifre kısmı kolay halledilmişti. ''Ay girdim!'' Şu an hepsinin beni dinlediğine emindim ama tepkilerime engel olamazdım. ''Piç herif ya her türlü pis işi varmış. Bu belgeler ne!'' Belleği bilgisayara taktığımda tüm belgeleri yüklemeye aldım. ''Maral!'' Diye uyarıcı bir ses geldiğinde duymak istemedim. Bu belgelerden benimde işe yaran bir şey çıkardı elbet. Birkaç belgenin fotoğrafını kendim çektikten sonra telefonumu geri cebime koydum. Bellek işi de tamam olduktan sonra bilgisayardan her şeyi silip odayı eski haline getirdim. Hızlıca çıktığımda gelen asansör sesiyle karşıdaki tuvalete attım.

Gelen sesler bir yana burası öylesine kötüydü ki midem altüsttü. Kapı kapanma sesi duyduğumda koridorun temiz olduğundan emin olup hızla asansöre koştum. Neyse ki burdaydı. Binip kapıları kapattım. Her an kusabilirdim. Kulaklıktan sesler geliyordu ama duymak istemiyordum. Asansör durmadan halime çekidüzen verdiğimde hala gergindim. Beni karşılayan Azra halimi görür görmez kulaklığını çıkarıp bana sarıldı. ''Bebeğim, iyi misin?''

Hızla kafamı salladım. ''Midem bulandı sadece. İyiyim.'' Beni inceleyerek emin olduğunda bir şey demedim. ''Dışarı çıkmak istiyorum sadece.'' Diyip ilerlediğimde peşimden gelmişti. Kulaklığı çıkardığım için Doruk'a bittiğine dair mesaj attım sadece. Arabanın yanına geldiğimizde biraz olsun dışarısı iyi hissettirmişti. ''Bu sürekli böyle yapacaksa işimiz var yalnız.'' Azra bu dediğime gülüp ''9 ay sabretmen lazım canım.'' Dedi alayla. Ben onu evlenince görecektim. Birkaç adam dışarı çıktığında aradığım kişi içlerinde yoktu. Oğuz'u farkettiğimde bize gittiğine dair işaret yaptığında başımı sallamakla yetindim. Görüş açımıza Fatih girdiğinde yanımıza gelmişti. Belleği ona uzattığımda keyifli bir hali vardı. ''Kocan biraz arıza ama olsun.''

''Çok komiksin Fatih!'' Alayla dediğim şey Azra ile ikisini güldürmüştü. Beklediğim kişi de yanımıza ilerlediğinde Fatih kaçış yollarını arayarak Azra ile ilerlemeye başlamıştı. ''Bize müsade!'' Azra'nın imalı bakışlarından sonra tek odağımı canım kocama verdim. ''Fatih'e güvenip geldiğine inanamıyorum Maral. Hiç mi kendini düşünmezsin?''

''Senin arkadaşından söz ediyoruz, ayrıca ne var gelmemde? İşini kolaylaştırdım. Buna sevineceğine üstüme geldiğine asıl ben inanamıyorum!'' Biraz sesimi yükselttiğimde buna pişman oldum ama bir şey yapamazdım şu an. ''Ben seni korumak için yapıyorum her boku, keyfine değil yani. Ama sen kafana göre davran anca. Ya yapamasaydın? Ya birine yakalansaydın da ben seni bulamasaydım.'' Midem o kadar altüsttü ki şu an bunu kaldıramazdım. Bir şey demeden kollarımı ona sardığımda ''Başımın belası.'' Diyerek sarılmamı karşılıksız bırakmadı. Bana dayanamazdı biliyordum. ''Evimize gidelim.''

Elimden tuttuğunda hiçbir değişiklik olmadan onun arabasına binip ilerliyorduk. Her seferinde kendi arabamda sabah kapıya gelmiş oluyordu ama bunun nasıl olduğundan bihaberdim. Bir de içimdeki şey vardı tabi. Ona ne demem gerektiğini bilmiyordum. Doğruluğu bile kesin değildi ama belirtilerim vardı, testler zaten ayrı bir şeydi. Kafamdaki şeyleri düşünmekten eve yaklaştığımızı bile farketmemiştim. ''Yol boyu sustun, iyi olduğuna emin misin?'' Gülümseyerek başımla onayladım. ''İyiyim hayatım, seni görmem gerekliydi ve gördüm.'' Gülümsemesini beynime kazıdığımda içimden söylendim. Eğer içimde bir bebek varsa, umarım ona benzerdi.

Eve geldiğimizde duş alacağını söyleyerek banyoya girdiğinde üstümdekilerden kurtulup yeni pijamalarımı giydim. Aynaya baktığımda karnımda hiçbir belirti yoktu. Aynı düzlükteydi. Makyajımı da çıkarttıktan sonra yatağa oturdum. Elim refleks olarak karnıma gittiğinde gülümsedim. Belki de o kadar kötü bir his değildir. Hazır su sesi kesilmemişken çekmecemde duran defterlerden birini alıp ilk sayfasına yazmaya başladım:

Merhaba, bunu büyüyünce okur musun ya da bu defter eline geçer mi bilmiyorum ama sanırım şu an sana hamileyim. Daha bu sabah test yaptım ama içimde bir şey olduğuna eminim. Yarın doktora gideceğim ve eğer seni görme şansım varsa bu şansı kaçırmayacağım. Umarım ordasındır. Öğrenir öğrenmez babanla tanıştıracağım seni, o da seni çok sevecektir eminim. Bizi seçerek şanslı olmalısın çünkü biz çok güzel bir aileyiz. Sen de olacaksın. Her ne kadar kendime sesli olarak itiraf edemesem de seni istediğimi biliyorum. Umuyorum ki sen de isteklisindir çünkü başka çaren yok. Sağlıkla gel olur mu? Seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum!

Metnim yarıda kalmıştı ama bu bile yeterdi bugünlük. Su sesi kesildiğinde defteri kapatıp çekmecenin en altına koydum. Tek sorun ben Doruk'a nasıl söyleyecektim? Sürpriz mi yapsaydım? Evet yapmalıydım. Bence sevinirdi çünkü. Kapı açılır açılmaz hala karnımda olan elimi çektim. Bunu farketmişti. Altında sadece eşofmanıyla yanıma geldiğinde ona baktım. ''Bir şeyin var ve bana söylemiyorsun?''

Konuyu değiştirmek istercesine gülümseyip ona sokuldum. ''Hiç, karnım ağrıyordu sadece.'' Buna inanırdı umarım. O ise hiç beklemediğim bir şey yaparak elini pijamamın içine sokarak karnımı ovuşturuyordu. Sanki bu bir bahaneymiş ve o orda bir bebek olduğunu hissetmiş gibiydi. Şu ana kadar şüphelerim vardı ama şimdi emindim. O gerçekten vardı ve bizi seçmişti. ''Geçti mi biraz?'' Gülümsereyek başımı salladım. ''Güzel karım benim.'' Saçlarımı öperek geri çekildi. Birlikte yattığımızda bir elim yanağına gitmişti. Uzanıp onu öptüğümde karşılık vermesine gerek kalmadan çekildim. Kollarıyla beni sardığında yerimden memnundum. Hep böyle kalalım istiyordum. Öyle de olurdu umarım.

 

34.Bölüm Sonu

Oy vermeyi unutmayın!

 

Loading...
0%