Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.Bölüm

@ineffable3107

Tekrardan masaya döndüğümde yine sinirim hopladı. Ezgi Doruk'un tepesinde durmuş konuşuyordu. Bu kızı parçalayacaktım. Sakince oraya ilerlediğimde Ezgi yapmacık bir şekilde güldü. "Maralcığım sen de hoşgeldin. Ne kadar şıksın böyle."

"Hoş buldum." diyip yerime oturdum. Ezgi suratımın düşük olduğunu görünce keyifle gitti yanımızdan. Doruk bana baktığında sordu. "Bir şey mi oldu?" dediğinde ona döndüm. Soğuk bir şekilde "Bana söylemen gereken bir şey var mı?" dedim hemen.

"Hayır." demişti hiç düşünmeden. Masanın üstündeki elimi tutmak istediğinde geri çektim. "Dokunma bana."

Masadaki birkaç bakış bize dönse de umursamadı. Kulağıma eğilip "Evde konuşacağız seninle. Bu hareketini de." diyip geri çekilince ona baktım. Sadece onun duyabileceği şekilde "Bence de evde konuşmalıyız. Ne de olsa anlatacak çok şeyin var." dediğimde yüzü garip bir hal aldı. Anlamamıştı dediğimi.

Ezgi konuşma yapmak için dikkatleri üstüne aldığında herkes ona döndü. Konuşmasına başladığında masanın altından Azra'ya yazdım. İşte şov başlamıştı.

Arkasında Ezgi ve zamanında şirketi batırmaya çalışan Yılmaz'ın görüntüleri oynuyordu. Ezgi rahatça konuşmasına devam ederken herkes şok içinde bakıyordu. Arkadaşı gelip Ezgi'yi durdurduğunda Ezgi şok içinde arkasına döndü. "KAPATIN ŞUNU!" diye bağırsa da çok geçti. Herkes görmüştü her şeyi.

Ekran kapandığında herkes kendi arasında fısıldaşıp Ezgi'ye bakıyordu. Buradaki herkes Yılmaz'dan nefret ederdi. Didem hızla bana baktığında ona göz kırptım. Sevinçle telefonu eline aldı.

Doruk'a baktığımda olanları anlamaya çalışıyordu. Ezgi birden bana döndüğünde üstüme yürüdü. "SEN YAPTIN!" dediğinde mimiğim oynamadı. Arkadaşı ve birkaç kişi onu tutuyordu ama o bağırmaya devam etti. "Ben nasıl yapabilirim?" dedim sakince.

"Tabi gördün yaşadığımız şeyi. Kudurdun sinirden." dediğinde gülerek ona yaklaştım. "Shop yeteneklerini geliştir bence. Hatta parasını bana ver ben senin için yaparım." dediğimde kaskatı kesildi.

Nalan hızla yanımıza geldi. Didem de ayağa kalkıp bana baktı. "Ablamı rezil ediyorsan ben de kardeşini rezil ederim!" diyip telefonu eline aldı. Didem hızla yanımıza koşunca onu durdurdum.

"Bak kardeşin nasıl kudurdu!" diyip telefonundan bir şey arıyordu. "Sakin ol." diye Didem'e fısıldadım. "Gösterecek herkese görmüyor musun?" dediğinde gözleri dolmuştu.

Onu es geçip Nalan'a baktım. "Aradığını bulamadın galiba Nalan." dedim gülerek. Mosmor olmuştu. "Silinmiş olmalı ama kamera kaydı var." derken herkes bizi izliyordu ama şu an umursamıyordum. Didem daha da paniklemişti ama onu da halletmiştim.

"İkimizde elinde hiçbir şey olmadığını biliyoruz." diyip ona baktığımda bir şey diyemedi. "Ama benim bir şey bildiğim var." diyip telefonumu elime aldım. Polen'in eski sevgilisiyle olan fotoğrafları gösterdiğimde daha da şok olmuştu. "Bunlar hakkında bir açıklama yapmak ister misin?" dediğimde Polen fotoğrafları gördü.

Nalan'a kocaman bir tokat attığında salon yankılanmıştı resmen. Doruk yanıma gelip elimden tutarak dışarı götürdü. "Derdin ne senin?" dediğinde sinirden güldüm. "Ne derdim olacak? Senin arkadaşının yaptıklarını ona ödetiyorum." dedim bağırarak.

Konuşmasına fırsat vermeden devam ettim. "Gözünü iyi açsaydın sen de. Kızın senden hoşlandığını göremedin mi?" dediğimde şaşkınlıkla bana baktı. "Benden mi hoşlanıyormuş?" diye sordu.

"Ne o? Sende mi hoşlanıyorsun yoksa?" diye korkarak sordum. Bu olmamalıydı. "Saçmalama istersen. Seninle evliyim ben." dediğinde iyice sinirlendim.

"Sevmediğin bir kadınla evlisin? İstediğinden hoşlanırsın." dediğimde bir şey diyecek gibi oldu ama sustu.

"Ne dedi sana?" diye sorduğunda daha sakindi. "Bana bir şey mi demesi gerekiyor?" diye sorusuna soruyla cevap verdim.

"Benim için sen önemlisin." dediğinde ona yaklaştım. Parmak ucumda yükselip kulağına doğru konuştum. "Seni kıskanırsam başka şey yapacağımı söylemiştim." dediğimde buz kestiğini gördüm.

Ona bakmadan arkamı dönüp Didem'in yanına gittim. Polen'i teselli etmeye çalışıyordu. "Didem gidelim hadi." dediğimde burda daha fazla kalmak istemiyordum.

"Polen ile sizde kalabilir miyiz? Bu halde eve gitmesini istemiyorum." dediğinde burukça gülümsedim. Arkadaşını seviyordu. "O nasıl soru canım. İstediğiniz zaman gelebilirsiniz. Hadi gelin benimle." diyip ikisiyle birlikte arabaya doğru ilerledik. Doruk dışarıda değildi. Arabası da yoktu görünürde.

İkisi de arkaya oturduğunda Polen'e döndüm. "Şunlar için ağlamana değmez. Nalan'ın ne bok olduğu belliydi." dediğimde üzgünce kafasını salladı.

Didem "Sen nasıl öğrendin her şeyi." dediğinde ona gülümsedim. "Canımı yakanın canını yakarım ben her zaman. Nalan planlarımda yoktu ama kendini kattı." dediğimde bana baktı. "Teşekkür ederim." dediğinde ona garipçe baktım.

"Bunda teşekkür edilecek bir şey yok canım. Bu her kim olursa yapardım. Sen artık benimde kardeşim sayılırsın." dediğimde ikisi de güldü. "Abimden çok sevdiğimi söylemiş miydim?" dediğinde kahkahayı patlattım. "Bunu abine de söyle." diyip arabayı sürdüm.

Eve gelmeden markete uğradığımızda kızlar istedikleri şeyleri aldılar. Doruk hala evde yoktu. İkisine de kendi pijamalarımdan verdiğimde misafir odasında giydiler. Ben de kendiminkini giydikten sonra aşağı indim.

İkisi de birbirlerine bir şeyler anlattıkları sıra kapı çaldı. Kapıya gittiğimde Doruk hiçbir şey demeden yukarı çıktı. Kapıyı kapatıp peşinden gittim.

"Kavga edeceksen şimdi değil tamam mı? Kızlar aşağıda." dedim yutkunup.

"Evde olmayacağım zaten." dediğinde hızla ona baktım. "Ne demek evde olmayacağım?" diye sordum. Mal Ezgi yüzünden bunlar olduğuna inanamıyordum.

Giyinme odasına ilerlerken "Oğuz'a giderim ya da annemlere." dediğinde peşinden gittim. "Neden ki?" dedim hemen.

"Canım öyle istiyor." diyip kapıya gitti. Yine peşinden gidip kapıyı kilitledim. "Benimde canım gitmeni istemiyor. Hadi bakalım." dedim ona bakarak.

Sinirden odanın içinde döneledi. "Sen sinirlenmezsen böyle bir şey yapmazsın. Ne dediğini soruyorum söylemiyorsun?" diye sinirle konuştu. "Kıskanmanı gerektirecek ne dedi?" diye devam etti.

"Kıskanamaz mıyım ya?" diyip üstüne yürüdüm. "Senin arkadaşım dediğin kadın bana öpüştüğünüz bir resim gösterdi." dedim sonunda. Sinirden güldü. "Sen de inandın. O yüzden yaptın dimi?" dediğinde ona baktım.

"İnanmadığım için yaptım! Kör olan bile anlardı gösterdiği resmin shop olduğunu." dedim. "Kadın beni ne zaman görse seninle ilgili şeyler söylüyor. Şirkete geliyorum yanında bitiyor." diye söylenmeye devam ettim. "Aynısını bana yapsalar-" dediğimde beni durdurdu.

"Sakın! Sakın o cümleyi tamamlama bana." dediğinde güldüm. Ona doğru yükselip boynuna doğru konuştum. "Neden? Sen de mi kıskanırsın?" dediğinde ellerini belime sardı. Yutkundum. Kollarına tutunduğumda konuştu. "Daha fazlasını yapacağımdan emin olabilirsin." diyip dudaklarıma kapandı. Ne yapacağımı bilemedim.

Kalbim hızlandı. Ona karşılık vermeye başladığımda daha sert öpüyordu. Bu canımı yaksa da hoşuma gidiyordu.

Beni kucağına aldığında bacaklarımı beline doladım. Nefesimin tükendiğini anladığımda ondan geri çekildim. "Gidecek misin şimdi?" nefes nefese konuştuğumda güldü. "Hiçbir yere gittiğim yok." diyip tekrardan öpüşmeye başladık.

Aklıma kızlar geldiğinde hızla geri çekildim. "Aşağıda kızlar var." diye telaşla konuştuğumda sesli bir küfür savurdu. "Bugünü mü buldular gelecek?" diye homurdandı.

Kucağından inip üstümü düzelttiğimde konuştum. "Neyse ki misafir odamız var. Şansına küs bugün burada yatacaksın." dediğimde çarpık bir şekilde güldü.

"Bekliyorum seni." dediğinde çoktan odadan çıktım. Aşağı inip kızların yanına geldiğimde aldıklarımızı bir tabağa koyup yiyorlardı. "Bensiz mi başladınız gerçekten?" dediğimde ikisi de güldü.

"Kocanı görünce unuttun bizi." bunu diyen Didemdi. Yanımdaki kırlenti kafasına attığımda ben de güldüm. Yanlarına gidip oturduğumda açtıkları şey çok sıkıcıydı. Klasik ergen dizileriydi.

Saat 1 olduğunda yanlarından kalktım. "Toplamadan yatmayın sakın. Misafir odası hazır sizin için." diye onları uyarıp odama çıktım. Doruk yatakta olup çoktan gözlerini kapatmıştı. Buna da yeterki benle yatmak olsun.

Gece lambasını yakıp normal ışığı kapattım. Yatağa yattığımda Doruk bu anı bekliyormuş gibi beni kendine çekti. "Nerede kaldın? Çok bekledim seni." diye çocuk gibi konuştuğunda güldüm. Uyumamıştı.

"Beklemeseydin. Ben mi dedim bekle diye." derken kafamı ona kaldırdım.

"Öyle mi?" diyip eli şortumun açıkta bıraktığı bacaklarıma gitti. Bu hareketi yeterince zorluyordu beni. Bacaklarımı okşarken bir yandan bana baktı. "Öyle mi, diye sordum." dediğinde "Değil." dedim fısıltıyla.

"Ben de öyle düşündüm güzel karım." diyip beni öpmeye başladı. Elim ensesine gittiğinde üstüme doğru eğildi.

Eliyle beni kendine bastırdığında ağzımın içinde inledim. Geri çekildiğimizde "Kızlar yan odada kalacak." dedim.

"Başlayacağım şimdi kızlarına!" diyip sinirle konuştu. "Ben bugünü ne zamandır bekliyorum haberin var mı?" dediğinde kahkaha attım.

"1 ay bekledin. Daha da beklersin." dediğimde yüzü değişti. Üstümden kalktığında yataktan da kalkıp odamızdaki balkona gitti. Ne demiştim ki ben?

Peşinden gittiğimde bana dönmedi. "Yanlış bir şey mi dedim?" diye sordum. "Hayır." dedi sadece.

"Niye böyle yapıyorsun?" diye sordum. Bana soğuk yapmasındı. "Napıyorum sana?" dediğinde bana dönmüştü.

"Bir şey olduğunda hemen kalkıp gidiyorsun. Soğuk yapıyorsun." diyip ona yaklaştım. "Yapma." dedim.
Bir şey demedi. "Hadi uyuyalım artık." dediğinde odaya yöneldi. Arkasından bakakaldığımda gözlerim dolar gibi oldu.

Her ne kadar kendime itiraf edemesem de ondan hoşlanmaya başlamıştım.

Odaya girip balkonu kapattım. Tekrar yattığımda ona dönmedim. Karnımdan çektiğinde "Bana dön." dedi. Yavaşça ona döndüğümde dolu gözlerime baktı. "Kırıldın mı sen bana?" diyip ellerini yanağıma koydu. Bir şey demedim. Dudağıma minik ama bir o kadarda kalıcı bir öpücük kondurdu. "Sana hiçbir zaman soğuk yapmam. Sen benim karımsın." dediğinde bir şey demedim. Uyumak istiyordum sadece.

"Uyumak istiyorum." dediğimde kollarıyla beni sardı. Belki de uyuduğum en güzel uykulardan biriydi.

                                        ***

Kızlar sabah Doruk ile gittiklerinde evde tek kalmıştım. Bugün Doruk için lazanya yapmak istedim. Mutfağa girdiğimde malzemelere baktım. Tüm malzemeler vardı. Telefondan yapılışını bakıp yapmaya çalıştım. Fırına atıp beklemeye başladım. Bu sırada Azra ile konuşmuştum.

Fırından çıkarıp tezgaha bıraktığımda kapı çaldı. Doruk bu saatte gelmezdi diye düşünsem de kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda o adamı görmeyi beklemiyordum.

"Baba." dediğimde hızla yanıma yürüyüp kolumdan tuttu. "Yürü gidiyoruz." dediğinden ondan kurtulmaya çalıştım ama gücüm yetmiyordu. "Bırak beni!" diye bağırsam da işlemedi.

Zorla beni arabaya soktuğunda inmeye çalıştım ama kapı açılmıyordu. "Baba bırak beni!" dediğimde beni duymuyordu bile.

"Sen yaptın zaten her şeyi şimdi ne değişti?" diye sordum gözyaşları içinde. "Senin o kocan olacak it mahvetti her şeyi. İtibarımı iki paralık etti." diye tükürür gibi söyledi.

"Ben naptım? Beni neden götürüyorsun." diye bağırdım arabanın içinde.

"Boşanıcaksın o adamdan!" dediğinde hızla kafamı salladım. Ondan boşanmak istemiyordum. Şehrin çıkışında bir yere geldiğimizde neresi olduğunu bilmiyordum.

Araba durduğunda kulübe gibi bir yerdeydik. Çok korkutucu gözüküyordu. Yolda giderken hava kararmıştı. Ben karanlıktan nefret ederdim ki. "Baba lütfen sokma beni bu eve." diye yalvardım.

"Kes artık sesini!" diye bağırdı. Ondan korkuyordum.

Kolumdan tutup kulübeye soktuğunda "BABA ÇIKAR BENİ BURDAN!" diye boğazım koparcasına bağırdım. Karanlıktan nefret ettiğimi en iyi o biliyordu.

Sesler çoktan kesilmişti bile. Cam bile yoktu burada.

                                          ***

Kaç saat geçti bilmiyordum ama hava aydınlanmıştı. Bir gündür burda mıydım? Doruk beni bulamamış mıydı? Kapı açılma sesi geldiğinde o yöne döndüm. Hızla ayağa kalkıp baktım. Korumalardan birine benziyordu.

"5 Dakika." diyip bana uzattı. Telefonda birinin araması vardı. Telefonu kulağıma koyunca koruma başımda bekliyordu. "Maral!" diye bir ses duyduğumda bu ses Doruk'a aitti. "Doruk!" diye seslenip ağlamaya başladım.

"Bulacağım seni merak etme. O babanı da öldüreceğim. Hiçbir şey bulamıyorum ama bulacağım. Tüm izini kaybettirmiş." dediğinde bunları tahmin etmek zor değildi. "Ben nerdeyim bilmiyorum." dedim hıçkırıklarımın arasından.

"Ağlama sakın. Güçlü kal güzel karım. Bulduğum zaman hepsi kendine mezar arayacak merak etme sen." dediğinde sesi gayet sinirliydi ve bağırıyordu.

Koruma "Hadi!" diye bağırdığında o an aklıma bir şey geldi. "Doruk Azrayı bul. Babamın beni öldüreceğini söyle. Senden sadece bunu istiyorum!" dedim hızla. O ne yapacağını iyi biliyordu.

"Senin kılına zarar gelirse ölecek olan baban olacak!" diye bağırdı. "Doruk, lütfen." diye fısıldadım.

"Tamam. Allah kahretsin tamam." aslında söyleyeceğim çok şey vardı ama konuşamıyordum.

"Doruk, beni bul tamam mı? Geç kalma." dedim son kez. Dayanacak gücüm kalmamıştı.

"Bulacağım sevgilim. Bulacağım." dediğinde sesi artık dışarıda geliyordu. Buldu mu acaba yerimi, diye düşündüm.

"Sevgilim mi?" diye sorup güldüm. Son saniyelerimi buna harcıyordum.

"Öyle değil misin? Başında biri olduğunu biliyorum. Sadece oyala tamam mı?" dediğinde sesi kısıktı.

Dediğini es geçip "Öyleyim." dedim gülümseyerek. Öleceğimi bile bile bunu söylemiştim. Onu seviyordum. 1 aydır birlikteydik ama seviyordum. İlk görüşte aşk da değildi. Böyle olmasaydı onu yine severdim.

Koruma elimden telefonu çektiğinde konuşamadım. İtiraz edemedim.

Koruma çıkıp gittiğinde yine yalnızdım. Doruk beni bulacaktı ama benim beklediğim başka biriydi.

Hava kararmaya yakınken kapı açıldığında bu sefer içeri giren o adamdı.

"Yürü bakalım güzel kızım." diyip kolumdan sürüklemeye başladı. Halim kalmadığı için bir şey diyemedim. Ormanlık bir alandaydık. Kuş bile uçmuyordu.

Yağmur çiseliyordu ve ben üşüyordum. Üzerimde dünden kalan siyah eşofmanımla tişörtüm vardı. "Ne yapıcaksın bana?" diye korkuyla sordum.

"Sana güzel bir anı bırakacağım güzel kızım." dediğinde kolumu bıraktı. Etrafta korumalar olduğu için kaçmam imkansızdı.

O an gözümün önünden hiç gitmedi. Babamdan belinden silahını çıkarıp alnıma doğrulttu. Ağlamadım. İtiraz etmedim. Ağzım açılmadı.

"Annen seni neden terketti biliyor musun?" dediğinde kaskatı kesildim. Beni burdan vuracaktı. "Aslında seni terketmedi." dedi soğuk bir şekilde. "Aynı sana yaptığım gibi öldürdüm anneni." dediğinde gözümden bir yaş aktı. Ben bunu zaten biliyordum.

"Şimdi sen de öleceksin." diyip tetiği çekti. "Aynı annen gibi." dediğinde yerime çakıldım.

O an bir silah patladı ama vurulan ben değildim. O adamdı.

"Sana kızıma dokunmamanı söylemiştim değil mi?" diye bir ses yükseldi.

Hızla arkamı döndüğümde beklediğim kişi karşımdaydı. Dedem. Annemin babası. Elinde bastonuna rağmen heybetiyle karşımda dikiliyordu.

Ama elinde silahı olan o değildi. Doruktu.

Hızla onların yanına koşup dedeme sarıldım. "Kızım!" dediğinde tüm gözyaşlarım aktı gitti. Benim babam oydu asıl.

"Dede." diye fısıldadığımda saçlarımı okşadı. Ondan çekildiğimde yanaklarımı öptü. "Bitti her şey. Daha önce olması gerekiyordu ama geçti." dediğinde hala ağlıyordum.

Ondan ayrılıp Doruk'a baktım. Dağınık bir haldeydi. "Doruk." dediğimde bana hızla sarıldı. "Çok korktum." diye fısıldadığında daha çok ağlayasım geldi.

"Torunumu götür burdan evlat." demişti dedem. "Benim görülecek bir hesabım var." diyip babama doğru yürüdü. O adam acıdan kıvranıyordu yerde. Bu içimi acıtmamıştı bile.

Doruk beni kucağına aldığında sesimi çıkarmadım. Arabaya binip ilerlediğimizde bile sesim çıkmıyordu. Yeterince travmam vardı zaten.

Eve geldiğimizde halsiz bir şekilde yürürken Doruk kucağına almıştı. Ona doğru sokulduğumda beni odaya çıkarmıştı.

"Beni biraz yalnız bırakır mısın?" diyip odadaki banyoya ilerledim. Cevabını duymadım bile.

Üstümdekilerden kurtulup kendimi suyun altına soktum. Kirlenmiş gibi hissediyordum.

Ağlaya ağlaya duş aldığımda kendimden nefret ediyordum. Sudan çıkıp kapıdaki bornozu giydim.

Odaya tekrar girdiğimde Doruk beni bekliyordu. "İyi misin?" diye sordu hemen. İyi miydim gerçekten?

Kafamı hayır anlamında salladım. Ona baktığımda daha iyi bir haldeydi. O da duş almış olmalıydı ki saçları ıslaktı.

Giyinme odasının önüne geldiğimde pijamalarımı giydim. Çok yavaş yapıyordum her şeyi. Doruk ise beni bekliyordu hala.

Bir şey demeden yatağa girdim. Konuşmaya halim yoktu. Doruk ayağa kalktığında ona baktım. Gitmesini istemiyordum. "Benimle uyur musun?" diye çocuk gibi sordum.

Başta tereddüt etse de yanıma yattı. Korktuğunu hissedebiliyordum.

Kollarını bana sardığında daha huzurluydum. Ona bu kadar bağlı olmam beni korkutsa da umursamadım.

"Gidecek miydin?" diye sordum ona bakıp. "Korktum." dediğinde içim ezilmişti. "Bir daha bu eve, bu yatağa gelmeyeceksin diye korktum." dedi. Belki de içindekileri söylüyordu.

Uzanıp dudağına uzun bir öpücük bıraktım. "Bana ilacım sen ol demiştin." dedim. İlk hasta olduğu gün demişti bunu bana. "Şimdi benimde ilacım sen ol." diye fısıldadım.

Gözlerim daha fazla açık kalamazdı.

5.Bölüm Sonu.

 

Loading...
0%