@ineffable3107
|
O konuşmanın ardından 2 hafta geçmişti. Bu süre zarfında Azra onu oyalayacak şeyler söylüyordu. Ben bana sormasını beklerken o farklı yollar deniyordu. Böyle yaptığı zaman ona ulaşmayacaktım. Salonda otururken Doruk aşağıya inmişti. Üstünde gömlek ve pantolon olduğu için işe gideceğini anlamıştım. "Çıkıyor musun?" diye sordum. "İşlerim var." diyip kapıya yöneldiğinde ben de arkasından gittim. "Akşam bizimkilerle yemek yiyeceğim. Geç gelebilirim." dediğinde kafamı salladım sadece. Geceleri iyi olsak da gündüz böyleydi hep. Birkaç kez mesajlaşıp bitiriyorduk. Bunun nedeni gayet açıktı. Ona oyalamamın cezasını bana ödetiyordu. Okları başka yöne çekmeliydim ama sonrasında nasıl bir açıklama yapardım bilmiyordum. Yeni bir işim olduğu için tüm gün onunla uğraşmıştım. Akşam geç olduğunda Azra arıyordu. "Efendim?" diyerek açtım. Bir yandan yazı yazmakla uğraşıyordum. "Evde misin sen?" diye şaşkınlıkla sorduğunda "Evet." dedim sadece. "Noldu?" diye sorduğumda lafı ağzında gevelemeye başlamıştı. "Doruk'un gece kulübünde olduğundan haberin var mı?" dediğinde şok içinde ayağa kalktım. "Ne?" diye cırladım. Bana sadece yemek yemeye gitmekten bahsetmişti. "Merak etme yanında kız yok. Arkadaşları var. Haberin vardır diye aradım ama yokmuş." dediğinde sinirlenmiştim yeterince. "Konum at." diyip telefonu hızla kapattım. Bu yaptığını ona soracaktım. Üstüme normal bir şeyler giyip hemen çıktım evden. Yakın bir yer değildi. Sakin gitmeye çalışsam da sinirim artıyordu. Konuma geldiğimde gayet büyük bir yerdi. Evli olmasına rağmen burda ne bok yediğini merak ediyordum. Arabadan inmeden Doruk'u aradım. Açmamıştı. İşte bu bardağı taşıran son damlaydı. Zor bela kendimi içeri sokunca midem kalkmıştı. Çok kalabalıktı. Alkolden nefret ederdim. Loca gibi bir yerde oturan Doruk ve arkadaşlarını gördüm. Yanlarında kız yoktu gerçekten de. Doruk sadece içiyordu. Oğuz beni farkettiğinde Doruk'un kulağına bir şey söylediğinde Doruk hemen beni gördü. Sinirden yumruğunu sıkmıştı. Masasından kalkıp yanıma geldiğinde elimden tutup dışarı sürükledi. "Ne işin var senin burada?" diye bağırdı. "Bu soruyu benim sana sormam gerekiyor." diye sakince konuştum. "Bana sadece yemek yiyeceğiz dedin!" diye yükseldim. "Sonrasında buraya geldik. İçip kalkacaktık sadece." dediğinde güldüm. "Evli olduğunun farkında mısın sen?" diye alayla konuştum. "Ben farkındayım ama sen değilsin." dedi rahat bir şekilde. Parmağımdaki yüzüğü ona gösterdim. "Asıl ben farkındayım." diyip ellerini gösterdim. "Hani nerde yüzüğün? Kızın biri sana asılsa evli olduğunu nerden anlayacak?" diye bağırdım. "Tek derdin buysa yarın gider alırız." dediğinde iyice sinirleniyordum. "Senin derdin ne ya?" dedim. Sinirden ağlayacaktım. "Benim bir derdim yok." dedi sakince. "Geceleri gayet iyisin. Şu an noluyoruz?" dediğimde aklıma bir şey düştü. "Geceleri sana istediğini veriyorum diye mi?" dediğimde bunu demeyi bende beklemiyordum. Şaşkınlıkla karışık sinirle bana baktığında dediğim şeyin ağırlığını bilemedim. "Ben öyle dem-" demeye kalmadan "Git buradan, Maral." dediğinde ona baktım. "Eve gelmeyecek misin?" diye çaresizce sordum. Çok ileri gitmiştim. "Şu an gelirsem kalbini kıracağım. Git." dediğinde gözümden bir damla yaş akmıştı bile. Ona dönmeden arabaya ilerleyip hızla ayrıldım oradan. Haklıyken haksız duruma düşmüştüm. Ağlayarak eve geldiğimde salondaki koltuğa oturdum sadece. *** Gece saat kaçtı bilmiyordum ama biri beni odaya çıkarmıştı. Bu Doruk'tan başkası olamazdı. En son salonda uyuyakalmıştım ama şu an yatağımdaydım. Yanımda ve odada biri yoktu fakat gece lambası yanıyordu. Aşağı indiğimde görünürde kimse yoktu. Bahçeye baktığımda Doruk havuz başındaki masada oturmuş sigara içiyor, bir yandan da telefonuna bakıyordu. Oraya yürüdüğümde Doruk beni farkedip sigarasını söndürdü, telefonunu bıraktı. Ayağa kalktığında hızla onu durdurdum. "Konuşabilir miyiz artık?" dediğimde sesim kısık çıkmıştı. Onunla küs kalmak istemiyordum. Sinirden güldü. "Niye? Yeterince nefretini kusmadın mı?" dediğinde ona bakıyordum. "Öyle demek istemedim. Gerçekten." dedim çaresizce. "Eminim öyledir." diyip eve girdiğinde arkasından ilerliyordum. Misafir odasına girdiğinde yine arkasından girdim. "Ne yani burda mı uyuyacaksın?" dedim. "Nerede uyumamı istersiniz, Maral Hanım?" dedi alayla. "Odamızda." dediğimde hala bir umut bekliyordum. "Gerek yok. İstediğimi vermezsin işte ben yokken." dediğinde kalbimden bir parçayı koparttı. Sinirle odadan çıkıp kapıyı sertçe kapattım. Öyle demek istemediğimi biliyordu ama beni süründürüyordu. Odaya çıktığımda tüm uykumu kaçırmıştı. Zorla uyumuştum resmen. Sabah uyandığımda Doruk çoktan gitmişti. Normalde beni beklerdi. Sinirle onu aradım. İkinci çalışta açılmıştı. "Dinliyorum?" demişti soğuk bir sesle. "Beni beklemeden nereye gidiyorsun?" diye sordum hızla. "Erken çıktım. İşlerim vardı." dedi düz sesiyle. "Bak tamam bir hata yaptım. Ama bana böyle davranamazsın anladın mı?" diye sinirle konuştum. "Bitti mi?" diye sorduğunda sinirim tepeme çıkmıştı. Yüzüne telefonu kapatıp bir daha onu aramamaya yemin ettim. *** Bu süreç bir süre devam etmişti. Beni görmeden evden çıkıp ben uyurken eve geliyordu. Ne yaptığı umrumda değildi artık. Azra'nın kuzeni Asaf geldiği için bu akşam üçümüz buluşacaktık. O da benim üniversiteden arkadaşımdı. Hatta bizi Azra ile tanıştıran oydu. Oradan bir kızla evlendiği için zor görüşüyorduk. Dolaptan straplez elbisemi alıp giydim. Doruk ile karşılaşmak istemediğim için erken çıkmıştım. Onlarda beni çok bekletmeyip yanıma gelmişlerdi. Gece geç saatte eve döndüğümde Doruk sinirden kudurmuş olmalıydı. Arasa da açmamıştım. Arabayı park ettiğimde kapı açılmıştı. Ellerini cebine sokmuş beni bekliyordu. "Nerden geliyorsun böyle?" derken sinirini bastırmaya çalıştığı belliydi. "Ne zamandan beri sana hesap veriyorum?" dedim direkt. Cevap vermediğinde ona yaklaştım. "1 haftadır yüzüme bakmıyorsun. Şimdi de umrunda olmasın nerde olduğum." dedim. Yanından geçip içeri geçmek isterken kolumdan tuttu. "Yeter artık." dediğinde ona baktım. "Bence de yeter artık!" diye bağırdım. "1 haftadır ne bok yediğinin farkında mısın?" diye bağırmaya devam ederken sakince beni dinliyordu. "Beni görmezden gelince öfken soğudu mu? Hoşuna mı gidiyor bunu yapmak?" diye söylendim. "Cık." derin bir nefes aldı. Belimden tutup kendine çekince afalladım. "Benim hoşuma giden sensin." dedi. Ayarlarımla oynuyordu. "Bana bunu yapma." diye fısıldadım. Omuzlarım düşmüştü. "Ne yaparsak yapalım ama beni görmezden gelme." dediğimde elleri yanaklarıma gitti. Yavaşça beni öpmeye başladığında ona karşılık vermiştim. Geri çekildiğimizde ona baktım. "Barıştık mı artık?" dedim çocuk gibi. "Evet." dediğinde heyecanla ona sarıldım. "Seninle uyumayı özledim." diye bir itirafta bulundum. "Ben de." demişti. Birlikte içeri girdiğimizde gayet mutluydum. Odaya çıkıp pijamalarımı giydiğimde rahatlamıştım. Doruk'u beklediğimde o da gelip üstünü değiştirmişti. Birlikte yatarken ona dönüktüm. "Birileri beni özlemiş gerçekten." diyip kendine çekti. "Özledim." dedim. "Sen özlemedin mi?" diye merakla sordum. "Özledim ama." dediğinde durdu. "Söylediklerini düşündüm sürekli." dedi. Kafamı hayır anlamında salladım. "Bir anlık çıktı ağzımdan. Öyle olmadığını biliyorum." dedim. "İsteğim seninle sevişmek değil." dediğinde yutkundum. "Gerçekten seninle olmak. Birlikte olmak." dediğinde elimle yanağını okşadım. Bunları zaten biliyordum. "Uyumak istiyorum." diyip daha çok ona sokuldum. Beni kollarıyla sardığında uyuyabilirdim. *** Gece Kulübü Doruk onun gittiğini görünce bir hışımla içeri girdi. Kendisi demesine rağmen sinirlenmişti. Masaya döndüğünde kimse bir şey demiyordu. Bardağındaki içkisini tek yudumda bitirdi. Geriye yaslandığında ''Tek gitmesine izin mi verdin?'' diye sordu Oğuz. Başta cevaplamadı. Kafasını geriye attığında yeterince sinirliydi zaten. ''Niye söylemesini bekliyorsun ki oğlum? Sen sorsana. Tüm haberleri sen yaydırmıyormuşsun gibi.'' diye söylendi. Evet öyleydi. Başından beri o olduğunu biliyordu ve tüm haberleri o söylüyordu zaten. Sadece en son haberinde ismini söylemişti. Onun yapmayacağını zaten biliyordu. Oyalamasının sebebi de buydu. Doruk'un tek istediği ona gelip söylemesiydi. Maral'ında tek isteği ona sormasıydı. İkisi de bunu yapmıyordu. Saat geç olduğundan Doruk eve döndü. Arabası burdaydı. Gidecek başka yeri yoktu zaten karısının. Evde ışıklar yanmadığı için direkt odaya çıktı Doruk. Oda boştu. Salona inip ışıkları yaktı. Karanlıkta uyumazdı, diye geçirdi içinden. L koltuğun köşesinde karnını dizlerine çekmiş bir şekilde uyuyan Maral'ı görünce kendine küfür etmeden duramadı. Onu beklemişti. Kucağına alıp yatağına götürdü. Çıkmadan gece lambasını yakmayı unutmadı. Birbirlerine soğuklardı ne zamandır. Maral'ın dışarı çıktığı gün yine eve geç gelmişti ama bu sefer Maral yoktu. Kaç kere arasa da açılmamıştı. Biraz beklese de gelen olmayınca kapıya yöneldi. Araba sesini duyduğunda hızla dışarı çıktı. Tahmin ettiği gibiydi. Arabanın içinden ona bakıyordu. Hesap sormak istedi ama yapamadı. O da dayanamıyordu çünkü. *** Gözlerimi açtığımda Doruk yanımdaydı. Ne zamandır beklediğim şey buydu işte. Uyanmadığı için ona dönüp saçlarıyla oynadım. Ellerimi çekerken tekrar eliyle oraya yerleştirdi. "Uyanık mısın sen?" diye çemkirdim. Bana dönüp gözleri kapalıyken "Biraz daha oynasana." dediğinde kıkırdadım. Saçlarıyla oynarken yanağına minik bir öpücük kondurdum. Yüzünü buruşturdu. "O ne öyle. Göster ama elletme gibi." dediğinde yüzüm kızarmıştı bile. Gözleri kapalı olduğu için şükrettim. "Kızarma o kadar." dediğinde iyice şoktum. Üçüncü bir gözü olduğunu bilmiyordum. "Pislik." diye mırıldandım. Gözlerini açtı. "Seviyorsun ama o pisliği." dedi imalı bir şekilde. Sevdiğimi söylememiştim. "Hı hı öyledir." dedim ağzımın içinden. Ayağa kalktığında ona döndüm. "İşe mi gideceksin?" diye sordum. "Yok. Evdeyim bugün." dediğinde güldüm. "Ne yapsak acaba?" diye sesli düşünmüştüm. Banyoya girip çıktığında aklıma geleni söyledim. "Havuza girelim!" diye cırladım evde. Bana anlamsız şekilde baktı. "Ciddi misin sen?" dediğinde heyecanla kafamı salladım. Hava yeterince sıcaktı zaten. "Sen yüzme biliyor musun ki?" diye sorduğunda göz devirdim. "Ezik miyim ben?" dedim. Tabi ki biliyordum. "Eziksin demedim hayatım." dediğinde nefes almaya çalıştım. "Belki bilmiyorsundur diye sordum." dedi sakince. "Tabi ben bilmiyor olacağım sonra boğulma numarası yapıp beni kurtaracaksın sonra hop havuz fantezisi." dediğimde kahkaha attı. "Bu aklıma gelmemişti ama havuz fantezisi iyiymiş bak. Denenir." dediğinde yüzüm yeterince kızarmıştı zaten. "Yaparken utanma yok lafa gelince her utanma var." dediğinde giyinme odasına koşmuştum. Bu adam sınardı insanı. Benim dolabımdan bikinimi çıkarıp giydim. Göğüslerim olması gerektiğinden çok küçüktü. Aynaya baktığımda dümdüzdüm resmen. Bu durum beni hoşnut etse de dışardan gören biri böyle düşünmüyordu. Havlumu da alıp sevinçle aşağıya indim. Yaz mevsimini sevmemin nedenlerinden biri buydu. O adamdan uzaklaşmak için sürekli tatile gider kendimle vakit geçirirdim. Deniz veya havuza girmek beni ekstra mutlu ederdi. Eskiden olduğu gibi... Doruk havuzun ordaki koltuklara oturmuş sigarasını içiyordu. Onu umursamayıp havlumu şezlonga atıp havuza atladım. Su biraz soğuktu ama güzeldi. Doruk'un gülüşünü duyunca ona baktım. "Çocuk musun kızım sen?" dediğinde cevap vermedim. "Ben böyle mutlu oluyorum belki sanane!" diye çemkirdim. Sigarasını söndürüp havuza ilerlediğinde tişörtünü çıkarıp attı. Kaslarıyla gösterisini izlemek zorunda kalmıştım. Altında şortu olduğu için hemen yan tarafıma yüzerek atladı. Tüm su üstüme geldiği için kafamı döndürdüm. "Ayı mısın sen ya!" diye bağırdım. "Yoo." diye dalga geçercesine konuştu. Ellerimle ona su atarken hiç oralı olmadı bile. "Of ya!" diye çıkıştım. "Seninle de hiç eğlenilmiyor." diye söylendim. "Öyle mi?" diyip suyun altına girdi. Ne yaptığını anlamadığım için bekledim. Birden beni sırtına aldığında yapacağı şeyi anlamıştım. "Doruk yapma!" derken çok geçti. Havuzun içine atmıştı. Birden girdiğim için su yutmuştum ama önemi yoktu. Suyun yüzüne çıktığımda pişkin pişkin gülüyordu. "Eğleniliyor muymuş?" derken ona göz devirdim. "Çok." diye dalga geçtim. Bana yaklaştığında kollarımla ona tutundum. "Karımsın ama çocuksun." dediğinde güldüm. "Sen de kocamsın ama çok da büyük değilsin." dedim. "Neyinim?" dediğinde anlamamıştım. "Kocamsın." dedim saf saf. "Bir daha söylesene." diyip belimden tutup kendine çekti. Kollarımı onun boynuna doladım. "Kocam." dedim gülerek. "Benim kocam." demeye devam ettim. Kafası geriye giderek kahkaha atmıştı. "Senin kocan." diye beni onaylamıştı. "Başka karın mı olsun isterdin?" dediğimde yavaş şekilde ağzına vurdum. "Benden başkası senin karın olamaz." diye söylendim. "Boşamazsan olmaz." dediğinde garip garip baktım. "Ben senden boşanmam ama sen boşarsın beni." dedim sadece. "Ölürüm de boşamam seni." dediğinde hızla konuştum. "Ölme." dedim. "Bu genç yaşımda dul kalamam." dedim. "Ha üzülmeyeceksin yani ben ölsem." dediğinde güldüm. "Yani üzülürüm tabi." dedim. Soğuk bir şekilde "Öyledir zaten." dedi. Ensesinden tutup onu öptüğümde hemen karşılık vermişti. Nefesim bittiğinde geri çekilip nefes nefese konuştum. "Sen ölürsen ben de ölürüm. Deme öyle şeyler." dedim. "Güzel bebeğim." diyerek öptü beni. "Hadi çıkalım artık." dediğinde çıkmıştık. Duş alıp kıyafetlerimi giydim. Saçlarımı salık bırakarak aşağı indim. Doruk hala duştayken Azra aramıştı. "Efendim?" diyerek açtım telefonu. "Tatlım naber?" dediğinde gülümsedim. "İyiyim aşkım, sen?" dedim. "Ben de iyiyim de şey diyeceğim. Oğuz aradı bugün siteyi. Doruk görüşmekte ısrarcı hala." dediğinde sesi ciddi bir hal aldı. "Biliyorum hayatım ama o an şu an değil. Biraz daha oyalamam lazım onu. Bunu öğrenince olacakları biliyorum." diye konuştum. "Kiminle konuşuyordun da ben gelince kapattın?" diye sorguladığında ona baktım. Duymuş muydu? "Azra ile konuştum da sen gelince kapatmadım yani." diye konuyu savurdum. "Anladım." diyip koltuğa oturmuştu. Biraz düşünceli görünüyordu. Ben de yanına oturdum. "Bir şey mi oldu?" diye sordum. "Hayır. Ne olsun ki?" demişti sadece. "Bilmem. Öyle düşünceli gördüm de seni." dedim. "Yarın bir davete katılmam gerekiyor da. Gelmek istemiyorsan gelme yani zorlamıyorum." dediğinde lafı ağzında geveliyordu. "Gelmemi istersen gelirim." dedim direkt. "Sen bilirsin o zaman." dedi sadece. Bir şey sakladığı kesindi. "Kocamı yalnız bırakamam." dediğimde sadece güldü. Neyi vardı bunun? Yemek yedikten sonra uyumak istediğini söyleyip yukarı çıktı. Ne olduğunu anlamasam da tamam demiştim. Didem beni aradığında şaşırmıştım. Biraz konuştuktan sonra onlarında davete geleceğini söylemişti. Birlikte hazırlanmak istediğini sorduğunda gelebileceğini söyleyip kapatmıştı telefonu. Ben de odaya çıktığımda Doruk gerçekten uyuyordu. Yanına yattığımda da sesini çıkarmadığı için ben de uyudum. 7. Bölüm Sonu. |
0% |