@inviernonoctis
|
"Anılar sizi bazı insanlara hapseder, tekrar tekrar o kişiyi düşünmenize neden olurdu. Ya gerçek değilse? Ya yaşanılanın hayal ürünü olduğundan haberdar değilse?" Ne yaşıyor , ne ölüydüm. Ben Araf'ın ta kendisiyim. Ölümden sayamayacağım kadar geri döndüm. Arafta kaldım, ölüm bile beni kabul etmedi. Yaşayan ölü olmam beklenildi.İnsan zamanında nasıl davrandığına dikkat etmesi gerekir. İstanbul benim cehennemim.
Soğuk hava içime işlerken aptallığımı düşündüm. Neden hata üstüne hata yapıyorum? Hatalığın beden bulmuş haliyim. Pişman oluyorum ama yine aynı hatayı yapıyorum.Ben buyum, değişmiyorum. Yapamıyorum, kendi hatalarımda boğuluyorum. Bakışlarımı denize çevirdim. Dalgalar akıp gidiyordu, dalgaların arasında hissettim kendimi. Bedenim uyuşmuş, soğuktan üşüyordum. Eylül 17. Bugün Eylül 17, Çağrı'nın beni yanında istemediği günün diğer gecesi. Aramadı veya mesaj atmadı. Ilgın'a ne konuştuklarını sorduğumda sessiz kaldı. Benden soğumuş muydu? Artık. Beni sevmiyor muydu? Kalbini gerçekten bu kadar kırmış mıydım? 🍂 Gözlerimi aralayıp etrafa baktım. Ben eski evimde, eski odamdaydım. Korkuyla etrafa baktım, Ilgın yanımda uyuyordu.Bir dakika...Her şey çok tuhaf. Ben en son sahildeydim. Yan tarafa baktım. Bir yatak daha vardı, birisinin kızıl saçları yastığı kaplamıştı. Kızıl...Adel! Ilgın'ı uyandırmamaya dikkat ederek yataktan kalktım. Ayakta zor duruyordum, rüya mı görüyorum? Yatağın kenarında diz çöktüm, parmaklarımla kızıl saçlarını geriye ittirdim. Korkuyla sendeledim, Adel. Yeşil gözleri gözlerimde oyalandı."Ne bakıyorsun? Aşık mı oldun güzelim?" Gözyaşlarım yanaklarımdan aniden süzüldü. Bu rüyaysa beni buradan çıkarmayın. Huzurun kollarında olmak istiyorum, Adel'in."Neden ağlıyorsun?" Adel uzandığı yataktan hızlıca kalkıp önüme oturdu. Parmaklarını gözyaşlarımı silmek için yanaklarıma değdirdiğinde daha çok ağladım."Kabus mu gördün?" "Evet." Sensiz bir hayat, sensiz bir gelecek gördüm. Başımı omzuna yasladığımda kollarını omuzlarıma sardı."Yeter! Bir susun artık." Ilgın'ı bile duymadım artık. Sadece bu rüyadan uyanmak istemiyorum. Adel ile mutlu olmak istiyorum. Bir süre daha öyle kaldıktan sonra geri çekildim. "Diğerleri bizi bekler." Kızıl doktorum. O sıra korkudan titrememe sebep olan sesi duydum."Açelya!" Babam, babamda mı vardı rüyamda? Adel olayları bilmiyordu, iç çekerek ayağa kalktım. Ilgın hemen yattığı yerden kalktı. "Siz hazırlanın geliyorum." Odamdan çıkıp etrafa baktım. Babam Aslı hamımla koltukta oturuyordular. Ne? "Kızım ne bakıyorsun öyle? Gelsene yanıma." Olaylara hakim olamıyorum. Babamın yanına yaklaştığımda ayağa kalkıp beni kolları arasına aldı. "Kızım niye titriyorsun?" "Bugün ayın hangi günü?" Diye sormamla babam geri çekildi."Eylül 17." Babam saçlarıma dokunduğunda onu göğsünden ittirerek geri çekildim."Kızım iyi misin?" Başımı evet anlamında salladım. Bu gerçekten bir rüya olmalıydı. Babam asla böyle biri değildi. Adel ve Ilgın odadan çıkıp bize baktıklarında odama hızlıca girip kapıyı kilitledim. Rüyam neden bitmiyor? Elimi saçlarımın arasından geçirip telefonumu yastığımın altından aldım. Çağrı, onunla konuşmalıyım. Mesajlara girdim ama Çağrı isimli kimse yoktu. Aramalara bile baktım. Neler oluyor? Çağrı'nın numarası neden bende yok? Arama motoruna girip 'Doruk Kandemir' yazdım. Ama hiçbir sonuç bulanamadı. Doruk Kandemir diye birisi yoktu. Ama nasıl olur bu? Derin bir nefes alarak üstümü değiştirip gri kazak, üstüne siyah ceket. Siyah eteğimi giymeden önce siyah külotlu çorabımı giydim. Siyah çizmemi giyip yatağın üstünde duran tarakla saçlarımı taradım. "Açelya hadi!" Telefonumu ceketin cebine koyarak odadan çıktım. Babam bakışlarını üstümde gezdirip gülümsedi."Çok güzel olmuşsun kızım." Sessiz kalarak Adel ve Ilgın'a baktım. İkisi hiçbir şey anlamamış gibiydiler. "Hadi gidelim." Şuan ki rüyada Adel diğerleri ile tanışmış mıydı? Merdivenlerden inerken düşüncelerimde boğuldum. Anıya hapsolmuş gibiydim, beni bu anıya bağlayan Adel. Doruk Kandemir nasıl yoktu? Hiçbir sonuç nasıl yoktu? Dışarı çıkar çıkmaz gördüğüm grup ile şaşkınlıkla derin bir nefes aldım. Buse neden burada? Adrian neden Elif'in elini tutuyor? Akel bizi henüz görmemişti, elini kahverengi saçlarının arasından geçirirken mavi gözleriyle gözlerime baktı."Gelmişler." Buse gülümseyerek bana sarıldığında şaşırdım."Senin ne işin var? Ayrıca seni tam olarak affetmedim bunu biliyorsun. Sevgilimle beraber olmuştun unuttun mu?" Buse şaşkınlıkla yüzüme baktı. Diğerleri bile. "Hey neden bahsediyorsun? Ben sana öyle bir şey yapar mıyım?" Adel elini omzuma koyduğunda ona baktım."Bugün biraz tuhaf davranıyor. Kabusun etkisinden olabilir." Adrian elini Elif'in beline koyup yanağından öptü. Burak ise omzumu dürttü. "Kafayı sıyırdın dimi?" Gözlerimi devirdiğimde gülerek kolunu omzuma sardı.Neva sarı saçlarını topuz yapmıştı, endişeyle bana bakıyordu."İyisin dimi?" Başımı evet anlamına salladığımda Cihan Neva'nın elini tuttu. "Burada ne oluyor Neva sen neden Cihan ilesin? Elif sen neden Adrian ilesin? Ilgın diğerleri Çağrı'yı tanımıyor ama sen biliyorsun. Bende numarası silinmiş, Doruk Kandemir diye biri yok diyorlar neler oluyor?" Ilgın hafifçe yanağıma vurdu. "Kendine gel! Cihan ve Neva nişanlı. Elif ve Adrian sevgili unuttun mu? Ayrıca Çağrı kim? Doruk kim?" Hayır, hayır. "Nasıl kim? Dün intihar etmeye çalıştı sen yanında kaldın hastanede." Ilgın ve diğerleri deliymişim gibi yüzüme baktı."Adel öldü!" Bunu söylerken boğazım ağrıdı."Buse sevgilimle oldu, Elif Burak'ı seviyordu. Burak onu Adrian ile randevuya çıkardı. Ve siz nasıl nişanlı oldunuz? En önemlisi Çağrı Kandemir nerede Ilgın?" Akel yanıma gelip omuzlarımdan tuttu."Çağrı kim? Öyle birisi yok Açelya. Sen kabusta bunları mı gördün?" Akel'in koluna baktım, alçılı değildi."Araba kazası geçirdik! Senin kolun alçıdaydı, öfke anında arabayı hızlı sürdün." "Açelya biz araba kazası geçirmedik." Burak bile endişeyle bana baktı."Açelya en iyisi bir yere oturup bunları konuşalım." Çağrı Kandemir okuduğum kitaptaki saf karaktere benziyordu, sevdiği için her şeyi yapan ama sevilmeden ölen kurgusal karaktere benziyordu. İşte şimdi gerçekten yoktu. Yoksa ben gerçekten hayal mi gördüm her zaman? Peki Adel'in ölümü. Adel'e döndüm, koluna dokundum."Adel yetimhaneye gittik akşamı sen bıçaklanıp öldün!" Adel yanağıma dokunup nazikçe gülümsedi."Güzelim o akşam ben bıçaklanmadım." Sessiz kaldığımda evin yakınında olan lokantaya doğru yürüdük.Bunlar nasıl oluyor? Babam böyle birisi değildir, Aslı hanım ile büyümedim...Adel öldü ve Çağrı ile konuşuyordum. Çağrı gerçek değil miydi? Lokantaya geldiğimizde yan tarafa dönüp Akel'e baktım. "Anıl Kandemir'i tanıyorsun dimi?" Akel iç çekti."Öyle biri yok." Nasıl ya...Çağrı, Anıl ve Doruk gerçek değil miydi? Ben ne yaşıyorum? Kabustan mı uyandım yoksa yeni bir kabus mu? Doğru ya! Çağrı'nın evine giderim, belki herkes benimle oyun oynuyor...ama Adel? Yangın çıkmıştı ve ben o yangının merdivenlerinden geçmeye çalışıyordum. Yangın beni dibe, Çağrı'sız dünyaya çekiyor. İplerim başkasının elinde, kontrol yeteneğimi kapattılar. Hayaller ve hayatlar arasında kaldım. Hayaller Adel hayatlar Çağrı. Kahvemi içerken bakışlarım mutlu arkadaşlarıma kaydı. Aralarında olmaması gereken kişi benim. Çağrı'nın yanında bile yerim yok. Herkes mutlu, herkes kavuştuğu huzurdaydı... Elif Adrian ile gülümseyerek konuşuyor, Neva Cihan ile düğünü hakkında konuşuyor.Ilgın sessiz, her zamanki kişiliği. Adel, Akel, Buse ve ben sessizdik. Sessizlik hükümetliğini kurmuştuk. Burak Elif ve Adrian'a bakıyordu. Hiçbir şey değişmeyecek. Bir taraf sevecek, diğer taraf sevmeyecek. Elif Burak'ın onu unutmamasını istiyordu, unutmasın istiyordu. Şimdi ise taraflar değişti. Kalbinden sildi, aklından nasıl silindi? Ne yapacağım? Bu hayata alışmak istemiyorum. Gerçek değil, bu rüya. Çağrı gerçek, Adel öldü. "Adel." Adel yanımdaki sandalyede oturuyordu. Efendim dediğinde bir süre sustum."Bu rüya olsa bile...Lütfen tekrar ölme." "Sanırım hâlâ kabusun etkisindesin." Keşke, keşke kabusun etkisi altında olsaydım. Kabus senin ölümün Adel, kabus benim ölümüm. Kabus bizi ayırdı Adel. Olayları anlayamıyorum. Bir zamanlar Ocak 13, Saat 00:00 "Merhaba!" Mila ağaçta oturan çocuğa baktı. Bakışları hayran hayran gözlerine baktı. Gözleri mavimsi yeşildi.Çocuk ise ona bakmadan gökyüzüne bakıyordu."Yanına nasıl geleceğim?" Çocuk bakışlarını Mila'ya çevirip ağacın çıkıntılı yerini gösterdi. "Elimi tut ve ayağını oraya koy. Seni yukarı çıkaracağım." Mila çocuğun elini tutup ayağını çıkıntılı bölgeye koydu.Çocuğun onu yukarı çekmesiyle ağacın kalın dallarından tutunarak çocuğun önüne oturdu.Çocuk dizini kendine çekerek kolunu dizine yasladı."Benim adım." Mila tam ismini söyleyecekken çocuk ondan önce davrandı."Açelya Mila Bulut." Mila şaşkınlıkla çocuğun gözlerine baktı. Onun ismini nasıl biliyordu? Bunu nasıl bilebildi? "Senin ismin ne?" Çocuk hafifçe gülümseyerek bakışlarını kaçırdı."Boşver. Unutacaksın o yüzden istediğin bir isimle seslen." Mila bir süre sessiz kaldı. İsim düşünüyordu."Ben sana Ege diyeceğim." Çocuk mutsuz bir şekilde başını salladı. Çocuğun içinde fırtınalar kopuyordu ama bunu kimse fark etmedi. O gün çocuğun gözlerindeki yangının izlerini fark etmediler. Mila gülümsedi, Ege dediği kişi ilgisini çekmişti. Ama çocuğun konuşmak istemediğini görebiliyordu. Çocuk Mila ile yaşıt gibi duruyordu, Mila sekiz yaşındaydı."Gitmek zorundayım Ege. Saat geç oldu." Ege Mila'nın gidişini izledi, yüzünde hüzünlü bir gülümseme vardı. "Elveda Mila." Diye fısıldadı gecenin karanlığına. Kasım 13, Saat 11:30 Bugün doğum günüydü.
Mila dokuz yaşına girmişti, arkadaşı Adel'i görüp geri dönmüştü evine. Fazla zaman geçiremedi onunla. Evinin önünde, kapısının önünde oturdu. Ellerini dizlerine koyarak arkadaşları ile oyun oynayan çocuklara baktı. Mila'nın Adel ve Ilgın'dan başka kimsesi yoktu. Başını dizine yaslayarak gözlerini kapattı. Başını dizlerinden kaldırıp etrafa baktı. Biraz uzağında hâlâ gerçek adını bilmediği Ege'yi gördü. Koşarak yanına gidip sarıldı. Ege ilk şaşkınlıktan hareket edemedi, sonra Mila'ya sarıldı. Ege yüzünü Mila'nın boynuna, saçlarının arasına gömdü. Geri çekildiklerinde Mila Ege'nin elindeki yanığı fark etti. Endişeyle elini tutup işaret parmağıyla nazikçe yanığın üstüne koydu."Ege bu nasıl oldu?" Ege elini geri çekerek arkasına sakladı."Abim evde değilken...Yemek yapmaya çalışırken elimi yaktım." "Annen nerede?" Ege yere baktı."Öldü." Mila konuşamadan Ege gözyaşları yanaklarından süzülerek koşarak uzaklaştı. Bir sene sonra Mart 1, Saat 13:00 "Çocuklar buraya bakın!" Mila ortada Ege bir yanında Ilgın diğer yanında. Üçüde poz verdiklerinde Aslı hanım fotoğraf çekti. Gülümseyerek fotoğrafa bakıp çocuklara gösterdi."Ege ben büyüdüğümde seninle evleneceğim!" Mila gülümseyerek başını Ege'nin omzuna yasladı. Ilgın sırıtarak başını ablasının omzuna yasladı."Mantıken imkansız. Çünkü daha onu tam olarak tanımıyorsun. Ayrıca büyüdüğünde başkasına aşık olabilirsin." Mila ofladı."Hayır. Onunla evleneceğim." Başıma giren ağrıyla alnımı ovuşturdum. Gördüklerim neydi? Neden böyle bir şey gördüm. Ayrıca Ege kim?"Ilgın...Ege diye birini tanıyor musun? " Ilgın başını hayır anlamında salladığında masadaki suyumu alıp içtim. Tuhaf şeyler görüyorum. Yaşamadığım anıyı nasıl görüyorum? Ege kim? "Ben gidiyorum." Hepsinin bakışları bana döndü."Nereye?" "Biraz dolaşacağım." Akel benim sandalyeden kalkmamla o da sandalyeden kalktı."Bende geliyorum." Hiçbir şey demedim, cebimdeki kartı Ilgın'a verip lokantadan çıktım. Akel peşimden geldiğinde ikimizde sustuk."Sen iyi olduğundan emin misin? Ayrıca arabamı şu tarafa park ettim. Gel kafanı dinleyeceğin bir yere gidelim." Arabasının olduğu yere doğru yürürken bile sessiz kaldım. Şöför koltuğuna oturduğunda bende yan koltuğa oturdum. "Endişelenme. Ben gayet iyiyim." Akel telefonunu arabaya bağlayıp şarkı açarken hafifçe gülümsedi."Tabii öyledir." Kendimden Hallice, Böyle Gitme. "Hepiniz bana inanmıyorsunuz. Çağrı diye birisi var. Doruk Kandemir ve Anıl Kandemir. Hatta sen Anıl ile basketbol bile oynuyordun." Akel arabayı sürerken bir süre sustu."Açelya söylediğin kişiler kim bilmiyorum." Böyle gitme ağlarım, sensiz geçen her günüm zaten cenaze. İç çekerek camdan dışarıya baktım."O gerçek...Adel öldü, Elif Burak'ı seviyordu." "Olayları tam olarak bilmiyorum. Sen beni arkadaşların ile tanıştırdın o yüzden bir şey diyemiyorum." Çağrı gerçek, Çağrı hayal gücüm olamaz. Bunu kabul etmek istemiyorum. Rüya neden bu kadar uzun sürdü? Çağrı Kandemir açılan yaralarımı sarıp gidemezsin. Yaralarım tekrar deşilir. "Nereye gidiyoruz Akel?" Akel arabayı durduğunda ona doğru çevirdim başımı. "Geldik." Arabanın kapısını açıp etrafa bakarak arabadan indim. Kapıyı kapatıp Akel'in yanıma gelmesini bekledim."Piknik yapalım dedim. Aslında gece getirecektim seni ama rahatsız olursun diye söylemedim." Akel'in arka koltuktan eşyaları çıkarmasına yardım ettim. Uçurumdan biraz uzağa örtüyü serip oturdum. Akel yanıma oturup piknik sepetinden eşyaları çıkardı. Başımı Akel'in dizine yaslayarak gözlerimi kapadım. Eğer uyursam rüyadan çıkabilir miyim? Uykuya dalarken tek istediğim rüyadan çıkmaktı... 🍂 Gözlerimi açtığımda hava kararmıştı. Akel ile aynı yerdeydik, rüyadan çıkamadım. Akel'in bakışları gökyüzüne kaydı. Gülümsedi."Bu gece ay çok güzel değil mi?"Gülümseyerek gökyüzüne baktım. Yıldızlar çok güzel gözüküyordu. Anlamamış olduğumu fark ettiğinde güldü."Ay. Çok güzel görünüyor." Tabağa koyduğu cipsiden yerken bunaldığımı hissettim. Çağrı'nın olduğu gerçek hayata dönmek istiyorum. Bu saçma rüya beni sıktı. Çağrı'nın olmadığı bir dünya, Çağrı'sız bir hayatın zincirleri beni boğuyordu. Bu kabusun bitmesini, gerçek hayata dönmeyi istiyordum. Çağrı'nın gerçek olduğu dünyaya. Bu kabustan çıkmak istiyorum. Çağrı sen gerçeksin dimi? Hayal görmüyorum. Kendimden şüphe ediyorum artık. Akel sodasından içerken bakışlarımı yüzüne çevirdim."Neden bana bakıyorsun?" Hiç diyerek başımı bacağından kaldırıp , oturarak gökyüzüne baktım. Her şey tuhaf gidiyordu. "Uykum geliyor..." Neden bu kadar uykum var? • Mutfaktaydım. Akel ve kendime kahvaltı hazırlıyordum. Bir dakika ben neden buradayım? Sanırım dün uyuya kalmışım ve beni evine götürmüş. Belime dolanan kollarla elimden yere düşürdüm bıçağı. Akel yüzünü boynuma gömüp ellerini karnımda birleştirdi."Seni seviyorum sevgilim." O ne dedi? Neden bahsediyor? "Senden asla vazgeçmeyeceğim. Sen benim yarım kalan kırık aynamın parçasısın." Onu ittirerek geri çekildim."Açelya iyi misin?" Başımı evet anlamında salladım. Yere düşen bıçağı alıp tezgaha koydum. Neler oluyor? Akel ile sevgili değilim ben...Hayır. Masanın üstünde duran telefonumu cebime koydum."Sonra görüşürüz." Bir şey demesine izin vermeden evden çıktım. Bu kabustan çıkacağım. Daha fazla dayanamayacağım. Çağrı'nın yanında olmak isterdim. Bu rüya yeterince kötüydü. Arkamda bıraktığım rüyanın çığlıydı. Rüyanın bozulmaya, dağılıp gitmesini beklerken içimde çığlıklar uçuştu. |
0% |