Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Sahtekar tesadüfler

@irem_okur

 

 

Aynaya yansıyan yüzüme, gözümün hemen altındaki lekeye baktım aslında çirkin gözükmüyordu fakat komik geliyordu babamın sırf bu leke için beni öldürmek istemesi çok komik geliyordu.

Bu yaranıza tuz basılınca acınız belli etmesin diye gülmek gibi birşeydi . Benim yarama kimse dokunmuyordu ben kendim tuz basıyordum acılarım bana güç veriyordu.

Ben Kara göğün pençesiydim Alora öyle olduğum söylüyordu 'sen prenses Lılıth değil Kara göğün pençesi olan Lılıth'sin' ben bu sözlerle büyümüştüm Alora'ya minnettardım. Beni o dedin okyanustan kurtaran oydu intikamımı almam için fırsat verende oydu.

Saçlarımın örgüsünü teker teker açtım uzun saçlarım vardı Alora kesmemi istemezdi. Hançerini ve kılıcımı bileledim bu gün benim 2. doğum günümdü planım belliydi aralarına sızıp kendi babamın canını sinsi bir yılan gibi boynuna dolanarak alıcaktım.

Fakat üzerimde garip bir ağırlık vardı açılmak için ormanda birkaç yabani tavşan avlamak iyi olacaktı . Odamdan çıkıp Alora'ya yaklaştım "ormana gidiyorum haberin olsun" dedim. Alora gözlerini devirdi "birkaç saat sonra planı devreye sokacağız ve sen ormana avamı gideceksin Lılıth" dedi. Bu sefer göz deviren bendim "yarım saat takılıp gelicem abartıyorsun" dedim ve onu dinlemeden evden çıktım.

Kasabadaki insanlar bana hep garip bakardı savaşçı kostümü giyen bir kız görmeye alışık değillerdi. Orman yoluna sapmıştım buralarda genç kızları tek başlarına ormana göndermezlerdi. Bir çok teklike vardı ormanın içerisinde.

Dakikalardır ormanın içinde dolaşıyordum fakat bit tane bile yabani tavşana rastlamamıştım. İleride olan dereden su içmek iyi olurdu gerçekten çok yorgun hissediyordum. Derenin önünde bir adam olduğunu gördüm hemen arkasındaki ağaçta bulunan yılan ise ona saldırmak üzereydi.

Adımlarımı hızlandırdım ve koşmaya başladım yılan adamın boynuna atlayamadan yetiştim ve onu ikiye bölerek öldürdüm. Adam telaşla bana dönünce anladım o Fuego prenslerinden biriydi.

Önce yere serilmiş iki parça yılana ardından bana baktı "lanet olsun sen ne halt yediğini sanıyorsun" dedi katı ses tonuyla. Onu kurtarmıştım bu şekilde tepki vermemeliydi "seni kurtardım" dedim kısa keserek.

Sözlerime karşılık gülmeye başladı "o sadece bana sarılmak istemişti hayvanımı öldürdün ucube" dedi.

Ne yani bu herif yılanmı besliyordu daha önce garip özellikleri olan insanlar görmüştüm ama yılan beslemek çılgıncaydı gözlerini devirip gitti.

Evet gitti.

Zaten yer yüzünde normal bir insanla karşılaşmam mucize olurdu ve ben mucizelere inanmazdım.

Biraz kafamı dağıttıktan sonra eve geri döndüm planı devreye sokacaktık üzerimi değiştirdim ve Alora ile este patikasına gittik.

Planımın ifşa olması imkansızdı herşeykusursuz bir şekilde işlenmişti. Aloranın gizli ordusundan birkaç asker casus kılığına girip 8 dakika 14 saniye sonra tam önümüzden geçiçek olan Este kralının-babamın- kabilesine saldıracaklardı.

Kabile yetersiz donanmaya sahip olduğu için onları kurtarıcaktım ve kral Gavril'in gözüne girecektim.

Son 4 dakika 2 saniye. 2 dakika 7 saniye ve 0 kabile tam tahmin ettiğim gibi tam önümüzden geçiyordu . Casuslarımuz saldırıya geçmişti bile at arabasının içinden ağır cüsseli biri indi uzun boyluydu yeşil gözleri kumral tenine yakışıyordu o prens Orion'du ardından kral Gavril indi işte tam bu anda devreye girmem gerekiyordu.

Koşmaya başladım ve kral Gavril'i ikiye bölmek üzere olan askerini yaraladım yere serildi Kral Gavril şaşkın bir ifadeyle vakıyordu bana bense kendi askerlerimi biçiyordum bi an prens Orion ile sırt sırta geldik abim olduğu geldi aklıma acaba benim için üzülmüşmüydü? Sanmam . O krallıktaki her insan acımasızdı.

Casuskarkaçarak gittiğinde Kral Gavril'e döndüm telaşla yanına gidip "iyimisiniz Este'nin yüce kralı" dedim. Sesimi olabildiğince endişeli çıkarmıştım. O ise şaşkın bir tavırla yüzüme bakıyordu Orion'da ondan farksız değildi.

"Sen" dedi sorgularcasına "sen az önce tek başına bir orduyu biçtin" dedi.beni tabiki tanımamıştı yüzümdeki lekeden bile anlamamıştı kızı olduğumu. Prens Orion hayranlığını gizleyemedi "kadın savaşçılar quemador'da nadirdir bu kardar iyi savaşanı ilkkez gözdüm" dedi.

"Şey o kadarda iyideğilim prens Orion sizin gölgenizde kalıyorum" dedim tatlı olmaya çalışarak. Kral Gavril gülümseyip "bize yolda eşlik eder misiniz genç savaçcı " dedi. Fare kapana kısılmıştı sonuda.Uzatmadan kabul ettim "tabiki efendim" hiç mütevazi olamıyacaktım 2500 yıldır ben bu günü bekliyordum.

At arabasındaki yolculuğum başlamıştı onlarla aynı at arabasında olmak bile midemi bulandırıyordu at arabasının durmasıyla saraya geldiğimizi anladım

Saray resmen bütün ihtişamıyla güneşi andırıyordu değerli taşlarla süslenmiş tablolar ışıldıyor bana göz kırpıyordu.

Kral Gavril bir yardımcı ile beni odama gönderdi odaya girdiğim gibi aklımdaki palnkar tekrar aklıma geldi. Sürem çok sınırlıydı bu birkaç saat içerisinde sarayın her bir köşesini ezberlemeliydim.

Yardımcın odadan uzaklaştığından emin olduğumda odadan çıktım . Hızlıca etrafı gezinmeye başladım bir kat yukarı çıkınca bir oda dikkatimi çekti merdivenlerden prens Orion'un sesini duyunca odaya girdim oda büyük ihtimalle boş bir misafir ıdasıydı çünkü çok düzenliydi dolu olmasının imkanı yoktu . Aniden kapının açılmasıyla irkildim "Este kralının misafirleri için böyle hizmetkarlar gönderdiğni bilmiyordum" arkamı döndüğümde azından dökülen tek kelime "Ne!?" olmuştu.

Karşımda sabah hayatını kurtardığım adam Pren Sirius vardı bu tesadüf olamazdı.

______________________________

İlk bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz.

Aslına vakarsanız biraz kısa bir bölüm oldu fakat bölümler gittikçe uzuyacak.

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%