@iremmbolatew
|
Bu ne demek oluyordu? "Sen.. " dedim. Ayağa kalktım. "Beni tehdit mi ediyorsun?"
O da ayağa kalkıp dibime girdi. Aramızda bir karış kadar mesafe vardı. Benden uzun olduğu için gözlerini görmek için kafamı biraz kaldırıyordum. Mavileri koyulaşmıştı. "Aynen ondan yapıyorum. Ne yapacaksın? " dedi boğuk sesiyle.
Güldüm. "Sen kimsin ki?" diye sordum. "Buradan çıktığım an hepinizi tek tek şikayet edeceğim. Biriniz bile kaçamayacaksınız." dedim. Beni ciddiye almadan kafasını arkaya atarak güldü.
"Tutsak birine göre fazla cesaretlisin. O övündüğün polislerin hepsi bizim avucumuzun içinde. Tek sözüme bakar. Hepsi ölür." dedi.
Gözlerimi kocaman açtım. Royanları hafife almak kocaman bir hataydı. Buradan kurtulamayacaktım.
Ardından kulağıma yaklaştı ve fısıldadı. "O sana neler yapsa da içten içe affetmeye çalıştığın anneni kaybetmek istemiyorsan.. " "Burada benimle kalacaksın. "
Sert yüzüm anında değişti. Arkadakilerin pür dikkat bizi izlediğini gördüm. O da görmüş olmalı ki son kez gözlerime bakıp geri çekildi. Ve az önce hiç bir şey dememiş gibi, "Yarın en üst kattaki dövüş odasına gel. Eğitmenin bizzat ben olacağım. " dedi.
Ve arkasına bakmadan kapıdan çıkmak için adım attı. "Ne eğitmenliğinden bahsediyorsun? Asla senin kuklan olmayacağım!" dedim fakat beni dinlemedi bile.
Ve son kalan aklımı da bana kaybettirdi. Beni görmezden gelemezdi.
"Seni öldürürüm! " diye bağırdım. Kapıya doğru yürüdüm ve onun durmasını sağladım. Omzundan tutup kendime çevirdim. " Seni gebertirim! Hani siz kadın dostuydunuz? " diye bağırdığımda Acar tek kaşını kaldırdı. Beni istemediği ve başından atmak istediği o kadar belli oluyordu ki.
Aren ilk önce bana sonra omzunu tuttuğum elime baktı. Parmağımı Aren'in göğsüne her kelimemde bastırdım. Ve "Annemi bu işe dahil etmeyeceksin, Aren Royan." dedim kararlı sesimle. Gülümsedi.
"Annenin sadece kendini değil başka kızların vücudunu da sattığını biliyor muydun? " diye sorduğunda daha fazla ayakta kalamayacağımı anlayıp dönen başımla kapıya tutundum. "Annen masum bir kadın değil İzel. Onu bitiririm, ve bundan hiç bir pişmanlık duymam. "
Kulaklarım uğulduyordu. Ellerimi saçlarıma geçirdim. Hiç bir şey demeden sarsak adımlarla odama gittim. Kilitli değildi. Yatağıma yattım ve hiç bir şeyi düşünmeden bilincim kapandı.
***
Komidinin üstünde duran çalan saatin tik takları dışında oda da hiç bir ses yoktu. Sol tarafımdaki perdenin kenarından yansıyan günışığını görebiliyordum.
Günleri karıştırmış durumdaydım. Dün yaşanan olayın gece olduğunu düşünüyordum fakat ne kadar baygın kaldığımı tahmin edemiyordum. Yani bir haftadır da burada olabilirdim. 2 gün geçmiş de olabilirdi.
Uyandığımdan beri sadece düşünüyordum. Royanlar gerçek miydi? Belki de Royan değillerdi?
Fakat bu ihtimal gerçekten çok düşüktü. Bir sürü delil vardı. Peki annem? Dediği şey kanımı donduracak cinstendi. Banada erkekler konusunda imaları olurdu. Gerçekten yapıyor muydu? Onu ömrümün sonuna kadar affedemezdim.
Peki Aren benim annemi nerden biliyordu? Beni araştırmış mıydı?
"Offf." diye yakınarak elimi yüzüme getirip dağılan saçlarımı önümden çektim. Kalktığımda vücudumu esnetip uykulu halimden kurtulmaya çalıştım.
Bakışlarım masanın üstündeki bilgisayara değdiğinde anında gözlerimi kaçırdım. Bellek hâlâ oradaydı. Sonuna bakmaya hazır değildim.
Masanın sağ tarafında üç adımlık bir koridor vardı ve ucunda garip bir şekilde kapı vardı fakat kilitliydi.
Sağ tarafta ise kare şeklinde bir ayna vardı. Tipime bakınca bismillah çekmem kaçınılmaz olmuştu. Perçemlerim yardım çağrısında bulunuyordu. Açık mavi gözlerimin etrafı ağlamaktan olsa gerek kıpkırmızıydı.
Ellerim ile saçlarımı düzeltmeye çalıştım fakat o kadar dolaşıktı ki beceremedim. Banyoda bulduğum tarağı kesinlikle yanıma almalıydım.
En son kolumdaki toka ile saçlarımı bağlayıp perçemlerimi kulağımın arkasına sıkıştırdım ve aşırı kalıcı olan parfümüme içimden şükrettim.
Yatağın üstüne tam oturacaktım ki kapıdan duyduğum kilit sesiyle hemen ayağa kalktım. Kapı yavaşça açıldığında karşımda Aren'i görmeyi beklemiyordum. Üstünde beyaz hafif dar tişört ve gri eşofman vardı, vücudunu kapıya yasladı.
Gözlerimi devirdim. "Senin ne işin var burada? " dedim kendisinden sempati duymadığımı belirterek. O ise benim aksime güldü. Gamzelerinden nefret ediyordum. Maalesef ki çok güzellerdi.
"Eğitmeninin ben olacağını sana söylemiştim. " dedi. Hiç bir şey yaşanmamış gibi davranıyordu. Dünkü karanlık halinden eser yoktu ve ben bu halini daha çok seviyordum.
Annemi düşünmeye son verdim. Bugün düşünmeyecektim. Kötü düşündükçe ruh halim daha da kötü bir hal alıyordu. 19 yıllık hayatımda benimde bir gün mutlu olmaya hakkım vardı. Bugün kötü duygular istemiyordum. Onlara güvendiğim söylenemezdi. Asla daha yeni tanıştığım bu adamlara güvenemezdim fakat belki önyargımı kenara bırakabilirdim.
Tek sorun, eğitmen falan istemiyordum.
Yapmacık bir tatlılıkla başımı omzuma eğdim. "Bende sana bunları asla yapmayacağımı söylemiştim. " dedim sahte gülümsememle.
Ciddi ciddi, "Şimdi sen eğitime kendi isteğinle katılmayacak mısın? " diye sordu. Tek kaşımı kaldırdım. "Katılmayacağım." dedim net bir şekilde. "O zaman zorla katılmak zorundasın. " diyince kafamı ne alaka der gibi salladım.
O ise bir şey demeden bana yaklaştı ve ne olduğunu anlamadan ellerini belime koyup beni ters çevirdi. "Napıyorsun sen be! " diye bağırırken bir yandan da dünyam ters döndüğü için sırtına vurmaya başladım. "Aren! Bırak beni! " diye bağırmaya devam ediyordum. O ise kapıdan çıkmış yürümeye başlamıştı bile. Koridordaki adamlar bize bakarak sırıtıyordu.
Ayaklarımı sallandırarak kurtulmak için çırpınmaya başladım. O ise hâlâ yürüyordu. Evi bilmediğim için nereye gittiğini de bilmiyordum.
"Sen nasıl bir manyaksın be adam? Bıraksana ya beni!" dedim ve o da yine ciddi bir şekilde, "Biraz sessiz olmayı dener misin, İzel? " diye sorduğunda "hah" diye bir ses çıkardım ve merdivenleri çıktıktan sonra yavaşlamaya başladığında geldiğimizi anlayıp bakmaya çalıştım ve kocaman ikili bir kapı ve önünde duran bir sürü koruma ve Aras ile Acarı gördüm.
"Hadi lan. İndirsene beni. Gelmedik mi? " diye sırtına yine vurduğumda "Geldik, Allahın cezası.. Geldik. " diye beni indirdiğinde etraftakilerin bıyık altından güldüğünü görüp onlara sataşacaktım ki vazgeçtim. Sadece sert bir bakış attım, Aras ise bana gülerek göz kırptı.
Acar ise Aren ile bana huzursuzlukla bakıyordu. Acar'ın benden nefret ettiğine emin olmak üzereydim. Onlarla olmamı istemediği açıkça ortadaydı fakat bu nefretinin sebebini bilmiyordum.
Aren beni belimden yanına doğru çekerek aramızdaki küçük boşluğu kapattı. Ardından "Hazır mısın? " diye sordu. 'Sen ciddi misin' bakışını attıktan sonra,
"Ne yapacağımı bile bilmiyorum ne hazırlığından bahsediyorsun? " dediğimde siyah giyinmiş adamlara kafa işareti yaptı. Adamlardan biri elindeki anahtarla kocaman ikili kapıyı açtı.
Kapılar gıcırtıyla beraber açılınca nefesimi tuttum. İçerisi çok büyüktü! 2 futbol sahasına tekabül edebilirdi. Tellerle çevrilmiş bir sürü spor salonuna benzer odalar vardı. O odalarda sadece boks torbaları vardı. Eğitmenler onlara bir şeyler diyor, öğrenciler de daha hırsla boks torbalarına yumruk atıyordu.
Aren sol kolumu tutarak beni hareket ettirdi. Eğitim falan almak istemiyordum. Operasyonlara katılmakta istemiyordum.
Çünkü ben bir R. O. Y. A. N değildim.
İçeride bir sürü adamlar ve kadınlar vardı. Bazıları gördüğüm gibi eğitimdeydi, bazıları tellerin dışında duvara yaslanıp yanındakiler ile bir şeyler konuşuyordu.
Etrafa bakmayı sürdürdüğümde en sağda iki kızıl güzel kadını gördüm. İkiside Aren'e bakıyordu. Bakışlarımı yanımda yürüyen Aren'e çevirdiğimde çekici bir şekilde onlara sol gözünü kırptı. Kızlar ise utançla gülerek birbirlerine vurup önlerine döndüler. Hatta birisi öbürüne kolunu bile cimcikletti. Aren'in fanı çok olmalıydı. Hırsla tekrar ona döndüm,
"Hayranın çok sanırım. " dedim onunla aynı hizada yürüyerek. O da gülerek, "Çekici olmam benim sorunum değil." dedi.
Bende alaycıl bir şekilde güldüm. "Anca bu tip kızları etkilersin zaten. " dediğimde kaşlarını kaldırdı. "Ne demek istiyorsun? Seni etkileyemez miyim? "
"Üzgünüm, psikopat örgüt kurucularından hoşlanmıyorum. " dedim gülerek. Gülmesini beklemiyordum ama o da güldü.
"Üzgünüm İzel, çaylaklardan hoşlanmıyorum. " dediğimde tekrar göz devirdim. "Ben çaylak falan değilim. Bir Royan üyesi.. hiç değilim. "
"Bunları daha sonra senden tekrar dinlemek isterim. " dedi gözlerime bakarak. "Kararım değişmeyecek. " dedim itiraz istemeyen sesimle. "Onu sonra göreceğiz. " dedi o da.
Hiç bir şey demedim. Beni o tel odalardan boş olana götürdü. Arkasından girdiğimde bir çift boks eldivenini bana uzattı. Bunu gerçekten yapmak istemiyordum ama artık itiraz etmekten bıkmıştım.
Oflayarak elinden aldım ve kendi elime eldivenleri geçirdim.
"Hazır mısın? "
Bugün kaçıncı kez hazır mısın diyordu saymamıştım fakat hazır falan değildim.
|
0% |