@iremmlynnn
|
Yaz tatilimi ailemle beraber geçirdim. Annem ev hanımı o yüzden bizimle sürekli ilgilenebiliyordu. Ama babam genelde işte olurdu. Kalan zamanlarında o da bizimle ilgilenirdi. Yaz boyunca bütün arkadaşlarımla konuşmaya devam ettim. Ve Ankara'ya dönmem gereken zaman geldi. Aslında ne kadar ailemi özlesem de orası da evim gibi olmuştu. Ailemle mutlu bir şekilde vedalaştıktan sonra uçağa doğru ilerledim. Koltuğuma yerleşip kemerimi taktıktan sonra kulaklığımı taktım. Çok heyecanlıydım. Yaklaşık bir saat sonra uçaktan indim. Yurtta kalmaya devam edecektim. Bir iş bulabilirsem eve çıkmak için sabırsızlanıyordum. Yurda gitmek için taksiye bindim. Taksi yurdun önünde durdu taksiciye parasını ödedikten sonra taksiden indim. Valizimi de alıp odaya çıktım. Eşyalarımı bıraktım ve kendimi direk yatağa bıraktım.
ÖZGÜR
Benim ailemdeki çoğu kişi gibi benim de uymam beklenen kurallar vardı. Babamın kardeşleriyle ortak olduğu bir aile şirketimiz var. Bu yüzden amcalarımla hep çok yakın ilişkilerimiz oldu. Doğduğumdan beri babam kadar söz hakları vardı üzerimde tabii sadece benim değil kardeşlerim ve kuzenlerimde aynı şekilde. Rüzgar, benim bu hayatta ki sırdaşım en iyi arkadaşım. Benden üç yaş küçüktü. Arda, o da benim neşe kaynağımdi. Ve babam daima hayattaki en önemli şeyin çalışmak ve mantıklı davranmak olduğunu söyler. Çok katı biri diyemem ama tahammül edemediği iki şey vardır; anneye babaya saygısızlık ve babanın lafının çiğnenmesi. Ve canım annem Tomris hayatını tamamen bize adamıştı. Yeri gelir kavgacı olur yeri gelir yufka yürekli olurdu. Annemin bu hayattaki en büyük korkusu çocuklarının onunla aynı kaderi paylaşması. Çilem'in karakteri de tıpkı annem gibiydi. Kavgacı asi ama sevdiklerine melek gibidir. Aslında onu ilk gördüğümde önce dış görünüşünden etkilendim daha sonra herşeyinden. Ama benim uymam gereken kurallar arasında aşık olmamak da vardı. Çünkü beni evlendirmek istedikleri biri vardı;Hande. Benim ailem karmakarışık bir aile. Yıllar önce dedem kardeşinin vefatının ardından onun eşi Fatma'yı ikinci karısı olarak eve getirmiş. Fatma Babannemin zaten eve geldiğinde üç çocuğu varmış. Babamların hiçbir zaman anlaşamadığı senelerce kavga edip bazen küs kaldığı üç kuzenleri olmuş. Onlar şirkete ortak da değillerdi. Babam öz kardeşleriyle kurmuştu. Hande Fatma Babannemin torunuydu. Hande'nin zengin bir koca için yapamayacağı şey yoktu. Ama bu duruma başından beri hiç sıcak bakmamıştım. Annemde öyle o da Hande'nin gelini olmasını istemiyordu. Odamın kapısı çaldı." Napıyorsun lan" diyerek odaya Rüzgar girdi. " İyiyim düşünüyordum." dedim. Rüzgar yanıma oturdu "Senin canın mı sıkkın?" Diye sordu. Kafamla onayladım. " Anlat o zaman babam mı birşey dedi?" Rüzgara döndüm " Rüzgar benim hiç başkasını sevme şansım yok mu?" Diye sordum. Rüzgar benim aksime her zaman aileme baş kaldırırdı. " Olmaz olurmu tabiki de var. Ne oldu sen aşık mı oldun?" Diye sordu gülerek. " Aşık olsak ne olur sanki izin mi var?"dedim. Rüzgar ise bana dönüp" Özgür sakın bizimkilerin lafına bakıp birini seviyorsan vazgeçme. Bırak sülale bizi kötü bilsin " Dedi. " Ben bir kızı seviyorum" dedim. "Ooo kimmiş bu kız" diye sordu gülerek. " Dünyanın en güzel kızı ismi Çilem" dedim. "E ne güzel işte bak Özgür bizimkilerin onayını almak zorunda değilsin sen bu kızı tutup da getirsen kimse ağzını açamaz." dedi. "Sence açılmalımıyım?" Diye sordum. " Daha açılmadın mı?" Dedi şaşkın bir ifadeyle. " Hayır tabiki şuan arkadaşız " dedim. "Nereden tanıştınız?" Diye sordu Rüzgar. " Aslında ilk sınıfta gördüm onu. Daha sonra öğrendim ki barışın sevgilisiyle oda arkadaşıymış." Dedim ve fotoğrafını gösterdim. " Güzel kızmış " dedi Rüzgar. Üniversite ikinci sınıfa başlayacaktım. Ankara da ailemle yaşadığımız yer fakülteye uzak kaldığı için kendime küçük bir ev tutmuştum. Bugünde evime gidecektim. Evdekilerle vedalaştıktan sonra arabama bindim. Ve evime doğru gitmeye başladım.
Çilem
Uyandığımda saat baya geç olmuştu. Odada birtek Beyza vardı. Ama bir gariplik vardı. Sanki Beyza kendi kendine konuşuyordu. Sinirli bir şekilde bana baktı. " Sen iyi misin?" Diye sordum. Cevap vermedi onun psikolojik sorunları olduğunu biliyordum. Ama ilk defa korkmaya başladım. Eline bir makas aldı. Altıma yapacağım sandım. Aynanın karşısına geçti ve saçlarını kesti. Odadan nasıl çıktığımı bir ben bir Allah bilir. Hemen cebimi kontrol ettim. Ohh dedim. Telefonum yanımdaydı. Elim ayağım titredi. Ve kendimi yurttan dışarı attım. Yağmur yağıyordu ve benim gidebileceğim hiçbir yer yoktu. Annemi aradım olanları anlattım ve bir kız arkadaşımda kalacağımı söyledim. Annem binbir kere beni tembihledikten sonra izin verdi. Ama ne bir kız arkadaş ne bir ev vardı. Geceyi dışarıda geçirecektim. Yürümeye başladım ne yapacağımı da bilmiyordum. Arkamdan bir ses geldi."Çilem" dönüp baktığımda bu sesin sahibinin Özgür olduğunu gördüm. "Aaa Özgür" dedim. " Bu yağmurda senin ne işin var dışarda?" Diye sordu. Özgür'ün arabası hemen dibimizdeydi. Özgür benim için arabadan mı inmişti. " Yurtta bir sıkıntı çıktı da o yüzden biraz dışarı çıkmak istedim." Dedim. Yağmur iyice bastırmıştı ve havada soğumaya başlamıştı. Özgür havaya baktı "Gel arabada konuşalım istersen" dedi. Normalde vücudunda y kromozomu taşıyan hiçbir canlıya güvenmem. Ama içinde bulunduğum durumdan dolayı mı yoksa Özgür'e güvendiğim için mi bilmiyorum ben o arabaya bindim. Özgür de şoför koltuğuna geçip oturdu. "Islanmışsın" dedi ve arkadaki çantasından bir tişört çıkartıp bana verdi. " Teşekkür ederim" dedim. Biraz saçlarımı kuruladım. Özgür arabayı sürmeye başladı. "Nereye?" Diye sordum. " Ben evime gidiyordum aslında istersen sende gel." Dedi. " Hayır tabiki de." Dedim. Özgür arabayı sakin bir yere çekti. " Yurtta ne oldu?" Diye sordu. Olanları anlattım. " Bu gece nerede kalacaksın?" Diye sordu. Sessiz kaldım. " Ben seninle birşey konuşmak istiyorum." Dedi. " Ne konuşacaksın?" Diye sordum. " Biraz uzun sürecek bir kahvemi içmeye ne dersin?" Dedi. Meğerse durduğumuz yer Özgür'ün kapısının önüymüş. Düşündüm zaten gidecek bir yerim de yoktu. " Peki" dedim. Arabadan indik Özgür evine doğru ilerledik. Evine girdiğimde klasik dağınık bir öğrenci evinden ziyade toplu düzenli bir ev olduğunu gördüm salona geçtik. Özgür odasına gitti ve elinde bir tişörtle geri geldi. " Üstün ıslak kalmasın hasta olursun." Dedi. " Nerede değiştiriyim?" Diye sordum. " Banyoya geçebilirsin." Dedi. Banyoya doğru ilerledim hızlıca üstümü değiştirdim ve salona geri döndüm. Islak tişörtümü de banyoda bıraktım. Sanki babanın evi Çilem. Özgür elinde iki fincanla salona geldi. " Teşekkürler ." Diyerek birini elinden aldım. Özgür çaprazımdaki koltuğa oturdu. "Sen benimle ne konuşacakdın?" Dedim. "Şey aslında bugün bir farklılık yapıp ben anlatacağım kendimi." Dedi. Biraz şaşırdım doğrusu çünkü Özgür kimseye kendinden pek bahsetmezdi. "Ben " dedi. Zorlandığı her halinden belliydi." Önce ailemden bahsedeyim ben küçüklüğümden beri birçok yerde yaşadım. Bir süre Trabzon daha sonra Ankara bir süre Almanya derken hep oraya buraya savruldum diyebiliriz. Aidiyet duygusunu çok fazla hissedemedim. Benim ailem de benim gibidir kararları kendin vermek biraz zordur. Sevmek de aynı şekilde. Genel olarak sülaledeki herkes ailesinin istediği kişiyle evlenir. Aşık olmaz olsa da kavuşmaz. Bende hayatımın bu şekilde olacağını düşünürdüm. Kendimi bu fikre çok alıştırmıştım. Ta ki seninle tanışana kadar." Özgür beni mi seviyordu? " Çilem ben seni seviyorum." Dedi. İşte şimdi taşlar oturmuştu. Benim sevgim Ankara değil Özgür'dü. Ben Özgür'ü seviyordum ve şimdi aydınlanmıştım. Aslında herşey küçükken hayalini kurduğum gibi olmuştu. İyi bir işim olacaktı. Ve şimdi de zengin bir erkek. Özgür'ün ailesini az çok tanımıştım. Beni istemezlerdi. "Senden şuan için bir cevap beklemiyorum." Dedi Özgür. "Biraz şaşırdım" dedim. " Senden cevap istemeden önce anlatmam gereken birkaç şey daha var. Bak Çilem eğer sevgili olursak seninle ciddi düşüneceğimi bilmeni istiyorum çünkü ailem okulum bittikten sonra evlenmemi isteyecek. Ama eğer benimle sevgili olur ve benimle evlenirsen güçlü olman lazım direnmen lazım çünkü benim ailem zordur. Annem seni sever muhtemelen kardeşlerim de babam da alışır sana ama diğerleri sana bahsettiğim diğer ailemin karşısında dimdik durman gerekecek. Beni reddedebilirsin. Ama şunu da söyleyeyim daha sonra karar ver başımıza ne gelirse gelsin arkanda yanında ben olacağım seni hep seveceğim bunu unutma." Duyduklarım karşısında şok olmuştum Özgür çıkma teklifimi yoksa evlenme teklifi mi etmişti anlayamadım. Şuan hayatım için önemli bir karar vermem gerekiyordu. Özgür'ü seviyorum onu çok seviyorum. Ama anlattığı hayatta ayakta kalabilecek miyim? Diye düşündüm. Hayal ettiğim hayat ışıltılı zengin bir hayat beni bekliyordu. Belki manifest belki tesadüf ne derseniz diyin ama fırsat bana gelmişti. Bu bir kumardı ya ayakta kalacak hayallerimdeki hayatı yaşayacaktım ya da mutsuz bir kadın olarak bir ömür yaşayacaktım. Ben risk alacaktım. Kendime güveniyorum. Ayakta kalacak ve hayalimdeki hayatı yaşayacaktım. Zamanında beni hor gören akrabalarım benimle yakın olmak isteyecekti. Beni küçümseyen herkes bana Çilem Hanım diyecekti. " İstediğin zaman cevap verebilirsin." Dedi Özgür. " Özgür ben seni seviyorum." Dedim. Özgür gülümsedi " Ve evlilik için birşey diyemem ama çıkma teklifini kabul ediyorum." Dedim gülerek. Özgür yanıma oturdu beni kendine çekip sarıldı bende karşılık verdim. Çok güzel kokuyordu hafif bir parfüm kokusuydu. O gün Özgür'le saat sabah beşe kadar saçma sapan herşeyden konuştuk. Farkettim ki Özgür benim hayatımda unutmayacağım biri olacaktı ya iyi ya kötü. Artık uykumuz geldiğinde ben Özgür'ün yatağına geçtim. O da salonda koltukta yattı. Saat 10:32 de uyandım. Annem elli kere aramıştı. Biraz ayılınca geri aradım ve iyi olduğumu söyleyerek içini rahatlattım. Telefonu kapatıp odadan çıktım. Özgür hala uyuyordu. Kapıdan ona baktım. O kadar ses yapmama rağmen uyanmamıştı. Mutfağa geçip biraz etrafı kurcaladım. Evde bir sürü kahvaltı malzemesi vardı. Onlarla güzel bir kahvaltı hazırladım marifetli bir kızdım. Daha sonra banyoda tipimi düzelttim ve Özgür'ü uyandırmaya gittim. Nasıl uyandırmam gerektiğini bilemedim. Parmaklarımın ucuyla hafifçe dürttüm "Özgür uyan" dedim otoriter bir sesle. Biraz daha dürttükten sonra uyandı. "Günaydın Özgür" dedim. Özgür bir iki saniye afalladı. " Günaydın." Dedi. "Sana kahvaltı hazırladım. Hadi kalk!"dedim. " He eline sağlık" dedi. "Daha yemedin Özgür" dedim. Mutfağa doğru ilerlerken. Özgür önce banyoya gitti. Geldiğinde karşıma oturdu. Birkaç birşey yedikten sonra telefonu çaldı. Arayan annesiydi. Özgür "Ben sana haber vereceğim annecim." dedi ve kapattı. "Bugün bir planın var mı?" Diye sordu. "Normalde bugünkü planım bütün gün uyumaktı her cumartesi yaptığım gibi" dedim. "Benim uyumaktan daha iyi bir fikrim var." dedi. "Neymiş o fikir?" Diye sordum. "Bugün babannelerim, amcalarım falan bize yemeğe gelecekler sende gel ikimiz beraber gidelim. Hem seninle beraber olduğumu gözlerine sokmuş olurum hemde seni ailemle tanıştırırım." Dedi. " Bunun için çok erken değil mi?" Diye sordum. Tabi ki de çok erkendi. Ama onun ailesini de düşününce "Olur gideriz"dedim. Özgür "Teşekkür Ederim" dedi. Kahvaltımız çoktan bitmişti. Saat 12 olmuştu. Şimdi yurda dönmem gerekiyordu. Özgür beni saat 6 da yurdun önünden alacaktı. Dikkatli olmam ve telefonu çaldığı gibi açmam konusunda sözleştik. Beni yurdun önüne bıraktı. Odaya çıktım ama odada Beyza'nın olduğu taraftaki eşyalar yoktu. Banyoyu da kontrol ettim ama boştu. Bu sene Yaren yoktu o eve çıkmıştı. Yeni gelen kızla da pek aram yoktu. Yatağa oturdum ve annemi aradım. "Anne benim konuştuğum birisi var." dedim. Annem bu konularda hep dürüst olmamızı ister. Özgür de kaldığımı söylemedim." Yaaa" dedi annem. Kimmiş, kimlerdenmiş sorularını cevapladıktan sonra ailesi ile bir akşam yemeği yiyeceğimizi söyledim. Annem şaşırdı tabii ama onun içini rahatlamayı başardıktan sonra telefonu kapattım. Zaten dün olan herşeyi uyumadan önce kardeşime mesajla anlatmıştım. O biliyordu. Kulaklığımı taktım ve Ayna- Sen Unutma Beni şarkısı eşliğinde biraz odayı toparladım. Sonra oturup biraz iş ilanlarına baktım. Birkaç yeri aradım. Sonra kalktım hala yerleştirmediğim valizimden birkaç elbise çıkardım. Elim askılı siyah mini elbiseme gitti üstüme bol siyah bir blazer ceket giydim. Saçlarımı düzleştirdim, makyajımı yaptım. Nazar boncuğumu taktım. Artık hazırdım. Saat 17:53 idi. İki dakika sonra Özgür aradı ve aşağıda olduğunu söyledi. Özgür'ü yaklaşık yedi dakika kadar beklettikten sonra aşağı indim. Özgür de elinde sigarayla beni bekliyordu. Beni görünce sigarasından derin bir nefes çekti. " Çok güzelsin" dedi. "Her zamanki halim" dedim bilmiş bir tavırla ve arabaya geçtim. Özgür de şoför koltuğuna geçip oturdu."Senden bir tek anneme ve kardeşlerime söz ettim. Yani diğerlerine sürpriz olacak. Haberin olsun" dedi. Ben kendimi alacağım her tepkiye hazırlamıştım aslında. "Umarım iyi bir sürpriz olur."dedim. Yol boyunca Özgür heyecandan kıpır kıpırdı. Yol boyunca çok fazla konuşmadan Özgür'ün ailesiyle yaşadığı eve doğru geldik. Evleri yalan yok beklediğimden lüksdü. Dışardan bile çok güzel görünüyordu. Neredeyim ben? Dedim içimden. Özgür çok heyecanlıydı. Evi görünce bende gerilmiştim. Özgür elimi tuttu. Duruşunu dikleştirdi ve zile bastık. Kapıyı esmer tenli siyah saçlı benim boylarımda bir kız açtı. "Abi" diyerek Özgür'e sarıldı. "Naber abicim" dedi Özgür. Kız geri çekilince beni gördü. Gülümsedim "Merhaba" dedim. "Merhaba hoşgeldiniz" dedi ama sesinde büyük bir şaşkınlık vardı ki bu yüzünden de belli oluyordu. İçeri girdik. Özgür'ü gören seviniyor. Beni gören şaşırıyordu. Özgür ilk annesine sarıldı."Hoşgeldiniz"dedi neşeli bir sesle. "Hoşbulduk"dedim ve ben de sarıldım. Herkes Özgür'e anlamaz gözlerle bakarken Özgür kardeşlerine sarılıyordu. Ben insanlara insanlar da bana bakarken çok şükür Özgür bana döndü ve "Sizi kız arkadaşımla tanıştırıyım, Çilem."dedi. Herkes şaşırmıştı ama bir kişi şaşırmanın ötesinde bir tepki vermişti. Sarı saçlı herkesten fazla süslenmiş bir kız. "Kız arkadaşı mı?" Dedi ve salondan çıktı arkasından da yaşlı bir kadın çıktı. Özgür onları pek umursamayarak benimle birlikte koltuğa oturdu. Tanışma aşamasından nefret ettiğimi o gün bir daha anladım . Özgür herkesi sırayla tanıtmaya başladı. İlk olarak annesini gösterdi. "Annem" dedi. Annesi bana güler yüzle yaklaşmıştı. Daha sonra babasıyla tanıştırdı beni ama babası daha çok inceler gibi bakıyordu. "Merhaba" dedim. "Merhaba" dedi Özgür'e bakarak. Muhtemel kimse bu sürprizden hoşlanmamıştı. "Rüzgar" dedi Özgür kardeşini göstererek. "Hoşgeldiniz" dedi Rüzgar. "Hoşbulduk" dedim. Daha sonra kardeşi Arda, amcası Ali ve eşi Belgin onların çocukları Yıldıray, Yiğit ve Ecemle de tanıştım. Ecem bize kapıyı açan o esmer kızdı. Tanışma sırası halasına gelince kadın sert bir sesle " hoşgeldiniz" dedi. Bu kadın kesinlikle Fatma babannesinin kızı diye düşündüm. Zaten öyleymiş. Özgür beni ne kendi babannesiyle ne Fatma babannesiyle tanıştırmadı. Dedesi ise hiç yüzümüze bakmadı. Ortamda en çok konuşan kişi Arda ve Ecem di. Aşırı gergin bir ortamdı. Benimle ilk konuşan kişi Özgür'ün annesiydi. " Sen nasılsın Çilemcim" diye sordu. "İyiyim siz nasılsınız?" Diye cevap verdim. Galiba beni biraz sevmişti. Daha sonra içeri o sarı saçlı kız girdi. " Gel Hande" dedi Özgür'ün halası. Kız burnundan soluyordu. Özgür'e fısıldayarak " Bu kim?" Diye sordum. " Anlatıcam" dedi. Daha sonra yemeğe geçtik. Yemek boyunca herkes normal bir şekilde konuştu. Beni tanımak için de birkaç soru sordular. Konuştukça sanırım biraz daha buzlar eriyordu. Ama benim hiç yüzüme bakmayan Özgür'ün Fatma babannesinin tayfasıydı. Beni biraz fazla iyi niyetli görmüşlerdi. Biraz böyle görmelerinde bir sakınca yoktu. Çünkü onlar beni tanımıyorlardı. Bırakalım kolay lokma sansınlar diye içimden bunları düşünürken yemek faslı bitti. Telefonuma Özgür'den bir mesaj geldi " birazdan kaçalım" diye. "Tamam" dedim çünkü Özgür'e sormak istediğim o kadar çok şey vardı ki sabırsızlıkla bekledim. Ortada hala bir muhabbet dönüyordu. "Biz yavaştan gidelim." Dedi Özgür. Ay yok şükür dedim içimden. "Ee oğlum daha erken değil mi?" Dedi babası. "Offf" dedi Rüzgar "kaldım yine bunlara". "Ay Rüzgar sende gitsene bizim de kafamız dinlenir belki" dedi Arda. "Nerede o günler" dedi Yıldıray. "Gerizekalılar" dedi Rüzgar. "Hadi Çilem" dedi Özgür. Kalktım çantamı alıp ceketimi giydim. Odadaki herkesle vedalaştım tek bir kişi hariç Hande. Sadece ona özel yaptığımı iyice anlasın diye annesine yani Özgür'ün halası Aysun'a bile sarıldım. Ben gittikten sonra bu ev sakin kalmayacaktı. Bundan iyice emin olmuştum. Özgür'le kapının önüne çıktık ve arabaya doğru yürümeye başladık. "Ohh rahatladım be" dedi. "Ailene fazlasıyla şok etkisi yarattık." Dedim. "Olacak o kadar" dedi. "Daha önce kimse tutup da sevgilisini getirmedi mi ailesi ile tanıştırmaya" diye sordum. "Sadece Ali amcam ve Tayfun amcam yapmıştı. Onların da eşlerini kabul ettirmeleri senelerini aldı." Dedi. Arabaya geçtik. Bunların ailesi harbiden anormaldi. Çok şükür ki ben kendi baba tarafımdan alışkınım. Yola çıktık. "Yoruldum" dedim. "Şimdi bana gidelim yatarsın dinlenirsin." Dedi. " Beni yurda bırakırsan sevinirim." Dedim. "Benimle kalmayacak mısın?" Diye sordu. Özgür gözlemlediğim kadarıyla sevdiklerine çok bağlı biriydi. Ama henüz tam anlamıyla benim değildi. Bana her istediğinde ulaşmasına izin verirsem onu kontrol altına alamazdım. Onu reddetmeliydim. "Hayır bugün yurtta kalacağım." Dedim. "Tamam o zaman" dedi sakin bir sesle. "O sarı saçlı kız vardı ya Hande midir nedir niye diğerlerinden fazla şaşırdı?" Diye sordum konuyu değiştirerek. "Beni evlendirmek istedikleri kız o" dedi. "Bir kilometre uzaktan baksam anlarım o kızın zengin koca aşkını" dedim. Sanki sen değilsin çilem. " Sen baya insan sarrafısın"dedi gülerek. "Ama anneni babanı sevdim kardeşlerin kuzenlerin de iyi. Eminim hepsi beni tanıdıkça seveceklerdir." Dedim. "Severler ya bide maalesef bizim aile biraz kalabalık amcalarım falan şimdi babam neyse amcalarım da o" dedi. "Niye bu kadar yakınsınız?" Diye sordum. "Ya bizim şirket var ya onun için sürekli beraberiz onlarla." Dedi. "Kaç amcan var ki?" Diye sordum. "Üç tanesi öz bir tanesi üvey olmak üzere dört"dedi. "Nasıl üvey?" Diye sordum. "Benim dedem erkek kardeşi vefat edince çocukları ortada kalmasın diye kardeşinin eşiyle evlenmiş yani Fatma babannemle" dedi. "Ali amcan iyi birine benziyor ama diğerleri nasıl?" Diye onu sorularımla darlamaya devam ettim."Tayfun amcam var o en küçük amcam eşi Alman Almanya da yaşıyor oğlu var bir tane İlker bir de Altan amcam var onlarda geçici süreliğine Trabzon da onun da iki oğlu var Kaan abim ve Egemen öyle işte başka sorun yoktur İnşallah" dedi "He sen sormadan söyleyeyim üvey amcam Rasim ile de gerekmediği sürece pek görüşmüyoruz." Diye ekledi. Çocuk aklımı okudu sanki. Biz böyle konuşurken yurdun önüne yaklaştık. " Yurtta kalmak istediğinden emin misin?" Diye sordu Özgür. "Eminim hem merak etme bu sene yeni kızlar gelmiş. Kurtuldum Beyza'dan." Dedim. " Yurtta yapabiliyor musun?" Diye sordu. Evet diyip ona yalan söylemek istemiyordum. " Yakında eve çıkacağım." Dedim. Çünkü ne yapıp ne edip kurtulmam lazımdı. "Belli mi hangi ev olduğu." Diye sordu heyecanla. "Hayır henüz araştırmaya vaktim olmadı." Dedim. "Bizim apartman da bir ev var kiralık istersen sorabilirim." Dedi. Herşey tamam bir şey eksik para. Yine kuyruğu düşürmemek için "Tamam sor bana haber verirsin." Dedim. Yurdun önünde durduk. Özgür'e sarıldım "Teşekkür ederim bugün benimle geldiğin için" dedi. "Rica ederim görüşürüz." Dedim ve arabadan indim. Annemde ısrarla arıyordu. Telefonu açtım. "Napıyorsun kızım niye açmıyorsun telefonu?" Dedi annem. Bir bahane uydurdum ve konuyu ev mevzusuna getirdim. Şimdi oyunculuğumu konuşturmam gerekti. Ağladım sızladım. Babamı aradım biraz ona ağladım."Etrafa güvenmiyoruz" dediler. Bir şekilde ikna etmeyi başardım. Yıldırma yöntemi her zaman ise yarar. "Eve git bak" dediler. Benim acilen iş bulmam gerekti. Hala yurdun önündeydim. Yurda girmeyince ailemize haber gidiyordu.Ama bugün hiç gitmek istemiyordum. Özgür şimdiye kadar evine gitmiştir diye düşündüm. Şuan bir çıkmazdaydım ve ne yapabilirim diye düşünecektim. Yurda girdim. Tabiki kaçacaktım. Çünkü para bulmam lazımdı. Ailemin beni sorumluluk sahibi sanması için "Ben kira parasını biriktirdim." diye yalan söyledim. Ama beş kuruş param yoktu. Ama burası Ankara'ydı. Ankara'nın nesi meşhur pavyonları. Bunu yapan bir tek ben değildim. Tanınmayacağım şekilde bir makyaj yaptım. Sadece derdini dinleyecek bir kadına ihtiyacı olan çok erkek vardı. Ailemin bunu karşılayacak parası vardı. Ama onlar eve çıkmamı istemiyordu. O yüzden kurallarımız biraz katıydı. Onları da anlıyorum. Endişeleniyorlardı. Ama şuan duygularım mantığımın önüne geçemezdi. Biraz zeka biraz dişilik bir araya gelince elde edilemeyecek bişey yoktur. Yurdun arka kapısından kaçtım. Zaten saat gece yarısını geçmişti. Bildiğim ücra bir köşede bir pavyon vardı. İçeri girmek içimden pek gelmedi. Kapının önünde durmaya başladım. Bir adam çıktı zil zurna sarhoştu ayakta bile duramıyordu. İşte bu hemen yalnız mı diye kontrol ettim. Etrafta kimseler yoktu. Daha ben ona birşey demeden adam bana bakarak elini bacaklarının arasına attı. Bana doğru yürümeye başladı. Pavyonun arkasında ağaçlık tenha alanlar vardı. Onu oraya çekecektim. Arkamdan geleceğini bilerek oraya doğru yürümeye başladım. Geliyordu. Tam tenha bir yerde durdum. Zaten sevişen sevişene adam yanıma geldi."Merhaba bayan" dedi. "Merhaba" dedim. Parmağında altın bir yüzük vardı. Adamın zengin olduğu her halinden belliydi. Kıvıra kıvıra ağaçlıkların oraya geldim. O da peşimden. Adam saçlarıma dokundu. Fazlasına izin vermeyecektim. Elini tuttum parmağından yüzüğü yavaş yavaş çektim. Yüzük elimdeydi. Farketmedi bile. "Ama benim gitmem lazım beni burada bekler misin?" Dedim. "Olur beklerim ben hergün buradayım." dedi kendinden geçmiş gibi. İşte bu hemen uzaklaştım. Hızlıca yurda döndüm. Ailemden paramı alır almaz adama yüzüğünün aynısını verecektim. Zaten klasik bir alyansdı. Yurtta son günlerimdi. Bıkkınlıkla yatağıma uzandım ve yarını beklemeye başladım.
|
0% |