14. Bölüm

14. BÖLÜM

irem nur
iremnur35

Herkese selammmm normalde sonda yapardım ancak açıklamayı bu sefer başta yapıyorum ne yazık ki bilgisayarım bozulduğu için bölüm atamadım inanın telefondan yazmakta çok zor düzenli atmaya çalışacağım bölümleriii merak etmeyin bu bölümen hemen sonra yeni hikayeme bölüm yazacağımm hepinizi bekliyorummm Hüma ve İskender'in hikayesine. :)) Bölümde ki Kürşat Alya'nın ilk bölümlerde ki yemek sözü verdiği panzehir aldığı kişi bu bölğm biraz Atakanın kıskançlığını okuyacağızzz biraz da erkekler sürünsün deme ama :D

Evde oturmuş kitap okuyordum ama gerçekten artık çok fazla sıkılmaya başlamıştım babamın hastaneden çıkmasının üzerinden 2 hafta geçmişti ve eve dönmüşlerdi bu sürede Atakan ve Kartal timinden kimseyi görmemiştim Canan abla söylemişti önemli bir görev için Azerbaycan' a gitmişlerdi. Bu sırada da sık sık Canan ablayla beraber geçirmiştik Kardelen, Melek sık sık geliyordu Selimle Mete de beni sorup kızların işi varken bile her gün yanıma yolluyorlarmış eminim ki bunları onlardan isteyen kişi Atakandı aramıyordu aramıyordum aramasını da istemiyordum babamın yaşadıkları onu kaybetme korkusunu unutamıyordum bende mutlu değildim bu durumdan ama napabilirdim. Artık kendime iş bakmam gerekiyordu saate baktığımda akşam 8 di şimdi Canan ablayla kızlar damlardı içeri. O anda zil çaldı yüzümde gülümseyle kapıyı açtım artık ezberlemiştim gelen onlardı.

-Hoş geldinizzzz.

Hepsi bir ağızdan hoşbulduk derken hemen elimi Cananın kızına uzatmıştım o da beni tanıdığından atlamıştı eh kocaman olmuştu dünyalar güzeli bir kızdı gerçektende. Umarım ismine yakışır bir kız olurdu Asena Ahmet abi onu sürekli dişi kurdum diyerek seviyordu herkes çok gülüyordu ama benim bir ayrı hoşuma gidiyordu gerçekten bazen baba kızı hayranlıkla izliyordum. Bir adama en çok yakışan konum kız babası olmaktı. O anda gözümün önüne Atakan gelmişti kucağında küçük bir kız çocuğuyla ne çok isterdi bir kızı olmasını adını Gökçe koyucakmış öyle diyordu bir keresinde Ahmet abiyle Selime anlatırken şahit olmuştum gözleri parıldayarsk anlatıyordu. Ben size bunları anlatırken kızlar çoktan içeri geçmiş çay doldurmuşlar koyu bir sohbete dalmışlardı saat 10' a gelirken Asena kucağımda uyuya kalmıştı gülerek onu izliyordum. Canan abla "Kuzum ben alıyım onu kolun ağrımasın istersen" "Yok yok abla kalsın nolur çok güzel uyuyor ben halimden memnunum rahatını bozmayalım dişi kurdun deyince hepsi gülmüştü." Meleğin telefonu çalınca açtı. "Buyrun teğmenim." Mete olduğunu tabii ki anlamıştık hepimiz kullandığı tabire tebessüm etmiştik be yüzbaşım diyordum ama aynı anlam taşımıyordu Meleğin söylediğiyle sonrasında Melek "Dur canım bekle sorayım." Bana döndü "Ahmet abiyi bırakıcaklarmış müsaitse Alyayı da görelim diyorlarlar." Memnuniyetle kafamı salladım. "Gelsinler gelsinler taze çayım da var. " Melek kafasını sallayıp telefonla konuştuktan sonra kapatıp bize dndü kapı çaldığında Melekle Kardelen koşa koşa kapıya gittiler. "Bak bak görüyor musun Canan abla? Yavukluları geldi diye seke seke gidiyorlar" "Eee birde senin yavukluna nasıl koştuğunu görseydik rahat edicem, neyse bençatıcam senin çöpünü var aklımda bir şeyler." imayla güldüğünde hemen kafamı eğmiştim bu kadın neden bu kadar açık sözlüydü. İçeri sırayla Ahmet abi, Mete, selim ve Atakan girmişti. Hepsine hoş geldiniz dedim bir dakika ayyy neee içeri Atakan mı girmişti onu beklemediğim için çok şaşırmıştım ve sanırım bu da yüzüme yansıdığından Kardelen hafifçe dürtüp "Kız kapat ağzını sinek kaçıcak" güldüğünde ona göz devirip önüme döndüm sonra tekrar kafamı çevirip baktığımda Atakanın bana ve Asena'ya hayranlıkla baktığını gördüm göz göze geldiğimizde hemen kafasını çevirip koltuğa oturmuştu. Yok yok o hayranlık bana değil Asenayadır. O sırada Asena uyanmıştı ve mızmızlanıyordu ayağa kalkıp Canan ablaya vericekken diğer taraftan Atakan kollarını uzatınca Asena heyecanla ellerini çırpıp Atakan'ın resmen üzerine atlamıştı kahkaha attığımda Ahmet abi" Ben anlamıyorum bizim kızların Atakan düşkünlüğü ne böyle" dediğinde herkes gülüşüp bir kaç bakışın üzerime değdiğini görmüştüm ne alaka ya neden ki. "Eh ben size çay koyayım" diyerek mutafağa ilerledim çayları doldurdum ve yaptığım kekleri de tabağa koymuştum kızlar sık sık geliyor diye sürekli bir şeyler hazırlıyordum sohbet ederken iyi gidiyordu gerçekten de. Tepsiyi elime alıp kapıya yürüdüm içerisi bir anda kalabalıklaşmıştı ve ben bu görüntüyü gerçekten çok seviyordum resmen kendime burda bir aile kurmuştum ve bu benim çok hoşuma gidiyordu özellikle bu şehire ayrı bir aşık olmuştum Doğu'nun her şehrine aşık olmamak elde değildi gerçektende. (Yazarınız Urfalı ondan bu övgüler :D) İçeri girip herkese çaylarını verdim Atakanın önüne eğilip sehpanın üstün koydum çayı içine de bir kaşık şeker atıp karıştırdım elinde Asena var diye yapamaz ondan yapmıştım. Ama aslında ne kadar büyük bir hata yapıp herkese malzeme verdiğimi farkında değildi. Canan "Bak bak Ahmet ben bile senin kaç şeker koyduğunu çayına evlendikten 1 sene sonra öğrendim." "Eee hanım o da senin ayıbın Alya' ya bak hemen kapmış bilgileri." "Sen bugün koltukta mı uyumak istiyorsun Ahmetçim." "Hanım çocukların yanında yapma bari" hepimiz gülmüştük konuşmadan yetime oturmuştum Atakan'la göz göze geldiğimde kafamı çevirdim. Sonra söze girdim "Hazır hepiniz burdasınız bir haberim var size. 3 gün önce Sağlık bakanlığından aradılar göreve dönmem için askeriye de" Atakan "Umarım reddetmemişsindir." ona baktım " Reddettim yarın başka bir hemşire başlayacakmış görünce şaşırmayın diye haber vermek istedim." Atakan "Neden?" "Orda ki anılarım güzel değil de o yüzden tekrar gidip hatırlamak istemiyorum." Selim "Kötü anıları hafızadan silmek için güzellerini eklemek lazım hemşirecim, sensiz olmuyor be vallaha bak." Mete "Benim nişanlım çok yoruluyor be yenge." Hızla kafamı kaldırıp ağzım 10 metre açık şekilde ona bakıyordum Atakan ve benim dışımda durumu kimse garipsememişti bende ssesimi çıkaramamıştım bu yüzden uzatmanın anlamı yoktu. "Tamam işte Metecim yorulmaz artık Melekte yeni hemşire gelecek yarın." Bir kaç bir şey daha söylediler sonrasında net olduğumu görünce susmak durumunda kaldılar. Saat 12 ye gelirken ayaklanmıştı herkes Kardelen "Yarın herkesi bana yemeğe bekliyorum Selim izinli sizi bizde ağırlamak istiyorum, Kartal timini de haber verin mutlaka." Melek "Aaa bende yarın erken çıkıcam askeriyeden direk sana gelirim." Söze girdim "Benim de biraz işlerim var sonra gelirim yardıma." Atakan " Ne işi var ki?" Hepimiz ona döndüğümüzde tekrar söze girdi "Yani tek olma malum olaylar karışık bu aralar şehirde eylem olayları var." "Sorun yok ben hallederim." Gözlerime baktı bir süre bir şeyler söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu sanki. Sonrasında herkesi geçirdiğimde gitmişlerdi. Erken kalkacağım için hemen evi toplayıp yatağa geçmiştim, boşuna sormayın okurlar size de söylemicem ne işim olduğunu :D Hemen uykuya dalmıştım alarm sesiyle uyandım üstümü giyinip hemen saçlarımı su dalgası maşa yapıp makyajımı da yapıp hızlı hızlı evden çıkmıştım saat sabahın körüydü cidden. Kapıyı kitleyip anahtarı çantama atıp çıktım sokağa ve 10 dakika sonra gülerek baktım bu kapıya ilk geldiğim gün geldi aklıma 1 sene önce ne kadar da heyecanlıydım kapıda ki asker beni tanıdığı için gülüp kapıyı açtı ona selam verdiğimde hızlıca binaya girdim ve Albay'ın odasına yürüdüm kapıyı çaldığımda gir komutunu alınca hemen açtım kapıyı. Kimse yoktu sadece Albay vardı kimi bekliyordum ki zaten. "Hoş geldin Alya kızım." "Hoş buldul Albayım göreve başlamadan sizi görmek istedim." "İyi yapmışsın kızım bir ihtiyaç olursa haberim olsun mutlaka." "Tabii çok saolun" Baş selamı verip vedalaşım çıktım odadan evet size de sürpriz oldu deme :d tekrar dönmüştüm askeriyeye. Hızlıca odaya yürüyüp hemen formamı giydim saate baktığımda mesaiye az kalmıştı Melek gelirdi birazdan 5 dakika sonra kapı açıldı içeri gülüşerek Mete ve Melek girdi "Ayy aşkım ya alemsin senin şu askerlik anıların bitiriyor beni." Melek Mete'nin surat ifadesini görünce kafasını onun baktığı yere çevirip beni görmüştü. Sonra ağzı yavaş yavaş açılmış kapanmış tekrar açılmıştı sonra koşarak yanıma gelip sıkıca sarıldı bana "Ohaaaa gelmişsin işte bu beee bugün beni daha fazla hiç bir şey mutlu edemez cidden." "Ahahaha dur dur deli kız boğulcam şimdi." Melek gülerek ayrıldı Mete geldi yanımıza. "Ya yenge çok sevindim tekrar gelmene çok iyi oldu bu." Sonrasında biraz sohbet etmiştik saat 10 olmuştu "Bak Alya sadece 10 saniye sonra Mete ve Atakan içeri kahvelerle gelecekler." "Ahahah sanırım her gün olan bir şey bu." "Saatleri asla şaşmıyor." Kapı açıldığında Meleğin dediği gibi Atakan ve Mete girmişti Melek ben sana ne dedim der gibi bakıyordu güldüm kafamı onlara çevirdiğimde Atakan'ın şaşkınlığını görmüştüm Mete söylememişti belli ki. "Alya geri mi döndün?" Kafamı salladım güldüm sadece nedense içimde bir yerler hala Atakana kırgındı üst üste olanlardan dolayı. Elindeki kahveyle yanımıza geldiler tam konuşacaktı ki Atakan telefonum çaldı elime alıp baktığımda "Kürşat İlaç" yazıyordu gülerek açtım telefonu "2 gündür Diyarbakırdayım ama sevgili arkadaşım beni görmeye gelmiyor." "Yaa haklısın yeni başladım işe aklımdan çıktı tamamen ama telafi edelim hemen." "Akşam yemeği?" "Bugün akşam olmaz arkadaşıma davetliyim ama istersen birazdan öğlen molasına çıkıcam askeriyeye yakın bir restoran var orda yiyebiliriz yemek." "Harika anlaştık sen bana konum at o zaman." "Tamam görüşürüz" diyip telefonu kapattım. "Bize ilaç formüllerini veren çocuk mu bu?"Atakana baktığımda hatırlamasına şaşırmıştım. Kafamı salladım "Evet buraya geldi yarın dönücek o yüzden çıkacağız yemeğe" Atakan sadece kafa salladı kahveyi elime verdi." Tekrar hayırlısı olsun, hadi Mete işlerimiz var" Mete "Tamam" demiş ve çıkmışlardı. Melek "Sanki kıskandı mı biraz?" Şaşkınca Meleğe döndüm "Ne kıskanması Melek? Sizin düşündüğünüz bir şey yok aramızda." " Hı hı Mete de öyleydi başlarda ama bak şimdi". İkimizde gülüp işimize dönmüştük bir kaç asker dışında çok kişi gelmemişti saate baktığımda 12' ye geliyordu sonra mesaj geldi Kürşatın geldiğine dair. "Melek ben çıkıyorum 1 gibi kapıda buluşalım istersen beraber geçeriz Kardelene." "Olur canım Mete mesaj atmış bizde yemeğe çıkıcakmışız Atakanla birlikte." Şaşırmıştım doğrusu Atakan ne alakaydı. Beraber dışarı çıktığımızda Mete ve Atakan' da ordaydı hızlıca baş selamı verip ayrıldım yanlarından Kürşata restoranı tarif etmiştim orda beni bekliyordu. Askeriyenin karşısındaydı zaten bende hızlı hızlı yürüdüm oraya vaktimiz kısıtlıydı çünkü. Kürşatı gördüğümde yanına ilerledim sarılmak için öne atıldığında geri çekildim elini sıktım sarılmasına da izin vericek değildim herhalde o kadar da samimi değildik herhalde. Masaya oturduğumda sohbet etmeye başladık yarım saat geçmişti etrafa bakındığımda bir çift kara gözle kesişti gözlerim Atakan oturuyordu çapraz masada Melek ve Mete de ordaydı iyide ne alaka anlamamıştım. Düşünmeyerek önüme döndüğümde Kürşat lafa girdi " Alya benim seninle konuşmak istediğim bir şey vardı ondan çağırdım seni" "Tabii seni dinliyorum." "Alya ben senden çok hoşlanıyorum uzun zamandır içimdeydi Diyarbakıra da seni görmek için gelmiştim" Elini uzattı masada ki elimi tutmak istediğinde hızlıca çektim. "Kürşat ben sana o gözle bakmadım hiç bir zaman ve sana umutta vermedim benim böyle bir düşüncem yok ne yazık ki." "Yapma bu kadar çabul kestirip atma ben senin için geldim buraya." "İyi de benim haberim yoktu olsaydı gelmene gerek bile kalmadan sana düşüncemi söylerdim daha fazla ısrarcı olma lütfen istemediği belirttim sana." Çantamı alıp hızlıca ayağa kalktığımda aynı anda kalktı ve kolumu tuttu "Dur gitme konuşalım belki zamanla..." Daha lafını bile tamamlayamadan eli kolumdan biri tarafından çekildi kafamı kaldırıp baktığımda onu gördüm tam önümde duruyordu duvar gibi beni arkasına almıştı korumam mıydı neydi ayol :D "İstemiyorum dedi bilader anlamıyor musun?" Yanımıza Mete ve Melekte gelmişti. "Ya sen kimsin ne karışıyorsun?." "Alya Hanımın korumasıyım oldu mu? Birde hesap veriyoruz pe*even*e" Şokla Atakana döndüm yok artık neler oluyordu. "Alya noluyor? Ben sana düzgünce sordum zamanla olurdu severdin beni." Bana yaklaşıp elini kaldırdı kolumu tutmaya çalıştığında Atakan elini tutup bileğini çevirdi "Kolunu kırmadan defol git bir daha da Alya'yı rahatsız ettiğini görmücem, duymucam." Mete Kürşatı yaka paça tutup çıkardı restorandan. Atakan bana döndü "İyisin deme?" "İyiyim iyiyim teşekkür ederim. Ama hangi sıfatla karıştığını sorsam kabalık etmiş mi olurum?" Atakan "Hiç sadece korumam gereken bir kadın vardı ve korudum altında bir şey arama." Ateş saçan gözlerimle baktım ona. "O kadının korumana ihtiyacı yok kendi kendimi korurum ben." "Prenses hanım siz fazla zarifsiniz böyle şerefsizlerle uğraşmak için." Yakında prensim korur beni sana ihtiyacım kalmaz gerek yok yardımına." "Kim lan o Prens noluyor?"

 

Ah Alyaaa zarif çiçeğimm, bölümü yazarken çok eğlendim kasvetli günleri geride bıraktık eğlenceli bölümler okumaya hazır olun diğer hikayeme de mutlka bekliyorumm her ikisine de bol bol yorumlarınızı bekliyorummm :)))))

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 13.12.2024 00:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...