Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@iremnur35

Notu okuduktan sonra kendi kendime gülmeye başlamıştım hatta 2-3 kere de notu okumuştum sonrasında da dayanamayıp yemeği yemiştim saat 14:00' a yaklaşırken kahve almak için revirden tam çıkacaktım ki kapı çaldı "Buyrun" içeriye tanımadığım bir asker girdi

-Hemşire Hanım ben kendimi hiç iyi hissetmiyorum midem bulanıyor başım dönüyor.

Daha lafını bitirmeden yere yığılmıştı.

-Hey hey noluyor diyerek adamın yanına koştum hemen bilinci yerinde değildi ve ateşi çok yüksekti hemen kapıyı açıp seslendim.

-Yardım edin yardım edin.

İçeri 3 asker girdi yerde yatan askeri kaldırdılar sedyeye ve endişeli şekilde yüzüme bakıyorlardı ben bayılan askeri kontrol ederken;

-Evet beyler sizi dışarı alalım hasta mahremiyeti malum.

Onlar dışarı çıkarken askere ne olduğunu anlamaya çalışıyordum, tam o sırada kağı yeniden çaldı ancak gel demeden içeri biri daha girdi gözleri baygındı ve ben hiç iyi değilim yardım edin dediği gibi koltuğa bıraktı kendini. Allah'ım neler oluyor burda aklımı kaçırmazsam iyiydi. Tekrar dışarıda ki askerlere seslenip diğer askeri de sedyeye aldırmıştım tek tek incelerken çıkarabildiğim tek sonuç zehirlenme olmuş olmasaydı ikisine de serum takarken teker teker bir sürü asker gelmeye başlamıştı aynı şikayetle ve en son da Selimi de görmüştüm hepsine tek tek serum takarken askeriyenin her yeri serumlu kollu askerle dolmuştu. Kafamı kapıya çevirdiğimde Atakan girmişti içeriye bana bakıp tebessüm etmişti tam konuşacaktı ki etrafa bakınca gördükleri karşısında şaşkınlıkla bana döndü;

-Neler oluyor burda?

-Hepsi zehirlenmiş sanırım hepsi aynı şeyi yedi ya da içti.

-İyi de burda böyle bir şey imkansız her şeyin tarihi en yenisidir yemekleri kendi askerlerimiz yapıyor.

-Peki ya içecekler? Anladığım kadarıyla sıvı bir şeyden bulaşmış çorba değilse bu durumda içecek olması gerekir.

-İçecekleri dışarıdan alıyoruz ancak güvendiğimiz bir yerden en iyisi ben bir albaya bakıyım.

-Tamam bende ayranlardan bir kaçını ilçede ki labarotuvara teste yollayayım çıkan sonuca göre hareket ederiz.

Saat akşam 5' e geliyordu şimdiye kapanmış olması lazımdı ancak durum önemliydi orda ki görevliye ulaşmaya çalışıyordum sonunda ulaşabilmiştim ben telefonda görüşürken kapı çaldı içeri Atakan girdi başımla gelmesini işaret etmiştim.

-Tamam Alya Hanım siz gönderin içecekleri ancak yarın sabah alabilirsiniz sonuçları.

-Yarın olmaz imkansız birden fazla asker bu durumda müdahele edebilmem için sorunun ne olduğunu anlamam gerekir bana yardımcı olmanı rica ediyorum yüzlerce askerin hayatı söz konusu biz bunu onlara borçluyuz.

Fazla mı dram yaptım acaba ama napıyım kadın kabul etmiyordu.

Atakan söze girdi -Melekle mi konuşuyorsun?

Kafamı salladım ama o Meleği nerden tanıyordu ki? Telefonu ona vermem için el işareti yaptı verdiğimde konuşmaya başladı.

-Melek selam ben Atakan yüzbaşı nasılsın?

-...

-İyiyim teşekkür ederim Melek durum kritik askerlerim zor durumda Alya Hanıma yardımcı olmamız lazım biliyorum zor bir gün olacak senin için ama karşılığını alacağından endişen olmasın.

-....

-Anlaştık yemek için haber vereceğim sana.

Telefonu bana uzattığında gözlerimi devirip aldım telefonu ne yani yemeğe mi çıkacaklardı resmen rüşvet bu, haksızlık.

-Dinliyorum.

-Alya Hanım siz numununeleri yolayın 1 saat sonra mailine iletmiş olacağım.

-Yani ne değişti Melek Hanım. Askerlerin hayatına mal olacak incelemeyi yapmanız için Atakan Beyle yemeğe mi çıkmanız gerekiyordu anlamıyorum ki.

Atakan karşımda şaşkınlıkla beni dinliyordu kadının konuşmasına izin vermeden "Sonuçları bekliyorum, iyi akşamlar" deyip kapatmıştım telefonu gerçekten sinirlenmiştim bir sağlıkçı mesleğini bu şekilde kullanmamalıydı aynı şekilde bir asker de bunu yapmamalıydı.

-Bu kadar tepki göstermenizi gerektirecek bir durum yoktu sadece iyiliği karşısında teşekkür etmek için yemek yemek istedi bu kadar.

-Atakan lütfen dinlemek istemiyorum sebeplerinizi sonuçları albaya iletirim ben.

-Askeriye içerisinde benimle senli benli konuşmamanızı rica ederim.

Duydunuz mu? Evet evet kırılan kalbimin çıt sesini ben iliklerime kadar duydum da ondan soruyorum.

-Dışarı çıkar mısınız yüzbaşı?

Atakan arkasını döndü ve hiç bir şey demeden dışarı çıktı. Hah şuna bak ya şuursuz, ego sapkını, sorunlu hyır yani bundan sonra ona saygı duruşu yaparken egosuna da yapmalıyız. Senli benli konuşmamalıymışız hayır kimsin yani sen yüzbaşı olmuşsun da insan olamamışsın be yazıklarım olsun. Ben onu yemedim yedirdim giymedim ne diyorum ben ya iyice saçmalamaya başlamıştım neyse askerlere bakayım bende.

Tek tek bütün askerlere bakıp serumları değiştirmiştim ancak kendine gelen yoktu hala bu durumda bu da basit bir zehirlenme vakası olduğunu göstermezdi. Sonuçların geldiğini gösteren mail bildirimi gelmişti telefonuma hemen açıp incelemeye başladığımda gördüklerime inanamamıştım hemen Meleği aradım.

-Melek ben gerçek mi görüyorum?

-Evet Alya bizde şoktayız nasıl olabilir böyle bir şey anlamıyorum.

-Melek bunun panzehirini nasıl bulacağız?

-Bunun için özel yapım yapan fabrika şu anda kapalı başka yerden de temin etmemiz imkansız.

-Melek ben sana haber vereceğim.

O sırada albayın odasına giderken İstanbulda olan bir arkadaşımı aramıştım kendisi özel bir ilaç firmasında çalışıyordu.

-Kürşat yardımına ihtiyacım var.

Olayları kısaca özet geçmiştim.

-Alya ilaç formüllerini paylaşmamız yasak ancak fabrikadan yazılı karar çıkması gerek onu da sağlık bakanlığı onaylamalı.

-Gerekirse herkesi kaldır o sıcak yatağından ama o kararı çıkar yüzlerce askerin hayatı söz konusu diyorum sana daha nasıl anlatabilirim durumun ciddiyetini?

-Tamam benden haber bekle.

Telefonu kapatıp albayın kapısına geldiğimde derin bir nefes aldım ve kapıyı tıklattığımda gel komutanı aldım.

-Albayım müsait misiniz?

-Gel hemşire hanım anlat bakalım son durum nedir?

İçeride Ahmet abi ve Atakan vardı direk konuya girdim.

-Albayım durum düşündüğümden daha kötü, ortada bilinçli zehirleme vakası var panzehiri de sadece yapan bir kaç fabrika var onlardan biri İstanbulda ordan bir arkadaşımı aradım formülü ayarlamaya çalışıp sağlık bakanlığından onaylatıp ancak o zaman bana yollarsa ben hazırlayabilirim ancak bunu da tek başıma yapamam bilgilerim yeterli kalmıyor ne de olsa doktor değilim bana Melek lazım onunla mesajlaşıyorum onay çıkarsa malzemeleri alıp gelebileceğini söylüyor. Şimdi yapabileceğimiz tek şey onayı beklemek.

-Bir dakika bir dakika yani siz şimdi askerlerimiz zehir mi verilmiş doğru mu anlıyorum? Diye sordu albay.

-Evet albayım ne yazık ki doğru.

-O zaman bu durumda planlanan bir şeyler var komutanım. Dedi Atakan.

O sırada telefonum çaldı Kürşat arıyordu.

-Formül için arıyorlar açabilir miyim?

Albay hızlıca kafa salladı.

-Dinliyorum Kürşat

dediğimde Atakanın kafası hızlıca bana çevrildi kafamı diğer tarafa çevirdim.

-Alya 20 dakikaya onayı çıkartıyorum sana şimdi formülü atacağım ama onayı atana kadar sisteme tek bir veri dah işlememen gerek.

-Tamam tamam çok teşekkür ederim bu iyiliğin karşılıksız kalmayacak.

-Ne demek her zaman.

Telefonu kapatıp -Albayım onay çıkmış ama Meleğin buraya gelmesi gerekiyor.

Albay Atakana dönüp -Hemen yola çıkın 10 dakikan var yüzbaşı.

-Emredersiniz komutanım deyip çıktılar Ahmet abiyle.

O sırada formül gelmişti Meleği aradım.

-Melek sana ihtiyaç olanları söylüyorum hemen hazırlar mısın.

Tek tek tüm eklipmanı saydığımda -Almaya geliyorlar seni haazırlan.

-Tamamdır.

Telefonu kapattım.

-Komutanım ben gerekli hazırlığı yapıyım izninizle.

-Tamam kızım bir şey ihtiyaç olursa söyle mutlaka.

Gülümseyip dışarı çıktığımda odama gittiğimde sterilize bir ortam hazırlamay başlamıştım branda germiştim araya oda ikiye bölündüğünde askerlerden gemiş ve uzun bir masa istemiştim getirip odaya yerleştirdik tüm malzemeleri sterilize ettikten sonra önlüğümü giyip dışarı çıktım tam o sırada kafamı çevirdiğimde Atakanı gördüm sanırım yanında ki Melekti. Bana elini uzattı

-Merhabalar laborant Melek Aksoy.

-Hoş geldin ben her şeyi hazırladım odaya geçelim.

Odaya girdiğimizde Ahmet abiyle Atakan da gelmişti askerlerin durumu gittikçe kötüleşiyordu.

-Acele etmemiz gerek hadi Melek.

Brandanın arkasına geçtik zorlu saatler bizi bekliyordu 20 dakika geçtiğinde hala kaynatmaları yapıyorduk. Telefonum çaldı arayan Kürşattı. Ama telefonu dışarıda ki masadaydı.

-Ahmet abi hoparlöre alır mısın?

Telefonu açıp hoparlöre aldığında ses dışarı çıktı.

-Alyacım onay çıktı mail gelmiş olması lazım.

-Bir dakika bakıyorum

hemen pc başına geçtim onu bile sterilize etmiştim, maili açtığımda onayı görmmüştüm.

-Hemen işliyorum diye seslendim.

-Unutma Alya bir doz fazlası panzehiri zehir yapar ve işin içinden çıkamazsın ne kadardır bu durumdalar?

Saate baktığımda 21:00'dı.

-Tahmini 8 saat.

-Gönderdiğin raporda ki zehirin etki süresi 12 saat 10 saatin sonunda felç edip 12. saatte e öldürüyor sadece 2 saatiniz var sana güveniyorum.

-Yapıcaz merak etme.

Meleğe baktığımda tereddütü görsemde emindi kendinden bazen masaya koşuyordum bazen bilgisayara Atakanla Ahmet abide bizi izliyordu.

Melek bağırarak son 7 dakika vermemiz lazım artık panzehiri

-Tamam tamam halledicem derken son şişeyi de eklemiştim.

-Koş Melek koş.

Melek bir askere ben bir askere koşarken hepsine aynı anda enjekte etmeye çalışıyorduk ahmet abiyle Atakan da bize kutuları tutuyordu içlerinde panzehir olan iğneler vardı. Tek tek tüm askerlere verirken bir tanesine yetişememiştim ve kasılmaları başlamıştı iğneyi enjekte etmeme rağmen kasılması devam ediyordu birazdan nöbet geçirecekti belki de kalbi duracaktı.

-Hadi hadi yara artık işe yara Allahın cezası diyerek ikinci enjekteyi yapmıştım ama işe yaramıyordu.

Ve bir anda elimin altında ki nabız yavaşladı Melek bağırdı -Nabız alamıyorum nabız yok

Hemen elimi kalp masajı pozisyonuna getirmiştim gözümde ki gözlüğü fırlatıp -Hadi nolursun nolursun bırakma kendini yapamazsın bunu Allahım yardım et.

Daha hızlı şekilde yapıyordum mesajı.

-Alıyorum nabız alıyorum tamam döndü.

Herkes derin bir nefes almıştı, bir anda yere çöküp ağlamaya başlamıştım etrafa baktığımda bir çok asker bitkindi ancak kendilerine geliyorlardı gözlerini açıyordu çoğu yanımda ki askerse nefesi vardı ama gözleri kapalıydı kendimi düzeltip bilincine baktığımda yerindeydi Allaha içimden sayısızca kere şükretmiştim. Abi ben doktor değilim ki neden yaşıyorum bunları anlamadım yani.

Bir anda herkes alkışlamaya başlamıştı ayağa kalktım ve çok bitkindim Melkel göz göze geldiğimde oda ağlıyordu benim gibi sessizce

-Başardık" dedim başarmıştık biz yapmıştık hayatımda ilk defa panzehr hazırlayıp bir sürü askeri kurtarmıştım. Albay yanımıza geliyordu

-Bu vatan size yüzlerce evladını borçlu kızlarım Allah sizden razı olsun siz görevinizi layıkıyla yerine getirdiniz.

Sadece gülümseyebilmiştim.

-Yüzbaşım gitmemiz gerek yakalanılması gerekilen hainler var.

Meleğe döndüm,

-Seni eve bırakmalarını isteyelim çok yoruldun ben burdayım zaten.

-Tek kalabilecek misin?

-Merak etme iyiyim hallederim.

Sonrasında bir askerle giderken Melek diye seslnnemdim

-Teşekkür ederim her şey için.

-Bir doktorun bile çok zor şekilde yapabileceği hemşire olarak yaptın asıl teşekkürü ve tebriği hak eden sensin tebrik ederim Alya hemşire.

Gülümseyip odama adımlamıştım tüm askerleri toparlama vaktiydi saat gece 3 e gelirken hepsi daha iyiydi ve odalarına çekilmişti hepsini odalarında kontrol ediyordum. Yalnızca kalbi duran asker odamdaydı onu yakından takip ediyordum değerlerini kontrol altında tutmak gerekirdi.

Bu içtiğim sanırım 20. kahve falandı resmen uykusuz büyük bir gece geçiriyordum. Odadan dışarı çıkıp bahçeye adımlamıştım daha ilk günden çok fazlaydı bu aksiyon bana. Yıldızları izlerken yanıma biri geldi kakfamı çevirdiğimde Atakanı gördüm;

-Bugünün kahramanı sensin Alya

diyerek gülümsemişti

-Dünyayı kurtarmadım süpermen değilim

-Belki dünyayı değil ama bir çok annenin yürek yangınını harlamadın söndürdün, bugün burda ki herkeisn ölmesini isteyen hainlerin sevinmesine izin vermedin teşekkür ederim her şey için.

Sadece gülümsemiştim o da samimiyetsizdi çünkü ona hala çok kırgımdım ki oda çabalamıyordu düzelmesi için zaten.

-Bulabildiniz mi kimin yaptığını?

-Evet ama seninle bu bilgiyi paylaşamam.

Anlıyorum dercesine kafa sallamıştım.

-Benim göreve gitmem gerek birilerinin süpermen olması gerek öyle değil mi ama?

-Öyle tabii Allah yardımcınız olsun.

-Allah'a emanet ol Alya.

Arkasını dönüp gittiğinde sadece arkasından bakmıştım sonra sırtımı döndüm tekrar gökyüzüne tam o anda da Atakanın da bana baktığından habersiz olarak.

Herkese selamm yazdıklarım tamamen kurgudur arkadşalar sağlıkla ya da askeriyeyle bağlantısı olmayan olaylardır bilginize desteklerinizi eksik etmeyinn :))))

Loading...
0%