@irewlm_
|
Medyada ki fotoya düştüm kalkamıyorum videoda zaten missssss Neyse kitaba geçelim en iyisi bizz İyi okumalarrr ---------------------------------------------
Gözlerimi araladığım da beyaz loş ışık gözlerimi kamaştırmıştı. Doğrulamaya çalıştığım da karnımdaki ağrı buna engel olmuştu. Endişeli bir şekilde karnıma bakmıştım sargılıydı... Ameliyat olmuştum, ya bebeğime bir şey olduysa, aldılarsa! Gözlerim dolmaya başlamıştı yavaş yavaş hüzünlü feromonlarım yayılıyordu oda da odayı fesleğen kokusu sardığın da oda da nefes alacak nokta kalmamıştı. Camdan baktığım da herkes uyuyordu ayağa kalktım dikkatlice. Kapıya doğru ilerledim tam kapıyı açacak iken kapıyı biri açmıştı zaten. Minho hyungtu, beni öğle görünce hem şaşırmıştı hemde endişeli bir şekilde bana bakıyordu. - Jis niye ayağa kalktın! Hemen yatağına yat geri, ayağa kalkamazsın daha yeni ameliyattan çıktın. - Ama kendimi iyi hissediyorum... Ayrıca bebeğim... Cümlemi bitirememiştim ama o ne diyeceğimi anlamış gibi hemen konuşmaya başlamıştı. - Bebeğin gayet iyi Jisung hiç bir sıkıntısı yok. Ucuz atlattınız ikinizde, bir daha yanında biri olmadan dışarı çıkma tamam mı Sungie? Kafamı olumlu anlamda sallamıştım. Rahatlamıştım da, beni dikkatlice yata yatırdı ve yüzümdeki yaşları sildi. Artık oda fesleğen kokmuyordu lavanta kokuyordu. Buda benim ayrı bir özelliğim işte duygularım değiştikçe kolum değişirdi. - Fesleğen ve lavanta, kokularını çok severim ve fark ettim ki duhu değiştirdikçe kolunda değişiyor... Bu bir ilk resmen çok nadir ve özel birisin Jisung.. Nutkum tutulmuştu resmen, iltifat etmişti anlamıştım. Özel miydim cidden? Utanmama neden olmuştu bu konuşma. Kafamı eğdim kızarmış bir yüz ile ona bakamazdım daha çok utanırdım yoksa. - Teşekkür ederim... Sesim çok kısık çıkmıştı. Öylece oturuyorduk, beni izliyordu anlayabiliyordum. Beni büyük ihtimalle kardeşi gibi görüyordu Felix gibi. Bende onu abim gibi görüyordum. Sanırım, galiba offf her neyse. Bir süre sonra kapı açıldı doktor gelmişti. - Uyanmışsınız Jisung Bey, kendinizi nasıl hissediyorsunuz bir ağrı felan var mı? Kafamı olumsuz anlamda sallamıştım, nedensiz yere gerilmiştim. Minho hyunga baktım o da bana, bakıyordu stres olmuştum yine. Doktor zaten ayrı bir strese sokuyordu. Doktor kontrolleri yapıp çıkmıştı tekrar yalnız kalmıştık. Ben elimle oynarken pençelerim çıktı, elimi yara etmiştim. Garip olansa bu çok nadir olan bir şey yani ne kadar kurt formuna geçebilsekte insan formundayken bunun olması bir efsaneye dayanıyor. ah keşke derste uyuyacağıma dersi dinleseydim anlatmışlardı. Minho hyung elimin kanadığını görünce hemen yanıma geldi. Elimi eline aldı ve inceledi ufak bir çizik olsa da derindi. Hemen bir hemşire çağırdı, o sırada bizimkilerde uyanmıştı. Benim uyandığımı görünce sevinmiş görünüyorlardı, elimi ve hala duran pençelerimi görünce az da olsa şok geçirmişlerdi. Bir süre sonra elinde bir sürü malzeme ile bir omega odaya girdi arkasından da Minho hyung. - İyi misin Sungie? Başımı onaylar bir biçimde sallamıştım. Omega kadın işini bitirmiş olacak ki elimi sardı ve geçmiş olsun deyip odadan çıktı. Daha sonra ise odaya bizimkiler girmeye başladı. İki kişi eksikti ve bunlarda kuzenim ile sevgili Felix hyungtu. Hyung diyorum çünkü aramızda bir yaş var sadece bir kere sınıfta kaldığı için aynı sınıfa düşmüştük. - Hyun ve Lix nerde? Bir şey mi oldu yoksa! - Sakin ol Jisung hyung, hyunjin seni öyle görünce fenalaştı sakinleştirici verdiler uyuyor şuan. Felix hyungta onun yanındaydı en son merak etme yani iyiler :) Rahatlamıştım açıkçası. Hyun için korkuyordum ailesi yani amcam ile yengem çok sertlerdir. Ona çektirmedikleri işkence yoktur, ben bazen engel olmaya çalışırken bana da zarar veriyorlardı. Babam yetmiyormuş gibi birde onlar tarafından işkenceye maruz kalıyordum, Hyun bu durumlarda hep kendini suçladı ama onun bir suçu yoktu. Babam kötüydü, onun ailesi kötüydü. Kısacası insanlık kötüydü ve bizim gibiler hep acı çekecekti, asla mutlu olamayacaktık. Tabi mutluluktan kastım şuydu; Bizim gibiler yani omega ve vitalar hep zorbalanacaktı. Tecavüz ve taciz edilecektik, kirlenecektik... Onların kirli kalpleri bizim vücudumuzu kirletecekti ve bu bizde derin bir yara bırakacaktı. Aynı Hyunjin ile bana bırakılan gibi, anksiyetem vardı ve bunu bile bile ben anksiyete krizine girmişken beni izleyen üstüne beni bayıltana kadar taciz eden zorbalarım gibi. Bana derin bir yara açmışlardı ve bu yarayı kapatacak kişi gerçekten beni sevip değer veren biri olacaktı. Kuzenim bulmuştu gerçek aşkını buna inanıyordum, Felix hyung ile birbirlerini çok seviyorlardı bağlılardı. Ruh eşi gibi... Düşüncelerim bölen ses Chan hyungun sesiydi. Ne dediğini anlamasamda hemen bana sarılmıştı, onu fark etmemiştim benim uyandığımı görünce büyük ihtimalle çok mutlu olmuştur. Bazen düşünmüyor değilim beni neden seviyorlar diye. Her neyse bunu sonra düşünecektim, şuan Chan hyung ile özlem gidermem lazımdı. Sıkı sıkı sarılıyordum ona, bana çok yardım etmişti her konuda. Kendisini öz abim gibi görüyordum, ne kadar aynı anne babaya sahip olmasakta. Onun ailesi çok tatlıydı, hep ona sahip çıkar onu desteklerlerdi. Bir tane kız kardesşi vardı Hannah diye, bir tane de Lucas diye bir erkek kardeşi. Onlara çok güzel abilik yapıyordu, tabi şuan ailesi ve kardeşleri Avusturalya da yaşıyor. Chan hyung gitmek istememişti ve zaten şirketi burada diye de gitmemişti. Evet bir şirketi vardı ve o şirkette Minho hyung ve Changbin çalışıyordu. Chan hyung aslında Chang hyunga biraz kıyak geçmişti. Hala okuyordu sadece ondan hoşlandığı için kabul etmişti onu. Ayyy konudan çok saptım sizlere sonra herkesi tanıtırım, uyumadan öncede olabilir her neyse. Chan hyung geri çekildikten sonra benim iyi olup olmadığımı kontrol ediyordu. Görende kardeşiyim de benim için endişelendi sanar, ama bağımız öyle olduğu için sıkıntı yoktu. - Jisung bebeğim iyi misin? Çok korkuttun bizi, nasıl korktum haberin var mı sana bir şey olucak düşüncesi beni bitirdi. Ben kime abilik yapıcaktım, ben kimle şakalaşacaktım, ben kiminle şarkı sözü yazacaktım hmm? Artık bizsiz yani tek başına dışarı çıkmak yok anlaşıldı mı minik vita ? - Anlaşıldı hyungg -------------------------------------------------- Uyandığımda Lix ile sarmaş dolaştık. Kokusunu içime çektim, aynı okyanus gibi kokuyordu çok severdim okyanus kokusunu. Biraz onu izledim, bir süre sonra uyandı göz göze gelmiştik. Yakalanmıştım sanırım, yüzüm kızarmıştı net. Lix bana yaklaştı ve dudağıma bir buse kondurup çekildi daha sonra beni kendine biraz daha çekti. birleşmiştik resmen. Birbirimizi tamamlıyorduk şuan. Tekrar bir öpüşme başlattı, alt dudağımı emmeye başlamıştı bende ona karşılık vermeye çalışıyordum. nefessiz kaldığım için ayrılmıştım, nefes nefese konuşmaya başladım. - Sung uyanmıştır belki hadi onun yanına gidelimm - Tamam bebeğim hadi kalk serumunu çıkarma sakın. - Tamaaammm Jis'in odasına doğru ilerliyorduk bizimkiler yoktu uzaktan baktığımda görememiştim. Camdan Jisung'un uyandığını gördüm ve herkes içerideydi. Hemen içeri daldım, Jisung beni görünce adeta gözleri parlamıştı hemen ona sarıldım. Biraz sıkı sarılmış olmalıyım ki acıdığını belli eden bir inleme çıkmıştı ağzından hemen geri çekildim ve özür diledim. Her yerine bakıyordum şuan, saçını kokluyordum öpüyordum. Çok korkmuştum onun için ve bu korku bana bir çok şey sorgulatmıştı. - Sungiee, çok korktum haberin var mı kriz bile geçirdim. Sakın bir daha tek başına evden çıkma tamam mı sakın - Tamam Jinnie hepiniz aynı şeyi söyleyip duruyorsunuz tamam dikkatli olucam ve tek çıkmicam Tekrardan sarılmıştım, büyük ihtimalle yaklaşık bir hafta buradaydık. Herkes büyük ihtimalle çok yorgundu bende hepsini eve yolladım sadece Lix ve Minho hyung kalmıştı. Onlarda terasa çıkmıştı bende jisungu uyutuyordum, jis uyuduktan sonra telefonum çalmıştı. Arayan kişi babamdı. Kahretsin eve gitmediğim için dövülecektim off. Telefonu açtım ve o nefret ettiğim sert ses konuştu. - Kısa kesicem eve gelince eşyalarını topluyorsun seni Lee ailesinin başına yani Lee Hroya'ya sattım. Bir daha o evden çıkamayacaksın artık ne olur sana orasını bilemem. Telefon yüzüme kapanmıştı. Nasıl yani aşık olduğum adamın ailesi ama dedesine satıldım... Gözlerim dolmaya başlamıştı Lix'in yanına gitmem lazımdı. Terasa çıktım o sırada kavga sesleri duymaya başadım, Lix ve Minho hyung kavga ediyordu. Bu kavganın sonu hiç iyi yerlere gitmeyecek gibiydi. - AMINA KOYAYIM DEDEME SATILDI DEDEMİZE, SEVDİĞİM KİŞİ SEVGİLİM DEDEME SATILDI ABİ NASIL SAKİN OLMAMI BEKLEYEBİLİRSİN - LİX SAKİN OLMAZSAN HİÇ BİR BOK YAPAMAYIZ ANLAMIYORMUSUN YOKSA ANLAMAMAZLIKTAN MI GELİYORSUN! - ASIL SEN BENİ ANLAMIYORSUN BENİM VİTAM BENİM DEDEME O PİÇE SATILACAK ANLAMAN KIT MI BU KADAR SALAK MISIN - BENİMLE DÜZGÜN KONUŞ LİX KARŞINDA ABİN VAR. - VARSA VAR NE BOK OLUYOR ABİMSİN FELAN AMA BİR BOKA YARADIĞIN YOK. ANNEM HAKLIYDI SENDEN BİR BOK OLMAZ SEN SADECE BİR FAZLALIKTAN İBARETSİN - SENİN DEDİKLERİN KULAĞIN DUYUYOR MU ABİNİM DİYORUM SANA NASIL BENİMLE BÖYLE KONUŞABİLİRSİN Konuşma böyle devam ediyordu ben yavaş yavaş ilerliyordum ikisininde gözü birbirlerinden başka kimseyi görmediği için benim geldiğimi dahi fark etmemişlerdi. Kavga büyümüştü ve yumruk yumruğa kavga etmeye başladılar. Bir anda çığlık attım yine aynı şeyler oluyordu, hayır hayır sakinim ------------------------------------------ Yazar anlatımıyla;
Lix anında çığlığın sahibini tanımıştı ve hemen sevgilisinin yanına gitmişti. Felix'in kaşı patlamıştı sadece Minhonun ise hem kaşı hem de dudağı patlamıştı. Felix Minhoya öldürücü bakışlar attı ve oradan ayrıldı. Minho bunun anlamını biliyor bu bakış '' Karşıma asla ama asla çıkma'' bakışıydı. Minho kendini bırakmıştı artık ağlamaya başladı. Kardeşini tanırdı sinirlendiğinde istem dışı konuşurdu böyle ama nu sefer biraz fazla ağır olmuştu. Bu Minhoya ağır gelmişti işte, çöktüğü yerden kalktı ve vitanın odasına doğru gitmeye başladı belki ona sarılırsa unuturdu. Kalbi paramparçaydı bu sefer, asla beklemediği kişiden bu sözler onu yıkmıştı. Odanın kapısını açtı. Vita uyuyordu aslında o öyle sanıyordu, uyumuyordu. Yandaki koltuğa oturdu ve içini dökmeye başladı ağlarken. Aslında vita onu dinliyordu fakat delta bunun farkında dahi değildi . - Ben kötü birisimiyim, niye kimse beni sevmiyor herkes benden nefret ediyor... Felix bile, ondan asla beklemezdim o benim tek ailemdi ama o da beni sevmiyor anlaşılan. Kimse benim duygularım olduğunu hatırlayamıyor, kendimi değiştirmekten bıktım vita. Ben bıktım, ailede tek sevilen çocuk Felix. Nedeni ise benim dans için çabalarken onun tekvandoya gidip dövüşmeyi öğrenmesi. Sadece bu da değil, annem ile babama en çok benziyor hem davranış açısından hem de fiziki açıdan. Peki ben, ben kaybolan ablama benziyorum o da annemin başkası ile yatması sonucu gelen ablam. Bir yandan da bu yüzden sevilmiyorum. Belki ona benzemeseydim beni severlermiydi Jis, kendimi değiştirirswm bebi severler mi? - Ben seni bu halinle seviyorum hyung... Delta vitanın uyuduğunu düşündüğü için bir şok geçirmişti ilk. Sonra ise gözlerindeki yaşları silip gülümsemişti. Sanki hiç bir şey olmamış gibi, vita bunu fark etmişti kollarını açıp beklemeye başladı ve istediğine ulaşmştıda. Delta ona sarıldı ve ağlamaya başladı, ilk defa böyle görüyordu deltayı. Vita deltayı sakinleştirmek için feromonlarını yaymaya başladı, lavanta kokusu deltayı sakinleştirmeye yetmişti bile. Bir süre sonra vita düzenli nefes alış verişinden deltanın uyuduğunu anlamıştı. Onun üstünü örttü ve kuzeni ile Lix'i beklemeye başlamıştı. Lix'e tabikide kızacaktı ama ilk önce neler olduğunu öğrenmeliydi...
------------------------------------------- Jisung beklerken uyuya kalmıştı ve kapı sertçe açılmıştı. Delta duyduğu ses ile hemen uyanmıştı, vita da öyle korktuğu niçin deltaya sığınmıştı delta ise onu koruyordu. Vita amcasını görünce haliyle korkmuştu. - NERDE O PİÇ KURUSU! - b-bilmiyorum a-amca Adam vitanın üzerine doğru yürümeye başladığında olaya deltada dahil olmuştu. - Uzak dur. - HYUNJİN NERDE DEDİM - g-ge-gerçekten b-bi-bilmiyorum amca - JİSUNG SİKERİM SENİ SÖYLE ŞU PİÇİN YANINI. - Bilmiyorum diyor ya! Siktir git odadan yoksa güvenlik çağırtırım. Alfa olan adam bir süre sonra sinirle odadan çıkmıştı. Delta arkasını döndüğünde gözleri dolu bir vita beklemediği için afallamıştım. Vitanın yanına gitti ve gözlerini sildi, delta abilik yapmaya çalışıyordu fakat bu abilik vitayı farklı etkiliyordu. Vita hemen sormuştu, - Hyung Hyunjin nerde niye amcam geldi? - Jis... Amcan Hyunjini dedeme satmış bizde bu yüzden kavga ettik Felixle... Vita donmuştu. Ne demek satmıştı, nasıl satardı gözleri dolmaya başlamıştı bile ve bu hiç iyiye işaret değildi. Kuzeni onun için her şey olan jis şuan hüngür hüngür ağlıyordu. Ayağa kalkmaya çalışıyordu fakat delta buna müsade etmiyordu. Artık yerinde durmayacağını anlayınca sert orman kokusunu yaymaya başlamıştı bile, bu jisungu mayıştırsa da hala ağlıyordu. Bir süre sonra onu uyutmaya başaran delta zafer gülümsemesiyle ayağa kalktı ve kardeşi ile sevgilisini aramaya başlamıştı bile. Bir süre sonra onları bulan delta hemen yanlarına gitmişti. Hyunjinin babası hala onları bulamamıştı ve bulmaması için her şeyi yapıyorlardı da. Hyunjin sevgili ile kuzeninden ayrılmak ve o yaşlı bunağın yanına asla ama asla istemiyordu...
------------------------------------------------
Seunmin Jeongini de almış eve doğru giderken önlerine mibik bir kedi çıkmıştı. Jeongin hemen eline almıştı, çok tatlı bir şeydi kedi. Jeongin başını kaldırıp Seungmine bakmaya başlamıştı. Seungmin ne demek istediğini anladığında başını olumsuz anlamda sallamıştı. Jeongin son olarak bebek ekmek rolüne girerek tilkiliğini gerçekleştirmişti. - Nolur hyungggg bakk çok tatlı değil miiii - Sen daha tatlısın seni tercih ederim bebek ekmeğim. - Nolurrrrrrrrrrrrr hadiiii~ Jeonginin ısrarları sonucu yavru kediyi eve almışlardı. Jeongin küçük çocuk gibi sevinyordu bu Seunmini gülümsetse de belli etmemeye çalışarak eve gelmişlerdi. Jeongin kediye hemen banyo yaptırıp çıkarmıştı sonra ise veterinere götürmüşlerdi. Kedinin tüm aşıları bittikten sonra ise bir kaç eşya alıp eve dönmüşlerdi. Seungmin hemen yemek hazırladı ve yemeğe başladılar, Jeongin çok hızlı yediği için yemek boğazında kaldı ve öksürmeye başladı. Seungmin hemen bir bardak su verip sırtına vurdu bir kaç kere. Jeongin normal haline döndükten sonra teşekkür etmişti, seungmin ise dikkatli olmasını söylemişti. Yemekten sonra beraber sofrayı topladılar ve bulaşıkları yıkadılar. Daha sonra salona geçip oturmaya başladılar dizi açmışlardı bir süre sonra omeganın kafası betanın omzuna düşmüştü. Beta uyuduğunu anlayınca her zamanki odalarına götürdü yatırdı ve tam çıkacaktı ki bileğinde bir baskı ile durmuştu. Arkasına bakınca uykulu gözlerle ona bakan bebek ekmek çok tatlı gelmişti o an gözüne. - Hyung bugün benimle uyur musun?... - Emin misin bebek ekmek? Kafasını onaylar bir biçimde sallamıştı minik omega. Daha sonra beta yatağa yaklaştı ve yattı daha sonra omega ona döndü ve kafasını göğüsüne koyup sarıldı, ayağınıda üstüne atmayı unutmamıştı tabiki. Bunların aslnda hepsinin bir oyun olduğunu bilmeyen beta ise omegasına sarılarak uyumuştu. Omega istediğine ulaştıktan sonra o da uyumuştu.
------------------------------------------------ Chan ve chang şirkete gidiyorlardı fakat chang biraz hastaydı. öksürüp duruyordu, alfa ne kadar ona gelmesine gerek olmadığını söylesede omega dinlememişti ve gitmişti. Omega dediğime bakmayın Binnie normal bir omega değildi dışarıdan gören biri onu alfa sana bilecek güçte yapıda bir omegaydı. Şirkete geldiklerinde binnie kendi masasına alfa ise odasına çıkmştı. Saatler sonra bayılacak gibi olan omega kendisini zor bela alfanın adasına atmayı başarmıştı. Onu o halde gören alfa endişe ile ayağa kalktı ve omeganın yanına gitti tam o sırada omega bayılmıştı bile. Hemen kucağına aldığı omegasıyla beraber odadan çıkmış ve arabasına gidiyordu. Omegayı uyarmıştı alfa ama omega onu dinlememişti ve son durumu buydu. Bir süre sonra alfanın evine varmışlardı. Kucağına alığı omega ile evine girdi ve omegayı odasına götürüp yatağına yatırmıştı alfa. Daha sonra ise bir kaba su koyup bir bez alarak suya batırmıştı, o bezi sudan çıkardıktan sonra ise omeganın başına koydu ateşi vardı omeganın. Sbaha kadar omegasıyla ilgilenen alfa sabah 8 saatlerinde uyuya kalmıştı omeganın başında...
--------------------------------------------- Uyanan Jisung etrafına baktı kimseyi göremeyince tırsmıştı. Bir süre sonra kapı açıldı ve içeri gözleri şiş bir Lix girdi. Felixe ne kadar kızgın olsada ne olduğunu sormuştu. Felix vitasının dedesinin yanına götürüldüğünü söylemişti. Sakin kalmaya çalışan vita lixi sakinleştirmişti sırada abisinin hesabını sormak kalmıştı. - Bugün birinin kalbini paramparça ettin sence kim Lix? - Abim.. - Aynen öyle, neden yaptın çok üzüldü, kimsenin onu sevmediğini düşünüyor niye ona öyle dedin? - Sinirliyken yanlışlıkla ağzımdan kaçmıştı jis - Abinden özür dilemen lazım bence çok kötüydü ciddiyim ilk defa onu böyle görüyordum. Bir daha da düşünmeden hiç bir şey söyleme hele ki abine onun için tek ailesi sensin lix. Lix suçluluk hissi ile jisunga bakıyordu daha sonra ayağa kalktı ve odadan çıktı. Abisinin yanına gidiyordu, ondan özür dileyip kendini bir şekilde affettirecekti. Abisini bulmuştu. Hemen yanına gitti ve ona sarıldı. - Özür dilerim istemeden oldu her şey sen benim her şeyimsin abi lütfen affet beni lütfen... - beni çok kırdın lix ilk defa ağladım ben ilk defa, ağlamayan deltayı ağlattın sen, ben senin için çabalıyordum ama sen ne yaptın beni yerle bir ettin. Seni o kadar çabuk affedemem ama küs değiliz bunu bil beni çok kırdın öyle hemen barış bekleme. Felix daha sıkı sarılmıştı abisine. Abisi için her şeyi yapardı delta, oradan ayrıldılar ve jisungun yanına gittiler odaya girdiklerinde yoğun bir zambak kokusu geliyordu. Jis ağlıyordu bir fotoğrafa bakarak. Felix ve Minho hemen yanına gidip nolduğunu sormuşlardı. Jis zorlukla telefonu onlara çevirmişti. İki deltanında nutku tutulmuştu bildiğin. İkiside asla konuşmuyorlardı, üçü içinde dünya donmuştu resmen...
Acaba ne gördüler ehehehhe
Benden her şey beklenir her boku yapmış olabilirim yani
dikkatli olun diğer bölüm ağlamayın veya bana sövmeyin
neyseee bu sefer en uzun yazdığım bölüm bu oldu çünkü 2583 kelimeee bu benim için büyük bir başarı
her neyse bölüm yazıp atıcam diye gece 00.00dan beri yazıyorum ve saat 03:48
4 saatte 2583 kelime yazmışım ama bol bol ara verdim yaa neyse
umarım beğenmişssinizdir sizi seviyorum bir daha bölümde görüşmek üzereeee
|
0% |