Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@irktp._

Parmaklarımı şakaklarıma bastırarak baş ağrımı geçirmeye çalışıyordum. Ama bağırma seslerinden bu mümkün değildi. Bir köşede insanların arabalarını park etmesini beklemek yerine kargaşaya dahil olmaya karar vererek hastanenin yanındaki araba park etmek için olan alana yaklaştım. Hastanenin yakınındkai otopark bir süreliğine kullanıma kapatıldığı için herkes arabasını buraya park ediyordu. Sinir bozucu kısmı da otoparkın neden kullanıma kapatıldığı ile ilgili kimsenin fikri olmamasıydı. Herkes sanki araba kullanmayı bilmiyormuş gibi iç içe girerek arabalarını park edebileceğini zannediyordu. Ben aşağı tarafa inmeye çalışırken hem solumdan hem de önümden araba geliyordu. Tam arkaya çekilecektim ki soldaki arabayı süren adamın önümden gelenle kavga ettiğini duydum. En son "Nereye geliyorsun geri git de kadın geçsin." diyordu sanırım. Kafamı camdan dışarı çıkarıp bu kadar sesin içinde beni duyabilecekleri kadar bağırdım. "Oradan oraya ne bağırıyorsun kardeşim? Sanane kadınsam? Benim geriye gitmem gerekiyorken niye kadınım diye geçiriyorsun? Zaten iç içe girmişiz burada!" Karşıdaki geçsin diye geri gittim. Arabayı park edebileceğim bir durum kesinlikle yoktu. Buradan uzaklaşıp arabayı başka bir yere park ettim. Hastaneye kadar yürümeyi tercih ederdim kesinlikle. Hastaneye girip odaya girmedn önce tuvalete uğradım. Sabah geç kalmamak için yüzümü bile yıkamamıştım. Üstelik eski hocamız emekli olmuştu ve yerine başka bir doktor gelecekti. Doğan Kırık bu hastanede çalışmaya başladığımız ilk zamanlarda bizi kendi ekibine seçmişti. Şimdi de başka hastaneden bir doktor geliyordu yerine. Nasıl biri olduğunu bilmediğim için erkenden gelmek istemiştim. Bizimkilerin benden çok daha erken geldiğine eminim. Yüzümü yıkadıktan sonra aynaya şöyle bir baktım. Ne yalan söyleyeyim hastaneye gelirkenki halim fazla özensizdi. Çok denesem de hiç bir zaman hastaneye mini etek veya elbiseyle gelen doktorları anlayamıyordum. Hatta bir keresinde elbiseyle gelmiştim ama günün ortasında tekrar eşofmanlarımı giyinmiştim. Zaten hastaların bizim ne giydiğimizle ne işi olur ki? Üst kata çıkıp toplandığımız odaya girdim. Kutay kahve makinasının yanında her an bayılacakmış gibi duruyordu. Pusat koltukta üzerindeki minik battaniye ile uyuya kalmıştı. Efnan masay oturmuş elindeki yelpazeyi sallıyordu. Elimdeki büyük çantayı ve hırkamı masya bıraktım. "Herkese günaydın diyeceğim ama hiç içimden gelmiyor. Hepinizin içi geçmiş." Ben daha lafımı tam bitiremeden kapı hızlıca açılmış Derya kendini içeri atmıştı. Elindeki çantaları ve poşetleri zor tutuyordu. Derya hep yanında ne olur ne olmaz diye bir sürü eşya getirirdi. Aslında çok iyi yapıyordu çünkü bazen de olsa falzadan mesai çıkabiliyordu. "Koptu kollarım, keşke başka bir şey okusaydım. Ne diye doktor oldum ki?" Elindeki şeyleri masya koydu. Bazen bu masaya acıyordum, üzerinde tavla bile oynamıştık. Hastane evrakları dışında boş kalan yerlere eşyalarımızı sıkıştırıyorduk. Derya elinde kalan çantaları diğer koltuğa bıraktı. "Deryacığım bugün pek bir heyecanlısın. Niye ortalıkta koşuşturuyorsun deli gibi?" Derya telaşlı haliyle Kutay'a döndü. "Bir de soruyor, bugün yeni hocamız gelecek bilmiyorsun sanki." Derya böyle şeylerde hep çok heyecanlanırdı. Gergin olduğu çok belliydi. Pusat'ın yanına gidip kollarını göğsünde bağladı. "Niye uyanmıyor bu? Birazdan gelirse görür." Pusatın yanına eğilip elini yanağına koydu. "Pusat günaydın. İyi uyudun mu?" Pusat esneyerek gözlerini açtığında karşısında Deryayı görünce afalladı. "Derya?" Derya elini sertçe çekti. "Uyansana salak. Yeni hocamız gelecek." Elleriyle gözünü ovuşturdu. "Ben de şey sanmıştım..." Derya ayağa kalkıp masaya geçti. "Bu sefer hangi kız ismini söyleyeceksin? Biz burada yeni hoca gelecek diye stresten ölelim. Beyefendi karı kızla gezsin." Hepimiz Derya'nın söylediğiyle kahkahalarla gülerken Pusat koltukta doğrulmuştu. Gözü üzerimizde gezindi. "Siz de mi Deryaya hak veriyorsunuz? Aşk olsun." Pusat'ın şimdiye kadar söylediği, aşkındna ölül bittiği kız isimlerini akılda tutmak zordu ve Derya sonuna kadar haklıydı. "Kız lafını yarıda kesmese kim bilir kimin ismini söyleyecektin." Ben içimdekileri söylemeden duramıyordum ama Kutay ve Efnan'ın mayınlı bölgeye girmeye hiç niyeti yoktu. "Ben mi karı kızla dolaşıyorum sürekli? Kuru iftira."

 

"Keşke sadece gezsen." Pusat kafasını bana çevirdi.

 

"Ayıp oluyor ama."

 

"Ne ayıp olacak yalan mı? Doktor olmuşsun ama adam olamamışsın." Derya beni desteklercesine kafasını salladı. "Evet, Allah bir boy vermiş gerisini koyvermiş." Pusatın bakışı değişince alındığını anladım. Çok çabuk alınıyordu. Upuzun boyunun ve kalıplı vücudunun içinde kırılgan biri vardı. Ya da biz çok acımasız olabiliriz tam emin değilim. "Hemen kırılma şaka yapıyoruz şurada şakamızın içine ettin." Eliyle kendisini gösterdi. "Nasıl sürekli suçlu çıkıyorum gerçekten ebn biel anlayamıyorum." Bu sırada kutay elindkei kahveleri masay koymuştu. "Çocuğu görüyor musunuz biz burada tartışıyoruz o bize kahve yapıyor. Yazıklar olsun size." Derken kahvemden bir yudum aldım. "Sanki sen bir kere bize kahve yaptın." Efnan'a dönüp onaylamaz sesler çıkardım. "Yaptım ya, ne nankörsünüz. Sadece Kutay kahve yapmayı seviyor diye ona paslıyorum." Dediğimde Kutay güldü. Halinden memnundu zaten. İnsanları kıramıyor diye kendi yapmam gereken hiç bir şeyi ona kitlemiyordum. Pusat da yanımıza gelip oturunca konuştum. "Sizce nasıl biri gelecek?" Dediğimde Efnan hemen atıldı. "Bence yaşlı biri çünkü başka hastaneden geliyor." Sürekli başka hastaneye geçilmiyor sonuçta. "Bence de öyledir." Pusat sandalye de doğruldu. "Biraz büyük düşünün. Bizden bir kaç yaş büyük ateşli bir kadın doktor gelse fena olmaz mı?" İşte Pusat'a sorarsak boyle olur. "Al işte." Dediğimde yüzümdeki iğrenen ifadeyi gizlemedim. "Olabilir aslında. Rüyanda!" Derya gergin olduğu için Pusat'a her zamankinden daha fazla sataşıyordu. Dediğiyle Pusat dahil hepimiz gülüyorduk. Kapı açılma sesi geldiğinde kendimize çekidüzen vermeye çalıştık. Tabii içeri uzun, en az Pusat kadar yapılı ve yakışıklı bir adam girmesini beklemiyorduk. Derya'nın hep bunu beklediğini biliyorum ama şu anda o da beklemiyordu bence. Adam üzerindeki koyu mavi gömlek ve altındaki siyah kot pantolonla oldukça göz alıcıydı. Siyah güneş gözlüğünü çıkarıp gözlüğünü gömleğinin yakasına geçirdi. Derya'nın ağzından belli belirsiz çıkan oha deyişini umarım sadece ben duymuşumdur. Hep Pusat'a diyordu ama Derya da Pusat kadar çapkındı. Adamı görünce resmen dibi düşmüştü. Derya'nın adamın buraya girişini ağır çekimde gördüğüne yemin edebilirim. Efnan'a baktım da sanırım o da aynı durumda. Bu anı bozmak ismezdim ama adamın kim olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Elimdeki krakerleri yerken adama döndüm. "Kime baktınız?" Sanırım buraya gelen birine sorulacak en saçma soru bu. Ama hasta yakını da olabilir yani. "Siz mal mısınız? Yeni hocamızdır herhalde. Hasta yakınlarının burada ne işi olur?" Elimi adama uzattım. "Hocam ben Özün. Valla sizin gibi birini bence hiç birimiz beklemiyorduk. O yüzden onlar alık alık bakıyor. Hoşgeldiniz." Adam elimi sıkarak konuştu. "Ben Barış Dinçer" Elimi bıraktığında diğerlerine döndüm. Herkes adamla tanışmıştı. Barış da ilk gün olduğu için erken gelmişti. Hala mesaimizin başlaması için biraz vaktimiz vardı. "Gelirken vaka da getirmişsiniz." Elindeki vaka dosyasını masay bıraktı. "Hemşire söylemeseydi unutacaktım." Deyip gülümsedi. Efnan ve Derya'nın hayran bakışlarını görüp gülmemi zor tutuyordum. Ayrıca adam çok suratsızdı bence. Kapıdan içeri girince bile buzullardan gelen esintiyi fark ediyorsunuz.

 

Loading...
0%