Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm 1

@isimsizyazar._

"Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde boyutların çok ötesinde bir gezegen varmış. Bu gezegende sadece pozitif enerji hüküm sürermiş. Ancak bir gün bu gezegene 4 cadı kardeş saldırmaya başlamış. Böylelikle büyük bir savaş başlamış...

Bu savaş gittikçe daha da çok şişdetlenirken kraliçe ağır yaralanmış ve bu durum cadıların işine gitmiş. Kraliçenin içinden saf pozitif enerjiyi alıp yerine saf negatif enerjiyi koymuşlar. Planlarının ilk aşamasını gerçekleştirdikleri için cadılar geri çekilmiş. Herkes kazandıklarını düşünüp sevinirken ne yazık ki en kötü günleri başlamış...

Savaş ardından yıkılan her yer bir bir sihir ile düzeltilirken şato eskisinden de daha da kötü bir hâl almaya başlamış. Kraliçenin içindeki negatif enerji ilk olarak şatodan yayılmaya ardından da halka yayılmaya başlamış. Bu olayları küresinden izleyen şato büyücüsü bulunduğu yerden çıkarak şatonun yoluna koyulmuş.

Şatoya vardığında kraliçe ile görüşmek isteyen büyücü askerlerin saldırısı altına girmiş ve hiç istemesede askerleri alt etmiş. Kraliçenin yanına geldiğinde hiç beklemediği bir durum ile karşı karşıya kalmış, kraliçenin gözlerinden adeta saf kötülük yayılıyormuş. Büyücü bu kötü durumun daha da fazla hasar vermesine izin vermeden kraliçeye büyü yapmış ve şatoya hapsetmiş. Ancak hesaba katmadığı bir şey varmış... Kraliçe o 4 cadı kardeş ile iletişime geçmiş ve böylelikle o 4 cadı kardeşten biri kraliçenin içine girmiş. Kraliçenin içine giren cadı, sihri ile kraliçenin hapsolduğu yerden çıkmış ve büyücünün peşinden gizlendiği yere gitmiş. Büyücü kraliçenin geldiğini görünce neler olduğunu anlayamadan kraliçe büyücüyü hapsetmiş. Büyücü bu durumun normal bir şey olmadığını, kraliçeye kendisine gelmesi gerektiğini dil dökerken kraliçe daha fazla oyalanmadan şatoya geri gitmiş. Büyücü eninde sonunda yok edileceğini bildiği için kendisinin yerine bu gezegeni kurtaracak bir bebek yaratmış. Bu bebek saf sihir ve pozitif enerjiden meydana gelmiş. Bu bebekten haberdar olan kraliçe bebeği almak için büyücüyü hapsettiği yere ziyaret etmiş ve büyücüyü orada taşa çevirmiş, bebeği oradan alıp şatoya geri getirmiş. Ancak bu negatif enerji kraliçeyi daha fazla oyalayamamış ve kraliçe kendine gelmiş. Cadılar ile tekrar mücadele eden kraliçe sihrinin daha fazla onları oyalayamayacağını anlamış ve bebeği dünya adı verilen boyutun çok ötesine göndermiş...

Ve böylelikle, asıl hikâye bebeğin dünyaya gönderilmesiyle başlamış!"

"Anne, sence bu hikâye doğru mudur?" "Kızım.. bu sadece bir efsane. Efsaneler her zaman abartılarak yazılır. Tek doğru olan şey hayatta gerçekten de iyilerin ve kötülerin var olduğudur." "Ben yinede gerçek olmasını isterdim." Bu söylediğime sadece gülmüştü... Ancak içimde bir yerlerde güçlü bir şey hissediyordum. Sanki bu hissettiğim şey adeta bu efsanenin gerçek olduğunu söylüyordu. "Anne? Eğer bu efsane gerçekse.. O zaman boyutların var olduğu anlamına mı geliyor?" "Kızım.. artık ümitlenmeyi bıraksan iyi olur. Ayrıca bunu başkasına söylersen sana sadece gülerler ve deli olduğunu düşünürler, bu fikirlerden artık uzaklaş. Ayrıca yarına odaklan! Yarın büyük gün. Yeni bir döneme başlıyorsun." "O kadar da heveslenme anne.. Her zaman ki gibi aynı şeyler olacak." Bu dediğime bir şey demeden sadece teselli eder gibi sarıldı. Ve anlımdan öptü. Ama ben biliyordum! Yarın en kötü günüme uyanacaktım...

•••

Alarmımın keskin sesi ile gözlerimi araladım. Hemen yanımda cam olduğu için güneşin doğuşunu izleyebiliyordum. Günümü tek mükemmel kılan şey buydu! Odamın kapısının tıktıklanması ile yerimde doğruldum ve girmesi için seslendim. "Günaydın bitanem! Nasıl hissediyorsun? Heyecanlı mısın?" "Günaydın anne.. Ve hayır, heyecanlı değilim." Bu söylediğime buruk bir gülümseme ile cevap verdi ve yanağıma bir buse kondurarak her şeyin daha da iyi olacağını söyler gibiydi. Ama olmayacaktı..

Birkaç dakika sonra hazırlanmış mutfağa ilerlerken annemle babamın konuşmasına kulak misafiri oldum. "Alex.. Sence söylemek için erken değil mi?" "Bilmiyorum.. 16 yaşına girdi bile. Daha ne kadar saklayacağız ki? Eninde sonunda öğrenecek." "Bilmiyorum.. Sanki biraz daha bekleyebiliriz gibime geliyor." Bu konuşmaların ardından daha fazla beklemek istemeyerek mutfağa girdim. "Tekrardan günaydın!" "Ah.. kızım günaydın!" "Ne çabuk giyindin öyle?" "Anne.. yarım saat oldu bile, bence tam zamanında giyindim." "Sanırım haklısın." Diyerek yanıma yaklaştı ve tekrardan yanağıma bir buse kondurdu. Aynı şeyi babamda yaptıktan sonra okula gitmek için yola koyuldum. Okul çokta uzak olmasa da ben bilerek yolları uzatıyordum, ne de olsa eninde sonunda yol oraya varacaktı. Ama hiçbir zaman olmayan bir şey oldu! Yanımdan geçen çocuğun acelesi olacak ki bana çarptığını ve anahtarını düşürdüğünü fark edemedi ve direkt o çıkmaz sokağa koştu. Bende hiç yapmayacağım şeyi yaptım.. Peşinden koştum! Sırf düşürdüğü anahtarı verebilmek için. Ancak çocuğun peşinden gittiğimde çocuğun duvaradan bir kapı açtığını ve içeri girdiğini gördüm. O an umursamadan anahtarı yere koyup gitmem gerekirdi. Ama öyle olmadı! Sanki içimden bir şey beni oraya çekiyordu. Neler olduğunu anlamaya çalışırken kendimi o çocuğun duvarda açtığı kapının önünde buldum ve içeri girdim. Adeta havadan aşağı düşüyordum. Korku iliklerime kadar öyle bir işliyordu ki! Avazımdan çıktığı kadar bağırıyordum. Ancak belimden birinin tuttuğunu ve kendisine çektiğini hissettim. Korkudan gözlerimi açtığımda bir ejderhanın sırtında olduğumu gördüm, karşıya baktığımda o gördüğüm çocuğu gördüm. Beni kurtaran oydu! "Sen kimsin bilmiyorum! Ama büyük bir bokun içine girdiğini söyleyebilirim!" "Ne?" "Tek diyeceğin şey bu mu gerçekten?! O kapıdan nasıl girdin bilmiyorum, ama girmemeliydin!" "Ah! Affedersin. Anahtarımı düşüren ben değildim zaten değil mi? Alt tarafı insanlık yapıp anahtarını verecektim!" "Tamam! Uzatma artık, olan oldu zaten." Bu tartışmanın ardından ikimizde yere inene kadar konuşmadık. Yere indiğimizde de kolumdan tutup büyük bir şatoya doğru götürmeye başladı. O kadar inanamıyordum ki gördüğüm şeylere! Sanki bir masalın içindeydim..

Gelmemiz yere gelmiş olacağız ki ismini bilmediğim o çocuk kapıyı tıklattı ve "Gir!" Kelimesini duyduğu an hiç beklemeden kolumdan tutarak içeri girdi. Karşımda yaşlı da olsa adeta bir kraliçe duruyordu, çok güzel ve zarifti! "Müdire Hanım! Biliyorum şu an gelmemem gerekirdi, ders saati olduğu için. Ama bir sorunumuz var." Diyerek beni öne sürdü. Karşımda ki kraliçe ile göz göze geldiğimde sanki içimde bir kıvılcım çaktı. Sanki annemin o efsaneyi okuduğu zaman ki içimde oluşan o his artık gittikçe daha da çok güçleniyordu! "Tamam Edward, çıkabilirsin." "Peki Müdire Hanım." Diyerek arkasını döndü ve çıktı. Oda da sadece ben ve o kraliçe vardı. "İlk olarak, okulumuza hoş geldin! Ancak.. nasıl geldin? Seni Edward mı getirdi?" "Şey.. o çocuk kim bilmiyorum! Adını bile öğreneli birkaç saniye oldu. Ancak okula giderken bana çarptı ve anahtarını düşürdü, bende geri vermek istedim. Fakat peşinden gittiğimde çok değişik bir şekilde duvarda kapı açtığını ve içeri girdiğini gördüm. Normalde bu değişik bir olay olasada başımı derde sokmamak için geri dönecektim. Ancak hiç anlam veremediğim bir şey oldu! İçimden bir şey beni o kapıya çekti. Kendime geldiğimde Edward denilen çocuğun arkasında bir ejderhanın sırtındaydım." "Bir şeyin kapıya seni çektiğini söyledin, çeken şeyin ne olduğunu anlatabilir misin?" Bu soru karşısında öylece kalakaldım, çünkü neyin beni çektiğini bende bilmiyordum! "Size yalan söylemeyeceğim! Çeken şeyi tanımlayamam. Ancak nasıl hissettirdiğini söyleyebilirim. Adeta bir güç, bir sihir gibi.. Annemin büyücü efsanesini bana anlattığı zaman içimde oluşan o büyük, kuvvetli his gibiydi.. Sanki güçlerim varmış ama daha onların farkına varamamış gibiydim!" Söylediklerim karşısında şok olduğunda sanki bir şeylerin farkına varmış gibiydi! "Büyücü efsanesi derken?" "Yani.. Bilmiyor musunuz o efsaneyi? Mor saçlı büyücü kadının efsanesi, kendisi yerine harap olmuş gezegeni, yarattığı bebeğin kurtaracağını düşündüğü kadın." "Bilmez miyim! Ama o efsaneyi nereden biliyorsun?" "Benim geldiğim yerde o efsane çok meşhurdur! Herkes seve seve anlatır o efsaneyi." "Peki.. Geldiğin gezegeni söyleyebilir misin?" "Nasıl yani.. olduğumuz gezegenin hangi gezegen olduğunu bilmiyor musunuz?" "Bak tatlım.. o kapı sihirli bir kapı. Ve sen artık geldiğin yerde değilsin, başka bir gezegen başka bir boyuttasın. O yüzden lütfen söyle, hangi gezegenden geldin?" Duyduklarımın karşısında adeta dona kaldım! Ve sadece ağzımdan tek bir kelime çıkabildi.. "Dünya..."

Loading...
0%