Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Parça-1 Kısım-1 Çocuk Bölüm-1 Rüya

@ismailkrkk123

 

Rinor, Itzıo’ya gidecek erzakların yüklenmesine yardım ediyor ve gemi mürettebatıyla çok konuşmayı sevmese de haşır neşir oluyor denilebilirdi. Kendisinin çoğu seferde denk geldiği onun gibi Komutan Alpagos adına çalışan dostu Rodan ile yine aynı seferi paylaşıyordu. Ancak Rinor aklından bir türlü rüyasını çıkartamıyordu. Rüyanın onu tedirgin edişi yüzündeki düşünceli suratından belliydi. Belki de işe yarayıp yaramayacağını bilmese de bir Burip’e görünebilirdi. Onun için bu bir safsataydı. Dindar bir insan da değildi. Ancak Karûn dinine inanıyordu. Buripler’e gitmenin batıl inançlara inanmanın onun için mantıksızdı. Ama denemeye değer olduğunu da düşünmekten kendini alı koyamıyordu. Sırtındaki bakliyat çuvalını da bıraktıktan sonra Rodanın gelmesini bekledi.

“Benim pazarda işim var. Kaptan’a çaktırma” dedi. Burip’e gitmeye karar vermişti.

Terden anlına yapışmış kısa dağınık saçları yorgunluğunun timsaliydi. İçine derin bir nefes çekerek şöyle dedi. “Ben hallederim, sen işine bak Ri (Rinor isminin kısaltması).”

Ellerini çırptı ve yüklerin etrafını dolaştı. Bugün bütün günler gibi hayli sıcaktı. Hele denizden gelen nem insanları sırılsıklam etmeye yemin etmişti resmen.

Liman pazarı haraketliydi. Birçok insan evine malzeme almak için toparlanmış bir kargaşa bir telaş koşuşturuyorlardı. Bağrışma sesleri Duret yaylalarından dahi duyulacak kadardı neredeyse. Ancak Rinor söylediği gibi pazara gitmiyordu. Panayırların etrafından dolaşıp bir mabet yakınlarına, Burip’e görünmeye gidiyordu. Alpagos’a hizmet ettiğinden beridir neredeyse hep Dureterdor’da yaşamını sürdürüyordu. Bundan kaynaklıdır ki gitmediği yerleri dahi biliyor ya da duyuyordu. Dureterdor’un dar sokaklarına gelmesi uzun sürmemişti.

Tahtadan kapı, taştan duvarların arasındaydı. Özenle işlenmiş kapı tokmağını terli avuçlarıyla sertçe çaldı. Bir süre bekledi. “Kimse yok galiba” diye geçirdi içinden. Arkasını doğru dönüp limana gidecekti. Ancak daha ayaklarını oynatmadan içeriden bir ses geldi.

“Neden geldin, kimsin?”

Ses tonuna bakılırsa yaşında bir kadındı. “Ben Rinor, bir Burip’e bakınmıştım.”

Tahta kapıdan sesler gelmeye başladı. Kapı açıldı ve Rinor’un karşısına beklediği gibi bir kadın çıkmıştı. Ama giyimi farklıydı. Üstünde kat kat bileklerine kadar sarılmış geniş ketenden bir giysi vardı. Keten, Rengini Ussak’ın dağ yamaçlarındaki topraklardan çalmıştı. Göz çevrelerini karalamış Kısacası değişik bir görünüşe bürünmüştü.

Burip, görünmek istemezcesine odanın karanlığına çekilerek “İçeri gel!” dedi. Rinor kapının kulpuna tutunarak içeri geçti. Karanlık, kapının kapanmasıyla güçlenmişti. Sıkışık sokaklar nedeniyle pencerelerden içeri asgari miktarda ışık süzülüyor o da karanlığa engel olamıyordu. Ayrıca ışık süzmelerinden yükselen dumanlar odada bir şeyin yakıldığı ya da piştiğini gösteriyordu. İçerisi hiç Dureterdor’un kültürünü yansıtmıyordu. Başka bir kültürden olduğu açıktı. Kadın odanın içerisinde biraz yürüyerek sağ tarafa doğru döndü. Rinor’da onu takip etti. Dumanın kaynağı artık belli oluyordu. Yerde ahşap bir masa ve her iki köşesinde minderler bulunuyordu. Sofranın yanında içinde yanmakta olan Zivfaz çiçekleri olan bir kâse vardı. Masanın üstünde ise içinde suya benzer bir sıvının bulunduğu bakırdan bir leğen bulunuyordu.

Kadın mindere bağdaş kurdu ve elini karşısındaki mindere uzatarak “otur denizci” dedi garip sesiyle.

Rinor kadını dinleyerek onun gibi mindere oturdu. Buraya gelmek belki de pişmanlıktı. Kesesinde kalan paralar su akıtmıyordu. (Yok denecek kadar az). Onu da buraya vermenin pişmanlığını yaşayacak gibi duruyordu.

“Rüya yorumlatmak için mi geldin denizci!” dedi kadın. “Evet” demesinin ardından kadından cevap gecikmedi “o zaman doğru yerdesin, yirmi pelerini masaya koy sonra da rüyanı anlat.”

Usulce parayı kesesinden çıkartıp masaya bıraktı. “İki elindeki parmak uçlarını leğenin içindeki suya daldır” dedi Burip.” korkma”

Rinor korkmuyordu zaten, korkabilecek bir kişiliği de yoktu ancak şu anda yaptığı şeyden utanç duymuyor değildi. Kadında onun gibi parmak uçlarını suya sokmuştu. Sanki rüya yorumlatmıyor büyü yaptırıyordu. Rinor, ritüel gereği dediklerini yaptı.” Anlat” dedi kadın sert bir tavırla.

Ardından Rinor derince bir nefes çekti ve rüyasını anlatmaya başladı.

“Bi’ gemideydim, bilmediğim bir gemide, bilmediğim bir okyanusta.” dedi sanki o anı tekrar yaşarmışçasına.

“Gemiyi sis basmış ağır ağır ilerliyordu. Bende elimdeki kılıcımı kavrayarak öylece bekliyordum ve önümde bir tabutla birlikte.”

Burip kaşını çattı “tabut mu, kimin tabutu?”

“Bilmiyorum,” dedi düşünceli bir biçimde.” Sonra geminin başına sanki güverteye düşen halatlar gibi ölü kuşlar düşmeye başladı.”

Kadın ölen kuşlara takılmıştı “Hangi tür kuşlar”

” Albatros galiba” dedi Rinor kendinden emin olmaksızın.

Burip bir anda şiir okurcasına şu dizeleri sıraladı

“Albatroslar uçuşur

Toylar yüzer

Adamlar savaşır

Kadınlar kaçışır

Ama deniz her zaman yutar”

 

Rinor suratını daha asık hale getirdi. Bu sözler onun için anlamsız ve saçmalıktan başka bir şey değildi. Buriplerin deli olduğu ona inananların da aynı olduğunu düşünmekte artık kararlıydı. Ancak bu sözlerin ne anlama geldiğini de merak ediyordu. Gözlerini tekrar Burip’e dikti. “Açık konuş, ne demek istiyorsun?” diye sordu. Kadın istifini bozmamıştı. “Adın neydi denizci?” dedi. Kapıdayken sormuştu ancak umursamamıştı bile. Ne de olsa kültürleşmiş bir olgu olduğundan böyle yapıyorlardı hep.

 

“Rinor Pugavor” dedi. Kadın masadaki paraları parmak uçlarıyla Rinor’a doğru sürükledi. Parayı takip eden gözleri Rinor’u şaşkınlığa sürüklemişti.

“Paran sende kalsın Rinor.”

Kaşları çatma sırası Rinor’a gelmişti. Anlamsız düşünceler içindeydi. Vaktinin boşa gitmesinden hoşnut olmazdı. Rinor resmen kendisiyle dalga geçilmiş gibi hissediyordu. Sinirlenmiş ve parayı kesesine atarak ayağa kalkmıştı. Hiç çekinmeden konuştu. “Anlaşılan sizden bana fayda yok.”

Limana varması gerektiğini anlamıştı. Arkasını döndü ve gitmeye karar verdi. Kadın yerinden dahi kalkmadı. Gözleri Rinor’u takip etti. Rinor kapıya varmadan kadının bağırdığını duydu. Kadın yüksek sesle “Tanrı Fusayra yardımcın olsun Rinor” dedi.

Loading...
0%