Yeni Üyelik
26.
Bölüm

3.Sezon 4.Bölüm: Karanlık Oyun

@istisnalarkaideyib

Ellie ve Patrick, salonlarında cesetle karşı karşıya kaldıklarında, gözleri bir an için korkuyla parlar. Cesedin etrafında duran kırmızı maskeli adamların varlığı, odadaki gerilimi artırır. Ellerindeki bıçaklarla sessizce beklerler, gözleriyle her adımı izlerler.


Ellie, ellerini titrerken: "Patrick, bu ne oluyor? Bu kırmızı maskeli adamlar kim? Ve bu ceset... Kimin cesedi?"


Patrick, sessizce karşılar: "Bilmiyorum, Ellie. Ama bu karmaşık durumun üstesinden gelmeliyiz. Şimdi panik yapmanın bir anlamı yok."


Salonun köşesinde, polis memurları cesedi incelemeye başlarlar. Odaya yayılan sessizlik, herkesin içindeki endişeyi artırır. Sally, göz yaşları içinde diz çöküp ağlama krizine girer.


Sally, gözyaşları içinde: "Bu... Bu neyin nesi? Nasıl olabilir?"


Patrick, Sally'ye yaklaşır ve onu teselli etmeye çalışır: "Sakin ol, aşkım. Her şey yoluna girecek. Şimdi kendine gelmen lazım."


Sally, Patrick'e sarılır ve hıçkırarak: "Bu kabusun bir an önce bitmesini istiyorum. Lütfen, bana yardım et."


Patrick, sıkıca sarılır ve huzurla: "Tabii ki, aşkım. Ben buradayım, seni koruyacağım. Birlikte bu karanlık gizemi çözeceğiz."


Salonun diğer köşesinde, Ellie, polis memurlarının ceset üzerindeki çalışmalarını izlerken, kafasında bin bir soruyla boğuşur. Nancy'nin izini sürmek için bir adım daha atmışlardır, ama bu sonuca ulaşmak onları daha da karmaşık bir yola sokmuştur.


Ellie, içinden: "Bu kırmızı maskeli adamların ve cesedin arkasındaki gerçeği bulmalıyız. Ama nasıl?"


Patrick, Sally'yi sakinleştirirken: "Ellie, bu durumun üstesinden gelmek için birlikte çalışmalıyız. Nancy'nin peşine düşmeli ve onun bu karanlık oyununu sonlandırmalıyız."


Ellie, kararlılıkla: "Evet, Patrick, haklısın. Nancy'nin peşine düşmeliyiz. Ancak, bu kez daha dikkatli olmalıyız. Bu karanlık oyunun sonuna ulaşmak için birbirimize güvenmeliyiz."


Salonun ortasında, polis memurları cesetin etrafında toplanırken, Nancy'nin izini sürmek için bir sonraki adımlarını planlamaya başlarlar. Ancak, bilmedikleri tehlikelerle dolu bu yolculuk, onları beklenmedik sonuçlara götürecektir.


Ellie ve Patrick, polis memurlarının ceset üzerindeki çalışmalarını izlerken, odanın atmosferi gerginlikle doludur. Bir yandan Nancy'nin izini sürmeye çalışırken diğer yandan da bu korkunç olayın arkasındaki gerçeği açığa çıkarmak için ellerinden geleni yapmak zorundadırlar.


Patrick, gözlerini hafifçe kırpıştırırken: "Ellie, bu kırmızı maskeli adamlar ve bu ceset... Sanırım Nancy'nin peşimizde olduğunu işaret ediyor. Ama neden?"


Ellie, kafasını sallar: "Bilmiyorum, Patrick. Ama bu karanlık oyunun sonuna ulaşmalıyız. Nancy'nin peşine düşmeli ve onu durdurmalıyız."


Salonun diğer köşesinde, Sally ve diğerleri hala şok içindedir. Bu korkunç olayın şaşkınlığı içinde, ne yapacaklarını bilemezler. Ancak, güvendikleri kişilere sarılarak birbirlerine destek olurlar.


Sally, hıçkırarak: "Bu... Bu kabus gibi. Gerçek olamaz."


Ellie, Sally'ye yaklaşır ve onu sakinleştirmeye çalışır: "Sally, biz buradayız. Seni koruyacağız. Nancy'nin bize yapmak istediği ne olursa olsun, birlikte bu karanlık gücün üstesinden geleceğiz."


Patrick, diğerleriyle bir araya gelir ve ciddi bir ifadeyle konuşur: "Arkadaşlar, bu karanlık oyunun sonuna ulaşmalıyız. Nancy'nin peşine düşmeli ve onu durdurmalıyız. Ancak, bu yolculuk tehlikelerle dolu olacak. Birbirimize güvenmeli ve birlikte hareket etmeliyiz."


Salonun ortasında, polis memurları ceset üzerindeki çalışmalarını tamamlar ve odadan ayrılırlar. Ellie ve Patrick, kalanlarla birlikte, Nancy'nin izini sürmek için yeni bir plan yapmaya başlarlar. Ancak, bilmedikleri şey, onları bekleyen tehlikelerin sadece başlangıç olduğudur.


Sally: Gerçekten 24 yıl sonra mı?


Ellie (Sakinleştirici bir ses tonuyla): Evet, Sally. Tıpkı o korkunç olayın yaşandığı gün gibi, her şey tekrarlanıyor gibi görünüyor.


Patrick (Kararlılıkla): Ama bu sefer durduracağız. Nancy'nin oyununu sonlandıracağız ve bu karanlık geçmişle yüzleşeceğiz.


Sally (Üzgün bir ifadeyle): Ama nasıl? Bu kadar zaman sonra hala bu kabusun içindeyiz.


Ellie (Umutsuzluğu gidermeye çalışarak): Unutma Sally, bu sefer daha güçlüyüz. Birlikte çalışacağız ve bu karanlık gücü alt edeceğiz.


Patrick (Determined bir bakışla): Evet, Sally. Biz bir aileyiz ve birbirimize destek olacağız. Nancy'nin oyununa son vereceğiz, birlikte.


Sally (Gözlerinde kararlılık belirir): Tamam, Patrick. Tamam, Ellie. Birlikte başaracağız.


Bu sözlerle, Ellie, Patrick ve Sally'nin kararlılığı artar ve yeniden bir araya gelerek bu karanlık gücü durdurma yolunda birlikte hareket etmeye karar verirler.


Jack (Endişeli bir ses tonuyla): Ne yapacağız? Nancy'nin bu sefer ne tür bir planı var?


Leo (Kararlı bir ifadeyle): Bilmiyorum, ama onu durdurmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu kabus sona ermeli.


Gina (Endişeli bir şekilde): Çocuklar, çok korkuyorum. Nancy'nin bu sefer ne kadar ileri gideceğini bilemiyoruz.


Ezel (Dürüst bir ifadeyle): Gerçekten de karanlık bir geçmişle yüzleşmek zor olacak. Ama birlikte güçlüyüz.


Serkan (Umutsuzlukla): Ama bu kadar zaman sonra bu olayların yeniden yaşanıyor olması... Çok korkutucu.


Bu arada, Jack, Leo, Gina, Ezel ve Serkan da karanlık güçle mücadele etmeye kararlı olduklarını gösterirler. Herkes birlikte Nancy'nin oyununu sonlandırmak için bir araya gelmiştir.


Balkonun demir korkulukları, gece gökyüzünün ışıltısıyla aydınlanıyordu. Patrick, yıldızların altında, çocuklarına eski günlerden bir hikaye anlatıyordu. Elleriyle balkonun kenarına yaslanmış, gözleri geçmişteki anıları canlandırırken içten bir tebessümle doluydu.


"Çocuklar," dedi yumuşak bir ses tonuyla, "24 yıl önce, bizler burada, bu balkonda, hayatımızın en karanlık anlarından birini yaşadık. O günleri hatırlıyorum, Ellie'nin panik dolu çığlıkları, Sally'nin göz yaşları içindeki çaresizliği... O zamandan beri her şey değişti."


Oğlu ve kızı, babalarının sözlerini dikkatle dinliyordu. Gözlerinde merak ve hayranlık vardı. Bu hikayeyi daha önce duymuş olabilirlerdi, ama her seferinde yeni bir detayla daha zenginleşen bir masal gibiydi.


"Sally, o gece, ne kadar korkmuştu," diye devam etti Patrick, anılarını tazeleyerek. "Ellie ve ben, onu korumak için elimizden geleni yaptık, ama... Nancy'nin karanlık güçlerinden kaçmak zor olmuştu."


Bir an sessizlik oldu. Balkonun kenarında, aile, geçmişin hayaletlerini birlikte yaslıyordu. Ancak, aniden telefonun çalmasıyla sessizlik bozuldu. Patrick, telefonunu cebinden çıkarırken kaşlarını çattı. Kim bu saatte arıyordu ki?


Telefonu cevapladığında, karşıdaki ses, bilinmeyen bir numaradan geldiğinden dolayı belirsiz ve ürperticiydi. "Merhaba, Patrick," dedi ses, soğuk ve tehditkâr. "Beni hatırladın mı?"


Patrick'in yüzü aniden donuklaştı. Bu ses... Tanıdık ama aynı zamanda yabancıydı. "Kim bu?" diye sordu, titreyen bir sesle. "Neden bana böyle konuşuyorsun?"


Telefondaki ses, sinsi bir kahkaha ile karşılık verdi. "Bunu öğrenmek için biraz beklemelisin, Patrick," dedi. "Zamanı geldiğinde, her şeyi anlayacaksın. Ama önce, geçmişle yüzleşmen gerekiyor."


Patrick, telefondaki sessizliği boğuk bir şekilde dinledi. Kalbi hızla çarpıyordu ve korku, bedenini sarmıştı. Nancy miydi bu? Yoksa başka bir şey mi?


Bu düşüncelerle dolu bir şekilde, Patrick, geçmişin karanlığına doğru bir yolculuğa çıkacaktı. Artık kaçış yoktu, ancak belki de geçmişle yüzleşmek, ailenin karanlık günlerden daha güçlü bir şekilde çıkmasını sağlayacaktı.


Central Park'ın sessiz ve huzurlu atmosferinde, bir bankta oturan iki kişi, derin bir konuşma içindedir. Gina ve Leo, yakın arkadaşları Jack'in son zamanlardaki tuhaf davranışları hakkında endişeyle konuşmaktadır.


Gina, endişeli bir ifadeyle Leo'ya dönerek konuşur. "Leo, Jack'in son zamanlarda garip davrandığını fark ettin mi?" diye sorar, sesinde belirgin bir endişe vardır.


Leo, kaşlarını çatarak başını sallar. "Evet, fark ettim," der düşünceli bir şekilde. "Son günlerde pek gözükmedi ve mesajlarıma da cevap vermiyor. Bir şeylerin yolunda gitmediğini düşünüyorum."


Gina, Leo'nun sözleriyle birlikte daha da endişelenir. "Belki onunla konuşmalıyız," der, "Bir şeylerin yanlış olduğunu bilmek önemli."


Tam o sırada, uzakta bir gürültü duyulur ve ikili hızla ayağa kalkar. Bir grup genç, parkın diğer ucunda kargaşa çıkarmaktadır. Leo, endişeli bir ifadeyle Gina'ya bakar. "Belki de Jack orada," der, "Onu aramamız gerekiyor."


Gina, Leo'nun önerisini kabul eder ve hızla olay yerine doğru ilerlerler. Ancak, ne gördükleri karşısında şaşkına dönerler. Jack, parkın ortasında, bir grup maskeli genç tarafından sıkıştırılmış ve tehdit altındadır.


Leo, hemen adımlarını hızlandırır ve Jack'e doğru koşar. "Jack!" diye bağırır, "Sen iyimisin? Ne oluyor burada?"


Jack, çaresiz bir ifadeyle arkadaşlarına bakar. "Onlar... Beni..." diye başlar, ancak bir anda duraklar. Parkın sessizliği, gizemli bir şekilde bozulmuştur.


Birdenbire, maskeli gençlerin arasından biri, silahını çıkarır ve havaya ateş eder. Gina ve Leo, şaşkınlık içinde geri çekilirken, parkın sessizliği, kaosla birlikte yırtılır.


Bu an, Gina, Leo ve Jack için beklenmedik bir olayın başlangıcı olacaktır. Artık parkın huzurlu atmosferi, gizemli bir tehlikeyle doludur ve arkadaşlar, bu tehlikeyle başa çıkmak zorunda kalacaklardır.


Loading...
0%