Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1.Bölüm

@izmiristee

HELLO BEN GELDİM... Nasılsınız iyimisiniz umarım iyisinizdir.

İlk bölüme hoş geldiniz...

Keyifli okumalar dilerim.

 

Nehir Asrın'dan...

Ben Nehir Asrın, Albay Kayra Asrın'ın göz bebeğim diyerek sevdiği kızı, babamın yıllar önce teröristler tarafından girdiği çatışmada kaçırıldığı haberini ansızın bir gece vakti almıştık, babamın ne ölüsünü, nede dirisini bulmuşlardı. Şehit değildi ama düşman elindeydi babam, üniversite sınavından aldığım yüksek puanla hayalim olan tıp fakültesinde okumayı hayallerken bir delilik yapıp ailemden gizli bir şekilde askeri okula katıldım. Ailem beni üniversite de tıp okuduğumu sanarken ben gizlice rütbe kazanmak için debelenip duruyordum.

Aldığım zorlu eğitimler, saatlerce suyun altına kalmam, çöl sıcağını aratmayacak şekilde yerlerde sürünmem . Silah atışları, ok atışları her çeşit eğitimi her gün tamamlıyordum bu çıktığım yolda kimseyi düşünecek kafada değildim.

Aldığım eğitimler sırasında annem ve abimi karşımda görmeyi beklemiyordum yüzüm kan içinde kollarımda bacaklarımda morluklar ve derin çizikler vardı dağılmış halimle karşılarındaydım. Yanlarında ise babam'ın sırt sırta verdiği. Göktuğ komutan duruyordu oldukça sert bakışlarıyla. Evet Yarbay Göktuğ Kılıç'ın haberi olmadan burda aylarca herkesten gizli eğitimler aldım.

Askeriye okulun baş komutanıyla sıkı sıkı konuştum kendisi inat etti ben daha da inat ettim inadımdan dönmeyeceğimi anladığı an askeriye okuluna alınmıştım yıllar önce,

Şimdi sıra yüzleşmekteydi kararlıydım babamın içinde, komutasını yürüttüğü Ateş timi'nin içine girip babamı bulacaktım. Hızlı bir şekilde yanıma gelen Göktuğ komutana döndü bakışlarım tam karşımda durup bağırarak konuşmaya başladı.

" Nehir sen ne yaptın? Bu yaptığın delilikten başka bir şey değil, bu senin yapabileceğin bünyenin kaldırabileceği bir iş değil kendine gel ve derhal çık askeriye'den çocuk oyuncağı değil bu iş, komutanımın emanetsin bana."

Evet yaptığım delilikti ama zerre gocunmadan acıyan omuzlarımı dikleştirerek herkesin önünde bağırarak konuşmaya başladım, bağırdığım kişinin babamın silah arkadaşlarında olması dışında bir sorun yoktu.

" Babam kayıp lan benim, napsaydım aldığım puanla masa başında oturup babamı bulmanızımı beklemeliydim yıllar oldu naptınız buldunuz mu babamı he buldunuz mu nerede babam? Sorarım size komutan, Kayra Asrın nerde? Şehit mi bilmiyoruz yaşıyormu bilmiyorum napsaydım siz söyleyin, düşman elinde babam düşman. Babamı bulucam, babam'ın olduğu o ateş timin içine gireceğim, zorsa zor işkence ise işkence ben Asrın'ın kızıyım çık mı dediniz bacadan girerim ama bundan dönmem döndüremezsiniz. "

 

Annem duygusal gözlerle bana bakıyordu biliyorum yaptığımın normal bir şey olmadığını doktor olmaktı hayalim kendi odam kendi bilgisayarım kendi masamda ismim yazsın istiyordum ama ama hayallerim babamla birlikte benden uzaklaşıp gitti şimdi tek istediğim babamı bulmaktı yapamayacağımı söyleyen herkese neler yapabileceğimi göstereceğim.

Asker kızıyım ben, babam eğer vatanı uğruna şehit düştüyse vatanı için çıktığı bu yolda emanetini sırtlamam boynumun borcuydu. Etraf ölüm sessizliğine büründü komutan'ın bakışları derin bir şekilde bana döndü öfkeli mi yoksa sinirli mi asla anlayamıyordum. Bakışlarını benden alıp anneme baktı zavallı annem yüzü kıpkırmızı şekilde bana bakıyordu yeni yeni bakışlarım abim'e döndüğünde gururla bana bakıyordu yüzünde tatmin edici bir gülüş vardı gülüşüne karşılık vererek bende gülümsedim. Derin sessizlik kendini korurken arkamdan gelen sesle dikkatim tamamen dağıldı.

"Cesaretine hayran kaldım küçük hanım, sesinle yeri göğü birbirine kattın ama unuttuğun bir şey var yaşanan durumdan ailenden gizleyerek yapman hata hemde büyük hata ayriyeten burası ağır ve özel bir okul sıradan bir sınav puanı bile seni buraya almazken senin inadın öfken burada kalmanı sağladı, lakin aile'nin izni olmadan bir dakika bile burda kalamazsın sadece annenin izni bile kurtaramaz seni her bir aile fertlerinin izni olması gerekecek çıktığın yolda sen önce Allah'a sonra bize emanetsin." Karşımdaki sesin sahibi buraya girmek için yalvardığım adamdı.

Annem daha fazla konuşmalara sabrı kalmamış gibi hızlıca yanıma geldi. Sağlam bir tokat yemeği beklerken annem beni şaşırtacak bir şekilde anlımı öptü sonra yanaklarımı sıcacık öpüşüyle taçlandırdı. Ben hâlâ olayın şokuyla anneme bakarken annem sımsıkı sarıldı bana.

"A-anne ben." Elleriyle yüzümü avuçladı konuşmama izin vermeyerek beni susturdu ve dolmuş gözleriyle bana bakıyordu tekrardan anlıma küçük bir öpücük bırakıp benden ayrıldı bakışlarını göktuğ komutana döndürdü.

Hızlıca yanıma abim geldi sımsıkı sarıldı bana başımı göğsüne yaslayarak gözlerimi yumdum saçlarıma peşpeşe öpücükler kondurdu.

"Ben razıyım komutan, ben bu deli kıza razıyım, iznimde vardır. Benim iznim her şeye yeter de artar. Eninde sonunda ya Nehir'in yada Ali'nin bunu yapacağından adım kadar emindim Kayram'ın emanetini ikisinden birinin sırtlayacağının farkındaydım sadece bu kadar erken olacağını beklemiyordum. Hiçbirimize haber vermeden böyle bir şey yapması hepimizin nehiri üniversite'de olmasını beklerken kendisinin burada olması, affedilicek gibi değil ama."

Devamı gelmedi gözlerimi açtım başımı abim'in göğsünden kaldırdım gördüğüm manzarada kaldım. Yutkundu annem başını dik tutmaya çalıştı bir şey söylecekti ama boğazında düğüm olarak kaldı bekledi kendi içinde bunu söylemek için gözlerini yumdu çenesi titredi ama hiç bir şekilde belli etmemeye çalıştı

Annemin konuşmaları içime dokunuyor canım yanıyordu burda geçen aylarımda canım yanarken bir kere öf pöf etmezken sadece annemin cümlelerine kalbim sıkıştı kaldı, o sıkışıklıktan kurtulmak için debeleniyordu kalbim acı veriyordu bana.

Annem gözlerini açtı bayrak direğine takıldı gözleri yavaşça kaldırdı başını yüzünde zar zor gülümseme oluştu annemin gökyüzünde dalgalanan bayrağa baktı ve yüreğimizi dağlayacak cümleleri dudaklarının arasından çıkıverdi.

" Bu vatan için, bu bayrak için, kundaktaki bebekler rahat uyusun, çocuklar sokaklarda şen kahkhalarını doldursunlar, insanlar içlerinde korku olmadan yatağa girebilsin bu gökteki Bayrak dalgalansın dalgalandığı yer hiç eksik olmasın diye yarimi kaybettim.

Belki yaşıyordur, belkide bu vatanı uğruna şehit düştü, varsın bir sevdiğimi de canımdan bir parçayı da bu vatana emanet edeyim varsın olsun canımdan bir parçayı da bu vatan için şehit vereyim. Ağlamam isyan etmem bu millet dağılmasın bu devlet yıkılmasın bu bayrak gökten düşmesin diye kendime üç kelimeyi hatırlatır VATAN SAĞ OLSUN der teselli bulurum. Demem o ki Albay Kayra Asrın'ın emaneti kızı Nehir asrına emanettir. "

Etrafta ölüm sessizliği oluştu annemin cümleleri yüreklerimizi dağladı geçti. Ben annemin kolumdan tuttuğu gibi eve atmasını beklerken annemin böyle konuşmasını beklemiyordum içimdeki ağlama duygusu arttı an itibariyle kollarımı abimin boynuna dolayıp kendimden geçene kadar ağladım asla böyle bir tepki beklemiyordum ailemden, abim sardı kollarıyla beni ağlamam daha da şiddetlendi gözlerimden akan yaşlar yüzünden etrafı göremiyordum yüzümü iyice abimin boynuna gömdüm. Bu askeriye nin kapısından girerken dik durmak sözüyle girdim babam gibi olmak istedim sanırım beklediğim durumla karşılaşamadım. Sözümde duramadım daha ilk verdiğim sözden caydım.

" Bizi nehirle biraz yanlız bırakırmısınız."

Bir ses geldi kimin sesiydi bilmiyorum ağlamaktan kendi sesimin hıçkırığından başka ses duyamıyordum, ufak tefek sesler duyunca anladım ki sesin sahibi abimdi neden yanlız kalmak istedik bilmiyorum düşünce yetimi kaybedeli çok olmuştu...

 

                                                            ***

 

Üsküdar sahiline getirmişti abim, özlemiştim işte bunu. Üsküdar sahili benim için farklı bir kokuydu evet size değişik gelmiş olabilir ama ben bu şekilde betimlemek istiyordum burayı insanlar bu tür sahil kısımlarını betimlerken güzel cümleler şiir gibi sözler kurarken ben tam tersini hissederdim. Üsküdar benim için bir kokuydu ama güzel bir koku. Yürüdükçe farklı kokular gelir burnunuza bu kokular bile sizde dinlediricilik etkisi yaratır. Büyüydü burası.

Bir adım attığınızda közde mısır kokusu, yürümenizi ilerlettikçe yanık kestane kokusu, biraz daha yürüdüğünüzde balık kokusu, benim gibi balık sevmeyenlerin bile canının balık ekmek çekebileceğine yemin edebilirdim öyle bi etkiydi burası ve en önemlisi mis gibi deniz kokusu.

Hayatım boyunca buranın varlığı ile şükrettim.

Banka oturmak yerine çimenlere oturdu abim sırtını ağaca yasladı bacaklarını uzattı, elini bacağına iki kere vurarak.

" Gel yat, saçlarınla oynayayım." Dedi abim. Hızlıca yere oturup kafamı dizlerine koydum elleri saçlarıma gitti yavaşça oynamaya başladı ne abimin nede benim sesim çıktı belki dakikalarca kaldım öyle ne konuşacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu kelimelerin tükendiği en son noktadayım şuanda.

Saatlerce kaldık böyle en sonunda yavaşça kapanan gözlerime mani olamadım bir tek burda bana kızmazlardı, bir tek burda bana karışmazlardı tehlikeden uzak şekilde kapadım gözlerimi.

Bir süre sonra uykum bile haramdı bana, rüyalarım bana zulmünden başka bir şey vermiyordu bana lanet okuyordu uykum, bana dinlenmenin sırasımıydı diyordu babanı bulmadan emanetini sahibine teslim etmeden durma diyordu bana. Zihnimdeki sesler durmuyordu artık sakin bir yerde olmama rağmen beni bu sessizlik tedirgin ediyordu kirpiklerim açılmak istiyordu kapanmak istemiyordu. Sonunda Zihnimdeki sesler kazandı gözlerimi hızlıca açtım bir iki saniye nerde olduğumu idrak ettim kafamı hızlıca çevirdim bana derin bakan yüzle karşılaştım. Gülümsedi. Gülümsedim.

"Günaydın uykucu tam dört saattir uyuyorsun ayrıca annem abartısız on kez aradı senin şu askeriye okulu, komutanların bile aradı ayrıyetten senin yüzünden mükemmel bacaklarım da uyuştu!"

Kaç saatti kaç? Yok ya o kadar uyumamışımdır. Yada uyumuşmuyumdur peki ya annem aramışmıydı o kadar komutan niye aramış okul niye aramış ki beni. Ah. Siktir!. Hızlıca olduğum yerden kalktım ani kalkma sonucunda ufak çaplı bir baş dönmesi yaşadım yerimde sendelendiğim an belimi kavrayan kollar sayesinde ucuz yırtmış bulundum düşmekten.

"Kızım, bi sakin mi olsan böyle kalkılırmı salak!" Ben daha neyin ne olduğunu anlamadan abim eliyle kafama sağlam bir şekilde geçirdi. Tövbe bismillah yeni uyanan insana böyle mi yapılır oğlum hak mı bu?

" Ne vuruyorsun be aptal! Askerim oğlum ben dikkat et haraketlerine. " Diye çıkıştım sonra dediklerimle bir durdum. Askerim ben. Asker. Vatanın askeri. Kendi kendime güldüm.

"Nehir" ismimi söyleyen abimle dikkatim tamamen ona döndü.

"Efendim abi" dedim.

Ellerimi sımsıkı tuttu. " Seninle gurur duyuyorum küçük kardeşim."

Bir şey demeden ayrıldı benden küçük adımlarla arabaya binip askeriye'ye gittik, annemle abimle son kez konuşup yanımdan ayrıldılar arkalarından baktım uzun uzun. Arkamı dönerek bayanlar için ayrılan yatakhaneye doğru ilerledim bugün çok yorgundum hem eğitimler yorucuydu hemde ailemin yanıma gelmesi onlardan gizli eğitimler almam bunları öğrenmeleri hem fiziksel hemde ruhsal olarak çok yorgundum. Şuanda ki tek amacım kendimi yatağa atmaktı ama arkamdan gelen ses ile sanırım yatağıma biraz geç kavuşmam gerektiğini anladım. Gelen asker sesiyle bakışlarımı ona döndüm. Bana doğru gelen asker bir baş selamı vererek konuşmaya başlamıştı.

" Nehir komutanım, göktuğ komutanım sizi odasında bekliyor." Başımı onaylarcasına salladım. Adımlarımı komutanın odasına yönelttim. Kapıya geldiğimde iki kere tıkladım içeriden kalın bir gel sesiyle odaya girdim yanlız konuşacağımı düşünmüştüm ama yanında bir kişi daha vardı.

" Gel Nehir seni tanıştırmak istediğim kişi var. Otur lütfen." Karşılıklı duran tekli koltuğa oturdum bakışlarım karşımdaki adamda kaldı.

" Nehir kızım, Tanış, Ateş Timi komutanı Yüzbaşı Giray Alptekin. " Dondu bakışlarım. Ateş timi mi? babamın timi, zamanında babamın bulunduğu tim. Artık zamanı geldi mi yoksa?

Evet zamanı gelmişti, ben artık gerçekten bir asker olucaktım. Görevlere giden, çatışmalara katılan bir asker, işte şimdi çıktığım bu yolda beni ne hüzünler bekliyordu bilmiyorum ama ben hazırdım artık...

 

                                                                  ***

Eveeet ilk bölümün sonuna geldik umarım beğenirsiniz.

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum heyecanla...

 

Loading...
0%