Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3.Bölüm

@jeonsexual97

Satır arası yorum yaparsanız çok mutlu olurum =)

Yıldızı doldurup başlasak bölüme=)

Keyifli Okumalar ❤

Ne kadar zor olabilir ki?

Sabahtan beri Darian ile buluşma saatine kadar içimde bunu tekrarlayıp kendimi sakinleştirmeye çalışmıştım ama bu sakinleştirme süreci Tesla'sının yanında durup onu bekleyene kadar sürmüştü.

Ve şimdide o, Evan ile buraya doğru geliyordu.

Bilgisayarımın bulunduğu çantama iyice sardığım titreyen ellerimi görmeleri an meseleseydi ama artık saklayamazdım çünkü Darian çoktan beni fark etmiş ve yavaşça el sallamıştı.

Yanıma vardıkları sırada Evan kısa bir baş selamı verip, Alex'in arabasının yanındaki kendi lüks arabasına geçip binerek, hızlı bir virajla üniversite parkından çıkmıştı. Bakışlarım Darian'a döndüğünde bana baktığını fark edip dudağımı ısırmaya başlamıştım.

"Gidelim mi hazırsan?"

Bu sefer kekelemek istemediğim için sadece kafamı salladım ve gri simli kartla açtığı arabasının içine bindim. Aslında kokusuna daha da maruz kalırsam bayılırım diye arka kısma binmek mantıklı gelmişti ama bundan eminim ki rahatsız olurdu. Sonuçta ben senin özel şoförün değilim derse mal gibi kalırdım.

Darian ben diken üstünde otururken arabaya binip çalıştırmıştı ve tam gaza basacakken bana döndü. Bir şey mi olmuştu? Burnum mu akmıştı? Saçım mı bozulmuştu?-

"Kemerini bağlar mısın lütfen?"

Rica dolu sesiyle yutkundum ve aklıma dolan kötü - rezillik dolu ihtimalleri silip, "Tabi." dedim ve hızla kemeri çektim.

Ama gelmedi.

Bir kaç kez denememe rağmen gelmediği için sinirle tekrar çekecekken birden ensemde sıcak bir nefes ve elimin üstünde bir el hissettim. "Tesla da olsa bazen burası takılabiliyor." diye mırıldanıp nazikçe aşağıya çektiği kemeri klipsine bağladı ve geri yerine oturdu.

Benimse gözlerim kararmak üzereydi. Parfümü hala burnumda sızlıyordu, tenini resmen üstümde hissetmiştim ve kramplar giren karnım her an saçma bir şekilde guruldayıp kafamı Tesla'nın pahalı olduğuna emin olduğum camına gömebilirdim.

Neyse ki şans bu sefer benden yana oldu ve karnım guruldamadı.

"Lisa ile yeni tanıştınız sanırım?"

Bilgisayar çantasının ucuyla stresle oynarken Darian'ın sesini duymamla kafamı hızlıca ona çevirmiştim. Benimle konuşmuştu değil mi?

Evet gerizekalı, çocuğa bön bön bakmada cevap ver!

İç sesime hayali bir orta parmak çektikten sonra, "Evet." dedim Darian'ı onaylayıp. "Yani iki yıldır aynı sınıftaydık ama muhabbetimiz olmamıştı. Grup çalışması olunca da konuşmaya başladık gibi bir şey oldu."

Gülümsedi ve ben eridim.

Tanrım aşık olmak ne kadar zordu! Ama asıl zor olan şey buna belli etmeme çabasıydı. Çünkü Darian şu anda benimle konuşsa bile aramıza çizdiği mesafe belliydi. Kibardı ama bu sadece Lisa'nın sınıf arkadaşı olmamdan kaynaklanıyordu. Kaba biri olduğunu düşündüğümden değildi ama asıl kişiliğini anlamak fazlasıyla zordu.

Etrafında Adalia ve Lisa dışında bir kız bile yoktu. Ben görmemiştim en azından. Ve yanına belli bir niyetle yaklaşan her kızı püskürttüğü gerçeği de yüzüme sıcak su etkisi vermişti. Öyle put suratlı biri değildi bunu biliyordum çünkü ne zaman yakın arkadaşlarıyla okuldaki çardakta takılsa, kahkahaları bütün bahçeyi inletirdi.

Çok güzel gülüyordu o.

Zaten ilk ilgimi kahkahasını duymamla çekmişti. Sonra bir kediyi besleyip onu veterinere götürmesiyle ve biraz da gizemli olan hayatıyla. Ayrıyeten aşırı yakışıklı olması kalbimi hoplatıyordu ama vücudu ikinci ilgimi çeken şeydi.

Varlığı dünyaya lutüf gibi geliyordu.

Onu merak ettikçe kapılmıştım girdabına. Hiç uğraş vermemişti. Beni fark etmemişti bile! Ve ben zaten saçma bir kar gücüne sahip olduğum için ona yaklaşmayı bırakın denemeyi, hayal etmeye bile çekinmiştim.

Çünkü mesafeler vardı aramızda. Ben ona kendimi açamayacak kadar utangaç ve korkak biriydim. O da gözlerinde belli olan gizemli hayatıyla bana bakacak değildi.

Güzel olduğumu biliyordum, belki onu kadınsı yanlarım ile etkileyebileceğimi de. Ama ben bunu istemiyordum. Zaten annemle babama bile kronometre tutarak sarılabilirken Darian'la bir ilişki yaşayabilmek...imkansızdı.

"Ne konu hakkında çalışacaksınız peki?"

Daldığım yerden çıkmama sebep olduğunda başımı ona çevirmiştim. "Lise öğrencilerinde erteleme davranışlarıyla başa çıkma konusu. Hoca bir nevi ileride öğretmen olduğumuzda sabrımızın nelerle sınanacağına dair bir fragman göstermek için bu projeyi verdi." Üniversitem hakkında konuştuğumda daha da rahat oluyordum çünkü sevdiğim şeylerden bahsetmek beni mutlu ederdi.

"Öğretmen olmak zor iş. Ben bile sınıfta saygısızlık yapan öğrencilere içimden küfürler sıralıyorum. Hocanın sabrı baya güçlü olmalı."

"Katılıyorum ama ben zaten anaokulu öğretmenliği istiyorum. Çocuklarla da iyi anlaşacağımı düşündüğüm için ben o kadar sıkıntı yaşamam bence."

"Haklı olabilirsin ama ben çocuk ağlayışlarına pek dayanan bir insan değilim. Yani bunun için bile sabrım yok." Açıkçası ben de çocuk ağlayışları sevmezdim ama genel olarak tatlı varlıklardı.

"Hukuk okumak daha zor değil mi? Sonuçta ben çocuklarla uğraşacağım ama sen sorunlu suçlularla?" Aklıma birden gelen ve hiç düşünmeden sorduğum sorunun ardından Darian bana kısa bir bakış attı.

"Hukuk okuduğumu nerden biliyorsun?"

İşte o an iç sesim beni gerizekalı diye anarken ne kadar haklı olduğunu anlamıştım.

Sıcakladığımı hissedip korkuyla eldivenli ellerime baktığımda giderek beyazlaştıklarını gördüm. Hızlı bir şekilde çantamdan vantilatörü çıkartıp ellerime tuttuğum sırada şarzı biten vantilatörümle Darian'a, "Hemen klimayı soğuk kısımda açar mısın?" dedim stresli bir sesle.

Eldivenimin üstü kristalleşmeye başlamıştı!

Darian bu hallerime, anlam verememiş gözlerle bakarken klimayı açtı hızlıca ve, "Noldu? İyi misin?" dedi. Ellerimi yumruk yapıp -kristalleri görmemesi için- klima kısmına tuttum. "İyiyim. Sadece bir hastalık varda bende. Bu yüzden soğuk kalmam gerekiyor hep. Ve," diyerek duraksadım. O sırada gözüm arkada ki hukuk kuralları adlı kalın kitaba kaymıştı. "yanıma geldiğinde elindeki kitabın üzerindeki yazıyı görmüştüm. Oradan anladım."

Sorgulayıcı bakışları bunu dememle yatıştı ve, "Doğru ya." diyerek konuyu kapattı.

Kendimi sakinleştirmeyi başardığım için vücut ısım normale dönmüştü. Yumruk yaptığım ellerimi kendime çekip açtığımda kristallerin kaybolduğunu görüp nefesimi verip gözlerimi kapattım bir süre.

Bir an ellerimden karların çıktığını ve Darian'ın bunu görüp benden korkacağını sanmıştım. Gözlerimin dolduğunu bilr gözlerimi kapattığım an fark etmiştim.

Kendimden de, bu güçten de nefret ediyordum.

"Geldik."

Gözlerimi açıp geldiğimiz yere bakışlarımı çevirdim. Orta büyüklükte olan müstakil bir evdi.

"Oradaki sarı zili çalarsan kapıyı açarlar. Burası Adalia ve Lisa'nın evi."

"Anladım. Teşekkür ederim Darian. Buraya kadar zahmet ettin." dediğimde eliyle o evin hemen yanındaki siyah ve büyük müstakil evi işaret etti. "Ben de orada çocuklarla yaşadığım için yolumu uzatmadım Ruby. Bu arada Lisa'nın telefonu kırıldığı için sana ben haber vermiştim. Sabah söylemeyi unutmuşum."

Beni bırakacağı heyecanından ne Lisa'yı aramayı düşünmüştüm ne de Elina'ya haber vermeyi-

Aklıma dank eden şeyle hızla telefonu çıkartıp Elina'ya olanları kısa bir özet geçip telefonu kapattım ve kendi evlerinin önüne arabayı park etmesi biten Darian'la arabadan indim.

Kapıya ilerlemeden önce Darian'a el sallamak isteyen yanımı zapt edemeyip ona dönmüş ve el salladım tebessüm ederken. "Yeniden teşekkürler Darian."

"Önemli değil Ruby. Hoşçakal."

Görüşelim dedi içimdeki aşık kız. Hoşça kalmaya gerek yok.

Vardığım kapının zilini çaldığıma bir kaç saniye içinde açılmıştı ve ben bahçeye girmiştim. Ev büyük değildi ama iki üniversite öğrencisinin kalması için fazlasıyla geniş gözüküyordu. Zaten bildiğim üzere bu grupta bırak fakiri, orta halli bile yoktu. Hepsinin ailesi fazla zengindi.

Darian hariç.

Ne annesi ne de babası hakkında sıfır bilgiye sahiptim. Dayısıyla üniversite 1'e kadar kadar kalmış olduğunu biliyordum bir tek. O da çardakta onları istemsizce(!) dinlediğim sırada duyduğum bir bilgiydi.

Daha öncede söylediğim gibi; hayatı gizem doluydu ve ben her geçen gün bu gizemli hayata sahip adama kapılıyordum.

"Ruby hoşgeldin!"

Lisa büyük bir tebessümle kapıyı açtığında gülümseyip bilgisaya çantamı zıplatıp yeniden sabitledim ve evden içeri girerken, "Hoşbulduk Lisa." dedim kısık bir sesle.

Hala ondan biraz çekiniyorum.

Salona geçtiğimizde etrafı incelemiştim. İki genç kadının yaşadığını haykıracak şekilde döşenmişti.

"Lütfen kusura bakma Ruby," diye konuşmaya başlayan Lisa ile ona dönmüştüm. "Adalia adet oldu ve onun adetleri biraz şiddetli geçtiği için ona bakmam gerekti. Telefonum da sabah gittiğim spor salonunda kırıldı. Yarına gelecek. Numaranı da bilmediğim için Adalia'dan Darian'ı arayıp seni buraya getirmesini rica ettim. Umarım bir sorun olmamıştır."

Tek nefeste kurduğu cümle bir rapper hissiyatı vermişti bana. Kafamı sorun yok dercesine salladım. "Darian telefonunun kırıldığını haber verdi zaten. Adalia daha iyi mi?"

"Sevgilisi ile içeride uyuyor şu anda. Jake zaten geldiğinden beri üstüne titredi. Ağrısı da ilaç aldığı için geçti."

Bana gene uzun bir açıklama yapmasını beklemiyordum ama yapmıştı. Lisa bana sanki 10 yıldır kankasıymışım edasıyla yaklaştığı için dilim lal oluyordu artık. Öylece bana anlattıklarını dinlemek daha basit geliyordu çünkü.

"Güzel o zaman. Biz nerede çalışalım?"

"Çalışma odam şu tarafta. Birde Elina kırılmamıştır umarım?"

"Yok," dedim daha haberi bile olmadığını bildiğim halde. Mesajı alsa beni anında arardı. "kızmadı. Merak etme. Bu arada," Elimde olan karton poşeti ona uzattım. "gömleğini kuru temizlemeye verip sana getirdim. Beni zor durumdan kurtardığın için ayrıyten teşekkür ederim."

Poşeti alıp salondaki sarı koltuğun üstüne bıraktı. "Hiç önemli değil. Ve Elina'nın darılmadığına sevindim."

Daha sonra beni çalışacağımız odaya götürüp kapısını araladı ve içeri buyur etti. "Ben bize atıştırmalık ve içecek hazırlamıştım. Onları getireyim. Sende rahatına bak lütfen. Masada üstüme düşen her şeyi hazırladım bu arada."

"Tamam." diye mırıldandım ve o odadan çıktığında vantilatörümü, ilk iş şarza taktıktan sonra çantamdaki kitapları çıkarttım. Daha sonra masaya bilgisayarımı koyup açtığımda wi-fi'yi sormak için odadan çıkıp mutfağa ilerlediğim sırada Lisa'nın biriyle kısık sesle konuştuğunu duymuştum.

Kimseyi dinlemek gibi bir derdim yoktu ama duyduğum diğer ince sesin, "Günlerdir bahsettiğin Ruby mi geldi kanka?" demesiyle duraksayıp anlamazcasına kaşlarımı çattım.

Ben Lisa ile sadece iki gündür konuşmaya başlamıştım. Benden bu kadar kısa sürede bahsetmesi saçma olacağı için beni daha önce mi fark etti acaba diye düşünürken kapıya yansıyan gölgenin kapıya yaklaştığını hissetmemle korkuyla geriye gittim ve yeniden mutfağa geliyormuş gibi yaptım.

Kapı açıldığı gibi makyajsız ve parlayan teniyle çıkan Adalia beni görünce duraksasa da bir anda 32 diş gülümseyip, "Selam," dedi ve elini uzattı. "Ben Adalia Mends. Sende Ruby Lee olmalısın."

Elimi uzatıp kafamı salladım. "Evet Jennie ben. Tanıştığımıza memnun oldum Rose."

"Ben de." dedikten sonra yukarıya işaret etti. "Jake'in yanına geçeyim ben. Sizde rahat rahat çalışın." Merdivenlere yöneldiğinde kıvrılan dudaklarımla, "Tamam, görüşürüz." dedim. Ve Adalia gözden kaybolunca Lisa'ya baktım.

"Wi-fi şifresini sormaya gelmiştim."

Lisa kupalara kahve tozunu dökerken, "1996LiAd." dedi.

"Tamam, teşekkürler."

Odaya geri döndüğümde bilgisayara wi-fi şifresini girip kitaplar dışında internetten araştırma yaptığım linkleri yeniden açarak önemli olarak işaretlediğim yerleri Word'e aktardım. Lisa o sırada içeri girmişti.

Tepsiyi büyük masaya bıraktığında, "Ben ne yapayım?" demişti. Bilgisayara kaydettiğim proje tasarımlarını açıp Lisa'ya gösterdim. "Bu dizaynların bir benzerini tasarlayıp projeyi kendi bilgisayarında hazırlamaya başlayabilirsin. Kartonda ve powerpoint'te sunum istedi hoca biliyorsun. Bugünlük bilgisayarda yapılacakları yapalım. Daha sonra da kartona yapmamız gerekeni yaparız. Zaten 3 haftamız var."

"Mantıklı. Ben hemen başlıyorum o zaman."

Yaklaşık 45 dakika sessizce bilgisayara gömülüp kenardaki kahvemi içerken şarz olduğunu düşündüğüm vantilatörümü alıp masaya sabitlemiştim.

"Eee," dedi Lisa bir anda. "iki haftalık tatilde neler yapmayı planlıyorsun?"

Dinlendirici gözlüklerimin arkasında Lisa'ya dönerek omuz silktim. "Evde oturup The 100 dizisine yeniden başlamayı planlıyorum. Sen?"

Lisa anında yüzünü buruşturdu. "Kusura bakma ama bu çok sıkıcı. Kayak falan yapmaya gitmek istemez miydin?"

Evet, bu hoş olabilirdi ama iki iç mimar ebeveyne sahip olarak oraya gitmeye vakit olduğunu sanmıyordum. Aynı zamanda ben zaten kardan -gücüm sağ olsun- nefret ederdim.

"Kar sevmem pek," dedim zoraki bir şekilde gülümseyip. "zaten annemler fazlasıyla meşgul insanlar oldukları için tatil yerlerine pek gitmeyiz."

"Peki bizimle gelmek ister misin? Elina ile?" Heyecanlı bir ses tonuyla sorduğu soruya mavi ekran verip, "Nereye anlamadım?" dedim.

"Tabi ki de kayak tatiline gelmeye akıllım! Ne dersin? Çok iyi olmaz mı? Hem ben enerjini çok sevdim Ruby. Arkadaş olabiliriz."

Gizlice kendimi çimdikledim. Çünkü LISA CRUZ bana az önce arkadaş olmayı teklif etmişti. Ben hayal falan etmemiştim değil mi?

"Şey," dedim kucağıma koyduğum ellerimle gizlice oynarken. İki gündür bu grup tarafından bu kadar çok fark edilmem beni hem korkutuyor hem de hayrete düşürüyordu. Lisa dolaylı yoldan bana, Elina'yla grubumuza katılın demişti. Gene de şu anda dürüstçe düşüncelerimi belirtmem gerektiğini biliyordum. "sizin kendi grubunuz var ve diğerleri bundan rahatsız olabilir Lisa. Ama lütfen yanlış anlama seninle arkadaş olmaktan memnuniyet duyarım ama kendi aranızda planı yapmış olduğunuz tatile kara kedi gibi katılmak beni çok diken üstünde tutar."

"Dışarıdan nasıl gözüküyoruz bilmiyorum ama fazlasıyla samimi ve komik insanlarızdır. Ve benim arkadaş olduğum insanı asla dışlamaz aksine anında aralarına alırlar. Biz anadan doğma böyle 7 erkek 2 kız grubu değildik. 4 yıl önce Adalia, Cyrus ve Darian ile benim gittiğim dans kursunda tanışmıştık. Ben zaten Alex ile liseden beri sevgili olduğum için onun arkadaşları Bert, Evan, Felix ve Jake ile onun sayesinde tanıştım. Yani hiç bir sorun olmaz. Hem," diyerek göz kırptı. "Felix, Elina ile kaynaşmayı baya çok istiyor ona yardım etmek istemez misin?"

İyi yerden konuya değindiği için sessiz kalıp kendime düşünme süresi verdim.

Elina'ya yardım edebilmek ben mutlu ederdi. Aynı zamanda Darian ile arkadaş olabilme düşüncesi bile beni teselli ediyordu. Gene de korkuyordum. Orada sakarlık yaparsam çok utanırdım. Veya şu ana kadar sadece Elina'yla takıldığım için nasıl erkeklerle arkadaş olunur bilmezdim ben.

"Hadi ama! İnan bana çok eğleniriz. Hı?"

Bu ısrarcı hallerine dayanamayıp, "Pekala ama ilk önce ailemle ve Elina'yla konuşmam lazım. Şu anda ne evet ne de hayır diyorum Lisa." dedim pes eden sesimle.

Minik bir kahkaha atıp, "Yaşasın!" dedi ince kolarını havaya kaldırıp. "Çöp çatanlık yapmayı özlemiştim!"

Ben dediği şeyle gülerken Lisa'nın bir anda duraksayıp bana büyük bir sırıtışla baktı ve ardından, "Peki seninle Darian'ın arasını ne zaman yapayım Ruby?" dedi.

Gülüşüm anında yüzümden solmuştu.

BÖLÜM SONU

Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir:)

Lisa'nın gözünden hiçbir şey gaçmaz nihihihhihi

Vote💜

 

Loading...
0%